AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Kaçış

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Kaçış Empty
MesajKonu: Kaçış   Kaçış EmptyC.tesi Tem. 25, 2009 1:41 am

Kurgu: Alexis'in ailevi sorunlardan dolayı Roma'da yaptığı gezi sırasında kaçmaya karar vermesi.
Zaman: Öğleden sonra 1-2 civarı.
Kişiler: Tüm Hufflepuff Stars üyeleri ve Cesur Yürekli tüm dostlar.
_____________

Adımlarını hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Arkadan gelen ailesinin sesleri onu daha da boğuyordu. Bu gezi beklediği gibi olmamıştı. Daisi gelmiş ve her şeyi alt üst etmişti. Alexis bunu yüzüne karşı söylemişti. Daisi ne olduğunu sormuştu ancak Alexis hiç bir şey dememişti. Diyememişti çünkü. Var olması bile bütün planları bozmaya yeterliydi. Eğer bunu onun yüzüne karşı söyleseydi Daisi kıskandığını düşünecek ve daha da şımaracaktı. Ailenin yüz karası olarak adı çıkmıştı bir kere. Sırf bir Hufflepuff oldu diye. Onlara göre asil bir Slytherin veya zeki bir Ravenclaw olmak ailenin geleneğiydi. Alexis bu geleneği bozmuş ve onlar tarafından ihanete uğramakla suçlanmıştı. Karanlık tarafta olmasına rağmen ailesini inandıramamış, her sorduğu soruda terslenmişti. En sonki gezide çıkan tartışma bardağı taşıran son damla olmuştu. Uzaklaşmak istiyordu buradan. Kaçıp gitmek. Herşeyini bırakmak istiyordu. Ailesini hayatından çıkarmak istiyordu. Onları bir daha rahatsız etmeyecekti. Ne arayıp ne de soracaktı.

Gözlerinden akan yaşları görmesinler diye sildi. Yüreğindeki ağrının nedeni ailesiydi belki de. Onlarla bir tatile çıkmayı düşünmüyordu. Ama belki araları daha iyi olur diye düşünüp bu fikri kabul etmişti. Umduğunun aksine daha da kötü olmuştu araları ve Alexis bu durumdan nefret ediyordu artık. Kardeşi dediği kızdan da, babasından da. Annesini her ne olursa olsun seviyordu ve sevmeye devam edecekti. Babası çok katı olmasaydı Alexis annesi için evde kalmaya katlanabilirdi. Ama ağır kurallar ve evin "yüz karası" diye anılmaktan nefret ettiği için dayanamayacaktı buna daha fazla. Annesi her zaman güler yüzlü olmuştu. Tartıştığı noktalar da vardı ama hiç bir zaman onu sorgulamamış , kararı ne olursa olsun hep desteklemişti. Hatta arkadaşlarını çok merak ediyordu. Bu yaz tanıştırmak istiyordu annesiyle arkadaşlarını. Ama bu lanet olası gezi yüzünden her şey berbat olmuştu.

Kollarını göğsünde birleştirmiş arkasına şöyle bir baktı; Daisi , annesi ve babası dediği o adam kahkahalar atarak yürüyorlardı yolda. Alexis'in varlığı bile umurlarında değildi, yokluğu onları daha da sevindirmişti belki de. Evet Alexis kararını vermişti; görüşmeyecekti bundan sonra onlarla. Sadece annesini görmeye gelecekti. Daha sonra ne yapacak bilmiyordu.

