AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Huzursuz Gece

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Niuvénia Olemph Price

GezginGezgin
Niuvénia Olemph Price



Mücadele Tarafı : Cole's
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kan Kelebeği

Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptySalı Şub. 23, 2010 3:45 pm

    { St. Mungo'nun girişinde başlanılacak bir RP'dir. Dâhil olmak isteyen olursa PM atsın ki karışıklık olmasın. Çünkü minik çaplı bir St. Mungo kurgusu başlangıcıdır. }
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Niuvénia Olemph Price

GezginGezgin
Niuvénia Olemph Price



Mücadele Tarafı : Cole's
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kan Kelebeği

Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Geri: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptySalı Şub. 23, 2010 3:45 pm

"Yüzü korkunç görünüyordu! Sanki lanetlenmiş, sadece bir lanetli böylesine iğrenç olabilir! Böyle bir şeyi hiç canlı görmemiştim."

Panik içinde koşuşturan bir aptaldı bu şifacı, Price kolundan tutup çevirdi. Aşağıda neler döndüğünü merak ediyordu. Kekelemeye başlayan sinir bozucu şifacıya bir müddet daha umutla bakmaya devam etti. Sonuç olumsuzdu, aşağıya inmesi şart olmuştu. Birkaç şifacı da onun gibi düşünmüş olacaktı ki aşağıya doğru koşuşturma başlamıştı. Aşağıya inen her şifacıdan şaşırdıklarına dair tuhaf bir nida yükseliyordu. Ne sinir bozucuydu ama! Merdivenlerdeki portreler bile yan çerçevelere geçmişti, epey şaşırtıcı bir olayla karşı karşıya kalmışlardı demek ki. Price'ın tek öğrenmek istediği hastanın kim olduğuydu. Şu geçen ki Zwegen, elinden nasıl kaçıp gidebilmişti anlamıyordu. Bir de Audrey, onun orada olmasının bir tesadüften ibaret olmasını umuyordu. Onun bu işlerle nedense uğraşmayacağını düşünüyordu. Belki de masum bir beklentiydi bu. Ne olduğunu tam anlamıyla kestirebilmiş değildi. Gözlerini ovuşturdu Price, neredeyse zemin kata varıştı. Kalabalık bir grup şifacının çevrelediği şeye ulaşmak için birkaç şifacıyı gerisingeri çekti. Huzursuz bir ifadeyle sedyeye yerleştirilmeye çalışılan tuhaf yaratığa baktı. Gerçekten de insan olduğuna inanamıyordu Price, boğazında sert bir yutkunma hissetti. Yüzünü seçemiyordu, kimdi bu bilmiyordu.

"Dokunmadan kaldırın! Sakın temas etmeyin. Nerede senin eldivenin?! Nasıl bir büyü ile karşılaştığını bilmiyorsun küçük hanım! Belki de bir iksir içti. Ona çıplak el ile dokunmamalısın!"

Tüm öfkesiyle genç şifacıya bağıran Price önlüğünün cebinden uzun, beyaz naylon eldivenlerini giyinmeye başladı. Kokusu, bu yaratığın kokusu onu öldürebilirdi. Ellerini başının arasına alarak birkaç saniye öyle bekledi. Şimdi sıra şu yaratığı sedyeye düzgünce yerleştirmeye gelmişti. Tanıdık bir yüzün yardımıyla kaldırdıkları şeyi taşımak için sedyeye koymuşlardı. Sakince hastanın ağzından akan salyaların eline bulaşmasını seyretti, ne denli iğrenç bir şeydi bu? "Bunu kim bu hâle getirmiş olabilir, hay aksi!" Kolları sersemce oradan oraya vuruyordu, bir anda Price ve karşısında sedyeyi tutan şifacı dışında hepsi dağılıvermişti çığlık atarak. Bir laneti daha hak etmişti bu iğrenç şey, bunu kurtarmak bile bir çılgınlıktı. Elleri ile sıkıca sedyenin kollarını kavrarken karşısındaki şifacının da aynı gayreti gösterdiğinden neredeyse emindi. Hastanın - ki bunun hâlâ insan olduğuna inanmıyordu - ıslak kollarının oradan oraya savrulurken sıçrattığı sıvıdan gözlerini korumak için onları sıkıca yummuştu. Az önce sakince yerde yatan ve yaklaşık seksen kilo kadar olduğunu tahmin ettiği şey işte tam şimdi tehlikeli bir hâl almıştı. Sedyeden düşürmeseler bile bu hâlde onu taşımanın imkânı yoktu. Az önceki meraklılar ise şimdi çil yavrusu gibi dağılmış, geriden olanları izliyorlardı. St. Mungo'nun bu tip insanlarla dolu olması Price'ı çıldırtıyordu. O sırada aşina olmadığı bir ses duydu.

