SU ALTINDA PARTİ-DENİZ KIZLARI NAJDA İÇİN ÇALIŞIYOR

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Ortak salon resmen büyük bir sessizlikle Nadja'nın kafasının içinde resmen patır patır patlıyordu, sessizlik bazen ona göre olmayabiliyordu. Elindeki kitabın eskimiş sayfalarından başını kaldırdığında ortak salonda samimi olduğu hiçbir yüz göze çarpmadığında büyük bir sıkıntıyla oflayıp pufladı ve oturduğu koltuktan yavaşça kalkarak çıkış kapısına doğru ağır adımlar atmaya başladı. Altında kısacık bir kot şort, üzerinde de askılı ve gri renkte bir t-shirt vardı. Ayakkabıları, bileklerini saran ve çizgi çizgi açıklıkları bulanan bir ayakkabıydı. Saçları dümdüzdü ve üzerine oturttuğu güneş gözlüğü tüm güzelliğini tamamlıyordu. Elbette hiçbir zaman boynundan çıkarmadığı kolyesi yine boynundaki yerini almıştı. Ortak salondan çıkar çıkmaz yüz yüze geldiği Mai gözlerini devirmesinin en güzel sebeplerinden biriydi. Onun uydurma yalanını dinler dinlemez kafasında bazı şeyleri tartmaya ve bir teraziye koymaya çalıştı. Karşısındaki hayaletin sözleri biter bitmez de gözlerini kısarak kendince bir cevap vermeyi denedi: '' Hey bu ne kadar saçma bir neden böyle Mai, senden daha iyi uydurmanı beklerdim. Ayrıca Gala-halamın bu tılsımları herkese dağıtacağını sanmıyorum ama merak ettim şimdi. Acaba ne haltlar karıştırıyorsunuz? Bunu öğrenmeliyim. '' Böylece hayaleti arkasında bırakarak yarı sırıtır bir edayla hedefi göl kenarı olan yürüyüşüne odaklandı. Yolda yürürken bir yandan da ayakkabılarını ve gözlüğünü üzerinden çıkarıp ikisini de sağ eline almıştı bile. Nihayetinde göl kenarına vardığında hiç konuşmadan deniz kızlarından birine doğru yaklaştı ve Galadriel diye fısıldayarak yosunlardan birini zorlanarak yutmayı denedi. Ne yani Tılsım dersinin güzel bir kopyası mıydı bu?

Yosunu tamamen yuttuğundan emin olmadan deniz kızının elini tuttu ve karşısındaki varlığın kendini suyun derinliklerine çekmesine izin verdi. Bir süre başı boş bir şekilde debelendikten sonra yüzmeye başladı ve batık gemi hemen gözüne çarptı. Batık gemi gerçekten batık ve eski bir gemiydi. Altın rengi kumlar gölün zeminini harika bir şekilde doldururken batık gemi sanki bu zeminin bir parçasıymış gibi orada daha önceden de hatta yaratılıştan beri varmışçasına mükemmel bir şekilde duruyordu. Yaklaştıkça geminin üzerinde yazan yazılar da belirginleşiyordu, birkaç metreden sonra ise iyice okunabilir bir hale gelmişti. Heyy bugün benim doğum günüm mü? Batık gemiye iyice yaklaştığında artık kendisi için hazırlanan süpriz bir parti fikrine beynini ve tüm vücudunu alıştırmıştı. Parti alanına indiğinde hiç beklemediği kişiler gözüne çarptı ve dikkat çekebilecek kadar yüksek ses tonuyla konuşmaya başladı: '' Süpriz bir parti ha? Aslında teşekkür ederim, üç yıldır doğum günümü kutlamıyordum. Evet peki günün süprizi ne? '' Sonra dudaklarını kapadı ve su yeşili gözlerini Tristan'a yöneltti. Buradaki herkes mayolu veya bikiniliydi. Herkesin içinde rezil olmak ona yetmişti hatta artmıştı bile yine de ellerini birbiriyle birleştirerek çevresindekileri süzmeye başlamıştı. Mutlaka kötü bir süpriz olmalıydı.

* Çoook özür dileyerek bıraktım, biliyorum iğrenç oldu ama düşünmeniz yeter *-*

VII. Sınıf

"İYİ Kİ DOĞDUN NADJA"

''Selam Floja ve Rosalie. Sizi burada görmek ne güzel. Heryer de bir yılan arıyorum ama yok. Hele ki doğum günü partisi bir yılanınsa bu olayı daha da çok garip kılıyor. Napıyorsunuz? Bişey daha, diğer binaların burada ne işi var. Sanırım gerçek partinin ne demek olduğunu onlara göstermemiz gerek. Var mısınız?''

