AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Acı Hikayenin Başlangıcı

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
James Lyer Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Lyer Vigoureux



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Rp Sevgilisi : Freya Artemis
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Simurg

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptySalı Nis. 20, 2010 4:52 pm

Hava durumu :Sıcak bir yaz havası,hafif bir rüzgar ...
Kurgu :Okuyunca anlaşılacak birşey ...
Oyuncular :James Lyer Vigoureux ve Reiné Gregéroit ...


Çalar saat uykunun en güzel yerinde yine ötmeye başladığında yatağında hala gözleri açık duran genç adam kendinden bezmiş birşekilde çalar saatine bir tokat attı ve komedinden düşmesini sağladı.Zaten uyumamanın vermiş olduğu işkenceyi birde bu aptalın sesi daha beter ediyordu.Söylenerek yatağından doğruldu ayağına herzaman en sevdiği terlikleri giydi ve duşa gitti.Güzel bir duştan sonra aynanın karşısına geçtiğinden kendinden nefret edecek derece söylenmeye başladı.Aynadaki yansıması değil sanki düşmanıymış gibi bakıyordu ona öfkeyle,kinle söylenmesi bittiğinde odasına geri döndü ve takım elbisesini dolaptan çıkardı.Kahverengi bir takım elbiseydi yatağının üzerine koydu ve içine giyebileceği gömlekleri denerken,biranda yataktaki takımı geri aldı ve dolaba geri döndü.Kahverengi takımını dolaba tıkıştırırcasına attı,dolabın içinden siyah takımını çıkardı.En sevdiği takımdı bu içinede beyaz bir gömlek uydurdu,kravat takacaktı ama sonradan vazgeçti.Gömleğinin bir düğmesini açtı.Ayakabılarını özenle temizledikten sonra en sevdiği kokuyu sıktı.Asasını çeketinin iç cebine güzelce yerleştirdikten sonra dışarıya çıkmaya hazırdı artık.Anahtarlarında cebine koydu,kapısınıda güzelce kapattıktan sonra merdivenlerden aşağıya indi.Hava çok güzeldi sıcak bir meltem esiyordu insanın yüzünü okşayan.

Evinin hemen karşısında güzel bir çicekci dükkanı vardı ilk oraya gitti.Önce bir demet siyah lale aldı ama sonradan fikrini değiştirdi bugün farklı olmasını istiyordu içinden birses farklı olacak diyordu.Siyah laleleri geri verdi onun yerine Kırmızı Lale istedi çiçekler hazırlandığında muhteşem gözüküyorlardı."Sevgiliniz için mi bunlar Efendim?" diye sordu çiçekçi adam yersiz olarak.James kafasını çiçeklerden kaldırdı"Umarım öyle olur" dedi.Çiceklerin parasını ödedi ve dükkandan dışarıya çıktı.Yolda elinde bir demek kırmızı lale ile gezmenin zorluğunu anladı,insanlar ona bakıyor yanından geçen genç kızlar bazen gülüşüyorlardı."Densizler" diyordu homurdanarak.Neden insanlar başkalarının ne yaptıklarına bu kadar önem veriyorlardı ki,biraz ilerledikten sonra yürümenin bir manası olmadığını anladı.İlerde bir çıkmaz sokak vardı oraya döndü sokakta kimseler yoktu tamda istediği gibi cisimlenmek için ideal bir yerdi durdu etrafına bakındı ve cisimlendi.

Şimdi Londra sokaklarındaydı büyücülüğün en güzel yanıydı bu muggleların herzaman yapmak isteyecekleri türden bir seyahat türüydü.The Rocks Mahallesine geldiğinde insanların yüzleri artık tandık hale gelmişti.Bir çok büyücünün uğrak bir mekanıydı burada bulunan cafe,seviliyordu.Gözlerini cafe`nin girişinden ayırmadan insanların yüzlerine bakmadan ilerliyordu.Bugün böyle davranmasının sebebini gerçekten bilmiyordu ama insanlara selam verebilecek bir havada olmadığı kesindi.Elinde çiceklerle bu yolda yürümek savaşa giden bir savaşçı gibi hissettirdi kendi.Cafe`nin önünde durdu cafeden çıkan bir çift geçsin diye yol verdi.Yönünü cafenin camına doğru döndü ve ilerledi cafenin canımdan içeriye baktı oradaydı herzaman olduğu gibi ışıl,ışıl dı ona bakmak bile James`in içine ılık birşeyler akmasına neden oluyordu.Onu her gördüğündeki güzel gülümsemesi yüzüne yayıldı biranda camdan kendi yansımasını gördüğünde şok olmuştu.Okullu çocuklar kadar belli ediyordu ona hissettirdiklerini kendini aynadan bakarak düzeltti yakalarını kaldırdı,çeketini düzeltti ve tekrar kapıya yöneldi ve içeriye girdi.

