AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Doğum Günü Partisi

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki
YazarMesaj
Aaron Marcus Darwyn

GezginGezgin
Aaron Marcus Darwyn



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : .......
Kan Durumu : safkan
Patronus : Anka kuşu

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyÇarş. Haz. 24, 2009 10:25 pm



Sınavlar,quidditch kaptanlığı ve bunun gibi birçok neden den dolayı bayağıdan beridir göremediği Rosalie’yi özlemiş ve en sonunda onu görmeyi başarabilmişti. Aslında onun ilk başta kendisini görmediğini anlamıştı. Çünkü çalan müziğin etkisine girmiş gibi görünüyordu. Dans etmemekte usta olan Marcus ise Marcus’a yaklaşmış ve arkasından kulağına fısıldamıştı. Kesinlikle o özlemiş görünüyordu. Ve bunun sonucunda Marcus hayranlık dolu laflar sergilemişti. İnanmıyorum gelmişsin, hiç tahmin etmemiştim … Seni çok özlemişim aşkım.” Bu laflar karşısında pembeleşen yanakları iyice kımızıya dönüşen Marcus başına öne eğip yüzünün eski rengini almasını bekledi. Ve o da alçakgönüllü olarak içinden gelen sözleri sarfetti.”Seni yalnız bırakacağımı düşünmüyordun değil mi” O anda kıza hafifçe göz kırptı ama içinde doğan bir his ona sarılması gerektiğini söylüyordu. Ama bu hareket neredeyse aynı hisleri hissettiği Rosalie’den geldi. Ve kız ona sarıldı. Rosalie’ye sarılmayı resmen unutmuş gibiydi. Onun güzel kokusunu koklamak ve narin bedenine sarılmak iyi gelmiş ama onu yine utandırmıştı. Bu yüzden yüzünü bu sefer kaldırmak yerine düz tuttu. Ama o sırada Rosalie kaybolmuştu. Acaba kendisinin benimle bir problemi mi var” diye kuşkuyu gözünün önünden zihninle itti. Ve o anda eli kaymakbirası ile dolan Rosalie’e sıcak bir gülümseme ile baktı. Kızın ona bir kaymakbirası uzatması ile minnetkar olan Marcus kaymakbirasını hızla içmeye başladı. Sıcaklığı ile içini ısıtan kaymakbirasını kana kana içen Marcus bir yandan da çok fazla uzun süre gibi gelen sürede Rosalie’nin değişiklerine göz gezdirdi. Ve o anda Rosalie’nin kendisine doğru fısıldadığını anladı.

Bir yandan da sınıf başkanlığımı kutluyorum, şerefe. Bir anda gelen bu fısıltıya çoşkuyla tepki veren Marcus bu düşünc elerini geciktirmeden Rosalie’ye aktardı”Bu inanılmaz. Gece dolaşırsam ve sen beni yakalarsan en azından ceza almadan kurtulabilirim”dedi. Ve gülümseyerek ona baktı. İki sınıf arkadşı vardı. Ve bu onun çok işine yarayabilirdi. Hogwarts’ta olmadıklarını anlayınca ne olacaklara hiç önem vermiyordu. Tek istediği eğlence dolu vakitler geçirmekti.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/aaron-ma
Curtis Billy Manson

GezginGezgin
Curtis Billy Manson



Mücadele Tarafı : Karanlığın Ordusu
Kan Durumu : Melez
Patronus : Cymric

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyPerş. Haz. 25, 2009 1:24 am