"Aslında bu kadar Slytherin öğrencisi olması beni hayal kırıklığına uğrattı,o kadar da hazırlık yapmıştık. Ama belki daha sonra gelebilirler. Biliyorsun gün uzun. Diğer binaları boşver de eğlencemize bakalım biz. Sorunsuz bir parti olsun da su ezikler bizim parti anlayışımızın nasıl olduğunu öğrensin."

'' Süpriz bir parti ha? Aslında teşekkür ederim, üç yıldır doğum günümü kutlamıyordum. Evet peki günün süprizi ne? ''

"İyi ki doğdun Nadja. Yüz ifadenden kötü bir süpriz izi seziyorum ama sanırım düşündüğün olmayacak. Ayrıca bugun hiç kimsenin huzursuzluk çıkaracağını sanmam."

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

"Ahh Selam. Biraz korktum aniden seslenince. N'ber?"
Güldüm.İnsanları şaşırtmayı severdim.

"Gizlice gelmemeliydim,üzgünüm.Ehehe.Gayet iyiyim,en azından bir denizkızı tarafından çekilmedim.Ama parti boyunca yaramazlık yapmadıkları sürece böyle giderim.Sen neler yapıyordun bakalım gelmeden önce?"

Konuşmak,cidden mükemmeldi.İnsanı rahatlatırdı,tabii ki bu karakter yapısına göre de değişebilirdi.

"En azından derslerden uzağız ya,bu çok iyi işte.O soğuk havadan,çoğu sevemediğim kişiden,sorunlardan bir nebze uzaktayım.Hayat,suyun altındaymış.Hep burada yaşamak,elbette istemiyorum.Burası uğursuz bir yer.Ama,arada buraya dalmak iyi gelecektir.Tabii denizkızları ve tahmin edemediğim canlılar,şeffaflar gibi yaratıklar tarafından öldürülmeye,esir alınmaya çalışılmadığım sürece zevkli." diye düşündüm.

Gezgin

Etraf yılanlarla doluyordu. Bu normaldi ama değilmi? Sonuç olarak burada bir yılanın doğum günü partisi vardı. Baob her an hazırlıklı olmaktan yanaydı. Asası sürekli elinin altındaydı. Yılanların ne yapacağı belli olmazdı. Tedirginlik Baob'u tetikte olmaya itiyordu. Bütün bunların yanında bir aslanla muhabbet ediyordu. James... İyi bir çocuktu. Her zaman iyi bir yerdeydi Baob için. Gerginliğini ona yansıtmakyan korkuyordu birazda.

"Gizlice gelmemeliydim,üzgünüm.Ehehe.Gayet iyiyim,en azından bir denizkızı tarafından çekilmedim.Ama parti boyunca yaramazlık yapmadıkları sürece böyle giderim.Sen neler yapıyordun bakalım gelmeden önce?"

Bir deniz kızı tarafından çekilmek... İşte bunun nasıl bir duygu olduğunu biliyordu Baob. James' in bu sözü Baob' un hoşuna gitmiş ve gülümsemişti. Baob başını kaldırarak James' in gözlerine baktı. Konuşurken karşı tarafın gözlerine bakmayı severdi. Bu karşıdaki kişinin düşündüklerini anlayabilmesi için yapılması gereken bir davranıştı Baob için. " Bende az önce geldim zaten, fakat senin pek sevmediğin bir ulaşımı tercih ettim" diyerek güldü ve sözlerine devam etti. " Bir deniz kızı tarafından partiye sürüklendim. Anlayacağın pek rahat bir yolculuk değildi." Kendini daha rahat hissediyordu artık. James ile sohpet etmek ona iyi gelmişti. Özellikle böyle bir ortamda iyi gelmesi Baob' un kabul etmediği bir gerçeği daha fazla su yüzüne çıkarıyordu.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Gözlerime bakıyordu.Bir an gözlerimi kaçırdım,konuşurken bakışmayı severdim açıkçası,ama,bilmiyordum,duygularımdan emin değildim.Kızardığımı hissediyordum.Ama devam ettim.

"Vay,kötü olmalı.Yani bir anda,o panikle suyun altın indirilmek.Bir şeyin yok ya? Bunların pek de iyi niyetli olduklarını sanmıyorum açıkçası. İnsanları sevmezler de."

Konuşmam bittiğinde kafamı kaldırıp,mavi gözlerimi onunkilere diktim.Gülümsedim.Elbette kimsenin zarar görmesini istemezdim.Tamam,bazı çok sevdiğim (!) kişiler haricinde insanların zarar görmesi beni üzerdi.Bu yüzden savaşlara karşıyım.2.Dünya Savaşı başlayalı 23 yıl olmuştu.Milyonlarca ölü,bir o kadar ailesiz,babasız çocuk.İğrenç bir tablo.Ben sadece savaşın teknolojisiyle ilgileniyordum.

