AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
YazarMesaj
Georgina Senta Proswan

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Georgina Senta Proswan



Mücadele Tarafı : Rujları
Kan Durumu : Melez
Patronus : Kelebek

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 12:58 am


"Hadi ama Trace, hızlı ol biraz oğlum ya!"
"Kapa çeneni Michael!"

Hızla süren hazırlıklar artık sona ermişti. Bugece onlar için özel olacaktı. Alexis'in gözlerine boğulmak isteyen Michael romantiklik hakkında Trace'den oldukça fazla ders ve taktik almıştı. Hazırdı, Alexis'i kendine hayran bırakacaktı. Gerek dansı, gerek görünüşü ile tamamen bir beyefendi olacaktı. Uzun uzun ayna karşısında yaptığı provalar ve sevdiğini açıklama replikleri artık hafızasına tamamı ile kazınmıştı. Noktası virgülüne hazırdı. Derin derin nefesler alıyor ve gözlerine hayatının aşkını getiriyordu. Başka hiç bir kızda gözü yoktu artık. Onu tanıdığı günden sonra yaptıklarının birer saçmalık olduğunun farkına varmıştı. Çok şanslıydı çünkü Alexis'in bir erkek arkadaşı yoktu, bu sebeple onun kollarına kalacağı büyük bir gerçekti. Israrcılığı ile onun itiraz etmesini önleyecekti. Artık çıkmaları gerekiyordu. Hızlı adımlarla son kez ayna baktılar ve Londra'ya doğru yola koyuldular.

O ihtişamlı kırmızı halının üzerine gitmeleri çok vakitlerini almamıştı. Kardeşine bakarak anlamlı bir şekilde göz kırpan büyücü içeriye büyük bir edayla girdi. Karşısında Alexis'i gördüğü anda ise hemen yanına doğru ilerledi. Yanında arkadaşları vardı ama bu onun için önemsiz küçük bir detaydı. Elini beline sararak " Çok güzel olmuşsun Alexis." diyerek yanağına bir öpücük kondurdu. Yüzünde bu yılışık tavırlardan bıkmış bir ifade olan cadı ona kızıyordu bu kesindi fakat her zamanki gibi Olivia denilen cadı (ciddi anlamda bir cadı bu kız) kadar kötü tepkiler veremiyordu. Çünkü; Alexis tam bir melekti. Boynuzları gizli bir cadı değil. Gözünü kardeşine çevirdiğinde boynuzları gizli cadının yanına doğru ilerliyordu. Tekrar kendini Alexis'e odakladı. Onu belinden daha sıkı kavrayarak "Dans... Ah, evet hiç hayır der misin? " diyerek pistin ortasına doğru ilerletti. Hayatının en güzel anlarından birini yaşıyordu. Alexis, rezillik çıkarmamak adına onunla belirli bir mesafe bırakarak dans ediyordu fakat Dylan durur mu? Durmaz tabiki de, Alexis'i kendine yapıştırarak dansa devam etti. Alexis o sırada bir şeyler fısıldıyordu tehditkar bir sesle. Nefesini yüzünde hissediyordu Michael, onunla bu anda takılı kalmak istiyor ve gözlerini harika gözlerinden ayırmıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trace Bill Cyrus

GezginGezgin
Trace Bill Cyrus



Mücadele Tarafı : Rock Müzik
Rp Sevgilisi : Olivia bir gün benim olacaksın.
Kan Durumu : Safkan.

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 1:31 am

"Hadi ama Trace, hızlı ol biraz oğlum ya!"
"Kapa çeneni Michael!"

Michael’ın akıl vermesi Trace için katlanılması zor bir durumdu. Balonun prensesi ile karşılaşmak için hızlı olması gerektiğini bilse de bu sefer her şeyi yavaştan alacaktı. Yapacaklarını aklında sıralamış sürekli düşünüyordu. Bu arada Michael’ın eleştirilerine mağruz kalsa bile sevdiği kızın düşünürken dünya umrunda olmuyordu. Olivia’nın sevgilisi de orada olacaktı büyük ihtİmal. Amapes etmeye niyeti yoktu Trace’in. Olivia’nın kalbini tekrar kazanacak ve onunla sevgili olacaktı. Sonra ona en güzel günleri yaşatıp mutlu olmasını sağlayacaktı.

Baloya giriş yaptığında etkilenmişti ortamdan. Tam bir kokteyl havası vardı ve Trace’in hoşuna giden bir şeydi bu. İlk işi Olivia’yı bulmak olacaktı. Michael hemen platonik aşkının peşinden gitmişti bile. Güldü bu duruma. Mavi gözleri kızlar tarafından çok beğenildiği kesindi ama hiç biri umrunda değildi. Olivia’yı görmüştü pistte. Kalbi hızlıca çarpıyordu. Bu kız her geçen gün daha da güzelleşiyordu. Sevgilisiyle dans ediyordu. Bir an öfkeden kuduracak gibi oldu. Erkek arkadaşını orada öldürebilirdi. Deliye dönecek gibi oluyordu ama sakin olmalıydı. Baloda olay çıkarmak en son isteyeceği şeydi. Dansları hala bitmemişti. Gözlerini başka tarafa çevirmeyi denedi ama Olivia’nın güzelliğinden öyle etkilenmişti ki başka bir şey görmesi imkansızdı. Biraz içeceklerin olduğu tarafa giderek oyalanmayı denedi.


