AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki
YazarMesaj
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:07 am

İşte itirafından sonra birkaç söz bekliyordu. Birbirine kenetlenmiş gözlerini ayırdı ve kızların olduğu yöne çevirdi. İlk gözü Caprice'yi aradı ama bulamadı. Neredeydi bu deli dolu güzel kız? Hemen etrafına bakındı. İşte! Bulmuştu nerede olduğunu ama! Aman tanrim! Diye geçirdi içinden. Bir çocuğu boğazından duvara yaslamış Tristan'nın omzundaydı eli. Onu engellemek için. Yoksa? Ah! Hayır! Hemen ayağa kalktı. Şaşkın gözlerle kendisine bakan Matthew'a aceleyle ve hiddetle açıklama yaptı. "Lanet olsun! Matthew! Hemen dönerim. Tristna'ı biliyorsundur. Oda Gryffindor öğrencisi. Onun yanına gitmeliyim! Caprice tek başına yetemez. Aslında burada ki hiç kimse onu durduramaz herhalde!" Tristan ve Caprice'in yanına koşar adımlarla ilerleyen genç cadı, Matthew'ın gözlerinin üzerinde olduğunu hissediyordu. Tristan'nın boynunu sıktığı kişiye baktığında şok oldu! Tahminlerinde yanılmıştı. Bu sefer sebep Olivia'nın platoniği olmasıydı. Boş kalan omzuna elini koydu ve biraz çekmeye çalıştı. Tonlarce metalı çekmeye çalışır gibiydi. Hiçbir faydası yoktu.

Sonunda Tristan onu bırakmaya niyetlenir gibi oldu ama burnuna bir yumruk çaktı. Burnundan akan kanı gördüğünde Lazêrniã dahada endişelendi ve daha sıkı tuttu. Tristan çocuğu bıraktığında hemen konuşmaya başlamıştı. Bırakılmak istiyordu. Lazêrniã hiç tereddüt etmeden elini çekti ve Matthew'a baktı. Matthew şaşkın bir şekilde Lazêrniã'ya bakıyordu. Ona bir gülümseme fırlattı ve Caprice'ye yöneldi. "Hayatım siz ilgilenebilir misiniz?" Onayı aldığında yavaş adımlarla Matthew'ın yanına döndü. Bir açıklama gerekiyordu... Hiç şüphesiz! "Tristan kötü birşey yapacak sandım. Sanırım yanıldım. Özür dilerim. Seni bırakmak zorunda kaldım." Ve eklededi. "Ah nerede kalmıştık?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Matthew Rhydderch

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Matthew Rhydderch



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Rp Sevgilisi : -
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kurt

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 1:28 am

Artık romantizmin doruklarına doğru çıkılacak dakikalardı.Ardından bir ses.Lazernia gözlerini uzun süredir ayırmadığı Matthew'dan uzaklaştırmıştı.Aniden bir telaşa kapılmıştı.İlerde bir arkadaşını görmüştü.Biriyle kavga ediyordu.Matthew buradan kişileri pek fazla seçemiyordu.Olayın ciddi bir boyutu var gibiydi.Çok geçmeden Lazernia Matthew'a gitmek zorunda olduğunu ve hemen döneceğini söyledi.Sanırım olaya el atacaktı.Ah şu tipik Lazernia her olayı cengaverce durdurmaya çalışırdı.Yine öyle anlardan biriydi işte.Matthew onu iş başında görmeliydi.O yüzden gözlerini ondan ayırmadan Lazernia'yı izliyordu.Lazernia'da arada sırada Matthew'a dönüp baksada bir aklıda oradaki kargaşaydı.Tristan adındaki çocuk pek sakinleşek gibi durmuyordu.Lazernia onu zar zor tutmaya çalışıyordu.Zorlandığı o kadar çok belli oluyordu ki yüzüde artık kızarmaya başlamıştı.Tam o sırada Tristan yumruğu çocuğun burnuna çaktı.Matthew sessizce bir O-ov çektikten sonra şaşkınca Lazernia'ya bakmaya başladı.Oradan uzaklaş anlamında bir bakış atıyordu kendince.