Caprice, Fred'i kolundan tutarak içeri çekti. Bakışlarından anlaşılan kadarıyla Fred'e pek de inanmamıştı.
-Yeme bizi Bill, hani geçen hafta ders çıkışı, muskadan sonra işte, seni hepimiz gördük. Tamam, ben biraz fazla dikkatli olabilirim, dikkatli dedim ama bak, seni takip ettiğimi filan yok, o esmer kızın mavi fularını havada yakalayıp ardından götürmedin mi? Bence o kızla ilgileniyorsun.
Fred'in gözbebekleri büyüdü ve düşündü."Acaba hangi kızdan bahsediyor olabilir ?" Eliyle sus işareti yaparak yakın arkadaşı Caprice'yi daha fazla saçmalamaktan kurtardı. Fred onu aldı ve boş masalardan birine oturttu. Caprice yaptığı hatayı anyalacak olacakki;
-Sustum, tamam aramızda kalacak. Bak Lizz de geldi. Hey Lizz buradayız. Diyerek toparlamaya çalıştı.
Lizz ve Caprise dans pistinde döktirmeye başladılar. İçlerinde partiyi dışardan izleyen sadece Fred gibiydi. Ama yinede oldukça zevk alıyordu bundan. Partide bir Gryffindor'lu çocuk vardı. Oldukça dikkat çekiyordu. Fred, onun Rose'un sevgilisi olduğunu ve bu nedenle partiye katıldığını biliyordu. Partiyi izlerken içeceğinden yudumlayan Fred'in gözü tekrar Lizz ve Caprice'ye kaydı. Enerjileri hiç bitmeyecek gibi görünüyordu. Onları öyle görürken Fred'in aklından geçen şeyler;"İyiki partiyi daha uygun bir saatte yapmıyoruz." oldu.
Dakikalar geçiyordu ve parti hiç bitmeyecek gibi görünüyordu. Zaten Fred bu partinin hiç bitmemesini istiyordu. Okula döndüklerinde alacakları ceza'yı düşünmemeye çalışarak partinin zevkini çıkarıyordu olabildiğince. Tam bu sırada dikkat çeici bir şey oldu. Caprice eline mikrofonu alarak;
-Bir iki , hey millet beni duyuyor musunuz, evet işte böyle. Arkadaşlar biliyorsunuz bendeniz davul çalıyorum. Şimdi izninizle sahneye ben çıkıyorum. Hani alkış, peki solistimiz nerede? Kim benimle şarkı söyleyecek? Hadi ama utanmayın.
Bu sözlerden sonra Fred neredeyse masanın altına girecekti. Şarkı söylemek. Evet çoğu kişiye göre bu konuda bir yeteneğe sahip fakat onun böyle düşünmediği kesin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/freddy-bi
Bisaltes Lachowski

GezginGezgin
Bisaltes Lachowski



Mücadele Tarafı : DVPD-Deli Ve Psikopatlar Derneği
Rp Sevgilisi : Reiné,sonsuza dek ^^
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Anakonda

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyPerş. Haz. 25, 2009 2:40 pm

Sabahın o muhteşem turuncu sıcak ışınları yüzüme vuruyordu. Sabah olmuştu. Bugün birinin doğum gününe gidecektim. Gözlerimi zorlukla açtım. Yatakhane çoktan aydınlanmıştı. Etrafta sarı ve turuncu tonlarıyla hükmeden güneşi hissedebiliyordum. Saate bakmak için dönmüştüm. Buda neyin nesi? Geç kaldım! Hızla yataktan doğruldum. Hemen hızla üstüme bir şeyler giydim. Bu olamazdı. Hufflepuff'lı kızın doğum gününe gitmek için 1 saat önceden kalkmalıydım. Bu kötü durum içimde yanan öfke alevini tetiklemiş gibiydi. Bu sefer kendime öfkelenmiştim. Hızla siyah pantalonumu giydim. Ardından üstüme giymek için temiz gri tişörtümü giydim. Ayaklarımda her zaman giydiğim siyah konverslerim vardı. Hızla ellerimi saçlarım arasına götürdüm ve iyice dağıttım. Çıkmak için yatakhanenin kapısına doğru ilerlemeye başlamıştım. Ayaklarım isyan eder gibi bazı tıkırtılar çıkarmıştı. Kaslarımı açılması gerekiyordu. Bunun içinde hızlı bir şeyler yapmam gerekiyordu. Hızla merdivenlerden inmeye başladım. Bacaklarım kasılıp tekrar gevşerken cebimdeki garip uzun tahta parçası bacağıma batıyordu. Asamı cebime koymuştum. Bir sorun olabilirdi. Doğru olabilirdi. Bunun için tedbirli olmam gerekiyordu. Turuncu ve sarı tonların hakim olduğu kırmızı Gryffindor ortak salonunda garip sessizlik içimi kaplamıştı. Burası sessizdi. Fazla sessiz ve kasvetli.. Hemen garip çıtırtılar çıkartan o şöminenin önüne geldim. Geç kalmıştım. Bunun için asla kendimi affetmiyecektim. Turuncu alevler saçan şöminenin önünde durdum. Asamı hızla çektim. Ateşe doğrulttum.
-Evapsie
Kendimi garip hissetmiştim büyülü sözcükleri söylerken. Bir anda hızla ciğerlerime dolan o muhteşem oksijeni içime çektim. Gelmiştim. Ama bir sorun vardı. Yanlış yerdeydim. Belkide değildim. Burasının Londra olduğu her yanında belliydi. Şimdi yapmam gereken tek şey Louvthoon Restoran'ı bulmam lazımdı. Bunun içinde uzun bir uğraş vereceğim doğruydu. Ayaklarım hızla kasılıp gevşerken kaslarım isyan ediyor gibiydi. Onları aldırmadan daha da hızlanmaya başladım. Restoran'ın yerini biliyordum. Benim şu anda bulunduğum yerden biraz daha uzaktı. Ciğerlerime dolan oksijen beni rahatlatmıyordu. Oklsijeni hızla içime geri çekip daha ciğerlerime gitmeden tekrar dışarıya bırakıyordum. Bu işlemde genzim yanıyordu. Gözlerim bir radar gibi Restoran'ın tabelasını arıyordu. Fazla arama yapmamıştım. Çünkü tam karşımda duruyordu. Hızla oraya yöneldim. Bacaklarım kasılıp gevşerken biraz yavaşladığımı hissetmiş gibi rahatlamışlardı. İçeri girdiğimde içerdeki kalabalığı görünce içimden kendime lanetler savurmaya başladım. Şimdi hızla ve yorulmuşcasına nefes alıyordum. Ciğerlerime giden oksijen genzimi yakıp geçiyordu. Umursamadım. Birden üstümde hissettim gözlerin acımasızca saldırısına uğramış gibiydim. Birden Caprice'i gördüm. O kadar güzeldi ki.. Büyülenmiş gibi oldum. Ona karşı beslediğim duygular gün geçtikçe dahada artıyordu. Caprice sahnedeydi. Şarkı söylemeye hazır gibiydi. O bir baterist olduğunu unutmuştum. Sonra aklımda benimde bir gitarist olduğum aklıma geldi. Bu ne aptallık.. Bunları unutmuştum. Büyünün yüzünden olabilirdi. Bu düşünce benim gülmemi sağlamıştı. En azından yüzümde ufak bir tebessüm oluşmuştu.
-Geç kaldığım için özür dilerim. Birileri şarkı için gitarist arıyorsa ben buradayım. Geri vokal olarak.
Caprice bakarak gülümsemiştim. Birlikte bir şeyler çalıp söylemek hoş olacaktı. Hemde çok hoş.. Birden Aaron'u gördüm. Başımla selamlıyarak hızla sahneye çıktım. Duvara dayalı duran siyah bass gitarı görünce içimdeki müzik canavarı uyanmıştı. Hızla onu elime aldım. Sonra Caprice'e baktım. Gözlerine odaklanmıştım. Kaybolur gibi oldum. Sonra birden kendime geldim. Gülümsemem şimdi tamamen yayılmıştı.
-Ee vokalimiz kim olacak bakalım?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyPerş. Haz. 25, 2009 10:38 pm