Dans sonunda bitmişti ve Trace hiç vakit kaybetmeden Olivia’nın yanına gitti. Sevgilisi ise başka şeyler uğraşıyordu o sırada. Olivia’yı belinden kavradı ve onun kokusunu içine çekti. “Meleğim harika olmuşsun. Beni her geçen gün daha da büyülüyorsun”. Diyerek onun iki elini de tutarak gözlerini kenetledi yine. “Bu dudaklar ne kadar masum duruyor birtanem. Yarım kalan sahnemiz vardı bebeğim unutmamışsın “ diyerek onu öpmeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 2:24 am

"Hadi Katy şuradaki yakışıklı sana göz kırpıyor. Gidip dans etmeyi dene"

Kız istemese de çobuğun utangaç halinden etkilenmişe benziyordu. Yavaş adımlarla ona giderken Alexis müziğe yavaşça ritm tuttuyor ve elindeki kadehle arkadaşları ile sohbet ediyordu. Dostları ile balonun dedikodusunu yapıyorlardı. Bunu kalp kırmadan ve sessizce yapmayı başarıyorlardı. Bu ise herkesin merak konusu olsa da Alexis'in sırlarını açıklamaya niyetleri yoktu.

Dayanamayıp kahkahayı patlattıktan sonra bu gülüş yerini şaşkınlığa bıraktı. Michael yine karşısındaydı. Bu sefer daha temiz ve utangaç görünse de ona karşı olan hisleri asla değişmeyecekti. Bu çocuktan kurtulmanın bir yolunu bulmalıydı. Ama bunları düşünürken Dylan hızlı davranıp Alexis'in belini yakalamıştı bile. Baloda rezil olmak istemediği için sessiz kalarak gözlerini kullanmayı denedi ve kızgın bakışlarla onu durdurmaya çalıştı. Bir ara bırakacağını zannetti ama bu sadece bir yanılgıydı.

Yanağına kondurulan öpücüğün ardından artık olay çıkarmamak için kendini zor tutuyordu. Söylediği söze ise "Teşekkür ederim Dylan ama şimdi..." Sözün devamını getiremedi ne yazık ki. Michael onu dansa kaldırmaya yeltenmişti. Arkadaşları ise Alexis'e kıskanç bir şekilde bakıyordu. Bugüne kadar istediklerini yapmayıp Michael'ı vazgeçirmeye çalışmıştı. Şimdi farklı bir yöntem denemeliydi belki de. Onun bu isteğini geri çevirmeyi her ne kadar istese de bunu ondan kurtulmak için yapmalıydı.

Yılışık ifadeler yerini utangaç bir çocuk ifadesine bırakmıştı. "Peki sadece bir dans ama" diyerek zorunlu bir şekilde piste ilerledi. Ona karşı mesafeli davranmaya çalışsa da Michael iyice kendine doğru çekmişti onu. Gözlerini sıkıca yumup bu anın çabucak geçmesini diledi. "Michael beni zor durumda bırakmaktan ne zaman vazgeçeceksin? Gördüğüm anda bedeli ağır olacak. Balodayız diye birşey demesem de okulda hesabını vereceksin" Uyaran bir ses tonunda konuşsa da bunlar ne yazık ki karşısında dans ettiği çocuğa işlemiyordu. Onunla göz göze gelmemek için etrafı seyretmeye başladı. Şimdi ise dedikodusu yapılan Alexis olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Olivia Scarlett Isis

VII. SınıfVII. Sınıf
Olivia Scarlett Isis



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Tristan
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Golden Dog (Rottweiler)

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 2:34 am


Onu sevdiğini söylemesi ile karşılık almıştı prensinden. Gözleri artık gözlerindeydi ve bu anı büyük bir tutkuyla yaşıyordu. Gözlerinin içindeki gülücüklere engel olamıyor ve aşkı iliklerinde hissediyordu. Büyük umutlar beslediği bu sevgi, sonsuza dek ayakta kalmalıydı. Her gün biraz daha artan sevgisine sahip çıkacaktı bir ömür boyu. Onu yanında hissetmek kadar güzel bir şey yoktu. Aklından uçup giden gerçekler artık umrunda değildi, onun bir vampir olması ve bir gün ayrılacak olmalarını düşünmek bile istemiyordu. Ona göre bu aşkta yaşadıkları mucizeler gibi, ölüm konusunda da bir mucize olacaktı. Seven bedenleri ve ruhları kimse ayıramayacaktı. Artık dostları büyük arayışlarının dozunu arttırmış, onlar ise hala dans ediyordu. Sevgilisinin bunu dile getirmesi ile dansın bitmesi gerektiğini onaylamıştı başıyla. Elini tutarak yavaşça yerlerine doğru ilerledi iki sevgili. Herkes oldukça harika bir uyum içersindeydi, tüm yıl yaşanan olaylar unutulacaktı sanki. Lazern'in büyük arayışından dolayı gözleri fıldır fıldır dönüyor, Caprice ise muzipçe etrafı süzüyordu.