İçerisi herzamanki gibi kalabalıktı,birçok çift el ele sarmaş,dolaş oturuyorlardı.Bazıları gülüyor,kahkahalar havada uçuşuyordu James`i gören bazı büyücüler Selam verdiler,işte burada bir kaçışı yoktu bu kadar dar bir alanda selam almaması kabalık olurdu.Selam verenlere karşılık vererek Reini`ye doğru gitti.Reiné onu görünce hemen ayağa kalktı James çiçekleri uzattı "Bunlar senin biliyorum siyah laleleri seviyorsun ama bugün biraz değişiklik yapıyım dedim"dedi ve ikisi birlikte sakin bir masaya doğru gitti.Masaya oturmadan James oturması için Reiné sandalyesini çekti ve tam karşısına oturdu.Gözlerine bakmaya cesaret edemiyordu.Orada kaybolmaktan korkuyordu aslında orada kendinden başkasını görmekten çekiniyordu.Platonik bir aşkmıydı onun sevgisi bilinmez ama seviyordu geceler boyunca uyumamasının sebebi bu kadını derken tekrar söze başladı "Beğendin mi çicekleri ?" dedi ...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Reiné Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Reiné Vigoureux



Mücadele Tarafı : Daha değil!
Kan Durumu : Safkan / fransız

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyÇarş. Nis. 21, 2010 9:11 pm

Bir kot pantolon, bir straplez t-shirt… Onların üstüne acelece iliştirilen beyaz mutfak önlüğü ve aşçı şapkası bütünlüyordu o günkü salaşlığını. Cafedeki curcunalı kalabalık çocuk gibi mutlu ediyordu onu. Çoğuyla artık dost olduğu, her müşteriyle tek tek ilgileniliyor sipariş alıyor hatta mutfağa giriyordu. Kim bilir belki mutluydu belki de başkalarının gülüşlerinden mutluluk yaratıyordu kendine. Küçük çocukların başlarını okşuyor (zira onun başını sadece kötü kalpli amcalar okşamıştı ), hoş çocuklara göz kırpıyordu. Her zaman cafede yankılanan topuklularının sesi bile kayboluyordu eşsiz eğlencenin müziğinin içinde. Havada uçuşan tüm toz zerreciklerine, etrafa saçtığı gülücükler siniyordu. Bu günü daha güzel kılabilecek tek bir şey bile gelmiyordu aklına. Ta ki James elinde kırmızı bir laleyle kapıyı açana kadar.

Reine içtenliğin bile daha ötesine varabilecek olan bir kahkaha patlattı. İşte bu günün mükemmelliğini tam anlamıyla tamamlayabilecek olan kişi. Onun bu müsamere çocuğu edasındaki utangaç ve endişeli gülüşü onu eğlenceden çıldırtabilirdi. Hızlıca önlüğünü çıkartırken aklına lalenin neden kırmızı olduğu takıldı. Reine siyah severdi ve bunu James de biliyordu.

O bunları düşünürken James çoktan ısırırken ıslattığı dudaklarını yüzüne yerleştirmiş, pembe yanaklı tavrını takınmış, ona doğru yürümeye başlamıştı. Hemen önlüğü bir personelinin eline tutuşturup aradaki dolu kısaltmak için mi yoksa beklemeyi sevmediğinden midir bilinmez, yaylanarak ilerlemeye başladı. Yanına vardığında James sağ elini beline doladı ve ona sıkıca sarıldı. Özlemiş olmalıydı. James sanki onun aklından geçenleri okumuşçasına ilk kelimelerini dudaklarından döküverdi.“ Bunlar senin biliyorum siyah laleleri seviyorsun ama bugün biraz değişiklik yapayım dedim.”İnanılmaz derecede ince bir ruha sahip olan bu çocuk nasıl olur da sevilmezdi. James inceliğine devam ederek çiçekleri beğenip beğenmediğini sordu. Reine böle şeker bir çocukla hala neden çıkmıyordu kimse akıl sıra erdiremediği gibi çok ta yorum yapamıyorlardı. Reine’nin dengesizliği her zaman korkutmuştu. Sonra Reine bağırarak cafedeki dostlarına seslendi:
- Hey millet bakın benim Noel Baba’m gelmiş.

