AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Yakınlaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Vivien Taylowski

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Vivien Taylowski



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Rp Sevgilisi : Staples Cromwell
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Serval.

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 1:10 am

Katılımcılar: Staples Cromwell, Vivien Taylowski
Yer: Haylaz Şakalar Dükkânı.
Kurgu: Her an her şey olabilir.

Güneş yine tüm görkemiyle gökyüzündeki yerini almış, tüm gökyüzünü renkten renge boyuyordu. Vivien ise henüz güneş doğmadan önce uyanmıştı, güneşin doğuşunu büyük bir keyifle izliyordu.
Güzel yüzü güneşin ilk ışıklarıyla aydınlanırken, kahverengi gözlerinin içi mutlulukla parıldıyordu. Yine onu düşünüyordu, yine onun o güzel gözlerinde kayboluyor adeta onu yanında hissediyordu.

Sağ elini karmakarışık saçlarına götürdü ve elleriyle bir tutam saçı geriye doğru attı. Oturduğu solmuş renkli koltuk oldukça rahattı, bu da onun yayılmasını sağlıyordu.
Derin gözleri koltuğun hemen yanındaki sehpaya odaklandı, elleri ise sehpanın üzerindeki kalem ve kâğıtla buluşmuştu bile. Kalemi sağ eline alırken boşta kalan sol eliyle de kâğıt ve kâğıdın altına koyduğu birkaç tane gereksiz dergiyi tutmaya çalışıyordu. Ne çizdiğinden emin değildi. Kendini kalem ve kâğıdın akışına, aşkın o güçlü tutkusuna bırakmıştı. Ellerini kalem ve kâğıttan çektiğinde ise Staples'in muhteşem yüzünün kopyasının kâğıtta olduğunu gördü. Sessizce iç çekti, bugün dışarı çıkmak iyi bir fikir olabilirdi en azından şimdilik ayrıca Staples'i görmek için iyi bir nedeni de vardı. Biricik kuzeni Emmeliene... İçinde kelebekler uçuşmaya başlamıştı yine, hem uzun süredir görmediği kuzeniyle özlemini giderecek hem de Staples'i tekrar görme fırsatını yakalayacak onun o güzel yüzünden, eşsiz gözlerinden gözlerini alamayacaktı. Hızla ayağa kalktı ve arkasına bakmadan sanki birileri onu kovalıyormuşçasına hızla dükkânın arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Dükkânın arka tarafına girmesiyle dolabına ulaşması bir olmuştu. Hiçbir zaman süslü, bakımlı, süper bir kız olmamıştı Vivien, daima doğallıktan yanaydı. Bu nedendendir ki eline geçirdiği ilk kıyafet olan kot pantolonunu giydi. Kot pantolonunun üzerine ise üzerinde saydam kelebek baskıları olan ancak çok belli olmayan turuncu bir tunik geçirdi. Aynanın karşına geçip görünüşüne şöyle bir baktığında karmakarışık saçlarının giydiği kıyafeti ne kadar iğrenç gösterdiğini gördü. Aynanın yanında duran saç fırçasını aldı ve hızla saçlarını taramaya koyuldu, işi bittiğinde oldukça güzel görünüyordu. Dükkânın ön tarafına çıktığında hızla masanın üzerinde duran anahtarı eline alıp kapıya doğru yöneldi. Bir yandan yeni aldığı kum rengi terliklerini giymeye çalışırken bir yandan da dükkânını kilitlemeye çalışıyordu, utanç verici göründüğüne emindi yine de aşk bazen yapacağı işleri iğrençleştirmeye yetiyordu.

Aşk… Bu kavram üzerinde gereğinden fazla düşünmüştü. Gerçekten Staples’e âşık mıydı? Yoksa sadece boşluk doldurma çabaları mı? Şüphesiz âşıktı. Onun gibi bir erkeği sadece zaman geçirmek için kullanamazdı. Onun gibi eğlenceli, şakacı ve sevimli biri asla kullanılamazdı. Henüz aralarında hiçbir şey olmamıştı. Arkadaşlık? Bu tanım çok sade kalırdı. Onlar arkadaştan öteydiler. Dost? Staples’e göre belki, evet ama Vivien için olanaksızdı.

Haylaz Şakalar Dükkânı’nın önüne geldiğinde biraz durdu ve dükkânı inceledi. Ölüm yiyenlerin saldırısından sonra harabeye dönmüş dükkân yeni yeni toparlanmaya başlıyordu. Staples, Luke ve Emmeliene bu duruma haliyle çok üzülmüşlerdi fakat üçü de dükkânlarını eski haline döndürebilmek için çaba harcıyorlardı. Kuzeni Emmy en çok yanıp, kül olmuş değerli eşyalarına üzülmüştü. Derin bir nefes alarak içeri girdi. Gözüne ilk ilişen Staples olmuştu. Tezgâhta bir şeylerle uğraşıyordu. Şüphesiz yeni bir şaka. Gülümsemesine engel olamayarak onun yanına doğru ilerledi.

