AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
YazarMesaj
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 6:10 pm

Caprice'nin bir şey söyleyeciği yoktu. Ama Eleanora meraktan çatlıyordu. Ama Caprice'nin içtiği viskilerin yüzünden cevap vermesi biraz güç olabilirdi. Tam bir şey söyleyecekti ki Caprice kolundan çekiştirdi ve biraz içki içmesini söyledi. Bu kızın aklı hala içkideydi bir şey söyleyecek kafa yoktu şuan da bu açık açık belli oluyordu. Ne sevgili yapmak mı? Yok öyle bir şey yoktu ki. Eleanora hemen savunmaya geçti. '' Sen neden bahsediyorsun Caprice. Yok öyle bir şey kimden duyduysan yalan söylemişler. '' Ne sevgili ya? Sevgilisi olduğunu kim söylemişti ki? Caprice söyledigine inanmamış olsa gerek Eleanora'nın yüzüne doğru bunların hesabını sonra alırım dedi barın önünde oturdular. Eleanora daha ne diyeceğini bilmiyordu ama nasıl olsa balo bitiminde gece yatakhanede her şeyi bir bir anlacaktı. Tabiki de Caprice de ona. Olanları anlatacaktı.

Yüzlerini bara dönerek gülüyorlardı bir de konuşuyorlardı. Bir süre sonra yanlarına mavi gözlü sarışın bir bayan gelmişti. Caprice onları tanıştırdıktan sonra Eleanora onu daha iyi tanımak için bir kaç sorular sormak istiyordu. '' Elsa nasılsın canım? Sen Caprice'nin nesi oluyorsun sadece arkadaşı mı? '' dedi. Etrafına bakınmaya başladı. Caprice'nin tanıdığı arkadaşlar hiç de kötü olmazdı o kızla iyi anlaşacağından emindi. Bir an için arkasına döndüğün de kendisine doğru bakan gözler sezmişti. O da kim böyle? Onu tanımıyordu ama çok yakışıklıydı gerçekten. Gözlerini bir an için ondan çekti ve gülümseyerek yanında duran kızlara baktı. Piste dans eden Alexis'in yanında gryffindorlu bir çocuk vardı. Onu biraz rahatsız ediyor gibiydi. Bir süre sonra Caprice her zaman ki gibi o çocuğun dersini vermişti. Eleanora, Elsa'nın kolundan tutarak Alexis'in yanına doğru gittiler. Eleanora onun iyi olup olmadığını merak ediyordu. '' Canım iyi misin kimdi o çocuk? '' dedikten sonra onu izlemeye başladı. Deminden gördüğü çocuk hala Eleanora'ya bakıyordu. Neden öyle dikkatli baktığını anlamamıştı. Biraz utanmıştı. O çocuğun kim olduğunu anlamalıydı. Hemen kızlara gözlerini çekti ve söze başladı. Konuşurken de bir yandan ona bakıyordu. '' Hey kızlar şu karşıda duran çocuğu tanıyor musunuz? Deminden beri bana bakıyor. Neden baktığını da çözebilmiş değilim? Ay olamaz buraya geliyor kızlar saklayın beni. ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 7:01 pm

“Memnuniyetle, Marcus.” Dedi kibar bir ses tonuyla ve yüzüne ateşli bir gülümseme yerleştirerek kollarını onun boynuna doladı. Onun sıcak ve pürüzsün ellerini belinde hissettikten sonra; aldığı haz ile birlikte gözlerini yavaşça yumarak başını onun omzuna yasladı. Ortama eşlik eden yavaş parça genç cadının romantizm duygularını depreştirmişti. Başını onun omzuna yaslamış, bedeni onun kolları arasında adeta bir kuğu gibi süzülürken dudaklarını aralayarak çalmakta olan şarkıyı mırıldanıyordu. Uzun süredir kapalı tuttuğu gözlerini yavaşça aralayarak etrafa bakındı. Başını onun omzundan ufak bir hareketle kaldırarak, mavi gözlerini onunkilerle bütünleştirdi. Ona tıpkı bir çiçeğin suya özlemi kadar güçlü bir tutkuyla bakıyordu. Yüzünde muzip bir gülümseme belirtip, “Seni özlemişim.” Diye mırıldanarak başını tekrardan omzuna yasladı. Onun tepkisi çok önemliydi. Marcus ise her zaman ki gibi ciddiliğini koruyordu. Etrafta onlara bakınan birkaç kişiyi takmamaya çalışıyordu. Özellikle son günlerde ona fazlasıyla takan Slytherin’li sersemleri… Bu gerginliği Marcus’a belli etmemek için bedenini ondan yavaşça ayırdı ve narin ellerini onunkilere doğru götürerek birleştirdi. Tam birleşme anında, içinde bir kıpırdama hissetmişti. Bu tarif edilemeyecek kadar farklı ve güzeldi. ‘Aşk’ diye tanımlıyordu genç cadı sadece bunu. Onun elinden tutup en sakin köşeye doğru sürükledi. Marcus ise o sırada bir şeyler mırıldanıyordu. Sanki –yavaş ol- gibilerinden.

