|
Son Konular |
|---|
Konu | Tarih | Yazan |  | Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
| ![]() Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
![]() Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
![]() C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
![]() Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
![]() Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
![]() Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
![]() Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
![]() Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
![]() Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
![]() Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm
| ![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
![]()
|
|
|
| | Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" | |
| |
| Yazar | Mesaj |
|---|
|  Konu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" C.tesi Ağus. 29, 2009 4:06 pm | |
| ‘’Kes şunu Paula. Bugün bir garipsin. ‘’
‘’ Ne var? Sana sarılmamdan hoşlanırdın oysa. ‘’
‘’ Bu kadar ısrarcı olduğunda değil ama. ‘’
‘’ Hadi ama Kevin. Bu kadar mı soğudun benden? ‘’
‘’ Soğumakla ilgisi yok. Boğuyorsun. ‘’
‘’ Eeh! Gidiyorum ben. ‘’
İlk kez aralarında böyle bir kavga yaşadıklarının farkında olsa da, avludan çıkarken oldukça keyfi yerindeydi Hufflepuff’lı cadının. Sanki bir şeylerin bitmesini ya da sakatlanmasını kendisi de istermiş gibiydi. Derin derin soluklar alarak karanlık yolda yürümeye devam etti. Fazla şanslı olduğunu bildiğinden bir profesör ile karşılaşması ihtimalini göz önünde bulundurup, Hufflepuff ortak salonuna giden gizli geçide yöneldi. Ancak şans bu ya, sürekli olarak sakin sakin dolaşan bekçi, bahçede gezintiye çıkmıştı. Hemen yönünü değiştirip olduğu yerde yüz seksen derece döndü. Ve ardından hemen geldiği yerden dönmeye karar verdi. İlk kattaki dersliklerden birinin açık penceresini kullanırken, diğerleri gibi demirli olmamasına seviniyordu. Atlarken çıkardığı sesin ardından, okulun merdivenlerinde duyduğu ayak sesleriyle panikledi. Kendisini bulurlarsa binası ciddi puan kaybederdi. Bedenine söz geçiremediği o gecede, kendisi için gelmiyordu uzaklaşan ayak sesleri. Derin bir nefes alırken, tiz bir çığlık işitti. Bir tane daha ardından. Olduğu yere oturup gizlendi. Aklına ilk gelen Caprice ve diğerleri oldu. Ardından ayak sesleri çoğaldı. Birkaç tanıdık ses duydu. Derslikten çıkmadan hemen önce halasının önünden koşarak geçişini izledi. Kadının kendisini kapı aralığından görmesi olanaksızdı. Ancak hemen ardından dönüp bulunduğu yere bakması Paula’yı telaşa verdi. Hızla nefes alırken, dönüp giden halasının ifadesinin değiştiğini görebildi. Hemen onların ardından gizlendiği kapıdan çıkıp Hufflepuff Ortak Salonu’na doğru koşturmaya başladı. Koridorun başından sesler geliyordu. Slytherin zindanlarından da birkaç kişi, yukarı doğru çıkıyordu. Arkadan bakıp da saçlarından tanıyabildiği Nadja ve Priscilla’ydı. Yavaşlarken ifadesinin kontrol altında tutamadığını fark etti. Çığlıklardan biraz önce değişen ruh hali, dalga geçmek istiyordu. Bu garip insanları endişeli bebeklerden farksız buluyordu. Tek farkı, onlar rahatça endişelerini dile getirebiliyorlardı. Her yer savaş alanı gibiydi. Kalabalığın arasından Alexis, Lizz ve Bella’yı görebildiğinden, adımlarını hızlandırdı. Her şey öyle karmaşıktı ki.
