AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Belirsiz Duygular

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Daphne A. Diedrick

GezginGezgin
Daphne A. Diedrick



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 1:41 am

“Bunu neden yaptın?” diye başlamıştı sözlerine Steven. Sakinleştirildiği belli olan hafif sen tonuna, böğürerek devam etti. “NEDEN O LANET HERİFLE OLAN İLİŞKİNDEN –HER NASIL BİR TÜRSE- BANA HİÇ BAHSETME GEREĞİ DUYMADIN?” Daphne, aklına geldiği kadarıyla Steven'ı ilk defa bu kadar sinirli görüyordu, yada tepkili. Aslında ne düşündüğü konusunda emin değildi ama, şaşırılcak bi tepkiyle karşı karşıya olduğunun farkındaydı. Mavi gözleri Steven'ınkilerle kesiştiğinde, ona bakmayı sürdürdü, önce gülümsedi, sırıttı ve daha sonra kısa bir kahkaha attı. Yere çömeldi, topuklu ayakkabısını çözmeye başladı. Sağ ayağındakini çözüp sol ayağındaki gümüş ayakkabılara yöneldiğinde, konuşmaya başladı. "Aptalın tekisin. Gerçekten bir ilişkim olduğunu ve sana anlatmayacağımı mı düşündün? Matthew bi kıza aşıktı ve onu kıskandırmak için onunla baloya gelmemi rica etmişti, malesef seninle böyle gereksiz bir ayrıntıyı konuşacak kadar uzun bir sohbet edemedik, ne yazık! Ve şimdi bunu benimle konuşmak yerine yüzüme bakmamayı tercih ediyorsun, teşekkür ederim." Ses tonunda herhangi bir duygu ifadesi yoktu, tonlama tekti, normalde biraz daha alınmış bir ton kullanması gerekirken sarhoşluğu tonlama hatalarını maksimumda tutmaya devam ediyordu. Sol ayakkabasını da çözdüğünde Steven'ın bakışlarıyla kendininki buluşturmadı, ona bakmadan ortak salondan ayrıldı. Nefes almaya ihtiyacı vardı, temiz havaya. Çıplak ayaklarıyla, kendini dengede tutma çabalarıyla yedi kat boyunca ilerledi. Steven'ın arkasından gelip gelmediğini bilmiyordu, dönüp bakmak istemiyordu, çünkü dönüp bakması böyle bir şeyi umut ettiğini gösterirdi, Steven'ın arkasından gelme ihtimali düşüktü.

Hogwarts'ın ihtişamlı giriş kapısını itekledi, çimenlere ulaşmak için basamakları indi. Kollarını açıp derin bi nefes aldı, kendi etrafında döndü. Balonun hala bitmemiş olduğunu yeni fark etti, her yer boştu çünkü. Çıplak ayakları serin toprakla temas içindeydi, ve Daphne'yi huzur dolu yere, ay ışığının enfes yansımasını taşıyan göle götürüyordu. Göl kenarına geldiğinde, yavaşça oturdu, ayaklarını suya değdirdi. Su soğuktu, ama Daphne aldırmadı. Steven'ın kullandığı 'lanet herif' sıfatı kafasında dolanıyordu, onun kıskanmış olma ihtimalini düşünüp sırıttı. Ama daha sonra gerçekle yüzleştirdi kendi fikrini, onun en yakın arkadaşıydı ve bir ilişkiden ona bahsetmemiş olmasına darılması kadar doğal bir şey yoktu. Yine de Daphne, 'lanet herif' sıfatı üzerine o kadar yoğunlaşmıştı ki, yüzleştirilmiş fikirler sadece bir kaç saniye durmuştu aklında.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Buckner

GezginGezgin
Steven Buckner



Mücadele Tarafı : tarafsız, şimdilik.
Rp Sevgilisi : kısfmet.
Kan Durumu : Melez
Patronus : Boyutunun ilerdeki yıllarda büyümesini umut ettiği bir anka kuşu.