Dans pistinden ayrıldıktan sonra Marcus’u en sakin köşeye götürerek kıkırdamaya başladı. “Sanırım neden buraya geldiğimizi soruyorsun kendine?” Dedi kıkırdamaya devam ederek. Şuan üç-beş yaşında bir çocuktan bir farkı yok gibiydi. Bir süre kıkırdadıktan sonra, Marcus’un yüzündeki tebessümü fark edip ciddileşmeye çalıştı. Eliyle ağzını kapatıp yalandan öksürüyormuş numaralarına girerek, “Şey aslında ben… Bilmiyorum.” Diyerek kendini ona yaklaştırdı. Zarif ve küçük burnu onunkinin tam dibindeydi ve nefes alıp-verişlerini hissedebiliyordu. O anın yüklediği duygu ile gözlerini ateşli bir şekilde yumarak kollarını tekrardan onun boynuna doladı ve dudaklarını hafif bir şekilde onunkilere doğru bastırdı. Dünya durmuş gibiydi yine. Şuan balodaki zımbırtılar umurunda bile değildi. Gittikçe tutkulaşıyor, daha da alevleniyordu. Birkaç saniye sonra kendini hızla geriye çekti. Nefes nefese kalmıştı. Yanakları ise hemen utançtan pembeleşmişlerdi. Yüzünde masum bir meleğinki kadar zarif bir gülümseme belirterek, “Sanırım ileri gittim.” Dedi gözlerini ondan kaçırarak. Bir yandan da dudaklarını ısırıyordu. Baloya gelmeden önce sürdüğü pembe ruju daha demin ki olay yüzünden vasat olmuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Fëanor Ian Úmarth

GezginGezgin
Fëanor Ian Úmarth



Mücadele Tarafı : Apocalyptique
Rp Sevgilisi : Nadja ^^.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Mantikor

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 8:31 pm

Gümüşi ve yeşil tonların hakimeti altında olan Slytherin ortak salonunda herkesin şık giyimi dikkat çekiyordu. Karanlık dışarı bir toz bulutu gibi hızlı ve seri biçimde yayılmıştı. Gece serinliği ise üstüne rüzgarın engin soğukluğunu da giymiş gibiydi.Erkekler yatakhanesinin önünde duran Raphael ve Paul birbirlerinin kıyafetleri hakkında yorum yapıyorlardı. Tamamen siyah bir takım elbise giyen Raphael odada karanlık bir leke gibi duruyordu. Paul ise içine beyaz bir gömlek ve beyaz bir kravat takmıştı. Gerisi siyah renkte olan kıyafeti hakkında övünüp duruyordu. Raphael'in kısa,dağınık saçları düzeltilmiş bir vaziyet almıştı. Takım elbisesinin altından iri yapılı vücudu belli oluyordu. Paul ise normal boyutlarda olduğu gibi kıyafeti üstüne tam oturmuştu. Kulak hizasına gelen sarı saçlarının bir bölümü zümrüt yeşili gözlerine iniyordu. Yüzünde eğlenceli bir ifade olduğu gibi suratına yayılmış kocaman gülümseme ile Raphael'e birşeyler anlatıyordu. Hızlı ve gür bir şekilde gülen Raphael'in gözünden tuzlu bir gözyaşı damlası düşmüştü. Yanağından süzülerek siyah elbisesinin üstüne düşüşü ve oraya yayılışını fark edilmeyecek kadar çabuk olmuştu. Gülmekten gerçekten suratlarına gelen neşe bulutu etraflarındaki karanlık ve karartıcı kasvetli havayı alıp götürüyordu. Birden erkekler yatakhanesinin kapısnın gıcırtılı bir şekilde açılması ardından kahkahalarını kesip bütün dikkatlerini oraya vermişlerdi. Gözleri merak içinde kapının eşiğine bakıyordu. Kapının eşiğinden çıkan Ian'nın görüntüsünü görünce ikisininde gözleri şaşkınlıkla açılmıştı. Ama Ian homurdanıyor kıyafetinin orasını burasını görmeye çalışıyordu. Yüzünde neşeli ifadeden zerre kadar yoktu. Aksine öfkeyle kasılmış gibiydi. Öfkeyle kasılan yüzü çekici gösteren bembeyaz bir takım elbisenin içinde resmen parlayan bir siyah kravat vardı. Kol ve ilik düğmelerinde yılan arması dükkatli bakıldığında ilk dikkat çeken unsurlardan oluyordu. Raphael ve Paul bibirine şaşkınca bakıyor ve tekrar Ian'nın öfkeyle kasılmış yüzüne bakıyorlardı. Siyahımsı saçları ön tarafı mavi gözlerinin önüne doğru gelirken ensesinde duran düz bir saç topluluğu gömleğinin çıkıntısı sayesinde ortaya çıkmıştı. Ensesindeki saçları hafif bir harekette dalgalanıyordu. Birden öfkeli homurdanmaların arasına giren bir gür ses etraftaki sessizliği söküp almıştı.

