Masa 1

Gezgin

Sihir bakanlığındaki sorgulama sonrası birşeyler içmek için yola çıkmıştı Matt.Diagon Yolu'nda sakin sakin yürüyordu..Sonunda hava alabilmek hoş bir değişiklikti.Evangeline ile ilgili konuşması,Dalphea sorgusu,Anderson Düellosu..Olaylı bir haftaydı gerçekten...

Bu düşüncelerle girdi handan içeri.İçecek birşeyler alıp kendini bir sandalyeye attığında buldu huzuru.Gözlerini kapadı,arkasına iyice yaslandı.Kath'i merak ediyordu hala.Henüz bir haber alamamıştı.Gözlerini açtı tekrardan.Keşke Üç süpürge'ye gitseydi.İzleyecek birşeyler olurdu en azından,kızıl birşeyler...

Banned

Mia? Şu küçük, güzel ve alımlı kızı bir türlü göremiyordu Ernést bugünlerde. Bir yanlarda kendisinden yirmi yaş küçük birisine aşık olduğu için kendinden utanıyordu. Bunu kimse bilmiyordu, herhalde bilse Ernést büyük tepkiler alırdı. Siyah cüppesini rüzgar havalandırırken çoktan Çatlak Kazan'a ilk adımını atmıştı. Etrafına bakındı. İçin Daffodil ile Mia'yı görmek geldi birden. Çelişkilerine her zaman yenilen Ernést biraz kafa dağıtmak için gelmişti buraya fakat anlaşılan atamayacaktı.

Oturacak güzel bir yer ararken yakışıklı, mavi gözlü, Ernést gibi kirli sakal bırakmış tanıdık bir yüz çarptı gözünde. ''Nereden, nereden...'' Kafasında tüm anıları tartıp düşünürken Robert'la olan diyalog geldi aklına. Matthew? Evet, oydu kesinlikle. Ernést simaları asla unutmuyordu, hafif bu konuda sendelese de. Onun oturduğu yere doğru ilerlerken aklına yine Mia gelmişti. Resmen kafasıyla savaş içerisindeyken biraz dağılması umuduyla çoktan Matt'ın yanına oturmuştu bile. ''Merhaba.'' dedi gülümseyerek. Her ne kadar düşünceli bir hüzün saklasa bile...

Gezgin

Matt hayallerine gömülmüştü.Gözleri içeceğine kenetlenmişti.Hayalinde Evangeline,dönüp gitmiyordu.Onun yüzüne dokunurken sabit kalıyordu.Neden??Neden ona dokunmuştu?Neden babasının katili olan adamın kızını önemsemiş,ona acımıştı?Bilemiyordu..Derken biri gelip yanına oturunca irkildi,içecekten birkaç damla masaya döküldü.'Merhaba' demişti adam.Bir yerden çıkaracaktı ama...Yüzleri hatırlama konusunda pek de iyi değildi.Her çıktığı kızın yüzünü hatırlasaydı zaten,başına o kadar da bela gelmez,adlarını karıştırmazdı.O günler aklına gelince gülümsüyordu Matt.Çok uzak geliyordu artık o heyecanlı o hareketli hayat..

Karşısındaki adamı tanıdığını biliyordu,ama nereden olduğunu çıkaramamıştı;

"Merhaba.."

dedi gülümseyerek.Ve o an hatırlayıverdi.Bu Ernést'ti.Sihir Bakanı'nın dostu..

Banned

Matt'ten gelen cevapla irkilen Ernést artık aklından aşkla ilgili meseleleri kovması gerektiğini düşündü. Zaten çok da saçmaydı bunlar. Önüne getirilmiş ateşviskisinin bardağının kenarlarını parmaklarında gezdirirken düşündüğü şeylerden biri de Hogwarts'tı. Çok ama çok yakın bir zamanda açılıyordu. Hatta şölen başlamıştı bile. Hiçbir heyecan beslenmiyordu Ernést şaşırılacak bir şekilde. Silkelemeyle kendine gelen Ernést karşısındaki Matt'e : ''Ben Ernést. Yani tanımıyorsundur sanırım.'' dedi. Neden kendini tanıtma gereği duymuştu ki? Bu huyuna kendisi de sinir oluyordu. Diğer kişiler kendisi gibi değildiler, Ernést kadar unutkan biri yoktu. Sima olarak unutmasa da iş yapma konusunda tam bir unutkandı.

