AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 21.45

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Stewie Amadeus

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Stewie Amadeus



Mücadele Tarafı : Lady'm nere ben oraya, onun eteklerinden ayrılmam ulem
Rp Sevgilisi : Caprice Anna Flower
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Çakal

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyPerş. Mayıs 20, 2010 10:53 pm

Saçlarımı karıştırdığımı görünce gülerek "Bu tik bende de var. Ama sadece pişman olduğumda falan ortaya çıkıyor. Merlin, amma çok tikim var." dedi, çok sevimli görünüyordu. Bende aydınlık bir gülümsemeyle karşılık verdım ona. Yüzündeki gülümseme yerini koruyorken bakışlarını saate çevirmişti. Ben soru sorduğumda şaşırmış bir şekilde bana bakıp "O kadar belli mi?" diye sorup belirgin bir şekilde dudak büktü. Başını çevirip bana bakarak konuşması onu fazlaca rahatsız etmiş olmalıydı ki sırtını saate doğru dönüp tamamen bana doğru döndü. Birbirimizi böyle daha net görebiliyorduk, hiçbir şeyin etkisi olmadan; sadece birbirimizi görüyorduk. Ben dalmış onu seyrederken o konuşmaya başlayınca bir an uykudan uyandırılmış gibi irkildim ama pek belli olduğunu düşünmüyordum. Kendimi çabuk toparladığıma emindim. "Aslında bilmiyorum. Bazen sadece uykuya dalamıyorum bazen de kabuslar..." dedi puslu ve bıkkın bir sesle. Ben susuyordum çünkü cümlesi bitmemişti, kabuslar diyip bırakmıştı. Merak ettim o an korkularını, susuyordum ki sessizlik onu konuşmaya, cümlesini tamamlamaya yöneltsin diye. Düşününce bunun ne kadar yanlış olduğunu görmek çok da zor değildi; kim daha yeni görüp konuştuğu birine -heleki o kişi Slytherin'li bir öğrenciyse- korkularını anlatmak isterki, bu yanlışımı düzeltmek için bir şeyler söyleme ihtiyacı hissettim; " Ahh, kabuslar! Evet. Çoğu zaman benim de uykumun bölünmesine neden oluyorlar. Heleki rüyalarıma beni kendine özgü bir şekilde seven büyük annemin yaşlı arkadaşı girerse... Ouvv.." deyip yüzümü buruşturmuş sanki görüntüler tam gözümün önünde mini bir ekran oluşturmuş da onları dağtırcasına bir hareketle elimi suratıma paralel olarak sallıyor, bir yandan da pufluyordum. Bunu söylemem tamamen Anita'yı eğlendirmek içindi ve başardığımı umuyordum gülümserken.

"Hiç buraya gelmediğini söylemeyeceksin değil mi? Yani genelde millet burayı günahlar için kullanıyor, son geldiğimde birbirlerini yemeye çalışan bir çift vardı mesela. Yani burası erkeklerin kızları romantizmle aldatıp istediklerini yaptırabilecekleri türden bir yer." diye bir soru yöneltti kısa bir süre sonra. Yüzümde tuhaf bir gülümseme oluşmuş, kaşlarım kalkmıştı bu soru karşısında. Ben sorusuna bir cevap düşünürken o hemen bir yenisini eklemişti konuşmasına; "Tabi kimse yokken gayet güzel bir yer oluveriyor."Bu lafı beni çok eğlendirmiş ve baya güldürmüştü. Sanki bir şeyleri kanıtlamak ister gibi telaşla eklemişti bu sözlerini. Bilinçsizce gülmemi durdurarak "Emin ol, kimse yokken daha iyi.." dedim dalgacı bir ses tonuyla. Bu sorusuna bir cevap değildi elbette ve o bunu biliyor soru soran gözlerle beni izlemeye devam ediyordu. Ben anlamayan gözlerle onu izliyordum ama kanacak gibi değildi, o yüzden oyun oynamaktan vazgeçerek "Pekala, sen kazandın. Evet,buraya daha önce birçok kez geldim.." dedim kısa bir duraksamadan sonra "Ve evet belki amacım o yönde olduğu durumlarda olmuştur ama sanırım getirdiklerimin amacı o yönde değilmiş sanırım." dedim üzgün gibi olduğunu umduğum bir ses tonuyla. Yüzüne bakıp tepkisine bir anlam vermeye çalışıyordum. Sabıra büyük ölçüde sahip olan bir insandım ama bu sözleri söyledikten sonra kendimi durduramamış gülerek "Tabi son söylediklerimde bir gerçek payı yok. " dedim hızlı bir şekilde konuluyordum. "Şaka bir yana buraya sıkça gelirim yalnız veya değil, her şekilde gelmişliğim vardır. O konularda kullanılmaya en uygun yerlerden biri gibi görünüyor" dedim ciddi olabildiğimce bir ses tonuyla. "Peki sen; genelde sevgilin olmadan mı gelirsin buraya, romantizmden pek hoşlanmaz mısın?" dedim sinsi bir şekilde gülümseyerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anita Farrel