Yerlerine geri döner dönmez prensi Carprice'e iddia konusunu açmıştı. Neydi bu iddia? Gene bir şeyler karıştırıyordu bunlar ama altından kötü bir şey çıkmaacağına emindi. Yıllardır yapamadığını yapmıştı, kendinden çok birine güveniyordu. Yüzündeki gülümseme hiç bir saniye içerisinde kaybolmamıştı bu baloda, hayatının en güzel gecesi olarak yazacaktı bunu bestelerine. Sevgisi, tutkusu ve mutluluğu konuşacaktı notalarda. Lazern'e sorguya çekmiş bir ses tonuyla fısıldadı. "Düzgün birine bakınıyorsun değil mi tatlım? " Çok geçmeden başını çevirdiği anda pistte onların yerini alan Alexis ve bir erkeği farketti. Sol kaşı farkında olmadan tekrar havaya kalkmıştı, ona istediğinin olduğunu (partner bulduğunu) belirten gözlerle muzur bir gülüş attı. Ama Alexis buna karşılık olarak bıkmış ve üzgün bir bakış attı. Gözlerinden memnun olmadığı okunuyordu. Ah, o kişi kim olabilirdi? Gözlerini dikkatlice çocuğa çevirdiğinde onun budala Michael olduğunu farketti. Yanlarına gidip, Alexis'i onun artık kızları sarmaktan yalama yapmış kollarından kurtarmak istiyordu ve tam yerinden kalkmaya hazırlanırken önünde beliren suliet onu durdurdu. Evet, piyangonun biri buradaysa diğeri hiç Hogwarts'ta kalır mıydı?

Şimdi karşısına geçmiş zırvalıkları sözlerine dizmeye başlamıştı. Olivia yalnızca rezalet çıkarmamasını ve sözlerini hemen bitirip buradan ayrılmasını istiyordu. Tristan'a baktığında onun Caprice'le konuşuyor olduğunu farketti. Bu iyi bir şeydi, olay olmayacaktı fakat aynı zamanda da kötüydü. Onu hiç istemediği biriyle konuşturuyordu bu durum. Beline kolunu sıkıca sarmış ve diğer eliyle cadının iki elinide hapsetmişti. Olivia bağırmak istiyordu fakat buna izin vermeden ona iltifatlarını hıphızlı bir şekilde söyleyerek yarım kalan sahneye geri döndürmüştü konuyu. Ardından aynı hızla beraber Olivia'nın dişini sıktığı dudaklarına yapışmıştı. Olamazdı, birisi onu bu tablodan acilen çekmeliydi. Trace gene yapışkanlık yapıyordu, bu sefer sınırı aşmıştı ama. Tokat bile atamıyor, oradan ayrılamıyordu bile. Kendini kafese kapatılmış gibi hissederken, Trace'in dudağını ısırmaya çalışıyordu. Belki canının acısı onu durdurabilirdi. Umutları tükenmeye başlamıştı. O geriye doğru gittikçe kendine çeken Trace'ten kurulamayacaktı. Diğerleri ona şaşkınlık içerisinde bakıyordu fakat bakan kişilerden biri bile aklına yardım etmeyi getirmemişti. Gözleri etraftan yardım istiyordu, Alexis'in gözleri ile buluştuğunda Michael budalası onu başka yöne çekerek yanlarına gitmesini engellemişti. Ah, artık birisi bu tablodan onu çıkarmalıydı. Ağlamak istiyordu. Trace'i tekmelemesi işe yaramıyordu. Çığlık atmaya çalıştıkça git gide sesi azalıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lydia Elsa Vogel

GezginGezgin
Lydia Elsa Vogel



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Aday yok, kendini aday gören biri var mı?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : At.

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 12:54 pm

"Şu dillerden düşmeyen balo, evet eminim, baloya falan gelmiyorum."
Arkadaşı ne kadar ısrar etse de Lydia kesinlikle baloya gitmeyecekti; en azından şimdilik. Aslında tam da aksine balolardan hoşlanırdı. İlk önce elbisen için alışverişe çıkar ardından ona uygun bir ayakkabı arayışına düşersin. Saçlarını süslemeden olmaz tabi. Ardından saçlarına, kıyafetine uygun bir makyaj yaparsın. Üstüne üstlük bu yaptıklarının hepsi sadece birkaç saatlik içindir.
*Ne kadar kendinle uğraşsan da baloya gideceksin Lydia!*
Doğru; birden aynaya bakması bütün dikkatini altüst etti ve içindeki o garip, bulanık ses gene yardıma koşmuştu. Normalde bunları düşünen bir kızın baloya gitmemesi gerekirdi. Ama Lydia elbisesini giymiş ve hazır durumdaydı."Keşke şu zırvalıkların hepsini arkadaşlarımla yapsaydım, o zaman ben de eğlenirdim." Eli alnına masaj yapıyor; Lydia da bir şeyler söyleniyordu.
*İş işten geçti artık; hadi artık balonun olduğu mekâna gir!*
Bu sefer her şeyi akışına bırakmak en iyisiydi Lydia için. Hem çocukluk arkadaşı Caprice Anna da oradaydı. Belki eğlenmesi için Caprice Lydia' ya yardım edebilirdi...

Saçları her zamanki gibi kıvırcık ya da başkalarının deyişine göre 'hafif dalgalı' olması nedeniyle saçlarını taramakla yetinecekti sadece. Ama son dakikalarda beynine yardıma koşan diğer fikirler nedeniyle saçlarını taramakla yetinmedi. "Neden herkes süslenmişken ben yanlarında sönmüş gibi kalayım ki?" Lydia şu ana kadar mantıklı bir şeyler söylemişti nihayet. Bu yüzden de saçları topuz yapılmış ve çiçeğimsi bir tokayla süslenmişti. Perçemleri kat kattı. Üzerinde onu daha narin gösterebilecek mavi bir elbise vardı. Ayaklarında da topuklu bir ayakkabı vardı. Topuklu ayakkabıları boylarını daha uzun gösterdiği için çok seviyordu. Tabi her güzel şeyin bir kötü yanı vardı. Onlarla yürümek çok zordu. Her an takılıp düşmekten çok korkuyordu. Derin bir nefes aldı ve artık balonun olduğu alana gitmeye karar verdi. Zaten balo çoktan başlamıştı ama onu çok seven aksilikler bir türlü Lydia' yı bırakmamıştı.