Lazernia bu mesajı almış olmalı ki oradan ayrılarak Matthew'un yanına gelmişti.Özür dileyerek neden gittiğini açıkladıntan sonra Matthew'a gülümseyerek bakmaya başlamıştı.Ortada zaten özür dilenecek pek birşey yoktu.Neyse şuan Matthew'u ilgilendirende bu değildi.Bu güzel anı yaşamak istiyordu.İlginç şeyler düşünmeye başladı.Biraz esprili , biraz romantik.Ne yapabilirdi? Ee düşün,düşün,düşün.... A-ha! Bu esprili birşey olmayacaktı ama gayet romantik olacağı kesindi.Yalnız bu işi o kadar hızlı yapmalıydı ki kimse bunu anlamamalıydı.Lazernia ona bakarken Matthew gözlerini kıstı ve eliyle bir dakika anlamına gelen bir işaret yaptı.Arkasını döndü birkaç adım attı.Etrafına baktı herkes kendi halinde gibiydi.Cebinden asasını çıkardı ve yeterince sessiz bir şekilde "Orchideous!" diye fısıldadı.Evet! Başarmıştı.Bir demet çiçek masanın üstünde duruyordu.Büyük olasılıklada pek kişi görmemişti.Matthew masadan çiçekleri aldı geri geri birkaç adımla Lazernia'ya yaklaştıktan sonra birden arkadasını döndü ve "Sanırım siz bayan..bayan..heh Bayan Mainley bu çiçekler size olmalı ve de burasında biryerde bir not olacak.A-ha! Evet notta burada" biraz resmi bir dille konuşarak onun tebessüm etmesini sağladıktan sonra çiçekleri ona uzattı.El çabukluğuyla masasın oradayken yazıp koyduğu notto ise : "Dünyanın en güzel kızına.Hey aynı zamanda dudak kremi en çilek aromalı olan kıza"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Olivia Scarlett Isis

VII. SınıfVII. Sınıf
Olivia Scarlett Isis



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Tristan
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Golden Dog (Rottweiler)

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: "   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyC.tesi Eyl. 19, 2009 12:56 pm

Lazern çoktan olduğu yerden ayrılmış ve bir kızla içki savaşı gibi bir şeye hazırlanıyordu adeta. Gözleri ona iliştiğinde bu komik kızın durumuna gülmeye başlamışt. Lazern'in gazabı kötü olmalıydı. Aralarında büyük bir şey olmalıydı bu genç büyücüyle, ah evet nasıl unutabilirdi ki? Üç yıldır peşinden ayrılmayan Lazern hastası bu büyücü kesinlikle onu kıskandırmak amaçlı bu kızla gelmişti baloya. Daha geçenlerde Lazernia ondan kurtulmak istediğini anlatmıyor muydu Olivia'ya? Demek ki dışar vurduğu nefret, içindeki aşkı yansıtan bir aynaydı. Onları öylece bırakmanın en iyisi olacağını düşündü. Lizz ve ağabeyinin yaptıkları dansın ardından ihtişamlı kapıdan çıkışını izleyen Olivia oldukça mutlu görünüyordu, ağabeyinin mutluluğu onuda mutlu ediyordu. Böyle bir durum normalde tüm kız kardeşleri kıskandırsada onun içinde en ufak bir kıskançlık zerresi bile yokken, Caprice yalnız olmanın verdiği üzgünlüğü mimiklerine vurmuştu. Yavaşça mimiklerine hakim olmaya çalışarak ona yönelen bugecenin sevimli cini bir kaç arkadaşına bakacağını dile getirerek yanından uzaklaştı. Olivia ise yüzündeki gülümsemeyle kapıya tekrar bir bakış attı. Lavaboya gidişinden önce olan o kötü olayı unutmak istiyordu ve sonsuza dek içinde nefretten başka bir duygu beslemediği Trace denilen canlıyı görmemeyi. Önündeki ateş viskisinden bir yudum aldığında Trace tekrar yanına yönelmişti, Olivia artık her an patlayabilirdi. On bir sene boyunca bu yakınlık demekki bu yüzdendi, o ise herkesi kendisi gibi sanarak sadece kanka vs. olmak istiyor diye düşünmüştü. Bu kadar aptal olması da başka bir problemdi ama şuan bunu düşünecek zaman değildi. Trace'e olan tüm öfkesini kusmak istiyordu. Onun o her zaman iğrenç bulduğu imajlı suratına baktı bir kez daha. Tiksinmişti, üzerine kusmak istiyordu içten içe.