Lizz ve Bella’nın oradan ayrılmak üzerelerken, durup iki Slytherinli ile tartışması karşısında kahkahayı basıvermişti. Elinden gelmeden Jazmine ve diğerlerine de gülmeye başlamıştı. Herkesin onu suçlar bakışlarına aldırmadan yavaş yavaş yanlarına yaklaşırken, Nadja ve diğer binadaşı olan Priscilla’ya selam verdi. ‘’ O, bu gece hızlı başladı. Hızlı devam ediyor kızlar baksanıza. ‘’ Yavaş yavaş Alexis ve diğerlerine yaklaşıp bu şenliğin sebebini sormayı planlıyordu ki, aklına halası ve diğer profesörlerin bahçeye koşturdukları geldi. Bildiklerini kendisine saklamayı tercih ederek, garip şekilde gerginleşmiş olan ortamı dağıtarak kendisine yaklaşan birinci sınıfa baktı. Ona minnettar şekilde bakan kız bir şey söyleyecek ya da soracak oldu ki, Paula ‘’ Şimdi olmaz sevimli velet. ‘’ Alexis ‘in yanına gidebildiğinde, Bela ve Lizz’in hala gitmemiş olduğunu fark etti. ‘’ Neden hala buradasınız kızlar? Bir sorun varsa çözmek için başlayın hırlaşmak yerine. ‘’ Yeniden Alexis’e döndüğünde, binadaşının ona kocaman olmuş gözlerle baktığını gördü. Belli ki herkes onun bu fevri haline şaşırmıştı. ‘’ Ne! ‘’ diye bağırdı umursamaz bir tavırla. ‘’ Hiç mi gece yatağından çıkmış bir kız görmediniz? ‘’ Patlattığı kahkahanın ardından somurtarak sordu. Manik depresifler gibi davrandığının bilincinde olmadan sesi bir gürlüyor bir alçalıyordu. ‘’ Nedir bu şenliğin sebebi? ‘’
Hala cevap alamıyor olmasına şaşırmıyordu. Hafif hafif huzursuzlanmalar başlamıştı koridorda yine. Paula sakin sakin etrafına bakınmaya başladığında, kendisine gelir gibi oldu. ‘’ Herkesi ortak salona geri sokmalıyız kızlar. En güvenli yer orası. Hoş neden koridorlara fırladınız onu da anlamadım ya, hadi neyse. ‘’ Son cümlesinde yine basmıştı kahkahayı. Zindanlardan geldiği belli olan , saçları dağınık, gözlerinin altı hafifçe kızarmış olan bir başka Slytherinli de gürültüye çıkmıştı yukarı. Bukalemun gibi dönen gözleri, onun görüntüsünü yakaladığında, Paula’nın garip davranışlarının ayyuka çıktığı an, geldi çattı.
‘’ Vay vay vay. Bakın burada kimler var. Jose! Sen de partiye katılmaya mı geldin bakalım? ‘’ |
| | | | Nadja SchwanhildGezgin
Mücadele Tarafı : Dietricha
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tilki
| | Konu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" C.tesi Ağus. 29, 2009 6:54 pm | |
| Bir türlü bulundukları yerde durmayı beceremeyen Hufflepuff sürüsünün ortalığı galeyana getirmesi yüzünden Nadja'nın da ister istemez sinirleri bozuluyordu. Bir gülüp bir surat asan kızı tanımayan biri ruh hastası bile sanabilirdi. Hala duyduğu çığlıkların ve kabuslarının etkisinden çıkamamış yanı zaman zaman kızın yüzüne korkmuş bir ifade sağlarken, Priscilla'nın duaları ve hiçbir beş para etmez Hufflepufflıların lafları yüzüne kocaman bir sırıtış yerleştiriyordu. Ama Nadja kendi zihninde o kadar özgür o kadar mutlu hissediyordu ki hiçbir şeyin farkında değildi. Etrafında Nadja'yla konuşacak seviyede bile olmayan birkaç süprüntünün itinayla ona laf yetiştiriyor olması o kadar gülünçtü ki. Nasıl tüm ağzı bozukları aynı binaya toplamışlar bilmiyordu ama bildiği bir şey varsa biraz önceki lafını ciddiye alıp karşılık veriyor oluşları Nadja'yı kahkahalara boğacak cinstendi. O