VII. SınıfVII. Sınıf
Anita Farrel



Mücadele Tarafı : Miras kalan taraf; Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Vaşak.

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 12:31 pm

"Emin ol, kimse yokken daha iyi.."
Bilmiyorum ama hep gülme içgüdümüü ateşleyen kelimeleri ve mimikleri vardı. O an kahkahakar atmasam da yüzüme oturmuş olan gülümseme, uykusuz birinin gözlerine oturmuş kan misali kalıcı ve gerçekçiydi. Ağzından laf çalmaya çalışıyordum, doğru ama en azından bunu yaparken eğleniyordum. Saate bakma gereği bile duymadan onu izlemeye devam ettim, susarak konuşmasına izin verdiğim gibi. Karanlığın üzerine düşen ay ışığı yelkovanın ve akrebin yeniden hareket etmesiyle beraber kenara kaydı bir parçasını karanlığın altında bırakarak. O sırada Stewie konuştu.
"Pekala, sen kazandın. Evet,buraya daha önce birçok kez geldim.."
Biraz durakladıktan sonra ekledi.
"Ve evet belki amacım o yönde olduğu durumlarda olmuştur ama sanırım getirdiklerimin amacı o yönde değilmiş sanırım."
Yüzüme baktığında ifademi anlamaya çalıştığını biliyordum ve yüzüme olabildiğince ciddi bir ifade yerleştirmeye çalışsam da bariz bir kahkaha atma arzusuyla doluydum. Olayı şakaya aldığım çok belliydi. Buraya tonlarca kız attığını söylese bile aynı tepkiyi verirdim. Nedeni yok, sadece bu tarz insanları yargılamadığımdan belki de. İnsan yaşayabildiği gibi yaşamalı, yaşayamadığı şeylere geri bakmamak için. Kızların tipik kurallarıyla dalga geçmeyi seven biri olarak buradan çığlık atarak kaçmam gerçekten garip ve anlamsız olurdu.
O da sonunda gülerek hızlıca konuşmaya başladı. Aslında onu konuşurken dinlemek daha iyiydi çünkü bu saatlerde bazen özgür bırakıldığımda o kadar çok konuşuyordum ki sonunda aşırı mı konuştum psikolojisiyle baş başa kalıyordum. Muhtemelen cinsiyetimle ilgili hormonlar sebebiyle vıdı vıdıya karşı özel bir yeteneğim vardı.
"Tabi son söylediklerimde bir gerçek payı yok. Şaka bir yana buraya sıkça gelirim yalnız veya değil, her şekilde gelmişliğim vardır. O konularda kullanılmaya en uygun yerlerden biri gibi görünüyor"
"Ah tabi." diye ekledim onun sorusunu beklemeden çabucak.
"Karanlık oldu mu her yer müsait Mart kedilerine." dedim gülerek. Sesimden bunlardan hoşlanmadığım belli olsa da işi iyice dalgaya vuruyordum. Bazen öyle zamanlar oluyordu ki mayıs kedilerine dönen çifte kumrular rahatsız edilmek istemediğim her yerde bitiveriyorlardı, kütüphanede bile. Oscar Wilde'ı kutsal kitap gibi sükunet ve saygıyla okuduğum bir gün yaşadığım anı gelince yavaşça güldüm.
Stewie'nin ciddi ses tonunu duyunca şaka yapıyor falan sandım. Gülümsemesi hala kendini ele veriyor olmasa inandırıcı olabilirdi belki.
"Peki sen; genelde sevgilin olmadan mı gelirsin buraya, romantizmden pek hoşlanmaz mısın?"
Elimi sinek kovalar gibi salladım ve hiç düşünmeden. "Sevgili mi? Asosyalim ben." dedim. Hiç düşünmemek huyum değildi ama hava karardığında bastıran saçmalık yapma duygusuyla devam ettim.
"Durmadan kitap okuyan, kimseyle adam gibi konuşmayan ve dersleri bile tek başına geçiren birinin sevgili bulma imkanı sence kaçtır? Hayır muhtemelen sevgilim olsaydı bile Oscar Wilde konuşmalarımdan sıkılıp tüyerdi."
Onunkine benzer sinsi sayılabilecek bir gülümsemenin varlığını hissettiğimde ekledim.
"Zaten romantizmden nefret ederim. İğrenç, vıcık vıcık ve sahte geliyor. Kesinlikle gerçekçi bir insanım. Muhtemelen bu yüzden ilk geldiğinde beyinsiz, romantizm düşkünü kızlar gibi üstüne atlamamışımdır. "
Kendi kendime güldükten sonra gerçekten bunu söyleyip söylemediğime emin olmak adına gülerek ona baktım. Evet, bunlar sarhoş olacağım zaman söyleyeceğim şeylerdendi. Uyku sarhoşu olmuştum ve içki arası hıçkırıklar yerine esnedim.Yine konuyu saptırmak için mükemmel zaman gibi gelmişti.
"Peki ya sen? Pek romantizm-benim-işim elemanı gibi görünmüyorsun."
Aslında bu Stewie'yi ilk görüşüm değildi, hatta adını kızların konuşmalarında çok sık yakalıyordum. Sima olarak tanıdığım bu delikanlı kibirli ve kendinden emin hareketleriyle çoğu kızın aynalara rujlarıyla yazdığı isim olarak kendini bellemişti. Muhtemelen bu kadar sık gülme sebebim de buydu, benim bunu bilip onun bilmiyor oluşu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stewie Amadeus

