AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 ÇAY PARTİSİ

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki
YazarMesaj
Nymphetia J. Silimauré

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nymphetia J. Silimauré



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Yarasa

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyC.tesi Tem. 18, 2009 11:50 pm

Yeşil özleri aynadaki aksine bakıyordu. Okul sınırları dışında bulunmaya alışkın olmadığından, üzerindeki kitap kokusunun aşinalığından istemeden kurtulmuş olmanın verdiği rahatsızlıkla kımıldandı. Saçlarını gevşek bir topuz yapmış, zümrüt yeşili kalınla ince arası, dizlerinin altına uzanan bir elbise giymişti. Siyah ince topuklu ayakkabıların bileklerini çevreleyen bağcıkları, dengede durmasını isterlermiş gibi sarıyorlardı. Belli belirsiz bir parfüm sıktıktan sonra, bakanlıktan gelen parşömeni eline aldı. Şekli beynine kazıdıktan sonra gerektiği gibi bir saniye içerisinde, ardında sadece silüetini bıraktı saniyenin onda biri kadarlık bir süre zarfınca.

Londra’nın soğuk havası ve her daim yağmurlu hali kasveti arttırıyordu. Nymphetia hızlanan yağmura rağmen huzurla ve gülümseyerek yürüyordu. Yeni profesörler ile tanışacak olmak onu heyecanlandırıyordu. Gelenlerin kalıcı olmasını dileyerek, neredeyse demirbaş haline gelişinden memnun bir şekilde, parşömende kendisine belirtilen ağaca doğru yöneldi. Sanki bir bitkibilimciymiş de, ağacı inceliyormuş gibi yaparak etrafı kolaçan etti. Ardından eliyle gerekli işareti çizip, asasının ucuyla ağaca dokundu. Gümüş ve mavinin ebrulisinde önünde açılıveren kapıdan bir çırpıda geçivermek üzere yürüdü. Adını soran ve davetli listesini kontrol eden adamla yaşaması gereken diyalogu yaşadıktan sonra, kapıdan girişinin akabinde içerisinin sıcaklığıyla tüyleri diken diken oldu. Biraz uzağında bekleyen iç bayan ve bir erkekten oluşan topluluğa yaklaşmadan önce, ıslanan üstüne başına şöyle bir baktı. Çıkardığı cüppeyi komiye verirken, sahnede devam eden müziğe kulak verdi. Yavaş yavaş akan notalar yerlerde rengarenk bir nehir oluşturmuş, ılık sular içi ısıtıyor gibiydi. Havada uçuşan pembe toplara bakıp iç geçirdi. Güzel bir gülümsemeyle yanlarına yaklaştı.

‘’ Merhabalar. Adım Nymphetia Julianne Silimauré. Soyut Bilimler Profesörü’yüm. Hepiniz yeni yıl için Hogwarts’a hoş geldiniz. ‘’ Daha fazlasını söylemeden önce sormalarını beklemeyi tercih etti. Kendisine yaklaşan garsona bir bira söyledikten sonra, uzun bacaklı sandalyelerden birine oturdu. Sahneye yavaş yavaş çıkan, büyük olasılık grubun sürekli yanlarında şova dahil ettiği dansçılar çıkmışlardı piste. Şarkı modern bir tangoya döndüğünde, sol ayağının burnunu yere hafifçe değdirerek tempo tutmaya başladı. Kendisine dönmüş gözlere sanki bakışlarıyla konuşuyormuş gibi baktıktan sonra, yerden yüksekte olan masaya gelen birayı, biraz uzaktaki garsona uzanarak aldı. Teşekkür ettikten sonra ince bir sigara çıkardı yanında getirdiği ufak çantadan. Yakması için birilerini beklemek adeti olmadığından çakmağını çakmıştı ki, sakarlığından ödün vermeyip yere düşürdü çakmağı. Eğilip alırken kendisine yaklaşan garsona mahçup mahçup baktı. Uzanan elin tuttuğu çakmağa nazikçe uzattığı sigarasını yaktıktan sonra teşekkür etti. ‘’ Sağolun.’’ Masaya döndüğünde yüzü kızarmış olsa bile, hala rahattı. Hayati sınırları aşmış bir insan olmanın verdiği keyifle kendisiyle dalga geçti. ‘’ Sakarlık hobilerimden biridir. Ancak yalnız kendime zarar veriyorum merak etmeyin. ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darcy

GezginGezgin
Darcy



Mücadele Tarafı : Karanlık.

