AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Bir Tesadüf...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Lynam C. Dunstan

BannedBanned




Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyÇarş. Tem. 29, 2009 11:46 pm

    “Doğanlardı ilkler. Gölgelerin içinde, sahte olmayan güçlerle ve özenle yaratılanlar. Efendinin sonradanlarla büyüttüğü maiyetinin emirle koruyucuları olmuşlardı. Her biri için. Hemen arkalarında. Bazı zamanlar dillerinde bazı zamanlar kulaklarının arkasında. Hepsinin olmuştu bir ilki. Efendinin düşünceli jestleri yada amaçların güvenilen hançerleri..”

Zamanın ortasında, sabırla bekleyen biri için bile irade farklıdır. Düşünce yapısı, yorumlamalar. Farklılık burada başlar. Fiziksel ayrıntıların değişikliklerinde değil. Sabrın içinde gizlenmiş uç yorumlar yada zamanın içinde büyümüş kin. Sahip olana verilen yaşam yada bir başkası için son. Bir akbabanın zamanı bekleyerek saatlerce oturması yada bir av için arayışa çıkması. Karar.. Başlangıçlar için, sonlar için. Kazanılanlar yada kayıplar için. Kontrolü tamamen kişiye bırakılmış bir yaratım gücü. Çevreye göre, ancak tek kişiye bağlı.. Yinede her zaman risklidir kararlar. Konuşmadan yada yazılandan çıkacak kötü kararlar, kötü sonuçlar getirir. Ve bunun için hep araştırıldı, “Nasıl?”. Nasıl kazanabiliriz? Nasıl sahip olabiliriz? Nasıl..? Bu konuda şanslı olanlar vardır. Her ne kadar şans denen şey bir yalan bile olsa onun adı bu. Ve tüm bunların yanında doğru karar alabilen kişiler vardır. Azınlıkta olan ve bilinmeyenlerin arasında gizli.. Lynam içinde bu böyleydi. O bunu bir hastalık adında kazanmışta olsa, bunu kazanmıştı ve gerisi hiçte önemli görünmüyordu onun için. Çünkü onun için sonuç belliydi. İşine yarayan bir şey oluşu..
Elinde ağırlığını hissettiği kadının, onun gözlerine bakışı ve ona dokunuşuyla içinde hissettiği tekrar ancak daha büyük bir titreme. Duygularının yoğunluğu, onun bu duygu konusunda körelmiş bedenin içinde Lynam için büyük bir panik yaratmıştı. Elinde hissettiği insanın farklılığına dokunmuştu. Onu hissetmişti, görmüştü.
Spoiler:
Zamanın içinde durması ona sadece büyük bir bilgi dağarcığı vermemişti. Sahip olduğu güç büyümüş ve tecrübesi artmıştı. Daha sonradan çıkan o’ysa Lynam için çok daha büyük bir olumlu etken haline gelmişti. Az önce boş bakışlarla ona bakan kadın, içinde ki farklılığın uyanışıyla paniği hissettirmişti. Tetikte olmasının yararı bu olmalıydı. Damarlarında senelerdir akan kanın gücü hastalığı sayesinde tetiklenmişti şimdi. Kadının asa tutan elini normalden çok daha hızlı bir şekilde tutmaya çalışan Lynam, kadının elini hızla başka bir yöne savurmuştu. Kendi yeteneklerine ne kadar minnettar kalsa da kendini şanslı saymak yerine zaman kaybetmeden hızla kadının arkasına geçmişti. Bir eli hala kadının asa tutan elindeyken diğer eli onu arkasından kavradı. Neden böyle bir şey olmuştu ki. İçinde bulununan şey miydi bunu yapan, yoksa başka nedenler mi aramalıydı.. Ona olan merakı hala dursa da kızgınlığı belirginleşmişti. Cansız dokusunun üzerinde beliren damar hatları gerginleşirken çene kaslarını kaşındıran bir hisle büyüyen dişleri onun ister istemez hızla nefes almasına yol açmıştı. Yüzü, kadının saçlarını geçerek boynuna kadar geldi. Hemen orada, beyaz teninin altında akan kan akışını hissedebiliyordu. Yinede ona olan ilgisi kendisini kontrol etmesine yeter düzeydeydi.

