AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Yılanlar Okul'u Sarıyor

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
YazarMesaj
Nicholas Portmow

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicholas Portmow



Mücadele Tarafı : Karanlık.
Rp Sevgilisi : Daha durun yeni geldik
Kan Durumu : fuckin jesus bilmem ne
Patronus : Tilki

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyPerş. Mayıs 20, 2010 3:24 pm

Dominique'e verecek cevaplarim vardi fakat yeni gelen arkadaslar dolayisiyla tartismayi uzatmak istemiyordum. Bir cocugun kaprislerine sahip olan birisini bolum baskani yapmislardi.Gercektende bu okulda gorecegim cok sey vardi. Gittikce daha kalabalik olmaya baslamistik, syltherin bu donem kendisini asmis, bir takim halinde hareket etmeye baslamisti. Salazar Syltherin bu durum karsisinda ne dusunurdu cok merak ediyordum. En azindan amaclar ortak oldugu surece beraber hareket edebilirdik. Mai'nin gelisi pek iyi olmasa da simdilik idare edilebilir bir durum gibi gorunuyordu. Mai'nin onunde hafif bir reverans yaptim, ah bu elbette Dominique'in yuzunu burusturmasina neden olmustu ama onunla ilgilenen kimdi. Mai'ye bakip "Gecemize renk kattiniz sevgili Mai, neden okulu ayaga kaldirma isini bize birakip eglenceyi izlemiyorsunuz. Sizce profesorler eglencenin devam etmesini isterler mi? Hic sanmiyorum, bu yuzden arkaniza yaslanin ve bu geceki solenin tadini cikariniz. Gordugunuz gibi neredeyse butun Syltherin burda ve eminim cok uzun zamandir ortak bir amacla hareket eden bir suru Syltherin'li gormemissinizdir. Neden bu zevki kaciracaksiniz? Neden geceyi gasp edesin ki? Hem de istedigin her an bunu yapabilecekken neden baslamadan bitireceksiniz ki?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Glaedr Stormrage

GezginGezgin
Glaedr Stormrage



Mücadele Tarafı : Stormrage

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyPerş. Mayıs 20, 2010 3:47 pm

Glaedr uykuyla acele edip toplantıya katılmış ancak saçı başı dağılmıştı. Kendine çeki düzen verebilecek zamanı bulamamış olsada şuanda bu düzenepek gerek yoktu. Yinede Heaven'i görür görmez saçlarını düzeltmeye çalıştı. Heaven, Glaedr'ın yanına gelip bunu yapmıştı zaten. Gülümseyerek sevgilisinin beline sarılıp yanağına bir öpücük kondurdu. "Geç kaldın fakat, bu boşluğu doldurmak senin elinde. Bu gece sensiz olmazdı, günlerini göstereceğiz. " Glaedr evet dercesine başını salladı. Yüzündeki gülümseme silinmişti. Yüzüne ciddi bir ifade oturttuğunda konuşmaya başladı: Teşekkürler canım. Napıyoruz? dedi. Elini sevgilisini belinden çekip ikiside işine döndü. Elini belindeki asasına atmış planı duymayı bekliyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gwenifer Tharaldson

VII. SınıfVII. Sınıf
Gwenifer Tharaldson



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Jobberknoll

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyPerş. Mayıs 20, 2010 6:01 pm


    Ortak salonda Floja'nın koştrması dikkatimi üzerinde topalmasına nedne olmuştu. Aceleceğine bir anlam veremiyordum. Birdne dönüp tıslayarak, "Kütüphaneye git,seni bekliyorlar." dedi ve koşturark uzaklaştı. Aklıma birden şimşekler akmıştı. Kütüphane... Nasıl unuttuğumu hâla inanamıyordum. Üzerimi değiştirerek aceleyle kütüphaneye doğru indim. Gece sessizdi, fazla sessiz.. Sanki gün yılanlara adanmş gibiydi. İçimdeki hırsa dur diyemiyrodum. Kütüphaneye vardığım da Mai'de ordaydı. Şaşırmıştm, hayaletler dahil vardı. Bir ben gecikmiştim toplantıya. Mai havada tur atarak etrafa bakınıyordu. Bu arada Gleadr sorusuyla planın ne olduğu konusunu bir kez daha gündeme getirmişti. "Napıyoruz?" Anna imalı bir biçimde bakarak "demek bir ben geçikmemişim" diyerek mırıldandım. Gözlerim Dominique'yi arıyordu. Planın başlaması için sabırsızlanıyordum, gözlerimden akan uyku bunları düşündükçe yok oluyor yüzüme sinsi bir gülümse hakim oluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Dominique Lûthien