Güneş tüm yüzünü göstermesine rağmen Alexis hiç mutlu değildi bugün. Bugün kaçmalıydı. Çünkü akşam yine evde aynı konu tekrarlanacaktı. Alexis taş duvarın birisine oturup onların gelmesini bekledi. İyice yaklaştığında annesinin beline sarılıp onu öptü ve "Seni seviyorum anneciğim. Ne olursa olsun hiç bırakmayacağım seni. Ama şimdi yapacağım şey için beni affet. deyip annesini bir kere daha öptü. Gözleri yaşlarla doluydu. Annesi ne olup bittiğine pek anlam verememişti ama bir şeyler seziyor gibiydi. Alexis gibi annesinin altıncı hissi kuvvetliydi. Fısıltıyla şöyle demişti kızına; "Git kızım izin veriyorum. Kaç kurtul buradan. Bunları haketmedin sen. Boynundaki kolyeyi ne olursa olsun çıkarma. Her daim yanındayım. fırsat buldukça mektup yaz. Bir şekilde haber gönder bana. Ben de seni çok seviyorum" diyerek kızının ellerinden belini kurtardı. Alexis annesinin desteğini alınca çok mutlu olmuştu. Geride durarak onların gitmesini bekledi. Annesine uzaktan öpücük yollayıp sırt çantasını taktı. Parası vardı ve kendini de başına bir şey gelirse koruyabilirdi. Adımlarını sıklaştırıp ara sokaklardan birine girdi. Duvarda yazılar vardı. Sokak dar ve bayağı uzundu. Alexis bir süre sonra yorulmaya başlamış duvarın dibine çökmüştü ama daha yolu uzun görünüyordu. Bir süre sonra sonunda başka bir tarafa çıkmıştı. Karşıdan deniz görünüyordu. Hemen koştu oraya. Denizin mavi sularına bırakmak istedi kendini. Ama yapamadı. Şimdi ne yapacaktı? Bir evi de yoktu. Tek başınaydı artık hayatta. Banklardan birine oturdu. Gözyaşlarının akmasına engel olamamıştı. Ama güçlüydü Alexis ve bunu başarabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptyC.tesi Tem. 25, 2009 4:26 pm

Malikanesinde sabahlarken, zamanın nasıl geçtiğini bile fark etmiyordu. Aralıklı pencereden giren güneş ışıkları odasını aydınlatmaya yetmişti. Adeta vücudu yatağı ile bütünlemiş, kafası ise yastığa gömülüydü. Mavi gözlerini tenine vuran ışıltı ile aralayarak etrafına bakındı bir süre uykulu gözlerle. Uyuşmuş bedenini yatağından zorla kaldırarak , gözleri hemen baş ucundaki saate ilişmişti. O anda şaşkına dönen genç büyücü bu kadar geç uyandığının farkında değildi. Saat resmen öğlen on iki olmuştu. Tatilde hep erken kalkar, sonada sabah yürüyüşünü yapardı. Oysa ki bugün malesef biraz gecikmişti. Geçe kalsa bile annesi gıcıklık yapıp onu uyandırırdı ama nedense bugün uyandırmamıştı. Şaşkın bakışlar ile hala etrafına bakınan genç büyücü neler olduğunu henüz kavrayamamışken en iyi yolun serinletici bir duş almak olduğunun kanısına vardı. Üzerindeki çiçek desenli geceliğini üzerinden çıkarıp narin vücudunu duşa soktu. O anda vücuduna temas eden buz gibi su adeta iliklerine kadar işlemişti. Yarım saat boyunca banyoda keyif yaptıktan sonra kendine gelebilmişti Rosalie. Üzerine straplez bluzunu giymiş, altında ise siyah bir pantolan vardı. Siyah babetleriyle birlikte kendini tamamlamış kahvaltı bile yapmadan yürüyüşe çıkmıştı. Her sabah olduğu gibi deniz kenarına gitti. Ağır adımlar ile usul usul yürürken karşı banklarda oturan bir kızı Alexis' e benzetti. İlk önce *yanıltı* düşüncesine kapılsa da yaklaştıkça o kızın gerçekten Alexis olduğunu anlayıp yanına koştu. " Hey Alexis burada ne işin var? " dedi kıza bakarak. Ne o? Ağlıyordu. Neden ağlıyordu ki? Kesilikle biri onun kalbini kırmıştı. Neden ailesi yanında değildi. Alexis İtalya da tek başına ne yapıyordu? " Neden ağlıyorsun? " diyerke yanına oturdu ve saçlarını okşmaya başladı.


