AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Kapının Arkasında...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Mstislava I. Conchita

GezginGezgin
Mstislava I. Conchita



Mücadele Tarafı : Dark Side
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Siyah Kuzgun

Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 5:31 pm

Kendi kişiliğinden kopmamak üzere savaş veren biri için pek fena görünmüyordu Mstislava. Uzun süredir davranışlarındaki tuhaflık arkadaşlarının dikkatini çekiyordu. Onlardan uzaklaşmak pek kolay olmamıştı. Şimdi biraz dinlenmek amacıyla domuz kafasına doğru yürüyordu. Uzun zamandır içmediği kaymak birasının tadını yeniden hissetmek ona iyi gelecekti. Hem arkadaşlarıyla karşılaşma ihtimali de çok düşüktü. Çoğu işi olduğundan Fransa’ya gitmek zorunda kalmış, Mstislava ile ilgilenmeyi bırakmışlardı. Kapıyı itip içeri girerken hafif bir önlem almak amacıyla yine de etrafa bakınmıştı. Hayır, tahmin ettiği gibi arkadaşlarından birisi yoktu içeride. Rahatlamış bir ifadeyle masalardan birine otururken yanına gelen garsona kaymak birası istediğini söyledi. Kuş üzümü romu içen bir adamın şapırtısı kulağına geldiğindeyse sinirlenmeden edemedi. Böyle görgüsüzlerden küçüklüğünden beri nefret etmişti. Canının hiç istemediği bir şeyi böyle durumlarda karar değiştirerek isteyebiliyor, sonra da iki içkiyi birden içmek zorunda kalıyordu. Kendine hakim olarak masasına getirilen kaymak birasını hızla eline alıp büyük bir yudum içti. Siyah saçlı cadı kaymak birasını yudumlamaya devam ederken bir yandan da dışarıyı seyrediyordu. Hava beklediğinden daha iyiydi. Birkaç gün öncesinin iç karartıcı, melankolik bir hava olduğunu varsayarsa aslında şanslıydı. Hem arkadaşlarıyla karşılaşmamıştı, hem de güzel bir günde içkisini yudumluyordu.

Aradan geçen dakikalar onu sıkmaya başladığında az önce bitirmiş olduğu kaymak birasının bardağıyla oynamaya başladı. Beş dakika öncekinin aksine şimdi bir tanıdıkla karşılaşmak istiyordu. Oyalanmak onun için iyi olacaktı. Son zamanlarda Sihirli Yasal Yaptırım Dairesindeki dosyalar onu fazlasıyla yormuştu. Bir hafta boyunca odasına kapanıp düzenlediği belgeler karşılığındaysa bir teşekkür bile almamıştı. Davranışlarının değişmesine yol açan belki de bu haksızlıktı. Sebepsiz yere insanlara sert çıkışmasına kendisi de bir anlam veremiyordu. Birkaç kere sıkıntıyla üfledikten sonra daha önce görmediği sarışın bir garsonu çağırıp su istedi. Uzun saçları ve mavi gözleriyle bir Rusu andırıyordu kadın ama aksanı Fransız aksanıydı. Davranışlarında ise asillikten çok sertlik vardı. Kadını incelemeyi bırakıp su için teşekkür ettikten sonra ela gözlerini yeniden pencereye çevirdi. Acaba tanıdığı bir kişi gelecek miydi? Daha da iyisi kim gelecekti?...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolia Fausta T. Grey

GezginGezgin
Adolia Fausta T. Grey




Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 6:09 pm

"Arghh!Lanet olsun"