VII. SınıfVII. Sınıf
Dominique Lûthien



Kan Durumu : Kirli.
Patronus : Karga.

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 5:01 am


Dominique çevresinde dönen sıkıntılı konuşmalardan uzak bir şekilde kitapların çevresinde dönüyor, yanında dolaşan Kryn'da aynı şekilde ona eşlik ediyordu. Tılsımlar elinde fısıltıları ile sallanırken, bölümdaşlarının toplandığını görünce onlara döndü ama karşılarına çıkmış Mai'yi görünce bir an dişlerini gıcırdattı. Sade gözleri olmadığı kadar nefretle parlıyordu, kendini bilmez bir hayaletin oyuncağı olmaya zerre kadar niyeti yoktu. Diğerlerinin sakinleştirme konuşmalarına aldırmadan, pürüzle boğazından çıkan ses ile Mai'ye yaklaştı ve parmağını dudaklarının üstüne koyarak "Şşştt, Mai..." Gözlerinde çakan şimşeklerin, hayaletin ölü bedenine kadar ulaştığını biliyordu çünkü dolgun dudakları ile kıpırdamadan konuşuyor, hayaletin içini okuyordu. "Yaklaş, yaklaş ateş kadar güzel olan..." Giderek fısıldadığı sözler ile hayalete yaklaştı, önüne geldiğinde "Bu gece eğer eğer ki bize yardım edersen..." Kız davetkar bir gülümseme takınarak cümlesine devam etti; "Aşkısını sana sonsuza kadar veririm hatta aşık olduğun tüm erkekleri alabilirsin." Can alıcı bir dilek vaad etmişti, deli hayalete ve bunu reddedemiyeceğini adı kadar iyi biliyordu. Hayatta ilk işin düşmanının zaaflarını çözmek olmalıdır eğer ki bu zaaflara doğru kart ile oynarsan dünya elbet senin parmaklarının ucundadır. Kırmızı, kan kadar kırmızı olan dudakları ile topuklarının üstünde dönüp, eteğini savurarak kütüphanenin kapısına ilerledi. Elindeki Termon Tılsımını sinsi bir gülümseme ile kapıya geçirmiş ve "Ekese." demişti, arkasını döndüğünde ölümcül bir güven, gülümsemesinden kütüphaneye yayılıyordu. "Üzgünüm Mai, giren çıkamaz... Çıkan ya da çıkmaya çalışan ne olursa olsun, ister beden ister ruh, kara kapıda mühürlenir." Çıplak ayakları ile raks eder gibi yanında ki kütüphane bölmesine ilerlediğinde "Ops, söylemeyi unutmuş olmak istemem ama Tılsım'ın küçük bir yan etkisi var, hayaletlerin enerjilerini içine çekiyor ve onları bir süre uyutuyor." Kız ojeli parmaklarını göstererek ve abartılı dudak hareketleri ile "Bir, iki, üç... Ah, sonunda iyi uykular Mai." Amaç doğrultusunda hareket etmek, erimiş lavın bile önünde durabilecek bir çeliklik kazandırır bedene ve kimsenin önünde durmasına izin vermeyecekti çünkü o lavdı. Amacı ne olursa olsun, eritip yok edecek lav.