Hızlı adımlarla merdivenleri indi. Bu kadar dikkatli olduğunu bilmiyordu. Topuklu ayakkabılar Lydia' yla bütünleşmiş gibiydi. Balonun yapıldığı yere gelebildi sonunda. Burada tanıdık tanımadık birkaç kişiyi gördü. Kalabalıktı aslında burası. Herkes eğleniyordu. Ortam gerçekten güzeldi. Fakat Caprice yoktu. Gözleri Caprice Anna' yı arıyordu. Tedirgin görünmemeliydi bir yandan da. Rahat olmalıydı. Bir şeyler içmek istiyordu. Boğazı kurumuştu. Birkaç adım attı ve yanında duran barmene içecek bir şeyler vermesini söyledi. "Ne olursa olsun fark etmez. Rahatça içebileyim yeter." Kendisine uzatılan süslü bir bardakta sunulan içeceği bir yandan içerken bir yandan da kafasında beliren soruları sormak için içinden tekrarlıyordu. 'Kendisi gelene kadar burada neler olmuştu? Sıkıcı mı geçmişti yoksa hiç olmadıkları kadar eğlenmişler miydi? Sorularına cevap vermesini istediği Caprice neredeydi?' Biraz yürümeye karar verdi. Bu arada kızlara da bakıyorlardı. Bazıları gerçekten göz alıyorlardı. Bazıları kavalyesini bulmuş dans ediyorlardı. Lydia yalnız gelip yalnız dönmek istemiyordu. İşte oradaydı, ister istemez suratında bir gülümseme oluştu. "Hey Caprice! Sonunda bulabildim seni? Nasıl balo eğlenebiliyor musun?" Caprice' in suratında bir şeyler planlıyormuş gibi bir ifade vardı. "Aaa, bu arada çok güzel olmuş; az kalsın söylemeyi unutuyordum. Dalgınlık işte!"Ya da sadece Lydia' ya öyle geliyordu. "Ben gelene kadar neler oldu? Hadi her şeyi kısaca anlat?" Lydia' nın suratında nihayet şimdiden eğleniyormuş gibi bir ifade vardı. Lydia bu sefer her şeyi akışına bırakacağına karar vermişti. Belki herkes gibi eğlenmek ve biraz olsun kafanı dağıtmak en güzeli olacaktı. Her anın tadını çıkarmak, gelecekte başına gelenleri düşünmekten vazgeçmek istiyordu. Tek yapması gereken sadece susup Caprice'i dinlemekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 1:17 pm


Ateşviskisi hiç bu kadar ateşli olmamıştı. Son yudumun verdiği enerjiyi Olivia’nın yüzüne bakıp gülümseyerek harcamak isterken kendini aniden çekiştirilen oyuncak bir bebek gibi hissetti. “Lizz tatlım bir dur, geldim. Ne var beni çekiştirecek? Başım da dönmeye başladı zaten.” Bu cevap Lizz’e yeter miydi; hayır. Ondan tüm ayrıntıları almadan onu bırakmaya niyeti yoktu. Caprice çaresiz Prensesi baloya götürme planlarını anlattı. Bazı detayları atlasa da Lizz tatmin olmuş gibi gözüküyor Caprice’ye şaşkınlık ve hayret nidalarıyla bakıyordu. Lizz’i kolundan sürükleme sırası ondaydı. “Gel bir kadeh bişiler iç canım, ancak içine sindirirsin, bu arada senin de sevgili yaptığını duymadım sanma.” Barın önüne gelmişlerdi, kızın elini bıraktı ve yüzünü yüzüne iyiye yaklaştırdı. Sağ işaret parmağı kızın burnunun dibindeydi. “Neler karıştırıyorsun Lizz? Benden gizlediğine göre... Neyse hesabını sonra vereceksin” demesiyle kızı gıdıklaması bir oldu. Kıkırdamalar eşliğinde yüzlerini bara dönerek sohbete başladılar. Az sonra yanlarına gelen sarışın kız Caprice için çok özeldi. “Bak kim gelmiş; Lyda Elsa. Barmen hemen bir muzlu süt. Tamam canım kızma hemen, sana da bir köpüklü biraz alalım, ne dersin? Dedikodu kazanını henüz kaynatmaya başlatmadık canım, hiç bir şey kaçırmış değilsin. Gel otur yanımıza Lizz yer aç tatlım...” Sorular ve gülüşmeler bir müddet devam etti. Kadehlerin ardı arkası kesilmiyordu.

Bir ara Caprice’nin gözü pistte dans eden çifte kaysa da sohbet çok daha çekici gelmişti. Dedikodu ve kızlar, yanında da bir dirhem soslu erkek muhabbeti açıldı mı, kimsenin gözü bir şey görmezdi.