Yeniden bir gülümsemeyle ateşviskisine bakan Ernést dalgın bir şekilde yudum aldı. Boğazından geçen acı viski tadını bozmuştu Ernést'ın. Sanki ilk defa içiyormuş gibi birden öksüren Ernést zor nefes aldı. Matt'e rezil olma düşüncesi beynini kemirirken bunun komik olmadığını düşünüyordu. Aslında birkaç saniye içinde nefes alışverişi yeniden düzelmişti. Hoş, ölse de kurtulurdu işte buralardan ya...

Gezgin

Matt aldığı cevaba şaşırmıştı.Matt'i tanıyıp da oturduğunu sanıyordu.Demek ki öyle olmamıştı.Etrafına baktı şöyle,boş yer de çoktu.Anlam veremedi.Tekrar düşünme gereği duydu.Evet evet oydu.Tam ağızını açıp nereden tanıştıklarını söyleyecekti ki adam öksürmeye başladı.Nefes nefese kalmıştı;

"Hey!İyi misin?"

Ayağa fırladı ve bardan kocaman bir bardak su getirdi,adamın eline tutuşturdu.Hala öksürüyordu..

"İç şunu.Bu arada seni tanıyorum,eğer yanılmıyorsam.Sihir Bakanı'nın dostusun sen,Langdon'ın.Geçen gün Üç Süpürge'de karşılaşmıştık.."

Yerine tekrar otururken neredeyse dolu olan kaymakbirasından kocaman bir yudum aldı.Matt dalgındı evet,ama karşısındaki adam daha dalgındı.İşte konuşacak kafa dengi biri..

Banned

Ellerine bir bardak su tutuşturan adama minnettar gözlerle baktı. İyi birisine benziyordu, zaten öyleydi de. Robert'ın arkadaşlarından hiçbiri kötü olmuyordu. Ya da Ernést öyle sanıyordu. Belki Matt onun arkadaşı değildi. Peki o zaman neden o gün yanlarına gelmişti? Anlamsız düşünceler kafasını yoklarken suyu içmeye devam ediyordu Ernést. Sonunda bir dere su içmiş gibi olduğunu hissetti. Matt'e teşekkür ederim gibisinden bir hareket yaptı. Bir bardak su iyi gelmişti doğrusu. Son bir öksürmeyle işi bitiren Ernést yine dalıp gitti.

Karşısında birisi oturuyordu. Neden boş bir yere oturmamıştı o zaman? Matt'e karşı saygılı olması gerekirdi. Böyle devamlı dalıp gidecek olursa hiç iyi gözükmeyecekti Ernést. Mavi gözlerini devrik bir bakışla Matt'e yöneltti. İşte o da dalgın gözüküyordu hafiften. Acaba sormalı mıydı? Neyi olduğunu... Belki bildiği bir şeydi. Ya da hayır, sormamalıydı. Sanki o Ernést'ın Mia'ya olan sevgisini biliyor muydu? Ya da Daffodil'e? Etrafına tedirgin bakışlar atarken yeniden bir yudum alan Ernést tüm viskiyi kafasına dikmişti resmen. Bir yudumdan çok daha fazlasıydı bu.