"Ian dostum bunun sen olduğuna emin misin?"
"Gerçekten dostum. Fazlasıyla göz alıyorsun.
"Nasıl göründüğümü biliyorum! Ah büyükbaba bunun hesabını soracağım sana!"

Diyerek hızla Raphael ve Paul'un olduğu yere gelmişti. Beyaz takım elbisesi odadaki ışık altında parlıyordu. Kusursuz denilecek yüz hatları arasındaki mavilik sanki bu beyazlığın arasına yerleştirilmiş bir farklılıktı. Raphael ve Paul birbirlerine bakarak gülümsüyorlardı. Ian ise hala üstündekilerde bir kusur arıyormuş gibiydi. Ama yoktu. Aksine elbisede bambaşka bir kusursuzluk vardı. Ian'nın yüzü öfkeyle kırışırken öfkeyle parlayan gözleri ile arkasında gülen arkadaşlarına dönmüştü. Birden ses tonundaki yükseklik arkadaşlarının irkilmesine sebep olmuştu.

"Baloya gitmeyi siz istediniz! Ee o halde ne dikiliyorsunuz heykel gibi! Yürüsenize!

Topuklarının üstünde dönerek önden yürümeye başlamıştı. Kıyafetin parlaklığını sanki arkasına bırakıyor gibiydi. İlk başta insana verdiği his şaşkınlık ve hayranlıktı. Daha sonra şaşkınlığın yerini hayranlık alıyordu. Hızla yüreyen Ian'nın gömleğinin ensesindeki çıkıntısından gömleğine değen saçlarını sanki bir rüzgarın hızla vuruşunu minyatür olarak temsil ediyordu. Raphael ve Paul kendilerine bağırılmasından hiç mi hiç etkilenmiş gibi değildi. Aksine şimdi daha fazla gülümsüyorlardı.

Ian,Raphael ve Paul balonun yapılacağı yere geldiğinde insanların garip bakışlarına maruz kalmışlardı. Paul ve Raphael her ne kadar aldırmasa da Ian'nın daha fazla öfkelenmesine sbebiyet veriyordu. Ian hızla balonun içinden ilerlerken içeceklerin olduğu yere doğru ilerliyordu. Yüzünde öfkenin kırışıkları vardı. Balonun yapıldığı yerde etrafa yayıan klasik tarzı müzik bile onu sakinleştirecek gibi görünmüyordu. Seri ve hızlı adımlarla insanların arasından geçen Ian içeceklerinin olduğu yere geldiğinde beyaz ceketinin altından çıkan elindeki yılan armalaı yüzünğün parlaması gözüne çarpmıştı. Büyükbabasına ait olan bu takım elbisenin yanında yüzükte büyükbabasına aitti. Bu düşüncelerden kurtulmak istercesine eline aldığı ateşviskisini kafasına dikti. Boğazından hızla giden ateşviskisinin o rahatlatıcı etkisinin bir nebze de olsa işe yaramıştı.Paul ve Raphael etrafa bakarak onun gelmişti. Paul uzun sarı saçlarının önünü kapattığı yeşil gözleri arasından Ian'a bakarak konuşmuştu.

"Güzel bir eğlence ha?"
"Aman ne güzel eğlence!

Ian'nın sesindeki öfke durulamayacak boyutta olduğunu anlayan Paul gözlerini devirerek masadan bir ateş visikisi almıştı. Raphael çoktan ikinci bardağını bitirdiğini gördüğünde biraz gülümseyerek kadehini Raphael için kaldırdığını belirten ufak bir hareket yapttı. Raphael'de ona aynısını yapraken Ian üçüncü bardağına geçmişti bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ryan-o-ba
Uriel Valtieri

StormfuryStormfury
Uriel Valtieri




Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 9:31 pm

Her zamanki sıkıcı günlerden birini yaşıyordu Hogwarts, dersler, koşuşturmaca, notlar ve bilumum can sıkıcı etkinlik... Akşam yemeğini her zamanki gibi kısa sürede çabucak yemiş ve her zamankinin aksine ortak salona gitmek için zindanlara inmeye başlamıştı... Bugünün bir özelliği olmasaydı muhtemelen yasak ormanın kıyısına doğru bir yürüyüşe çıkacak, göl kenarına gidecek, biraz gecenin sesini dinledikten sonra yatakhaneye gidip kendini yatağa bırakacaktı. Balo'nun varlığı günü özel kılıyordu, noel balosu her zamanki gibi görkemli birşey olacaktı ve küçük veletlerle eğlenmek için iyi bir fırsattı, belki rakip gördüğü Gryffindor'lu ile kozlarını paylaşma fırsatı bile bulabilirdi. Uriel önce zindanlara ordan da Slytherin ortak salonunun önüne gelip yatakhaneye çıktı. Okul cübbesini çıkartıp yerine simsiyah resmi cübbesini üstüne giydikten sonra dağılmış saçlarını arkaya doğru düzeltip baloya doğru yola koyuldu...