Zavallı James tonla selam veren yüzle göz göze gelmek zorunda kalmıştı. Ama Reine’nin yanında olmak ona her şeyi unutturuyor gibiydi. - Gel hadi otur. Bize iki sıcak şarap getirin.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James Lyer Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Lyer Vigoureux



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Rp Sevgilisi : Freya Artemis
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Simurg

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyPerş. Nis. 22, 2010 1:34 am

İşte yine aynı Reine bazen ne kadar patavatsız olduğunu çözememişti,ama James yüzündeki aptal ifadeyi silemiyordu onun yanında her ne kadar cümle aleme rezil olduysada yine en gereksiz espirisi olan Noel baba espirisiyle bütün bakışları görülmek istemiyen bu adamın üzerine çekmişti.James derin bir iç çekti sevdiği insan bu kadar ruhsuz olabilrmiydi ama malesef olabiliyordu hani derler gönül otada konuyor kaktüsede işte böyle birşey olmuştu.Her tarafı dikenlerle kaplı olursa olsun seviyorsanız onu tutmak istersiniz işte böyle bir duydu kaplıydı James`te derken sıcak şarap getirmesini söyledi.

Bu sıcakta sıcak şarabı ne yapacağını anlamadan arkasını yaslandı James karşısındaki Reine`nin gözlerine baktı.Ne kadar soğuk ve hissis olduklarını farketti ama önemsemedi "Mükemmel espirilerin devam etmiyecek umarım" dedi James bugünün iyi olacağını düşündüğü bütün duyguları üzerinden bir cımbızla alınmış gibi hissetti.Çiçeklere güzel bile demeyi beceremeyen birinden bu kadar hoşlanması James`e yakışmıyordu.Asalet denilen o güzel yolda yürümeyi becerebilmiş olan bu adam şimdi bu masada oturarak asaletini yerlere sermiş gibi hissetti kendini,sohbettin uzamasını istememeye başlamıştı.Kafasından buradan bir an önce çıkıp temiz bir hava almaya ihtiyacı olduğunu söylüyordu.Masaya gelen sıcak şarabını içmeden karşısındaki güzel bayana kaldırdığı anlamında elini kaldırdı.Ama onu bile anlayabildiğini zannetmiyordu James,derin bir off çektikten sonra şarabı içti.Reine konuşması gerekiyordu aslında en azından bir teşekkür iyi olurdu ama Reine ondan çok emin gibiydi yaptığı herşeye göz yumacak biri görmüştü onu,ama James böyle birşeyleri kaldıracak kadar sabırılı değildi.Aslında James bunları hak edecek biride değildi masada sesizce içkilerini içtiler,James gözlerini bu arada Reine gözlerinden kaçırıyordu ona bakmak o kadar kolay değildi.Ne kadarda ondan nefret ediyormuş gibi düşünsede olmuyordu gözlerine baktığında bütün düşüncelerinden sıyrılacağını zannediyordu.Tekrar aptal aşık içinden çıkıp ona öylece bakacaktı,buna dayanamazdı zira James yeterince acı çekmişti zaten daha fazlasını kaldıramazdı.Buraya gelmesinin sebibini henüz unutmaya başlamıştı ki gözleri buluştu Reine ile düşünceleri kafasından uçtu kendini düzeltti "Bugün seni akşam yemeğine çıkarmak için buraya geldim iğrenç büyücü"dedi gülümseyerek cevabı beklemeye başladı ...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Reiné Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Reiné Vigoureux



Mücadele Tarafı : Daha değil!
Kan Durumu : Safkan / fransız

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 03, 2010 7:57 pm

Reine lanet olası çenesini yine tutamamıştı. Ancak patavatsızlığı, sabırsızlığından değil, her zaman olduğu gibi sahip olduğu değerli şeyleri insanlara göstermeye bayıldığından kaynaklanıyordu.

James’in hiçbir zaman aşağıda kalır yanı yoktu bir zümrüt, elmas ya da pırlantadan. Reine için hepsinden daha arşta idi belkide. Sadece kadını mutlu olsun diye tüm yol bayunca gözlerinin içine bakarak yürüyen, kabus gördü diye sabahın dördünde kapıda biten, aşk masallarıyla dolu şarkılar fısıldayarak uyumasını bekleyen, dünyanın son çitine kadar peşinden gelebilecek olan bir adam elbette ki Reine için vazgeçilmesi yapılacaklar listesinde en sonlarda hatta listede bile var olmayan bir olaydı. Ancak sanmıyordum ki bunların hiçbirinin umrunda olduğunu. Reine kimleri harcamamıştı; onu silmesin, kimleri üzmemişti; onu kanatmasın… Fakat James, Reine için farklıydı. Onun muzip gülüşünde çocukluğunu, sessiz bakışlarında sevgiyi buluyordu. Bir ışık çıkıyordu bedeninden, tamamen esir ediyordu etrafındakileri. Ona hayır demek Reine’ye olasılığı sıfır olan bir problem gibiydi. James’e öyle dikkatlice bakmak, avucundaki çizgilerin üzerinden geçmek, pamuk yüzünün her zerresini hissetmek ona inanılması güç bir haz veriyordu.

