SU ALTINDA PARTİ-DENİZ KIZLARI NAJDA İÇİN ÇALIŞIYOR

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Konu: Denizkzıları Okul Müdüresine yaranmak için öz yiğeni Najda'ya bir süpriz doğum günü partisi düzenliyor. Aracı olarak da hayaletleri kullanıyorlar.

Zaman: Cumartesi 11:00 - İlk bahar

Oyuncular: İsteyen tüm hayalet, öğrenci ve profesörler

***

Göl kıyısında dizili tam 20 deniz kızı var. Ellerinde deniz kabuğu ve kabuğun içinde de suyun altında nefes almayı sağlayan deniz yosunları. Yosunlardan bir tutam alıyor ve bir deniz kızının elinden tutarak göle dalıyorsunuz. Bu partiye tüm öğrenciler gelebilir maksat eğlenmek... Partiye gelen her öğrenciye ödül olarak bir dilek parası verilecektir. Bu dilek parası ile ne yapacağınız size ve hayaletlere kalmıştır.

Hayaletler!

Görev sizin bir öğrenci bulun ve göle dalın!

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Elena o sabah erkenden kalmıştı her sabah olduğu gibi.Saçlarını tararken o gün teslim etmesi gereken ve geçiştirip yapmadığı ödevlerini hatırlayıp sıkıntıyla tarağını bırakıp kitaplarını karıştırmaya başladı.Fakat yapması gereken ödevler bir kaç saat içinde bitebilecek türden değildi.Elena bir kaç gündür üzerinde olan tembelliği atması gerektiğini düşündü fakat başlaması gereken gün bugün değildi.Muzurca sırıtarak kitaplarını kapatıp giyinmeye başladı.Puan kırılacaktı yapmadığı ödevlerden dolayı fakat şu an için bu pek te önemli değil gibiydi Elena için.İlk dersinin başlamasına daha 2 saat vardı ve bu zaman içinde Göl Kenarı'nda gezmek harika bir fikirdi.

Saçlarını toplamaktan vazgeçip salık bıraktı ve Göl Kenarı'na yürümeye başladı.Göl Kenarı'nda bir hareketlilik vardı.Hayaletler neşe içinde dolaşıyorlardı.Kıyıda dizilmiş Deniz Kızları vardı.Bugün önemli bir gün olmalıydı yada bir parti vardı.Sebebini öğrenmek için biraz daha sokuldu kalabalığa doğru.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

“Herşey hazır mı? Tamam ben onu oyalarım, ıyy Carmrz o şeyler çok pis kokuyor ama, tamam, tamam gidiyorum, siz burada olun ama tamam mı? Geç kalırsanız Galadrîel’e siz hesap verirsiniz.”

Gece yarısını bir saat geçe göl kenarında alışılmışın dışında bir hareketlilik vardı. Hayaletler havalarda saydam ve pırıltılı varlıklarıyla süzülüyor, deniz kızları suyun yüzeyine çıkıp çıkıp gerisin eri göle dalıyorlardı. İlkbaharın serin esen rüzgarı da onlara şarkı söylemek için eşlik edince ortalık korku filmlerinin arka sahnelerini andırır olmuştu. Balonlar, inanılmaz ama gerçek! Hayaletler deniz kızlarına balonlar ve renkli süs eşyaları taşıyorlardı. Onlarda değersiz olduklarını bakışlarıyla tastik edip çaresizce kabullenmişliklerinin verdiği öfkelerine sarılıp bir çırpıda suya dalıyorlardı. Son Tılsım dersinde denizkızları Galadrîel’den epey fırça yemişlerdi belki de kendilerini affettirmeye çalışıyorlardı, kim bilebilir ki? Baş kahraman her zamanki gibi Mai idi ve bu sefer kimin üzerine bahse girdiği de belli değildi. Deniz kızları ile arı gibi çalışıyor kıkırdamadan bir saniye bile duramıyordu. Son hazırlıklarda bittiğinde gün ışımaya yüz tutmuştu. Herşey hazırdı. Mai son kontrolleri yaptıktan sonra öğrencileri almaya okula doğru süzüldü. Eğlence başlıyordu...

