AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyPtsi Ağus. 24, 2009 9:24 pm

Işığın verdiği tedirginlik, için için büyüyen nefret dalgası ve büyük sevgi tohumları adeta insanı bir çorbanın içine sürüklüyordu. Ağlarken bir yandan da gülmek çok garip ama gerçek! Nefret ve kinle asanı ona yönelttiğinde birden saçını okşamaya başlamak, saçma ama gerçek! Herkesin içinde bulunduğu bu içinden çıkılmaz hal herkesi yavaş yavaş esiri etmek için çabalıyor ve bu çabalar sonuç veriyordu. Öğrencilerin bulunduğu bu durum profesörler tarafından da hissediliyor muydu? Profesörler tarafından hissediliyorsa neden kimse çaresine bakmak için bir şeyler yapmıyordu? Kollarının altında ki küçük kızı bıraktı ve yanağını okşadı. Elini tuttu ve onu yatağına götürdü. En sakin ve içten sesiyle konuşmaya özen gösteriyordu. Kızı hiçbir şey olmadığına ikna ettiğinde onu yatağına yatırdı ve güzelce öptü. Diğerlerinin yanına gitti ve yatağın üzerine oturdu. Bir şeyler yapmak için yanıp tutuşuyordu. En son sorduğu soruya karşılık beklerken yüzünde ki şok ifadesi hala yerini ilk hissettiği anda ki gibi koruyordu. Uzaklardan gelen tedirgin sesle irkildi ve hemen sesin geldiği yöne doğru başını çevirdi. Lizz, yüzünde ki şaşkın ifadeyle konuşmaya başlamıştı. Tabii ki o da bu durumun ne olduğunu merak ediyordu. Ne olduğunu bilse cevabı çoktan verecekti ama bu soruya hiçbir yanıt yoktu, en azından şimdilik. Lizz’in ağlama sesi iyice ürkmesine ve acı çekmesine neden olurken birden gülmeye başlayan Lizz, çok garip görünüyordu. Ne olduğunu anlamadan sadece Lizz’e bakıyordu.

Kollarıyla bir kızı sarıp sarmalamıştı ve onu sakinleştirmeye çalışıyordu, Lizz. Onu izlerken hiçbir şey söyleyemiyordu. Ne söyleyebilirdi ki? Bu olayları ne açıklaya bilirdi? Gariplikler bu dereceye ulaşmışken hangi sözler akla yatkın gelip ağızdan çıka bilirdi ki? Yavaşça ayağa kalktı ve Lizz’in yanına gitti. Ona bütün içtenliğiyle bildiklerini ve profesörleri bulmaya gideceklerini söyledi. Bunun üzerine Lizz, Diyerek Alex’in yanına gitti ve bir başka soruyu yöneltti. Bu soruyu Bella kolayca yanıtlaya bilirdi ve bunu yapması uzunda sürmedi.
‘Caprice ve Alex burada küçüklerle kalırken ben ve sen profesörü bulmaya gideceğiz. Benim tek korkum biz burada yokken burada bir şeyler olması!’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptySalı Ağus. 25, 2009 3:42 pm