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Stewie Amadeus



Mücadele Tarafı : Lady'm nere ben oraya, onun eteklerinden ayrılmam ulem
Rp Sevgilisi : Caprice Anna Flower
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Çakal

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 3:39 pm

"Sevgili mi? Asosyalim ben." dedi bu düşünceyi kendinden uzaklaştırmak istercesine eliyle kovalayarak. Bu kadar açık bir şekilde kendi için böyle bir yorum yapması beni güldürmüştü. Söylediklerinin çoğu güldürüyordu beni bu gece, nedeninini bilmiyorum; belki ben çok mutluydum, belki de o çok hoşuma gitmişti. Tek bildiğim her şeyi açık açık konuştuğuydu ki bu kanımı destelemek için söylediği "Durmadan kitap okuyan, kimseyle adam gibi konuşmayan ve dersleri bile tek başına geçiren birinin sevgili bulma imkanı sence kaçtır? Hayır muhtemelen sevgilim olsaydı bile Oscar Wilde konuşmalarımdan sıkılıp tüyerdi." bu sözler yeterliydi. Bu sözlerinin ardından kendimi tutamayarak kahkayı patlatıvermiştim. Ben gülerken o sinsi bir gülüşle "Zaten romantizmden nefret ederim. İğrenç, vıcık vıcık ve sahte geliyor. Kesinlikle gerçekçi bir insanım. Muhtemelen bu yüzden ilk geldiğinde beyinsiz, romantizm düşkünü kızlar gibi üstüne atlamamışımdır. " dedi ve benim kırıldığım andı. Gülmekten nefes alamayacak duruma gelmiştim. Kesik kesik kahkahalarım ayın aydınlattığı boş saat kulesinde yankılanıyordu adeta. Her söylediğinde olduğu gibi bun da da haklıydı, gerçeklerin bu kadar çabuk ve basit bir şekilde dile getirilmesiydi beni bu kadar güldüren. Gülmemi bastırıp yerimde doğrularak başladım sözlerime.
"Belki de üstüme atlamadığın için bu kadar çok konuşabiliyoruz. Kızlarla olmak hoşuma gitse de bir süre sonra gerçekten bayıyorlar ve iyiyce yapışıyorlar. O yüzden yalnızlık sevdası bende de başladı sanırım." Gülümseyerek yüzüne baktım ve düşündüm. Gerçekten de sıkılmıştım belki de aptalca ve boş ilişkilerden, kolayca kandırabileceğim beyni boş kızlardan. Şimdiye dek güzel olup aklını pek kullanmayan kişileri seçmiştim kurtulabilmek kolay olsun diye ama bu yanlış bir düşünceydi. Şöyle bir geçmişe dönüp baktığımda o tarz insanlardan kurtulmanın hep bir başka o tarz kızla çıkmak olduğunu rahatça formüle edebilirdim. O yüzden hiçbir zaman yalnız kalamamış, yılışık ilişkiler selinde şu güne kadar gelmiştim. En sonunda bu sezona yanlız başlayabilmiştim ve öyle kalmaya da özen gösteriyorduö. Arada bir kaçamaklarım oluyordu ama hiçbir kızı koluma takıp sevgilim diye dolaştırmamıştım şimdiye kadar. Adım çapkına çıkmıştı, bir türlü indiremiyordum bu ünvanı.