O gün de aynısını yaptı. Kadehi tutuşunu, elinin içinde sağdan sola kaydırışını izledi. Beceriksiz yutkunuşlarla şarabın dudağının kenarından kana bulanmış şelale gibi akışını gördü. James önce özenli ve çabucak krem rengi bez peçetenin ucunu katladı, daha sonra kanayan aşk yarasına pansuman yaparcasına dikkatlice dokundurdu dudaklarına. Onu da acımadan buladı kana. Sıcacık, yumuşak pembeliği bir kat daha arttı. Ucu bukleleşmiş siyah saç tellerini keskin kılıç gibi savurdu toz zerreciklerinin üzerine. Bezgince…Bir şeyler anlatacakmış gibi önce derin nefes alıyor, sonra vazgeçiyor ve bunu sık sık yapıyordu. Gözlerini kaçırıyor, esmer teninde keskin çizgilerle belli olan beyaz gömleğinin yakalarını çekiştiriyordu. Elleri terliyor gibiydi hatta. Yanakları dudaklarıyla aynı tonu tutturmuş git gide daha da koyulaşıyordu. En nihayetinde James konuşmayı başarmıştı. “Bugün seni akşam yemeğine çıkarmak için buraya geldim iğrenç büyücü”

Reine önce dağılmış siyah saçlarını geri atarak gökyüzüne koca bir kahkaha patlattı. Elini James’in masa üzerinde duran eliyle buluşturdu. Duyduğu sıcaklık ağustos güneşini bile kavuracak güçte alevlere sahipti. Şaşırdı, fark ettirmeden diğer elini de yakmak için seve seve masaya yaklaştırıyordu. . “Tabii ki! Aslına bakarsan uzun zamandır dışarı çıkmamıştım" dedi göz kırparak. Küçük bir çocuğun başını okşar gibi sevecen bakmıştı James’ e. “Ama çok şıksın. Benim de şu paçavralardan kurtulmam lazım”

Birbiri üzerine kenetlenmiş eller, cafeye ışık demetleri halinde dağılıyordu. Her ışın ayrı bir masaya aşk götürüyordu.

Reine ve James peşlerinden güneşten koparılmış mutluluklarını sürükleyerek arabanın yanına geldiler. Reine anahtarı James’e fırlattı. “Hadi beni biraz eğlendir”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James Lyer Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Lyer Vigoureux



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Rp Sevgilisi : Freya Artemis
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Simurg

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptySalı Mayıs 04, 2010 4:34 am


Sevginin acımasızlığı aslında bu diye düşünüyordu. Her ne kadar nefret edercesine baksa da olmuyordu gözleri üzerindeki derin etkiyi suyun bütün pislikleri götürmesi gibiydi. Düşüncesiz olabilirdi, belki de hisleri ile oynayabileceği küçük bir oyuncak zannetmişti James’i ama göz bebeklerine baktığında neler olabileceğini hatta orada neleri sakladığını görebiliyor gibiydi. Kalbinin ses düzeyi onu gördüğünde neden bu kadar yükseliyor diye kendi, kendine kızmaya başlıyordu ama dur durak bilmeyen nabız atışları durumu daha da zor bir hale sokuyordu.

Kızarmaya başlamış bir yüz, avuç içleri heyecandan ıslanmış bir adam nasıl görünürse öyle bir görüntüsü vardı. Giydiği takım elbisesinin yakalarını sürekli düzeltmesi boğazına verdiği baskıydı. Barın ortamına uygun çalan müziğe tempo tutarcasına salladığı ayağını durdurmaya çalışsa da olmuyordu. Heyecanı suratından kemiklerine geçmeye başlamıştı titremesine engel olmak için masaya gelen içkisinden bir yudum daha aldı. Onu görmek bile içini acıtırken onunla burada sohbet etmek işkenceye maruz kalan biri gibi hissettiriyordu, siyah saçlarını arkaya atışında ayrı bir ahenk vardı,bakışları kalbinin ortasında bulunan ismini görecekmiş gibi derin ve iç acıtıyordu ,bunlara katlanmak James için gerçekten çok zordu. Onsuz olma isteği ama onsuz da dakikaları ve saniyelerin geçmemesi ne kadar anlamsız bir çelişkiydi. Derken Reine güzel bir kahka eşliğinde elini James’in elinin üstüne koydu, kalbi hızlı ritimleri normale dönmeye başlamıştı. Kalbinin sesi alçalıyordu tıpkı aç bir aslanın yemeğini yedikten sonrası gibi o da sakinleşmeye başlamıştı. Reine üzerini değiştirmekle ilgili sözlerini uzaktan gelen bir ses gibi hissetti benliğinin kaybolmuşluğunu anlayarak. Ayağa kalkmak istemiyordu daha doğrusu eli bırakmak istemiyordu, ona kendinden daha fazla değer vereceğini biliyordu. Kendini toparladı ayaklarını hissettiğinde ayağa kalktı takım elbisesini düzeltti. Dışarıya çıktıklarında bir muggle arabasının yanda durdular Reine James’e bir anahtar fırlattı, anlaşılan evine araba ile gitmek istiyordu. Elbette James için bu bulunmaz bir fırsattı onunla yalnız başına uzun olmayan bir yolculuk olsa da konuşabileceği belki ona neler hissettiğini söyleyebileceği bir andı.