Parti giderek güzelleşiyordu. Gelenler,müzikler,kahkaha ve neşe. Bu gün harika bir gündü. Alexis çok mutlu olmuştu..Müziğe kendini kaptırmış dans ederken enerjik kız Caprice'in mikrofonda bir şeyler dediğini duydu:
Bir iki , hey millet beni duyuyor musunuz, evet işte böyle. Arkadaşlar biliyorsunuz bendeniz davul çalıyorum. Şimdi izninizle sahneye ben çıkıyorum. Hani alkış, peki solistimiz nerede? Kim benimle şarkı söyleyecek? Hadi ama utanmayın.
Harika diye içinden geçirdi Alex. Bateri çalanları hayranlıkla izlerdi. Ritmleri hissetmek,o sesler ve daha bir sürü şey. Şarkı söylemek mi? Alexis'in sesi güzeldi. Şarkı söylerdi kendi piyanosuyla saatlerce. Hissederdi notaları,şarkının sözleri. Bir an düşündü. Acaba söylese miydi? Nasıl olurdu..Kendi ruh haline göre bir şarkı seçip haykırmakistiyordu. Hissetmek ve hissettirmek...Ne zamandan beri söylememişti. Bunu çok istediğini farketti ve yüksek bir sesle;
"Ben söyleyebilirim. Uzun zamandan beri söylememiştim. Tabii isterseniz" diyerek arkadaşlarının vereceği tepkiyi bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyCuma Haz. 26, 2009 4:47 pm



İşte şimdi parti, parti olacaktı. Neithan’ın içeri girişiyle neşelenen Caprice, onun yanında gelip köşede uslu uslu duran gitara uzanmasını huşu içinde izledi. Her şey tamamdı şimdi sıra solisteydi. Alexis, evet işte bu, diye düşündü. Aslında aklı Bill’de idi, ona yaptığı son bestesini söyletmeden pistten ayrılmaya da niyetli değildi. Bir türlü hangi kız için bestelediğini söylemiyordu. Neithan’ı elinden tutarak sağından sol tarafına geçirdi.

-Hoş geldin Neat, geç kaldın ama, hadi neyse affettik, ne çalacağız, dur Alexis’e de alayım. Hey Alexis, ne söylemek istersin?