Bu tepkiyi resmi evraklarla dolu olan masasının üzerindeki çiçek desenli çay fincanının, elinin çarpmasıyla devrilmesi ve içindeki tüm sıvının kağıtlar üzerine dökülerek günlerdir hazırladığı evrakları mahvetmesi üzerine vermişti. Kafasını iki yana salladı, bir cadı olamsaydı işi çok zor olabilirdi ama neyse ki böyle birşey söz konusu bile değildi, masanın diğer ucunda duran asasına doğru uzandı, ince ve narin yapıdaki parmaklarıyla asayı kavradı ve ıslak kağıt birikintisine doğrulttu "Akla pakla" dedi, bütün sıvı birden bire kayboldu, evraklar eski haline dönmüştü bile, asasını şimdi de kırık fincana doğru uzattı ve "Reparo" dedi, şimdi eskisinden bile daha sağlam görünüyordu. Yavaşça oturduğu tahta,çalışma sandalyesinden kalktı ve çiçek desenli, beyaz fincanı kavrayarak mutfağa doğru götürdü, mecbur kalmadıkça büyü yapmaktan hoşlanan biri değildi. Geri döndüğünde ufak bir mola vermek amacıyla odasının sıkı sıkıya örtülmüş perdelerle kaplı olan penceresine yöneldi, perdeleri açtı, şimdi Güneş ışıkları odaya dolmuştu, daha aydınlık ve ferah görünüyordu. Pencereyi açtı ve dirseklerini pencerenin eşiği görevini gören mermere dayayarak karşıdaki huzurlu ve sarı/yeşil orman manzarasını seyretti, ormanda ki ağaçların salgıladığı temiz oksijeni derinlemesine ciğerlerine çektikten sonra pencereyi yeniden kapattı. Çalışma masasına yöneldi, herzamankinin aksine son derece yavaştı ve hareketlerindeki isteksizlik açık bir şekilde belli oluyordu. Masasına oturduğunda içinde büyük bir sıkıntı duygusu kabardı. Çalışmak istemiyordu, haksızda sayılmazdı hani haftalardır durmaksızın çalışıyordu, işini ve çalışmayı sevmesine seviyordu lakin kendine vakit ayırmayalı epey olmuştu, en son ne zaman özgür bir şekilde dışarıya çıkıp herşeyi unutarak eğlendiğini hatırlamıyordu bile. Bu gidişle epey erken yaşlanacaktı, birazda kendisine vakit ayırmasının vakti çoktan gelmişti, hem o bunu herkes kadar hatta belkide daha fazla hakediyordu.

Masadan kalktı ve gardolabına doğru yürüdü, hava oldukça güzel olduğu için ince ve rahat hissedebileceği birşeyler giymek istiyordu, aradığı tarzdaki kıyafetleri bulduğunda vakit kaybetmeden üzerine geçirdi, diğer kişisel işlerinide hallettikten sonra gitmeye hazırdı. Bahçeye çıktı, herşey adeta ona göz kırpıyor gibiydi, Eylül ayı gelmesine karşın çiçekler hala güzelliklerinden taviz vermemişti, bahçesi evinin en sevdiği yeriydi, ortasında küçük bir süs havuzu, az ilerisinde koca bir meşe ağacı ve hemen altında çift kişilik büyük ve konforlu bir salıncak, yeşil çimlerle örtülü bahçenin herbiryanında çiçekler vardı, hepsi farklı türde olan bu çiçekler ona en çok huzur veren şeydi. Biran için kendinden geçmesinin ardından bahçeda küçük taşalrla örülmüş olan yolu izleyerek evinin sınırlarını çizen demir kapı ve çitlere ulaştı, kapıyı açarak dışarı çıktı, evinin yakınlarında pekçok koruma büyüsü olduğu için ev arazisinda cisimlenmek mümkün değildi, bu nedenle evinin olduğu gibi evini kruyan büylerinde sınırı olan demir kapıyı geçtikten sonra cisimlendi.Aklına ilk gelen yer Hogsmade olduğu için gözünü orada açtı, havanın güzelliğinden etkilenen büyücü ve cadılar neşeli görünüyordu, nereye gideceğini bulması pek zor olmadı, nitekim az sonra Domuz Kafası adlı barın tahta kapısını gıcırdatarak açarak içeri girdi, herzaman ki gibi son derece sessiz ve sakindi, hangi masaya oturacağını düşünürken gözüne aşina bir yüz ilişti; Mstislava. genç cadının yanına doğru ilerledi, masasına geldiğinde
"Oturmamda bir sakınca var mı?" diye sordu nazik olmaya çalışarak, cadının bedeb diliyle verdiği olumlu yanıt üzerine tahta sandalyeyi çekerek oturdu ve barmenden bir ateş viskisi istedi, ardından karşısında oturan cadıya dönerek "Tek kaytaranın ben olduğumu sanıyordum, sanırım yanılmışım" dedi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marveille Lydié Wisténd