”Ne yaptığının farkında mısın..”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.google.com
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyPerş. Tem. 30, 2009 1:34 am

Ruh boşluktayken sonsuz dalgalanmalar karar anını belirler ya ölüm gelir seni bulur ya da sonsuzluğun kapısında bir başka varlık kaybolur. Ursula tüm halsizliğe rağmen bedenini saran yorgunluğa teslim olmamaya çalışıyordu elde etmesi gereken cevaplar sorması gereken sorular varmış gibi hissediyordu kendini. Boğazına değen ve onu ürperten soğuk nefes ruhunda çığlık olup gözyaşlarıyla geceye süzülüyordu. Kader nasıl bir oyun oynuyordu o güç o imkânsız güç kime aitti? Kendi mi söylemişti bir kişiyi ölümün kollarına bırakacak o sözleri onun ağzından mı dökülmüştü? Peki, ölüme bu kadar tutkun biri olarak neden öldürmemişti ki onu? Kendini patlatırcasına neden izin vermişti yaşamasına ve şansın ona geçmesine? Şuan kollarında durduğu adama hiçbir şey yapamayacağını biliyordu, sessizce onun hamlesini bekliyordu. Gözlerinden akan her damla bir safir gibi gecede ışıldıyordu adamın beynini duyabiliyordu isterse ona hükmederek onu durdurabilirdi de ama ama istemiyordu…
Ursula’nın içinden gelen bu söz beynindeki yargıcı tekrar dillendirdi.
*Sen küçük yaşam sana iki kez gelmeyecek kollarında durduğun bu beden er geç seni katledecek.*Yaşam tercihlerin sonsuz bir bütünü tanımsızlık logaritmasının büyük bekçisiydi yine farklı bir oyun oynuyordu ve bu oyunda Ursula kraldı peki diğer oyuncular kimdi ya da yanında ki adam? Derin bir nefes aldı onu hissetmek hoşuna gidiyordu, odun, tütün ve onun kokusu hepsi çarpıcı bir parfümden daha etkiliydi.
*Küçük ceylan annesinin yanından ayrılmaya karar verdiğinde ormanın derinliklerindeki kurt onu gözlermiş, her yalnız kalışında onu karnına indirmeyi hayallyen kurt bir gün avcıların bir tanesinin tuzağına yakalanmış. Ceylan tüm masumluğu ve saflığıyla kurdun yanına gelmiş ve ona yardım etmiş onu kurtardıktan sonra beraber göl kenarına gitmişler ve kurt hayalini sonunda gerçekleştirmiş. Ceylandan geriye bir sevimli gülüş ve bir harika bakış kalmış.*Ursula kafasında ki sesin iyice sadistleşip, manyaklaştığının farkındaydı kendini gülmemek için zor tutuyordu. Neydi bu hikâye böyle ona bu karışıklıkta ne anlatmak istemişti, hiç birini anlamıyordu. Tanrım tek istediği tek istediği adamın saydam sayılabilecek dudaklarını teninde hissetmekti.
Ve Tanrı sorar yaşamı tekrar adlandır bu hayatta diye gökyüzü yıldızı cevap verir nefrettir diye...
Sonsuzluğun içinde sadece bulduğu nefrettir, anlamsız gelen konuşmaların, varoluşların, yalancı ruhların yeridir sevginin yeri...
Kim gerçekten sevendir ki ölümü tadan bedenler nasıl bilir ki...
Terk edilişi yaşamış hayatlar verebilirimi ki o puslu karanlığı her şey hiçliklerle başladı ve her şey bir hiç o olduğunda tekrar başlayacak...
Yaşam kısır döngü içinde kaybolacak, yalan yüzlerin arasında tekrar can bulacak...
Şimdi söyle sen ki dünyayı seven ruhlu, aşkı kime sorsan anlatır sevgiyi... Peki, sevgi nedir, gerçek midir?
Niye inanırsın ki buna seni ayakta tutan bumudur eğer sevgi var ise söyle sevdiğin ölüm anındayken çeker misin onun yaşam telini gelebilirisin hiç düşünmeden onun yanına yoksa giden cana iki damla gözyaşımı bağışlarsın?
Belki de onu bile bağışlamazsın içindeki acı geçtiğinde bitmiş mi olur, dilinin söylediği şarkılar
Bittiğinde aşk yalanlar ordusunun kumandanıdır, bittiği yerde de sadece kan vardır...
Adamın sesiyle Ursula büyülenmişti nefes almak hayatın anlamıysa adamda şuan için onun hayatıydı ve nefesi ancak onun dudaklarında alabilecekti, canının acıtılması bir an için önemsizleşmişti az önce öldüreceği adamı şimdi istiyordu. Yavaşça arkasına döndü hiç tanımadığı sadece aklındakileri bildiği adamla tek vücut olmak istiyordu nasıl bir büyünü etkisindeydi bilmiyordu nasıl bir karmaşanın içine kendini bırakıyordu onu da bilmiyordu. Ayakları kendiliğinden dönmüştü yine başka bir güç tarafından yönetiliyordu kafasını kaldırdı bir saniye gözlerine baktı ve tüm dünyaya kulaklarını kalbini kapayarak adama uzandı. Dudakları dudaklarına değdiğinde her şey silinmişti. Acı, ateş, tutku, yalnızlık zıtlığı olan bütünlük her şey saklıydı bu öpücükte. Ursula’nın başı dönüyordu adamın tadı ekşiydi ama bu ekşilik onu hapsetmişti. Asasının yere düştüğünü biliyordu tüm dünya kararmış yalnızca ikisi kalmıştı. Dönence ikisinin etrafında deli bir çarkla dönüyordu ve tam öldürücü bir hıza ulaştığında, arkalarından gelen sesle oldukları yerde dünyaya yaşayan insanların arasına düştüler.
Ursula neler olduğunu bilmiyordu bildiği tek şey bir konuklarının olduğuydu, kalbindeki gümbürtüyü duyan bir konuk onda daha farklı bir his uyandıran başka bir şey…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raziel Stormfury