Anahtar ile arabayı açtığında muggle eşyalarından ne kadar nefret ettiğini birkez daha anladı. Araba sürebiliyordu mesleği gereği bunu öğrenmişti ama bir yerden, bir yere gitmek için bu kadar zahmetli bir yola nasıl katlandıklarını bir türlü anlayamıyordu. Arabayı çalıştırıp yola koyuldular, ilerlerken bir yandan da Reine’nin elini tutmak için fırsatlar arıyor ama yapamıyordu. Konuşması gerektiğini anlayarak lafa girdi sesi tek düze bir şekilde çıkarak “Seni gördüğümde neden bu kadar sapıtıyorum bilemiyorum “ dedi. Önce kafasındaki gerçekleri söyleyerek devam etti Reine’nin onu dinlemek için kafasını ona çevirdiğini anlayarak “ Gerçekten başkaları ile konuşurken bile bu kadar sapıtmıyorum “ dedi içten bir gülümsemeyle gözlerini yolun sık trafiğinden aldı,Reine’ye baktı oda gülümsüyordu. Gülümsemesi çok güzeldi her ne kadar rastlamak imkânsız denecek kadar olsa da ara sıra onunda güzel gülümsediğini görmek harika bir duygu yaratıyordu James’e gülümsemeyi izleyerek. Geçtiği sokakların, caddelerin ışıkları eşliğinde müzik çalara dokundu James, şarkının bildiği aşk üzerine olan kısımlarında Reine’ye kaçamak bakışlar atıyordu. Yollar birbirine bağlıyordu gitmesi gerektiği yeri zaten bilen James için, güzel bir evin önünde yavaşladı ve durdu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Reiné Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Reiné Vigoureux



Mücadele Tarafı : Daha değil!
Kan Durumu : Safkan / fransız

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyCuma Mayıs 21, 2010 8:15 pm

Yolu biraz daha uzatabilmek için arabayla gitmek, o an için gayet zekice ve olabilecek en iyi fikirdi. Hayatında bi’ dönüm noktası olacak arabaya sol ayağıyla, kafasını hafifçe eğerek fakat dik duruşundan hiçbir şekilde ödün vermeden bindi ve kapıyı sertçe çekti.

Henüz yanmamış sarı sokak lambalarının sıcak ışıklarının altından, şeritleri tozutarak geçtiler. Bu iki tutkulu aşık girdikleri her tünelin sığ karanlığında parmaklarının, parmaklarıyla buluşabilmesi için çırpınıp durdular. Usul bakışlar havada son sürat çarpışıp, sersemleyerek sağa sola savruldu. Her yol başka bir heyecana her dönüş farklı bir yola bağladı onları. James zaten avucunun içi gibi bildiği evin kapısının önünde hızla giden arabayı el freni yardımıyla tek hamlede durdurdu. Reine’nin bu muggle ca yaşam tarzı ona ne kadar saçma gelse de yüzündeki gülümseyişi görmek için neler yapabileceğinin sınırlarından kendi bile haberdar değildi. O Reine’yi seviyordu, Reine ise bağlanırsa onu kaybetmekten korkuyordu.“Neden sende içeri girmiyorsun. Beni tanıyorsun James. Seni arabanın içinde uyuyakalmış bi şekilde bulmak istemiyorum”yine o büyük kahkahalarından birini bırakıverdi gökyüzüne. James’in ona doğru yönelen isteksiz bakışları, Reine’nin yaklaşık iki saatten beri yanıp tutuştuğu şey için ufakta olsa eline bir fırsat vermişti. Çabuk adımlarla james’in kapısına yürüdü. Düşünmek için kendine fırsat bile vermedi, çünkü biliyordu cesareti biraz bile kırılırsa bunu bir daha asla denemeyecekti. Nefes bile almadan, sert ve atik bir hamleyle James’in eline attı; umutlarını, korkularını, arzularını, tutkularını… hiç bırakmayacak gibi sımsıkı tuttu, kendi paslı anılarını, naftalin kokulu hayallerini sakladığı yere doğru çekip çıkarttı onu arabadan.