Sorusunu yönelttikten sonra kızlardan hiç bir ses gelmemişti. Eleanora sadece onlara öylece bakmakla yetiniyordu. Koridorda ki sesler, gürültüler ve çığlıklar tam bir nedenin ortaya çıkmasını engelliyordu adeta. Onların neden bağırdığını hiç kimse bilmiyordu. Aslında öğrenmek içinde çabalamıyorlardı. İki üç kişiden başka kimse hiç bir şey yapmıyordu. Sadece bağırıyorlar ve ağlıyorlardı. Ortalım cehenneme dönmüştü. Bella ve Eleanora bir an önce profesörü bulmalılardı. Gideceklerdi ama küçüklere bir şey olmasından korkuyordu Bella. ikisi profesörü aramaya giderken ya orada korkunç bir şey olursa ve Caprice ve Alexis hiç bir şey yapamazsa o zaman felaketin içine girmiş olurlardı. Telaşlı bir şekilde Bella'ya bakarak '' Ben de bundan korkuyorum ya! Ah şu küçükler neden küçük olmuşlar ki. '' Bu sözlerinden bir süre sonra Bella'nın şaşkın ve anlamsız bakışlarını üzerinde hissedebiliyordu. Kendisi de ne kadar iğrenç bir cümle korduğunun farkındaydı. Çok saçma ve anlamsızdı. Sanki kendisi hiç çocuk olmamıştı. Geçte olsa saçmaladığının farkına vardı. '' Tamam, kızlar saçmaladım. Siz beni kaile’ye almayın hadi Bella biz işimize bakalım. '' diyerek durumu toparlamaya çalışıyordu. Biraz utanmıştı ama o karmaşa da zaten aklı bir taraflara gittiği için kendi de ne dediğini bilmiyordu. Bella'ya baktı ve biraz da olsa kızlara güvenerek ona gidelim işareti yaptı. Kolundan tutarak koridor da yürümeye başladı. Etraf savaş alanı gibiydi. Arkasına baktığın da Caprice'nın ve Alex'in durumu kontrol altına alacağını biliyordu ve içi biraz da olsa rahattı. Ama en çok küçükleri düşünüyordu. Kalabalığı yararak merdivenlere ulaşmayı başarmıştı. Ama şimdi nereye gideceğini bilmiyordu. Bella'ya dönerek '' Evet şimdi nereye gideceğiz. Acaba Profesörler nerede olabilir ki? '' dedi. Etrafına ve o cehennem alanına dönmüş koridora baktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptySalı Ağus. 25, 2009 6:01 pm

Kelimenin tam anlamıyla yaşanan kaos bazı sinsi gülüşleri de arkasından getiriyordu. Karanlığa hizmet edenlerin bu koşuşturmadan zevk aldığı açıkça görülebilirdi. Gözyaşları yerleri ıslatıyor,çığlıklar binanın içinde acı bir şekilde yankılanıyordu. Dehşete düşülmesi çoktan aşılmıştı bile. Geriye kalan kararsızlık, hüzün ve korkular olmuştu. Küçüklerin panikleyen bakışları yürekleri acıtacak cinstendi. Önce onları korumak lazımdı daha sonra mecbur kalırsa savaşa gidilmeliydi. Geriden gelen soruları duymuyordu sanki. Bella bir şeylerden şüpheleniyordu. Tek başına kalabilir miydi burada Alexis?

Karanlığın gizlice dolaştığını hissediyordu. Bir anda acı çektirme lanetini uygulamak için dışarı çıkıp ablası dediği kişiye uygulamak istiyordu bu laneti. Şu ana kadar çektiklerinin acısını çıkarabilirdi. Hem de bundan daha uygun bir zaman bulamazdı. Savaşıp belki onu öldürebilirdi. O zaman Hogwarts'ın koridorlarında rahatça dolaşabilirdi. Mavi gözlerinde hisettiği kıvılcımları görmek istemiyordu. Yüce Merlin! Alexis'e ne oluyordu böyle? Kaos aklını karıştırmıştı ve içindeki öldürme isteği giderek artıyordu. Kendi içgüdülerine verdiği savaşta yenilmek üzereydi.

Ailesini düşünmemeye çalışıp Lizz'i gördü. "Ah Lizz sen de geldin iyi ki. Paula nerde bilen var mı? Şu çocukların çığlıkları beni çok kötü ediyor". Saçmalama sınırını çoktan aşmış bir biçimde başını kızlara yöneltti. Kızlar ne yapacağız türünden sorular soruyordu sürekli. Başka Alexis'ti ve hiç bir şey bilmemesi onu daha da çılgına çeviriyordu. Yüreğindeki korkular bir zincir gibi sarmıştı bedenini.