Tristan yanına gelip iddayı hatırlattığında Caprice içten bir kahkaha attı. Eli tılsımına giderek bir kaç söz mırıldandı. Acaba hile yaptığı için Tristan ona kızar mıydı? Her halde en kötüsü gene onu omuzlayıp götürürdü. Onunda adil olmadığın düşündü ne de olsa insan değildi. “Dostum Tris, hayatının hatasını yapmak üzeresin.” Bara dönerek ilk içkileri ısmarladı. Evcilerinin o berbat suratları bile o an neşesini bozamazdı. Ta ki eline aldığı kadehi Tristan’a uzatırken gördükleri onu yerinden zıplatmasaydı. Elindeki kaheh biraz kaza biraz da bilerek Tristan’ın üzerine döküldü ve hafiften ağzından İncendio kelimesi çıktı. Tristan’ın malum uzvunun olduğu yerde dumanlar çıkıyordu. Tereddüt etmeden seslendi. “Extinguish” Tristan’ın kolundan tuttuğu gibi sürüklemeye başladı. Hayır dost bildiği yaratık arkasını asla dönmemleiydi, saniyeler içinde Tristan kendini tuvalete doğru sürükleniyor buldu. Buna meraktan izin verdiğine Caprice yemin edebilirdi. Kim yarı vampiri bir yerden bir yere sürükleyebilridi ki! Tuvaletin önünde durdular. “Tris, çok üzgünüm harbi kazayla oldu. Olivia’nın seni böyle görmemesi için seni buraya getirdim. Uff neler diyorum, ne yapıyorum ben?” Kendi kendine yüksek sesle söylendiğini fark ettiğinde aklındaki kırk tilki öylece durmuş, karşısındaki yarı vampirin tepkisini bekliyordu. Ama Caprice’nin kaybedecek zamanı yoktu. Hemen Tristan’ı tuvalete doğru iteleyerek kapıdan ayrıldı. "Barda görüşürüz." Eğer ona düşünmesi için fırsat verirse ortalık saniyeler içinde kan gölüne dönerdi. Tristan’ı bıraktıktan sonra hızla barın önüne geri döndü. Asasını kıvrak bir bilek hareketiyle sallayarak seslendi. Hedef belliydi Olivia’a ve uslanmaz aşığı. “Aquament” Asadan fışkıran su yapışmış ikiliye tam zamanında ulaşmıştı. Kendilerine gelmemiş ve henüz sersemlemişken Caprice hızla hareket etti ve bir hışımla yanlarına gitti. Trace’nin kulağından tuttuğu gibi yukarı kaldırdı. “ Yahu, anlamıyor musun, bu kız senin değil.” Yüzüne bir gülücük kondurarak Trace’yi az ilerideki köşeye çekti. “Sevgilisinin kim olduğunu bilmiyor musun? Kendini bırak hepimizi öldürteceksin?” Trace’ye nasıl kızabilirdi ki, sanki o ondan daha iyi bir konumdaydı. Umutsuz sevdalarda yelken açmak ne kadar zor olsa da, bu başkalarının hayatını riske atmaya değmezdi. Hele söz konusu yarı vampirken. “Seni ıslattığım için üzgünüm” Caprice gülümseyerek göz kırptı. “Trace, bu arada cesaretine de hayran olmamak elde değil. O nasıl bir öpmeydi ya! Şimdi ortadan kaybol, yoksa Tris, Olivia’nın bedeninde senin kokuna rastlarsa, amanın düşünmek bile istemiyorum. Umarım Olivia’da yeterince ıslanmıştır. Kokunun ondan söküp atmalıyız.” Caprice aklına son anda gelen bir dehşetin izlerini anımsadı. Tılsım dersi, Tristan ve diğer adam ... Olamaz o da Jazmina ile yanyana duruyordu. “Trace, dediklerimi unutma ve şu aptal arkadaşını da Alexis’in yanından uzaklaştır. Yoksa Alexis onu öpecek." Gülümsemesini durduramıyordu. “Onlar bir araya gelebilirse Trace, belki senin içinde bir umut olur” bir an durdu “Hayır, senin için umut yok dostum, kendini şimdiden alıştır.” dedi ve ok gibi fırladı.

Barın önüne gelmişti. Olivia ortalarda yoktu, üstünü temizlemeye tuvalete gittiğini düşünmek istiyordu. Lyda Elsa, meraklı gözlerle onları izliyordu. Caprice ona doğru dönerek göz kırptı, ardından da diğerine döndü. “Hey Jazmine selam , neler oluyor burada, bu dev de kim?” başını kıza doğru dönerek aldırmaz tavırlarıyla sakince devam etti “ Bir önemi de yok zaten. Jazmine, Olivia’yı gördün mü?”









Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Agatha Farranmy

GezginGezgin
Agatha Farranmy



Mücadele Tarafı : HUFFLEPUFF!!!
Rp Sevgilisi : Alo? Ha-ya-let!
Kan Durumu : Bir zamanlar, safkan.
Patronus : Kendim patronusa dönmüşüm zaten xD

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 2:15 pm

Ortak salonda herkes balo için son düzenlemeleri yapıyordu. Ortak salonun şık koltuklarından birine oturmuş Thomas sadece bekliyordu. Üzerine giydiği siyah takım elbisesinden rahatsız olmuş gibi bir hali vardı. Kolunda ki dijital saate bakıp duruyordu. Herkesin üzerindeki heyecan ona bir damla bile bulaşmamıştı. Herkes baloda fark yaratmak için süslenip püsleniyordu. Tek umursamayan Thomas mıydı? Gecenin ilerleyen saatlerinde katılmayı düşündüğü baloya daha erken gidecek gibiydi. Beklemekten çok sıkılmıştı. Yerinden kalktığında arkadaki arkadaşlarını gördü. Biri diğerine kravat takmaya çalışıyordu. Ne kadarda komik! "Siz ikiniz! Baştan söyleyeyim balo bir asır sürmeyecek. Ona göre hazırlanın" İçten bir gülücük attı ve arkadaşlarının yanına gitti. "Emrin olur." Bu karşılıktan sonra ister istemez bir kahkaha patlattı ve arkadaşlarının yanından ayrıldı.