“Hey, merha-“ Sözü hafif bir patlama sesiyle bölünmüştü. Staples önünde duran ve üzerinden duman çıkan şaka malzemesine umutsuzca bakıyordu.
“Ah, şey umarım yanlış bir zamanda gelmemişimdir.” Yüzünde o her zamanki çocuksu gülümsemesi vardı. Oğlan onu gördüğüne sevinmişe benziyordu. Hızla bulunduğu yerden fırlayıp Vivien’in önünde bitmişti bile.
"Yok, hayır. Zaten senin girişin şaşalı olsun diye yaptım." Staples’in görünüşüne hayran olduğu gibi sözlerine ve şakalarına da hayrandı. Her haliyle mükemmel olmayı başarabiliyordu. Onu seviyordu.
“Aa gerçekten öyle mi? Bak buna sevindim fakat benim için yeni şakandan oldun.”
“Dert etme onlardan bende daha çok var.”
“Eminim.”Kalbi yerinden fırlayacakmışçasına atmasına rağmen ses tonunun gayet rahat çıkmasından hayli memnundu. Arada bir Staples’i gördüğünde kekelemeye başlar ve her şeyi rezil ederdi. Durduğu yerden birkaç adım ilerleyerek merdivenleri işaret etti.
“Emmy’i görmeye gelmiştim. Burada değil mi yoksa?” Kuzenini çok özlemişti. Uzun süredir birbirlerinden uzak kalmışlardı. Emmy’de bir sürü yeni haber olduğuna emindi ve bunları paylaşmak için ne kadar sabırsızlandığına da. Her zamanki gibi eşi benzeri olmayan Luke-Emmy aşkı üzerinden konuşacaklardı ama Vivien bundan şikâyetçi değildi. Hatta tam tersi Emmy’nin anlattıklarını kendisi ve Staples’i düşünerek hayal ediyordu. Bu ise tarifi olmayan mükemmel bir his veriyordu kıza.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Staples Cromwell

VII. SınıfVII. Sınıf
Staples Cromwell



Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Keme

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 2:03 am

Her zamanki gibi günün çok erken bir saatinde kalktı Staples. Dükkânlarının "dükkân" olduğu zamanlarda edindiği bir alışkanlıktı bu. Zira gecenin geç vakitlerine kadar yeni şaka malzemeleri üstünde çalışıyor, kurduğu saat yüzünden dükkânı açmak içinse çok çok erken vakitlerde kalkıyordu. Birkaç ay sonra artık erken kalkması için saat kurmasına gerek kalmamıştı. Dükkân yıkıldıktan sonra ise, onu tekrar adam edebilme, bilhassa buldukları o yuva atmosferini tekrar sağlayabilme adına mali güç kazanmak için sabahlara kadar çalışmışlardı. Staples, bu robotvari iki-üç saatlik uyku sürelerine o kadar alışmıştı ki artık şikâyet bile edemiyordu. Miskince yatağından kalktı, Üç Süpürge standartları için Luke ile paylaşmak zorunda kaldığı dolaba doğru ilerledi ve kıyafetlerine baktı. Daha doğrusu bakmadan eline ilk gelen şeyleri aldı. Haylaz kostümüne ait olan pantolon ve gömleği almıştı. Umursamadı. Ne de olsa kostumün geri kalanı olmadığı sürece gayet giyilebilir şeylerdi bunlar. Ama görünüşten ziyade muzipliğe önem veren Staples, o çok sevdiği melon şapkayı da takıverdi son anda verdiği bir kararla. Aynaya bakıp saçını düzenlemek yerine, ona harcayacağı zamanı yatağını toplamaya harcadı genç büyücü. Zira çocukluktan beri edindiği alışkanlıktan ötürü kendine ait olan hiçbir şey dağınık ve düzensiz olamazdı. Bu, herkesin dediği üzere Stappo'nun bütün davranışlarıyla zıt düşen bir hareketiydi. O da bunu biliyordu ama elinde değildi. Toplanmış ve düzenli olan yatağına iftiharla baktı ve aklına gelen bir düşünce ile, kuşku dolu bakışlarını Lu'nun yatağına çevirdi. Emmeliene orada yoktu. İçi rahatlamıştı. Kendi odadayken bunun yapılması Staples'in 'lanet ettiği' bir durumda zira. Ama şimdi bu durumun yaşanmadığı gerçeğinin getirdiği rahatlıkla beraber, ağzına bir ıslık kondurdu ve odasını, birkaç dakikanın ardından da Üç Süpürge'yi terk etti.

Uzun uğraşlar ve kârlı satışlarının ardından dükkânlarını iyiden iyiye düzeltmişlerdi. Tabii hâlâ büyük eksiklikleri vardı. Örneğin üst kat, yani ev olarak kullandıkları bölüm hâlâ büyük ölçüde kullanım dışıydı. Depo kısmının bazı yerlerinde oyuklar ve henüz kapanmamış yanıklar vardı. Ve de boş kalan süre boyunca fareler basmıştı dükkânı. Ama yine de Luke ve Staples, dükkânı olağanca müddet açık tutmaya çalışıyor, dükkânı iyice tamir etmenin tek yolunun yine dükkân olduğunu iyi biliyorlardı. Staples, dükkânın kapısını açıp içeri girdi ve hemen tezgâha geçti. Luke, Emmy veya bir müşterinin olmadığı sıralarda, Staples herkesten gizlediği projesi üstünde çalışırdı. Öyle ki, bu fikir dükkânlarının tahrip edildiği gün öfkesi vasıtasıyla gelmişti aklına. Hedef yine Karanlık Güç'tü. Tezek Bombasını gücünden bir şey kaybetmeyecek şekilde küçültmüş ve tezeğin özünü çıkartmıştı ilk olarak. Daha sonra otuz santim boyunda bir "Karanlık Adam" oyuncağı tasarlamıştı. Bu adam, iyice eğilmişti ve poposu açıktı. Teoride, tezek bombasının özü adamın poposuna yakın bir yere yerleştirilecekti ve oyuncak Luke ile Staples'in okuldayken yarattığı bataklık büyüsüyle* tılsımlanıp hazır hâle gelecekti. Şakacı şahıs, isterse asasıyla uzaktan, isterse de oyuncağın sırtında bulunan tuşla mekanizmayı çalıştıracaktı ve nihayetinde pis tezek bombasının kokusuyla birlikte insani deliye döndüren o güzel bataklık da ortaya çıkacaktı. Staples, en son tezek bombası için yaptığı hazneyi bitirmiş ve tezeğin özünü içine doldurmuştu. Şimdi ise tuşla uğraşacaktı. Projesini gizlediği yerden çıkardı ve tezgâha koydu. Staples, bununla uğraşırken yer yer asa, yer yer ise tornovida kullanıyordu. İşine odaklanıp bir şey göremediği bir vakit gelmişti ki, bir ses duydu. Ne dediğini o an anlayamıyordu ama sesin kime ait olduğunu biliyordu: Vivien... Bu sesi nerede olsa tanırdı. Kafasını çevirip Vivien'i sözünü bitirirken izleyecekti ki tuşun bir vidasını yanlışlıkla olağanca kuvvetiyle sıktı ve bir patlama sesi duyuldu. Staples anlamıştı, tezek patlamıştı. Tezekten yükselen koku dumanı Staples'i sarmadan önce kenara çekilmeyi başardı. Üstüne sinmese bile kokusunu gayet net olarak alabiliyordu bu mesafeden. O sırada Vivien'in o güzel sesi bir kez daha duyuldu;