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 2:30 am

Gülümsedi… Sebebine dair en ufak bir fikri yoktu Steven’ın. Daha bunu şaşkınlıkla karşılarken hiç de zorlama gibi gözükmeyen ufak bir kahkaha ile iyiden iyiye şaşırdı. Ve ikisi arasındaki göz teması kesiliverdi, kız yere çömeldi, ellerini ayakkabılarına attı. Ne yapacaktı, oracıkta koltuğa kıvrılıp uyumak mı? Ayakkabıların topuklarını Steven’ın suratına geçirebileceği ihtimali üzerine bile durdu bir an. Bir tanesini halledip diğerine geçtiğinde sonunda konuşmaya başladı, “Aptalın tekisin.” Dedi. ‘Sahiden mi?’ diye mırıldandı belirsizce Steven. Ancak Daphne’nin onu duyduğunu zannetmiyordu, “Gerçekten bir ilişkim olduğunu ve sana anlatmayacağımı mı düşündün?” diye devam etti kız. Ancak bu cümle öyle bir şok etkisi yarattı ki, o ana kadarki diyaloglarında yaşadığı şaşkınlıklar bir an ufalıverdi. Ne yani bir oyun muydu? Oyunsa kimi aldatmaya yönelikti? Steven? Matthew? Bir Başkası? Kafasının birden ısındığını hissetti. Bu berbat hissi en son önceki sene sonundaki Sihir Tarihi sınavında tarihteki ilk bayan sihir bakanının adını Artemis Lufkin yerine Arthedos Pumpkin yazdığını ilk öğrendiği anda yaşadığını çok iyi hatırlıyordu. “Matthew bir kıza aşıktı, ve onu kıskandırmak için onunla baloya gelmemi rica etmişti,” dediği anda az önceki hissi tüm vücudunda hissetti. Lanet olsun ki ilk konuşmaya başladıkları andaki sükunetini biraz daha koruyamamıştı. Korumuş olsaydı şimdi bunları dinlerken daha haklı bir tavır takınacaktı, dönüp dönüp Aloe’ya sanki özür bekliyormuş gibi bakışlar fırlatabilecekti. Şimdiyse özür dilemesi gereken taraf durumuna düşüvermişti. Şartlar ne olursa olsun mantıklı düşünebilmeyi elden bırakmamanın önemini bütün hücrelerinde hissetmiş, tüm benliğiyle öğrenmişti. “Maalesef seninle böyle gereksiz bir ayrıntıyı konuşacak kadar uzun bir sohbet edemedik, ne yazık!” diye devam etti Aloe, Steven ise suçluluk duygusu denen o feci ağırlıktaki kavramın altında ezilmeye başladığının farkındaydı. Sarhoş da olsa, seçildiği binanın özelliklerini son derece üstün bir başarıyla sergiliyordu karşısındaki. O anda sözünü aniden kesip ‘Peki neden baloya gitme teklifimi reddettiğinde bu söylediklerini de araya sıkıştırıvermedin?’ diye hevesle sorabilirdi. Ancak şimdi bunu yapmaya ne niyeti vardı, ne de hakkı.

“Ve şimdi bunu benimle konuşmak yerine yüzüme bakmamayı tercih ediyorsun,” dedi kız ikinci ayakkabısını da ayağından kurtarırken. Ve yeniden kalkmaya niyetlenirken de “Teşekkür ederim.” Diye finali yaptı. O her zaman nefret ettiği iğneleyici konuşmayı bu sefer kendi yaptıysa, kesinlikle ciddi bir durum vardır ortada, diye aklından geçirdi Steven. Bir an gözlerini kızın gözleriyle kavuşturmak için aralıksız olarak ona baktı, ancak kız yüzünü o tarafa çevirmedi bile, ortak salonun çıkışının bulunduğu yere yönelerek sendeleye sendeleye gözden kayboldu.

İşte bir dönemeç daha, hızla peşinden gidip açıklama yapmaya çabalamak mı, yoksa orada kalıp bir sonraki günü beklemek mi… Belki ikisi de, belki de hiçbirisi… Lanet olsun! Kızın ayak sesleri kesildiğinde kendini istemsizce koltuğa bırakıverdi.