Balo alanına geldiğinde içerinden yükselen sesler çok coşkuluydu. Gençler çok eğleneceğe benziyordu ama bu şey Thomas için geçerli değildi. Kırmızı halıdan geçip içeriye girdiğinde direk barın yanına geçti. Kendine bir ateş viskisi söyledi ve beklemeye başladı. İçkisi geldiğinde büyük bir yudum aldı ve etrafa göz gezdirdi. Tanıdık birilerini yada başka birşeyler arıyordu. Birkaç yudum daha içkisinden aldı. Müziğe elleriyle ritim tutarken biraz rahatlamaya çalışıyordu. Karşıda konuşan iki genç cadıyı gördüğünde şaşırdı. İkiside güzeldi ve yalnız gelmişlerdi? Sanırım. Birinin üzerinde dekolte br kıyafet ve uzun bir tılsım vardı. Diğerindeyse daha renkli bir elbise vardı. elbisesinde ki renkler saçlarının sarısına çok uygundu. Bu kızı daha öncede görmüştü. Hufflepuff ortak salonundan çıkarken. Arkadaşı ona Lizz diye hitap etmişdi. Demekki adı Lizz di.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aaron Marcus Darwyn

GezginGezgin
Aaron Marcus Darwyn



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : .......
Kan Durumu : safkan
Patronus : Anka kuşu

Noel Balosu - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 3 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 5:07 pm



Güneş dağların arasında yerini almış bir vaziyette aydınlatma görevini uygularken Hogwarts sakinleri beklediği güne uyanıyordu. Aylardır harcanan çabalar onucu düzenlenen Noel Balosu, Hogwarts’ta yaşanan monoton hayata son vermek isterken 1 gün bu hayattan kurtulacakları için sevinen Hogwarts sakinlerine bu gün olağanüstü bir gün olarak ilan ediyor ve günün tadını çıkarmak için erken saatlerde uyanıyorlardı. Bazıları ise bu günü eğlenerek geçirmek isterken bazıları da akşam giyeceği kıyafet hakkında konuşmaya dalıyor ve zamanın geçmesini bekliyordu. Bu kişiler gibi düşünmeyen Marcus için ise bu gün sadece tek bir anlam ifade ediyordu;Macera.Dersler ,quidditch maçları ve ödevler yüzünde geçen monoton haftalar Marcus’un bunalmasına neden olmuş ve Marcus boş bulabildiği bir günü kullanmak adına kendi kendine söz vermişti. Zaman geçtikçe boş bir gün bulamayacağını zanneden Marcus Noel arasının gelmesine yakın zamanlarda bu fikri göz önünde bulundurmuş ve profesörlerin de o gün nöbet tutmayacağı kanısına varmıştı. Bu yüzden haftalardır boş zamanlarda bir plan kuran Marcus bu günün gelmesi ile planını uygulamaya geçirecek ve Noel Balosu öncesinde belki biraz eğlenecekti. Bu yüzden sabahın erken saatlerinde hiç kalkmasa bile ilk kezbugün sabahın erken saatlerinde uyanan Marcus odaya göz gezdirmeye çalışırken bir yandan da kalkmaya çalışıyordu. Odayı bulanık görmezinden dolayı elleri ile gözlerini ovuşturan Marcus yatakta doğrulurken sabahın bu saatinde nasıl kalktığına hayret ediyordu. Bu düşünceyi de silen Marcus yataktan hızla fırlamış ve banyoya yönelmişti. Yüzünü soğuk su ile ovuşturup uykusuzluğunu dindirdikten sonra bugün yaşayacağı macerayı düşünmeye başlayan Marcus uykusuzluğunu unuturken bir yandan da sabırsızlanmaya başlamıştı. Bu yüzden hareketlerini hızlandırmaya çalışan Marcus asası ile yatağını topladıktan sonra noel balosu için giyeceği resmi cüppeyi giymeye başlamıştı. Bunun nedeni Marcus ‘un bir daha ortak salona dönmek istememesiydi. Kıyafetlerini bedenine geçirir geçirmez asasına cebine yerleştiren Marcus adımlarını hızlandırdı. Ve macerayı yaşamadan önce bulunacağı son yere doğru hareket etti. Yani ortak salona.

Bilindiğinin aksine bu günlerde ortak salon genellikle boş geçiyordu. Ama noel balosu günü yani bu gün Gryffindor öğrencileri Hogwarts’ın bu kuralına uymamış ve hiçbir ödev ve dersleri olmadığı için sabah saatlerinde bile olsa ortak solana hücum etmişlerdi.Bazı kişiler arkadaşları ile hoş sohbetler yaparken bazıları oyun oynuyor kimileri ise baloda bir eş bulamadığından yakınıyordu. Böyle durumlardan hiçbir şikayeti olmayan Marcus ise ortak solanda konuşulanları pek umursamıyor ama yapmadığı sınıf başkanı görevi için de biraz insanların söylediklerine kulak asıyordu.Bu yüzden merdiven de durmaktan sıkılan Marcus adımlarını hızlandırmaya başlarken noel balosundan önce bulunacağı son yer olan ortak salona indi. .Sessiz bir şekilde inmesine rağmen üzerinde sanki mıknatıs gibi bir çekicilik olduğunu hisseden Marcus yanılmazken insanlar konuşmalarını,oyunlarını bölerek Marcus’a bakmaya başladılar. Bu durumlardan her zaman rahatsız olan Marcus ise arkadaşlarına*ne var* tarzı ile bakarken burada fazla kalmamanın en iyi fikir olduğunu düşündü. Ve kapıya doğru yönelmeye başladı O sırada Marcus’un üzerine hayran dolu bakışlarını yollayan James ise Marcus kapıya doğru yönelirken bir konuşma başlattı.



