AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9
YazarMesaj
Raziel Stormfury

StormfuryStormfury
Raziel Stormfury



Mücadele Tarafı : Kendi Çıkarları

Noel Balosu - Sayfa 9 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 9 EmptyC.tesi Eyl. 26, 2009 10:45 pm

Karanlık bir adamın karşısında duran eğlence, aile... Bu kavram onun için biraz daha farklıydı sadece acı ve öfkeden oluşuyordu. Bu aile bu gece burada bir kadını almak için bulunuyordu, lakin amaçları birden değişivermişti. Artık almak istedikleri kişi değişivermişti. Fakat amaçlarının önünde duran bir adam vardı...
Kadın RàzìèL'in kim olduğunu biliyordu, neler yapabileceğini de... Eğer bu dünyada ilk doğanın bile bilmediği bir şeyler varsa, bunu ancak tarihçilerden biri bilebilirdi... Şimdiyse karşısında Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nın ikinci başkanı duruyordu. Amaçlarıyla arasında büyük bir engel olarak duran adam neler olduğunu anlayamamıştı. RàzìèL açıklama yapmayacaktı, yalnızca her zaman olduğu gibi çıkarları neyi gerektiriyorsa onu yapacaktı... Yoldaşlık onun çıkarlarıyla örtüşmüyorsa eğer karşı karşıya gelmekten çekinmeyecekti...

Joseph Mark Strauss... Birkaç kez yoldaşlığın toplantılarında karşılıklı konuşma fırsatı bulmuşlardı ve RàzìèL en büyük zevki olan zihin okuma yeteneğini onun üzerinde de kullanmıştı... En yakın arkadaşı, Hogwarts Müdürü ve Zümrüdüanka Yoldaşlığı Başkanı Marcus Leonard Clayton'la aynı kadını seviyorlardı; Genevieve De Maurëll... Hogwarts Cadılık ve Büyücülük Okulu Sihir Tarihi Profesörü... Bu kez Joseph gözüne farklı görünüyordu... Endişeli, şaşkın fakat sıradışı şekilde aşırı korumacı... RàzìèL'in bakışları Joseph'in bakışlarıyla birleştiğinde ilk doğanın gözbebekleri geriye doğru kaybolurken gördüğü şeyler Joseph'in anılarıydı...

Bütün gece olanlar, Genevieve'in hamile oluşu haberi ve bilindik şeyler... Fakat tam yeterince gördüğünü düşünürken bir gece ve Marcus'u görmüştü... İşte bunu bilmiyordu... Marcus bitap bir şekilde önlerine gelmiş ve yeşil bir ışığın bedenine çarpmasıyla hayatı sona ermişti... Bunu yapanın kim olduğunu göremese de Marcus'un ağzından çıkan tek kelime herşeyi özetlemişti... Scott... Scott Rafael Favio... Marcus'u öldüren adam şimdi yoldaşlığın başındaydı... İşler giderek karmaşıklaşıyordu...

Kadın onun ormanda tılsım profesörüne yaptığına görmüştü. Ürkmesi bu yüzdendi belki de... RàzìèL'in gözbebekleri normale döndüğünde Genevieve'in gözlerine kilitlenmişlerdi. Buğulu bir sesle konuşmaya başlamıştı; "Ah, tebrik ederim sayın profesör bebeğiniz olacakmış... Umarım anne ve babasıyla... Ups özür dilerim..." sözlerine devam ederken gözleri bu kez Joseph'e döndü. "... peki Joseph size bebeğinizin babasını ya da en yakın arkadaşı mı desek? Her neyse Marcus'u ölürken izlediğini söylemiş miydi? Onu öldüren kişiyi ya da? Öldüren lanetin vücuduna çarpışını öylece izlediğini söylemiş miydi?" Joseph'in asasını çıkarmaya yeltendiğini görünce bileğini hafifçe yukarı doğru hareket ettirdi, artık ikisinin de asası havadaydı ve bütün öğrenciler onlara bakarken, kızları da öğrencileri kontrol ediyordu.
Hafifçe konuşmasına devam ederken artık daha ciddi bir havası vardı. Konuşurken profesörün gözlerinin içine bakıyordu; "Benimle gelin profesör, sorun çıkarmaya gelmedim, konuşacaklarımız var..." sözlerini bitirdiğinde Joseph'in gözlerindeki öfkeyi görebiliyordu. Sanırım eski bir dostun kanını içmek zevkli olacak diye düşünürken adamın gözleri öfkeden alev alev yanıyor, bütün vücudu kasılıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Mark Strauss