Gezgin

"Vay,kötü olmalı.Yani bir anda,o panikle suyun altın indirilmek.Bir şeyin yok ya? Bunların pek de iyi niyetli olduklarını sanmıyorum açıkçası. İnsanları sevmezler de."

James' in paniklemesi Baob' un hoşuna gitmişti. Kendisine değer verdiğini anlamıştı. Bu Baob için çok güzel bir şeydi. James' e tatlı talı gülümsedi. Daha sonra yılanların sesiyle ilkildi ve kendine geldi. Yüksek sesle konuşuyorlardı ve rahatsız ediciydiler. James' e baktığında onun da kendisine baktığını gördü. Utanmıştı Baob. Kızarmamayı ümit ediyordu. Konuşmaya başladı. " Bir şeyim yok, iyiyim. Düşündüğün için teşekkür ederim. " diyerek gülümsedi. " Bu günlerde sanırım iyilikleri üzerlerinde deniz kızlarının. Baksana parti falan. Şaşırtıcı bir atmosfer." Baob etrafına baktı. Öğrencilerin hepsi küçük küçük gruplar halindeydi. Birde kendileri küçük bir grup halindeydi iki kişilik bir grup. Belki gelecekte güzel şeyler yaşayacak ikili bir grup. Baob tekrar James' e dönüp masmavi gözlerine baktı. Çok güzellerdi... Hele ki suyun altında başka güzel görünüyorlardı. Camdan birer sanat eseri gibiydiler. Çok hassas ve çok zarif. Sanki dokunsa kırılacaktı. Baob bal rengi gözlerini hiç bir zaman böyle bir güzellikte görmemişti. Keşke kendi gözleride böyle güzel olsaydı. Bunu hep çok istemişti.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

"Yara almadan kurtulmana sevinen benim." Gülümsedim. " Haklısın,bugünlerde pek neşeli ve iyilik severler.Okul yöneticilerine yaranmaya çalışıyorlar,eminim. Bu günleri iyi değerlendirmeliyiz. Şayet,yakında yine öğrencileri esir alıp yine başlarına bela almaya devam edecekler. Beni de almaya kalkmışlardı. Kolumda derin bir yara var,silahlarının yarası.Ama,çok da sorun değil."

O anı hatırladım.Yine suda serinlemeye,rahatlamaya çalışırken aniden suyun derinliklerine çekilmiştim bir deniz kızı tarafından.Debelendikçe sanki bir bataklıktaymışçasına,daha da dibe sürüklüyordu beni.Ama öfkemin kurbanı olmadım.Öfkelenmezdim,son derece sakin biriydim.Öfkenin,karanlığa giden yoldaki bir durak olduğunu bilirdim.Biraz mantık yürütürseniz,siz de bilirsiniz.

"Öfke,karanlığa giden yoldur,sence?Öfkelenince ne yaptığını bilmezsin,ve gözlerini kapatan o öfke örtüsü kalkınca yaptığın büyük ve geri dönmez yanlışları görünce acı kaplar içini,ve acını dindirmek için karanlık taraf kucak açar sana.Buna inandım hep."

Gezgin

...Kolumda derin bir yara var,silahlarının yarası.Ama,çok da sorun değil.

Bu cümlenin üzerine Baob endişelenmişti. "Bakabilirmiyim koluna. Çok önemli birşey değildir umarım. Ciddi ise ve ihmal ettiysen seni doğru revire götürüyorum." Çok mu fazla panik olmuştu? Pot kırıyordu. Pekte elinde değildi sanırım. Kalbi kanatlanıp çırpınıyordu. Sanki yerinde çıkacaktı. Ya ciddi bir şeyi varsa? O zaman suyu dibinde bayılıp kalırdı. James konuşmaya devam etmişti. "Öfke,karanlığa giden yoldur,sence?Öfkelenince ne yaptığını bilmezsin,ve gözlerini kapatan o öfke örtüsü kalkınca yaptığın büyük ve geri dönmez yanlışları görünce acı kaplar içini,ve acını dindirmek için karanlık taraf kucak açar sana.Buna inandım hep."

Baob durdu ve şöyle bir düşündü. Şu ana kadar çok fazla öfkeleneceği ya da heyecanlanacağı bir olay olmamıştı. O annesi ve arkadaşlarıyla hep mutluydu. Gülümseyerek James' e döndü. " Kesinlikle iyi bir şey değil. İnsana zarardan başka bir getirisi yok. Zaten şu ana kadar çokta öfkeleneceğim bir şey olmadı. " Bu iyi birşeydi. Rahat ve mutlu, sorunsuz bir hayat. Baob yaşamındaki küçük sorunları ve aksaklıkları kafasına takmazdı. Dalgaya alıp geçerdi. Kendi sinir olmazdı, bu huyu karşı tarafı sinir ederdi.