“Hey Marcus dostum sabahın bu saatinde bunu neden giydiğini sorabilir miyim”
“James sabah sabah seni ilgilendirmeyen işlere burnunu sokmayı çok mu seviyorsun?”
“Dostum sadece bir cevap istiyorum, merak işte engelleyemiyorum kendimi.”
“O zaman şöyle diyeyim canım sabah kıyafetimi giymek istedi.”

Konuşmayı yarıda kesmeyi istemese bile konuşma zamanında Marcus’un değerli zamanı akıp geçiyordu. İşlerinin yoğunluğu ve istediği şeyi yapabilmek için sadece zamana ihtiyaç duyan Marcus’ta boş yere zamanının geçiremezdi. Bunları düşünürken adımlarını iyice hızlandıran Marcus yeni bir düşünceye kapıldı. Arkadaşlarının dikkatini çeken kıyafet diğer öğrencilerin ve Profesörlerin dikkatini de çekmeyecek miydi?Çekecekti elbette şimdi tek bir çaresi vardı. Onları başka noktaya odaklamak zorundayıd.Bunu yapabileceği tek şey ise cebinde duran mükemmel asasıydı. Beyninin bu kadar hızla çalışmasından minnet duyan Marcus düşünemediği şeyler çin önlem vakti bulduğu için şükrediyor ve kısa sürede bu işi bitirebileceğini umuyordu. Bu yüzden öğrettiklerinin aksine biçim değiştirme büyüsü düşünen Marcus,hafızasındaki büyüleri aklından geçirmeye başlarken son anda beyninde yüzen bir büyü Marcus’u kurtarmaya yetti. Daha önce Steve’i tutsak tutarak öğrenciği büyü şimdilik süper bir fikir gibi görünürken assını çıkararak kimsenin göremeyeceği bir yere yöneldi. Kimsenin bulunmadığı koridorda asasını bedenine yutan Marcus büyüyü yapabileceğini umarak büyülü sözcükleri fısıldadı.”İntegriso” Bedeninin her bölgesinin değişime uğradığını hisseden Marcus vücudunun küçülmesini gözlemlerken dudaklarının sivrileştiğini burnunun içine göçtüğün Ve küçüldüğünü hissetmeye başladı. 10 saniye sonra dönüşümünü tamamlayan Marcus kendisinin bile inanamayacağı kadar uyguladığı başarılı büyü sonucu bir baykuşa dönüşmüş ve bu olaya sevinmişti.Şu anda kimsenin fark etmeyeceği biri ola Marcus kanatlarını çırparken bu büyüyü seçmesindeki tek özellik beyninin ve düşüncelerinin değil görünümün değişmesiydi. Bu anda bil yapacağı olayları düşünen Marcus bir baykuş ordusunun içinden geçerken bile baykuşlara rahatsızlık oluşturduğu düşünmüyor sadece baloya kaç dakika kaldığını düşünüyordu.Bunun için kanatları nı hızlandırarak uçuşunu son sürat yapan Marcus gökyüzünde süzülürken 1-2 dakika içinde varabileceğini anladı. Bu yüzden aynı süratla devam eden Marcus Yasak Ormanın esrarengiz havasını solumaya başlar başlamaz gökyüzünden aşağı doğru süzülmeye başladı. Yere ulaştığı anda dönüşümünü gerçekleştiren Marcus profesör Steve’e büyük bir minnet duymaya başladı ve yüzünü Yasak Orman’a dönerek yapacağı macera için ilk adımlarını atmaya başladı.

Eve birini tehlikeli bir yere bırakmak o insanın en son isteyeceği şeydi genellikle insan huzur,güvenlük ve mutluluk isterdi Marcus ise bu durumları istediğinin aksine hareket ediyor ve güveni olan ortak salondan çıkıp tehlikenin son dorukta olduğu noktaya gidiyordu. Belki bunlar mantıklı değildi peki dene Marcus böyle bir şey yapıyordu?İşte bu sorunun cevabını bilen tek kişi Marcus’tu genellikle böyle işlere kalkışıyor ama bunları sadece macera ruhuna bağlıyordu. Bu yüzden ormanın iyice derinlerine inmeye başlayan Marcus ormanın tehlikeli havasını solurken bir yere kadar araştırmak istiyor ve geri kalan zamanını baloya hazırlanmakla geçirmek istiyordu.Ama kendini durdurmayı asla başaramıyor ve ilerlere doğru gidiyordu. Ve bunun sonucu da ağır olacak belki de Marcus’u çok kötü bir olayla karşı karşıya getirmek durumunda kalacaktı. Tehlike istemeyen Marcus bile bu durumla karşı karşı gelmeyi istemezdi elbette, ama bu kadar ileri gitmesini de ağır bir faturası olmalıydı.