"Ah, şey umarım yanlış bir zamanda gelmemişimdir." Staples bu sözler üzerine gülümsedi. Böyle bir olay sırasında karşısında Luke, Emmeliene veya herhangi başka biri olsaydı eğer şu ana kadar söylediği küfürlerden bir Küfür Lugatı oluşturulabilirdi. Ama o Vivi'ydi. Bu nedenle neşeli görünüyordu; fakat rol yapmıyordu. Koşarak Vivien'in yanına geldi ve konuşmaya başladı, "Yok, hayır. Zaten senin girişin şaşalı olsun diye yaptım." diyerek konuyu ustaca çevirdi. Ustaca derken, mizahî açıdan ustaca bir çevirişti bu. Yoksa bunun bir şaka olduğu Viven'in, Staples'in söylediği şeye cevaben söylediği kelimelerden bile anlaşılıyordu.
"Dert etme onlardan bende daha çok var." diyebildi sadece Staples. Kızın tek kelimelik cevabına da gülmekle yetindi. Viven'in yanında daha hiperaktif ve heyecanlı davrandığını düşünürdü Staples. Onun yanında pek rahat duramamasını da ona karşı hissettiği duygulara bağlardı her zaman için. Büyük ölçüde haklıydı da. Ara sıra Vivien'de de aynı hareketleri gördüğünü düşünürdü ama bunun çok küçük bir ihtimal, hatta imkânsız olduğuna kanaat getirirdi.
"Emmy'i görmeye gelmiştim. Burada değil mi yoksa?" Ne gerek vardı şimdi Emmy'e filan? Staples'in içinde garip bir kıskançlık doğdu birden, Emmy'e karşı. Fakat sonra bunun saçmalığının farkına varıp bu duyguyu sildi yüreğinden. Ve daha sonra ona bakıp bir cevap bekleyen Vivien'in gözlerine bakarak konuşmaya başladı, "Onları bıraktığımda uyuyorlardı. Hâlâ Süpürge'de olduklarına göre ya uyuyorlar ya da.. işte öyle bir şeyler." gülümseyerek. Haftalardır emek verdiği oyuncağı, hasarlanmıştı. Hasarın ciddiyetinizi henüz bilmiyordu, daha kopyasını bile almamıştı. Ama Staples bunu önemsemiyor, önemseyemiyordu. Aksine gülüyordu.


*: Hatırlayamanlar için: Hanimini hüppen dezigi banna ile sağlanan büyü. Bataklık'a düşen kişi çığlık attıkça etkisi azalıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vivien Taylowski

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Vivien Taylowski



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Rp Sevgilisi : Staples Cromwell
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Serval.

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 2:59 am

"Onları bıraktığımda da uyuyorlardı. Hâlâ Süpürge'de olduklarına göre ya uyuyorlar ya da.. işte öyle bir şeyler." Ne demesi veya ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Sözde buraya Emmy için gelmişti ve o da yoktu ama görmeyi dilediği kişiyi görebilmişti. Burada kalmayı uzatabilecek bir şeyler arıyordu. Onun Staples'in yanından ayrılmamasını gerektiren bir şeyler. Beyni durmuştu sanki. Staples'den başka bir şey düşünemiyordu. Bir engel. Zihninde, düşüncelerinde, hayallerinde bir tek ona yer vardı. Staples, Staples ve Staples. Böyle zamanlarda kendinden geçtiği için saçmalamaya başlardı. İşin kötüsü de ne dediğini bilmez, kilitlenir kalırdı. Onunla geçirdiği şu kısacık zamanı da aptallıklarıyla mahvetmeye hevesli değildi.

"Hmm. Buraya gelmesinin uzun süreceği kesin. Şey, ben... En iyisi gideyim. Emmy geldiğinde ona buraya geldiğimi ve onu burada bulamadığım için üzüldüğümü söylersin. Hoşçakal." *Ah, hayır gitme. Seni aptal şey. Ne yani şimdi bu yaptığın? Kaçıyor musun yoksa? Buraya gelirken hemen çekip gitmeyi mi planlamıştın seni beyinsiz? Aptal aptal aptal. Konuşacak bir şeyler bulamadıysan da o çeneni kapalı tutsaydın. Belki ondan bir karşılık gelirdi.* Bu kesinlikle olurdu. Kendine kızmaktan başka bir şey yapamıyordu. Keşke söylediklerini geri alabilseydi. Gitmek istemiyordu işte biraz daha onunla kalmak ve gülmek istiyordu. Zaten onu göremediği günler gülmeyi bile unutuyordu. Enerjisini aldığı, keyfini yerine getiren, delice sevdiği kişiydi o.