Balo salonuna gelirken önüne çıkan sefil veletlerle dalga geçmek neşesini yerine getirmişti, hatta birkaçına attığı ufak tefek büyüler yüzünden oldukça eğlendiği de söylenebilirdi. Yolda gelirken birkaç öğrenciyle karşılaşmış fakat umursamamıştı. Belli ki geç kalmamış hatta erken bile gelmişti balonun yapıldığı alanda yalnızca birkaç kişi vardı bunlardan biri de rakibi olan sefil Gryffindor'lu ve onunla dans eden Ravenclaw'lı sevgilisi ydi... Diğer insanları önemsememişti kim oldukları yada neden burada oldukları önemli değildi o sadece eğlenmesine bakacaktı ve bunun içinde yalnızca kendisi önemliydi.
Alana girdiğinde yükselen müzik önce kulaklarını rahatsız etsede alışmıştı, lakin bir içki almalıydı yoksa aklını yitirecekti. Ayrıca diğer susuzluğunu giderebilmesi içinse Ravenclaw'lı genç sevgilinin kanı çok iyi olacaktı. İkili kendinden geçmiş dans ederken, Uriel'in vahşi bakışlarından habersizlerdi... Genç adam bunları düşünürken ikili ayrılmış ve pistten ayrılıp birkaç öğrencinin yanına gitmişlerdi. Bunun üzerine Uriel kendine biraz içki alıp partinin ona neler getireceğini düşünmeye başladı...
Balo alanına çok güzel bir kız girmişti; simsiyah elbisesi, sarı saçlarıyla tezat oluştursa da vücut hatlarına oturan elbisesi ve gecenin karanlığında parlayan masmavi gözleri anında genç adamın ilgisini çekmişti. Fakat kızın hareketlerinden bir hoşnutsuzluk ve çılgınlık okunuyordu. İşte eğlence geldi diye düşündü Uriel... Kızın yanına zarıf adımlarla giderken kızın etrafını incelediğini farketmişti. Biraz eğlencenin sakıncası olmaz diye düşünerek kıza her zamanki ukalalığı ile dans etmeyi teklif etmişti. Kızın tepkisi ilginç olmuştu; saçlarından viski damlarken öfkesi doruk noktasındaydı... Saçlarına tapardı ve böyle birşey onun için savaşa denkti... Fakat madem bu güzellik eğlence istiyordu, ona istediğini verecekti... Sonuçta kendi istediği de başından beri bu değil miydi?
Kızın yüzüne bakarken gözleri kan çanağına dönen gözlerini ve dışarı çıkan dişlerini normale döndürdü ve eğlenceyi başlatmaya karar verdi...
Önce eğilip ayakkabısının bağcıklarını çözüp sanki dediği gibi hatalıymışçasına tekrar bağladıktan sonra ayağa kalktı ve önce "Ah şimdi oldu teşekkür ederim..." bir yandan sözlerine devam ederken bir yandan da cebinden asasını çıkartıp başına doğru götüyordu "...haklısınız saçlarım ıslakken daha güzel oluyorlar fakat izninizle önce viskinin yerini suyla değiştirelim..." "Aquamenti büyülü söz genç adamın ağzından neşe dolu bir ses tonuyla dökülmüştü, asasından çıkıp bütün saçlarını ıslatan suya rağmen hala gülüyordu. Saçlarını ıslak halde geriye doğru attıktan sonra eliyle bir saniye manasında bir hareket yaptıktan sonra arkasına döndü, asasını yukarı bakacak şekilde tuttu ve hafifçe mırıldandı: "Orchideous şimdi elinde bir demet çiçek tutuyordu ve tekrar kıza dönüp demeti kıza uzattı; "Sizin gözlerinizden güzel olmasalarda lütfen kabul ediniz. Ayrıca sanırım şimdi dansa hazırız ne dersiniz?" kızın vereceği tepkiyi bilse de verdiği mesaj açıktı. Uriel'in verdiği bu mesajı alacak kadar zekiydi, sorun bu eğlence teklifini kabul edip etmeyeceğiydi...

Kızın güzelliği her ne kadar kabul etmese de onu etkilemişti... Yine de eğlenceli birine benziyordu ve niyeti onunla biraz olsun bu sıkıcı baloya renk getirmekti. Kızın kabul edip etmeyeceği meçhul olsa da garip ve sıkıcı balo diğer öğrencilerin gelişiyle renklenmeye başlamıştı ve tam olarak anlayamasa da garip bir olayın döndüğü açıkça belli oluyordu... Eğer karşısındaki kız kabul ederse işte o zaman eğlence başlayacaktı ve bu sıkıcı balo belkide uzun zamandır öğrenciler arasında yaşanmış en büyük şenliklerden birine sahne olacaktı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/uriel-valtier-t5
Fëanor Ian Úmarth

GezginGezgin
Fëanor Ian Úmarth



Mücadele Tarafı : Apocalyptique
Rp Sevgilisi : Nadja ^^.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Mantikor

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 11:13 pm

"Ian adamım biraz sakin ol.. Balonun tadını çıkar. Sen üstündekini beğenmeyebilirsin ama etraftakiler hayli beğenmiş gibi.."
"Ya ne demezsin!"