kadar ki gülmekten karnı ağrımaya başlamıştı. Saçı başı gerçekten kokuşmuş bir porsuk kürkünü andıran ruh emici kılıklı kızın utanmadan tüm binasına fahişe sıfatı yapıştırıp; yaptığından çok memnun olmuş gibi tebessüm etmesi Nadja'nın alaycı yanını iyice tetiklemişti. O ufacık akılları demek ki sadece o yöne çalışıyordu ki; neredeyse tamamı bayan olan profesörlerin yataklarına girmekten bahsederken yalnızca 'korkak' demeye çalıştığı cümleyi, evirip çevirip namusla alakalı bir konuya taşımışlardı. Bunun üzerine güzel cadı onların hayalleri arasında gerçekten bununla ilgili bir fantezi yattığını düşünmeden edemedi. Ya da fazlasıyla aptallardı. Sarı saçlarını havalandıracak bir şekilde omzuna atıp birbirlerine iyice sokulmuş kızları aşağılayıcı bir şekilde süzdü. Hah. Sanki bir profesör bu rezil halleriyle onları yatağına kabul ederdi de! Bir de bu çirkinlikleriyle utanmadan insan içine çıkmıyorlar mıydı? Cidden büyük cesaret, Gryffidorlularda bile böylesi bulunmazdı. Aklı başında Nadja olsa o sırada, muhtemelen bu seviyesiz laflara cevap vermeye tenezzül bile etmezdi. Fakat aşağılık bir ruh haline büründüğü o sırada o kızlarla laf yarışına girmek Nadja'ya son derece eğlenceli görünüyordu. Tam ağzını açıp o mükemmel kibarlık abidesi halinden hızla uzaklaşmak üzereydi ki; bir başka eziğin kulak tırmalayan sesini dinlemek zorunda kaldı ve kızın susmasıyla bir kahkaha daha patlattı. Bu kızlar gerçekten gülmekten öldürecekti o gece onu. Çocuk? Hangi çocuklardan bahsettiğini merak ediyordu doğrusu. Kendilerinden yalnızca üç dört yaş küçük büyücü ve cadıları küçük kardeş misali benimsemiş olmaları o yıl şahit olduğu en hastalıklı olaydı. Kendilerini ne sanıyordu bunlar böyle? Son sınıfları falan hesaba katmadan Hogwarts'in ağır ablalarını mı oynuyorlardı? Bu kadar acınasılar madem, zavallı hallerini herkesin gözüne gözüne sokmamaları sosyal sınıfları adına daha iyi olabilirdi. Zira şu anda Nadja'nın gözünde ciddi sorunları vardı bu kızların.
"Kızlaaar. Yapmayın ama? Biz sizi merak edip geldik. Çok ayıp çok. Hani Hufpuf'un o iyilik melekleri? Ayrıca kendinize böyle haksızlık etmeyin. Bizim gibi mükemmel varlıkları kıskanmanız çok normal. İnanın anlayışla karşılıyoruz. Bu kadar çirkin olmanız sizin suçunuz değil." Konuşmaya devam etmek istiyordu ama gülmeden duramıyordu ve sözleri sürekli kahkahalarla kesilip duruyordu. Oldukça dikkatsiz bir anında da olsa Paula'nın selamını yakalayıp karşılık verebildi. Hem onu seviyordu. Diğer porsukların aksine yüzüne bakılabilir bir hali vardı. Hem diğerlerinin tuhaf endişeli ve soğukkanlılıktan son derece uzak hallerinin yanında gerçekten eğleniyor gibi duran tek Hufflepufflıydı. O sırada zırlayan veletlerin sesleri yüzünden geldiğini fark edemediği İspanyol büyücü de yanlarına varmıştı. Endişeyle Hufflepufflı kızlara ardından arkadaşına baktı. Erkek gördükleri için çok fazla heyecanlanıp insanlıktan çıkmaları oldukça yüksek bir olasılık gibiydi. Hatta belki onun için birbirleriyle bile kavga ederlerdi. Ah işte bu süper olurdu. Kaçamak bir bakış attı Pris'e. Yanında patlamış mısır falan getirmiş miydi acaba? |
| | | | | | Konu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" C.tesi Ağus. 29, 2009 10:58 pm | |