" Trace, sen... Sen benim midemi kaldırıyorsun biliyor musun? On bir yıl boyunca bu aptal oyunu kardeş ayaklarına yatarak yutturdun ama bundan sonra yutturamayacaksın! Ve eğer Tristan ile bu sebeple aram açılırsa seni... Seni öldürürüm anladın mı? Hiç öyle yapamazmışım gibi yapma, inan bana Tristan denildiğinde herşeyi yaparım! Beyin özürlü... "

Dudaklarından çıkan bu sözleri bir kaç ay öncesinde can ciğer olduğu, kardeşi sandığı kişiye söylemek onu üzsede bu tavrıyla bunları haketmişti. O sırada yanlarına yönelen Tristan büyük bir öfke ile bakıyordu Trace'e. Olivia onu durdurmak istesede hayatındaki tek ve özel kişi çoktan o tiksinç varlığın boğazından sıkmaya başlamıştı bile. Lazern ve Caprice ise çoktan onun omuzlarından tutarak ona engel olmaya çalışıyordu bile. Bunun üzerine cadı oturduğu yerden fırlayarak ona engel olmaya çalışıyordu. Amacı Trace'i kurtarmak değil, Tristan'ın bu sebeple ceza almasını belkide okuldan atılmasını engellemekti. Şu dakikadan sonra içinde on bir yıl sadece çöpü ifade ediyordu ve onu saniyesinde söküp atabilmişti, ilk kez yapabildiği bu şey ona kazanç sağlayacaktı. Bunu hissedebiliyordu. Fakat Trace'in ölmek üzere olduğunu farkediyordu bir yandanda, sonunda bedeni buz kesmişti ve yalnızca haykırmıştı. Ondan Trace'i kurtarmasını değil, kendini kurtarmasını istiyordu adeta. "Tristan, hayır! Lütfenn!!" Araya girmek hiç bir işe yaramayacaktı ve zaten buz kesmiş bedenine sözde geçiremiyordu ki araya girsin. Yumruk atması ile kan çıkacağından emindi, Tristan bir vampirdi... Kan ve Tristan, hayır olamaz! İçinden geçen düşünceler dışına vurulamıyordu. Sonunda elini azda olsa gevşeten hayat kaynağı, tiksinç canlıya bir yumruk atmıştı. Şimdi yüzünden kanlar akıyordu ve Olivia'nın umrunda olan bu değildi. Tristan onunla hesabının bitmediğini söyleyerek bedenini ondan uzaklaştırmıştı. Öfkesini anlıyordu Olivia ama öfkesi yüzünden başına gelecekleri düşünmek bile istememişti.

Şimdi kızılma sırası cadıya gelmişti, ona neden haykırdığını soran sevgilisi sonunda birde Trace'ten hoşlandığını belirten ifade koymuştu. Olivia beyninden vurulmuşa dönmüştü. Sadece kalmıştı öylece, bunu nasıl düşünebilirdi? Ama kendisi onun yerinde olsa az önce gördüğü manzara karşısında, cadının ne söylediğini bilmediği için, aynı şeyi düşüneceğine emindi. Kekelemeden, kendinden emin bir sesle onun gözlerine baktı. " Tristan, o yoksayı çıkar kafandan... Sana herşeyi anlatacağım ve hiç öyle bir durum olmadığını anlayacaksın. Ama şimdi sadece, ben ... Ben sadece seni seviyorum, bunu nasıl düşünebilrsin? " diyerek ona sıkı sıkı sarılmıştı. Gerçekten kalbi kırılmak üzereydi ama onun yerine kendini koyarak kırılmayı önleyebiliyordu. Çünkü, sevgiliside en az kendisi kadar Trace'ten hoşlanmadığını biliyordu. Ve sadece ona aşık olduğunu. Ters bir tepki vererek büyük bir sona vurulacak bir ilişki değildi bu. Acı tatlı herşeyde anlayışlı olmak gerekmiyor muydu? " Bak sevgilim, on bir yıldır bu tiksinç canlının kardeşi gibiyim sanıyordum. Ben müzikallere çıkarken hep başrollerde ve aynı müzikalde olmuştuk. Yani ne bileyim, bu yakınlık ondan zannediyordum. Ya, ben özür dilerim ama ben istemedim öyle bir şey yapmasını. Ve ben bu ucube o akademiden ayrılana kadar bunu çekmek zorundayım. Neden bağırdığıma gelince de, farkındaysan yumruğunu kaldırdığında bağırdım. Yani eğer ordan kan akarsa sen...Sen kendini tutamayabilirdin ve sonra...Off, düşünmek istemiyorum Tristan, ama şunu bilin bay Ivanëxt bu kalpte sizden başkası yok ve olmayacak. " gözlerindeki yaşlara hakim olmaya çalışıyordu, sadece onu anlamasını istiyordu. Sadece anlamasını.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Trace Bill Cyrus

GezginGezgin
Trace Bill Cyrus



Mücadele Tarafı : Rock Müzik
Rp Sevgilisi : Olivia bir gün benim olacaksın.
Kan Durumu : Safkan.