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 12:02 pm

''Ah, çok memnun oldum bayan Bianca. Tekrar merhaba yanlız ufak bir düzeltme fransızım. Adım Baetrice Jafferson altıncı dönem iksir profesörüyüm.'' Kısa sessizliğin ardından bardaklar yavaş yavaş boşalıyordu boşalan bardakları anımsatırcasına tüm sesleri tüketen bu ortam insanın canını sıkmaya başlamıştı. Muhabbet açmanın tam zamanıydı, boğazını temizledi ve neşeli görünmeye çalışarak komuşmaya başladı. ''Sanırım bardaklarınız boşaldı, şekerli içkiye denemelisiniz gerçektende insanı başka bir aleme götürüyor. Ah tabiki lütfen bardağınızı uzatın.'' Partinin başında görünen boş tepsi tekrar belirmişti nedenini anlayamadığı nefret dolu bir sesle fısıldadı. ''Şekerli içki.'' Gümüş renkteki tepsinin üstünde beliren esmer şişenin tıpağı kendiliğinden açılmıştı. Genç cadı içkiyi kadehe boşaltmak üzereydi ki kapının açılışıyla dikkati dağıldı. Son derece yakışıklı sarı ve burnuna kadar gelen saçlarıyla çok çekici görünen ve yürüyüşünden asalet akan bir hole girmişti. Adam garsonlardan birini durdurup bir şeyler söylemişti. Yavaş adımlarla kandınlara yaklaştı, masanın başına geldiğinde o muhteşem saçlarını yüzünün güzelliğini saklamaması için bir kenara savurdu ve konuşmaya başladı. Biçim Değiştirme profesörü olduğundan bahsediyordu. Genç cadı daha fazla bekleyemedi ve cevap verdi. ''Merhaba Beatrice, Beatrice Jafferson.'' Elini zarif bir hareketle öpmesi için genç adama uzatmışken kalbinin sesini megafonla yükseltilmiş gibi hissediyordu. Keyiflenmişti neden böyle hissediyordu bilmiyordu fakat çok hoş bir duyguydu. O kadar dalmıştı ki yeni gelen bayanı görmemişti. Kadın daha önceden kendini tanıtmış olmalıydı ki ne kadar sakar olduğundan bahsediyordu. Elinde bir sigara vardı. Sigara, keyfi tamamlayan en önemli unsurdu hemen ondan bir tane istemeliydi, dikkatini topladı ve konuşmaya başladı. ''Merhaba, Beatrice Jafferson İksir profesörü tanıştığımıza çok memnun oldum. Ovv, Captain Black'mi* kullanıyorsunuz. Sorun olmazsa bir tane borç olarak alabilir miyim? Ah, çok teşekkürler en yakın zamanda öderim.''

Captain Black: Ünlü bir sigara çeşidi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Galadrîel Lûthien

TılsımTılsım
Galadrîel Lûthien



Mücadele Tarafı : Karanlık ve Gizemli
Rp Sevgilisi : En az onun kadar gizemli
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Sibirya Kaplanı (Mavi gözleri Ruh emiciler için yok oluşun simgesidir)

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 2:12 pm



Burası bayanlar için özel yapılmış diye düşünmeye başlamıştı ta ki adının Steve olduğunu söyleyen sarışın adam içeriye girene kadar. Bakışlarındaki bilgiçlik onu eğlendirebilecek bir rakiple karşı karşıya geldiğini söylüyordu. Bakışlarının keskinliği İksir profesörünü baştan çıkarttığını görmek epey eğlenceliydi. Bu kadın sarışınlardan hoşlanıyordu demek ki! Bir Fransız’dan ne beklenebilirdi ki; saf aşk. Aralarına girip izlese miydi? İşin sonunu merak etmeye başlamıştı. Gülmeli mi, gizlice sakin mi durmalıydı. Elindeki şarap kadehinin yarı olmuştu, tazelemeyi düşünmedi, içkiden hoşlanmıyordu, tabi şarabı içkiden saymazsak. Gelen yeni konuğa baş eğme hareketiyle selam verip yana çekildi. Uzaktan izlemek en iyisiydi. Havada uçuşan pembe balonların minik kanatları evlilik çanı gibi ortalarda dolanıyordu. Gülmemek için kendini zor tuttu, evlilik çelengi de olsa her şet tam olurdu. Gözlerini kısarak Steve’e baktı. Acaba adam kadının duygularına karşılık verecek miydi? Vals müziği kulağa öyle hoş geliyordu ki, bir an içinde dans etme arzusu doğmuştu. Hemen kendine gelmezse soğukkanlılığı da burada kadar, işe yaramaz mı olacaktı? Hayır, onun yoldan çıkması için tek bir vals yeterli değildi. Dans tek taraflı yapılmazdı ki, aşk gerekliydi, tutku ve hasret olmalıydı. Tutkuyla sarılmalıydı bedene, izin vermeliydi onu soluksuz aşk yolunda sürüklemesine. Bu kadar basit olamazdı dans. Aklının uçmuş doruklarında hayalindeki sevgiliyle tutkunun esiri olmuş bedeli salınırken bir ses ilişti kulağına, hoş bir parfüm daha diye düşündü. Bu geleni tanıyordu. Yüzünde demirden maske, okunaksız bir ifade ile soyut bilimler profesörüne selam verdi.