|
“AAAAAAAAAAAA...”, diye bağırdı yerde iki büklüm oturmuş, elinde oflayıp zırlayan kitabı habire yere vuran cadı. Kendisine seslenen kızı gördüğünde korkudan bir adım geri sıçradı. Elindeki kitabı sıkıca tuttu. “Sen de kimsin be? Olamaz Profesör Galdrîel. Vallahi kitap benim, bir suçum yok ki benim” karşısındaki kız şaşırmış ve onu bakışlarıyla esir almıştı. “Bakma bana öyle, sen kimsin?” alev alev yanan gözlerde şimdi delilik okunuyordu. Bir hışımla kalktı yerinde. Etrafa bakındı, tek tek insanların yüzünü inceledi. Tablolar korkuyla ona bakıyordu. Koridorda mıydı? Yerinde durdu, elleriyle başını sıkarak hatırlamadı anlara odaklandı. Kütüphanedeydi, koşuyordu ve odadaydı. Gözlerini sımsıkı yumdu. “Paula, nerdesin? Marcus sen misin?” Gözlerini açarak geri geri yürümeye başladı. Koridora ne zaman gelmişti hatırlamıyordu. Aklındaki karmaşa ona kendi dışında yeni bir benlik yaratıyordu. Savaştı. Hayır, dedi. Git, dedi. Aklındaki yabancı aman vermiyor duygularını karman çorman ediyordu. Derin derin içini çekti. Gözlerini devamlı açıp kapıyordu. Birden gözüne bir kız ilişti. Gülüyordu. Kulak kabarttı, ona tanıdık gelen kelimeler ardı ardına geldiğinde bir anlam ifade etmeye başladı. Çirkin mi demişti? Kendi üzerindeki mini sortu görmemiş miydi? Aklı birden çalışmaya başladı.
“Bana baksana sen şırfıntı bozuntusu, kapa çeneni ve gel sarıl bana” ardından bir kahkaha krizine girdi. “Sana anne diyebilir miyim?” bir anlık soluktan sonra devam etti “çünki suratın annemin gece maskesi takmış haline benziyor, korkmalı mıyım? Ama anneciğimi de çok özlemişim he!” kafasını sağa doğru eğerek yerde ağlayan minik kıza baktı. “Biri şunu sustursun, zayıf cadılardan hiç hoşlanmam” Bakışlarını karşısındaki kıza odaklamıştı. Yeşil gözler öfke kusuyordu. Kitap hala elindeydi. Ağlıyor muydu? O yaşlı bunak, kızlara rastladığına çoktan pişman olmuş olmalıydı, bir kitap da olsa o canlıydı. Ve Caprice’nin elinde oradan oraya savrulup duruyordu.
“Şiştt, sakın cevap verme, çok uykum var, senin zırvalıklarını dinleyemem.” Bir an aynadan kendine bakar gibi hissetti. Elindeki kitabı sıkıca tuttu. Midesi bulanıyordu. Karşıdan gelen Jose’yi fark etmedi bile. Elindeki kitabı var gücüyle savurdu ve öne bir iki adım attı. Midesindeki safra boğazına kagar geldi ve… Önünde beliren çocuğun üstüne içindeki zehri boşaltırcasına kustu. Kendini durduramıyordu. Bir eliyle yerden destek alarak içindeki tüm öfkesini boşalttı safrayla beraber. Gülen, ağlayan ve adını haykıran seslere kulak asmadı. Kendini geriye atarak şarkı söyleyen bir portrenin önüne çekildi. Kafasını kaldırarak kahkaha atmaya devam etti :”Jose, hahaha üzgünüm, hahaha hayır üzgün değilim, hahaha bilmiyorum ama çok, çok komik” kendini toparlaması bir dakikasını aldı.
“Hey kitabım nerede?” işte orada yerde usul usul duruyor, birinin onu yerden gelip almasını bekliyordu. Yerinden kalkarak ilerledi. Yerden kitabını alarak ortak salonun kapısına yöneldi. Çok uykusu vardı ve bu anlamsız gecenin bitmesini istiyordu. Kapıyı açarak içeriye girdi. Yatakhaneye vardığında gözleri kapanmak üzereydi. Yatağını gözüne kestirdi ve kitabını da koynunu alarak derin bir uykuya daldı. Ertesin gün olanları acaba hatırlayacak mıydı?