En son Rosalie Mariélla McAdams tarafından C.tesi Tem. 25, 2009 7:50 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptyC.tesi Tem. 25, 2009 6:31 pm

Gözleri ağlamaktan şişmişti belkide. Doğru mu yapmıştı yoksa kötü mü bilemiyordu. Annesinin desteğini de almıştı. Haketmemişti gerçekten bunları. Çok başarılı olmuştu derslerinde ama gördüğü muamele sanki sınıfta kalmış birisininkine benziyordu. Deniz tüm sakinliğiyle orda duruyordu. Masmavi,çarşaf gibiydi. Sanki Alexis'i çağırıyordu. Bir an atlamak istedi Alexis. Boğulmak istedi orada. Kimseye bir şey demeden veda etmek. Denizin derinlerinde bir yerde gözlerini kapayıp sonsuza kadar orada durmak. Düşüncesi bile korkunçtu. Böyle bir şeye kalkışabilirdi aslında ama bunu yapmak istemezdi. Annesinin güvenini boşa çıkarmış olurdu.

Gerçi o denizin sularında kaybolmak Daisi'nin işine yarardı ama Alexis biricik dostlarını bırakamazdı. Rosalie, Caprice,Paula, Eleanora ve daha bir sürü arkadaşı. Onlar olmadan yapamazdı

Derin bir nefes alıp boş boş bakıyordu. Etrafı gözlemliyordu. Ailesiyle dolaşan kızlar, sevgililer. Bu şehre geldiğine pişman olmuştu. Ama artık kaçacak ve kendine bir hayat kuracaktı. tek sorunu nerere kalacağıydı. O cehennem gibi evde kalmaktansa sokakta kalmayı tercih ederdi. Düşüncelere dalmışken birinin sesiyle irkildi;
Hey Alexis burada ne işin var? " Bu Rose idi. Alexis onu görünce ne diyeceğini bilemedi bir an. Nasıl söylese bilmiyordu. " Neden ağlıyorsun? " diye sorduğunda dayanamadı ona sarılıp konuşmaya başladı;
"Evden kaçtım Rose. Az önce ailemi terkettim. Herşeyi bırakıp bu sokağa kadar geldim. Asla dönmek istemiyorum o eve. Babamın yaptıklarından bıktım" diyerek konuşmasını bitirdi. Cümlesini bitirdiğinde nefes nefese kalmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptyPaz Tem. 26, 2009 12:05 am

" Merak etme tatlım ben yanındayım. Sakın üzülme şşh ben ne güne duruyorum burada söyle bakayım? Hemen annem ile konuşurum bu konuyu bizde kalırsın. Hem mezun olmamıza şuarada ne kadar kaldı ki? Mezun olur olmaz kendimize bir ev tutar yaşarız. " dedi onu teselli etmeye çalışarak. Şimdiye kadar Alexis' in karanlık tarafa yönelmesini bir an olsun bile yargılamayan genç büyücü nedense kızın taraf değiştirmek istemesine sevinmişti. Onun bu uçsuz bucaksız karanlıktan kendini kurtarmasına tabi ki de sevinecekti. Karanlıkta dostluk denen bir şey yoktu bir kere. Onlar sadece yükselmek için birbirlerinin yanındaydı. Yeri geldiği zaman kendileri için birbirlerini bile satabilen bir avuç şeytandılar. Rosalie arkadaşının bu durumdan kurtulmasına sevinmişti. Her ne olursa olsun bunun ucunda ailesini kaybetmek bile olsa hiç düşünmemeliydi. Sonuçta bu kendi hayatıydı. Sanki yetişkin olduğunda ailesi bakacaktı ona? Belki de çalışmaya başladığında onları hiç göremeyecekti... Alexis kesinlike Rosalie' e göre en doğru olanı yapmıştı. Kızın kafasını kendi omzuna doğru yaslamasını işaret ederek konuştu. " Geçecek tatlım, inan hepsi geçecek... " Mavi gözleri ise o anda ucu görünmeyen bir gökyüzünün karşısında dalıp gitmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptyPtsi Tem. 27, 2009 2:00 am

" Merak etme tatlım ben yanındayım. Sakın üzülme şşh ben ne güne duruyorum burada söyle bakayım? Hemen annem ile konuşurum bu konuyu bizde kalırsın. Hem mezun olmamıza şuarada ne kadar kaldı ki? Mezun olur olmaz kendimize bir ev tutar yaşarız. " Rose'un teselli dolu sözleri Alexis'i çok mutlu etmişti. Ne kadar şanslıydı. Sırf karanlıkta olduğu için onu yadırgamayan gerçek dostları vardı.