-Siz de hoş geldiniz profesör. Varlığınızla onurlanmak ne hoş. Yeni dönemde yardımınıza ihtiyacı olan bir çok acemi akademisyenle başbaşasınız.

Elindeki sigaranın görüntüsü onun için tam bir hayal kırıklığı idi. Sigaraya daima karşı olmuştu ve bir profesör olarak inancını ve düşüncelerini savunmak hiç de zor olmayacaktı. Zamanı geldiğinde, diye düşündü. Onu izleyen bir kitle vardı ve örnek olmalıydı. Steve’nin varlığıyla sarhoş gibi olan kadının Nymphetia dan bir sigara istemesini küçümseyen gözlerle izledi. Kocaman insanlar kendini zehirlemeyi kendilerine görev mi edinmişlerdi! Söyleyecek sözler dilinin ucuna kadar geldi, ağzını açmış ilk kelimeleri gözlerinin önünde uçuşurken içinin ürperdiğini hissetti. Müzik aniden durmuş gözler korkuyla ürkme arası gidip gelen garip bir hal almıştı.

“-Neler olu…” sözlerine devam edemedi. Göz kapaklarının donduğunu hissetti. Dışarısının soğukluğunun içeriye sızması olası mıydı? Ani bir hareketle arkasını döndü pencerelerden çıtırtılı sesler geliyordu. Müzisyenlerin arasında davul çalan kızın attığı çığlık sessizliği bıçak gibi kesti. İçerinin ılıman havası dışarıdaki atmosferin soğukluğu ile camlarda buğular oluşmaya başlamış, gözlerden kaçan kanatlı minik pembe toplar tiz çığlıklar atarak teker teker patlamaya başlamışlardı. Elleriyle yüzünü siper eden profesörler hala neler olduğunu anlamaya çalışıyor, yüreklerine düşen korkunun nedenini birbirlerinin yüzüne bakarak anlamaya çalışıyordu. Nymphetia tepesinde patlayan kanatlı topun çığlığını duyan Steve hızla kadının kolundan tuttuğu gibi kendisine çekmiş diğer eliyle de masanın yanındaki tabubeyi havaya kaldırmış, tepelerine yağan cam kırıklarından kendini korumaya çalışıyordu.

Asasını çeken Galadrîel yukarıya doğru büyülü sözcükleri gönderdi. Oluşturduğu kalkanın üzerinde hala patlayan topların tiz çığlıkları duyuluyor, lakin cam kırıkları artık yağmur misali üzerlerine yağmıyordu.

“-Biri yerdeki cam kırıklarını temizleyebilir mi?” sözlerini İksir profesörünün duyması için dik bakışlarını onun yüzüne dikerek söylemişti. Anlamasını ummaktan başka ne gelirdi. Ağzını tekrar açmak istemiyordu. Ağzının içindeki havanın çekildiğini hissetti, damarlarındaki kan bedenine isyan ediyor dışarı çıkmak için beynine baskı yapıyordu. Ellerinin arasına kafasını alarak, dizlerinin bağı çözülmüş vaziyette yere çömeldi. Çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu. Gözlerini açmak işkence olmuştu. Nefesi tükenmiş, gücü bedeninden çekilmiş öylece soluksuz duruyordu. Başını bin bir güçle kaldırarak pencereye baktı. Karanlık bir şekil pencerede süzülüyordu. Tahmin ettiği şey olamazdı, yoksa o muydu? Ölüyordu…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steve Raymond Peakes

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : Olabilir.Şu anlık yok
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Acromantula


ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 2:40 pm



Akşamüstünün mükemmel havası, Battersea gölünün havası ile birleşip bu zevki yeni profesörlere yaşatırken ihtişamlı çay bahçesine girdiği andan itibaren hayranlıkla bakan Steve koltuğa oturmadan önce zarif bir hareketle kendinin tanıtmış ve karşısındaki bayanın tanışmak içi uzattığı eli narince tutup öpmüş ve kendini koltuğa bırakmıştı. Koltuğun mükemmel rahatlığına şaşıran Steve koltuğa iyice gömülürken onun keyfini yerine getirecek ateş viskisi de gelince Steve sıkıcı zannettiği bu çay partisinde kendine eğlenme fırsatı yakalamış gibi görünüyordu.Bunun rahatlığıyla da biraz rahat tavır sergileyen Steve karşısında duran bayanlara bakarak onları etkilemeye çalışmaya başlamıştı. Saçlarının üne gelmesinden büyük hoşnutluk duyan STeve ‘in saçları yine öne gelir gelmez elleri ile onu arkaya atmış ve üç bayanın soğuk konuşmlalarını dinlemeye başlamıştı. Steve’in ise bu sıkıcı muhabbeti dinlemesindeki tek amaç ise belliydi. Bildiği bir konu açılsın ve oda muhabbete katılsındı. Ama konu açılmayacak gibiydi. Bir hareket yapmalı ve o da muhabbete katılmalıydı. Yine düşünmeye başladı.Bu sefer beyni yavaş değil aksine çok hızlı çalışıyordu. Gelen hafif müzik ise beynine yardımcı oldu. Dans onun en iyi yaptığı şeylerden biriydi. Ve o da bayanları etkilemek için dansı ediyordu.. Bunun için bayanlardan üçünü tartarcasına baktı. Bir bayan seçti. Ve ayağa kalkarak tam davet edeceği sırada gümüş kapı tekrar açıldı. Ve çay bahçesine dördüncü bir bayan girdi. Giren bayanın mükemmel parfüm kokusu rüzgar ile karışıp burnunun içine dolarken Steve dans etmekten vazgeçmiş ve yerine tekrar oturmuştu. Sıkıntı bedeninin artık bir parçası olmuştu. Bir aksiyon bir hareket istiyordu. Ama görünüşe bakılırsa böyle bir şey asla olmayacaktı. Giren Soyut Bilimler Profesörüne başıyla selam verdi. Ve cebinden siyah bir gözlük çıkararak taktı. Ama o anda hava birden yavaşlar gibi oldu. Hafi çalan müzik dondurucu bir soğuğun gelmesinin ardından kesildi. Onun yerine kulak tırmalayıcı bir ses kulaklarını dondurdu. Camlar soğuktan buğulanmaya başlarken. Havadan gelen bir şey bir büyü atılmış gibi parçalandı. Ağır çekimde olan bu olaylar insana bir filmi hatırlarken her zaman macera isteyen Steve’in istediği olmuştu. Cam parçaları havadan yağmur gibi inerken yine centilmenlik ve koruma fikri ona cazip gelmiş. Ve bayan profesörleri korumayı kendine görev edinmişti. Bu olaylar hızla yaşanırken kendini koruma belirtisi gösteremeyen Soyut bilimler profesörünü koluyla tuttuğu gibi yanına çeken Steve bir yandan a özenle yapılmış asasını cübbesinden çıkararak beyninyle büyüyü düşündü.”Wingardium Leviosa”Yaptığı sözsüz büyü sanatı sonucunda siper görevini üstlenen tabure profesörleri korurken havadan yağan cam kırığı seli rüzgarla birleşmiş yani daha çok zarar vermek için görevlendirilmişti. Bu olaylar sonucunda kendini iyice gösteren Steve cam kırığı seli sonunda asasını indirmiş. Ve gözlerini tekrardan açmıştı. Ama o anda Bayan Galadriel’in üzerine giden şeyi gördüğü zaman gözlerini tekrar kapama isteği bedenin yaksada bunu yapamazdı. Çünkü bir ruh emicinin saldırısına göğüs germemek onun işi değildi. Bunun için beyni vızızr vızır çalışırken daha ne olduğunu anlayamadan damarlarında dolanan kanın yüzüne doğru hızlıca pompalandığını hissetti kalbi güm güm atıyordu. Macera istiyordu ve artıkistediği şey gelmişti. Ve Bayan Galadriel’in neredeyse ruhunu almak üzere olan Ruh emiciye asasını doğru tutup sözsüz büyü sanatını aklından silerek bağırdı.”Expexto Patronum” Beynini hapis alan güzel düşünceler sonucunda bir patronus ,asasının ucundan bir ok gibi fırladı. Acrementua olan patronusu Ruh emicinin üzerine son sürat giderken Ruh emicinin kaybolma fikrini göz önüne almak istiyordu. Ve artık yapacağı tek şey vardı büyünün etkisini göstermesini ve ruh emicinin bu gösterişli çay bahçesinden ayrılmasını izlemekti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darcy

GezginGezgin
Darcy



Mücadele Tarafı : Karanlık.