Sabah kahvaltısını yapan öğrencileri merakla izledi, kimileriyle şakalaştı kimileriyle zıtlaştı, kurbanlarını iyi seçmeliydi yoksa deniz kızları onla bir daha asla oynamazdı ve bu eğlencesiz geçecek bir ömür demekti. Mai olduğu yerde titredi. İlk, dedi içinden ve hızla hareket etti. “Selam öğrenci, bir partiye davetli olduğunu söylemiş miydim? İyi şimdi öğrendin, elini bana ver ve gidiyoruz...”

Göl kenarında bekleyen Elena'yı görünce gülümsedi. "Hoşgeldin küçük hufflepuff. Elini bana ver ve dalalım heyyoo!!!" Mai kızın elinden tuttuğu gibi göle daldı. Yanlarına gelen bir deniz kızından yosunu aldı ve kızın ağzına tıkıştırdı. "Tadı kötü biliyorum ama inan çok eğleneceksin, Zamny da sana eşlik edcek." Yanlarına gelen deniz kızına Elena'yı teslim ederek havaya doğru süzüldü, diğerleri neredeydi?

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Elena uzaktan hazırlıkları izliyordu.Denizkızları suya dalıp çıkıyor Hayaletlerin onlara taşıdıkları balon ve süslerle gölün dibini süslüyorlardı.Hayaletlerin pırıltılı görüntüleri ayrı bir hava katıyordu ortama.Hepsinin neşesi yüzlerinden okunuyordu.Neşe neredeyse Elena oradaydı zaten.Onları izlerken yüzünde kocaman bir gülümseme belirmişti.Denizkızı ve hayaletlerin olduğu kalabalığa ilerledikçe Denizkızlarının kıkırdamalarını çok daha iyi duyabiliyordu.

Bu neşeli acele hoşuna gitmişti.Ne olduğunu öğrenmek için yürümeye devam ederken yanında beliren hayaleti görünce elinde olmadan korkup zıpladı.Bu hayaleti daha ömce sayısız kez Hogwarts içinde görmüştü.Kızıl saçlı, sevimli yüzlü hayalet Mai'ydi bu. "Hoşgeldin küçük hufflepuff. Elini bana ver ve dalalım heyyoo!!!" Elena'nın cevap vermesine fırsat kalmadan Mia onu göle daldırmıştı.Elena hala şaşkınca bakınırken ağzındaki yosunun tadıyla yüzünü buruşturdu.Deniz yosunuydu ağzına alelacele tıkıştırılan.Suyun altında nefes almasını sağlayacaktı.Mai onu yanlarına gelen denizkızına teslim edip suyun üstüne geri çıkmıştı.Şimdiye kadar katıldığı hiç bir partiye benzemiyordu bu.Hatta çok daha eğlenceliydi.Denizkızıyla gölün derinliklerine dalıyorlardı.Elena daha önce hiç girmediği gölü keşfetmenin heyecanıyla ilerliyordu yanındaki denizkızıyla.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

"Vaay,parti ha."

Kendimi "Parti hayvanı" olarak nitelendirebilirdim,doğru.Severdim partileri.Müzikler,eğlenceli insanlar,süsler,yiyecekler,eğlence... Beni çıldırtmaya yeterdi.Tamam,müzik zevkime uygun olursa mükemmeldir o parti.Kişiler,çok da önemli değildi.Şayet,eğlenirken partnerim varsa etraf kararır,ışıklar sadece ben ve onu aydınlatırdı.Okulda söylenti çıkmıştı "parti var." diye.Kulak misafiri olmaya bayıldığım söylenemez,ne de olsa kulak istem dışı çalışan bir organ. Gölün kenarına vardığımda,henüz etraf boştu.

"O-hoooo... İlk gelen bensem parti sahibi nerede? Olur mu canım öyle şey. Bir dakika !? Parti gölün dibindeydi. Lanet olsun ! İlla ki şu pis yosunlardan mı yiyeceğiz yine !? Onun yerine puding falan verseler olmuyor yani. Bir dahaki partiye o yosunlardan getireni pis döveceğim."