Neathan ile Alexis’i konuşurken, elindeki mikrafonu pistin ortasındaki ayaklı korkuluğa yerleştirip masaya Rose’un yanına gitti. Aaron’un geleceğini adı gibi biliyordu, bu güzellik abidesi sevgilisini gözünün önünden ayırmazdı ki. Sohbete nereden başlayacağını düşünürken birden lokantanın kapısı açıldı. Daha içeriye gireli yirmi dakika olmuştu. Bu lokanta muggle semtindeydi, acaba dikkat çekecek bir şey mi yapmışlardı? Kapıdan içeriye yaşlı bir kadın ile yanında torunu olabilecek, onlarla hemen hemen aynı yaşta, sarı paltosuyla çekine çekine yürüyen bir kız girdi. Caprice Rose’un suratına doğru baktı, kaş göz işareti yaparak neler olduğunu sorguluyordu. Rose bir şey bilmediğini anlatan el işaretini verdiğinde Caprice gelenlere doğru Rose ile birlikte yürümeye başlamıştı bile.

-Hanım efendi, bayan, sanırım bir yanlış anlama var, bu özel bir parti ve bu lokanta bu gün kapalı. Size yo...
-Çekil önümdem sırık bozuntusu.
-Ne!
-Yaşlı bir hanıma nasıl davranılacağını öğretmediler mi sana? Anita buraya gel, bu mu, söyle bana bu çoçuk mu?

Kadın Caprice ve Rose’u kenera iterek pistin önüne kadar gelmiş sanki alana demir gibi ayakları üzerinde dimdik duruyordu. Kendisininin ve yanındaki torunu olduğunu düşündükleri kızın da boyunun kısa olmasının verdiği eziklikle, yaşlı kadın gençlere tepeden bakmaya çalışıyor, bakışlarıyla onları baştan aşağı tek tek süzüyordu. Yaşlı kadının dudağındaki pembe ruj onu her ne kadar sevimli gösterse de kadıncağız konuşmaya başladığında bu yaşlı kadının tam bir cadaloz olduğu ortaya çıkıyordu. Parmağını Neithan’a çevirerek sordu.

-Cevap versene, bu mu?
-Iıh büyükanne.
-Ya şu patlak gözlü mavi oğlan, he? Söle o mu?
-Şey büyükan...
-Mızmızlanma da söyle çabuk daha çamaşırhaneye uğrayaçağız
-O büyükanne.

Yaşlı kadının gösterdiği, torununun da kabul ettiği kişi Billdi, peki ondan ne istiyorlardı? Bill şaşkınlığının doğruğunda, kendisine doğrultulan parmağa bakıyor öylece neler olduğunu bakışlarıyla arkadaşlarına soruyordu. Kimseden gık çıkmıyordu. Neithan elindeki gitarı bırakmış, yanlarına doğru yürüyordu. Alexis gülmeli mi ağlamalı mı bilemiyor son çare sınıf başkanlarının gözlerinin içine bakıyordu. Caprice bu komedinin daha ne kadar süreceğini beklemenin bir anlamı olmadığına kararvererek yaşlı kadının yanına gitti. Kadın hızlıca Bill’in yanına gitmiş işaret parmağını tehdit edercesine bununun üstünden gözüne doğru sallıyordu.

-Hanımefendi, arkadaşımızın ne yaptığını öğrenebilir miyiz?

-Ne mi yaptı! Geçen hafta bizim marketin önünden geçerken sağ elini saçının sol tarafındaki kıvrımı tutup kızıma bölebir bakıp bununu kaşıdı. Haa, bu arada gülümsüyordu, yüzünü uzaktan seçemesem de gülümsediğini gördüm. Benim ailen Hindistanın soylu ailelerine bağlıdır ve gelenekler kati kurallarlarla ayakta kalır. Hadi burnunu kaşıdı, bir de üstüne üstlük hapşırup, eğilme numarası ile kızımın eteğine tutunmaz mı? Namus meselesi bu. Kızımın gözlerinin içine, baka baka ardından ona merhaba demez mi! Sen, koca gidi kız olacan bi de, bakma öle şapşal şapşal yüzüme merhabanın anlamını bilmez misin, merhaba ; benden sana kötülük gelmez, anlamına gelir. Ya işte, kimden kötülük gelmez; kocadan. Bu kelime saadece evlenilecek kızlara kur için söylenir. Bu delikanlı üstüne üstlük torunumun eteğini tuttu. Hala yüzüme bakıyolar, bir de okullusunuzdur siz di mi? He, de mi? Bak bak yüzünden belli utanıyo çoçuk, yok namus meselesi bu kızımla, yok kızım değil o evli torunumla evleneceksin. Kız gel buaraya da kocanın yanında dur.