İşte bu faturada karşısına çok aç kalmış kana susayan bir vampirin çıkmasıydı.Karşısında duran bembeyaz suratlı sivri dişli ve sarı gözlü adam karşısında ürperen Marcus bu durumla karşılaşmamayı düşünürken zamanın artık çok geç olduğunu ve istemediği kişinin karşısında olduğunu fark etti.Vampirin soğuk bakışları karşısında ürpermeye başlayan Marcus kendine bir dondurma büyüsü yapılmış gibi hissetse de 1 -2 dakika sonra geriye doğru adım atmayı başarabildi.Bunu fark eden vampir Marcus’un kaçabilme cesaretini gösterdiği için hayrete düşse de vampir bunu önemsememiş gibi yaptı ve Marcus’la arasında bir konuşma başlattı. Konuşma ile birlikte ürpermesi son hız süren Marcus’un elinden gelen tek şey ise belliydi;zar zor cevap vermek

“Hey sen çocuk buraya kadar gelebildiğine göre ya aptalsın ya da çok cesur”
Bundan sana ne, çekil yolumdan:”
“Evet çekileceğim yolumdan ama seni av olarak kullandıktn sonra kanının bir kısmını içer içmez geri çekileceğim”

Bu sözler karşısında vampirin kararlı olduğunu anlayan Marcus büyük bir tehlikenin içinde olduğunu fark etse de elinden bir şey gelemiyordu. Bu yüzden yapabileceği son şeyi yapmakta kararlı olan Marcus arkasında tuttuğu asayı kaldırırken vampiri oyalamak için cesaretinin son damlalarını kullanmaya başladı. Kendi cüretinden bile şaşıran Marcus bu cesareti başka bir zaman asla göstermeyeceğini bildiğinden böyle bir durumda bunu kullandığı için kendine şaşıyor ama eline geçen son fırsatı değerlendirmek için vampirle tekrar bir konuşmaya başlıyordu.



“Evet beni öldürmenin sana ne yararı olacak vampir?Eğer okulda benim öldüğümü duyarlarsa seni yaşatmazlar”
“Açlığımı dindirmem lazım, elime geçen bir insanı bırakamam”
“Eh o zaman yapabilecek tek şey bu,Bumbarbie”


Cesaretini son damlalarını kullanan Marcus vampiri oyala bilmeyibaşarabilmiş ve arkasında duran asasını kazandığı birkaç dakikada çıkararak büyüyüyapmayı başarabilmişti.Bunun sonucunda asadan çıkan yeşil ışık seli ile neye uğradığını anlamayan vampir yere düşerken Marcus yere düştüğü anda 1kaç dakika kalkamayacağuını anlamış ve biraz gerileyerek vampirin doğrulmasını izlemişti. Vampirin doğrulmasının ardından vampire asasını tekrardan doğrultan Marcus “Confundus” diye haykırmış ve vampirin tekrar düşüşünü görür görmez koşmaya başlamıştı. Bu macerayı yaşadığı hakkında pek bir düşüncesi olmayan Marcus bir daha bu kadar ileri gitmemesi fikrini beynine kazırken nefes nefese koşmaya devam ediyordu.Geçen on dakikanın sonunda koşmasını son hız sürdüren Marcus yaklaştığını hissederken uzakta Yasak ormanın bitiş noktası görüldü. Koşmasını devam ettiren Marcus bitiş noktasına ulaştığı anda büyük bir rahatlama geçirdi bir gün ve macrera yaşama isteği bitmişti şimdi sırası belliydi;Noel Balosu

Marcus yaşadığı büyük maceranın ardından ortak salona geri dönüş yapmak zorunda kalmış kirlenen kıyafetini değiştirmiş ve saçlarını da özenle hazırlar hazırlamaz baloya hazır bir hale gelmiş ve artık balonun açılacağı saati beklemeye başlamıştı.Zamanın gelmesinin ardından düşüncelerine aran veren Marcus ayağa kalkarak balonın yapılacağı yere doğru yürümeye başladı. Hogwarts’tan ayrılmasının ardından Londraya doğru büyüylşe giden Marcus balonun yapılacağı alana gelir gelmez inanamadı. Mükemmel bir organizasyon olanbalo her hail ile mükemmeldi.Bunun için adımlarını sıklaştırmaya başlayan Marcus balonun içine girerken inanamadı. Herkes bugün için özenle giyinmiş kendine bakmıştı. Kendinin de bu durumu yapmasından hoşnut bir şekilde ilerlemeye devam ederken ilerde duran boş bir masa gördü. Masaya adımlarını hızlandırarak gittikten sonra kavalyesi olan Rose’u beklemeye başladı. Rose’un da gelmesinin ardından kalbi hızla çarpmaya başlayan Marcus Rose2un bügünkü güzelliğinden dolayı gözünü alamazken kızın ona doğru koşması ile heyecanı daha da arttı.Kızın topuklu ayakkabıları ile düşeceğini anlayan Marcus kızı narin bir şekilde yakalarken hafifçe kaldırdı ve yüzüne etkileyici bir tebessüm yerleştirdi. Ve kıza doğru dönerek “Bugün çok güzel görünüyorsun” dedi. Zaman su gibi akıp giderken balo alanı da dolmaya başlıyordu.Balo alanının dolmasının ardından hafif bir müzik ile başlayan balo ile davetlilerin dansa kalktığını gördü. Rose’la dans etmek isteyen düşünceleri beyninde harekete gçerken Marcus dayanamadı ve kıza doğru dönerek hafifçe elini tuttu ve sorusunu sordu.”Rose benimle dans eder misin?”

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/aaron-ma
 

Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 9 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

 Similar topics

-
» Noel Balosu ~
» Noel Balosu
» Mezuniyet Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-