Kıstığı gözleri arasından tekrar ileri yürüdü, hayaletin yanından geçerken şöyle bir göz ucundan bakıp kafasını salladı ve elindeki tılsımları masaya yaydı. Lanetli kitapların durduğu bölüme bakan, sisli gözleri istediğinin yerini görmüşçesine asasını çekmiş ve "Accio Zebur, Kuran, İncil." Sesi yılan gibi tıslayarak gideceği yere ulaşmış, diğer kitapları yere saçarak bu üç kitabı önüne getirmişti. Nicholas'a dönen zehirli başı ile "Kitabı alabilir miyim?..." "Lütfen." Kolay söylemeyeceği rica kelimeleri bazen işe yarardı, elbet lutüfkar bir terbiye ile yetiştirilmişti ama ebedi kini onu çok fazla değiştirmişti, minnet ve ricaların hayatında yeri yoktu. Bir an için önündeki tılsımlara takılan gözleri kafasında ki sıralamayı bozmuştu ama nefes alan beyni tekrar açılmış ve deli gibi düşünmeye başlamıştı. "Şimdi Glaedr ve Heaven..." Kayan gözleri ile Mai'ye bakmış ve aklına gelen şey ile daha bir arzulu konuşmaya devam etmişti. "Masalardan birini alın ve Mai'nin üstüne yerleştirin, Anna şu uyuşukluğu atsan üzerinden bir an önce iyi olacak, kütüphanenin ilerisinde tebeşir olmalı, bize az sonra bolca lazım olacak. Bize bulduğun herhangi bir şeyin içine ezip onları getirir misin?" Kız soluksuz olarak konuşuyor aklındaki plânı sıra ile tartarak bir bir ortaya döküyordu. "Floja, Medwyn asalarınız ile dünya üzerindeki en keskin bıçağı yaratmanızı istesem çok şey istemiş olmam değil mi?" Tek kaşını kaldırarak baktığı ikiliye, başlayın hadi dercesine gülümsemeyi de ihmal etmemişti. Yanıbaşında duran Nadja'ya dönüp sevgi ile gülümsemişti, kadim dostlarının başında geliyordu. Slytherin kızları okulun en gözde kızları olduğu gibi aralarında en güçlü dostluk bağı olan kişilerdi, evet bu çok çelişkili bir durum olsada zehirli dillerini bir birlerine uzatmıyorlardı. Hele ki Asiye var olduğu günden beri herşeyiydi. Babaannesi ikisine anlatırdı karanlık masalları ve öğretileri şimdi şans eseri o da bu okula gelmişti ve Dominique onu gördüğü gün neredeyse havalara uçmuştu. Düşüncelerinin şimdi sırası olmadığını bilsede kendini bir an için bu sele bırakmıştı ama kendini toparlayıp çıkması kolay olmudu, sarı saçlarının döküldüğü omuzlarını eliyle bir süre ovduktan sonra, hırkasını çıkararak, köşeye fırlattı. Kolunun, bileğinin ve saçlarının örttüğü dövmeler bir biri içinde tam bir uyum kaynağıydı. "Keja, benim ölümsüz meleğim. Kuran 18. Cüz'ü aç, Kara taşı koy üstüne, çıkan yazıları dört parşömene yazar mısın canım sen, Nadja tatlım, Tevrat'ta bulunan şu sözü 'Veaavta et Adonay eloeha behol levaveha uvhol hafşeha uvhol meodeha' dört mum bulup üstüne yazar mısın? Stewie, Nicholas beyler sizde büyük bir ateş hazırlasanız iyi olacak. Hmm bunun için kitapları kullanmanızı öneririm, nitekim okulun bir daha bu kitaplara ihtiyaç duyacağını sanmıyorum." Sözleri kadar gülümseyişide acımasızdı. Sabrı o kadar tükenmişti ki okula katıksız bir ölüm saçmakta kararlıydı. Hele ki profesörlerin az olduğu bu akşam en uygun akşamdı ve dünya bu gün tamamlanmış olacaktı. Tek yapması gereken ise her şey hazırlandıktan sonra bir masumun kanını akıtmasıydı.