Caprice dayanamayarak bastı kahkahayı, şimdi Bill bu durumdan nasıl kurtulacaktı? Ya da Bill o kızın eteğini neden tutmuştu, zavallı Bill, nereden bilsin bu ihtiyarın günlerdir onu aradığını ve Caprice ile Lokantaya girerken köşedeki bankta bu kadınla torununun onu aramaktan yorgun düşmüş ayaklarını dinlendirirken onları göreceğini. İşte şimdi ortalık renkleniyordu, acaba bu parti doğum günü partisi olmaktan çıkıp Nişan davetine mi dönecekti?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Fëanor Ian Úmarth

GezginGezgin
Fëanor Ian Úmarth



Mücadele Tarafı : Apocalyptique
Rp Sevgilisi : Nadja ^^.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Mantikor

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyCuma Haz. 26, 2009 5:00 pm

Havanın o sıcaklığı ortak salondan içeriye girerken etraftaki sessizlik içime çökmüştü resmen. Kaybeden bir ordu komutanı gibi yığılmış yatıyordum. Hayatımı yaşamak istiyordum. Güneş ortak salona doğru süzülürken etrafı mutlu kılan o aydınlığın sıcak ışığı yayılıyordu. Karanlık gölgeler ise kaçmak için dolapların arkası gibi eski ve tozlu havanın olduğu yerlere kaçıyorlardı. Gece olmasını bekleyen bir yarasa gibi geceyi bekliyorlardı. İntikam almak istercesine oradan güneşin ışıklarına bakıyorlardı.
Bugün bir doğum günü partisi vardı. Tüm Hufflepuff'lılar davetliydi. Dolayısı ile bende davetliydim. Hızla üstümü giyindim. Dağınık saçlarımı ufak bir hareketle dahada dağıttım. Şimdi bu beni rahatlatmıştı. Garip bir şekilde içimdeki sigara hayranlığı güneşin ışıklarından etkilenmiş olacak ki uyanmıştı. Boğazımdaki bazı hücreler o gri ve beyaz tonlardaki zehirli dumanın tadını tatmak için kıvranıyordu. Ama şu anda olmazdı. Şu anda bir doğum günü partisine gidecektim. Bu yüzden içmemeliydim. Belki oraya vardığım içebilirdim. Hızla doğum günü kızına aldığım hediyeyi cebime koydum. Şimdi hazırdım. Gri ve yeşil tonların hakim olduğu konverslerimi giymiştim. Üstümde siyah ve beyaz renklerde süslenmiş tişörtümü giymiştim. Altımda ise birçok cebi bulunan siyah kot pantalonum vardı. Hızla yatakhaneden çıkarken bacaklarım isyan eder gibi çıtırtılar çıkartıyordu. Kasılıp gevşerken kaslarım güneşin tadına bakıyordu. Bu hoşuma gitmişti. Ayrıca kaslarıma garip bir enerji vermişti. Ortak Salona çıktığımda burun deliklerimden giren ferahlık hissini andıran o oksijeni sonuna kadar ciğerlerime çektim. Kulaklarıma garip çıtırtılar çıkartan ateşin sesini duyuyordum. Hızla onun yanına giderken bacaklarım beni bir şeyden kaçırır gibi hızla yanına götürüyordu. Ateşin önüne giderken içime dolan garip sıcaklık beni mutlu etti. Vücuduma değen o sıcak hava nefes borularımı ısıtmak istercesine sıcak oksijeni burun deliklerime doğru yolluyordu. Genzimdeki bir kaç hücre hala sigaranın o zehir dolu gri ve beyaz tonlarıyla süslenmiş dumanının tadına varmak istiyordu. Bunun için yanıp tutuşuyor gibiydi. Asamı yavaşça ateşe doğrulttum. Konsantre olduğum yer Restoran değil vaftiz babamın eviydi.
-Evapsie!
Garip bir his içime dolarken aldığım nefes sanki bir anda kesilmişti. Garip bir şekilde yanıyormuş gibi hissettim kendimi. Tam boğulmak üzereyken-ya da ben öyle sanıyordum- vaftiz babamın evinde olduğumu anladım.
O hafif küfle karışmış oda parfümün kokusunu ciğerlerime çekerken inanılmaz mutlu hissediyordum kendimi. Birden tanıdık bir ses kulaklarıma ses dalgalarını yollamıştı. Vaftiz babamın sesiydi bu..
-Ryan? Hele şükür gelebildim. Hadi araba dışarda gidelim.
Bu söz sonrasında yüzümde yayılan o muzipçe gülümseye bakarak gülümsemişti. Hızla kapıya doğru koşarken bacaklarım kasılıp gevşiyordu. İsyan eden o sesini çıkartıyordu. Bu hoşuma gitmişti. Ama fazla zorlamam sonucunda kemiğin garip bir şekilde yerinden kırılmasına sebebiyet verebilirdim. Kapının önünde ilerlerken kapının açıldığını duydum. Vaftiz babam mutlaka bir büyü kullanmıştı. Ona bakmadım. Hızla soğuk ve yakıcı havanın kasvetli oksijenini ciğerlerime çektim. Birden gördüğüm karşısında şoka uğramış gibi oldum. Evin önünde gümüş renkli bir Volvo duruyordu. İnanılmazdı. Rengi soluk gün ışıklarında bile parlıyordu. Harika bir görüntüsü vardı. Hızla onun yanına giderken arkama baktım. Vaftiz babamın yüzündeki mutlu ifadesi hoşuma gitmişti.
-Bunu nereden buldun? İnanılmaz.
-Bulmam önemli değil. Beğendiğine sevindim. Hadi binde gidelim.