Eski tahta kapı önünde kapıyı açabilmek için ellerde kenetlenmiş kördüğümü açmak zorunda kaldı. Sandıktan çıkma bir anahtar çıkardı çantasından. Mazereti hazırdı; milattan önceden kalma kapı olduğu için açmakta zorlanıyordu. Adı kadar iyi biliyordu James’in titreyen ellerini fark ettiğini. İlk defa bu kadar çuvallamamak için çuvallamıştı. Tüm alternatif mazeret planları zihninden jet hızıyla akıp geçerken lanet kapı dalga geçercesine kolayca açılıverdi. İçeri girer girmez Reine tüm gerginliğini siyah bir palto gibi sıyırdı ve fırlattı evin herhangi bir siyah köşesine. James ise ilk olarak duvarlara kitlendi. Duvarlarda bembeyaz boya üzerine fırlatılmışçasına desenlendirilmiş siyah boya ( en azından o desen sanıyordu ) o an için gayet ilginç gelmişti. Hatta herhangi bi’ sanatçıdan yardım alıp almadığını bile sormaya niyetlenmişti. Reine durumdan rahatsız olmuşçasına James’in arkasından omuzlarını sıktırım koltuğa doğru ittirdi, oturttuktan sonra o ana değin hiç yaklaşmadığı kadar yaklaştı yüzüne.“Şimdi ben çok güzel bi’ kadın olup geleceğim. Ortalığı karıştırma.”O kadar rahattı ki utanmasa yanağından makas alacak duruma gelmişti. Arkasını dönüp James’im bakışları eşliğinde merdivenlere yürüdü. Bir iki yumuşak adım attıktan sonra topuklu ayakkabılarının çıkardığı sesi birden durdurdu. Kendinden eminliği hat safhada olan Reine yüzünü dönmek için cümlesinin bitmesini bekledi. “James ne dersin? Yemeği burada yiyelim mi? Tabi benim için zehirlenmeyi göze almışsan…” …” Ahh şu kahkahalar. James için çoğu zaman mutluluk göstergesi olan o kahkahalar çoğu zaman Reine’nin kendini beğenmişliğini simgeliyordu.

Arkasını döndü ve James e doğru yürümeye başladı. Tam yanına geldiğinde hala James’ten bir tepki alamadığı için kapı önünde vücudundan sıyırdığı tedirginliğinin ona doğru yaklaştığını hisseder gibiydi.. “Hımm… Aslına bakarsan biraz düşünmeliyim, acaba göze almalı mıyım?” “Ahhh seni pislik” Kulaklarda patlayan deli kahkahasıyla elinden tuttuğu gibi onu mutfağa sürükledi. Kapının arkasından aldığı bi’ önlüğü nazikçe boynuna astı. Eline bir bıçak ve bir sürü patates verdi.“Hemen soymaya başlasan iyi edersin Noel Babam. Yoksa bana yetişemeyebilirsin” İkisinin de elleri birbirine dolaşıyor, herhangi uzuvlarını kesmemek için yoğun çaba harcıyorlardı. Birbirlerinin hallerine gülüyor, alay ediyor, dalga geçiyorlardı. Sanmayın ki farkları vardı beş yaşlarındaki iki çocuktan. Ama ne olduklarının hiçbir önemi kalmamıştı onlar için, önemli kılmaları gereken tek şeyi bulmuşlardı; mutlulardı!

Gerçekten zehirlenme tehlikelerinin yüksek olduğu yemekleri evde kalmış az şarap ile biraz olsun tatlandırarak karınlarını doyurma çabasını en eğlenceli şekilde bitirdiler. Reine nefret ettiği dağınıklığı çarçabuk toplamak için bitmiş kirli tabaklara saldırırcasına fırladı. James her zamanki düşünceli ve romantik tavrıyla yardım etmek için bir iki tabakla arkasından mutfağa doğru ilerledi. Reine’nin üzerindeki gereksiz telaş onu hızlı kareket etmesine zorluyordu. Bunun doğrultusunda o hızla kapıdan yeni girmiş olan James’le çarpışmasına engel olamadı.
James’in elindeki tüm tabaklar paramparça oldu, her parça mutfağın farklı duvarlarına çarparak kaygan zemine tekrar döndüler. Ancak bunların hiçbiri Reine’nin umurunda değildi. Hatta görmüyordu bile. James ile birleşmiş dudakları vücudunu alev alev yakıyordu. Gözleri ise çoktan kapanmıştı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
James Lyer Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Lyer Vigoureux