Babası bile bu kadar acımasızken bir arkadaştan bu denli şefkat görmek Alexis'in ailesini hayatından çıkarması gerektiğine yol gösteriyordu. Tek annesini unutmayacak fırsat buldukça ona bir şekilde haber verecekti. Elini boynundaki kolyeye götürdü. Yeşil zümrüt rengindeki kolye Alexis ona dokundukça parlıyordu. Annesinin desteğini ve sıcaklığını burada hissediyordu.

Rose'un kurduğu cümleler arasında kalmakta vardı. Alexis onlara yük olmak istemezdi. Ama başka kalacak yeride yoktu. Ne yapacaktı şimdi? Kıza yük olmak en son isteyeceği şeydi. Gerçi okulun açılmasına az bir vakit kalmıştı. Ondan sonra mezun olacak ve hayata atılacaklardı. Kendilerini büyü dünyasında bir çalışan olarak göstereceklerdi. Alexis mezun olmak için sabırsızlanıyordu.

Başını Rose'un omzuna rastladı. " Geçecek tatlım, inan hepsi geçecek... " Bütün olanların geçmesini umuyordu. Bu dönem daha farklı olacaktı onlar için. Biraz olsun neşenlenmeye çalışmak için bir şeyler söyledi; "Rose, annen bir şey demez değil mi? Sana yük olmak en son isteyeceğim şey. " demişti ama asıl düşündüklerini söylemek aklının ucundan geçmemişti oysaki ağzından fırlamıştı. Konuyu dağıtmaya yeltendi ama vazgeçti bundan. Beynini yiyip bitiren bu sorunu şimdi çözmek varken neden erteleseydi ki? Rose'un cevabını beklerken gözlerini gökyüzüne dikti. Güneşin gülen yüzünden bir kez olsun faydalanmak istedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptySalı Tem. 28, 2009 1:59 pm



-Cezalısın küçük hanım şimdi odana çık ve...
“PUF”
-Anne dışarıda bir var?
-Dışarıda mı, Anna, gene o tuzakları kurdun değil mi?
-Hayır tuzağı açmadım, sadece alarmı etki...
-Tamam, uzatma Anna, babanın evden gitmesi yetmiyormuş gibi bir de sizinle bu tür konuları tartışmayacağım küçük hanım.
-Abartma Anne.
“DAN!!! DAN!!!
-Ben kapıya bakıyorum, sen hemen odana. HEMEN!!!
-Off anne, tamam gittim ben.

Uzaklaşan ayak seslerine kulak kabartan Caprice, kulağına gelen fısıltılardan kapının eşiğine kimin geldiğini anlayamamıştı. Kızlarla verdiği partinin cezası hala sürüyordu ve Caprice bunun babasının gene geziye çıkışına denk gelen için, zamanlamaya lanet ediyordu. Annesi çok kızgındı ve dineceğe de benzemiyordu. Onu daha fazla zorlamanın mantıksızlığına inanan Caprice, sağ ayağını merdivenlere atmış, diğerini de yanına taşımak üzereydi ki, içli bir hıçkırık duydu. Annesi miydi? Koşarak, merdivenleri annesini onu gönderdiği istikamete ters bir rota çizerek doğruya aşağıya koştu. Odanın kapısını bir çırpıda açarak içeriye “pat” diye girdi.

-Anne! Aa, şey üzgünüm Bayan Blanchefleur siz, şey iyi misiniz? Yo hayır Alexis yoksa...