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyPaz Eyl. 20, 2009 3:45 am

Dudaklarını sevdiği yalnızca gönlünü ona verdiği kızdan ayırınca yüzündeki hüznü sonradan fark etmişti. Onu beline dolayıp mutlu olduğunu sansa da acıdan başka bir şey vermemişti ona. Bu kendi içinde duyduğu pşmanlığın artmasına neden olmuştu. Fransa içindeki sihir okulu yerine niye buraya gelmişti ki? Lanet etti kendine, aşka, sevgiye,bağlanmaya. kendi hayatına da lanet etti. Buğulu bakan gözler Olivia'nın gidişini izlemişti. Kim bilir ne haldeydi kız? Bencil ve aptalın tekiydi işte. Onun mutlu olmasını isterken daha fazla üzerek hayatının hatasını yapmış bulunmaktaydı. Böyle bir şeyi hangi akla hizmet yapmıştı? Okul açıldığından beri onu izliyor gülüşünü,ağlayışını her türlü davranışını. Gizliden gizliye takip ediyordu ama hiç bir zaman yaklaşma cesareti bulamamıştı.


Sert,masum ve öfkenin bütünleştiği bu bedende o güzel ruhuna aşık olmamak elde değildi. Müzikalde yediği tokata rağmen onu öptüğü an zaman donmuştu. Daha önce hiç hissetmediği şeyleri hissetmişti ona karşı. Normalde kızlarla bir hafta çıkan tiplerdendi. Olivia onun hayatını değiştirmişti. yaşam tarzını,sözlerini ve daha bir sürü detay. Adeta onun için yaşar olmuştu. Her an onu düşünüyordu. Bu kıza deliler gibi aşıktı. Ona karşı hissettikleri bunu belirtiyordu. Uzaklaşmayı denemişti ondan. Fakat yapamadıkça,unutamadıkça bunu daha fazla zorlamanın nedeni yoktu. Olivia'nın sinirli ifadesine baktı. Gözlerini yummuştu ikinci tokat için. ama onun yerine sözlü cevap vermeyi tercih etmişti. Midesini bulandırdığını söylüyordu. Tristan ile açılırsa öldüreceğini belirten bir cümle çıkmıştı ağzından.

Bu denli seviyordu Tristan'ı demek ki. Zorlamanın daha fazla bir anlamı yoktu. Trace'in kalbi Olivia'ya Olivia'nın kalbi ise sevgilisine aitti. Karşılıksızdı aşkı bu kadar basitti. Tek zorluğu bunu kabullenmekti. Bu da o kadar zor bir şeydir ki hayatın hiçbir anlamı kalmaz. Sadece sevgisizlik,hayaller ve gerçeklerin ardında saklanan kırılganlık ve boş umutlar vardır. Ne zevk alınır yapılan işlerden, ne de unutulmaya çalışır. Kısır bir döngünün içindesinizdir.

Olivia'nın yanına yaklaşan bir çocuk gelmişti. Büyük ihtimalle Tristan'dı bu. Kızgın,öfkeli ve hırçın. Trace'in Olivia'yı başkasıyla gördüğü ilk an gibiydi yüzünde ifade. Ortak bir yön olmuştu. Saçma dercesine gülümsedi bu duruma. Karşısındaki ise sinirli ve deliye dönmüştü. Onun ellerini boğazında hisettiğinde nefes alamaz duruma geldi. Duyduğu bütün hisler kaybolmuştu bir anda. Yerini düğümlenen acıya bırakmıştı. Sevgilisinin panik dolu çığlıklarından sonra az da olda gevşettiğinde değişen hiç bir şey olmadığını farketti. Kendini kaybettiği bir gerçekti. Yalnız daha işi bitirilmemiş gibi görünüyordu. Burnu ile elmacık kemiklerinin bulunduğu yere bir yumruk yediğinde akan kana parmağını götürdü. Buraya kadardı.