StormfuryStormfury
Raziel Stormfury



Mücadele Tarafı : Kendi Çıkarları

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyPerş. Tem. 30, 2009 2:15 am

"Karanlığın en yoğunlaştığı yerde karanlığın yaratığı çıkagelir. Size bir ödül verir veya seni lanetler"


Vampire dönüştürülürken ilk duyduğu ve unutmadığı cümle buydu. Her zaman öyle olmuştu, yine öyle olacaktı. Kendine özgü, "insan üstü" hızı duyulmadan yaklaşmasını sağlıyor ve kendi istediği süre boyunca bulunduğu yerde kalıyor, isterse oradan çıkmıyordu. Gece adeta bir çocuğunu saklıyor gibi saklıyor, amaçlarına hizmet ediyordu. Fakat bu kez bir fark vardı. Ortaya çıkışında bir sebep vardı... Birçok defa ortağının peşinden oraya buraya sürüklenmişti... Fakat bu kez farklı birşey vardı... Bu kez hissetiği farklıydı... Bunca zamandır vampirliğinin gölgesinde olan kalbi hiç onunla konuşmamıştı. Olabilir miydi? Bunca zaman sonra, yarattığı onca kaostan, gözünü kırpmadan öldürdüğü bunca insandan sonra kalbi hala orada olabilir miydi? Bu düşünceyi aklından kovmaya çalıştı. Fakat bu bir gerçeği değiştirmiyordu; oradaki kadında farklı birşey vardı... Ne olduğunu anlayamamıştı henüz, belki anlamak istemiyordu fakat kendini belli etme zamanının bu kadar "mükemmel" olması tesadüf müydü? Lynam'ın yüzüne karşı ölümcül lanetin yapılmak üzere olduğunda bile müdahele etmemişti. Oysa kadının elini yakalamak hiçte zor birşey olmazdı... Fakat neden tam o anda kendini belli etmişti? Henüz buna kendi de cevap verememişti, yada cevap vermekten kaçıyordu. Fakat artık bunları düşünmenin zamanı değildi, kendini belli etmişti bir kere ve artık kendini göstermeliydi. Hafifçe alkışlayarak karanlığın içinden belirdi. Kadının yüzü hala Lynam'a dönüktü fakat tavırlarından orada olduğunu anladığını biliyordu. Orada duran adamın gözlerinin içine bakıyordu artık. Yeterince yaklaştığında vampir oluşunun verdiği hızla ikilinin yanında belirmiş ve kadının saçlarının uçuşmasına sebep olmuştu. Kadına belli etmeden hafifçe kokladı. Ölümlü kokusundan farklı birşeydi bu; gücü somut olarak koklayabildiğini düşünmesine neden olmuştu. Fakat duyabiliyordu kalp atışlarının hızlandığını ve vücudundaki kasların gerildiğini... Kadın bu yeni misafirin kim olduğunu merak ediyordu ve parmakları yere doğru açıktı. En ufak fırsatta asasını alacaktı. Lynam gözlerinde hafif bir şaşkınlıkla bakıyordu. Sonunda bu davetsiz misafir kısık ve buğulu konuşmaya başladı "Garip bir olaydı doğrusu... Önce yasak ve ölümcül lanet, sonra da bir öpücük... Doğrusu böyle güzel arkadaşların olduğunu benden saklamaman gerekirdi." Cümlesini bitirirken belli belirsiz dişlerini göstermişti. Fakat Lynam'ın bunu gördüğünü biliyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lynam C. Dunstan