Karanlığa olan tutkusunu saklıyordu aslında. Ama hizmet edilen taraf olan değildi. Kendi içindeki karanlık kişiliği tutkusunu gittikçe artırıyıordu. '' Tamam, kızlar saçmaladım. Siz beni kaile’ye almayın hadi Bella biz işimize bakalım. '' Lizz’in sesi uzaklardan gelmişti ama düşüncelerini bölmüştü. Sonra onların gittiğini gördü. Yerde outran ağlayan bir kız görüp onun yanına gitmeye başladı. Ama aklında babasının söylediği söz vardı; Karanlık her zaman kötülük değildir. Tıpkı ışığın her zaman aydınlık getirememesi gibi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Dominique Lûthien

VII. SınıfVII. Sınıf
Dominique Lûthien



Kan Durumu : Kirli.
Patronus : Karga.

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyÇarş. Ağus. 26, 2009 5:09 pm

Sesler, sesler ve yine sesler karanlık içine işlerken, soğuk gecenin korkularıyla hareket ediyordu çılgın bedenler, içlerindeki kaos kanlarındaki en büyük adrenalindi. Jazmine salonun girişinde durmuş içlerindeki uçurumla hareket eden vücutlara bakıyordu. Gözlerindeki uyku mahmurluğu ve içini ürperten çığlık onun narin vücudunda debdebeli bir sancıya neden oluyordu. Kişilerin konuşmalarını dinliyordu fakat hayat onu ilgilendirmiyordu. Jazmime içinde oluşan yalnızlık hissini iliklerine kadar hissediyor, ona yaklaşan herkesi boğabilecekmiş gibi davranıyordu bedeni.

Bu karmaşanın içinde babasının narin sözleri aklına geldi *Seçimler hep vardır prenses ama önemli olan senin ne seçeceğindir.* Jazmine içini kaplayan dehşetle dışarı çıksa ne olurdu diye düşünmeye başladı. Sarı saçları yataktan kalkmanın dağınıklığını taşıyordu, üstündeki beyaz fırfırlı kısa gecelik ona olabildiğinde sevimli bir hava veriyordu. Fakat yüzündeki çelişki tüm benliğini ele geçirmeye başlıyordu ve bu sevimlilik giderek durdurulamayacak bir Tanrıçalığa dönüşüyordu.

Genç kızın aklına birden halası geldi, onun yanına gitmesi belki de daha güvenceli olacaktı ama o güvence istemiyordu, istediği tehlikeydi… Tanrım burası giderek korkaklar ve manyaklar koridoruna dönüşüyordu oysa Beauxbatons’ta böyle bir durumda yapılacaklar belliydi. Birden kızın içi özlemle doldu sevgili arkadaşları kim bilir nasıldı ve neler yapıyorlardı. Bu düşünceler beynini zapt ederken Jazmine’nin içinden karşı konulamaz bir şekilde ağlamak geliyordu. Kızın vücudunun direncinin giderek azaldığını bilen kötülük onun çevresinde kara bir bulut gibi dans etmeye başlamıştı. Sinsi karanlığı bozan ışık huzmesi salona dolduğunda bütün bir koridor şenlik alanında ki gibi aydınlanmıştı. Yüzlerde ışıkla beraber beliren umut kırıntıları belli olmuştu, başımızda olmayan profesörlerin belli bir amacı vardı anlaşılan ama onları korumayı da akıl edebilmişlerdi. Önünde koşturup duran kızlara baktı ve naif görünümlü şeker birinin yanına yaklaştı. Kız salona geldiğinden beri herkese yardım etmeye çalışıyordu, buda Jamine’nin dikkatini ona toplamasına neden olmuştu. Genç kızın içindeki çelişkileri bir nebze olsun dindiren güneşin ışığı sakinlemesine ve eski Jazmine olmasına yardım etmişti.