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Arıyor
Kan Durumu : Melez
Patronus : Leopar

Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 6:50 pm

Dükkanda durmadan garip sesler çıakrıp duran hayvanların arasında pineklemekten sıkılmaya başlayan Lilith iki saat önce gelmiş ancak hala orada durup, kıpırdamadan yılanları izleyen oğlanı inceledi. Onu burada bırakıp gitse ne olurdu acaba? Ayrıca ne demeye saattlerdir boş kafalı bir yılanı izliyordu. Neydi onu bu kadar ilgi çekici kılan? En sonunda daha fazla sabredemeyeceğinin farkına varan genç cadı kasadaki masasından ayrılıp oğlanın arkasında belirdi. Topuklu ayakkabılarının yürürken dükkanda yankı yapmasına rağmen hala herhangi bir tepki vermeyen oğlan çocuğunu omuzlarından tutup kendine çevirdi ve eğilip, biraz da sert sayılabilecek bir ses tonuyla kibar bir şekilde artık gitmesi gerektiğini belirtmeye çalıştı. '' Küçükbey saatlerdir izlediğiniz yılanı alacak mısınız?" İri iri açılmış, yeşile kaçan mavi gözlere sahip oğlan başını iki yana, hayır dercesine sallarken Lilith bu sefer omuzlarını bırakmadan dükkanın kapısına götürdü. Bıkkın bir yüz ifadesiyle kaba tabirle 'şutlarken' elini saçlarına götürdü. Bunca saattir dükkanda bekledikten sonra içkiyi hak ediyordu. Özellikle de ona bu kadar düşkünken..

Kedisi Cleo'yu yanında götürmek istemediğinden diğer kedilerin kafesine bıraktı zira onu en son serbest bıraktığında nasıl olduğunu bilmediği bir şekilde dükkandan kaçmıştı. Yaramaz kedi.. Saçlarına arka odadaki aynada son kez baktıktan ve tişörtün yakasını düzelttikten sonra uzunca bir süre dönmemek üzere oradan ayrıldı. Hayvanları seviyor olmasına rağmen iki saat dahi olsa bir yerde kalmaktan hoşlanmıyordu. Bu yüzdendir ki reşit olur olmaz malikaneyi terk etmiş, artık büyümüş olduğunu kendince kanıtlamak için gezebildiği kadar ülke gezmiştir. Tabii sürekli galleon aktarması yapan ağabeyi olmasaydı bu gezinti zor olurdu. Dudakları alay dolu bir ifadeyle kıvrılırken Domuz Kafasının kapısını oluşan gıcırtının eşliğinde aralarken bakışları tanıdık birilerini görme umuduyla içeriyi tarıyordu. Çok zamanını almamıştı bu. Masalardan birinde kendisinden üç yaş kadar büyük iki cadı oturuyordu. Mstislava ve Adolia..

Arkadaş diye tabir edemezdi onlara zira her ne kadar Adolia'yı o kadar yakın bulmasa da Mstislava ile olan ilişkisi abla-kardeş çerçevesinde kalmıştı. Yanlarına ilerleyip sandalyeye otururken izin istemeyi unutmamıştı zira bu tür kaba hareketlerden hiç hoşlanmadığı gibi bulunduğu ortamda olmasından da hoşlanmazdı.
"Bakanlıkta işler yoğun diye duymuştum. Sizi burada bulmayı beklemiyordum." Barmenden ateş viskisi isterken aslında daha sert bir içkiye ihtiyacı olduğunu düşündü. Yine de yeri değil diye ikna ettiğinde önüne getirilen viskiden ufak bir yudum aldı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/marveill
Mstislava I. Conchita