Kryn'ı bir kez daha öpen kız "Az kaldı oğlum hem de çok az kaldı, bu işten sonra... Uçacağız... Çok uzaklara..." Ejderhanın kulağına fısıltı ile söylediği sözlerden sonra hazırlıklara bakmak için şöyle bir etrafında dönmüştü. Masayı Mai'nin üstüne yerleştirilmesini istemişti çünkü açacağı karanlık kapıdan çıkacak güçler rahatlıkla onu paranormal bir yiyecek gibi algılayıp beslenerek kan saçacaklardı. Ki kanı saçılacak olanlar... En nefret ettikleriydi. Kız kapadığı gözleri arasından derin bir nefes alarak konuşmaya tekrar başladı "Mumlar hazırsa masanın dört başına koyun, Asiye yazdığın kağıtları mumlar ile tutuştur küller etrafa yayılsın..." Kız son sözlerinden sonra biraz gerindi ve dişi düşleri nefretliğinin başladığı tohumun atıldığı güne döndü eline aldığı Kitabın şifrelenmiş dilinden okumaya başladı. "Ne mutlu ruhta yoksul olanlara, şeytanın yandaşlığına kaçana! Göklerin egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Onlar bu gün akan kan ile teselli edileceklerdir. Ne mutlu kin ile ruhu kananlara olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklar. Ne mutlu yalana acıkıp susayanlara! Onlar iyiler ile doyurulacaklar.Ne mutlu gaddar olanlara! Onlar emellerini bulacaklar. Ne mutlu yüreği kirli olanlara! Onlar bu gece şeytan ile dans edecekler. Ne mutlu savaşı başlatanlara! Onlara Şeytanın çocukları denecek. Yerin yarılması gibi ayrıldı gök dünya, şimdi ismini fısıldadığım itaad edecek bu tören uğruna. Bize kanını bağışlayacak ve onun pis kanı bizim kapılarımızın anahtarı olacak. En cesur sanılan bu gecenin yemi olacak, Tristan der Ivanëxt, Tristan der Ivanëxt, Tristan der Ivanëxt, Tristan der Ivanëxt... Sesimi duyan büyücü gel buraya, gözlerin kapalı gel. Yüreğin ölü gel. Görmeden gel, duyurmadan gel..." Kız söylediği sözler karşısında iyice yorgun düşmüştü lâkin yinede kedini toparlamıştı. Dört bir yana yaydığı tılsımlar parlamaya başladığında ve odanın içini dolan rüzgâr sesine eşlik etmeye başladığında diğerlerine baktı; "Bu gece olacaklar, ölüm ile sonuçlanmasa bile kan ile sonuçlanacak. Kemirgenlerin, pisilerin ve gakgakların kanı ile yıkanacağız sevgili dostlarım. Bizi unutmanın sonsuz bedelini taşıyacaklar yüreklerinde." Bu işin sonunda okuldan atılma gibi korkusu yoktu çünkü bu işin sonunda okulun kalacağını bile düşünmüyordu. Herkesin bekleyişi başlamıştı bile ilk akan kan ile tüm kötülük Hogwarts'ta serbest kalacaktı ve ilk akan kan üvey abisinin olacaktı. Bilinçsizce buraya sürüklenen çocuğun...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tristan der Ivanëxt

VII. SınıfVII. Sınıf
Tristan der Ivanëxt



Mücadele Tarafı : SD.
Rp Sevgilisi : Olivia
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Dağ Aslanı

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 6:16 am



Yorucu bir günün ardından güneş, dağların ardına saklanırken çevreyi boğucu bir karanlık kaplıyor, gece kuşları acı dolu haykırışları tüm arazide duyuluyor, rüzgârın uğultusu çevreyi sarıyordu. Gökyüzünün açık olduğu bu gece de gece lambaları bir bir parlıyor, ışıklarını yeryüzüne ulaştırıyorlardı. Yıldızların bu kadar parlak göründüğü bu koyu gecede bazıları iş başındaydı. Kötü emellere ulaşmak isteyen kişiler durmaksızın çalışıyor, güçlerini arttırarak yollarına devam ediyorlardı.