Kısa bir süre sonra düşüncelerimden kendi kendime kurtularak yüzümde düşünceli ama bir kedinin fareyi yakaldığı anda yüzünde oluşan bir güümsemeyle söze girdim aniden.
"Biraz önce dolaylı yoldan beni beğendiğini mi söyledin yoksa bana mı öyle geldi?" dedim ve gülümsedim. Madem gerçekçiydik bu gece her düşündüğümüzü açıkça belirtmeliydik. Sanırım onun yaptığı buydu ve benim de tam olarak yapmam gerekenin bu olduğuna karar kıldım o an için.

Uykulu bir şekilde gülümseyerek bana bakıyor arada bir esniyordu. Bir ise bir anda cin gibi kesilmiş, uykuyu aklımdan bile geçirmiyordum. Sessizce onu izliyordum. Oluşan sessizlikten faydalanmak istemiş olacak ki bir anda konuşmaya başlamıştı.
"Peki ya sen? Pek romantizm-benim-işim elemanı gibi görünmüyorsun."Ah!İşte, yeni ilginç bir yorum daha benim hakkımda. Ağzımı aramaya çalıştığı kesindi, sorun benim nasıl bir cevap vermem gerektiğiydi. Gerçekçi olalım demiştim ama bugüne kadar hiç bu kadar gerçekçi olmamıştım ve gerçekleri söylemek benim için kolay bir zanaat değildi. Gülümsedim bunları düşününce. Kafamda bir cevap tasarlamaya çalışarak bakıyordum yüzüne. Onun yüzündeki yakalayacağım bir mimik belki bana cevabı verecekti. Gülüşünde bir gizlenmişlik vardı, aklından türlü şeyler geçiyor olmalıydı. Belki de benim hakkımda bir şeyler düşünüyordu. Aslında böyle bir soruyu sorması bile saçmaydı bir açıdan, çoğu kişi tanıyordu beni; adımı duymama gibi bir durum söz kousu değildi. Bir ihtimal olabilirdi sadece, küçük bir ihtimal. Bunlarla doluyken aklım konuşmaya başladım pek ne dediğimi bilmeden.
"Romantizmi sevmem, fazla.. nasıl desem...fazla belalı. Yani çok fazla bela getiriyorum başıma ama yaşamadığımı söyleyemem. Genelde iyi bir silah olmuştur benim için. Basit ama etkili bir silah." dedim düşüncemeye devam ederek.
"Aslına bakarsan doğru yaşandığı sürece romantizm pek de kötü bir şey değil. Bazıları bunu abartarak kendi arzuları doğrultusunda kullanıyor." dedim dudak bükerek. Biraz düşündükten sonra;
"Tabi eğer Oscar Wilde'ın kadın-erkek ilişkileri hakkındaki düşüncelerine itaat etmiyorsan..." dedim sinsice gülümseyerek. Dışarıdan belki ukala, kibirli ve sadece kızlardan hakkında düşünen boş bir insan olarak görünüyor olabilirdim ama bolca kitap okumuşluğum vardı. Oscar Wilde erkek ve kadını bir mıknatısın iki aynı kutbu gibi görür; hiçbir şekilde birbirini çekemezler. Olasılık dışı bu durum gerçekleşirse de büyük bir yıkım -hayalkırıklığı- gerçekleşecektir ona göre. Belki de öyleydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anita Farrel

VII. SınıfVII. Sınıf
Anita Farrel



Mücadele Tarafı : Miras kalan taraf; Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Vaşak.