Baloda çalan rahatlatıcı müzik etrafı sarmışken balodaki öğrencilerin neredeyse hepsi eğleniyordu. Ian dışında. O beşinci ateşviskisi bardağını kafasına dikerken geldiğinden beri yüzündeki öfke çizgilerin daha da fazlalaşmıştı. Raphael ise ona endişeli gözlerle bakıyordu. Yanında duruyordu. Paul karşılarındaki bir grup Slytherinli kız grubunun arasında gülerek eğleniyordu. Ian'nın bu kasvetli tavrından kaçmış gibiydi. Raphael ise onun yanında tüm ihtişamı ile duruyordu. Baloda tamamen dikkat çekici bir kıyafeti vardı. Simsiyah olması onun etrafta dolşan kara bir leke gibi gösteriyordu. Balodaki hava daha da neşelenmeye başladığında Paul'un gülümseyen yüzü ile onlara yaklaşması Raphel'in ifadesiz yüz hatlarının gülümseme ile genişlemesini sağlamıştı. Paul sarı saçlarının arasından yeşil gözlerinde sevinç ve mutluluk vardı. Yüzünde ise çocukumsu bir gülümseme vardı. Raphael'in gözünde bir anda bir merak parlması belirmişti.Paul sakin bir ses tonu ile nefes almıştı. Ian ona ne olduğunu görmek için yaklaştı ve mavi gözlerindeki öfke parıltısı arasından onun gözlerine dikkatle baktı.

"Paul neyin var? Sen hiç böyle davranmazdın.
"Aşık oldum.."
"Ne!?"

Raphael ve Ian aynı anda söylemişti bunu. Bu yüzden büyük bir ses Paul'un yerinden irkilmesini sağlamıştı. Raphael gülümsede Ian'nın yüz ifadesi ifadesizliği temsil ediyordu. Bir anlık beyaz takım elbisesinin altından sarkan elindeki yılan arması olan yüzüğe dalmıştı. Raphael ise hemen ona garip garip sorular sormaya başlamıştı bile. Ian ise onları aldırmıyordu. Aklına hücum eden anı bulutunu dağıtmaya çalışıyordu. Onu anlayan ve bilen tek kişi bir anlık gözüne bir perde eşliğinde girmişti. 'Letje' diye fısıldamıştı. Aklına hücum eden anıları dağıtmaya çalışıyordu. İçindeki sesi dinlememeye açlışıyordu. Ama yapmayı başardığı pek söylenemezdi. İfadesiz yüz hatları arasında beliren öfke Letje'ye karşı duyduğu şeyleri inkar edememesindendi. Raphael ve Paul onun arasında hızla ve ateşli bir şekilde konuşmaya tutuşmuştu. Raphael en iyi arkadaşının bir kıza aşık olmuş olmasına sevinmiş gibiydi. Neşeli sohbetlerinden gelen sesler Ian'nın kulaklarına gidiyordu. Ian ise gözlerini kaptmış bir elini yumruk yapmıştı. Hızla topukları üzerinde dönerek masada duran yarım bardak ateşviskisini bir dikişte bitirdi. Sonra dişleri arasından konuşmaya başladı.

"Ben biraz yanlız dolaşmak istiyorum. Siz burada veya buralarda durun.
"Gelmemizi ister misin?
"Hayır burda kalın..

Arkasını arkadaşlarına dönerek ilerdeki boşluğa doğru gitmeye başlamıştı. Raphael ve Paul onun beyaz takım elbisesinin arakasından şaşkın bir şekilde bakıyorlardı Neler olduğunu ve Ian'nın neden bu kadar değiştiğini öğrenmek isteyen bir surat ifadeleri vardı. Ama onlara söyleleni yapıp orada oturmaya devam ettiler. Ian ise boş olan bir yere doğru yavaş adımlarla ilerliyordu. Gözlerinin arakasındaki acı ve öfke parıltısı belli oluyordu.Ama bunu gizlemek için uzun saçlarını alnından gözlerinin önüne eğdi. Bir çok kişinin dikatini çeken beyaz takım elbiesi ile yürüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ryan-o-ba
Lisette von Johens

GezginGezgin
Lisette von Johens



Mücadele Tarafı : Lord'un düşüncelerini destekliyor.
Kan Durumu : Anemi var onda.

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptySalı Eyl. 15, 2009 2:25 am

“Peri kızları kadar güzelsin, Letje.”
“Ah Mariell, sen şımartıyorsun beni.”
“Şımarmalısın zaten, kıskanıyorum seni.”
“Ayakkabıların gözümden kaçtı sanma, nereden aldığını hemen söyleyeceksin bana.”