Hogwarts’ın en cesurlu olanların girebildiği ortak salonda bulunan şöminenin hemen yanı başında duran kırmızı koltukta oturan genç beden, gözleri kapanmak üzere olduğunu hissediyor ancak bu tatlı uyuşukluktan kurtulmak istemediği için yatağına gitmiuyordu. Salonda diğer arkadaşları derste verilen ödevleri çene çalarak yapmaya çalışıyor, kimileri de satranç oynayarak zaman geçiriyordu. Omzunda hissettiği sıcak parmaklarla irkilen beden fal taşı gibi açtığı gözlerini dokunan kişiye çevirdi. Yanı başında kendisinden küçük bir bayan tatlı bir şekilde gülümseyerek bakıyordu. Yardım etmek gibi bir hali olan tatlı cadı “Tris, istersen yerine yat, burada boynun ağrıyacak” diyerek bakmayı sürdürdü. Koltuktaki uyuşuk beden karşısındaki cadının gözlerinin içinde yanan ateşe bakarak gülümsedi ve “Böyle iyi, bu saatte uyumak istemiyorum zaten, teşekkür ederim ilgin için” diyerek yanak kaslarını biraz daha gerdi. “Rica ederim” diyen cadı Tristan’ın yanından ayrıldı ve portrelerin yanına giderek onlarla sohbet etmeye başladı. Yeniden şöminedeki çıtırtı seslerine odaklandı ve gözleri yavaş yavaş kapanmaya başladı. Aslında cadının söylediğini yapsa iyi olacak, yoksa burada böyle kalırsa sabah ağrıdan duramayacaktı. Fakat bugün üşengeçliği üstündeydi ve yerinden kıpırdamayarak başını kaldırdığı sağ elinin üzerine bırakarak rüyalar âlemine daldı.

Gökyüzünde tek bir beyaz tabaka olmaması güneş ışınlarının rahat bir şekilde dolaşmasını sağlıyor ve çocuklar gibi ordan oraya koşarak ısısını gözü gibi koruduğu dünyaya gönderiyordu. Deniz kokusunun verdiği iştah kabartan oksijen ile mest olan beden, kumsalın verdiği mutluluk ile adımlarını yavaş bir şekilde atıyordu. Dalgaların kumsala vuran ses yeni bir beste kadar güzel, berrak suyun ileri geri gidişi kadar harika bir şey olamazdı. Gökyüzünde dolaşan martılar bu melodiye eşlik ederek harika bir kombinasyon yaratıyor, rüzgârın serinletici havası tüm bedenin hissedebiliyordu. Neredeydi böyle, bu güzel yere nasıl gelmişti? Daha önce gelmediği bu yer ne kadarda güzel, rahatlatıcı bir ortamdı. Kişi burada tüm negatif enerjisini atabilir, pozitif enerjiyle geri dönebilirdi.