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 5:02 pm

Şunu kabul etmeliyim konuyu değiştirmeseydim ondan önce sorduğu soruya ne cevap vermem gerektiğini bilmiyordum. Gerçekçi yaklaştığımda ondan etkilenmiştim, en azından mantıklı konuşuyordu ve alkol kanında dolaşmadığı halde yayvan ve lakayıt konuşan tiplerden de değildi. Doğrusu onunla çıktığına yemin eden gerzeklerle konuştuğumda böyle olduğunu düşünmüştüm. Belki de Stewie'de kaale almaya değer bazı şeyler vardı.
"Romantizmi sevmem, fazla.. nasıl desem...fazla belalı. " diye başladı konuşmaya. Ben de zor bir dersi anlatan profesörü dinler misali dinlemeye başladım onu ilgiyle. Not almayı bile düşünebilirdim ama o an uğraş verdiğim tek şey konsantrasyonumu ona verebilmekti. Gecenin karanlığı çöktüğünde sabahki performansımı da yitirmiş oluyordum dikkat konusunda. Yine de hayret edilecek denli ilgiyle dinledim söylediklerini.
"Yani çok fazla bela getiriyorum başıma ama yaşamadığımı söyleyemem. Genelde iyi bir silah olmuştur benim için. Basit ama etkili bir silah."
Haklı olduğunu kabul ettim. Gerçekten iyi bir silah idi romantizm denen kahpe, vefasız dilber. Maskeli balonun en gözde maskesi gibiydi, insanın dışını öyle şatafatlı ve etkileyici gösteriyordu ki bakanlar arkasında sakladığı şeyi araştırmadan tutuluyordu işçiliğine. İyi kullanıldı mı güzel bir silah, maruz kalındı mı acımasız bir şaka gibiydi. Hiç maruz kalmadığım için kendimi şanslı, hiç kullanmadığım için de kendimi dürüst hissediyordum.
"Aslına bakarsan doğru yaşandığı sürece romantizm pek de kötü bir şey değil. Bazıları bunu abartarak kendi arzuları doğrultusunda kullanıyor."
O sırada başlayan yağmurun sesi çatıya vurdu. Doğal olarak ilk yaptığım şey göremiyor ya da yağmuru hissedemeyecek olsam bile tavana bakmak oldu. Tolzar karanlıkta uçuşuyor, ay ışığının dağladığı alana geldiğinde sırıtıyorlardı sadece.
"Tabi eğer Oscar Wilde'ın kadın-erkek ilişkileri hakkındaki düşüncelerine itaat etmiyorsan..."
"Ah hepsine değil." diye atıldım hemen. Oscar Wilde muhabbetini uzun tutmamaya çalışacaktım çünkü başladığımda cidden kendimi tutamıyordum.
"Evlilik, bir bardak taze süt için evde inek beslemeye benzer sözü bana hep komik ama mantıklı gelmiştir."
Komik geldiğini zaten açıkça belli eder bir şekilde gülümsedim. Sonra beni karanlıktaki bir gölgeymişim gibi gösterecek şekilde bağdaş kurduğum yerde ileri doğru eğildim.
"Bak, belki romantizm güzeldir belki sadece saklambaç oyunudur, bilemem. Ama zarar görme riskine bakıldığında hiç olmaması daha sağlıklı değil midir bireyin maneviyatı adına?"
Bir ravenclawlı kendini her zaman gösteriyordu işte. İstesem de istemesem de kelime oyunlarında çoğu zaman iyi olmuşumdur. Yelkovanın küçük saatlerde duyulmayacak denli alçak olan tikleme sesi ağır bir dişlinin dönmesi sebebiyle burada çok daha yüksek sesli oluyordu. Yağmurun hızı artmış, sessizliği yaran düşük desibelli bıçaklara dönüşmüştü adeta.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stewie Amadeus

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Stewie Amadeus



Mücadele Tarafı : Lady'm nere ben oraya, onun eteklerinden ayrılmam ulem
Rp Sevgilisi : Caprice Anna Flower
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Çakal