Koluna dokunduğu kızın parlak cam gözlerine bakarak olabildiğince kararlı ama bir o kadarda nazik ve kibar bir şekilde;
“Sanırım profesörler bu karmaşanın içinde yer almayacaklar, biz elimizden geleni yapacağız ve…” dudaklarındaki dostça gülümsemeyle "… Elimden geldiğince yardım etmeye hazırım.” Nazlı kaşları olabildiğince çarpıcı bir şekilde havaya kalktı, geleceğin onlara getirdiği sürprizler ölümle bezenmiş tatlı bir yemek miydi yoksa huzurun anlamı mıydı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nadja Schwanhild

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : Dietricha
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyCuma Ağus. 28, 2009 9:52 pm

Rahat yastığına dayalı güzel başı en az dört beş saat daha sürecek bir uykunun etkisindeydi. Dışarıdan bakıldığında o kadar huzurlu duruyordu ki, o sırada yumuşacık şekerlerle kaplı bir rüya gördüğünü falan düşünürdü ona bakan biri. Fakat Alman cadının zihni patlamaya hazır bir volkan gibiydi. Bir sürü imge beliriyordu art arda. Bunlara rüya ya da kabus demek olanaksızdı. İçeride koca bir ordu dışarı çıkmak için zorluyordu zihninin kapılarını. Sık ağaçlar, karanlık, kan. Küçük bir kız çocuğuna dehşet salabilecek ne varsa hepsi işte. Uzun süredir bulanık olan zihninde ilk defa bu kadar canlı görüntüler oluşuyordu ve Nadja bunların hepsini bizzat yaşadığını sandığı derin bir uykudaydı. Toprağın kokusunu hissedebilecek, rüzgarın tadını tadabilecek kadar büyük bir oyun oynuyordu bilinci kıza. Özellikle kulağını mahveden o çığlıklara katlanabilmek için neredeyse kulaklarını kesmeyi bile düşünecek derecede etkiliyordu ruh sağlığını. Sayısız ölümün kokusu burnuna doldukça ciğerlerine giden hava bile duraksıyordu. Kendisine asır gibi gelen birkaç saniye sonunda göz kapaklarını o kadar ani açtı ve kendini o karmaşadan kurtardı ki gözleri acımıştı. Derin bir nefes aldı. İşte yeniden sessiz ve karanlık yatakhanesindeydi. Horlayan, sağa sola dönen bir sürü uykulu bedenin içerisinde sadece bir tanesiydi. Tekrar uykuya dalacak ve yarın sıkıcı derslerine devam edecekti. Tam kendini kolayca ikna etmişken gözleri iyice açıldı. Ancak uyanıp da gerçeğe döndüğü o saniyelerde fark edebilmişti. Duydukları rüyasının fon müziğini oluşturmaktan ibaret değildi... Canlı, keskin, tiz; acı dolu çığlıklar en az kendisi kadar gerçekti.