Gözlerim geniş ufka daldığı anda uzaklardan gelen bir ses sağ tarafa bakmama neden olmuştu. Gözlerin güneşin etkisiyle görüş netliğimi kısa bir süreliğine bozmuş olsa da, birkaç kere kapatıp açmamla bu görüş düzelmişti. Uzaklarda bir bedenin beni beklediğini gördüğümde sol elimi gözlerime siper ederek gölgelik sağladım ve ileriye doğru dikkatli bir şekilde bakmaya başladım. Uzakta bir beden bana sesleniyor ve kendisine doğru gelmemi istiyordu. Koşulsuz bir şekilde itaat ettiğim sese yavaş adımlarla yaklaşmaya başladığımda aramızdaki mesafe sanki hiç kapanmıyor gibiydi. Adımlarımı biraz daha hızlandırarak devam ettiğim bu harika kumsalda, bir türlü beni bekleyen siluetin yanına varamıyordum. Elini sallamasıyla yanıma gel diyen bedene yaklaşmak mümkün olmuyordu. Harika başladığım rüya kâbusa mı dönüyordu? Canımı sıkan bu durum karşısında koşmaya başlamam bedenimi yorsa da kendime hâkim olamıyor ve oraya ulaşmak isteği içimde yanıp tutuşuyordu. “Hey uzaklaşma benden, bekle beni” sesim kumsalda duyulmasına rağmen siluet beni duymuyor ve her adımımla uzaklaşmaya devam ediyordu. Bu sıcak havada serap mı görüyorum düşüncesiyle bir an tereddütsüzlük yaşasam da koşmaya devam ettim. Adımlarım artık daha zor olmaya başladığı anda hava birden karardı ve kara bulutlar gökyüzünü sarmaya başladı. Deniz sesinin yerini acı dolu feryatlar ve haykırışlar alırken, üzerinde koştuğum kumsal da dikenli otların bulunduğu bir ormana dönüşmüştü. Neler oluyordu? Biraz önce nerdeydim, şimdi nerdeyim? Hala işittiğim sese karşılık koşmaya devam ediyor ve ayaklarımın altındaki dikenlerin derime batması kanlarımın akmasına neden oluyordu. Bu sese karşı koymaya geldiğim sırada önüme çıkmaya başlayan uçurumu gördüğüm anda endişeleniyor ve ayaklarımın sabit kalması için ellerimle tutmaya çalışıyorum ama nafile; bacaklarım kontrolsüzce ilerlememe neden oluyor. Hızla uçuruma yaklaşıyorum ve herhangi bir duraklama yapmadan kendimi boşluğa bırakıyorum...

İrkilerek uyanan beden hızla ayağa kalktığında vücudunda garip bir his uyanıyor ve neden bilinmez kütüphaneye gitme istediği oluşuyordu. Gözlerini hala açmayışı uykuda olduğunu gösteriyor ancak bilincin açık olduğu her şekilde belli oluyordu. Biraz önce gördüğü rüyaya benzerini şimdi gerçekte yaşıyor ve endişesi yükseliyordu çünkü kâbusun sonu ölümle noktalanıyordu. Ayağa kalkan beden sarsak adımlarla adımını atmaya başlıyor ve ortak salondakilerin ilgisini çekmeyi başaramıyordu. "Yardım edin bana lütfen, ayaklarıma söz geçiremiyorum" konuşmaya çalışsa da sesini duyuramıyor ve kimse ne dediğini anlamıyordu. Çıkışa doğru ilerleyen bedeni kimse durdurmaya çalışmıyor, herkes kendi işiyle ilgileniyordu. Fakat bir kişinin ilgisini çekmeyi başarmış ve hızla kendisine doğru yaklaşan beden “Nereye gidiyorsun Tris?” diyerek sorusunu yöneltmiş ve alacağı cevabı merakla beklemeye başlamıştı. Aslında Tristan da cevabı merak ediyordu; ona kalsa yardım isterdi ama şu anda kendi kontrolünü kaybettiği için “Beni çağırıyor, yanına gitmeliyim!” buz gibi soğuk sesi soğuk duş etkisi yarattıktan sonra hızla çıkışa ilerledi ve merdivenlere ulaştığında hızlı adımlarla basamakları inmeye başladı. Gözlerinin kapalı olması nereye gittiğini görmesini engelliyor, düşmemek için dikkat etse de en ufak bir tökezleme yaşamıyordu. Biri Tris’e büyü mü yapıyordu yoksa? Neden kontrolünü yitirmişti? Bilmediği sorularına yanıt arayan beden hızla elini kaldırdı ve sanki bir şeyi iter gibi yüklendi ve ardından kolunu indirerek yoluna devam etti.