Yüzüne yerleştirdiği sahte gülümsemesiyle olduğu yerde döndü. Şimdi sırtı Staples'e dönmüş, dükkândan çıkmak için ilerliyordu.
Lütfen Staples bir şeyler söyle. Gitmememi söyle. Kalmam gerektiğini söyle. Beni özlediğini söyle, lütfen. Lütfen, lütfen, lütfen senden ayrılmak istemiyorum. Ah, hadi arala o koca çeneni ve konuş. Diyeceğin şey 'hoşçakal' bile olsa tek kelime konuş. Küçük bir çocuk gibi mızmızlanmak, gitmemek için diretmek istiyordu ama neye ve kime? Onu buradan zorla götüren bir cadı yoktu veya Staples ona gitmesini filanda söylememişti. Öyleyse neden gidiyordu? *Neden mi? Çünkü o koca bir aptal ve aptallar hep aptal kalır.*
Kapa çeneni! Beyinsiz ve aptal olduğumu tekrar edip durma! Evet, kesinlikle söylediğim şeyler yanlış ve yalandı. Gitmem iyi olmaz, kötü olur hem de çok kötü. Şimdi benimle uğraşmayı kes ve Staples'in gitmemem gerektiğini söylemesi için Merlin'e yalvar.

Kendi iç çatışmasından sıyrılıp gerçeğe döndüğünde hala hiçbir şeyin değişmediğini fark etti. Gidiyordu işte. Staples ise orada öylece durmuş onun gitmesini izliyordu. Hadi ama Staples gitmek üzereyim. Beni engellemeni bekliyorum. 'Dur' demelisin hadi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Staples Cromwell

VII. SınıfVII. Sınıf
Staples Cromwell



Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Keme

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 3:27 am

"Hmm. Buraya gelmesinin uzun süreceği kesin. Şey, ben... En iyisi gideyim. Emmy geldiğinde ona buraya geldiğimi ve onu burada bulamadığım için üzüldüğümü söylersin. Hoşçakal."
Hayır, hayır, hayır. Tanrım, lütfen gitmesin. Eğer geri dönerse rahip olacağım, söz Tanrım. Tamam, belki rahip kısmı imkânsız ama İncil'i okuyacağım. N'olur gitmesin.. Yeter ki gitmesin.. Vivi sırtını döndüğünde gözlerini sıkıca kapatmış içinden bu duayı ediyordu. Öte yandan, daha önce hiç gerçek dua ettiğini hatırlamıyordu, Tanrı'ya yakarışları da oldukça sayılıydı Staples'in. Ama şimdi, bu anda ona yardım edebilecek başka bir güç tanımıyordu. Eğer şimdi Tanrı, birkaç şimşek yollayıp feci bir yağmur çıkartmazsa, iş gene Stap'e kalacaktı. Genç adam, bunu düşünürken Vivien'in de duraklayıp beklediğini gördü. Neyi bekliyordu ki? İşte Staples'in o küçük, hatta imkansız olan ihtimali düşünmeye başladığı bir an daha gelmişti. Olabilir miydi? Ah, hayır elbette. Ne demeye bekliyordu peki burada? Belki bir şey görmüştü. Ne olursa olsun, Staples beklemesinden gayet hoşnuttu. Ama Vivi'nin sonsuza kadar orada beklemeyeceğini de iyi biliyordu. Bir şeyler demeliydi. Peki ne diyecekti? Staples'i bu kadar aciz duruma düşüren şey neydi? Daha önce tatmadığı bir şeydi büyük ihtimalle. O, her zaman için bu işlerle dalga geçen biri olmuştu. Luke ve Emmeliene birbirlerine sarılıp öpüşürken, Staples 'alaya alan çocuk' olmutşu hep. Bir gün bir tezek bombasıyla evlenmesi gerekse bile hayatını şakaya adayacaktı hani? Galiba hepsi geride kalmıştı genç adam için. Tüm bunları düşünürken, olduğu yerde beklemekten bıkmış olduğu belli olan Vivi, ellerini cebine sokup yürümeye devam etti. Kapının eşiğine gelmiş ve kapıyı açmıştı. Tam çıkıyordu ki, Staples hareket etti ve konuşmaya başladı; "Dur, dur! Çıkamazsın. Yani şey, ıı, çıkma istersen. Şu bulutlara baksana, eminim birazdan fırtına çıkacaktır. Hem şey, ıslanırsın, Emmy de gelir birazdan.." durdu ve içinden saçmalıklarına milyonlarca küfür savurdu. Daha sonra derin bir nefes aldı ve yüzünü ona dönmüş olan Vivien'e bakıp, "Kalmanı isterim." dedi yüzünde hafif bir tebessümle. Vivi, Staples'in tahmin ettiği üzere bu saçmalıkların ardından gülerek başını iki yana sallayıp kapıyı kapattı ve tekrar Staples'in yanına geldi.