“Ne yapacağım şimdi?” dedi kendinin duyabileceği bir seviyede. Rowena Ravenclaw’un heykeline dikti gözünü, “Yüce mantık abidesi, hadi bana bir öneride bulun şimdi,” dedi, boş gözlerle heykele bakıp duruyordu. Ve sonra belki de kendisine olan sinirini çıkarmak istercesine odayı inleten bir şekilde bağırdı, “NE YAPACAĞIM?!!”

Gözlerini heykelden ayırıp artık sönmüş ateşlerin bir kor halini aldığı şömineye dik dik bakarak birkaç dakika geçirdi. Ve sonra bir kez daha hiç düşünmeden ayağa kalktı, çıkışa doğru birkaç adım attı. Belki de gitmeliydi, sonra durakladı. Belki de yalnız bırakmalıydı. Bir kez daha Rowena’nın heykeliyle göz göze geldi, “Umarım vereceğim karar, en doğrusudur.” Diye fısıldadı ve emin adımlarla ortak salondan ayrıldı. Arkasında ‘İngiliz Büyücülerin Yayılmasında Woodcroft’lu Hengist’in Önemi’ kitabını bıraktığını fark ettiğinde koridoru yarılamıştı, ancak o anda geri dönüp almayı aklına bile getirmedi. Merdivenlere geldiğinde hiç düşünmeden hızla aşağı inmeye başladı, şatonun görkemli kapısının açılıp bir süre sonra kapandığını duyumsadığında üçüncü katın merdivenlerinden inmekteydi. Sonunda araziye çıktığında önündeki muazzam boşlukta bir an afalladı. Ne bir ses, ne bir soluk…

Adını haykırmak istedi, ancak nedense cesaret edemedi. Sıcacık ortak salondan soğuk açık havaya çıkınca içi titreyiverdi. Birkaç boş yere adımlamanın ardından, gerçekten tanıdığı Daphne’nin nereye gideceğini şöyle bir çözümlemeye koyuldu. Ve kendisini göl kıyısına giderken buldu. ‘lütfen burada ol, Daphne…’ diye geçirdi içinden. Birkaç dakika sonra göl kenarında beklediği silüete dair ilk izleri buldu. Yakınlaştığında karanlıkta bile rengini belli eden saçların kime ait olduğunu kesin olarak öğrenmişti. Çok yaklaşmadı. “Daphne?” diye fısıldadı. Tepki gelmemesi, onun Daphne olduğuna dair en büyük kanıttı.

“Şey, şu durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, özür dilemem gerekiyorsa, özür dilemekten çekinmem. Sadece, kırıldığını görmek beni- şey, beni üzer,” dedi devamını getirecekmiş gibi. Ancak getirmedi, belki de kızın tepkisini görmek en mantıklısı olurdu o anda…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daphne A. Diedrick

GezginGezgin
Daphne A. Diedrick



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 2:54 am

“Daphne?” Ve gelmişti! Steven'ın gelmeme ihtimaline karşı sıfıra düşürmüştü umutlarını, ama gelmişti. Ona cevap olarak bi efendim demek istedi, ama o kadar yorgundu ki bunu sadece aklından geçirebildi. Ya bi enerji patlaması yaşayıp sonuna kadar saçmalicaktı, ya da yakın bir zamanda burada sızacaktı. Saçmalamak minimumda tutmak istediği şeydi, şu anda durumun daha saçma bi hal almasını istemiyordu Daphne. “Şey, şu durumda ne yapmam gerektiğini bilmiyorum, özür dilemem gerekiyorsa, özür dilemekten çekinmem. Sadece, kırıldığını görmek beni- şey, beni üzer,” Steven'ın anlamlı ve anlayışla sözlerine karşı, Daphne bir şeyler düşünmeye çalıştı ama beceremedi. Uzun bir ahlama sesiyle, kollarını açıp kendini çimenlere bıraktı, ayakları suda, sırtıysa toprağın üzerindeydi, sarı saçları yeşil çimenlerin arasına yayılmıştı. Yukarıya baktığında Steven'ı gördü, demek ki Daphne'ye fazla yaklaşmamıştı. Gözlerini onun suratına dikti, sırıttı. "Uykum var."