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 3:19 pm

''Siz de hoş geldiniz profesör. Varlığınızla onurlanmak ne hoş. Yeni dönemde yardımınıza ihtiyacı olan bir çok acemi akademisyenle başbaşasınız.''

Bu kadın kimden bahsediyordu ve neden ona iğneleyici bakışlar atıyordu. Konuşmaları hırçın gizemli ormanlarda yaşayan cadalozlara benziyordu fakat bir fark çok kibar ve zarifti. Gözleri ise Bazen bir atmaca gibi saldırgan, bazen ise bir şahin gibi pusucu ve sinsiydi. Sanki insanları iğnelemek için bu partiye katılmış ve her fırsatta bunun keyfini çıkarıyordu. Genç bayanın Steve'den ayrılmayan göszleri biran olsun Galadrîel'e ilişti kunaz cadı sinsice ve keyif alırcasına onları izliyordu aceleyle elini Steve'nin ellerinden çekti aynı surat ifadesiyle genç cadıya baktı.Garip didişme sürerken Galadrîel'in gözü yeni gelen her halinden tecrübeli olduğu anlaşılan profesöre gitti. İğrenir gibi bakışı insanın sinirini bozuyordu. Yavaşça yerine oturdu ve beklemeye başladı. Kısa sessizlik bir iniltiyle son buldu...

İçerideki atmosfer dün geceki gece ile gündüzün savaşı gibi ilkbahar ve sonbaharın savaşına dönmüştü. Beatrice kendini mutsuz yordun ve halsiz hissediyordu kapılardan ve bacalar içeriye sanki buz kütleleri düşüyor ve herkesi mutsuz kılıyordu. Mutsuz tabloda gözleri kararan Beatrice karanbolün arasından ilk cam şıkırtıları sonra bir çığlık ve ardından Galadrîel'in sesi olduğunu anladığı bir emir komutu. ''Biri yerdeki cam kırıklarını temizleyebilir mi?'' Asasını çeken Beatrice havada uçuşan büyülere bir yenisini daha ekledi. ''Toplan!'' toplanan cam kırıklarını asasının kıvrak hareketleriyle içeri sızmış olan yaratığa fırlattı fakat kırıklar yaratığı ikiye ayırması gerekirken yaratık son sürat Galadrîel'e doğru ilerliyordu. Kafsını toparlaması zor olsada en sonunda garip cismin ne olduğunu anladı. Yok olan mutluluk, karamsarlık, soğuk bunların hepsi göz önünde bulundurulduğunda tüm oklar tek bir şeyi gösterirdi ''Ruh Emiciler.'' diye fısıldadı. Şimdi tüm gücüyle mutlu anılarına yoğunlaştı. Şimdi babasının korucu olarak çalıştığı ormanda bir salıncağın üzerindeydi ellerini havaya kaldırdığında altı yaşındaki haliyle baş başa olduğunu anladı. ellerinde kesik ve sert çizgiler yerine yumuşak çizgi ve hatlar sahipti. Ailecek mutlu bir piknik tablosunu seyrediyordu ve o anda soyut bedeninden kopup tekrar gerçek dünyaya döndü. Hiç vakit kaybetmeden büyülü kelimeleri haykırdı. ''Expecto Patronum!'' Asasının ucundan çıkan devasa büyüklükte ve göz alıcı derecede ışık saçan kelebek şimdi dosdoğru zavallı kadına doğru ilerleyen Ruh emiciye yöneldi ve onu alıp varlıkla yokluk arasındaki o ince çizgiye sürükledi. Genç cadı tüm bunları izlerken göz yaşlarını tutamadı. Çünkü o mutlu aile tablosu artık hiçbir zaman olmayacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daisy Dina Murino

GezginGezgin
Daisy Dina Murino



Mücadele Tarafı : Zay
Rp Sevgilisi : .. Bilmem talep varsa olabilir ..
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Unicorn