Yosunları sevmiyorum,gayet de mantıklı sebeplerim var.Öncelikle tadı iğrenç,kusmama neden oluyor.Deniz bitkileri ile aram da yok pek.Kaşlarımı çatıp,denizkızlarını izlemeye koyuldum.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Günün ilk ışıkları penceresinden içeriye sızmaya başladığında kendini ölesiye yorgun hissediyordu. Uyumamıştı da dayak yemişti sanki bütün gece. Eklemlerine giren sancılar doğrulmasını zorlaştırıyordu. Garip bir huzursuzluk tekrar gözlerini kapatması gerektiği konusunda ısrarcıydı. Uyku denen şey dinlendirici olmayacaksa neden vardı? Kirpiklerinin kenarında biriken sert parçacıkları tırnaklarıyla kazıdı. Kendine acı vermekten hoşlanıyordu zaman zaman. Ayaklarını kıpırdatıp yataktan inmeye çalıştı. ‘ Kahretsin, bu ağrı da neyin nesi!’ Muhtemelen psikolojik bir şeydi. Günlerdir, kendi kendini sürüklediği buhrandan çıkması gerektiği kanaatinde olmasına rağmen, bunu itiraf etmekte zorlanıyordu. Olması gerekeni biliyor, ancak uygulamıyordu. Kafasının içi uğul uğuldu. Umarsızca atladığı boşluktan kurtulma çabası içerisine girdi. Gülerek işe başlaması gerektiğinin farkındaydı. Sürükledi kendini aynanın önüne. ‘Mükemmel bir gün seni bekliyor, kendine çeki düzen ver ve anın tadını çıkar’ Dudaklarından bunlar dökülürken sahte sahte gülümsüyordu aynadaki yansımasına.Bakışları yön değiştirdi. Yüzü şişmişti, gözlerinin altında çukurluklar oluşmuştu, saçları darmadağındı. Aynadaki kız ısrarcıydı güzel göründüğü konusunda… ‘ Seni küçük Pollyanna! Yalan söylüyorsun işte. Tekrar bak ve doğruyu gör! Gözlerinin altındaki halkalara bak! Korkunç gözüküyorsun, asla yataktan çıkmamalıydın! Hemen çöplüğüne geri dön ve lanet olası gözlerini kapat’ Günlerdir içinden çıkamadığı küçük çaplı depresyonun sebebi neydi? Evet, doğru ya kimseyi tanımıyordu. Bu can sıkıntısı bir gün onu patlatacaktı. Terliklerini geçirdi ayağına ve kendini tekrar yatağının üzerine bıraktı. Korkuyla kuşkunun dansı vardı ruhunda. Öldürücü bir dans… Ruh emicilerde bunu mu yapıyordu acaba? İçten içe ruhu kemiriliyordu çünkü… Kapı aralanana kadar…

İçeri adımını atan kızın yüzü aydınlıktı. Onu tanır gibiydi ama tam adını anımsayamıyordu. Kız biçimli dudaklarını araladı.‘Geldiğinden beri uyuyorsun. O yataktan kalk ve biraz içimize karış. Bu şekilde nereye kadar devam edeceksin? Göl kenarında parti var gelmek istersen orada olacağız’ Yabancının söyledikleri yankılaşıyordu. Haklıydı. Bu son gelişme hoşuna gitmişti Asia’nın. Uyuşuk bedeninin yataktan sıyrılmasını sağladı. Üzerine yapışan pijamalarından kurtuldu. Bir bardak kahve sonrası kendini göl kenarında buldu. Oraya doğru yürüyordu, denizkızlarına…

Gezgin

Saat gece yarısını geçmişti ve tüm hayaletler ve denizkızları göl kenarında bir doğum günü partisi için hazırlık yapıyorlardı. Ve bu parti su altında olacaktı. Parti Najda içindi. Ve elebaşı her zamanki gibi Mai idi. Onunla birlikte denizkızlarına yardım ediyordu. Denizkızları son tılsım dersinde Tılsım profesöründen fazla azar işittikleri için ona yaranmaya çalışıyor gibiydiler. Göl kenarı gece yarısı gereğinden fazla kalabalıktı. Green denizkızlarına yardım etmek için çalışıyordu. Her şey hazırdı artık. Mai gereken kontrolleri yaptıktan sonra denizkızlarının da işi bitmişti. Şimdi sabah olması ve öğrencilerin gelmesi gerekiyordu.