BannedBanned




Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyPerş. Tem. 30, 2009 3:02 am

    “Bastıkları toprak, gittikleri yer. Sağında yada solunda. Durma bak. Kimler? Yada neyler? Daima olduğun şeysin. Olduğunun kuralları ve olguları. Sadece sen varsın, ve onlar. Zaman yokken sonu gösterenler. Dinle ve düşün ve yap.”


Eğer istenilen bir şey varsa, bilinmesi gereken onu isteyen aslında çok kişi olduğudur. O veya bir başkası. Hiçbir zaman tek olunmaz. Olunmamalıdır da. Rekabet yada savaşlar. Bir şeyleri başarma arzusu. Kazanılan ve kazanılması için ortaya çıkan diğer şeyler. Zafer.. Bunlar ortaya nasıl çıkardı? Evet herkes için bu böyledir. Bastığınız yaşamın kanunları. Yapılması gereken, olan ve olması gereken şeylerden biridir. Herkes için aynıdır ve asla da değişmeyen.
Lynam içinde bu böyleydi. Başından beri. Var oluşunun ilk gününden beri istedikleri daima onun olmuştur. Ve buna alışmış bir yapı kaybetmeyi asla göze alamaz. Geçmişte başlayan şey gelecekte de böyle olmuştu. Beklentiler ve istekler, çıkarlarına göre arttıkça kazanma hırsı ve stratejik düşünmesi gelişmişti. Kural belliydi. Sen ve isteğin vardır. Bir başkası bunu ya yavaşlatır yada sahip olur. Teksin, çıkarların dışında..
Olması gerekende bu olmalıydı. Tam tersi zayıflığın göstergesi olmasının dışında çok daha riskli ve farklı bir yöntemdi. Ve bunu asla tercih etmemiş olan Lynam sonuçlarını yinede çok iyi biliyordu. O tek başınaydı. İstisnalar ve ayrıcalıklar söz konusu olmadıkça.
Ve bu yeni kanda bir istisnaydı. Lynam’dan oldukça farklıydı. Belki de onu farklı yapanda buydu. İşlere farklı bir yönden bakıyordu ve buda her şeye değişik bir bakış açısı ve değişik bir uygulama gelmesinde yardımcı oluyordu. Yinede onun hakkında kendini düşünen biri olmasının dışında birde Lynam’ın işleri için güçlü bir isim olduğunu düşünmekten başka bir şey düşünmüyordu. Üzeri her daima kan kokan bu adam onun işlerinde büyük bir yardımcılık üstleniyordu. Yinede tüm bunlara rağmen daha fazlası olamazdı. İkisi içinde kabul edilemezdi. Farklılık aynıydı, kurallar aynı.
Spoiler:
Biraz önce ellerinde hissettiği narin beden onu öldürmek istemesinden biraz sonra değişmişti. Bunu kan akışında yada kalp ritminde de hissedebiliyordu. Aklının içinde, derinlerde. Onda hissettiği ilginç hissin en küçük ve ücra noktasında bile bir değişiklik hissedebiliyordu. Ve o,Lynam’a döndüğünce bunu gözlerinin içindede görmüştü. Boş ve perdeli bakışların ardından, kendisini görüyordu. Aklında ki kaosun ortasında, karar verebilme özgürlüğünü tatmış insanın zaferini görebiliyordu. Ve hissedebiliyordu. Onun sıcak ve canlı dudaklarını. Kalp atışının en derin noktasına kadar hissedebiliyordu. Nasıl.. Adeta içini görebiliyordu. Dudaklarının, dilinin dokunuşları yumuşaktı ve bu Lynam için damarlarında hissettiği titremelerden çok daha farklıydı. Kadının taşıdığı hayatı içinde hissedebiliyordu. Aklında ki kaostan birçok soru işareti çıkarken burnuna gelen tanıdık koku kadının dudaklarından ayrılmasına yol açtı. Yüzünü sakince kaldırıp tanıdık gelen kokuya doğru dönmeden kadını kendine doğru çekti. Asası hala elindeydi ve olabildiğince sakindi. Olanları değerlendirmeden ve bu kadında ki farklılığı çözmeden önce halletmesi gereken bir konu vardı. Raziel'den korkmamasını umarak kısık bir sesle gökyüzüne bakarak konuşmaya başladı.