"Kalmana sevindim. Biraz kaymak birası ve kahve vardı." diyerek hareketlendi Stappo ve tezgâhın arkasındaki dolaba doğru ilerlemeye başladı. O sırada daha yeni yeni kaybolmaya başlayan koku dumanının Staples'in bahsettiği bira ve kahvenin üstünde olduğunu gördü. Suratını ekşiterek elini biraya uzattı ve kavrar kavramaz hızlı buruna getirip kokladı. Gerçekten de tezek bombası suyuna dönmüştü. Bundan güzel bir şaka çıkacağının düşünen Staples, muzipçe sırıttı ve gözlerini açtı. Ama şimdi bunun sırası değildi. Vivi'ye doğru ilerlerken, "Ne yazık ki artık bira olmaktan çıkmış. Ne yaparasın, iş kazası. Eheh." dedi ve hâlâ şişeyi elinde tuttuğunu fark edince onu fırlattı. Camın kırılma sesi duyulurken, ikisi de bunu aldırmıyor gibiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vivien Taylowski

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Vivien Taylowski



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Rp Sevgilisi : Staples Cromwell
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Serval.

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 4:09 am

Anlaşılan konuşmaya niyeti yoktu. Belki gidiyor diye çok seviniyordu. Son seçeneğin yanlış olduğu biliyordu ama o an her ihtimali göz önünde bulunduruyordu. Daha fazla beklemenin bir anlamı olmayacağını düşünüp ellerini cebine soktu ve yürümeye devam etti. Tamam, peki gidiyorum. Kapıyı araladı ve tam çıkacakken arkasından gelen ses içini rahatlattı.
"Dur, dur! Çıkamazsın. Yani şey, ıı, çıkma istersen. Şu bulutlara baksana, eminim birazdan fırtına çıkacaktır. Hem şey, ıslanırsın, Emmy de gelir birazdan.." Evet, işte dakikalardır -ona bir asır geçmiş gibi gelse de- beklediği şey buydu. Kalıcaktı elbette. "Kalmanı isterim." İnan bunu senden çok ben istiyorum. Gülümsemesine engel olamamıştı.

Hayatı seviyordu, yaşamayı seviyordu, Staples'i ise her şeyden daha çok seviyordu. Onun o güler yüzü olmasaydı ne yapardı bilemiyordu. Boş, sade, iğrenç bir hayatı olurdu herhalde. Oğlan onun hayatına neşe, renk katıyordu. Sonsuza dek onunla olmaktan başka bir isteği yoktu. Onun olmak ve sonsuza dek beraber olmak. Bu güzel hayaller gerçekten imkânsız mıydı? Şimdi Staples'e tüm duygularını açıklasa neler olurdu? Rezil olurdu.
"Kalmana sevindim. Biraz kaymak birası ve kahve vardı." Sadece gülümsemekle yetiniyordu. Başka da yapabileceği bir şey yoktu zaten. Onunla geçireceği zamanı en değerli şekilde kullanacaktı. Bu sefer aptallık etmek yoktu. Tezgâhın arkasındaki dolaptan aldığı birayı kokladı ve şişeye tiksintiyle bakarak fırlattı. "Ne yazık ki artık bira olmaktan çıkmış. Ne yaparsın, iş kazası. Eheh." İşte yine o baş döndürücü gülüşü. Ona hasta olmamak elinde değildi. Biran yere yıkılıp kalacağını sandı ama kendini anında toparladı. Bazen Staples’e kendini çok kaptırıyordu. Onun dosttan daha farklı görüyor ve farklı davranıyordu. Bu ise yaptığı en büyük hataydı. Kendini kontrol edebilmeli ve onun yanındayken şu yerinden fırlayacakmışçasına atan kalbini sakinleştirebilmeliydi.

“Evet, sorun değil. Bu arada teşekkür ederim. Yağmur yağma olasılığına karşın beni içerde tuttuğun için.” Ona birkaç adım yaklaşıp durmuştu. Gözlerinin içine, sonsuzluğa bakıyordu. Aslında onunla yağmurda ıslanmak kadar harika bir şey olamazdı. Ne kadar da romantik öyle değil mi? Sevdiğin biriyle bardaktan boşalırcasına yağan yağmurun altında yürümek ve ona sıkıca sarılmak. Kalbinizde büyüyüp, taşan aşk ile ısınmak. En güzel hayallerinden biriydi işte. Gerçi Staples ile kurduğu her hayali eşsizdi ya. Bu suskunluğun nereye kadar süreceğini bilmiyordu. Duygularını saklamaktan yorulmuş ve sıkılmıştı. Her şeyi biranda söylese? O kadar da kötü sonuçları olmazdı herhalde ama o cesareti kendinde bulamıyordu işte. İçinde yatan bir aslan olduğunu biliyordu ama o aslanı ne zaman uyandırabileceği hakkında en ufak bir düşüncesi bile yoktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Staples Cromwell

VII. SınıfVII. Sınıf
Staples Cromwell



Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Keme

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPtsi Eyl. 14, 2009 9:01 pm

"Evet, sorun değil. Bu arada teşekkür ederim. Yağmur yağma olasılığına karşın beni içerde tuttuğun için."
İkisi de havanın bugün yağmurluk olmadığını, yağmur yağsa bile öyle bardaktan boşanırcasına bir durumun gerçekleşmesinin olanaksız olduğunu biliyor gibiydi; ama gariptir ki ikisi de bu konu üstünde durmadan, sanki yağmur yağacakmış gibi konuşmuşlardı. Belki de Staples'in uydurduğu saçma bahane, ikisi için de iyi bir şeydi. Diğer yandan, Staples, Vivi'nin gözlerini ona sabitlediğini hissetti bir ara. Evet, tam gözünün içine bakıyordu. Bir süre bakışları kaçırmayı denediyse de, daha sonra Staples de, Viven'in bakışlarına aynen karşılık verince bir an bir atraksiyon yaşandığını düşündü. Ama sonra bu düşüncesinden vazgeçip, hızlı bir şekilde gözünü kırptı birkaç kez ve Vivi'yi bir kez süzdü. Çok, çok güzeldi. Bu sırada dakikalardır onu cevapsız bıraktığını fark etti, düşüncelere dalmıştı zira. Öksürüp konuşmaya başladı, "Evet, yani.. ıslanmanı istemeyiz.. şey, istemem." Zaten uydurma olduğunu bildikleri bir bahane üstüne daha fazla gevelemeden önce kendini susturabildi Staples.