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 6:37 pm



Sonunda hep istediği şey gerçekleşmişti. Küçüklüğünden beri hep profesör olmak istemiştir Daisy. Sonunda bu haline kavuşabilmem mutluluğu ile malikanesinden çıktı. Gök bilimi ile küçüklükten beri uğraştığı için Hogwarts'a bir Astronomi profesörü olarak atanmak onun için çok mutluluk verici bir tablo sergilemişti. Dersleri sıkıcı işlememeye ve öğrencilere daha yakın olmaya gayret göstermek istiyordu. Ne kadar Ölüm yiyen olsa da kendini çocuklara karşı biraz çekici ve duyarlı hissediyordu. *Onlara kızamam* diye bir düşüncesi vardı Daisy'nin. *Ne yaparlarsa yapsınlar kızamam o minicik yavrulara.* diyemeden edemiyordu. Aslında bu okulların açılması ve derslerin başlaması ile zamanla gösterecekti kendi. Bakanlığın tüm Hogwarts'a yeni atanan profesörlere attığı bir mektup ile öğrenmişti tüm bunları. Ayrıca profesörlerin birbirlerini tanımaları için Londra'da bir çay partisi düzenlemeyi de unutmamışlardı. Zaten tüm istediği öğrenciler ve diğer profesör arkadaşları ile iyi geçinmek ve onlarla iyi vakit geçirmekti. Bir kaç adımdan sonra kimsenin göremeyeceği bir yere gelmişti. Artık Londra'ya cisimlene bilirdi. İlk olarak etrafı bir kolaçan ettikten sonra kimsenin olmadığını görünce asasını aldı ve bir kaç fısıldama ile Londra Battersea Gölü'nun yakınlarına cisimlenmişti. Etrafına baktığın da kimsenin onu görmediğine kanaat getirince gülümsedi ve hiç bir şey yokmuş gibi Battersea gölünün oraya doğru ilerlemeye başladı. Adımlarını atarken hafif hafif yağan yağmur da Daisy'e eşlik ediyordu. Biraz nem ile karışık yağmur genç bayanın iliklerine kadar işliyor ve hafiften bir titremesine sebep oluyordu. On, on beş adımdan sonra Çınar ağacına ulaşmıştı. Elinde duran parşömende nasıl girileceği yazıyordu. İlk olarak elinde ki verilen parşomen de çizili olan şekli güzelce çizdi ve sonra da asası ile şeklin tam ortasına dokunduktan sonra yeni perşömende yazılı olan büyüleri hafifçe fısıldadı ve çınar ağacının gövdesi hafifçe açılarak Daisy'nin önüne mavi, gümüş işlemeli bir kapı çıkıyor.
İçeriye adımını attığında içeri de bazı büyü seslerinin yankılandığını duyduğun da telaşla kapıyı açarak içeri girdi ve bir de ne görsün Bir Ruh emiciydi. Hemen asasına sarıldı ve ilk olarak kendini toparladı sonra da en mutlu anını zihninde iyice canlandırdıktan sonra kendini hazır hissedince o büyülü sözleri asasını ona doğru tutarak haykırdı. '' Expecto Patronum! '' O büyülü sözleri haykırdıktan sonra bir kaç saniye içersinde asasından devasa büyüklükte bir ışık çıktı ve patronusu olan Unicorn belirdi. Ruh emicinin artık kaçacak bir deliği bile yoktu. Her iki taraftan patronus büyüsünü yapıyorlardı ve Ruh emicinin bu güzel anı bozmasına izin veremezlerdi.


En son Daisy Dina Murino tarafından Paz Tem. 19, 2009 7:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Galadrîel Lûthien

TılsımTılsım
Galadrîel Lûthien



Mücadele Tarafı : Karanlık ve Gizemli
Rp Sevgilisi : En az onun kadar gizemli
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Sibirya Kaplanı (Mavi gözleri Ruh emiciler için yok oluşun simgesidir)