"Şuna bakın neredeyse devrilecek!"

Yine bu lanet olası hasta meraklıları için eğlence çıkmıştı anlaşılan, bütün gün ofiste oturup popolarını büyüttükleri için muhtemelen bu tarz olaylarla birnde bir karşılaşıyorlardı. Neyse ki şu iş biter bitmez Price'ın yapacağı ilk iş bu kuş beyinlileri rapor etmek olacaktı. Hatta bu yaratığın kalkıp şu kuş beyinlilere bir-iki tekme sallaması içten bir temelli hâlini almıştı. Artık kolları da yaratığın hareketlerini durdurmaya yetmiyordu. Dizi ile kumaş sedyenin altından sertçe vurdu. Bu kadarı fazlaydı ama. Price'ın sabrı taşmıştı artık.

"Biri şu şeyin icabına bakabilir mi?"



En son Niuvénia Olemph Price tarafından Salı Mart 09, 2010 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sweliné Leòva Nydeln

GezginGezgin
Sweliné Leòva Nydeln



Mücadele Tarafı : Davison Voreux
Rp Sevgilisi : Oldies'
Kan Durumu : NPblood
Patronus : Pika

Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Geri: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptyCuma Şub. 26, 2010 5:47 pm

Çığlıkla ve hızlanan ayak sesleri...
Sessizliği yarıp geçen bir uğultu, bağırış...

Bir an için elimdeki dergiyi bir kenara bırakıp kapıya yanaştım, bu sesleri hiç bu kadar yakından duymamıştım. Bedenimi saran tarifsiz soğukluk, kuşkusuz ani korkudandı. Parmaklarım kapının koluna uzanırken bile titriyordu. Kapının üst kısmına yerleştirilmiş cam bölmesinden koridordakilere baktım. Bu koşuşturma sesiydi beni harekete geçiren. Kapıyı açar açmaz akış yönünde ilerledim, insan seline kapılıp sürüklendim. Herkes aşağıya iniyordu, tuhaf iniltiler bu kata kadar çıkıyorken sakin olamayacağımı anlamıştım. Bir el kolumdan tutup beni aşağıya sürükledi, öyle hızlı iniyordu ki belirli bir kütürdeme sesinden sonra ayağımın boşlukta kaldığını hissetmiştim. Sanırım orta ökçeli ayakkabımın ökçesi yerinde değildi. Kendime geldikten sonra yanılmadığımı anlamam uzun sürmedi. Zemin kattaydık, burada daha önce görmediğim bir canlı yerde yatıyordu. Elimi ağzıma götürdüm, o kadar şaşırtıcıydı ki boşlukta kalan topuğumu hissetmiyordum. İlk aklıma gelen eldivenler olmuştu, Price az önce bir bir şifacıyı feci fırçalamıştı. Hoş, şaşırmış olmasam benim de aklımdan çıkmazdı ya... Price'ın onu kaldırmak üzere olması şaşırtıcıydı, o kadar güçlü görünmüyordu. Yerde yatan bu garip canlı pek zararlı görünmüyordu, peki ya az önceki inilti kimden gelmişti?

Price ve tanımadığı bir şifacı onu sedyeye yerleştirmeyi başarmıştı. Her şey yolunda görünüyordu. Onu bir odaya kapattıktan sonra derdini anlamak zor olmayacaktı. Henüz seyir halindeydim, ilgimi çekmişti. Belki Price ile birlikte tedavisini yürütebilirdik. Bu gerçekten hoş olurdu, tabii hakkında konuştuğumuz şu aptal şey sede üzerinde galeyana gelmeseydi. Sedyeden devrilmesi demek, her şeye baştan başlamak demekti. Yanımdaki şifacı, kıpraşıp çığlık atmıştı bile. Zemin kattaki tedirginlik azımsanacak gibi değildi. En soğukkanlı büyücü bile burada sakin duramazdı. Burada durup zaman öldürmek yerine yardım etmek en mantıklısıydı. Kimse ona yaklaşmaya dahi cesaret edemiyorken... Price haklıydı, biri bu şeyin icabına bakmalıydı.