Ayaklarını soğuk zemine bıraktı ve hemen ayağa kalktı. Yatakları yan yana olan Priscilla şimdilik uyandırmaktan pişman olmayacağı tek cadıydı. Ağzını açıp da sesini duyurmasıyla birden bire değişecek olan ruh halini ne yazık ki fark edemeyecekti. "Hey Pris. Yukarıdan çığlıklar geliyor. Ne dersin sence Hufflepufflı bir bakireden midir?" Kahkahayı da basmayı ihmal etmeden arkadaşının yeni yeni açılan gözlerine bakıyordu. O sırada kendi ruh haline ve tavrılarına hakim olan dengesiz karışıklık olmasa; üç senedir tanıdığı cadının da normal haline hiç mi hiç benzemediğini fark edebilirdi. Zira ondan daha önce içinde Tanrı veya zavallı geçen tek bir laf bile duymamıştı ama o sırada güzel cadının ağzından dökülenler tam olarak şu şekildeydi: "Ah, Tanrı bizi kutsasın. Umarım kötü bir şey değildir, zavallı bir kızın hunharca yağmalanışına şahit olmaktansa en yüksek kulenin tepesinden atlamayı tercih ederim." Nadja'nın neşesini daha da yerine getiren ve daha güçlü bir kahkaha daha atmasına neden olan bu cevaptan sonra uykusu iyice kaçmış ve merakı da artmıştı. Nedenleri farklı olsa da kendisi gibi ayaklanmış endişeyle kapıya doğru bakmakta olan bina arkadaşını da peşinden sürükleyerek yatakhaneden çıktı. Yukarıda her ne oluyorsa Nadja oldukça eğlenecekti. Üstlerindeki kısa şort ve tişörtleri umursamadan zemin kata geldiklerinde artık çok geçti ve Nadja tuhaf bir şekilde bundan memnundu. Büründüğü hafifmeşrep havanın Nadja gibi olgun ve asil bir kızda oldukça tuhaf durduğu aşikardı. Ne yazık ki kendisi durumun farkında bile değil, her şeyden zevk alır gibiydi. Merdivenleri ikişer ikişer çıkıp da kendini ağlayan ve yerleri tekmeleyen zavallı bir kalabalığın ortasında bulunca yatakhanede hala uyumakta olan kızların kaçırdıkları manzarayı düşünüp gülmeye başladı. Sanki hepsine birden görünmez güçler tarafından işkence ediliyordu. O kadar tuhaf ve korkmuş görünüyorlardı ki Nadja kendilerini kaybeden kalabalığı küçümsemeden edemiyordu. Ağlayanların yanında hepsi birbirinden çirkin kendi yaşıtı cadılar görünce hararetli hararetli konuştukları şeyi öğrenebilmek için onlara yaklaştı. Birkaç tuhaf görünüşlü, tiz sesli kızın sözlerini dinledikten sonra kahkahalarla gülmeye başladı. "Ya ya evet profesörleri çağırın. Hatta birkaçınız uyuyamadığınızı söyleyip yataklarına girersiniz belki."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/nadja-sc
Estelle Roux

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Estelle Roux



Mücadele Tarafı : -

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyCuma Ağus. 28, 2009 10:40 pm

Kâbusların elem dolu rüyalara dönüştüğü anda açık unutulmuş pencereden içeri süzülen kötücül rüzgarla titredi genç cadının bedeni. Her ne kadar gördükleri etkileyici olmasa da aşina olduğu ürkütücü görüntüler bir zaman sonra buğulanıyordu. Kara büyü tılsımının etkisi nedeniyle geceleri çektiği uyku sıkıntısı ilk kez onu terk etmişti, zira bu kez zihnindeki engele çarpan karanlık düşünceler direniş göstermeden kayboluyordu. Beklenmedik bir anda izleyici görüşüne geçtiğinde elinde tuttuğu kutsal sıvıyla doldurulmuş kase titredi, albenili görüntüsünü kaybederek oldukça lezzetli bir pamuk şekere dönüştü. Kasvetli malikane girdaba girmiş gibi dönerken grinin en soluk tonları şeker pembesiyle karışarak küçüklüğünden beri uzak durduğu panayırı oluşturdu eksik kalmaması gereken cümbüşüyle. Siyah saçları şaşırtıcı derecede açık sarıya dönerken bukle bukle oldu, ortaçağ portrelerindeki kıyafetlerin bir benzeriyle süslenen kız yersiz açgözlülüğüyle pamuk şekerini ısırdı. Sihir halkının yerinde beliren çocukların kabusu palyaçolar sıcak tebessümlerini daha da ısıtarak kıkırdıyordu, ellerinde tuttukları renkli balonlar canlıymış gibi uzanmaya çalışıyordu güneşe. Atlıkarıncanın melankolik melodisi kulaklara ulaştığında dış dünyadan biri onu sarstı. Bu alacalı dünyayı terk etmek istemeyen Priscilla uykusunda yüzünü buruşturdu, yine de dağılan panoramik tabloyu birleştiremediğinden gözlerini açtı. Aynı anda kulak tırmayalan çığlık sesleriyle sıçradı, başını ranzanın üst kısmına vurmakla kalmayıp bir süre aptal aptal etrafına bakındı. Değişimin etkisi farkında olmadan ele geçiriyordu kızı, acıma belirtisi göstermeden hızlıca tüm hücrelerini işgal ediyordu.