Gözlerini kapattıktan sonra tekrar tarttı kafasında Steven'ın dediklerini. Alkol kanına tamamiyle karışmıştı artık, kusmasının bile bir faydası dokunmazdı. Yüzünü buruşturdu, ama gözlerini açmadı. "Bana güvenmiyor musun?" Kafasında ilk önce, bana güvenmiyorsun kelimeleri geçmişti ama, bunu kelimelere dökeceği sırada bu düşüncesine bir "sanırım" kelimesi eklenmişti. Soru şeklinde sormak daha mantıklı geldi o anda, şu an ne kadar mantıklı düşünebildiği hakkında pek fikri olmasa da.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Buckner

GezginGezgin
Steven Buckner



Mücadele Tarafı : tarafsız, şimdilik.
Rp Sevgilisi : kısfmet.
Kan Durumu : Melez
Patronus : Boyutunun ilerdeki yıllarda büyümesini umut ettiği bir anka kuşu.

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 3:22 am

Kollarını şöyle bir açtı, karşısında kendisine sarılmak üzere koşan birisi varmış gibi, ve sonra yavaşça geriye doğru bıraktı kendisini. Ayaklarının suda olduğunu ancak bu sayede anlayabildi Steven. Saçları şimdi ıslak çimenlerin üzerine yayılmış durumdaydı. Kız gözlerini tersten Steven’a dikti, yüzünde boş ve anlamsız bir sırıtma belirdi aniden. “Uykum var.” Diye mırılandı. O ana kadar gayet normal bir şekilde konuşabilmesine rağmen kendisini o an bırakmasına şaşırmıştı Steven besbelli. Rol olabileceği ihtimali üzerinde durdu bir an, ancak rol yapmıyor olduğunu anlaması çok güç olmadı. Anlamsız mimikleri, birden bire sırıtması, sonra yüzünü buruşturması, gerçekten ateşviskisinin onu feci çarptığını belli ediyordu.

“Bana güvenmiyor musun?” dedi yine o düz ses tonuyla daha sonra. Az önce bir anda tamamen unutmuş olduğu o suçluluk duygusunun yeniden omuzlarına bindiğini hissetti Steven. Ancak bu hal ve hareketleri onu bir nebze rahatlatıyordu da. Ortak salondaki o canlı halinden eser yoktu, kendini saldığı belli oluyordu. Ve bu da yarın kalktığında belki de bunların tatsız bir rüyadan ibaret olduğunu sanacaktı. Yine de bu riski almaya değip değmeyeceğinden emin olamadı Steven. O an aklına gelen şey, belki de içinde bulundukları durumda yapılabilecek en yerinde hareketlerden birisiydi. Bu hamle karşısında Daphne’nin nasıl bir tepki vereceği hususunda ise kesinlikle hiçbir fikri yoktu. O an emin olduğu tek şey, buz gibi bir parça suyun onu ayıltmaya yetecek olmasıydı.

“Şey,” dedi kendinden emin bir ses tonu vardı bu sefer. “Bak, bunu yapmayı gerçekten istemezdim, ama bu yaşamakta olduğumuz tatsız olayın en büyük sebebinin, senin sarhoş olman olduğunu düşünüyorum.” Diye devam etti. Kızın gözlerinin kısmen daha hızlı bir şekilde açılıverdiğini gördü, Steven belli belirsiz bir gülümsemenin ardından elini yavaşça asasına götürdü. “Belki de kendine geldiğinde, daha sağlıklı bir diyalog kurabiliriz.” Daphne’nin masmavi gözlerindeki anlık paniği görmezden gelmek zorundaydı, asasını ona doğrulttuğunda yüzüne bakamadı, “Aguamenti.” Diye fısıldadı.