En son Caprice Anna Flower tarafından Paz Ağus. 30, 2009 4:54 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | | | | Konu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" Paz Ağus. 30, 2009 4:41 pm | |
| Sözlerinden sonra ki Lizz’in tepkisi yüzünde bir gülümsemeye vurdu. Ama kızın o sözlerinden sonra bu gülümsemesi yerini alaycı tonlara bıraktı. Onunla muhatap olmak bile istemiyordu ama bu iki ayrı gruba bakan meraklı gözleri de görmezden gelemeyecekti. Öyle sinirlenmişti ki meraklı gözlere! Bu sinirini belli etmiyordu ama. Sinir yerini gözlerinde ve dudaklarında alay kalıntıları yerleşmişti. Bunları bir kenara bırakıp, diğer kızın o kollarında ki küçüğe baktı. Nede güzel sarmalamıştı onu Piriscilla. Söylediği kıyamet konusu saçma gelse de üzerinde düşünmeden edemedi. Gerçek den de kıyamet gelmiş olabilir miydi? Gözlerini iyi tavırlı kızdan alıp diğerine geçirdi ama bu seferde görüşü Paula’nın sayesinde bozuldu. Paula onlara selam verdi ve konuşmaya başladı. Kızın ağzından çıkan sözleri yorumlarken iyice kafası karışmıştı. Beyninde oturmaya başlayan domino taşları, Caprice’in sayesinde yıkıldı. Onu, yatakhaneye girmesini izlerken aslında en iyi şeyi yapmış olduğunu anladı. Olaylara karışmamak en yerli yerinde karardı belki de! Ağzından çıkan sözlere engel olamadı ve Nadja’ya doğru haykırdı. ‘’Şu lanet olası çeneni kapat! Koridor yeterince iğrenç zaten! Bir de seninle kirlenmesin! Güzellik demişken Caprice’e katılıyorum. Her neyse. Dediğim gibi çeneni kapatsan iyi olur! İlgilenmemiz gereken bir koridor dolusu velet var! Bir de sen ayak bağı olma istersen.‘’
Biraz duraksadı ve derin bir nefes aldı. Koridoru tekrar baştan aşağı tekrar alaycı gözlerle süzdü ve merdivenlerden gelene baktı. Jose. Uykusuz kaldığı açıkça belli oluyordu. Biraz uyusa belki de gözlerinin altında ki belirgin mor halkalar yerini teninin rengine bırakır ve yüzünde ki kötü görüntüyü ortadan kaldırırdı. Slytherinli öğrenciyi baştan aşağı süzdü ve tekrar gözleri Nadja’yı buldu. Tanımadığı öğrenciye bakmadan konuşmasına devam etti. Ne kadar uykusuz olduğunu biliyordu ama bu uykusuzluk onun mavi gözlerinin altında mor halka kalıntısı yapmaya yetmemişti çünkü geç değil erken yatmıştı. ‘’Sen uyusan iyi olur.‘’ Ardından hemen Paula’ya döndü ve devam etti. ‘’Paula? Neler olduğunu biliyor musun? ‘’ Yatakhaneye doğru birkaç adım attı ve geriye dönüp baktığında şaşkınlıkla ona bakan yüzleri gördü. ‘Ne var’ der gibi onlara baktı o da. Koridorda ki kargaşaya daldı gözü. Küçük çocuklar birbirlerine dayanmış ağlıyorlardı. Çok ama çok duygusal bir sahneydi ama artık içini bir damla bile acıtmıyordu. Neden böyle hissettiğini bilmiyordu ama susmaları için o yaş dolu başları gövdelerinden ayırabilirdi. Şen şakrak bir kahkaha attı ve alaylı gözlerle çocukların yüzlerine teker teker baktı. ‘’Her neyse! Çok da önemli değil. Canları cehenneme.‘’ |
| | | | | | Konu: Geri: Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" Çarş. Eyl. 02, 2009 5:21 am | |