Staples, normal zamanlarda oldukça açıksözlü biriydi. Lafını esirgemez, herkese her şeyi anında söyleyebilirdi. Ama zaten, çoğu özelliği gibi bu da Vivi'nin yanında işlevsiz hâle geliyordu. Diğer yandan, Vivien'in yanındaki bu aptallaşmış ve ilkelleşmiş davranışları gün geçtikçe daha sık hâle geliyordu ve Luke hıyarı durumu kolayca anlamıştı. Neyse ki ağzını kapalı tutmayı biliyordu. Luke'nin bildikleri ve söylemedikleri konusunda daha fazla düşünmeyi bırakıp Vivien'e baktı, bu sefer Staples bakışlarını odaklamıştı Vivien'in gözlerine. İçi içini yiyiyordu Stap'in, bir yanı söylemesi konusunda gerçekten ısrarcıydı, diğer bir yanı ise olacak olumsuz sonuçları açıklıyordu ona. O senin olabilir, diyordu bir yanı. Diğer yanı ise, arkadaşlığını kaybedebilirsin. İkinci seçenek Staples'in asla istemeyeceği şeyler listesindeydi kesinlikle. Karar vermesi gerekiyordu. Eğer söyleyecekse, bundan güzel bir zaman yok gibiydi; yalnızdılar ve Staples günlük saçmalama limitinin üstüne çıkmıştı. Bu fikirler ve etrafa yayılmış olan tezek bombası kokusu (?!) Staples'in cesaretini ve özgüvenini arttırdı. Fakat heyecanından gram eksilmedi. Oldukça heyecanlıydı. Neredeyse, kaçtıkları an kadar heyecanlıydı. İşte bu! Kaçtıkları zaman, havai fişeklerle C yazmışlardı. Buna benzer bir şey yapabilirdi. Hem Staples'in konuşması da gerekmezdi hem de şey olurdu.. Luke nasıl diyordu; romantik. Olduğu yerden fırlayıp tezgâhın arkasına geçerken Vivi'ye de gelmesini işaret etti. Arkasından gelen kızın şaşkın olduğuna adı gibi emindi. Tezgâhın altını bir müddet karıştırdıktan sonra içinde bir sürü gerekli ve gereksiz malzeme olan bir koli çıkarıp tezgâhın üstüne koydu. Sırıtarak daldırdı elini kolinin içine ve sanki sonsuzluk içinde bir şey aramışçasına uzun bir süre çıkarmadı elini. Ve en sonunda küçük bir paket çıkarıp koliyi kenara itti. Paketi Vivien'e gösterip konuşmaya başladı,
"Bu havai fişekler çok basit; ama çok eğlenceli şaka büyüleri. İstediğin amaçla düzenleyebilirsin. Bunu Luke özel olarak yapmıştı.." dedi. Aslında Luke'nin özel yaptığı konusunda önemli olan bir kısmı söylememişti; özel olarak yapmıştı ama, Emmeliene için yapmıştı. Asasıyla pakete dokunduğu anda paket yırtıldı ve havai fişek içinden fırlayıp Viven'e doğru ilerledi. Dairesel hareketlerle Vivien'in çevresini defalarca dolaştı ve daha sonra bunu yapmayı bırakıp kızıl bir renk aldı ve iki gencin ortasında durduğu vakit, patladı. Patlamasıyla beraber fişek iki yane dağıldı ve belli bir gidişat üzerinde ilerleyen iki fişek buluştuklarında ortaya bir kalp çıkmıştı. Fikir açısından iki kişi de karşısındakini kalpli bir çerçevedeki resim olarak görecekti. Fakat Staples bu baskıya dayanamazdı ve olacakları görmemek için gözlerini sıkıca kapattı. Evet, sonunda yapmıştı işte.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vivien Taylowski

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Vivien Taylowski



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Rp Sevgilisi : Staples Cromwell
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Serval.

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyPerş. Eyl. 17, 2009 12:37 am

"Evet, yani.. ıslanmanı istemeyiz.. şey, istemem." Gözleri yine Staples'in güzel gözlerine odaklandı, Staples de ona âşıktı kesinlikle doğru olan buydu. Yoksa başka bir insan neden başka bir insanı bu kadar çok düşünürdü ki? Hem de gökyüzü daha kara bulutların istilasına uğramamışken. Staples’inki sadece bir bahaneydi işte. Kızın yanında kalmasını istemişti. Yanaklarının kızardığını hissetti, dudaklarını aralamaya bir şeyler söylemeye çalışıyordu ancak başardığı söylenemezdi. Tek yaptığı şey Staples'in gözlerinin içine dalmaktı. Oğlan bundan rahatsız olmuşa benzemiyordu. Sadece o da kızın gözlerinin içinde boğulmaktan korkuyormuşçasına ona odaklanmamaya çalışıyordu. Vivien için ise bu hiç önemli değildi. Belki de saatlerce o güzel gözlere bakabilirdi, sürekli kendini kaçıran o güzel gözlere… Utangaçlık şu an düşünmek istediği bir şey değildi, kalbi kendinden beklenilmeyecek kadar büyük bir cesaretle doldu Vivien'in. Evet, hazırdı, gözlerini sıkıca yumup kalbinden geçen her kelimeyi dışarıya vuracaktı. Anlatacaktı, aşkını. Oğlanın vereceği tepki ne kadar önemli olsa da düşünmek istemiyordu. Sanki karanlık bir oda da tek başınaymış gibi aşkını duvarlara haykırıcasına rahat ve huzurlu olacaktı. Tek fark ise yalnız olmayacaktı, sevdiği adam ağzından çıkan her sözü işitecekti.