Kadıncağız hıçkırıklara boğulmuş konuşamıyordu. Ayağa kalkıp Caprice’nin boynuna sarıldı. Annesine sorgulayan bakışlarını yönelten sarışın cadı, annesinin bir baş hareketiyle kadından ayrıldı. Kadının ellerinden tutarak kanepelerden birine otutturdu. Ses tonunu biraz daha yumuşatarak sorularını kadına yöneltti:

-Bayan Blanchefleur, neler oldu?
-Bebeğim, benim bebeğim, evden ayrıldı. Kaçtı.
-Ne!
-Siz babasını tanımazsınız, ona kötü şeyler yapabilir, onu korumanız için size geldim. Sizin Hufflepuff Stars Kulübünüzü biliyorum. Düşündüm ki, bazı tanıdığınız profesörler vardır ve siz ona yardım edebilirsiniz...
-Elbette Bayan Blanchefleur, siz hiç merak etmeyin ben herşeyi organize ederim.”Annesine kaçamak attığı bakışlarda, onay vardı. Hiç zaman kaybetmeden ayağa kalktı, elleri hala kadının ellerini tutuyordu. Onu da ayağa kaldırdı, gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı. İnandırıcı olmalıydı Alexis için bu bilgi, hayati önem taşıyordu.
- Bayan Blanchefleur, şimdi beni iyi dinleyin. Anlamanız çok önemli. Eşinizin buraya geldiğinizden ve bizden haberi olmamalı, bu nedenle hafızanızdaki bazı bilgileri sileceğim. Ama merak etmeyin sizi yeniden o korkunç düşünceler ile başbaşa bırakmayacağız. Bize güvenin.

Ellerinden tutarak kanepenin sol yanındaki masaya götürdü. Masanın üzerinde aniden var olan kağıda tatmin olmuş bir bakış attı. Tüy kalemi kadının ellerine verdi.

“-Şimdi kağıda kendi elyazınız ile, “içim rahat” yazın ve cebinize koyun” kadının hareketlerini yönlendirirken aklı bir yandan az sonra yapacaklarındaydı. “İşte oldu, cebinizde güvende, şimdi beni bekleyin bir kaç dakika sonra yanınıza geleceğim” diyerek annesine bir öpücük kondurup odasına çıktı. Yapılacak iş çoktu.

Bir kaç dakika sonra, sırt çantası ve asası elinde merdivenlerden indi. Annesinin gözlerinde okuduğu şey gurur muydu? Yoksa kızının büyüdüğünü anlamaya mı başlamıştı? Bu düşünceleri çok kısa sürdü, çünkü Anne Flower kızını kuçaklayıp küçük Anna’sına dikkatli olmasını öğütlüyordu.

Bayan Blanchefleur ile birlikte dışarı çıkan Caprice saniyeler içinde Londra’nın ana caddelerinden birindeydi. Caprice asasını çıkardı ve kadına bir unutma büyüsü gönderdi. Yanından uzaklaşıp kadının şaşkınlık içinde sağa sola bakışını gururla karışık bir ürpertiyle izledi. Eline cebine atışı ve kadının yüzündeki umudu gördü. Şimdi sıra Kulübe ulaşmaktaydı. Hemen gizli mesajlarını gönderdi. Tüm Hufflepuff Stars kulübünün olaylardan haberdar olmasını gerekiyordu. Alexis ‘e doğum gününde verdiği kolyeyi kullandı. Kamera macerasından sonra, kaçamak yaptığı bir haftasonu gezisinde kaçık bir cadıdan almıştı. Diğer yarısı da onun boynundaydı. Asasını kolyenin üzerine doğrultarak ona diğer yarısını göstermesini istedi. Ona bu kolyeleri satan cadının onu kandırmamasını umut etmekten başka seçeneği yoktu. Bekledi. Bir,iki ve işte görüntü yavaş yavaş belirmeye başlamıştı, elleri titriyordu. İşe yaramıştı. Bir bank, Alex’in boynu ve yanında, evet bu Rose idi. Gitmesi gereken yer belliydi. Çömeldiği çimenlerin üzerinden doğrularak, hiç zaman kaybetmeden Roma’ya cisimlendi.

Karşısında ağlayan bir kız ve kollarını dostunun titreyen bedenine sarmış bir kız vardı. Yanlarına doğru yürüdü, bir yandan da söyleniyordu?

-Bensiz bir macera yaşamaya utanmıyor musunuz?







En son Caprice Anna Flower tarafından Salı Tem. 28, 2009 7:58 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Adelãine Lorrainé Favio

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Adelãine Lorrainé Favio



Mücadele Tarafı : *
Kan Durumu : .