GezginGezgin
Mstislava I. Conchita



Mücadele Tarafı : Dark Side
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Siyah Kuzgun

Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 8:30 pm

"Tek kaytaranın ben olduğumu sanıyordum, sanırım yanılmışım"

Masasına oturmuş olan Adolia ile göz göze geldiğinde yüzünde hafif bir gülümseme oluşmuştu. Karşılaşmayı beklediği en son kişi şimdi karşısında duruyordu. Şaşırmamış gibi görünmeye çalışarak uzun zamandır görmediği arkadaşını süzdü. Bakanlıkta kendinden daha iyi bir rütbeyle çalışıyordu ama onunda işleri yoğundu. Yüz hatları her ne kadar iyi gibi görünse de birkaç gün önceden yorgun olduğu anlaşılıyordu. Nelerle uğraştığı konusunda kafa patlatmayı bırakıp arkadaşına bir şey söylemek için ağzını açtığında arkasından gelen bir sesle hafifçe irkildi. Aynı anda arkasına döndüğünde gördüğü Marveille onu bu sefer gerçekten şaşırtmıştı. Bugün beklemediği herkes sırayla karşısına çıkma kararı mı almıştı? Başıyla hafifçe selam verdikten sonra Marveille için gelen garsondan kuş üzümü romu istedi. Her zaman tek içkiyle yetinmeyi bilse de bugün belki üç bardak bile içebilirdi.

‘Bakanlık işleri yoğun olsa da sonunda azkaban hapishanesindekilerle ilgili dosyaları düzenlemeyi bitirdim. Bir aydır uğraşmama karşılık birkaç saatlik dinlenme herhalde bana iyi gelecekti. Bende sizi burada görmeyi ummuyordum doğrusu.’

Laftan lafa atlama konusunda üstüne yoktu Mstis’in. Konuyu değiştirir gibi ustaca bir hareketle şimdi arkadaşlarından bir açıklama bekliyordu. Aslında karşısındaki iki genç kadında tam arkadaşı sayılmazdı. Marveille onun için kardeş gibiydi, Adolia ise ondan sadece bir-iki yaş küçük olduğundan belki arkadaş denilebilirdi. Yine de değer verdiği iki kişiyi bu yoğun günlerde karşısında görmek onu biraz şaşırtmıştı. Yeni gelen kuş üzümü romundan sıcak bir yudum alırken ela gözleri şimdi de masaya yeni yerleşmiş olan Marv’ı süzüyordu. O pek yorgun görünmüyordu, zaten işi kolay sayılırdı. Sihirli Hayvan Evinde çalışmak için her şeyini verebileceğini düşünen Mstislava kendi kendine gülümsedi. Gerçekten bakanlıktaki en zor dairelerden birini seçmişti çalışmak için. Çok yorulsa da işini sevmesi yorgunluğunu biraz azaltıyordu. Ama bazen o günkü gibi dinlenmek için dışarı çıkması gerekebiliyordu. Bardağını yarılamışken hala bir cevap alamadığını fark edip tek tek masa oturan genç kadınlara baktı. Yüzünde beliren kibirli ifade Marveille ve Adolia için bir şey ifade etmese de kendisi neden böyle gülümsediğini gayet iyi biliyordu. Gülüşünün anlamsızlığı onları şaşırtmasın diye boş ifadeli bir maske takınırken bardağından yeni bir yudum almıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolia Fausta T. Grey

GezginGezgin
Adolia Fausta T. Grey




Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyPerş. Haz. 19, 2008 8:56 am