Asasının ucundan çıkan ve son derece serinletici olduğundan emin olduğu su kütlesi Daphne’ye çarparken, kızın çıkardığı ilk seslerden ne derece büyük bir şok içerisinde olduğuna dair anlamlar çıkarabilmesi hiç de güç olmuyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daphne A. Diedrick

GezginGezgin
Daphne A. Diedrick



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 3:36 am

Gözlerini kapattığında iyice uyuşmuştu, uyku sıcacık kollarını açmış onu bekliyordu, özellikle soğuk rüzgar Daphne'nin çıplak tenine çarptıkça daha da çekici geliyordu uyku. Uyumakla uyumamak arasında direnirken, tatlı bir ses konuşmaya başladı, biraz uzaklardan. "Şey..." diye başlamıştı. “Bak, bunu yapmayı gerçekten istemezdim, ama bu yaşamakta olduğumuz tatsız olayın en büyük sebebinin, senin sarhoş olman olduğunu düşünüyorum.” Daphne bu sesi daha yakından duymuştu, gözlerini açtı. “Belki de kendine geldiğinde, daha sağlıklı bir diyalog kurabiliriz.” Bi an kafasında şimşekler çaktı, bunca zamandır sarhoş gezmek yerine neden asasını kullanıp düzelmemişti? Bu soruyu kendine sorduğu anda vazgeçti, çünkü kanındaki alkolü temizleyebilcek herhangi bir büyü bilmiyordu. Steven'ın bir şeyler fısıldadığını dudak haraketlerinden anladı, ama onu duymadı. Yüzüne çarpan buz gibi suyla ne yaptığını anlaması zor değildi, Aguamenti. İçinden sağlam küfürler sövdü bir anda, bu gerçekten uyanmasını sağlamıştı ama, kanındaki alkolü temizlemiyordu ya. Sızacak olan Daphne'yi uyandırmıştı şimdi Steven, Daphne için saçmalama zamanıydı.

Hafifçe doğruldu, "Lanet." diyebildi sadece. Steven'ın kendisine uzanan kolunu tuttu ve onu kendisine yaklaştırdı, onu düşürebileceğinden emin olduğu bi yakınlığa getirene kadar, yanına oturması için çekiştiriyormuş gibi davrandı. Steven biraz daha yaklaştığında, enerji patlamasının verdiği güçle onu suya itti. Steven suya düştüğü saniye pek de komik olmadığını fark etti, çünkü su gerçekten dondurucu olmalıydı. Gene de sırıtmaya başladı. "İntikam tatlı bir şey."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Buckner

GezginGezgin
Steven Buckner



Mücadele Tarafı : tarafsız, şimdilik.
Rp Sevgilisi : kısfmet.
Kan Durumu : Melez
Patronus : Boyutunun ilerdeki yıllarda büyümesini umut ettiği bir anka kuşu.

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 3:56 pm

Asasının ucundan buz gibi su fışkırtarak Daphne’yi kendine getirmenin pek de parlak bir fikir olmadığının farkına vardığında maalesef ki iş işten geçmişti. O an Daphne hangi ağırlıkta küfürler savurursa savursun, yüzde yüz haklı durumdaydı, uykulu ve uyuşuk anlarının doruğundayken buz gibi bir su kütlesiyle yüz yüze gelmek kimi olsa sinirlendirirdi. Steven’ın şimdi içinde bulunduğu durum tam olarak ‘yüzeye çıkmaya çabaladıkça dibe batmak’ diye adlandırılabilirdi. Kız ayaklarını yeniden gölden çekip biraz daha dinç bir şekilde ayaklanmaya başladığında, tepkisiz oluşu Steven’ı önce anlık olarak rahatlatsa da, bunun fırtına öncesi sessizlik olup olmadığını bilmiyordu, ve o ruh hali içindeki Daphne’den her türlü hamleyi bekleyebilirdi. Kızın “Lanet…” diye mırıldandığını duydu, ancak kendi içinde ne küfürler sarf ettiğini tahmin ediyordu Steven.