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptySalı Tem. 28, 2009 7:27 pm

"Yavaş konuşur musun Daisi, seni anlayamıyorum"
"O gitti, kaçtı! Yardımına ihtiyacım var Adelã. Geri getir onu."
"Kim gitti? Nereye? Anlamadım. Gwenthy ne dediğini anlayabildin mi?"
"Alexis.. O gitti. Kavga çıktı ve o kaçtı. Başına bir şey gelmesinden korkuyorum. Onu bul ve geri getir. Lütfen"
"Bayan Blancefleur nerede?"
"Flower'lara gitti. Onlardan yardım isteyecek."

Blancefleur ailesinin küçük üyesinden duydukları Adelã'yı pek tatmin etmemişti. Bayan Blancefleur ile konuşmak daha doğru olabilirdi. Flower'ların evi... Oraya gitmek konusunda Gwenthy'den yardım alabilirdi. Sevimli cadının yanında olması büyük bir şanstı. Ne de olsa cisimlenme ehliyeti vardı ve bir yere gidilmesi gerektiğinde, sorun çıkmadan ilerleyebilirlerdi. Gwenthy'nin bileğini tutu sıkıca Adelã. Aniden gelen bir basınç ve ardından Flower malikanesinin önü... Hızla ilerleyip kapıya vurdu Adelã. Caprice ile karşılaşıp, olanları öğrenmek tek umuduydu fakat kapı açılınca Bayan Flower ile karşılaştı. Ondan tek öğrenebildiği Caprice ile bayanın gittiğiydi.. Peki ya nereye gitmişlerdi? Kocaman bir soru daha. Muhtemel olarak Caprice, kulüptaşlarına bilgi göndermek isteyecekti. O zaman gittikleri yerin Londra olma olasılığı yüksekti.

"Gwenthy, Londra'ya gidiyoruz"

Tekrar yanındaki cadının bileiğini tuttu Adelã. Bir-iki saniye sora kendini Londra sokaklarında buldu. Olasılıklar ele alınınca, Bayan Blancefleur'un büyücülerin çoğunlukta olduğu bir yerde olabileceği gerçekti. Hızlıca ilerleyip, gri taşlarla bezeli caddelerden yürümeye başladı iki cadı. Uzunca bir süre yürüdükten sonra, az ileride Bayan Blancefleur'un olduğunu fark etti Adelã. Fakat onda normal olmayan birşeyler vardı. Tavırları ve etrafa olan bakışı oldukça ilgi çekiciydi.

"Bayan Blancefleur... Bayan Blanclefleur"
" Adelã'ydın değil mi? Alexis'in arkadaşı. Hani şu... Şu Gryffindor'lu kız."
"Evet ta kendisiyim. Daisi ile konuştum o Alexis'in durumundan bahsetti."
"O gitti. Bebeğim gitti, gitmeli miydi? Belki de gitmeliydi. Ama dışarıda ne yapar çaresiz ve tek başına. Babası olanları öğrenmemeli. Ya öğrenirse. O zaman ne olur? Cebimdeki nota bir bak.." elindeki notu Adelã'ya gösteriyordu Bayan. Sadece iki kelimelik bir nottu bu. "Kendi el yazım bu. Ben yazmışım bunu, peki ama neden? O eve dönmeli, peki ya babası, hayır dönmemeli. Gelirse ölür, ama ya gelmezse! Bayan bu esnada Adelã'nın omuzlarını tutup sallamaya başlamıştı. "Beni anlıyorsun değil mi? N'olur bana yardım et, eve döndür onu"

İşte bu Adelã'nın beklemediği bir davranıştı. Bayan Blancefleur'a ne olmuştu böyle! Kendini kaybetmişti adeta. Kurduğu tutarsız cümleler, titreyen elleri ve sürekli hareket eden göz bebekleri... Adelã'nın bu konuşmadan yapabildiğiı tek çıkarım, olanların küçük bir kavgadan ibaret olmadığıydı. Peki ya Alexis eve dönmeli miydi? Kafasında düşünceler akıp geçerken, karşısındaki cadının, gözlerini irice açıp az önceki sorusuna bir cevap beklediğini anladı Adelã.