Sabahın ilk ışıkları ile birlikte hemen öğrencilerin kahvaltı yaptığı salona doğru süzüldü. İçeriye girdiğin de Mai hufflepuff'tan Elena'yı kolundan tutmuş götürüyordu. Kıza gülümseyerek içeriye doğru süzüldüm. Bir sürü öğrenci kahvaltısını yapıyordu. Öğrencilerden biri alıp göl kenarına götürmeliydi ama kimi? Kurbanını iyi seçmeliydi. Büyük salonun içinde süzülürken bir yandan da öğrencileri izliyordu. Kısa süre büyük salon da süzüldükten sonra göl kenarına doğru yol aldı.

Ortam gece yarısı olduğundan daha muhteşem görünüyordu. Suyun içine girmiş Elena'yı görünce biraz ilerledi ve kenarda Hufflepuff'lı Asia'yı gördü. Hemen yanına doğru süzüldü. Gülümseyerek '' Sanırım beni bekliyorsun küçük hufflepuff hadi elini bana ver de suya dalalım eğlenmeyi sende herkes gibi istiyorsun değil mi? Beni takip et canım. '' diyerek suyun olduğu yere geldiklerinde kızın atmalaması gerektiğini söyledi. '' Canım Denizkızının elindeki yosunları görüyor musun? Onlardan bir tane al ve ye. Biliyorum tadı kötü olabilir ama yedikten sonra hiç pişman olmayacaksın güven bana. Denizkızlarından biri sana eşlik edecek hayatım. '' dedi. Kız elinde ki yosunları görünce yüzünü buruşturmuştu. Zor da olsa yosunları yediğini görünce '' Aferin sana hadi sana iyi eğlenceler canım. '' diyerek havaya doğru süzüldü. Göl kenarı öğrencilerle dolacaktı. İleride ki Mai'yi görünce yanına doğru süzüldü. '' Yine her zamanki gibi harika iş başardın canım. '' diyerek gülümsedi. Bu hayaleti çok seviyordu. Niye mi? Çünkü çatlaktı. Ve Green onun bu huyuna bayılıyordu. Onun yanında da James vardı. Göle doğru süzüldüklerinde Asai ve James hala dalmamıştı. Mai onları dalmaları için bir şeyler söylüyordu.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

"İşte geldiler!" Mai, yüksekte süzülürken gözüne yavru bir aslan çarptı. Bu veletler daima sorun çıkarırlardı. Mai ise onlarla oynamaya doyamıyordu. İlk kurban belli oldu; James.Yüksekten James'e doğru hızla pike yaptı. Yanağına bir öpücük kondurarak onu suya itmeyi de ihmal etmedi. Zaten gölün kıyısında duruyordu. Kahkahalarla yeniden yükseldi. "Aslancık ıslandı! Aslancık ıslandı! Aslancık ıslandı!" Bu ne güzel bir gündü böyle... Mai gölün içinde çırpınan James'den gözlerini ayırdığında karşıdan gelen prenses lakaplı kızı gördü. Sessiz ve derinden narin adımlarla yürüyordu. Bu lakabı ona takan da Mai idi zaten. Kızın yanına doğru süzülürken gülümsüyordu. "Asia, hoşgeldin prenses. Şu leş ay pardon yeşil hoş kokulu yosunlardan birini kap güzelim ve eğlenceye gel." Kızın ellerini tutarak gölün yakınına kadar ona eşlik etti. "Korkmuyorsun, değil mi? Bak James'e hiç korkuyor mu? Sorma cicim işi gücü kuru gürültü, ah onu ne çok sevdiğimi bir bilse, sanırım bana kavuşmak için ölürdü." Kıkırdayarak James'in yanına doğru yeniden süzüldü. Suyun içinde aslancık çok komik gözüküyordu. "James, mızıkçılık etme ye şunu ve dal artık!" James'in kulağının yakınına doğru gelerek sadece onun duyabileceği kadar sesini kıstı "bana bak yakışıklı denizkızına takılıp gideyim deme, üstüme deniz kızı koklarsan seni" birkaç saniye bekledi, yüzü James'in yüzüne daha da yaklaştırdı "öperim!" dedi ve hızla yukarıya doğru süzüldü. Sıradaki öğrencilerle tek tek mi ilgilenmesi gerekiyordu, ah diğer hayaletler neredeydi?