Şimdi tam sırasıydı. Derin bir nefes aldı ve tam dudaklarını aralayacakken Staples’in olduğu yerden fırlayıp, aynı anda Vivien’e de gelmesini işaret ederek tezgâhın arkasına doğru geçişini izledi. Şaşırmıştı ve bir o kadar da öfkelenmişti. Şimdi söyleyeceklerinden başka önemli hiçbir şey olamazdı, olmamalıydı. Kahretsin, tam da her şeyi açıklayacağım sırada, olamaz! Staples’e olduğu yerde durmasını, onunla önemli bir konu hakkında konuşmak istediğini söylemek istiyordu ama yapamadı. Oğlan çoktan tezgâhın altından bir koli çıkarmış ve elinde bir paketi Vivien’e gösteriyordu.
"Bu havai fişekler çok basit; ama çok eğlenceli şaka büyüleri. İstediğin amaçla düzenleyebilirsin. Bunu Luke özel olarak yapmıştı.." Luke'in özel olarak yaptığı havai fişekler Vivien'in hayatının en önemli anını mahvediyordu, hem Staples ona neden böyle bir şeyi göstermek istemişti ki? Tüm bu güzel anı, romantikliği neden birkaç havai fişekle bozmak istemişti? Sevdiği adamı kırmamak için ilgisini çekiyormuş gibi merakla baktı havai fişeklere ve Staples'in gözlerindeki meraka, heyecana o derin duyguları hayranlıkla izledi. Kesinlikle bu işin içinde bir iş vardı. Kalbi heyecandan güm güm atmaya devam ederken, sevdiği adamın özenle havai fişekleri hazırlamasını izlemeye koyuldu. Şimdi ortalık yerde bas bas bağırıp seni seviyorum demek vardı, yine de kendini dizginliyordu çünkü iyi bir şeyler olacağını biliyordu. Staples asasının ucuyla pakete dokunduğu an paket çoktan yırtılmıştı bile, paketin yırtılmasıyla havai fişeklerin kendisine doğru ilerlemesi de bir olmuştu. Birden irkildi ve gözleri tam da havai fişeklere doğruldu. Ancak tahmin ettiği gibi havai fişekler ona çarpmamıştı, çevresinde birkaç tur atmış ardından kızıl bir renk alıp iki gencin ortasında durduğunda ise patlamıştı. Sonrasında gözlerini hafifçe kıstı Vivien, fişeklerin gidişatını izlemedi sadece sonuca bakmak için tam olarak açmıştı gözlerini. Bir kalp, bu bir kalp. Staples'in aksine çok daha rahat görünüyordu. Gözlerini sıkıca kapamış olan Staples'i şöyle bir süzdü ve kalbin tam ortasında da sevdiği adamı görüyordu. Staples’in yüzünün mükemmel kopyası karşısındaki kalbin içinde ona tüm samimiyetiyle gülümsüyordu. Beyninin içinde atlar koşuşturmaya başlamıştı bile. Deli gibi düşünüyordu. Bu gördüklerine anlam vermeye çalışıyordu. Staples bunu ona sadece göstermiş olmak için göstermediğini biliyordu ama onun kendisini sevdiği düşüncesini de bir türlü kabullenemiyordu.

Yalan? Hile? Yanlış anlaşılma? Hayal? Rüya? Halisilasyon? Hayır, gördükleri tamamen gerçekti. Kalbinden yükselen kelime seli boğazında düğümlenip kalmış adeta. Dudaklarını aralıyordu ama ses çıkmıyordu. Bir şeyler söylemiyor, söyleyecek bir şeyler bulamıyordu. Ya konuşmayı unutmuştu ya da dilini yutmuştu. Hayır, bu aşkının karşılıksız olmadığını anladın o andı. O anda ise vücut tamamıyla islaf edip, işlevini yitiriyordu. Bu da her şeyin bittiği an değil, başladığı an oluyordu.

Yavaşça Staples'e doğru yönelirken adamın gözleri hala kapalıydı, kendisinin gözleri ise aralıktı ve çevresindeki her şeyi az çok görebiliyordu. Ona odaklanmıştı bir tek. Kendinden tamamen bağımsız hareket eden ayakları onu sevdiği gencin yanına sürüklüyordu adeta. Karşı koyamıyordu, istemiyordu da zaten. Hala anlamakta zorluk çekiyordu. Staples’de ona karşı boş değildi demek? Bu gerçek olamayacak kadar güzeldi ama gerçekti.