Gözleri yavaştan sarhoşlaşmaya başlayan Ernést daha ilk kadehte ayyaş olacaktı galiba. Önüne ikincisi gelirken onu da yavaş yavaş bitirmeye çalışıyordu. İradeli birisi olmalıydı, sonra soluğu St. Mungo'da almak istemezdi doğrusu. Hem oradaki şifacıların bazıları çok iticiydi doğrusu. Tek tanıdığı baş şifacı olan Jaconde idi. Kendisini tutamayarak sormak isteyen Ernést baklayı ağzından çıkardı : ''Derdin mi var?'' Bu belki de son derece saçma ve sarhoşların soracağı bir soruydu. Az önceki dikişle düşünme yeteneğini yitiriyordu galiba.

Gezgin

Matt karşısındaki adamın yavaş yavaş sakinleşmesini izledi.İçtikçe daha da dalgınlaşıyordu.Bir sorunu olduğu kesindi.Gerçekten büyük bir sorunu vardı.Matt bunu hareketlerinden çıkarmıştı.Gözleri ise ayrı bir bilgi kaynağıydı.Masmavi gözlerini adamın gözlerine kenetlediğinde utanç gördü.Bir durumdan utanıyor,bunu içkinin arkasına saklayarak gizlemeye çalışıyordu.Matt kaymakbirasını yudumlamaya devam etti.Adam ikinci bardağını da hızlı hızlı içmeye başladı.Sonra da Matt'e dönüp,beklenmeyen bir anda derdi olup olmadığını sormuştu.

"Önce senin derdini dinleyelim de..Ağır olsan iyi olur,ne var ne yok söyleyiverirsin bir çırpıda.."

Bunları söylerken gülümsüyordu.Adam iyi biriydi,hissetmişti bir anda..

Banned

Sarhoş muydu Ernést? Evet, kesinlikle öyleydi. Yavaş yavaş göz kapakları kapanmaya başlarken ortalığa baygın baygın bakıyordu. Tüm asilliğini ve disiplinini elinden kaybetmişti. Kafası öne düştükçe o daha da irkiliyor her defasında uyuyormuş gibi oluyordu. Gözbebekleri küçülmüş başka bir yere kenetlenmişken o eliyle viskisini arıyordu. Sonunda bulmuştu ve havaya kaldırdı. Ani kaldırışla üstüne dökülen birkaç damla viskiyi göremedi bile. Burnunun ucunu görecek hali yoktu, tükenmişti. Olanlar ona ağır geliyordu. Kafayı yemek üzereydi. Viski de tuz biber olmuştu buna. Bir kadeh daha bitirirken üçüncüyü de tüketti. Etrafta olanlar Ernést'a şaşkın gözlerle bakıyordu. İçkinin dozunu kaçırmıştı.

Matt'in sorusuyla gülmeye başlayan Ernést iyice gevşemişti. Hayret ki eski halinden tek kalmış şey olan sesiydi. Bir sarhoşmuş gibi konuşmuyordu. Şu an hiçbir şey düşünemiyordu. Sadece beyninin içinde bir ses 'söyle gitsin' diyordu. Dördüncü gelmiş olan viskiyi yere düşürüp kırarken sesi duyamadı bile. Hayali bir kadeh kaldırırmışcasına : ''Aahah... Biliyor musun! Ben kendimden 17 yaş küçük bir kıza aşık oldum. Mia...'' ağlamaya başlamıştı. İyice fenalaşırken ruhunun kaydığını hissetti. N'oluyordu? Avada yemişe dönmüştü resmen.

Evet, bir zihinbendardı fakat bu sefer zihnini kontrol edecek güçte değildi. Eli ayağı birbirine dolanmıştı. Kendini iyi hissetmiyordu. Yoksa ölüyor muydu? Evet evet, kesinlikle çok abartıyordu. Orada uyuyakalmak istemezdi ve son bir baygın bakışla Matt'e doğru baktı. Ağlamayı bırakmış, hüzünlenmişti. ''Mia, Daffodil...'' diye sayıklamaya başladı.

» Masa NO:4
» Masa 7
» Masa 5
» Masa 4
» Masa 3

Masa 1

Masa 1

Similar topics

Similar topics