Adolia masasına oturduğu genç cadıyı tepeden tırnağa ama kesinlikle rahatsız etmeyecek bir şekilde süzdü, en az kendisi kadar yoğun olduğunu bildiği cadının her halinden anlaşılıyordu yorgunluğu. Aslında uzun zamandır görüşmemişlerdi, aynı yerde çalışmalarına karşın Adolia işinden kafasını kaldıramadığı için ne kendisine ne de çevresine vakit ayırabiliyordu. Tamda kendine vakit ayırmayı seçtiği bu günde tanıdık bir yüz görüp, konuşmak ona çok iyi gelecekti. Mstislava ile Hogwarts yıllarına dayanan bir arkadaşlıkları vardı, çok samimi oldukları söylenemezlerdi gerçi ama Adolia onun hakkında herhangi olumsuz bir görüş ya da düşünceye sahip değildi, aslında genel anlamıyla bakıldığında onu arkadaş olarak sevdiği bile söylenebilirdi, yine de şimdiye dek hiç yakın olma fırsatı yakalayamamışlardı, ama her şeye rağmen onu burada görmek Adolia açısından çok iyi olmuştu. Genç cadı şimdi maviye dönmüş olan gözlerini etrafta gezdirdi, Domuz Kafası tenha bir yer olduğu için kendini rahat hissedebilirdi, zaten çocukluğundan beri en sevdiği yer burasıydı. Biranda Hogwarts yıllarına geri döndü, macera dolu, heyecanlı, sıkı dostlukların oluştuğu o hayatının en güzel yıllarına. Öğrenciyken sürekli şikâyet eder, her şeyden bir memnuniyetsizlik duyar ve yetişkin bir cadı olarak hayata atılmayı delicesine isterdi, ancak o yıllarda işinin bu denli zor olacağını bilseydi elbette o yılların tadını daha çok çıkarmaya bakardı, şimdi Hogwarts'a geri dönmek için nelerini vermezdi ki?

O tamda bu düşüncelere dalıp, yüzüne boş, anlamsız ve birazda saçma görünen bir ifade taktığı sırada küçük, tenha barın tahta kapısı bir kez daha açıldı, Adolia kapının epey gıcırtılı sesinden dolayı arkasına dönerek gelenin kim olduğuna bakma zahmetine katlandı. Kahverengi, uzun ve güzel kesimli saçları, her zaman çok duygusal ama bir o kadar da sert bakışlarla, saçının bir ton kadar daha koyu bir renkte kahverengi gözleri ve düzgün, zarif fiziğiyle Marveille karşısında duruyordu. Kendisinden epeyce genç olan cadı onları görür görmez yanlarına geldi, kibarca yer istedi ve kendisine bir sandalye çekerek oturdu. Onunla da epeydir görüşmemişti ama bu süre Mstislava'yla görüşmeme süresine oranla kat be kat daha fazlaydı. Onunla da tanışması Hogwarts yıllarına dayanıyordu, Marv kendisinden iki yaş daha küçüktü, Slytherin'de okuyordu, bu nedenle asla samimi olmamışlardı, hatta okul yıllarında konuşmuşlukları bile pek azdı. Birbirine tam anlamıyla zıt binalarda olmalarına karşın Adolia, Marv'a karşı hiç kin ya da benzeri bir duygu beslememişti, diğer pek çok Slytherin'in aksine (!). İki cadı da mezun olduktan sonra daha fazla görüşmeye başlamışlardı, bu da onları olumlu etkilemişti tabii.

Adolia, masaya oturan Marv'a nazik bir biçimde gülümsedi. Genç cadı hala oldukça güzeldi, oldum olası Marv'ı güzel bulmuştu zaten. Bu sırada Mstislava konuşmaya başladı ve Adolia bakışlarını ona çevirdi, işlerinden söz ederken biryandan da burada bulunma nedenini açıklıyor gibiydi. Sözlerini bitirdiğinde soran gözlerle onlara baktı, Adolia mavi gözlerini genç cadıda tekrar odakladıktan sonra
"Aslında benim hala yapmam gereken çok iş var, biliyorsunuz ya bu aralar pek rahat durmuyorlar." dedi gözlerini devirerek, gerçektende son zamanlarda kanunlara uymayanların sayısı biraz daha artmıştı, geçenlerde küçük bir kıza affedilmez lanet yaptığı için Azkanban'a gönderilen büyücüyü anımsadı. Sonra yeniden gözlerini kaldırdı ve sözlerine devam etti "Evraklar, belgeler, Büyüceşura'nın aldığı kararlar derken bu aralar epey yoruldum, ama biraz da kendime vakit ayırmalıyım değil mi? Aksi takdirde çok erken yaşlanacağım" dedi hafifçe gülümseyerek. Sonra masada duran içki bardağını eline aldı ve bardaktan bir yudum aldı. Adolia gerçekten hoş bir tesadüf yaşadığını düşündü, uğraşsa böyle bir toplanma organize edemezdi doğrusu. Genç cadı, bardağını masaya bıraktı ve ellerini sarı saçlarında dolaştırdı, yüzündeki rahat ve içten gülümsemeyle Marv'a döndü, şimdi sıra onda gibi görünüyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Marveille Lydié Wisténd