Hala ayağa kalkmamış olması nedeniyle belki de doğru hamlenin elini uzatmak olabileceğini düşündü, ona doğru yaklaştı ve elini uzattı. Daphne ile göz göze gelmekten sakınma zamanıydı şimdi. Yüzüne sevecen bir gülümseme yerleştirmeye çabaladıysa da karşısındakinin durumu karşısındaki şok ifadesini bir türlü silemiyordu yüzünden. Kız uzanan yardım elini değil, direk kolunu tuttu. İyice doğrulup şöyle bir nefes aldı. Aguamenti büyüsünden sonra daha da sarhoşmuş gibi hareket ediyordu sanki. Ancak bunun sarhoşluktan değil, zehir gibi çalışan kafasından kaynaklandığını fark ettiğinde çok gecikmişti. Daphne o an kesinlikle kendisinden beklenmeyecek bir sertlik, dinçlik ve hızla kolunu Steven’ın kolundan kurtardı ve göle doğru itekleyiverdi. Gölün buz gibi suyunda buldu kendisini, ayaklarından başına kadar vücudunu saran anlık bir titreme, nefesini kesti. Yapabildiği tek şey ıslanmaması için asasını suyun dışında tutmaktı. Asası havada, kendisi gölün sularında umutsuzca çırpınırken karşısındakinin de o an karmaşık duygular içinde olduğuna emindi, ne kadar feci bir şekilde de olsa kendisinin iyiliği için yapılmış bir hamlenin intikamını bu şekilde alabileceğini aklına getirmemişti Steven. Arazide gezinirken belli belirsiz ağzından çıkan buharın sudan çıktığındaki boyutlarını tahmin edemiyordu, belki kafasından bile buhar çıkabilirdi. Ama o an hissettiği tek şey alabildiğine soğuktu. Şoku atlatıp durumu idrak ettiğinde, yapması gereken şeyin yine o an suyun yüzeyinde tutmakta olduğu asasıyla ilgili olduğunu düşündü. ‘Önce kendini kurtarmak mı, Daphne’ye bir ders vermek mi?’ ikileminde kaldı, belki de ikisi de diye düşündü.

Asasını Daphne’ye doğru doğrulttu, soğuktan nefesi kesilmişti, büyülü sözleri zihninden geçirdi, kelimelere dökecek kadar bile konuşabileceğini sanmıyordu: Accio… Tılsım dersinden bu basit büyünün bir insanı getiremeyeceğini biliyorlardı, ama zaten hedeflediği de direk olarak o değildi. Kızın elbiselerini çağırdı, asasından güçsüz bir parlaklık yayıldı ve Daphne’nin elbisesinin çağrıldığı yere gitmek üzere zorlandığını gördü. Tabi ki elbisesi gelmeyecekti, ancak mutlaka ki kızın dengesini bozacak ve dengesini kaybeden Daphne, tıpkı Steven gibi soluğu gölde alacaktı.

Öyle de oldu, belki çok az daha sağlam durabilseydi işe yaramayacaktı büyü, ancak o an Daphne’den sağlam durabilmesini beklemek de aptallıktı zaten. Tam beklediği gibi, dengesini kaybeden kız Steven’a doğru, yani göle doğru bir iki yarım yamalak adım attı ve ikinci adımıyla beraber ayakları topraktan çekilip gölü boyladı. Az önce Steven’ın yaşadığı ilk evreleri o da yaşıyordu, nefesinin kesildiğini gördü, daha sonra ufak bir hırıltı duydu.

Tehlikeli denilen, muhtemelen de geceleri normalden de tehlikeli olan gölün yüzeyinde iki çatlak nefesleri tutulmuş şekilde yüzeyde kalmaya çalışıyordu şimdi. Titrek nefesinin izin verdiği ölçüde bir kahkaha atıverdi Steven, ve asasını hareket ettirip büyüyü sonlandırdıktan sonra zaten uzak olmadıkları kıyıya doğru gitmeye çalıştı, diğer elini de Daphne’ye uzatarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Daphne A. Diedrick