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 7:14 pm



Gözlerini kapadı. Elleri yüzünde akan gözyaşlarını silmek için yetersiz kalmış parmaklarıyla habire eviriyor, çeviriyor tenine değen göz yaşlarını durdurmaya çalışıyordu. İçi açıyordu, annesini ardından haykırışı, babasının soğuk ve aldırışsız bakışları arasında kardeşinin, kolları arasından kayışı gözlerinin önünde, yeniden, yeniden, yeniden adını haykırıyordu. Sahnenin değişmesiyle kendini boş bir mezarlıkta buldu, etrafında kukuletalı yüzler asalarını ona doğrultmuş fısıldıyorlardı “kabul et, kabul et, kabul e..” bitmedi sözleri, elleri kulaklarını tıkayıp sonsuzmuş gibi gelen bir sürede çığlık attı. Sesi neden çıkmıyordu? Nefret ediyordu, herkesten, hepsinde, ona acı çektiren tüm insanlıktan. Kardeşinin ağlayan sesi geldi kulaklarına, ona sesleniyordu. “Gitme Galadrîel, gitme…” yüreğinde doğan minicik bir sevgi kırıntısına tutundu. Yenilmeyecekti, gözlerinin önünde yeniden çay evi geldi. Kocaman bir böcek önünde siyah bedenini kendisine siper etmiş, kendi tenine inat parlak beyaz bir ışık huzmesi çıkarıyordu. Bu parlayan ışığın etkisiyle tiz bir çığlıkla kendini geriye çeken Ruh emicinin büzülmesini gözleri kısılmış bir vaziyette izledi. Kafasını derinden gelen nefesini içine çekerek yukarıya doğru kaldırdı. Tepesinde kocaman bir kelebek kanatlarından çıkan beyaz ışık huzmesiyle adeta ortalığa ikinci bir güneş gibi doğmuştu. Gülümseyen Galadrîel ayağa kalkarak asasını sağ eline geçirdi. Acılar gelir geçer, baki olan hayattı ve o bu hayatın içinde var olmayı başaran güçlü bir bireydi. Ruh emicilerin neden direkt ona geldiklerini biliyordu ama onlara istedikleri zayıflığı gösterecek de değildi. Etrafa dağılmış cam kırıklarının toplanmış olması, iksir profesörünün söz dinleyen bir yapıda olduğunu gösteriyordu. Bu zor anda bile diğer profesörleri incelemeli güçlü ve zayıf yönlerini hafızasına kaydetmeliydi. Steve’nın çarpılmış suratından tam bir maceraperest olduğu anlaşılıyordu. Bu adamda sakınılması gereken bir güç vardı. Uzak durmak değil, kaleyi içten fethetmek için yakında olmalıydı, tabi iksir profesörünün adama asılmasını görmezden gelebilirse. Güçlü müttefikler her zaman iyi olmuştur. Bu karışıklığın içinde aklının böyle çalışması onu en belirgin özelliklerinden biriydi. Soğukkanlı, işte bu o idi.

Kapıdan hızlı adımlarla bir kadının girdiğini gördü. Asasından çıkan ışık huzmesi salonda bulunan son ruh emicinin de köşeye büzüşüp açık kalmış olan pencereden dışarı kaçmasına sebep olmuştu. Ama bu Galadrîel için yeterli değildi. Asasını elinde hızlıca tuttu bakışları soyut bilimler profesörüyle buluştu. Başını hafifçe eğerek düşünceleriyle anlaştılar. Kendi gücünün göstermenin zamanı gelmişti. O salak garsonlardan biri sigara içildiği için pencereyi açmasaydı bunlar başlarına gelmeyecekti. Kesin o garson mugglu soyundandı. Hangi saf kan, havalandırma için pencereyi kullanırdı ki, asa denen bir şey vardı değil mi, büyü ne işe yaradı ki, hayatı kolaylaştırmak ve yaşanır kılmaktan başka! Soyut bilimler profesörünün yanına giderek beraberce pencerenin yanına geldiler. Bir pencere de Nymphetia, diğer pencerede Galadrîel vardı. Steve de onları yalnız bırakacak gibi gözükmüyordu. Salondaki tek erkek olarak koruma içgüdüsüne yenik düştüğü belli oluyordu. Hafızasına her ayrıntıyı tek tek not etti, ileride bu ayrıntılar çok işine yarayacaktı. Asasını pencereden dışarı uzatarak en mutlu anısına sarsıldı. Yüzünde çarpık bir gülümseme vardı. Dudağının sol kısmı yukarıya kalkmış minik burnundan çıkan buğu, sessiz ortamda esrarengiz bir hava estiriyordu. Gözlerini ileriye dikerek kıvrak bir bilek hareketiyle haykırdı:

“-Ecpexto Patronum” sözler dudağından dökülür dökülmez devasal büyüklükte bir Sibirya kaplanı tam karşısında öbek oluşturmuş ruh emicilere doğru atıldı. Kükremesi içerideki cadı ve seherbazların bile dikkatini çekmişti. Ağzından çıkan sözler yüksek sesle söylendiğinden dehşet havası yaratıyordu.