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Arıyor
Kan Durumu : Melez
Patronus : Leopar

Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyPerş. Haz. 19, 2008 10:11 am

Mezun olduktan sonra kendi dükkanında kendi işini yapması geliri oranla daha az olmasına rağmen oldukça rahattı. Zaten kasası çok sevgili ailesi sayesinde yüklü bir miktar galleona ev sahipliği yapıyordu. Aslına bakılırsa Marv garip davranışlarından ve reşit olur olmaz baş kaldırıp malikaneden ayrılmasından sonra mirastan yoksun bırakılacağını düşünmüştü ama görünen o ki en küçük olması ve ağabeyinin baskıları bunu engellemişti. Despot bir anne babaya sahipken ağabeyi her zaman destekçisiydi Marv'ın.. Ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin her zaman onun yanında olmuştu. Marv böylesine mükemmel bir ağabeyi olduğu için kendini çok şanslı hissediyordu. Lakin kısa zaman önce- tamı tamına iki hafta beş gün- ortadan kaybolmuş ve geride hiçbir iz bırakmamıştı. Bir an ağlayacağı hissine kapıldı Marv ama bakışları bir kez daha ona itaat etmiş, sert ifadesini bozmamıştı. Ailesinin haricinde kimsenin haberi yoktu bu kayboluştan. Aile yakınları, soranlar ve ortalıklarda göremeyenlereyse kısa bir tatile çıktığı yalanı söyleniyordu. Keşke öyle olsaydı...

Pek de sağlam görünmeyen masanın üzerindeki viskiyi ince parmaklarıyla kavrayıp dudaklarına götürdüğünde boğazındaki yanmayı hissetmişti. Ancak bunun Kevin'in yani ağabeyinin özleminden olduğunu kendisi de oldukça iyi biliyordu.
*Kes mızmızlanmayı Marv!* Nedense her konuda duygusuz olmayı başarabilen Marv söz konusu Kevin olduğunda küçük bir kız çocuğu kadar savunmasız kalıyordu. Not bile bırakmadan gitmek de ne oluyordu yani? Belli ki Kevin zamanında Marv'ın yaptıklarını tekrarlayıp acı çektirmeye çalışıyordu. Yoksa böyle ani kayboluşun ne gibi bir açıklaması olabilirdi ki?
Mstis'in sözleri onu düşüncelerinden koparmış, bulundukları ortamı yeniden görebilmesini sağlamıştı. Zira belli bir süredir sürekli parmakları arasındaki viskiye bakıp duruyordu.. Bakanlıkta çalışmadığı için şanslı sayılırdı. Hayvanlarının araısnda mutlu ve huzurluydu, her ne kadar gelip uzun süre gitmeyen veletler olsa da. Almayacakları bir hayvanı seyretmeye bir anlam veremiyordu Marv. Ne geçiyordu ellerine, onu da bilmiyordu ve görünen o ki asla öğrenemeyecekti..