****


Restoranın önüne gelmeden arabadan inmiştim. Her ne kadar inmek istemesemde inmek zorundaydım. Vaftiz babama gülümseyerek bakmıştım. Oda bana el sallayarak Volvo ile birlikte sokakta evine doğru ilerlemeye başlamıştı. Motorun o muhteşem sesi kulaklarımda dans ederek yankı yapıyordu. Önüme doğru döndüğümde kapının o garip görüntüsünü gördüm. Kapıyı yavaşça açtım. İçerdeki lezzet kokusu ve garip parfümü burun deliklerimde hissettim. İçeriye girdiğimde tüm gözler bana dönmüş gibiydi. Geç mi kalmıştım? Belki. Ama benim için sorun değildi. Hızla doğum günü kızının yanına gittim. Bacaklarım yine o isyan çığlıklarını çıkartıyordu. Aldırmadım. Alexis bana gülümseyerek bakıyordu. Yüzümde yaptığım yapmacık bir ifade ile ona yaklaştım.
-Doğum günün kutlu olsun.. Buda hediyen. Umarım beğenirsin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ryan-o-ba
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyCuma Haz. 26, 2009 5:55 pm

-Hoş geldin Neat, geç kaldın ama, hadi neyse affettik, ne çalacağız, dur Alexis’e de alayım. Hey Alexis, ne söylemek istersin?
Alex şöyle bir düşündü. Biraz değişik bir parça söylemek istiyordu. Rock tarzını seviyordu daha çok. Ama neşeli bir parça olmalıydı..Karar verdi sonunda. Bir muggle grubu olan Paramore'dan CrushCrushCrush şarkısını söylemeye karar verdi. Bunu tam söyleyecekti ki kapıdan giren yaşlı bir kadın ve torununu görünce şaştı kaldı.

-Hanım efendi, bayan, sanırım bir yanlış anlama var, bu özel bir parti ve bu lokanta bu gün kapalı. Size yo...
-Çekil önümdem sırık bozuntusu.
-Ne!
-Yaşlı bir hanıma nasıl davranılacağını öğretmediler mi sana? Anita buraya gel, bu mu, söyle bana bu çoçuk mu?


Kimdi bu kadın ve ne istiyordu. Ayrıca Alex kadının ses tonunu duyunca ürktü. Gerçi muggle olduğu için bir şey yapamazdı ama kadını konuşturmamak daha iyisiydi. Rose ve Caprice'e baktı kim bunlar anlamında. Yalnız kadın susmuyordu. O tiz sesini duymak Alex için bir işkence gibiydi...
-Cevap versene, bu mu?
-Iıh büyükanne.
-Ya şu patlak gözlü mavi oğlan, he? Söle o mu?
-Şey büyükan...
-Mızmızlanma da söyle çabuk daha çamaşırhaneye uğrayaçağız
-O büyükanne.


O derken Bill'i gösteriyorlardı. İş gittikçe garipleşiyordu. Birisi şaka mı hazırlamıştı yoksa Bill bir şey mi yapmıştı. Gerçekten çok ilginçti. Bill neye uğradığını şaşırmıştı. Birisi neol dğunu sormuştu:
-Ne mi yaptı! Geçen hafta bizim marketin önünden geçerken sağ elini saçının sol tarafındaki kıvrımı tutup kızıma bölebir bakıp bununu kaşıdı. Haa, bu arada gülümsüyordu, yüzünü uzaktan seçemesem de gülümsediğini gördüm. Benim ailen Hindistanın soylu ailelerine bağlıdır ve gelenekler kati kurallarlarla ayakta kalır. Hadi burnunu kaşıdı, bir de üstüne üstlük hapşırup, eğilme numarası ile kızımın eteğine tutunmaz mı? Namus meselesi bu. Kızımın gözlerinin içine, baka baka ardından ona merhaba demez mi! Sen, koca gidi kız olacan bi de, bakma öle şapşal şapşal yüzüme merhabanın anlamını bilmez misin, merhaba ; benden sana kötülük gelmez, anlamına gelir. Ya işte, kimden kötülük gelmez; kocadan. Bu kelime saadece evlenilecek kızlara kur için söylenir. Bu delikanlı üstüne üstlük torunumun eteğini tuttu. Hala yüzüme bakıyolar, bir de okullusunuzdur siz di mi? He, de mi? Bak bak yüzünden belli utanıyo çoçuk, yok namus meselesi bu kızımla, yok kızım değil o evli torunumla evleneceksin. Kız gel buaraya da kocanın yanında dur.