İki kız da birbirlerine gülümsediler. Mariell doğru söylüyordu. Letje bir peri kızı kadar güzel olmuştu. Kısa ve dar olan elbise, güzel vücut hatlarını belirginleştiriyordu. Elbisesinin tonunda, hafif ama şık bir makyajla tamamlamıştı kıyafetini. Ve bir de ayakkabısı. Siyah, topuklu ve fazlasıyla yumuşak ayakkabıları. Olabildiğince şık duran bu ayakkabılar Letje için spor ayakkabılardan farksızdı. Bu ayakkabıyla koşabilirdi bile. Belki bir istisnaydı bu ayakkabılar, diğer ayakkabılarıyla koşmayı hiç denememişti. Düşünmemişti bile. Ayna karşısında en az on kez inceledi kendini. Kendini seviyordu, bencillik derecesinde olmasa da seviyordu. Kirpiklerini rimelle belirginleştirirken, ne için bu kadar süslendiğini düşünmekten alıkoyamadı kendini? Neydi onu bu kadar süslendiren? Kendinden kuşku duymaya başlamıştı, makyajına devam etti düşüncelerini zihninden arındırarak.

Balo saati gelmişti, saat yediyi buluyordu. Babası bırakacaktı onu, süpürgeyle uçmayı çok seviyordu. Kapının tıklandığını duydu Letje, anında bir şeyler mırıldandı. “Evet?” Kapı aralandı, gelen babasıydı. Kızını inceledi baştan aşağı. Afalladı biraz, ah ne kadar büyümüşsün dırdırı yapmasından korkuyordu onun Letje. Sanki isteğini duymuş gibiydi babası, her ne kadar aklından geçse de söylememişti. Islık çalmaya başladı. Letje'nin gülümsemekten ağzı yorulmuştu. Kaleminin akmasından korkuyordu, o kadar gülüyordu ki. Gülümsemesini biraz olsun durdurabildiğinde, sağ kaşını havaya kaldırarak, çekici bir ses tonuyla konuştu.

“Bu gece boş musun?”
“Senin için herkesi satarım.”
“Annemi bile mi?”
“Evet.”
“Korktum.”

Tekrar gülümsedikten sonra, babasının yanına doğru ilerledi ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Aralarındaki yaş farkına rağmen kanka gibi olmaları hayran bırakacak bir şeydi doğrusu, kendisi bile hayrandı ilişkilerine. Babası, yüzüne gelen bir tutam saçı geriye atarak, kızına uzun uzun baktı. Gözlerinin altı dolmuştu, Letje bunu farketti ve yine başlıyoruz demek yerine gülümsedi. Olgunlaşmak tam anlamıyla bu olsa gerekti. “Accio süpürge!” Babasının komutu ardından, süpürge anında yanlarında beliriverdi. Sinsice sırıttı, Letje. Babası elini uzattı süpürgeye doğru, biraz eğilirken. Önden bayanlar demekti bu, galiba yani. Süpürgenin önüne dikkatlice oturdu Letje, arkasına da babası yerleşince, camdan dışarı çıktılar ve havaya karıştılar. Letje kollarını iki yana açmış, bir bebek gibi kikirdiyordu. Uçmak kadar güzel bir şey olamazdı. Şayet Quidditch'i bir türlü beceremiyordu. Bir bina vardı önlerinde, ani bir manevrayla sıyrıldılar. Letje tırssa da çılgınlar gibi davranmaya devam etti. Babanın ise kızının mutluluğundan zevk alıyor gibi bir hâli vardı. O usta bir arayıcı olmuştu, kızının da öyle olmasını istemesi en büyük hakkıydı belki de. Tek sorun Letje'deydi. Beceremiyordu. Londra'ya geldiklerinde, Letje aşağı bir baktı. Bir krokiye bakıyormuş gibiydi, yine de insanlar o kadar netti ki. Mariell'i görmüştü bile, güzel altın sarısı saçlarıyla onu fark etmemek mümkün değildi zaten. Babasını dürterek onu bırakmasını istedi. Babası ise gülerek onayladı onu. Babası Letje'nin kollarından tuttu ve kendi beline sardı. “Hazır ol fıstık, inişe geçiyoruz!” Çok hızlılardı havada, kulaklarını ara sıra tıkayan ve yüzünü tokatlayan rüzgârdan onu zar zor duyabiliyordu. Yine de biraz düşündüğünde cümleyi anlayabilmişti. Geç kalmıştı aslında, son hızla aşağı iniyorlardı. Çığlık atıyordu, korkmuştu Letje. Karşı koyamıyordu korkusuna, her ne kadar yakıştıramasa da kendine. Babasına son bir öpücük vererek, kapıdan içeri girdi sekerek. Rüzgâr kahverengi, dalgalı saçlarını savururken, bozulabilme ihtimâli aklını kurcalamaya başlamıştı. Aslında aklının ucundan bile geçirmek istemiyordu bunu, saçları için tam bir buçuk saat harcamıştı. Kötü düşünceleri tam olarak uzaklaştıramasa da düşünmemeye çalıştı. Etrafı incelerken, tek başına yürüyen bir çocuk gözüne takıldı. Herkes siyah bir şeyler giyinmişken, onu beyaz bir takım elbiseyle görmek... Kim olduğunu merak etti, sonra sesini duyduğunda dostu Ian olduğunu anladı. Onu farketmeden hızla koştu ve elbisesinin eteğinin açılmamasına dikkat ederek, sırtına atladı. Ayaklarını, Ian'ın karnında birleştirmişti. Elleri ise gözlerini kapıyordu. Parfümünün kokusunun onu ele vereceğini biliyordu. Eteğim açılacak, şimdi uygunsuz bir hareket bu diye veya benzeri hiç bir düşüncesi yoktu. Sinsice gülümsedi, sesini değiştirmeye çalışarak bir şeyler mırıldandı.