"Petrificus Totalus!"

Uzun süre konuşmamaktan boğazım kurumuştu, sesim oldukça kötü çıkmıştı. Yine de büyü işe yaramış olmalıydı ki hareketlilik durmuştu. Boş bir odaya taşınana kadar Price'ın yanına geçip sedyenin diğer kolunu tuttum. Geçici olarak boş bir odaya çekmiştik en sonunda. Vücudu şişmiş, rengi değişmiş bir büyücüydü bu. Henüz yeni farkına varmıştım. Morarmış göz altlarını görünce onun eroin kullandığını düşündüm ancak ıslak vücudu için bir sebep bulamadım. Onu buraya biri getirmiş olmalıydı. Tedaviye nereden başlamamız gerekiyordu emin değildim. Ayılana kadar beklememiz en doğrusu olabilirdi mesela. Bu düşüncemi Price ile paylaşma kararı aldım. Price nedense bende hayranlıkla korku karışımı bir duygu uyandırırdı. Bu sebeple olsa gerek, onunla konuşmak benim için baştan aşağıya bir rahatsızlıktan ibaret olurdu. Belki de bu Price'ın alelen ölüm yiyen olduğunu belirtmesi ile bende başlayan tuhaf bir davranıştı.

"Sanırım onu kendine gelene kadar beklesek iyi olacak. Buraya nasıl geldiğini ve neden bu halde olduğunu kimse bilmiyor. İzin verirseniz tahlil ve kontrollerini ben yapayım. Siz yorudunuz."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Niuvénia Olemph Price

GezginGezgin
Niuvénia Olemph Price



Mücadele Tarafı : Cole's
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kan Kelebeği

Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Geri: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptySalı Mart 09, 2010 9:25 pm

{ Yin Hazinesi, onlar gibi olmak. }

Sonunda birileri sesimi duyup bana yardım etme lütfunda bulunmuştu. Bunun Nydeln olması beni şaşırtmamıştı; kardeşini saymazsa, Nydeln ailesinin üyeleri için çalışkan denebilirdi. Bunu duyduklarından çıkartıyordu Price, kimse ile yakın olmak istememişti hayatı boyunca. Yandaş olmak, sırtını birine yaslamak acizlerin işi olabilirdi ancak. Korkaklık bulanık kanla geçen bir hastalık gibiydi Price için. Bu kanı taşımadığı için Tanrısına şükretmeliydi, değil mi? Evet, sedyeyi tutan elleri serbest kaldığında bu düşünülebilirdi. Birinci kata yerleştirilen hastanın başında diklen iki şifacı vardı şimdi, Nydeln ve Price. Saatine baktı, mesai saati bitmişti. Neden Nydeln yukarı çıkıp bir kahve almıyordu? Gece uzundu, burada kalıp yardım etmek istiyorsa ayık olmalıydı. Bunları dile getirmek yerine Price geçen gün cam kenarına koyduğu çirişotlarını arıyordu. Bunun yatakta yatan hasta ile uzaktan yakından alakası olmasa da çirişotları değerliydi. O sırada Nydeln'in sesini duydu. "Sanırım onu kendine gelene kadar beklesek iyi olacak. Buraya nasıl geldiğini ve neden bu halde olduğunu kimse bilmiyor. İzin verirseniz tahlil ve kontrollerini ben yapayım. Siz yorudunuz." Demek Nydeln bu gece bu hasta ile ilgilenecek kadar kendini cesur hissediyordu. Bu iyiydi, Nydeln ile nöbetleri pek denk düşmezdi. Bu ilginç bir deneyim olacaktı, kuşkusuz. Kaşlarını kaldırıp olumlu bir şekilde başını salladı hafifçe Price. Nydeln'in yapacaklarını görmek istiyordu.