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 7:54 pm

Oscar Wilde'ın hakkında söylediği şeyler ve verdiği örnek beni güldürmüştü. O da gülümsüyordu, birden ileri doğru eğilerek yüzünün görüntüsünü perdeleyen karanlığa sığınıp sanki çok büyük bir sır söyleyecekmiş gibi bir his yaratak konuşmaya başladı.
"Bak, belki romantizm güzeldir belki sadece saklambaç oyunudur, bilemem. Ama zarar görme riskine bakıldığında hiç olmaması daha sağlıklı değil midir bireyin maneviyatı adına?"Bu sözler bana pek bir şey ifade etmedi ilk başta; riski severdim ve hiçbir zaman manevi bir çöküntüye uğramamıştım. Bir gün uğrama ihtimalini düşününce korktum bir an ve yüzüm asıldı birden. Sonra toparlanarak üstün bir tavırla süzmeye başladım etrafı. Aslında söylediği aşktan kaçmaktı ve aşık olmak benim büyük korkularım arasında yer alıyordu. Şimdiye kadar aşık olmamıştım hiç, nasıl bir duygudur bilemem bile;tek bildiğim adıydı ve hakkında bu kadar az şey bildiğim şeyden korkardım. Aşk kendini sorgusuz sualsiz karşındakine bırakmak demekti, tüm duvarlarını yıkıp onu içine almak, karşılıksız güvenmek ama ben babama bile güvenmezdim ki bukelemunun rengini devamlı değiştirmesi gibi değişken ruh haline sahip birine güvenip kendimi ona teslim edeyim, bunun adı benim sözlüğümde imkansızdı. Huysuz yüzümü yumuşatarak Anita'ya baktım ama gözlerim gerçek tavrımın hala devam ettiğini anlatıyordu.
"Bana göre kişinin duygularını incitip maneviyatını çökerten yaşadığı romantizm değil, ruhunda hissettiği aşk denilen ızdırap." dedim bilmiş bir tavırla. Laf oyunlarını seviyordum, bir Slytherin'in başkaları üzerinde kullandığı ikinci silahtı sözleri ve ben de yeri geldiğinde gereğince kullanıyordum bunu. Aslında her şeyi bir silah olarak kullabilirliğim vardı benim. Bu kısa sessizliğin ardından aklıma gelen tuhaf soruyu sormadan edemedim.
"Aşk hakkında ne düşünüyorsun, yani hiç yaşadın mı, aşık oldun mu?" dedim meraklı gözlerle ona bakarak. Soruyu sorarken bir çakalınki gibi parlamıştı gözlerim ve yüzüm. Cevabını tahmin edebiliyordum ama aksi bir yanıt beni gerçekten çok şaşırtırdı buna emindim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anita Farrel

VII. SınıfVII. Sınıf
Anita Farrel



Mücadele Tarafı : Miras kalan taraf; Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Vaşak.

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyCuma Mayıs 21, 2010 9:16 pm

Yüzünden bir duygu seli geçtiği sırada onu izleyip ne hissettiğini analiz etmeye çalışıyordum. Sonra kendime kızdım, her şeyi şifreleme meraklısıydım. Bunun yerine gözlerimi kapayıp o konuşana kadar açmadım.
"Bana göre kişinin duygularını incitip maneviyatını çökerten yaşadığı romantizm değil, ruhunda hissettiği aşk denilen ızdırap."
Bunu kafamda tartmaya başladım. Doğru olabilirdi. Hatta kendi standartlarınca mantıklı geliyordu. Buna göre aşk başrolü oynarken romantizm suflör oluyordu. Bu durumda kahpe olan romantizm değildi, aşktı. Kendi fikirlerim arasında kalmıştım bu yüzden bir süreyi sadece doğruluk paylarını araştırarak geçirdim. Aslında şimdi ikisi de soyut ve kanıtlanamaz iki düşünce akımından başka bir şey değilmiş gibi geliyordu. Hangisinin rolünün daha büyük olduğu önemli değilmiş gibi.
"Aşk hakkında ne düşünüyorsun, yani hiç yaşadın mı, aşık oldun mu?"
Bütün düşüncelerim uçtu gitti. Bir bıçak darbesi gibi acı, bir sevgilinin dokunuşu denli hafif gelmişti soru. Ama basit değildi cevabı. Sessiz kaldığım her saniye yıllar gibi geldiğinden fazla düşünme zamanı bırakmadım kendime.
"Bilmiyorum." dedim sakince. İçimden bir ses ona Jeffrey'den söz etmem gerektiğini söylüyordu ama o aşkı sormuştu, ben Jeffrey'e aşık mıydım peki?
"Hayır." diye cevapladım sonunda.
"Bilemem hiç bir zaman. Aşkı bana tanımlar mısın? Net, somut bir şeymiş gibi? Ben hiçbir zaman tanımlayamadım çünkü."
Yağmur sesine alışmış kulakalrım artık çatıyı tırmalayan damlaları duymuyordu bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Stewie Amadeus