Olivia yine onun değildi. Artık gitme zamanıydı. Okulu terkedip uzaklara gidecekti. Müzikalden de kaydını sildirecek sanat hayatını hiçe sayacaktı. O güzel anları başlatan Olivia olmuştu, bitiren de yine Olivia idi.

Vücüdunu geri çekip lavaboya kadar gitti. Yüzündeki kanı gören herkes şaşkınlıkla bakıyordu. Gözleri ile sert bir şekilde bakarak hiç bir şey sormamalarını istedi. Michael ise ortalarda yoktu. Ona hiç bir şey söylemeden çekip gidecekti. Belki o aşkının kalbini tekrar kazanabilirdi. Çıkışa doğru yürürken hayaller kurduğu Hogwarts kanlı bir yüz ile bitmişti. Başkasını sevmek için çok geçti artık. Acısını kalbine gömüp Fransa'ya ailesinin yanına gidecekti. Son kez arkasını dönüp baktı. Olivia'nın Tristan'a bakan ışıltılı gözlerini gördü;

"Hayat bu işte. Sevmek için bir neden ararken ölmek için neden bulursun. Seni üzdüğüm için affet ama sonsuza dek kalbimde olacaksın." dedi. Bunu Olivia duymuş muydu bilmiyordu ama artık çıkışa doğru yöneldi. Tek isteği eski müzikal fotolarını bulup yasını tutmaktı.

Sanatsal güzelliğin bir ruh içinde bütünleştiği sert,masum ve öfkeli bir kız olan Olivia onun için bitmemişti. Dile kolay on bir yıl ama yaşanması zor olan yıllar. Ağır, ağır yöneldi kapıya doğru. Sadece iki kelime söyledi; "Seni seviyorum. " Başını öne eğip yürümeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Amber Louften

StormfuryStormfury
Amber Louften



Rp Sevgilisi : Aşk? O da ne?

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyPaz Eyl. 20, 2009 11:00 pm


Gökyüzü gitgide kararırken, yükselen Ay ile birlikte yeryüzüne inen küçük, beyazımsı ışıklar...

Kararan hava ile beraber dağılan nefret, bugece olacakların tetikçisiydi belkide. İçlere işleyen öfke ve öldürme arzusu bedeni sararken, tutkuyla beslenen bu duygu tüm malikaneye hakim duruma gelmişti. Babaları ve iki kardeş bugece için özel planlar yapmış, büyük işlere isimlerini altın harflerle yazdırmayı planlamışlardı. Beklentili gün geldiğinde ise hepsinin üzerinde büyük bir heyecan vardı. Bu heyecan ve sinsi gülümseme olacakların başlangıcını belirtiyordu, aynadaki yansımaları onların kötü yanlarını aksederken, ibşah olmak gibi bir tedirginliği taşımamak onların babalarından aldığı eğitime ve güvene ne kadar sağdık olduklarını belli ediyordu. Güzellik, ah evet en önemli şeylerden biriydi onlar için. Avını kendine hapsetmek ve kalbinden beynine akmak. İnançlarına ters olan tek şey aşktı belkide, iki bedenin bir araya gelmesi saçmalıktan öte bir şey oluşturmazdı. Karşılıklı olmayan duyguların alevlenmesi ile yalnızca kişinin umutsuzluk çukurundaki çırpınışlara yaklaşması hızlanır ve acıya doğru koşması artardı. Yüzündeki beyazlık ve bu mermerden yapılmış gibi kusursuz duran cilt ona babasının armağanıyken, o babasına sadıklıktan vazgeçmeyi nasıl aklından geçirirdi? Ona yeni bir hayat bağışlamış bu kişi, elbet onun iyiliğini isteyecekti. Kardeşi ile birlikte aşırı düşkün oldukları bu erkek (tek erkek) onlara gerçekten değer veriyor olmalıydı.