Yüklendiği yerden hızla geçerek kısa bir yürüyüş yapmasının ardından sabit bir şekilde durmaya başladı. Ortamın kalabalık olduğu yükselen fısıltılarla belli oluyordu. “Kimsiniz siz!, Caprice sen misin? Eğer sen isen baş belam elimden kurtulamazsın” diye haykıran Tristan’ı kendisinden başkası duymamıştı. Baş belası bir oyun mu hazırlamıştı acaba? Kısa bir sessizliğin ardından duyduğu ses ile irkilen beden bunun olmamasını diledi, çünkü bu ses ona aitti…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Emilia Ellen Benson

GezginGezgin
Emilia Ellen Benson



Mücadele Tarafı : Karanlık
Rp Sevgilisi : Yok
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuğu

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyC.tesi Mayıs 22, 2010 12:05 am

Kristin ile birlikte Dominique ve diğerlerinden sessizlik dolu koridorda ayrıldık. Kemirgenlerin o kirli yatakhanesinin önüne gidip kapıya kusmuk dökmemiz gerekiyor ve önceden hazırladığımız notuda kapıya iliştirmeliyiz. Ne yapacağımız düşünürken, ‘’ Peki kusmuğu nereden bulacağız Kristin? ‘’ dedim.‘’ Hiçbir fikrim yok. Imm bir pisiden almaya ne dersin? ‘’ İçimden muhteşem bir kahkaha attım. ‘’Ah Kristin git gide daha da Slytherin ruhlu oluyorsun bunu nasıl akıl edemedim. ‘’ Hızlıca merdivenleri çıkmaya başladım önüme gelen ilk pisiye saldıracaktım. Kristin’e zindanlarda beklemesini söyledim ve oradan ayrıldım. Eğer bu işi ikimizin yaptığını anlarlarsa şüphelenebilirlerdi, bu yüzden görevin ilk bölümünü ben yapacaktım ikinci kısmı ise o.

Ve işte karşımdaydı ölüm kokan sessiz koridorda yanlız başına yürüyordu. Yanına yaklaştım ve yüzümü göstermemeye gayret ederek asamı çıkardım önce ‘’Expelliarmus’’ yaptım ve asası yere düştü. Şaşırmış ve korkmuş görünüyordu, bunu bilmek benim için dünyadaki en büyük zevktir, bulanıkları lanetlemek gibisi yok. Asasını almak için eğildiğinde ‘’Rictusempra’’ diye bağırdım ve küçük pisiciğimiz havada taklalar atmaya başladı bir yandan çığlık atıyor bir yandanda başım dönüyor diye bağırıyordu. Bir kaç dakika sonra istediğim şey gerçekleşmişti evet küçük pisicik bir tüğ yumağı çıkarırmışcasına kusuyordu. Hemen yanına koştum ve dün gece ortak salondan çaldığım küçük kadehin içine pisiciğimizin kusmuğunu doldurdum.

Hızlı adımlarla yüzümü göstermemeye özen göstererek elimde sıkıca tuttuğum altın işlemeli kadeh ile birlikte oradan ayrıldım. Kristin’in yanına vardığımda ‘’ Şimdi sıra sende, kemirgenlerin kapısına git ve bu kusmuğu oraya dök, hazırladığımız notuda eklemeyi unutma.’’ dedim. ‘’Tamam.’’ diyerek karşılık verdi. Kendime ait kısmı bitirdiğim için memnundum, artık görevin kolay kısmı kalmıştı ve bu görevin sayesinde bir pisiyi kusturmuştum, zafer böyle bir şey diye düşünüyordum kendi kendime. Ardından kütüphaneye doğru yürümeye başladım.


En son Emilia Diamond tarafından Paz Mayıs 23, 2010 3:06 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 4 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/emilia-ellen-ben
Krystal Sandara Benson

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Krystal Sandara Benson



Mücadele Tarafı : Kuzenleri* Aşkı* Abisi*
Rp Sevgilisi : Jae Eleftheria Lee~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Pegasus

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyC.tesi Mayıs 22, 2010 12:06 am