Evlenmek..Bill,etek ve koca kelimeleri. Caprice'in kahkahasıyla da gaza gelen Alex gülmeden edemedi. Zavallı Bill. Başı çok büyük dertteydi. Çok utandığı belliydi. Birden acıdı ama bu çabuk geçti. Gülmesine engel olamıyordu. Kendisini tutmak için başka tarafa baktığında Ryan'ı gördü. Ona karşı gülümsedi. Ryan elinde bir paketle geliyordu...Neydi acaba?
-Doğum günün kutlu olsun.. Buda hediyen. Umarım beğenirsin
Hediye. Ah çok sevinmişti Alex..En mutlu günüydü bugün. Böyle arkadaşlara sahip olduğu için çok mutluydu. Ryan'a karşı şunu dedi
-Teşekkür ederim Ryan. Gelmen yeterliydi..Hediyeye gerek yoktu diyerek ona bakarak gülümsedi. Öte yandan Bill neye uğradığını şaşırmıştı. Büyükannenin yanına giderek Alex şöyle dedi:
-Hanımefendi. Bill'in böyle bir şey yaptığına inanmam. Ama böyle bi durum varsa daha sonra konuşabilir misiniz.
-Sana mı soracağım ben ne zaman konuşacağımı. Hem burası niye kapalı torunumla yemek yiyecektim.
Alex'in sabrı iyice taşmıştı. Ama saygı dolayısıyla zar zor konuşabildi düzgünce
-Bugün doğum günüm ve burada kutlama yapıyoruz. O yüzden kapalı bugün...diyerek duruma açıklık getirdi.






Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Curtis Billy Manson

GezginGezgin
Curtis Billy Manson



Mücadele Tarafı : Karanlığın Ordusu
Kan Durumu : Melez
Patronus : Cymric

Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Doğum Günü Partisi   Doğum Günü Partisi - Sayfa 2 EmptyCuma Haz. 26, 2009 5:56 pm