Genel Müdür YardımcısıGenel Müdür Yardımcısı
Joseph Mark Strauss



Kan Durumu : Safkan

Noel Balosu - Sayfa 9 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 9 EmptyPaz Eyl. 27, 2009 1:27 am



Karşısındaki vampir Joseph’e kilitlenmiş, sanki beyninde bir şeyler arıyordu. Nedensiz yere Joseph’in zihninde dostu ve yanında duran hamile bayanın portreleri beliriyordu. Biri onun zihniyle mi oynuyordu? Genevieve’nin hamileliliği, Marcus’un ölümü ve ortamdaki karanlık… Hepsi zihninde canlanmaya devam ederken içinde oluşan his sebebiyle Genevive’yi korumak için onun önünü tamamiyle kapattı. Arkasında duran bayan sanki korkmuş gibi Joseph’in kolunu sıkıyordu. Karşısında duran varlıkla aynı taraftaydılar fakat bulundukları ortam nedeniyle onu düşmanı olarak görüyordu. Neden böyle bir hisse kapılmıştı ki? Bu düşünceyle boğuşurken vampir konuşmaya başlamıştı. Ne diyordu bu böyle? Neler söylüyordu, hayır, hayır bunu söylemeliydin. İçinde oluşan öfke nedeniyle kendini zor tutuyordu; ancak sağ eli asasına gitmesini engelleyememişti. Gözlerinden sanki alev fışkırıyor ve vücudunda dolaşan öfke giderek şiddetleniyordu.

“RàzìèL, neler diyorsun böyle, neden böyle konuşuyorsun anlamıyorum. Senin Genevieve ile ne konuşacaksın. O hiçbir yere gitmiyor! Hadi sende ayrıl bu ortamdan yoksa olacaklardan ben sorumlu olmam.”


Joseph, içindeki korumacı hissiyle Ràzìèl’e gözdağı vermeye çalıştı. Karşısındaki kişinin korkusu olmadığını biliyordu fakat yine söyleme gereği duymuştu. Ortamdaki bütün öğrenciler bu gruba odaklanmıştı. Müzik sesi neredeyse duyulmayacak seviyeye inmişti. Karşısındaki varlığın ne gibi bir sorunu olabilirdi. Yoksa düşünceleri mi değişmişti. Bunu bekleyim görecekti. Her ihtimale karşı asasını çıkartmış karşısındaki duran varlığa yöneltmişti.

İki büyücü asalarını karşısında duran varlıkalra yöneltmiş bekliyorlardı. Ortam sessizliğe bürünmüş, pür dikkat ortada duran grubu izliyorlardı. Karşısındaki vampir birden yanında belirdi ve Genevieve’yi kolundan tutuğu gibi Joseph’in yanından çekti. Olay saniyeler içersinde gerçekleşmişti. Joseph, bunu fark ettiği anda asasını kaldırdı ve bileğini hareket ettirdikten sonra içinden “Sersemlet!” dedi. Bu büyüyü beklemeyen vampir, Joseph’in asasından çıkan ışık demetiyle geri yalpalandı. Yanlarında duran diğer vampirler hırlayarak Joseph’e saldırsa da onlardan kurtulmayı başardı. Fakat biri arkasına geçmişti ve şu anda üç vampirin ortasında kalmıştı. İlk olarak önündeki vampire “Confundus!” diyerek onu etkisiz hale getirdi. Arkasına dönerek diğer vampire bir sersemlet büyüsü yolladıktan sonra sıra Ràzìèl’e gelmişti. Fakat Joseph’ten önce davranan Ràzìèl, vampirliğin verdiği güçle Joseph'in üzerine atlamış ve dişlerini şah damarına bastırmıştı. Joseph'in gözleri anında büyüdü ve üzerindeki varlıktan kurtulmak için çalışıyordu; fakat bir vampirin gücüne sahip olmadığı için bu çabası çok yersizdi. Şah damarında açılan deliklerden kanlar Ràzìèl'in boğazından midesine iniyor ve gücüne güç katarken, Joseph de gücünün giderek yitiriyordu. Büyücünün ölümü böyle mi olmalıydı? Bir ucube tarafından öldürülmek hiç istememişti. Gözleri deli gibi Genevieve'yi arıyordu. Gözleri buluştukları anda "Elveda sevdiğim tek kadın, elveda!" dedi ve kalbinin artık pompalayacak kan olmadığı için teklemeye başlamıştı. Ortam kararıyordu ve vücudunu taşıyacak gücü kalmadı ve yere serildi.