Aynaya bakarken yamuk bir gülümseme ile elini saçlarına götürdü. Uzun bir süre kendini inlemeye koyuldu. Boynuna taktığı ailelerine özgü kolye, beyaz teninde o kadar harika duruyordu ki gören gözlerini alamayabilirdi. Elini kolyenin üzerinde gezdirerek süzmeye devam etti kendini. Strapless, siyah, dantelli elbisesi ile tam bir gothic olmuştu. Ama şu özenti rocker imajlılardan değildi, onun kanında gizli bir asilik vardı. Bunu dışarıya vuruş yalnızca kıyafetlerle olmamalıydı. Mini elbisesinin altındaki siyah file çorabı ve siyah parlak , bir o kadarda topuklu ayakkabıları göz kamaştırmaya yetiyorduda artıyordu bile. Siyah kalem çektiği gözleri, kırmızı dudaklarla bütünleştiğinde çıkan tapılası tablo, düz ve uzun kumral saçlarla birleştiğinde tam bir olağanüstülük yaratmıştı. Kardeşinin sesini duymuştu omzunun üzerinden, ona artık çıkmalarını söylüyordu. Ona bakış atarak bunu onaylayan anlamda başını salladı. Yavaşça ihtişamlı merdivenlerden inerek malikanenin görkemli kapısına ulaştılar. Babaları çoktan oraya gelmişti bile, onları görenler sadece baloya geldiklerini düşünecekti. Babalarının hazır olup olmadıklarını soruşu ile "Her zaman tetikteyiz baba... Hazırırz." yanıtını verdiğinde artık baloya doğru yol almaya başlamışlardı bile. Kim bilir kimler olacaktı o salonda, nefret ettiği şarkılar çalacaktı. O ise hayattan kötü şeyler geldiğinde değerlendirirdi hayatını. İyileri görmemek ve acı çekmek ona göre bir mükafattı.

Balo salonuna vardıklarında kırmızı halıdan önde kızları ve arkada kendisi geçen vampir adeta kan havuzuna girmenin verdiği mutlulukla büyülenmişe benziyordu. Hannah'ın içine çektiği koku, kana olan tutkusunu arttırıyor ve bu onu daha da delirtiyordu. Bir an önce o sıcak bedenlerden biri onun için yok olmalıydı, belkide bir kaçı... Asla yeteri kadar olmayacaktı kan, asla doyurmayacaktı susuzluğunu. Kana olan aşkı, dünya üzerinde tek inandığı aşktı. Tüm bunlar kafasından geçerken çoktan içeriye girmişlerdi. Ortamda onu deli eden müzikler çalıyor ve çiftler (ki ona göre öyle bir şey yoktu) dans ediyorlardı. Bu aptal duyguya kapılmış o kadar çok kişi görüyordu ki kan arzusuyla dolan gözleri, onlara sadece acıyordu. Elinden gelen başka bir şey yoktu. Hoş olsada yapacağı meçhuldü. Kardeşine yönelen gözleri, kırmızı dudaklarının kıpırmasıyla çıkan tıslamanın arzusuyla dolmuştu. "Ne güzel koku ama..." Amaçlarından sapmamaları gerekiyordu. Yeterince av bulunan bu kutu onların elindeydi ve oyunun sonunda istediği kadar susuzluğunu gidermeye çalışabilirdi. Taze kanlar, güzel kokular... Onu kendinden geçiren bu şeylere engel olmaya çalışıyor ve yumruğunu sıkıyordu. Fakat içindeki isteğe karşı koyamayarak tekrar ve tekrar kokuyu içine çekiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melisis Angie StormFury

GezginGezgin
Melisis Angie StormFury



Mücadele Tarafı : Darkness
Rp Sevgilisi : Playgirl mode. :D All boys xD
Kan Durumu : De Race

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptySalı Eyl. 22, 2009 4:50 pm

Aydınlığın tuttuğu matem belli oluyordu bu gece. Olacakları şahit olmamak için her ne kadar bulutların arkasına saklansa da bunun işe yaramadığı açıkça görülen bir şeydi. Londra’nın her zamanki yağmurlu olması bir engel gibi görünebilirdi. Ama unuttuğu bir şey vardı; Bir vampir istedi mi her şeyi yapabilirdi. Ne yağmur etkilerdi bunu ne de başka bir şey. Ay ışığının parlaması Melisis’in yüzünde sinsice bir gülüşe neden oldu. Bir rüya gibiydi yaşananlar adeta. Bu gece her şey olabildiğinden daha fazla ölümcül,lanetli ve gizemli olacaktı. Malikanenin odalarından ses çıkmıyordu bugün. Herkes hazırlığını yapıyordu bugün. Yıllar boyunca gecenin ona ihanet etmesinin acısını çıkaracaktı Melisis.