Parti o kadar zevkli geçiyordu ki Fred yalnız olmasına rağmen çok eğleniyordu. Herkes partinin tadını çıkarıyordu. Fred’in en büyük arzusu Caprice’in onu şarkı söylemeye zorlamamasıydı. Bunun için herşeyi yapabileceğini düşünüyordu. Ama bilmediği birşey vardı. Yaklaşmakta olan tehlikeden habersiz bir takım düşüncelere dalmıştı. Birden içeri Neithan Ilvuatar Mogoth girdi. Onu tanıyordu Fred. Gryffindor’lu olduğunu biliyordu, ama onunla pek fazla konuşmuşluğu da yoktu. Caprice’in şarkı söyleme davetinden sonra Alexis ona cevap verdi;
"Ben söyleyebilirim. Uzun zamandan beri söylememiştim. Tabii isterseniz"
Bu Fred’i rahatlatmıştı. Şarkı söylemekten kurtulduğunu düşündü. Ama daha sonrasında olacak olan şeylerden sonra sabaha kadar şarkı söylemeyi isteyeceğinin farkında değildi. Retoranın kapısı birden açıldı ve içeriye yaşlı bir kadın ve yanında genç bir kız girdi. Herkesin şaşkın bakışları altında Fred, Rose ve Caprice’e bakıyordu. Bununda bir sürpriz olabileceğini düşünmüştü. Birden gözü yaşlı kadının yanında bulunan kıza gitti. Kız dikkatlice Fred’e bakıyordu. Caprice yaşlı kadına birşeyle söyleyecekti ki;
-Hanım efendi, bayan, sanırım bi yanlış anlama var, bu özel bir parti ve lokanta bir gün kapalı, size yo...
Kadın tek bir hamlede Capice’i susturdu;
-Çekil önümden sırık bozuntusu.
-Ne!
-Yaşlı bir kadına nasıl davranılacağını öğretmediler mi sana ? Anita buraya gel, bu mu, bu o çocuk mu ?
Fred, yaşlı kadının Caprice’e söylediklerinden sonra sessizce kıkırdamaya başladı.. sırayla bütün erkekleri işaret ederek “bu o çocuk mu ?” diyordu. Neithan’a yaklaşarak;
-Cevap versene bu mu ?
-Iıh büyükakanne.
-Ya şu patlak gözlü mavi oğlan, he ? Söyle o mu ?
-Şey büyükan..
-Mızmızlanma da söyle çabuk, daha çamaşırhaneye uğrayacağız.
-O büyükanne
Fred, neye uğradığını şaşırmıştı. Kadının onu ne için aradığından haberi yoktu fakat iyi bir sebepten ötürü aramadığı her halinden belli oluyordu. Fred kızın söylediklerinden sonra cevap verdi;
-Hayır.O-o değil büyükkanne, yani bayan. Yani ben değilim. Pardon siz neden beni arıyordunuz. Yani aradığınız kişiyi.
Fred’in aklı karşmıştı. Heyecan, korku, adrenalin karışımı bir durumda bulmuştu kendini dakikalar içinde. Yaşlı kadın hızlıca Fred’in yanına gelerek işaret parmağını gözüne sokarcasına ona uzattı. Caprice’de herkes gibi şaşkındı, fakat oda herkes kadar rahatsız görünüyordu bu durumdan, en azından Fred öyle düşünüyordu.
-Hanımefendi, arkadaşımızın ne yaptığını öğrenebilirmiyiz ?
Fred, Caprice’in sözlerinden sonra hızlıca kafasını evet manasında sallamaya başladı. Kendisini bu durumda nasıl bulduğunun şaşkınlığıyla beraber, bu durumdan nasıl kurtulacağını telaşı sarmıştı onu adeta. Yaşlı kadın sinirli bir biçimde Caprice’in sorusuna cavap vermeye başladı;
-Ne mi yaptı! Geçen hafta bizim marketin önünden geçerken sağ elini saçının sol tarafındaki kıvrımı tutup kızıma bölebir bakıp bununu kaşıdı. Haa, bu arada gülümsüyordu, yüzünü uzaktan seçemesem de gülümsediğini gördüm. Benim ailen Hindistanın soylu ailelerine bağlıdır ve gelenekler kati kurallarlarla ayakta kalır. Hadi burnunu kaşıdı, bir de üstüne üstlük hapşırup, eğilme numarası ile kızımın eteğine tutunmaz mı? Namus meselesi bu. Kızımın gözlerinin içine, baka baka ardından ona merhaba demez mi! Sen, koca gidi kız olacan bi de, bakma öle şapşal şapşal yüzüme merhabanın anlamını bilmez misin, merhaba ; benden sana kötülük gelmez, anlamına gelir. Ya iştie, kimden kötülük gelmez; kocadan. Bu kelime saadece evlenilecek kızlara kur için söylenir. Bu delikanlı üstüne üstlük torunumun eteğini tuttu. Hala yüzüme bakıyolar, bir de okullusunuzdur siz di mi? He, de mi? Bak bak yüzünden belli utanıyo çoçuk, yok namus meselesi bu kızımla, yok kızım değil o evli torunumla evleneceksin. Kız gel buaraya da kocanın yanında dur.
Caprice, kadının sözlerinden sonra kahkaha atmaya başladı ve bu durum Fred’in hiç de hoşuna gitmedi. Daha sonra Alexis'de gülmeye başladı. Fred'in sabrı artık taşıyordu. O kadar sinirliydiki asasını çıkartıp kanına lanetler yağdırabilirdi, ve tabi çirkin kızına. Birkaç saniye sonra Alexis konuşmaya katıldı;
"Hanımefendi. Bill'in böyle bir şey yaptığına inanmam. Ama böyle bi durum varsa daha sonra konuşabilir misiniz.
-Sana mı soracağım ben ne zaman konuşacağımı. Hem burası niye kapalı torunumla yemek yiyecektim.
Sinirlendiği her halinden belli olan Alex;
-Bugün doğum günüm ve burada kutlama yapıyoruz. O yüzden kapalı bugün...
Fred kendini daha fazla tutamadı ve;
-Bakın bayan. Kızınızın eteğine tutundum diye beni torununuzla mı evlendireceksiniz yani. Sorun sadece eteğini tutmuş olmamsa yenisini alayım giysin kızınız. Üstelik çok da çirkinmiş. Kimbilir Torununuz nasıldır. Eğer size benzemişse hiç şansı yok. Evde kalacağından korktuğunuz torununuzu bana vermeye kalkıyosunuz. Bunun başka hiçbir açıklaması yok. Caprice, sende gülmeyi kes artık.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/freddy-bi
 

Doğum Günü Partisi

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 5 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-