“Bil bakalım ben kimim?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Fëanor Ian Úmarth

GezginGezgin
Fëanor Ian Úmarth



Mücadele Tarafı : Apocalyptique
Rp Sevgilisi : Nadja ^^.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Mantikor

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptySalı Eyl. 15, 2009 11:54 am

Ian beyaz takım elbisesinin yaydığı görüntüyle boş olan bölgeye giderken yüzünde öfke kırışıkları vardı. Paul ve Raphael o giderken arkalarından şaşkın ve endişelibir bakış atsalarda onun söylediğini yapmayı istediler. Ian hızlı bir şekilde boş alana doğru giderken beyaz takım elbisesinin yılan armalı düğmeleri ışıkların altında parlıyordu. Siyah saçlarının bir bölümü alnından göz hizasına gelerek mavi gözlerini kapatıyordu. Ama arkasından parlayan öfke ışığı bir anlık gözünde kırmızı bir renk oluşturuyordu. Yılan armasılı yüzüğünün bulunduğu eli yumruk biçiminde sıkıyordu. Ellerinde belirgenleşen damarlardan akan kanın kabarmış damardan akışı fark ediliyordu. Ianın sinirlenmesine sebep olan düşünce hala onu bırakmamış gibiydi. Letje onun için bir arkadaştan farklı değildi. Ya da kendisi böyle düşünüyordu. Şimdi ise bir süredir ona aşık olduğunu anlamıştı. İşte buda onun öfkelenmesine sebebiyet veren büyük bir nedendi. Ian boşluğa doğru ilerlerken arkasından gelen bir beden bir anda sırtına altladı. Ian biraz sendelese de yere düşmeden dengesini sağlamıştı. Beden bacaklarını Ian'nın karnında birleştirdikten sonra elleriyle gözlerini kapamıştı. Ardından melodik bir ses tonuyla gülümseyerek konuşmaya başlamıştı.

“Bil bakalım ben kimim?”

Ian'nın yüz hatları biraz gevşer gibi olmuştu. Birden yüzünde hafif bir tebessüm belirtisi olmuştu. Dengesini tam anlamıyla sağlamış gibi görünüyordu. Letje elleri ile onun öfkeli gözlerini kapatması sanki içindeki öfkeyide kapatmış gibiydi. Bir an burnundan içeriye derin bir nefe almıştı Ian. Ondan sonra az bir şekilde beliren tebessümü bir gülümsemeye dönmüştü. Ardından biraz öfkeli ses tonuyla konuşmya başladı.

“Beni anlayan tek ve en iyi arkadaşım.. Letje.“

Letje gülümseyerek sırtında indiğinde dar ve güzel elbisesini biraz düzeltmişti. Ian arkasını döndüğünde ise bir anlık gözbebekleri şaşkınlıktan küçülmüştü. Letje'yi defalarca kez olağan dışı bir şekilde güzel görse de bu bambaşka bir güzellikti. Dar ve vücut hatlarını ortaya çıkaran elbisesinin altına giydiği siyah topuklu bir ayakkabı.Ve özenle hazırlanmış saçlarına bakıyordu. Yüzüne tam anlamıyla şaşkınlık yayılmaya başlamıştı. Biraz önce düşündüklerini kafasının karanlık bir köşesine atmış gibiydi. Ardından öfkeli ses tonunu sakin bir ses tonuyla değiştirdi. Ve konuşmaya başladı. Karşısındaki Letje'nin tam gözünün içine bakarak konuşmuştu.

“Bana süslendiğin aynanın parçalandığını söyle.. Yani şey çok güzelsin. Ve ayna bunu mutlaka kıskanmış ve kendini parçalamış olmalı.“
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ryan-o-ba
Dominique Lûthien

VII. SınıfVII. Sınıf
Dominique Lûthien



Kan Durumu : Kirli.
Patronus : Karga.

Noel Balosu - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 4 EmptySalı Eyl. 15, 2009 6:37 pm

Balo salonunun büyülü ışığı herkesin ruhunu çepeçevre sarmıştı, kişiler ahenkli gecenin etkisinde sarhoşluklarıyla eğleniyordu. Nefes almaktan korkan âşıklar birbirlerinin gözleri içinde sonsuz bir ateşle kayboluyordu ve gururun okşadığı iki inatçı beden küçük bir oyuna başlamışlardı. Kazananın ödül olarak diğerini alacağı bir oyun…

Çocuğun saçlarından akan damlalar loş ışıkta küçük safir tanelerine dönüşüp omuzlarına damlıyordu, Jazmine içinden gelen dayanılmaz dürtüyü bastırmak için insanüstü bir güç harcıyordu. İnce parmaklarını Uriel’in saçları arasına geçirip okşamak yüzüne muzır bir hava verecek şekilde dağıtmak geçiyordu. Kafasındaki bu komik düşüncelere Jazmine sinirlenmeye başlamıştı, içkiyi bu sefer fazla kaçırmıştı işte böyle bir gorilden hoşlanmasının başka hiçbir açıklaması yoktu çünkü…