"Emin olun uğraşacağım Bayan."

Londra'da Alexis'in olmadığı belliydi. Olay yerinden ne kadar uzaklaşabilirdi ki? Cisimlenemeyeceği bir gerçekti. Caprice'nin yanına gelmediğine göre, Alexis eski sınıf başkanın -Rosalie'nin- yanına gitmiş olabilirdi. Birden bileğinden bir güç hissetti Adelã. Gözlerini açtığında Roma sokaklarında buldu kendisini. Belli ki Gwenthy'de , Adelã ile aynı çıkarımları yapmıştı. Şimdi ne olacaktı? Adelã'nın evdekilere olanları anlatması gerekiyordu. Alexis'i arama sorumluluğunu yüklendiği için, bilgilendirme işi Gwenthy'e kalmıştı.

"Gwenthy, evdekilere durumu kendi uslubunla anlatırsan sevinirim."
"Sen bana bırak."

Gwenthy göz kırpıp, *puf*sesiyle beraber yok olmuştu. Gwenthy'in uslubu.. Adelã, onun evdekileri oyalayacak bir yalan bulacağına emindi. Sıra Alexis'i bulmaya gelmişti. Etrafta ilerlerken, zihninde olanları tartmaya çalışıyordu.*Olayların bu noktaya geleceği belliydi* Zihninde beliren düşüncelere ve kafasındaki cümlelere aykırı olarak ilerliyordu Roma sokaklarında Adelã. McAdams malikanesine varması fazla uzun sürmeyecekti. Alexis'in zarar gördüğünü düşünmek, canını sıkmaya yetmişti. Gerçek dostluğun her engeli aşabileceğine emindi. Bu tür sıkı sevgi bağlarında, mesafelerin bir önemi yoktu. Gerçek dostluk, ne zaman aşımına uğrar ne de aradaki mesafeler nedeniyle kopardı. Beş sene boyunca acı-tatlı bir sürü anıları olmuştu. Zor duruma düştüğü her anda Alexis, yanında belirmişti. Sıra Adelã'da idi.

Arkadaşını bir an önce -başına birşeyler gelmeden- bulmalıydı. Yaşı küçüktü ve zarar görmesi ihtimaller içerisindeydi. Gelecek bir saldırı karşısında, asa kullanması neredeyse imkansızdı. Bu da Alexis'i saldırıya açık hâle getirirdi. Tüm bu fikirler zihninde dolandıkça, sıkışıp kaldığını hissediyordu Adelã. Bir an önce, onu bulup hesap soracaktı.

Attığı her adımda, düşünceleri yoğunlaşıyordu Adelã'nın. Alexis'e ne diyecekti? Cehenneme geri dönmesini söyleyemezdi. Hufflepuff'lu cadının aile yapısının farkındaydı. Eve geri dönmesi, cehennemde vakit geçirmesinden farksız olacaktı. Arkadaşının dışarıda kalmasına da imkan yoktu. *Ne biçim iş bu* İnanmasa bile, onu eve dönmeye ikna etmeliydi. Evi tehlikeli olabilirdi belki ama sokaklar onun için daha tehlikeliydi. Gri taşlı yoldan ilerlerken oldukça tenha olan bir sokağa girdi. Gotik mimarinin ev sahipliği ettiği sokağın ucunda bir bank olduğunu gördü ve banka ilerlemeye başladı Adelã.

Banktan tanıdık seslerin geldiğini duydu. Biraz daha ilerlediğinde bu simaları tanıdığını fark etti. Caprice, Rosalie ve Alexis.. Kafadarlar burada da beraberdi. İçindeki sıkışma duygusunun, yavaş yavaş akıp gittiğini fark etti Adelã. İçindeki tüm korkuları, kurduğu komple teorileri kanatlanıp uçtu. Kızların yardımı, Alexis'in dönmesi için oldukça iyi olabilirdi. Kendini toparlayıp, yüzüne sahte bir ifade kondurdu Adelã. İnanmadığı bir şey uğruna nasıl savaşabilirdi ki? Başarmak zorundaydı ve mecburen doğru olan davranışı yapmalıydı. Ağlayan Alexis ve ona sarılan Rosalie'yi görünce gerçek dostluğun ne demek olduğunu bir kez daha anladı Adelã. Onları neşelendirmek için elinden geleni yapmalıydı. Bir nefes alıp, konuşmaya başladı.