'Hey Pris. Yukarıdan çığlıklar geliyor. Ne dersin sence Hufflepufflı bir bakireden midir?' Sarışın cadıyla göz göze geldiğinde bir an ne söylemesi gerektiğini bilemeyerek duraksadı. Yıllarca inançsızlığın en koyu taraftarı Casilda'nın himayesi altında kalmıştı, onun gibi cefalı ve Tanrı'nın tüm isteklerinden habersizdi. Yetiştirilme şekline rağmen birden bire koyu Katolik insanların vicdanını hissederek gözleri irileşti, söylenmemesi gereken birşey söylemişçesine süzdü Nadja'yı. 'Ah, Tanrı bizi kutsasın. Umarım kötü bir şey değildir, zavallı bir kızın hunharca yağmalanışına şahit olmaktansa en yüksek kulenin tepesinden atlamayı tercih ederim.' Samimi olduğunu kanıtlamak üzere sadece birkaç hafta önce edindiği kilitli tahta kutuyu açarak içinden gösterişli bir haç çıkardı ve boynuna astı. Sembole karşı birdenbire büyük güven duymaya başlamıştı, lâkin bunu fark edecek ya da anlayacak durumda değildi. İkinci kahkaha kriziyle sarsılan arkadaşını içerleyen bir edayla yatağından doğruldu, dilini şaklatarak sözlerine dikkat etmesi gerektiği konusunda uyardı. Tanrı'nın biricik kulları, kutsal bakireler hakkında alay etmek son derece yanlıştı. Dışarıdaki masum insanların zarar görmesinden endişe duyarak Nadja'yı takip etmeye karar verdiğinde üstünü değiştirmeye vakit olmadığı konusunda telaşa kapılmıştı. Bu açık kıyafetlerle dışarı çıkmak sakıncalı olmakla birlikte eski adetlere de tamamen ters düşerdi. Üzgülü zindanlarda üşüse de takibinden vazgeçmeyecek kadar gerekli hissediyordu kendini. Drusilla onu normal bir zamanda bu halde görse yeteneğinin sınırlarını zorlayarak aşağılık rahibe şeklinde güzide lakaplar üretirdi. Ne var ki o da değişmiş, huysuz ve aksi hareketlerinin yerini tatlı ve sevecen bir sevgi pıtırcığı almıştı. Gördüklerinden büyük keyif aldığını saklamaya dahi gerek duymayan Nadja gülerken Priscilla'nın saçları hayret duygusuyla griye dönüştü. 'Oh Tanrım, neler oluyor burda?' Ağlayan birinci sınıfların arasında dikilirken son anda almayı başardığı hırkayı en savunmasızına sardı, küçük kızı anaç tavırıyla kucaklayarak sarışın cadının yanına ilerledi. 'Hayır hayır, bu durdurulamaz, kıyamet geldi! Tanrı hepimizin günahlarını cezalandıracak, bundan kaçış yok.' Diğerlerinin sesini bastıran haykırışının yaratacağı etkiyi önemsemedi, yedi ölümcül günahtan kibirle boğuşan arkadaşına acıyarak bakmakla yetindi. Sihire karşı duyduğu nefretle kızı yere bıraktı, boynunda parıldayan haçı tutarak dizlerinin üzerine çöktü. Yakarışlarını Tanrı'nın duyacağını biliyordu, en azından bildiğini sanıyordu. Bir zamanlar kendisinin alay ettiği şekilde tüm kaderini Tanrı'nın eline bırakarak dudaklarını araladı, bilinçaltında gizlenmiş duaları okudu fısıltı halinde.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyCuma Ağus. 28, 2009 11:38 pm