-Parçala onları, acıyı, mutluluğun özüyle tattır onlara. HADİİİİİ!!!



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ophélia Daphne Morales

GezginGezgin
Ophélia Daphne Morales



Mücadele Tarafı : Darkness. I'm angel of Darkness...You've got any problem, haven't you?
Rp Sevgilisi : Şarap, geceler ve içkiler xD
Kan Durumu : De Race-Pureblood

ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: ÇAY PARTİSİ   ÇAY PARTİSİ - Sayfa 2 EmptyPaz Tem. 19, 2009 7:48 pm

- Heyecanlı mısın Ophélia?
Geveze arkadaşı yine onu yalnız bırakmıyordu. Ophélia bir türlü tek başına süslenemiyordu. Aynada kendine bakarken arkadaşı Johanna'yı görüyordu. Johanna esmer saçları ile 24 yaşlarında bir kızdı. Masum yeşil gözleri herkes tarafından ilgi görürdü. Johanna Sihir Bakanlığında çalışıyordu. Ophélia için artık orası bitmiş ve profesörlük adlı yeni bir sayfa açılmıştı. Aynada kendine baktı; mavi gözleri yine can alıcı bakıyordu. Omzuna dökülen kahverengi saçlarını kıvırmış ve açık bırakmıştı. Beyaz kısa askılı elbisesi, yüksek topuklu beyaz ayakkabıları ile kendini beğenmişti. Gözlerine kalem çekip, dudaklarına da hafif bir parlatıcı sürmüştü. Johannaona hayranlıkla bakıyordu. Ophélia kızın bakışlarına aynadan ona karşı gülümseyerek karşılık verdi. Birazdan yeni profesörler için düzenlenen parti için dışarı çıkacaktı. Kimler olacaktı acaba? Tanıdıkları olacak mıydı? Mezun olduğu okula profesör olarak dönen kaç kişi vardı? Soruların içinden çıkmaya çalışırken Johanna'nın sesi düşünceleri ortasından böldü
- Daphne hiç konuşmuyorsun. Profesör de oldun. Hiç ses çıkarmıyorsun..

Johanna Ophélia'ya Daphne derdi genellikle. Daphne annesinin ismiydi. Ophélia denmesini tercih ederdi. Ne zaman Daphne ismini duysa içinde sönmeyen ateş tekrar canlanırdı. Aradan kaç yıl geçmiş olsa da annesini bir türlü unutamazdı. Şimdi bunları düşünmenin sırası değildi. Ama hep aklındaydı annesi zaten. Hemen yatağının yanıbaşındaki sihirli çerçeveyi aldı. Annesinin güldüğü resmi görüp zor da olsa konuşmaya başladı;
"İşte istediğin oldu anneciğim. Profesör oldum..Sen hep onu isterdin. Hem de mezun olduğum okula biliyor musun? Umarım mutlusundur. Ben çok mutluyum ama sen yoksun yarım bir mutluluk bu.'' Sözlerine devam edecekti ama Johanna onu durdurmaya kalkıştı;
- Ophélia hadi topla kendini. Şimdi gitmen gereken bir parti var onu düşün. Annen çok mutludur eminim. Sil şu gözyaşlarını çabuk! diyerek ona gülümsedi. En yakın arkadaşının desteğini alan Ophélia eliyle yanağına akan gözyaşlarını sildi ve aynada son kez kendine baktı. Evet parti için hazırdı. Johanna kafasını sallayıp onay verdikten sonra adımlarını hızlandırarak dışarı çıktı.

Kısa bir süre gölün oraya gelmişti. Garip olmuştu ama kapısa kimse yoktu. Normalde parti için görevliler olurdu mutlaka. Ters giden bir şeyler var mıydı yoksa? Ama böyle bir günde ne olabilirdi ki. Ophélia sonunda içeri adım attı. Ama attığı an şaşkınlıkla etrafa bakıyordu. Her bir yana dağılmış kişiler, yerlere dökülmüş içecekler. Burada ne olmuştu böyle? Ne beklerken neyle karşılaşmıştı. Çantasını güvenli bir yere bırakıp üzerindeki ince paltoyu da çıkarmıştı. Geriye kalan ne olduğunu sormaktı. Ama kimse soracağını bilemedi. Kenara çekilip biraz zamanın geçmesini bekledi.


En son Ophélia Daphne Morales tarafından Ptsi Tem. 20, 2009 12:19 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

ÇAY PARTİSİ

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 6 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-