| Gece bir dönme dolap misali dönerken, kim altta kim üstte belli değildi laf yetiştirmeye geldiğinde sıra. Nadja’nın sürekli gülümser halini yadırgayamayacak kadar sallantılı ifadesi, bir inip bir kalkan ve yüzünü çirkinleştiren suratı komiğine gidiyordu. Kendisine gülüyordu başkalarından çok. Sinirleri boşalmıştı ve sonrasını düşünmeden konuşuyordu. Kendisine yönelen bağırışları fark etmedi bile. Bir nebze Nadja’nın selamını duyumsadı. Ardından sürekli ayak altında dolanan diğerlerinin seslerinin yükselişini fark etti. Bağırıp çağırınmaya devam ederken gelen Jose’nin üzerine kusan Caprice’e bakıp güldü, güldü ve güldü. Karmaşada bir şey olmamış gibi içeri giren kızın ardından bakakaldı. Jose’nin yaşadığı şoku, üzerinde olduğunu hala anlayamamış olduğu iğrenç sıvıdan gelen kokuyu, çocuğa yardım etmek için içinden durdurulamaz bir istek duyuşunu fark etti. Gece, yeni başladığı andan beri terslikleri ard arda sıralayarak devam ettiğinden, ikinci bir Kevin vakası yaşamamak adına Jose’ye fazla yaklaşmadan bir asa hareketiyle üzerini temizledi Slytherin’li çocuğun. Ardından birinci ve ikinci sınıflardan oluşan kalabalığa bağırdı. Tam kendisi bağırırken Lazern yatakhaneye giriyordu. Ve kızın bağırtısı sözlerinin anlaşılmasını engellemişti. Kızın ardından bağırdı yeniden. Elinden geleni ardına koymuyordu kendisini duyurabilmek adına.
‘’ Caprice, sen kedi falan mı yedin? Hey sana diyorum! Bak gitti bile. Lazern. Sen de arkasından koş. Belki yeniden patlar yanardağ. Güzelim çocuğu ne hale getirdiniz. Neler oluyor bir anlasam. Nadja, sevgili Nadja. Haklısın. Bu gece ayrı bir güzelsin doğrusu. Pris, sana sağlam bir tanıdıktan gelmiş bozulmamış bir İncil verebilirim. En azından bizim kadar bozulmamış. ‘’
Son cümlesinden sonra yere oturdu. Olduğu yerden öfkeyle küçük sınıflara bağırdı.
‘’ Hey! Porsuklar! Zırlamayı kesin. Herkes içeri! Hadi! ‘’ O gün yeterince reddediliş, kaçamak bakış, yakalanma tehlikesi ve olay yaşamıştı. Yenilerine takati kalmadığını hissediyordu. İçinde büyüdükçe büyüyen bir sıkıntı hissi ile bir anlığına kendisine gelir gibi oldu. O anda can sıkıntısından yeniden bağırdı. ‘’ Senden nefret ediyorum Bay Garcia! ‘’ Neydi bu şimdi?! İsyan mı ediyordu?1 Ne yaptığının farkında olmadan Jose’a yaklaştı. Çocuğun üzerinden henüz gitmiş kokuya rağmen hala yüzü ekşimiş halde duruyordu. Soru sormadan ve reflekslerini kullanacak zaman vermeden ufak bir öpücük kondurdu yanağına. Ardından Priscilla’nın teselli ettiği Hufflepuff’a yaklaşıp konuştu. ‘’ Hadi zıpla bakalım. Yatağa. ‘’ Kızın yerinden kalkışını izledi. Yatakhaneye gitmeden önce ortak salona girişini de. Artık eskisi kadar kalabalık olmasalar da hala kalabalık sayılırlardı. Elinden geldiğince hızlı hareket ederek toparlandı. Uyku bir gözlerine bir bedenine hükmediyor gibiydi. Lazern’e dönüp somurttu. ‘’ Profesörleri boş verin. Kendi işimize bakalım. Burada pek de yapılacak bir şey yok aslında. Ben sanırım dinleneceğim. Lazern, sen Alexis ve Lizz’i de alır mısın? Jazmine, hadi gel sen de. Sıkıldım iyice. ‘’
Nadja ve Priscilla’ya göz kırptı girmeden önce. Sabah olduğunda her şeyin düzelmesini umarak yatakhaneye girdi. Ardından diğerlerinin de geleceğini umut ederek. |
| | | | | | Hogwarts da Kaos "Hufflepuff binasında kargaşa başladı" | |
|
Similar topics | |
|
Similar topics | |
| |
| | Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|