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık
Rp Sevgilisi : Freya Artemis
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Simurg

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyÇarş. Mayıs 26, 2010 4:39 pm

Yemeklerini yerken söylenen güzel sözler ve muhabbet James’i Reiné’ye daha da bağlıyordu. Belki acımasız biriydi belki James’i görmezden geliyordu ama James için değerliydi ve değerini kaybetmiyordu aslında kaybetmeyecekti de, masadaki yemeklerin tadını almamak için arada Reiné gözlerine bakıyordu işte o zaman yemeklerin tadı hoş geliyordu, başka şekilde yenebilecek yemekler olmamıştı. Kadehinde duran şarabı su misali içmesi James’in başını döndürmeye yetmiyormuş gibi Reiné’nin gözleri de James’i ele geçirmişti ve iyice sarhoş olmaya başlıyordu. Sohbetlerindeki güzellik her hali ile belli oluyordu birbirlerini tamamlıyorlar gibiydi çılgın bir kadın, sakin bir adamsa evet zıt kutuplar birbirlerini tamamlıyorlardı. Masadaki yemekleri güzel olmasa da bitmişti, Reiné oturduğu sandalyeden hemen kalktı ve anlamsız bir telaş içinde masadakileri toplamak için hamle yaptı, bu durum sandalyesinin arkasına yaslanmış elindeki kırmızı şarabı sadece Reiné gözlerine bakarak içmek isteyen James’i huzursuz etmişti, kafasından ‘acaba gitmemi mi istiyor’ diye düşünmeye başlamıştı.

Ama şimdi alınganlık yapamazdı sevdiği kadın ile aynı evde idi ve ona sahip olma isteği ve onun kokusunu içine çekme isteği ile yanıp tutuşuyordu. Sandalyesinden kalktı kendi önünde duran tabakları aldı ve mutfağa doğru ilerledi, tabakları taş tezgâhın üzerine koyduktan sonra belki arkasından sarılırım ümidi ile ilerledi mutfağa, güzel bir sarılmadan sonra belki onu öpebilirdi, beklide saçlarının kokusunu soluyabilirdi sanki yaşamak için onun kokusuna ihtiyacı varmış gibi, düşünceler bedenini sarmıştı. Tam mutfağın kapısına gelmişti ki Reiné ile çarpıştı el ayarı her dakika daha da bozulan James elindeki bütün tabakları devirdi. Kırılan tabakların parçaları güzel olmayan bir sesle etrafa dağıldılar, James bunları umursayamazdı zira Reiné’nin gözlerine odaklanmıştı birbirlerine yaklaştılar ve dudakları birleşti. Kalbi yerinden çıkabilirdi hatta o anda ölebilirdi, gözlerini Reiné’nin gözlerine kilitlemekten başka bir şey düşünemiyor hatta başka bir şey görmek istemiyordu. Eğer ölüm denen soğuk varlık şimdi gelsede bu gözler bu güzellikten başka bir şey görmemiş olarak ölse diye düşündü ama Reiné gözlerini kapatmış kendini James’e teslim etmişti. James ellerini Reiné’nin saçlarında gezdiyor dudaklarındaki ateşe kendini bırakıyordu. Saçlarından elini aldı ve beline kaydırdı, dudakları her dakika daha ateşli öpmeye başlamıştı ve bu ateş onu da, evi de yakacak kadar yüksek olduğunu düşünüyordu. Rüya olmalıydı bu anda rüyanın ta kendisiydi yâda ölmüştü ve Tanrı ona iyilikleri yüzünden böyle bir armağan sunmuştu, belinden tutuğu kızı kapının girişine doğru çevirdi ve yasladı James, dudaklarından ayırdı dudaklarını, gözlerine baktı “Seni seviyorum Pisliklerin Kraliçesi” dedi hafif bir gülümsemeyle ve kucakladı ellerini saçlarında dolaştıryor onu kendine çekiyordu, nefessiz kalmak umurunda değildi sadece onun kokusu ile dolan ciğerleri önemliydi, boynundan öpüyordu bir yandan da kulağına fısıltı şeklinde onu ne kadar sevdiğini söylüyordu. James daha fazla bu ateşe dayanamayacağını anladı ve Reiné’yi tek bir hareket ile kucağına aldı. Tabakların keskin kırıntılarını hala umursamıyorlardı, aşkın ateşi ruhlarını bedenlerine esir etmişti artık bedenlerine gelecek zarar canlarını acıtmazdı sadece ruhları ve kalpleri onları kontrol edebiliyordu. Reiné kucağında iken sarılıyordu James’e, James ise onu hala öpüyordu kucağında taşıdığı Reiné’den başka bir şey görmüyordu etrafta çarpacak bir sürü şey vardı ama umurunda değildi. Bakışlarının bir saniyesini bile kaçırmanın bedeli ayağında oluşacak bir morluksa bu borcu ödemeye değer diye düşünerek devam etti. Uzun olmayan bir yürüyüş ve siyah koltuk takımlarını geçtikten sonra kapısı hafif aralı bir odaya doğru ilerledi, kapısının hafif aralık olması James’in tebessüm etmesine neden oldu “Pislik” dedi muzip bir tavır ile odaya girerlerken tekrar öptü güzel dudaklarından ve kapıyı itekleyerek girdi kucağında Reiné ile ışıkları açmak için bir hamle yapmadı James zaten ışığın kaynağını kucağında taşıyordu. Oda derli topluydu, odada çok güzel ve büyük bir yatak vardı, odanın perdeleri ise açıktı. James Reiné yatağa narin bir şekilde bıraktı, gözlerini ayırmak istemiyordu ondan hafifçe eğildi ve dudaklarından tekrar öptü bu öpmeler James’in kalbini yerinden çıkaracakmış gibi geliyordu sonra yavaş hareketlerle odanın diğer tarafındaki pencerelere doğru gitti ve perdeleri kapattı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Reiné Vigoureux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Reiné Vigoureux