Gözleri dışarıya bakıyordu sürekli. Odasına geldi. Duvarın mor renkle kaplandığı büyük ve geniş odada etrafı beyazlarla kaplanmış bu odada morun asaleti simgelediği herkes tarafından görülebilirdi. Siyah saçlarını dalgalı yapıp açık bıraktı ve omuzlarına düşmesine izin verdi. Koyu kahve gözleri ile bakışları üzerine yönlendirmek onun için çocuk oyuncağıydı. Siyah kalemle çevresini çizdikten sonra kırmızı rujunu sürüp görünümünün bir kısmını tamamladı. Sıra kıyafetteydi. Bugün için siyahlara bürünmeyi seçmişti. Askılı, dizin üstünde biten üstünde zincirler olan bir elbise seçmişti. Son olarak siyah çizmeler giyip tamamlamıştı. Boynundaki kolyeye dokundukça ailesinden aldığı gücü ve tutkuyu hissediyordu. Aynada baktı kendine son kez. Asil,göz alıcı ve güzel.

StormFury ailesinin kızları bu şekildeydi işte. Odasında yürükçe ayakkabılarının çıkardığı sesler onun yüzünde gülümsemeye neden oluyordu. Balkona çıktığında ay ışığının odasında içeriye yansıdğını görünce gözlerini kocaman açtı. Kısık bir sesle; “ Her ihanetin ödenmesi gerekn bir bedeli vardır. Gece bugün suskun, ay cezbedici etkisini kaybetmemiş hala. Bu iş bugün bitecek. “ dedikten sonra kardeşinin odasına yöneldi. Omzunun üstünden “Jocelyn,hayatım çıkmamız gerekiyor artık. Yine göz alıcısın tatlım.” Dedikten sonra onun yüzne baktı. Bu zamanı merakla beklediğini biliyordu. Babalarına sadık olmak onlar için bir zevkti. Kuşkusuz lider bir vampirin kızları olmak onlar için gurur verici olduğu kesindi. Çoğu vampir trafından kıskanılmak ise onların umurlarında değildi.

Merdivenlerden inerken çıkan ses her yerde yanklanıyordu. Belki de bugünkü arzularının sesiydi yankılanıyordu. Tüm bedenini saran bu isteğe karşı koymak artık çok zordu. “Evet baba hazırız” Kardeşinin kurduğu cümleye onay vererek buradan dışarı çıkmak istiyor ve şölen başlasın istiyordu. Yüzündeki gülümseme sinsiceydi ama iyi bir vampir var mıydı hiç? Karanlık,korku,zevk ve acı. StormFury ailesinin anahtar kelimeleriydi bunlar.

Baloya geldiklerinde yükselen ses ile gülüşmeler birbirine karışmıştı. İçeri girdiklerinde çiftlerin dansı açıkça görünüyordu. Jocelyn bu duruma nefret eder gibi bakmıştı. “Çiftlerin arasını bozmaya ne dersin kardeşim?” Sahip olduğu karanlık güç ve şeytani planlar bugün daha bir farklıydı. Daha ölümcül,kuvvetli ve zafere daha yakın. Kan kokusunu içine çektiğinde kendinden geçmişti adeta. Ziyafete başlamak için ne bekliyorlardı ?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raziel Stormfury

StormfuryStormfury
Raziel Stormfury



Mücadele Tarafı : Kendi Çıkarları

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyCuma Eyl. 25, 2009 3:40 pm

Tanrıya lanet okumuştu o... Karşı çıkmış ve isyankar olmuştu... Bu yüzden cezalandırılmıştı, ölememekle ve muhtaçlıkla... Ama bunun bir takım özel yanları da olmuştu, artık güçlüydü. Hemde hiçbir ölümlünün olamayacağı kadar güçlü. Yakışıklı, çekici ve asil... Hemde sonsuza dek...

Malikânedeki hava çok ilginçti, kana susamışlık ve hırs hakim ve bütün vampirlerde etkisini gösteriyordu. Bütün aile vampirik hızlarıyla malikâneden çıkarken yağmaya meyilli yağmur, onların sinirlerini bozuyordu. Karanlığı tüm bedenlerinde hissetmek istiyorlardı ve bulutlar bunu engelliyordu. Balonun yapıldığı alana girdiklerinde, RàzìèL şu lanet bulutlu havadan sıkılmıştı. Gözlerini kapattı ve elini, avcunun içi yukarı bakacak şekilde kaldırdı. İlginç ve aniden ortaya çıkan bir rüzgar, bütün bulutları hareket ettirmiş ve uzaklara götürüyordu... Bir süre o şekilde durduktan sonra bulutların gittiğine emin olunca elini yavaşça indirdi ve aynı şekilde gözlerini de açtı ve karşısında bakarken, gördüğü kadın ona bakıyor ve sanki onu tanıyor gibiydi... Beynine girdiğinde asıl hedefinden daha değerli olacağını farketmiş ve o kadını almak istemişti, fakat kızları kan kokusu ve etrafta dans eden gençlere dalmış ve şiddet eğilimiyle yanıyorlardı...
Kızlar! Buraya neden geldiğimizi unutmayın... Ama planlarda bir değişiklik yapmak gerek sanırım yeni hedefimiz tam karşımızda..