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Stewie Amadeus



Mücadele Tarafı : Lady'm nere ben oraya, onun eteklerinden ayrılmam ulem
Rp Sevgilisi : Caprice Anna Flower
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Çakal

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyC.tesi Mayıs 22, 2010 4:17 pm

Çok kısa bir düşünmenin ardından yüzüne örten gölgelerden kurtularak konuşmya başlamıştı. Hayli sakindi soruyu ilk sorduğumdaki haline oranla. "Bilmiyorum." demişti usulca ve ardından düşüncelere dalmıştı tekrar. Kafasında iyice tartmış olmalıydı ki çok netti cevabı. "Hayır." demişti ve ardından şöyle devam ettirmişti sözlerini.
"Bilemem hiçbir zaman. Aşkı bana tanımlar mısın? Net, somut bir şeymiş gibi? Ben hiçbir zaman tanımlayamadım çünkü."Bu sözlerin ardından bir anda konuşmaya başlayarak "Ahaa!Bunu benden istemen biraz tuhaf. Daha önce aşk acısı çekmiş birine mi benziyorum?" sordum gülümseyerek. Durup biraz düşündüm yine de. Hiç bir şeyler hissetmiş miydim daha önce? Bu soruyu hiçbir zaman sormamıştım kendime. Sorsam da kalbine pek kulak asan biri değildim ben. Umursamadığım için hiçbir zaman kırılmamıştı şimdiye kadar ya da sızlamamıştı başkası için. Kendi yüreğimi önemsemediğim için başkalarınınkini de önemsememiş, kırmıştım çoğu kez belki de. Bunları düşününce insan tuhaf oluyordu, ne çok şey kaçırmışım bile diyebiliyordu belki, hatta keşke dilinin ucuna geliyordu. Her zaman yutmayı bilmiştim bu lafları şimdi yaptığım gibi. Yutkunarak yollamıştım onlar geldikleri yere ve yenilerini kurmuştum onlar yerine;
"Aşkı tanımıyorum, gerçekten öyle bir his var mı onu bile bilmiyorum." dedim dalgacı bir ses tonuyla. Bu dalgayı aşkla mı geçiyordum yoksa kendimle mi o an bunu düşünmek istemiyordum pek. Ne kadar da takılmıştık bilinmeyen bir kavrama. Gerçekçş yakaşımı seven biriyle aşkı konuşuyordum, gerçekten de konuşma tuhaf bir şekilde ilerliyordu; kendi tuzağıma kendim düşmüştüm. "Ama birçok okuduğum kitapta, hikayelerde ve dinlediğim şarkılarda bahsedildiğine göre var olmalı böyle bir şey." dedim ciddi bir ses tonuyla. O an yüzümü merak ettim, bu kadar ciddi bir şekilde bir şeyi söylerken yüzümdeki ifade nasıldı, hiç bilmiyordum. Kendi kendime gülerek eski oturuş şeklime dönmüştüm tekrar. "Bu istediğini ben de yapamam sanırım. Gerçekten belirsiz bir kavram. Belki gerçekten vardır ya da hiçbir zaman yoktur. Eğer gerçekse biz onun anlamını yaşayana kadar öğrenemeyeceğiz sanırım." dedim gülümseyerek. Yağmur damlaları büyük bir gürültü oluşturuyordu, saatin sesiyle de birleşince ortaya patavatsız kişilerden oluşmuş nota nedir bilmeyen insanlar tarafından çalınan bir melodi gibi uyumsuzdu sesler. İstemsizce tavana baktım merakla. Aklıma bir fikir gelmişti ama Anita bunu kabul eder miydi? Kararsız bir şekilde yüzüne bakıp "Yağmuru sever misin?" diye sordum merakla. Hemen devam ettim "Islanmak benim baya hoşuma gider de. " dedim sevimli bir gülümsemeyle yüzünü süzerek. Yağmur damlarlarının yüzüme çarpmasından büyük bir zevk alırdım nedense ya da suyun altında tamamen nefessiz kalmaktan hoşlanırdım mazoşist bir hazla..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Anita Farrel

VII. SınıfVII. Sınıf
Anita Farrel



Mücadele Tarafı : Miras kalan taraf; Karanlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Vaşak.