Lizz ile birlikte Alex’in yanında beklerken hemen Lizz öne atıldı ve kolundan çekiştirerek onları merdivene kadar götürmüştü. Merdivende adeta bir şeyi unutmuşçasına durdular. Asıl mühim soru Lizz’in ağzından heyecan ve merak dolu çıkmıştı. Profesörleri nerede bulacaklardı? Daha da önemlisi ilk önce hangi profesörü arayacaklardı? Hangi profesörü arayacakları açık gibiydi. Muhtemelen bina sorumlularını aramak en mantıklı olanıydı. Ama profesörleri nerede bulacakları konusunda bir şey diyememişti. Ya odalarında uyuyor ya da hemen toplanmış çığlığı konuşuyor olmalıydılar. Gerçi büyük ihtimalle yarısı uyanmış ve çığlığı tartışıyorlardır –ki bu içlerinde en mantıklı fikirdi- Saniyeler ilerledikçe koridorda ki karmaşa büyüyor ve bir çığ halini alıyordu. Koridorda ki merdivenlerde profesörleri nerede bulacakları konusunda cevabı düşünürken zindanlardan gelen sesleri fark etti. Zindanlardan birinci kat koridoruna bağlanan merdivenden gelen sarışın güzele gözü takıldı. Güzel kızın içinde barınan o şeytanı görmemek elde değildi. Bakışlarına taktığı küçümser ifade onu ele veriyordu. Küçüklere sanki iğrenç varlıklarmış gibi bakarken ağzından çıkan kelimler sinirleri zorlamış ve gerilimi sağlamıştı.

‘Ya ya evet profesörleri çağırın. Hatta birkaçınız uyuyamadığınızı söyleyip yataklarına girersiniz belki.’ Sinir edici lafın üzerine fazla düşünmeye gerek yoktu. İçinden ilk geçen kelimeleri dışına vurmuştu. Sesinde ki öfkeyle dolu nefret ve karşısında ki yerin dibine geçirecek bakışlarla bakıyordu. Artık her şey geri dönülemez bir hal almıştı çünkü sarf edilen sözcükler çok derinlere iniyordu. ‘Ahh tabi tabi! Sizin bu konuda çok deneyimli olduğunuzu var sayarsak -ki var olduğunu tüm okul biliyor- sizin hastalıklı beyinleriniz herkesi sizin gibi iğrençliklerle dolu sanıyor olabilir ama bayan sizi temin ederim ki bizim sizin ki kadar hastalıklı bir beynimiz yok! Her ne kadar uğraşsak da sizin kadar sadist ve iğrenç olamayız!’

Ortamın gerginliği herkes tarafından hissediliyor olsa gerek ki ortalık da içleri yakan yakarışlarla ve anlamsız çığlıklarla dolaşan ve koşuşturan –bir taraftan da ağlayan- çocuklar oldukları yerde mıhlanmışlardı neredeyse. Gerilimi fark ettiklerinden olsa gerek koridoru saran hıçkırıklar yerini meraklı bakışlara çevirmişti. Aklından tüm o şapşalca ve merakla bakan gözleri oymak bile geçiyordu. Ona neler oluyordu böyle? O sinir olduğu küçükleri aslında çok severdi ama bu gece çok farklıydı. Sevdiği insanlara elinde olmadan büyüyen kin duygusu çok kafa karıştırıcıydı. Koridor tiz bir sesle yankılandı. Yanında duran Lizz’in sesiydi bu. Onun sesinde de sevgiden gram eser yoktu. Bakışlarını Lizz’e çevirirken beyni de söylediği sözleri yorumluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"   Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" - Sayfa 2 EmptyC.tesi Ağus. 29, 2009 2:19 pm