Mücadele Tarafı : Daha değil!
Kan Durumu : Safkan / fransız

Acı Hikayenin Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Acı Hikayenin Başlangıcı   Acı Hikayenin Başlangıcı EmptyCuma Haz. 04, 2010 8:21 pm

Sevgiye kısır evimin tahtaları, ısmarlama aşklarımdan sıyrılarak, tutkuyla yanıp grejuva ateşine dönüştüler. Onun her dokunuşunda bağırıştı tüm hücrelerim, dalga dalga ürpertiler yayıldı vücudumun en ücra köşelerine kadar. Elini indirdi sırtımdan ve cam kesiği gibi derin bir yarık açtı. Tüm kötü anılarım, korkularım dağıldı yarıktan evin dört bir yanına. Kötü kokulu siyah isi andırırcasına sindi duvarlara. Belimden tutup kendine çekti. Tıpkı anne kucağı gibi sevgi bulutları taşıyordu içinde. Yağmurlarıyla sırılsıklam etmek için ne hevesli... Gözleri cehennem gibiydi. Bu haliyle kendine zarar vermesinden korkuyordum. Ben mi? Ben doğuştan cehennemliktim zaten. Ha şimdi düşmüşüm ateşe, ha ölünce... İttirdi sırtımı yasladı kapıya. Hergün dokunduğum o sert odunsu şey, ilk defa bu kadar yumuşak ve ilk defa bu kadar fazla canlı idi. İpeksi dokunuşları kanıma karışan alkol gibi bedenimi esir alıyordu. Kucağına aldı beni. O kadar dikkat ediyordu ki canımı yakmamaya, koşarak gittiği yolda karıncaları ezmemeye çalışmak gibi bir şeyi yapmaya çalıştığı. Kollarında kuş gibiydim. En son annemle Londra'ya kaçtığımızda bu kadar mutlu ve hafif hissetmiştim. Uçuyordum, rahattım ve inmek istemiyordum. Vücudum allevler içinde yanmaya bırakılmış bir günahkar gibiydi. Şikayetçi değildim. Hatta cennet tarlalarında ciğerlerine anne kokusu çekmek gibiydi onun ateşinde yanmak. Yukarı çıktığımızda usulca bıraktı beni yatağa. Ben onun sevgilisi mi olmuştum, yoksa bir gece sonra unutacağı oyuncağı mı. Düşünmemek elde değildi, ama bu kömür karası düşüncelerin aydınlık odamızı dumanlarıyla boğmalarına izin veremezdim.

Perdeleri kapattı prens. Küçük prenses korkardı karanlıktan. Utanırdı söyleyemezdi. Utandı, söyleyemedi... Prens, aldı prensesini kollarına. Işığına sarıldı prenses. Onun vücudundaki alevle buldu o gece yolunu.

Reine, James' in kalbinde çarpan huzurun ritmini dinleyerek uyudu. James'in ateşten gözleri, gündüze neşe verip, gecenin çiğlerini kuruttu sabah. Aynı Reine'nin ağlayan yüreğindeki yaşlarda olduğu gibi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Acı Hikayenin Başlangıcı

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-