Anladığı kadarıyle ikisi de orada bulunma nedenlerini açıklıyorlardı. Marv ne diyebilirdi ki? Sürekli hayvanların arasındayken çıkıp bir şeyler içmesi zor olmuyordu.
'' Eh, bildiğiniz gibi hayvanların bana karışma şansı olmadığından ve sihirle kafeslerini bir kaç saniye içerisinde temizleme şansım varken kendime ayıracak bolca zamana sahip oluyorum.'' Bardağındaki son yudumu da aldıktan sonra yeni bir tane istemek üzere barmeni çağırırken fazla kaçırmama konusunda kendini uyarıp duruyordu. İçkiye düşkündü belki ama fazla kaçırdığında kendini kaybettiği bilinen bir gerçekti ve Marv değer verdiği iki insanın yanında böyle bir duruma gelmek istemiyordu. Belki daha sonra, diyerek yeni gelen viskiden küçük bir yudum aldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/marveill
Mstislava I. Conchita

GezginGezgin
Mstislava I. Conchita



Mücadele Tarafı : Dark Side
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Siyah Kuzgun

Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyPerş. Haz. 19, 2008 12:10 pm

Boş boş etrafa bakınmayı sürdüren cadı Adolia’nın sesini duymasıyla birlikte birden ona döndü. Verdiği cevap beklediği gibiydi, yoğun işler – az dinlenme. Bakanlık bölümlerinin ilgilendiği işler benzediği için neler söyleyeceğini önceden kestirebilmişti Mstislava. Ama kendi bölümünün başkanı olmadığı için biraz daha yoğun oluyordu. Verilen emirler arasında bunaldığından yakında fazlasıyla bir izine ihtiyacı olacaktı. Marveille ise gerçekten doğru bir konuya değinmişti konuşurken. Onun işi kolaydı, gelen müşterilerle ilgilenmesi gerekmese tek yaptığı oturmak sayılabilirdi. Dükkan sahipliği hakkında pek bilgisi olmadığı için bir yorumda bulunmaktan çekinen cadı Adolia’nın gülümsemesine karşılık vermekle yetindi. Şimdi masada yeniden bir sessizlik vardı. Çok yakın arkadaş olsalar belki bir sürü sohbet konusu bulabilirlerdi ama üç cadı da birbirlerine o derece yakın değillerdi. Aralarında uzak bir değer vardı, pek yakınlaşmaya çabaladıkları da söylenemezdi. Belki ileride bir gün yoğun olmadıkları bir zaman akıllarındaki her şey silik, güzel bir sohbete dalabilirlerdi ama o güne daha çok vardı. Özellikle son zamanlardaki karanlık taraftakiler ve iyiler arasındaki gerginliklerden dolayı bakanlık çalışanları akıllarında geçen düşüncelerle boğuşmak zorundaydı. Her ne kadar gerginliklerle pek ilgilense de ölümyiyenlerin arkasında olduğunu kimseye söylemiyordu. Tarafsız bir bakanlık çalışanı gibi görünmek onun için daha iyiydi. Arkadaşlarından kimse bilmiyordu kimi tuttuğunu.

Düşüncelerini savuşturarak yeniden masaya odaklandığında sessizlikten sıkılmış gibiydi. Birkaç dakika ne söyleyeceğini düşünerek oturdu. Aklına hiçbir şey gelmiyordu. Eğer Marv’da bakanlıkta çalışıyor olsaydı elbet bir konu bulabilirdi ama Marv dükkan sahibiydi. Sonra birden aklına bir düşünce gelince gülümsedi. Evcil kuzgunu birkaç ay önce birine hediye edilmişti, yeni siyah bir kedi almayı düşünüyordu. Gizemli bir gülümseyişle cadılara bakarken içkisinden bir yudum aldı. ‘ Aklıma gelmişken sormak istiyorum. Bana önerebileceğiniz iyi bir evcil hayvan var mı? Kuzgunumdan memnundum ama ne yazık ki artık yanımda değil. Şimdiyse siyah bir kedi düşünüyorum ama siz ne derseniz? ’ Sıkıcı iş konuşmalarından bıkmış biri olarak konuyu değiştirdiğinden sevinmişti. Masada uzun süredir içilmei bekleyen suyunu bir dikişte bitirdikten sonra gözü dışarıya takıldı. Yanlış mı görüyordu? Yoksa gölge düşündüğü kişinin miydi? Eğer öyleyse bir an önce gitse iyi olurdu. Bir ara duraksayarak bekledi ama dışarıda bekleyen kişi gözden kaybolmuştu. Hiçbir şey olmamış gibi masada oturmaya devam ederken açıkçası biraz rahatlamıştı. Yoksa gitmesi gerekebilirdi… Dışarıyı seyretmeyi sürdürürken yüzüne yine boş bir ifade yerleştirmişti. Gözlerinin yanılmadığına emindi, Judith'i gerçekten dışarıda görmüştü. Ama arkadaşları onu tanımadığından neden çekinilcek biri olduğunu anlayamazlardı. Mstis'ten almak istediği birşey vardı, alamayacağını bilse de uzun zamandır etrafında dolanıp duruyordu. 20 yaşındaki her cadı gibi inatçıydı, Mstis'e de güvenmiyordu. Zira Mstis'te güvenilcek birisi değildi. Yine de kızın peşinde dolanmasından rahatsız olmamıştı bir süre. Ama bu kadar ileri gidiyorsa yakında konuşulması gerekiyordu. Bakanlıkta da rahatsız edebilirdi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Adolia Fausta T. Grey