Ölüm… Bu tek kelime herkes için bir sondur. Aslında ölüm sonun bir başlangıcıdır. Joseph’te sonun başlangıcına başlama düdüğüyle başlamıştı. Şimdi hayatını ölümsüz bir şekilde devam ettirecekti. Geride bıraktıkları kişiler elbet yanına gelecekti. Fakat onların gelmesini beklemek çok zor olacaktı. Ölüm korkusu olmayan bir hayata başlamıştı artık…



En son Joseph Mark Strauss tarafından Paz Eyl. 27, 2009 6:08 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Noel Balosu - Sayfa 9 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 9 EmptyPaz Eyl. 27, 2009 4:23 am

Büyülü bir gece, nefes alınmayan sıcak bir tema, var olan yakıcı aşklar ve ölüm…
Hogwarts’ın kış balosu yıllarca unutulmayacak kanlı bir sahneyle son bulmuş, yakarış güçlü bir dilden gelmişti. Zifiri karanlık ZAY’in müdür yardımcısını sarmaladığında, kalbinden geçirdiği son sözleri “elveda” olmuştu.

Süslü genç kızlar peri masallarındaki hurilerdi, onların kalbini ve büyü dünyasının en güzelini çalmaya çalışan erkeklerde sonsuz yarenlerdi. Fakat her balonun bir gözde çifti olurdu ve bu su götürmez şekilde baloya ışıltı katan iki gençti. Biri ölümün kollarında yarı gezinen cesur bir Griyffindor’lu diğeri de tüm mağduriyetini sevimli bir gülüşün ardına saklamış Ravenclaw’lu periydi. Sunucu, Olivia ve Tristan’ı gecenin çifti ilan ettiğinde büyük bir alkış kopmuştu, o sırada içeri giren davetsiz misafirler, korumaların dikkatini çekmeden kendileri gibi soğuk olan havayı da içeri çekmişlerdi. Profesörlerin gözleri bu üçlünün üstüne kilitlenmişti, soğuk tenlerindeki lanet öğrencileri bir adım geri çekmelerine neden olmuştu. Yaratıklar davetsiz geldikleri salonda Tılsım profesörünün sözleriyle bir çember içine alınmışlardı. Huysuz bakışların gebe olduğu bedenler ZAY başkanı ve Sihir Tarihi profesörüyle bir şeyler konuşmaya başlamıştı. Ursula sessizliğini korumaya devam ederek bekliyor ve Sihir Tarihi Profesörünün aklındakileri inceliyordu. Boğazını yakan nefesi salona bıraktığında reddedilmiş çocukların kan arzusunu hissetti Ursula biran için, yanındaki kızıl saçlı profesörün dudak mırıltılarını da görebiliyordu lakin onun öne doğru atılan adımını durdurmuştu. Galadriel her an her duruma müdahale edecek bir profesördü, gücü zekâsının parlaklığından gelen kadının ihtiraslı yapısında parıldıyordu. Öğrencileri yeteri kadar büyüyle sarmalandığına emin olduğunda hiç beklemedikleri bir şey olmuştu.