Karşısındaki kadına yavaşça yürümeye başladı... Kadının duyduklarını duymadığından emindi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Joseph Mark Strauss

Genel Müdür YardımcısıGenel Müdür Yardımcısı
Joseph Mark Strauss



Kan Durumu : Safkan

Noel Balosu - Sayfa 8 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu   Noel Balosu - Sayfa 8 EmptyC.tesi Eyl. 26, 2009 2:12 am



Joseph’in teklifine yanıt veren Genevieve, ayağa kalktı ve Joseph’le birlikte piste yürüdü. Müziğin çok etkileyici bir ezgisi vardı. Kendilerini müziğin ritmine bırakarak danslarına devam ettiler. Joseph’in kalbi yerinden çıkarcasına atıyor ve yüzünde istemsizce oluşan bir gülümseme bulunuyordu. Onu gerçekten çok seviyordu ama bu sevgi gerekli nedenlerle dostluk çerçevesi içinde kalmalıydı. Fakat duygularına hâkim olmayı bir türlü beceremiyordu. Onun o gülüşü ve pürüzsüz yüzü hayattaki en güzel şeydi. Adımlar bir ileri bir geri devam ederken dans ettiği bayan Joseph’e yaklaştı ve kulağına bir şeyler söyledi. Duyduğu kelimeler karşısında şok oldu ve dans etmeyi bıraktı ve sadece Genevieve’ye odaklandı. Ohh, hayır, fakt böyle olmalıydı Joseph; bunu biliyorsun, ama ama hayır böyle olmamalıydı. Aslında bu güzel bir haber, evet evet güzel bir haber, dostun baba olacak Joseph buna sevinmelisin.

“Be-ben ne diyeceğimi bilmiyorum, çok şaşırdım ama bir o kadar da çok sevindim. Tebrik ederim, ikinizi de, bu, bu çok güzel bir haber...”

Marcus baba olacak, en yakın arkadaşının bir evladı olacaktı. Bu ne güzel bir olay böyle. Genevieve, artık çok ayakta kalamazdı ve yorulamazdı. Bu nedenle dans etmeyi bırakmalılardı. Yediğine içtiğine dikkat etmesi gereken Genevieve artık özel ilgi görmeliydi. Burada ona özel ilgi gösterecek kişi Joseph’ten başka biri olamazdı. Artık oturmaları gerekiyordu; çünkü artık Genevieve iki canlıydı.

“Oturalım mı ne dersin?”

Hamile bayan evet anlamında başını salladıktan sonra pistten yavaşça ayrıldılar. Bardaki sandalyelere tam oturacakken Genevieve Joseph’in koluna sarıldı ve arkasına geçti. Neler oluyordu? Yoksa, bebeğe bir şeyler mi oluyordu? “Genevieve iyi misin? Her şey yolunda mı?” sorularını yönelttikten sonra ondan cevap beklerken başıyla arkasından gelen kişiyi işaret etti ve Joseph yüz seksen derece dönerek arkasındaki kişiye baktı. Karşısında vampir kontu olan Bay StormFury’u gördü. Yanlarında kendi gibi vampir olan birileri daha vardı. Peki ama Genevieve neden korkmuştu? Vampir kontu da iyi taraftaydı; bu nedenle ondan bir zarar gelmezdi. Fakat her şeye karşı tedbirli olmak gerekliydi. Meraklı gözlerle bir Genevieve’ye bir vampir kontuna bakıyordu. Joseph, ikisinin arasında sanki bir duvar edasıyla bekliyordu.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Noel Balosu

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
8 sayfadaki 9 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9  Sonraki

 Similar topics

-
» Noel Balosu ~
» Noel Balosu
» Mezuniyet Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-