Soruyu mavi gözlü cadıya yönelttiğin de bir şey söylemeden öylece etrafına ve onun gözlerine bakıyordu. Bir süre sonra binadaşı olan Jazmine'nin yardım çağrılarını duyunca sevinmişti ama onun fazla yapacak bir şeyi yoktu. Çünkü Bella ve kendisi bunun çaresine bakabilirdi. Aslında o gidip küçük çocuklara bakabilirdi. Kıza dönerek '' Canım senin bize yardım etmene gerek yok biz başımızın çaresine bakabiliriz. İstersen sen yatakhane de yalnız başına duran küçüklere göz kulak olabilirsin. '' diyerek onu arkasından itekledi. Bella hala verdiği suale cevap vermese de aklından nereye gideceklerine ve kimi arayacaklarına dair bir takım cümleler kuruyordu aklından. Aslında gidilmesi geren yer belliydi. Burada en çok aradıklarını bina sorumlusu olduğu için ikisinin aklından da aynı cevap geçiyor olmalıydı. Ama bir sorun vardı. Bunca çığlığa ve hareketliliğe çarşı neden hiç bir şey yapmıyorlardı. Etrafta öğrencilerden başka bir tane bile profesör yoktu. Paula'da yoktu için garibi o neredeydi acaba? Koridorun sonunda bunları düşünürken Zindanlardan akıl almaz bir sesler geliyordu ve bu Slyhterinli bir kişiye aitti. Küçük çocukları aşağılayan bir ses tonuyla konuşuyordu. Sinir bozucu bir şekilde söylediği laf insanın istemese de sinirlerini tavana vurmaya yetiyordu. Bu söylediği sözden sonra fazla düşünmeye gerek yoktu. Yanında olan Bella bunu duyduktan sonra sinir küpüne dönmüştü. Gözlerinin içinden alev fışkırıyordu sanki. O Slyhterin'liyi Bella'nın eline verseler bir kaşık suda boğacak bir duruma vardı. Haklıydı da. O hastalıklı beyinleri ile ne dediklerini sanıyorlardı ki bunlar. Bella kendini tutamayarak onlara okkalı bir cevap yapıştırdı. Tüm söylediği sözlerinin arkasındaydı Eleanora kesinlikle haklıydı ve böyle bir cevabı da hak ediyorlardı. Ortamın gerginliği bir hayli büyümüştü. İki Slyhterinli ve iki Hufflepuff'lı karşı karşıyaydı ve hepsi de birbirlerine kin dolu gözlerle bakıyordu. Buna sebeb olan durum o iğrenç ve aşağılayıcı söz olmuştu. Eleanora daha fazla kendini tutamayarak ikisinin gözlerinin içine bakarak terör estirmeye başladı.

'' İğrenç yaratıklar! Siz kendinizi ne sanıyorsunuz? O minik beyinlerinizle aklınız sıra bizi küçük düşünmeye çalışıyorsunuz ama bunu sizin yanınıza bırakacak göz yok bizde! Bu cehenneme dönmüş ortam da bırakın da işimize bakalım bizim sizin gibi çocuklarla uğraşacak vaktimiz yok! Zaten etrafta onca çocuk varken bir de ayağımıza bağ olmayın. ''

Bu sözlerinden sonra Bella'ya bakarak kıkırdadı. Ortam daha da gerilmişti ve herkes birbirine kötü gözle ve öldürecekmiş gibi bakıyordu. Eleanora kendini o gün çok kötü ve değişik hissediyordu. Adeta onlara kan kusturuyordu. Kendini hiç böyle hissetmemişti. Karşısında duranların gözlerinin içine kaşlarını çatarak onları oracıkta boğacak gibi bakıyordu. Sinirli bir şekilde gözlerine hakim olmadan pencereye doğru kaydırdığın da yasak ormanın bulunduğu yerde hava da asılı olarak duran ışık huzmesi tüm Hogwarts'ı aydınlatıyordu. Bu cehenneme çevrilmiş ver de bunu görememişlerdi bile. Ama hala sinirleri yatışmış değildi. Bella'ya döndü ve '' Bu da neyin nesi böyle? '' diye mırıldandı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
 

Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı"

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-