"Dökülün bakalım, neler oluyor burada?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Kaçış Empty
MesajKonu: Geri: Kaçış   Kaçış EmptySalı Tem. 28, 2009 8:11 pm



Hayır tatlım annemin bir şey diyeceğini pek sanmıyorum, emin ol o da çok sevinecektir. “ dedi neşeli bir şekilde. Annesi konusunda kesinlikle emindi. Zaten şunun şurasında ne kadar beraber zaman geçiriyorlardı ki? Yılın yarısından fazlası Hogwarts da oldukları için annesine pek yük olmayacaktı. Alexis’ i de böylelikle rahatlıkla malikanelerinde ağırlayabileceklerdi. Henüz şimdiden heyecanlanmıştı onunla beraber geçireceği günleri hayal ederken. Acaba çok mu bencil düşünüyordu? Yani Alexis burada acı çekerken ; Rosalie’ in beraber geçirecekleri o günleri düşünüp sevinmesi bencilce miydi? Bu ikilem düşünce arasında gelip giderken yanlarına Caprice ile Adelaine geldi. Bir anda gelince Rosalie de şok olmuştu tabi ki de. “ Ah kızlar hoş geldiniz . Öncelikle sakin olun çünkü Alexis kendini pek iyi hissetmiyor. “ dedi telaşlı bir şekilde. Ayrıca Adelaine ile Caprice’ in bir anda yanlarında belirmelerine şaşırmıştı. Hemende nereden öğrenmiştiler tüm bunları aklı almıyordu. Oturduğu banktan yavaşça kalktı ve ilk olarak Caprice’ in boynuna atladı, sımsıkı sarıldı ona. “ Hey seni özledim . “ dedi gülerek. Oldukça mutlu görünmeye çalışıyordu çünkü burada üzülen bir arkadaşı vardı. Bu mutsuz gününde arkadaşlarının komik hareketlerine gülmesi belki de Alexis’ i neşelendirirdi. Caprice’ e ile sarılma faslı bittikten sonra, Adelaine’ in yanına giderek onu yanaklarından öptü ve ona da sarıldı. Daha sonra vurgulu bir ses tonu ile ekledi. “ İnsan ilk önce gelir sarılır halimizi hatırımızı sorar küçük hanım direkt dalıyorsun ne oldu dökülün bakalım diye ayıp. “ Sonra da ona bakıp kıs kıs gülmeye başladı. İkisi de ciddi görünüyordu. Zaten ne yapsa Alexis’ i de güldürmeyi başaramamıştı. O anda omuzları yere düşen Rosalie oflayarak tekrar Alexis’ in yanına oturdu ve onu da yanağından öptü. “ Üzülme ben hep yanındayım daha doğrusu biz hep yanındayız. “ dedi kendinden emin bir şekilde. Az kalsın kızlara az önce aldıkları haberi vermeyi unutuyordu. Kızlara baktı ve hafifçe sırıtıp beyaz dişlerini birkaç saniye de olsa sergiledikten sonra ortamı neşelendirmek için hemen lafa daldı. “ Evet şimdi hazır olun süper bir haberimiz var, bundan sonra Alexis bizim malikanede yaşayacak sizce de bu süper değil mi? Ah artık her gün onu göreceğim bu süper bir duygu. “ dedi el çırparak. Daha sonra Alexis’ in mutsuz yüzünü görünce, “ Yani tabi o da atlatacak şuan sadece bugün yaşananların etkisinde. “ diye ekledi. Arkadaşını böyle mutsuz görmek Rosalie’ i derinden etkilemişti. Daha önce sürekli neşeli gördüğü Alexis böyle durumlara mı düşecekti yani? Bir taraf değiştirmesi daha doğrusu doğru yola gitmesi bu kadar üzecekse neden? Neden… Bu hayat adil miydi şimdi?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
 

Kaçış

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : 1, 2, 3  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-