GezginGezgin
Daphne A. Diedrick



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 4:24 pm

Steven'ı suya düşürdükten sonra, başının deli gibi döndüğünü hissetti. Ağaçlar, göl, en yakın arkadaşı, kısacası bütün görüşü taklalar atıyordu. Bakışını sabitleştirip bunu durdurmayı denese de başaramadı, gözlerini kapattı, ve o sırada kıyafetinin çekildiğini hissetti hafiften. Başı dönmüyo olsaydı durabilirdi ancak dengesizini çabucak kaybetti. Suya dalış yaptığında bütün vücudu titredi, o kadar soğuktu ki, sanki tenine iğneler nüfuz ediyordu. Gözlerini açtı, buz gibi suyun içerisindeydi, yüzeye doğru yüzdü, derin bir nefes alıp öksürmeye başladı. Buz gibiydi, gerçekten buz gibiydi. Titremesine hakim olamadığı dişlerini kenetlemeye çalıştıysa da başarılı olamadı, kenara doğru yüzmeye başlamış olan ve elini ona doğru uzatmış Steven'a baktı. Titreyen dişleriyle sırıtmaya çalıştı, dişleriyse bir ritim tutturmuş, Daphne'yi dansa davet ediyordu. "B-bu h-h-h-iç-" biraz bekledi, daha sonra cümlesini devam ettirdi "a-adil değ-i-il." Yarım yamalak bir konuşma olsa da Steven'ın onu anladığını biliyordu, elini uzatmış olan dostunun elini tuttu, kendini ona doğru itti eli yardımıyla.

"Bu k-kadar kola-ay kurt-tulamazsın!" dedikten sonra, ellerini Steven'ın omzuna dayayıp ağırlığını ona yükledi, sadece bir kaç saniyeliğine suya batan Steven tekrar yüzeye çıkmıştı, bu da soğuğun Daphne'nin gücünü nasıl zayıflattığının göstergesiydi. Steven yüzeye çıktığında, Daphne'nin kolları onun omzundaydı hala, kafası Steven'ınkinin biraz yukarısındaydı. Saçları Steven'ın yüzünden sıyırıp göle temas ediyordu, ve Daphne onun nefesini hissedebilcek kadar yakındı şu anda ona. Dişlerinden gelen takırtıdan onun da donuyor olduğunu, ve kendisinin de hissizleştiğini fark etti Daphne, ama geri çekilmiyordu, öylece kenetlenmişti. Soğuğun yarattığı hissizlikten miydi, bilmiyordu, ama durdu öylece, Steven'ın mavi gözlerine bakarken. Biraz daha yaklaşırsa, daha sonra pişman olabilirdi, bunu kendi kendine söyledi, milyon defa tekrarladıktan sonra da geri çekilemedi, sadece tek bi kelime çıktı ağzından kendini durdurabilmek için. "S-s-soğuk."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Steven Buckner

GezginGezgin
Steven Buckner



Mücadele Tarafı : tarafsız, şimdilik.
Rp Sevgilisi : kısfmet.
Kan Durumu : Melez
Patronus : Boyutunun ilerdeki yıllarda büyümesini umut ettiği bir anka kuşu.

Belirsiz Duygular Empty
MesajKonu: Geri: Belirsiz Duygular   Belirsiz Duygular EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 5:10 pm