21.45 - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: 21.45   21.45 - Sayfa 2 EmptyC.tesi Mayıs 22, 2010 6:02 pm


Her zaman durumu alaya alabilecek zamanı ayırabiliyordu bu da puslu düşüncelerimi dağıtmak için yeterliydi. Yine de ne kadar dalga geçerse geçsin ciddi cevaplama işlemine girişeceğini anlamıştım. Ayaklarım uyuştuğu için bacaklarımı kendime çekip o geldiği sırada oturduğum gibi oturdum, tek fark düşünceli bir eda ile çenemi dizlerime dayamış olmamdı. Ne diyeceğini merak ediyordum çünkü sonu gelmez fenomen bir soruydu bu. Kimse tam anlamıyla cevaplayamayacak ya da yeterince inandırıcı olamayacaktı. Ama görüşlerini merak ediyordum zira o ana kadar aklımda biriken dağınık düşünceleri hala arşivleyememiştim. Cümlelere dökülemeyen nihai düşüncelerime belki de ayna tutabilirdi bu akşama kadar konuşmuşluğum olmadığı halde gid gide daha bir sevmeye başladığım Stewie.
"Aşkı tanımıyorum, gerçekten öyle bir his var mı onu bile bilmiyorum." dedi. Sesi alaycı olabilirdi ama inandığını düşünüyordum bu tezine. Ardından bunu kanıtlayacak deliller sunmasını bekledim. Olaya fazla deneysel yaklaşıyordum belki ama cevap bulmak adına böyle davranmaya alışmıştım. En azından ona belli etmeden sessizce dinliyordum sözlerini. Sesi biraz daha düzleşti tınısal anlamda, bakışlarına bile yansımıştı ani ciddiyeti. O an aklından geçenleri okumak için deli gibi bir arzu duydum.
"Ama birçok okuduğum kitapta, hikayelerde ve dinlediğim şarkılarda bahsedildiğine göre var olmalı böyle bir şey."
Ciddiyet yüzünden bir hayaletin geçişi gibi soğuk ve çabucak geçip kayboldu. O an mimikleriyle o kadar ilgilenmiştim ki dedikleri hakkında pek kafa yoramadım.
"Bu istediğini ben de yapamam sanırım. Gerçekten belirsiz bir kavram. Belki gerçekten vardır ya da hiçbir zaman yoktur. Eğer gerçekse biz onun anlamını yaşayana kadar öğrenemeyeceğiz sanırım."
Evet, işte aradığım cevap buydu. Kafamdaki dağınık puzzle parçalarının bir kızmını bir ara getirmişti en azından. Bilinmezlik cevabım olmuş ve beni memnun etmişti. Artık bunun üzerinde kafa yormaya gerek yoktu, çünkü git gide gereksiz, nafile gibi gelmeye başlamıştı verilecek her cevap. Vardı ya da yoktu, Anita bunu fazla umursamıyordu iki koşulda bile.
O sırada kendi dalgınlığıma gömülmüş tozları izliyordum. Kafamı meşgul eden gerekli gereksiz her şeyden kurtulma imkanımın olması çok iyi olurdu, en azından bir günlüğüne. Boş bir saksı gibi bütün gün oturmaya bile razıydım, yeter ki baskı azalsın...
"Yağmuru sever misin? Islanmak benim baya hoşuma gider de."
Beklenmedik yeni bir soru. Gülümsemem genişledi.
"Ölü insanların içindeki suyun buharlaşıp bulutlar arayıcılığıyla yağmur halinde yeryüzüne indiğini biliyor muydun?"
Kısa bir sessizlik anı yaşandı. Bu esnada gülümsemem eğlencemin en kesin simgesi gibi yerinde kalmıştı. Sonunda dayanamayıp kahkaha attım.
"Buna rağmen... Evet, yağmuru severim ve ıslanmak benim de hoşuma gider. Hatta yağmurda yürümek hobilerimden bile denebilir. Son zamanlarda yağmurda uyumak hobimi gerçekleştiremediğimden onun yerini bu aldı."
Kuşkucu bir edayla süzdüm onu.
"Aklında ne var? Tavanı falan yıkmayacaksın değil mi?"
Dirseklerimi dizlerimin üstüne koyup nemlenen saçlarımı karıştırdım cevabını beklerken. Aslında tahmin ettiğim denli melankolik geçmiyordu gece.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

21.45

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-