Sessiz ve soğuk koridorlardan ses çıkarmamaya dikkat ederek tıpkı bir kuşun uçuşu gibi hızlıca geçerek 1. kata çıktım. Elimdeki kadehin içindeki kusmuğu aptal kemirgenlerin kapısına dökmem gerekiyordu. Diğer elimde ise aptalları kütüphanedeki ayinimize çağıran bir not vardı. Notta şöyle yazıyordu \'\' Bu kusmuğu size yedireceğiz eğer cesaretiniz varsa kütüphaneye gelin...\". Buna kesinlikle aptal kemirgencikler kanacaktı. Kemirgen aptallarının kapısının önüne geldim ve kusmuğu yavaşça yere döktüm. Üstünede not yazılı kağıdı koydum ve kapıyı tıklatıp koridorun kıvrımlı yerine kadar hızlıca uzaklaştım. İçeriden salak bulanığın biri geldi ve kapıyı açtı. O sırada asamı kapıya doğru doğrulttum;

\"Expulso!\"

İçimdende kendimi bombalamış kadar şiddetli bir kahkaha attım. O kadar komikti ki! Zavallı kemirgenler! Bu komikliği daha fazla izlersem ayine geç kalacaktım. Tekrar koşarak kütüphaneye doğru ilerlemeye başladım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gwenifer Tharaldson

VII. SınıfVII. Sınıf
Gwenifer Tharaldson



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Jobberknoll

Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 Empty
MesajKonu: Geri: Yılanlar Okul'u Sarıyor   Yılanlar Okul'u Sarıyor - Sayfa 4 EmptyC.tesi Mayıs 22, 2010 12:39 am


    Vakit gittikçe yaklaşıyordu. Deminique herkese görevlerini vermişti. Planın yürütülmesi için zaman gelmişti. Etrafta adeta bir koşturma başlamıştı. Tüm herkes görevini en iyi biçimde yapmaya çalışıyordu. Bu koşturmacanın altında yatan devin uyanması gruptakilerin hırslarını daha da arttrıyordu. Kütüphanenin ilerisine doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı. Pek çok eski yazıt ve büyülerin arasında tebeşirleri aramaya başaldı. Gözleri tebeşirleri araken bir yandan da kulağı Dominique'deydi. Gruptakilere yapacaklarını anlatıyor ve planın kusursuz yürümesi için elinden gelini yapıyordu. Bu hırslı kızı kimsenin durdurabileceğini sanmıyordu Anna.
    Az ileride ki masanın üzerinde tebeşirleri gözüne kestirmişti. Asasının yardımıyla "accio tebeşir" diyerek direk tebeşirleri yanına getirtmişti. Şimdi bulması gereken tek şey tebeşirleri eziceği bir kalıptı, gözü ahşap masanın üzerinde bulunan kağıtlara dikilmişti. Tebeşirleri elinde aldı ve parmakların arasında sertçe bastırarak ufalamaya başladı. Ağır adımlarla bir yandan kağıtların diğer yandan da tebeşirleri öğütülmüş buğray gibi ufalıyordu. Elinde ufaladığı tebeşirleri masanın üzerindeki parşömenin içinde toplayıp ezmeye başladı, bu iş aslında çokta kötü değildi. Biraz eli kirlenmişti fakat umrunda olmamıştı. Bu işin sonun düşürürken içten içe bir gülümseme kaplıyordu yüzünü. İşini hallettikten sonra seri adımlarla druptakilerin yanına gitti.
    Gruptakiler hâla Dominique'nin verdiği görevleri halletmeye çalışıyorlardı. Anna elinde tebeşirleri Dominique'ye vererek "buyur Dominique..." kısa bir süre durakladıktan sorna "eğer yapabileceğim başka birşey varsa hazırım." diyerek cümlesini tamamladı ve diğerlerini göz ucuyla izlemeye başladı. Stew ve Nicholas birkaç işe yaramaz kitabı ateş yakmak için toplarken, Floja ve Medwyn ise bir keskin bir bıçak yapmak için uğraşıyorlardı. Bu sırada kütüphaneye Emilia ve Kristin geldi. Yüzündeki gülümsemeden hufflepufflılar için hazırladıkları süprizi yürüttükleri belli oluyordu...



En son Anna Maria Benson tarafından C.tesi Mayıs 22, 2010 4:03 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Yılanlar Okul'u Sarıyor

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
4 sayfadaki 9 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-