Ayakları tam gencin karşısına geldiğinde durmuştu. Bugüne dek hiç olmadıkları kadar yakınlardı ve Staples gözlerini kapalı tutmak konusunda ısrarlı gibi gözüküyordu. Kız yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirerek parmak uçlarında yükseldi ve aralarındaki birkaç santimlik boy farkını da böylece kapatmış oldu. Şimdi oğlanın sıcak nefesini yüzündeki tüm hücrelerde hissedebiliyordu. Ona bu kadar yakınken kendini tutmak hiç kolay olmuyordu. Zaten bu kadar yaklaşmışken hala neden beklediğine de anlam veremiyordu. Kendini tutamayacağını fark ettiğinde ise iş, işten geçmişti bile. Dudaklarını, Staples'in dudaklarına bastırdı. Şimdi gözleri kapalı ve kalbi delicesine atarken kollarını da gencin boynuna dolamıştı. Staples’de ona aynı şekilde karşılık vermişti. Özlemle hayalini kurduğu beden ona aitti şimdi. Hiçbir engele takılmadan kavuşabilmişti aşkına. Staples’in elleri sırtından boynuna doğru ilerlerken ve dudakları tamamen onun dudaklarına yapışıp kalmışken nefes almak hiç de kolay olmuyordu. Ellerini oğlanın yanaklarına götürdü ve kendinden uzaklaştırmaya çalıştı. Hiç kolay olmamıştı çünkü Staples dudaklarını kızdan ayırmamak için diretiyordu. Ee, bu uğurda nefessiz kalarak ölmeyi bile tercih ederdi. Bedeni tamamen Staples’in bedeni ile bütünleşmiş gibiydi. Onun her hattına değebilmek, kokusunu içine çekmek başını döndürmüştü. Bayılmaktan korkuyordu ama bu olmayacaktı. Onun bedeninden, dudaklarına değen dudaklarından güç alıyordu. Bugün Staples ile geçirdiği bu mükemmel saatleri asla unutamayacağını biliyordu. Sonunda Staples’ine kavuşabilmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Staples Cromwell

VII. SınıfVII. Sınıf
Staples Cromwell



Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Keme

Yakınlaşma Empty
MesajKonu: Geri: Yakınlaşma   Yakınlaşma EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 9:05 pm

Gözleri hâlâ ısrarla kapalıydı, bir sonuç bekliydi. Bir çığlık, bir küfür ya da bir tokat. Fakat geçen dakikalar içerisinde hiçbirine maruz kalmamıştı Staples. Ne olacaktı? Yaptığı gösteriden sonra Vivien muhtemelen şaşırmıştı, bu kesin olan tek şeydi. Fakat Staples artık bir sonuç bekliyordu. Küçük ya da büyük, herhangi bir tepki. Endişeden dolayı gözlerini henüz açmamıştı, bu sırada Vivi'nin dükkânı terk edip gitmiş olabileceği ihtimali geldi gözüne. O ya da bu şekilde, bu uzun süreli durgunluğun sebebi oldukça basitti: Staples bir aptaldı. Dudaklarını oynatarak sessizce küfürler etmeye başlamıştı ki, yüzüne hafif ve sıcak bir hava dalgası vurdu. Staples çalışkan bir öğrendi değildi; fakat dışarı verdiği nefesin dönüp dolaşıp kendini vurmayacağını biliyordu. Staples'in bu kadar yakınına sokulma cüretini gösterecek -ki, zaten dükkândaki tek kişi- kişi ise Vivi olmalıydı. Belki de kafa atacaktı? Bu fikrin çılgınlığını ve komikliğini düşünürken dudaklarına değen başka dudakları hissetti. Şaşkınlık içerisinde açtı gözlerini, Vivien'i görür görmez de bu sefer hoşnutlukla kapattı tekrar. Vivien'in elleri boynunda dolaşırken, o da onun beline sardı kollarını. Nefes almayı unuttukları müthiş dakikalardı. Fakat hayatta kalıp daha nice anlar yaşamak için nefes almaları gerekliydi. Bunun ilk farkına varan Vivien olmuştu. Geri çekilmeye çalışınca Staples bunu engelledi. Öte yandan, Staples de kısa süre dayandıktan sonra pes etti ve nihayet öpüşmeyi bıraktılar. Viven'in güzel yüzüne şimdi daha önce hiç bakmadığı kadar yakın bir açıdan bakıyordu ve kızın gözlerindeki mutluluğu görebiliyordu. Staples de o denli mutluydu. Bir şeyler söylemesi gerektiğini düşünüyordu. Çok geçmeden, hiç düşünmediği hâlde açtı ağzını, "Vivien..." dedi, devamını getirememişti. Zaten söylemek istediği bir şey de yok gibiydi. Ne söyleyebilirdi ki? Böylesine harika bir durum ve manzarayı neden sesi ile kirletsindi ki? Gözleri hâlâ Vivien'in gözlerine kenetlenmiş biçimdeydi ve birdenbire, yüksek sesle kahkaha atmaya başladı.

Duygularının tarifi imkânsızdı. Heyecanlıydı, mutluydu, belki hiç olmadığı kadar neşeliydi. Bütün güzel hisleri aynı anda ve had safhada yaşıyordu. Fakat bir de tarif edemediği bir şey vardı. Bütün bu karmaşık zımbırtıların ardında, net olan tek şey iki gözüyle gördüğü Vivien'di sanki. Ona bakıyor, gülüyordu; lâkin onun seyrine doymuyor gibiydi. Vivien için de durum farklı görünmüyordu. Tıpkı Staples gibi o da bakışlarını bir türlü alamıyordu zira. Vivien'in hâlâ kendisinin boynunda olan ellerini alıp sıkı sıkıya kavradı. Alnını yavaşça kızın alnına dayadı. İşte tekrardan hissediyorlardı birbirlerinin nefeslerini. Harika bir histi, sevdiği kıza bu kadar yakın olabilmek, elini tutabilmek, onun da onu sevdiğini bilmek... Hepsi çok güzel şeylerdi, daha önce Staples'in yaşamadığı türden şeylerdi hem de.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Yakınlaşma

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-