Yanlış anlaşılmalar büyük bir kaos gibi yükselmiş, balonun loş ışıklarını karartmış, öğrencilerin ruhuna tarifsiz bir keder bırakmıştı. Hayatın amansızlığı içinde savrulan bedenlerin yankısıydı bu, bu Ursula’nın hiç yabancı olmadığı kaybedişti. Onlara bunu yapanın amansız gücünün kudretiydi. Kan dans pistinde bir yılanın zarif kıvrımlarıyla raks ederken, geçmiş pelerininden yine dünyaya baktı genç kadın. Geldikleri gibi hızla kaybolmaya çalışan yaratıkların boynuzlu bir yılanın zehriyle kalbinden atacaktı çünkü bu hançeri şimdi saplamazsa ölüm onun içinde farz olacaktı. Tüm profesörler bu olayın şaşkınlığını yaşıyordu ama Ursula bedenini karanlık bir seslenişe teslim ediyordu. Soğuk olan gece daha fazla soğurken kapının önünde sarımsakların mahrumiyetinde hapsolan üç vampir sinirli gözlerle onları tutsak edenleri arıyordu.
Yıldızlar soluyordu, ay karanlık pelerinlerin etkisinde kaybolmuştu, havada uçuşan ölümün hizmetkârlarıydı. Süzüle süzüle kapının girişine yaklaşan ruh emiciler Ursula’nın dikildiği yöne baktılar. Arkasında sıralanmış profesörler her an çıkabilecek bir kargaşaya asalarıyla hazır bekliyorlardı ve öğrencileri korumak için siper olmuşlardı. Ursula bedenindeki acıyı hissediyordu, Raziel belki de onu yıllarca affetmeyecek ve ölümüne sebep olacaktı ama o her zaman doğru bildiğini yapacaktı. Ruh emiciler içlerindeki karanlığı daha fazla içeri salmadan işlerini yapmalıydılar, Seherbazların kızgınlığını çeken Ruh Emiciler ani hareketlerle vampirlere yaklaştılar. Ruhlarını çoktan karanlığa satmış yaratıklar, buna karşı koysalar da onları hapseden sonsuz ışığa direnebilecek kadar güçlü değillerdi.
Azkabanın karanlık buhranlı yolunda kaybolan sonsuz güçler Ursula’nın gözünden tek bir damla yaş akmasına sebep oldu, yanına yaklaşan Galadriel onun içindeki karmaşayı anlamıştı fakat affedilmez hatayı yapan beden cezasını bulmalıydı. Tıpkı yıllar önce aileside böyle öldürülmüştü.

Öğrenciler büyük bir güvenlik halkası içinde kapıya gelen otobüse bindiriliyordu. Genç kadın gece mavisi elbisesi içinde az önceki çembere yaklaştı ve oraya düşmüş olan gecenin karanlığını, kalbindeki gözyaşını taşıyan safir yüzüğü aldı. Arkasından seslenen kişilere aldırmadan soğuk geceye çıkıp nefes almaya başlamıştı, öğrenciler unutulmaz bir akşamla ayrıldıkları balo salonundan yatakhanelerine kadar sayısız dedikoduyu ve acıyı konuşmaya başlamışlardı bile...
Tüm herkes balo salonunu terk ettiğinde Ursula kürk paltosunun içine iyice gömülerek, Lonra'nın karanlık caddesinde kaybolmuştu ve son demde çalan viyolonselin tınısında son bir gece dansı belirmeye başlamıştı
Balo salonunu temizleyen adam kanın yanında ritmik hareketlerle dans ederken, hüznün kişinin içini kavurduğu bir şarkı söylüyordu.

“İhtiraslı bedenler aşkla savrulacak,
Her ölüm tutkunun esiri olacak.
Ne mutlu acısız gelene,
Ne mutlu hiç sevmeyip yanarak gidene...”


Balo salonundan uzaklaşan ses ay ışığının soğuk tenine çarpıyor, yağan karda toprağa düşüp kayboluyordu ve bir masal daha kanla bitiyordu.


~SON~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
9 sayfadaki 9 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9

 Similar topics

-
» Noel Balosu ~
» Noel Balosu
» Mezuniyet Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-