"Tabii. İşe onu bağlamakla başlayabilirsin. Uyandığında şu an olduğu kadar masum olmayabilir." Umursamaz bakışlarıyla odada var olduğunu düşündüğü çirişotlarını arıyordu. Tam iki haftadır bu pencerenin önünde durmalıydı, güneş ışığını en büyük açıyla alan tek oda burasıydı. Yan odanın penceresini devasa bir ağacın gövdesi kapatıyordu. Çirişotları yaşayan Ölüm İçkisi dahi pek çok iksirin temel maddesiydi. Price tarafından ilgi çekici olmasının sebebi de şüphesiz ölümle ilişkilendirilmesiydi. Ölüm kelimesi genelde birinci tekilleri korkutsa da Price için durum farklıydı. Ölümün sizi korutmasına izin verirseniz ölümden kurtulamazsınız. Ölmek yerine ölümü yakından tanımak gerekir. Şifacılar türlü canlılar üzerinde türlü büyüler ve iksirler denerler. Ölüm de işte Price için böyledir. Deneylerle gözlenmeli, tanınmalıdır. Çirişotu iki yüzü olan bir bitkidir. Zehir de odur, panzehir de. Onu işlerken zehir veya panzehir olduğuna siz karar verirsiniz. Ölümün kıyısından geri dönmek de sonsuzluğa gitmek de bir bütündür aslında. Doğanın kanunu da bu değil midir? İyiliğin içinde kötülük, kötülüğün içinde iyilik... Price'ın şifacı olması iyilikse hangi kategoride sınıflandırılmalıydı, buna mesleği değil karakteri karar verirdi. Büyü dünyasının yarısı onu Yin* sınıfına yerleştirmişti bile. Asıl merak ettiği Nydeln'in bunu bilmesine rağmen geceyi ona yardım ederek geçirecek olmasında yatan gizemdi. Nydeln'ler için eğlenceyi seven rahat tipler olduğu söylenebilirdi belki, yine de asla zekalarından şüphe etmemek gerekirdi. Gözlem peşinde tecrübeyi getirirdi. Tecrübeleri onu bu konuda ısrarla uyarıyordu. Az önce göz göze geldiği Nydeln'in burada bulunmak için bir amacı olmalıydı. Düşündüğü gibi, gece uzundu. bu perde de zamanla aralanacaktı. Olumlu düşündüğünde olumlu şeyler olduğunu biliyordu, çirişotları avuçlarının arasındaydı. "Çirişotları, Nydeln."

Öğütülmemiş koca taneli çirişotlarını boş br kavanoza boşaltırken Nydeln'in hastayı büyü ile sıkıca yatağa bağlamış olduğunu gördü. "Birinin hayatının senin ellerinde olması sana nasıl hissettiriyor? Ben bunu bir lütuf olarak görüyorum aslında. İlimin ötesinde farklı bir zevk. Siz Fransızlar daha duygusalsınız sanıyorum. Yine de pek çoğuna göre serinkanlısın." Zaman akıp giderken yapacakları tek şeyin hastanın uyanması olması şanstı. Köşedeki saatin altındaki kazanın altını yaktı Price. Gümüş gecenin sessizliğinde ispirtonun alevinde parlayan gözleri kaçamak yapıp zaman zaman saate bakıyordu. Zaman her şeydi. Değiştiremediğimiz tek şey... Bir kahve fena olmazdı. Bir kahve, fazlası değil. Uykusuz saatlerin güzel bir başlangıcı olabilirdi. Uykusuzluk, hastanın mor halkalı gözlerini anımsatıyordu. Dönüp hareketsiz yatağa baktı. Beyni iltihaplanmış gibi hareket ediyordu. Beyni sulanmış denirdi halk dilinde. Bunu yapabilecek birkaç solisyon vardı. Yine de bunlar görünümü değiştiremezdi. Selamotu. Farklı bir karışımda kullanılmış olmalıydı. Etkisi uyandığında geçerse bunu öğrenmek zor olmazdı. Price da tam bu şekilde olmasını umuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Sweliné Leòva Nydeln

GezginGezgin
Sweliné Leòva Nydeln



Mücadele Tarafı : Davison Voreux
Rp Sevgilisi : Oldies'
Kan Durumu : NPblood
Patronus : Pika

Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Geri: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptyC.tesi Mart 20, 2010 3:48 pm

İlk talimatı tam olarak algıladığımdan emindim. Bu değişik varlığı yatağa sabitledikten sonra diğer sorumu da yanıtlamasını bekledim. Sanırım o da burada kalacaktı. Benim için bu sorun olmazdı elbette, Price’ın ayakbağı olduğunu hiçbir zaman düşünmemiştim. Kimseye karışmayan bir tipi vardı, ya da herkese karışan bir tipi… Bir türlü emin olamıyordum. Ne fark ederdi ki? Odada dönüp dolaşan bir şifacı beni o kadar rahatsız etmeyebilirdi. İri hastamızın başında bekliyor, onun yüzüne dikkatle bakıyordum. Bu bir lanete benziyordu, okulda bana da yapıldığını katırlıyorum. Bir hafta boyunca yüüzmde tıpkı hastada bulunan benekler ve kızarıklıklar gibi şeyler çıkmıştı yüzümde. Bu şeyin bir haftada kendine gelemsini elbette bekleyemezdik. Kaskatı kesilmiş vücudunun ne denli sağlam olduğunu tahmin edemiyordum. Sanırım yeterince iyiydi, hırıltılar başlamıştı. Bedeni büyünün etkilerinden sıyrılacak kadar güçlüydü demek ki, kendine gelmeye başlaması bunun bir işareti olabilirdi. Dikkatimi ondan alamıyordum, henüz gözlerini açmamasına rağmen soğuk bir bakışla karşılaşacağımı tahmin ediyordum. Hayır, korkmuyordum. Sadece… İçimde tarifsiz bir tedirginlik vardı. Her hastada olurdu aslında. Bir gün ölecek olmak… Bu sırada Price kazanın başına geçmişti. O elindeki neydi öyle? Görmek için başımı yana çevirdiğimde sesini duyarken irkildim. "Çirişotları, Nydeln." Ah, evet. Belki daha önceden görme fırsatım olsaydı yorum gücümü kullanabilirdim. Anladığımı belli etmek istercesine başımı salladım. Çirişotlarının ne işe yaradığını o an hatırlayamamıştım, kullanıldığı az yer vardı zaten. Yaşayan Ölüm İçkisinde yer aldığını biliyordum. Pek de ilgilenmiyordum bu tür içkilerle. Hızlı hızlı nefes alan hasta ile ilgili bir şeyler söylemek üzere Price’a döndüm. O sırada biraz geç kaldığımı düşündüm.

"Birinin hayatının senin ellerinde olması sana nasıl hissettiriyor? Ben bunu bir lütuf olarak görüyorum aslında. İlimin ötesinde farklı bir zevk. Siz Fransızlar daha duygusalsınız sanıyorum. Yine de pek çoğuna göre serinkanlısın."

Fransız olmak… Bunu garip bulmuyordum, duygusallık karakteristik bir özellikti zannımca. Her insanda muhattak bir miktar bulunurdu. Bazılarında baskındı tabii. Yine de bunu bu gece düşünecek çok vaktim olacaktı. Yatan yaratığın vücudundaki irinleri yeni fark ediyordum. Benim o küçük kızarıklıklar dediğim şeylerden irinler patlak vermişti. Vücut fonksiyonlara normale dönmüştü, gözlerim onun irisiyle buluşmuştu bile. Kendimle ilgili konuşmayı aklımdan çıkartıp eldivenin terlettiği elimi irinlerden birine uzattım. Yağlı cildinin üzerindeki bu pek çok kişinin midesinin kaldıramayacağı manzaranın bitmesi için içimden dua ediyordum. Price da benim gibi irinleri fark etmiş olmalıydı.

"Biri çiban büyüsü yapmış olmalı. İksir olsaydı bu kızarıklıklar bu kadar erken patlak vermezdi. Büyünün tesiri daha hızlı olur."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Misafir

Misafir




Huzursuz Gece Empty
MesajKonu: Geri: Huzursuz Gece   Huzursuz Gece EmptyC.tesi Mayıs 08, 2010 5:19 pm

Başlık kilit - mazi, oyuncular Gezgin konumunda.^^
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Huzursuz Gece

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Gece Gezmesi
» Zorlu Gece

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-