İkisi de deli gibi titriyordu, Daphne’ye baktığında onun da dişlerinin takırdamaktan konuşmasına izin vermediğini gördü, ağzını açmış ancak konuşamıyordu. Steven da yüzünü kıyıya çevirdi ve bir elini Daphne’ye doğru geriye uzatırken diğeri ile de imkanlar el verdiği ölçüde yüzmeye çalışıyordu. Ayakkabılarının dipten yaptığı ağırlık büyük ölçüde engel oluyordu ilerlemesine. Daphne’nin elini tuttuğunu ve tüm gücüyle kendisini Steven’a doğru iteklediğini fark etti, az sonra daha yakınlardı. Arkasından yine dişlerinin izin verdiği kadarıyla “B-bu h-h-hiç a-adil de-ğ-ğil” diye sızlandığını duydu. Cevap vermek yerine yapması gereken daha önemli bir işi vardı şu an, bu yüzden duymamış gibi yaptı. Kıyıya iyiden iyiye yaklaşıyor olduklarını görüp umutlanan ve daha hızlı hareket etmeye başlayan Steven, arkasını dönüp kıza ‘Sen de biraz gayret etsene!’ diye fırça çekecekti ki, elinin Steven’ın elinden ayrıldığını fark etti birden. Daha paniklemesine fırsat kalmadan iki elini de omuzlarında hissedince rahatladı, ancak belki de asıl bu sefer kaygılanması gerekiyordu, “Bu k-kadar kola-ay kurt-tulamazsın!” diye kekeledi Daphne, ve olanca ağırlığını Steven’ın omuzlarındaki ellerine verdi. Can havliyle son anda yarım yamalak bir nefes aldı, saçlarının da ıslandığını hissedebildi, bir anda bütün beynine hücum etti soğuk su. Kızın ellerinin omzundan hala kurtulmadığını biliyordu, şöyle bir çırpındı, döndü suyun içinde, gözünü açıp belki de binbir türlü canlıyla göz göze gelmekten feci halde korkuyordu.

Şükür ki hala eski gücünde değildi Daphne, önceki sene Slytherin’li bir çocuğu dış görünümüne bakıldığında kendisinden asla beklenmeyecek bir şekilde hacamat ettiğinde onun istediğinde ne denli kuvvetli ve zarar verici olabildiğini biliyordu. Yavaşça saçlarının sudan kurtulup yüzeye çıktığını hissetti, ve sonunda boynundan yukarısı nihayet yüzeyin üzerindeydi. Gözlerini açtığı anda karşısında, tabi biraz yukarısında iki çift masmavi göz buldu. Şimdi kıyıya sırtını dönmüştü muhtemelen. Çevresini kontrol etmedi, gözünü gözlerinden ayırıp çevresine bakınmaya üşendi, yada belki istemedi. Fazlaca yakınlaşmış olduklarını hissetti. Ne yapması gerektiği konusunda en ufak bir fikri yoktu, böyle anlarda hep çevredeki diğer her şeyin etkisini yitirdiği söylenirdi ya hikaye kitaplarında, bu sefer öyle olmuyordu işte; buz gibi soğuk ikisini de hala titretiyordu. “S-s-soğuk.” Dedi Daphne, o anki durumlarına tamamen ters düşer bir ifade olarak. Başını salladı Steven hızlıca, ve boyunlarından yukarısının felç olmadan artık bu lanet sudan çıkması gerektiği gerçeği kafasına bir kez daha, bu sefer daha güçlü bir şekilde dank etti. “Çıkalım buradan, hadi.” Dedi mümkün olduğu kadarıyla dişlerinin takırdamasını bastırarak. Kızın ellerinin hala omuzlarında olduğunu hissedip ara ara gerilse de bu sefer sefer batırmaya çalışmayacağını umut ediyordu.

Sonunda elini çimenlerin başladığı toprak kütlesine attı var gücüyle. Islanmasına engel olamadığı asasını ilk olarak çimlerin üzerine bıraktı, ve sonra iki elini terse doğru Daphne’nin ellerinin üzerine götürdü, onu artık omuzlarını bırakmaya davet ediyor gibiydi. Bu işlem sırasında kafasının bir kısmı yine suya gömüldü ama dert etmedi, yeniden gözlerini açtığında kızın büyük ölçüde kıyıya çıkmış olduğunu görüp rahatladı, ve sonra da kendisini kıyıya doğru çekti, suyla olan ilişiği kesildiği anda da çimlerin üzerine bırakıverdi kendini. Ters bir vaziyette, kızın yanında oturuyor olduğunu gördü, güldü, hatta ufak bir kahkaha attı, klişelerin dibine vurmuşlardı gayet buzlu geçen göl maceralarında , ancak ilerisinin ne olacağı hakkında en ufak bir fikre sahip değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Belirsiz Duygular

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-
» Yok Olan Duygular

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-