Mavi gözleri Uriel’in çekik gözleriyle buluştuğunda salondan yükselen müziğinde etkisiyle daha bir koyulaşmış gibiydi, içinden okkalı bir küfür savurmuştu genç kız şu haline lanet ederek, delikanlının ona uzattığı çiçeklere baka kaldı. Hiç vazgeçmeyecekti demek, aklından geçirdiği bu kızgınlık dolu cümle yüzünde bir an parıldamış ve kaybolmuştu.
Bu kadar kendine güven genç kızın delirtici şımarıklığını bile sarsıyordu, biraz daha sinirlenerek Urielin üstüne gitmeye karar verdi. Elindeki çiçeklerin güzelliği Jazmine’nin içini okşasa da kokusu ona babasının anlattığı masalları hatırlatsa da olabildiğince hoyrat bir şekilde çiçekleri almış ve barın yanına doğru diğerlerinden ayrılıp yaklaşan Caprice bakarak;

“Ah tatlım bizde sana bakıyorduk,” Cam mavisi gözleri Caprice’in çikolata renkli gözlerinde bir kez daha parıldayarak devam etmişti “Bu Uriel bakma godzilla gibi durduğuna ve Slyterin’lı olduğuna, yüreğinde ki aşkı sana anlatamıyormuş.”

Söylediği çılgın sözler Caprice’in içkinin de etkisiyle mayhoşlaşan gözlerinin birden canlanmasına ve uyanık bir kurt gibi çocuğa dikmesine neden olmuştu. Uriel’in ise bir an için tüm ukalalığı yüzünden silinip gitmiş Jazmine’nin hadi buyur bakalım diyen bakışlarında takılıp kalmıştı. Kısacık bir zamanda gelişen bu çılgın oyunda tek konuşmacı Jazmine kalmıştı ve içindeki salakça acı olmasa daha bile kısa sürede konuşmayı tamamlayacağına emindi. Nerden geldiğini anlayamadığı bu burukluğa lanet ederek Uriel’in gözlerine takılı bir şekilde mavi gözleri olabildiğince masum şekilde konuşmasına devam etti;

“Sana bu çiçekleri vermek için benden yardım istedi.” Dedi ve sanki çiçeğin dikenleri ruhuna batıyormuş gibi bir acıyla çiçekleri diğer kıza uzattı.

Ona verilen bu armağanı sırf ruhundaki hırçınlık yüzünden yıkıp geçmişti ama o böyleydi ve bunu ister böyle kabul edip baş edecek isterde gözüne gözükmeyecekti.
Daha fazla ikilinin yanında duramayacağını biliyordu çünkü mavi gözlerine birikmeye başlamış gözyaşları her an akmaya başlayabilirdi ve Jazmine böyle bir şey olmasındansa Gargamel’in karısı olmayı yeğlerdi. Siyah elbisesinin etekliğini tutarak küçük bir reverans yaptı boğazındaki düğüm konuşmasını engellemişti ve anlaşılan konuşursa bu sonu olacaktı.
Kendine bir kez daha lanet etti ve Uriel’in geniş omuzlarına çarparak hızla oradan uzaklaşıp kendini balkona attı. Arkasından ne düşünecekleri ya da ne yapacakları umurunda değildi, evet kesinlikle değildi, bunu kızın kendine inandırmaya çalışması gerçekten çok komikti. Ama inatçılığıyla siyah eteğinin pilileriyle oynuyordu, beyaz olan elleri kendini sıkmaktan daha da beyazlamıştı. Deliriyor muydu yoksa dakikalar içinde onu kendini kaybettirecek kadar kendine âşık edecek biri olabilir miydi, bu dünyada?

Genç kız içinde farkına vardığı düşünceyle boğulacaktı nerdeyse, çığlık atmak haykırmak kendine hakaret etmek istiyordu ama bunların hiçbirini yapmadı soğuk gecede yağan karın altında üşüyerek durmayı tercik etmişti. Gökyüzü karın narin dokunuşlarına daha taze alışmıştı, yeni yağmaya başlayan kar yerde hafif bir tabaka oluşturmuştu bile çoktan.
Jazmine arkasını dönüp salona bakmamak için kendini zor tutmasına rağmen dayanamamış ve bakmıştı, iki muhteşem vücudun dansını gördüğünde de kendini dünyanın en budala insanı gibi hissetmişti. Salondan yükselen müzik kesildiğinde salonda halasının sesi yankılanmıştı ama o bununla ilgilenmiyordu, giderek soğuyan vücut ısısına aldırmadan orada duruyordu, balkonun kapısı açılıp yanına biri yaklaştığında da dönüp bakmadı. Zaten hızlanan kalp atışları oraya kimin geldiğini gösteriyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
4 sayfadaki 9 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

 Similar topics

-
» Noel Balosu ~
» Noel Balosu
» Mezuniyet Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-