GezginGezgin
Adolia Fausta T. Grey




Kapının Arkasında... Empty
MesajKonu: Geri: Kapının Arkasında...   Kapının Arkasında... EmptyPerş. Haz. 19, 2008 7:02 pm

Adolia söylenenleri sakince dinliyordu, kafasını sol eline dayamıştı, sağ eliyle ateş viskisini tuttu ve yudumladı, Marv neden burada olduğunu açıklamıştı, ne kadar güzel! İşinin sahibi sensin, kimseye rapor vermek zorunda değilsin üstelik senden birsürü şey isteyen üst düzey amirlerinde yok, rahat bir iş hayatı, kulağa büyüleyici geliyordu...

Mstis bir anlığına tedirgin olmuştu, ya da Adolia'ya öyle geliyordu, çok üzerinde durmadı, nitekim az sonra tekrar onlara dönmüştü, evcil hayvanlarla alakalı bir konu açtı, hangi evcil hayvanı aldığını soruyordu. Doğrusu Adolia'nın çok ilgili olduğu bir konu değildi hem tam yanında evcil hayvanlarla alakadar bir iş yapan bir cadı vardı, konuşması gereksizdi, konuşmadıda zaten. Ateş viskisini tekrar eline aldı parmaklarını bardağın kenar kısımlarında dolaştırdı, yeşile dönen gözlerini yarısına kadar dolu olan bardağın üzerind sabitledi, sohbette sürekli olarak verile nuzun ve sessiz aralar canını sıkıyordu, gerçi ne konuşabilirlerdi ki? Ortak noktaları belkide bir elin beş parmağanı bile geçemiyecek kadar azdı. Bu düşünceleri zihninden çıkartmaya çalıştı, en azından düzinelerce kağıtla baoğuşmuyordu şimdi, ateş viskisini fondipledi ve barmenden bir tane daha istedi, kısa bir süre sonra genç büyücü bardağı cadının önüne bıraktı ve yanlarından ayrıldı, Adolia ateş viskisini yeniden elien aldı ve tekrar yudumladı, bu öğle vaktinde çok hızlı gidiyordu ama belki bu dışarıda içki içmek için son şansıydı bundan sonra kim bilir bir daha ne zman böyle birşey yapabilecekti! Sonunda dikkatini evcil hayvanlarla ilgili bir konuda konuşan iki cadıya vermekte karar kılarak boş bakışlarla bardağa bakmayı kesti ve onlara döndü, herhangi bir yorum yapmıyor sadece dinliyordu, diğer iki cadınında bu kadar uzak olamalrına sıkıldıklarını sezinledi, bunun zamanla değişmesini umarak onların sohbetini dinlemeye devam etti.. uzun bir süre daha konuşuldu, zaman zaman sessizlikler oldu ve Alarié artık gitmesi gerektiğine kanaat getirerek doğruldu , "Üzgünüm gitmem gerek işler beni bekliyor" dedi ve iki cadıya veda ederek oradan ayrıldı...


En son Adolia Fausta T. Grey tarafından Paz Haz. 22, 2008 3:44 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Kapının Arkasında...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-