"Garip bir olaydı doğrusu... Önce yasak ve ölümcül lanet, sonra da bir öpücük... Doğrusu böyle güzel arkadaşların olduğunu benden saklamaman gerekirdi."
”Neden buradasın..?”

    "Bilinen zaman hep onlardan yana oldu. Güçleri ve kudretleri. Çıkarlarıyla bütünleşti. Her zaman bir seçenekleri vardı. Ufak bir dokunuşla başlar partileri..
    Ufak bir dokunuşla yıkar engelleri.
    Sadece isterler. Ve eğer varsa onlara verilen bir değer. İsterlerse zevkle yok bile ederler."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://www.google.com
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyPerş. Tem. 30, 2009 3:38 am

Huylar isterik varoluşun kâbuslarıdır, kişiler var olma çabasında kendilerini kendi bedenlerinin istekleriyle köreltmişlerdir ve Ursula bu körelmenin bitimiyle başlangıcı arasında duruyordu. Biraz önceki çılgınlık var olma kaygısı gütmeden yaşadığı bağnazlığın bir yansımasıydı, karşısında ki adamla bir bütün olmak istemiş ve ona kendini bırakmıştı. Bu belki de hayattaki en tehlikeli zevk oyunuydu hele ki adamı hiç tanımadığını düşünecek olursa. Peki ya tanımak neydi ki yıllarca beraber olmak aynı yerde aynı andan nefes almak mı? Bu nasıl bir varoluş olabilirdi kişi benliğini tamamen karşısındakine teslim ettiğinde yıllanmış bir burukluk kalmaz mı içinde her şey tüketildiğinde ne olur peki?
Yaşam sessiz bir yücelikti ayın içinde saklanmış gizemdi her öpücük kişiye yeni bir deneyim getirirdi. Aldığı karşılığı hissetmişti hüznünün karşılığı neydi peki gecenin bir yarısı karşılarına çıkan bu yaratıkta kimdi. Gözlerinde ki sakinlik ve yanında ki adama seslenişinden onu tanıdığı belliydi. Tanrım, bu nasıl bir geceydi benim gibi bir cadı için bile çok fazlaydı bu, yorgunluktan ölüyordu ve yanında ki adamın onu saklamak istercesine geri itişine direnecek hali yoktu.
İkilinin arasındaki konuşmayı beklerken adını bile bilmediği adamdan yayılan enerjiyi içine hapsetmek istiyordu, yorgundu ve güce ihtiyacı vardı ve güç onun en sevdiği şeydi. Gözlerini kapamak ve uyumak istiyordu sadece sonsuz bir huzurda uyumak. Lanet olsun nerden gelmişti ki bu parka sıcacık evine veya bir hana gitseydi olmaz mıydı ki. Ve gökyüzü derin gece de sessiz oyunlar hazırlarken Ursula daha fazla bu acıya, yorgunluğa ve heyecana dayanamayacağını biliyordu. Yanında ki adamın kolunu tuttu ve
“Adım Ursula Avalon Glenn beni, beni… Hogwarts…” Bu sefer bedenini sonsuz boşluğa emanet ederken rahattı artık içindeki huzurun onu sarmasına izin verebilirdi. Yanında ki iki erkeğin her an onu öldürebileceğini biliyordu ama bildiği bir şeyde ikisinin zihninde de ölüm yoktu. Onu tutan kolların ona zarar veremeyeceğini biliyordu içinde ki yargıç ilk defa bu düşünceyi bozacak bir şey söylememişti. Gece gibi karanlıkta gelen adam yanında sonsuz boşluğu da getirmişti…
Ve o koku, o kokunun sahibi, kader, karanlıkta çıkan adam sonsuz bir bilmeceydi. Bilmecenin en gizemli parçası ise geceyi nerde geçireceğiydi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Raziel Stormfury

StormfuryStormfury
Raziel Stormfury



Mücadele Tarafı : Kendi Çıkarları

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyPerş. Tem. 30, 2009 4:39 am

Kadının tatlı sesini dinlemiş adeta beynine kaydetmişti... Adını öğrenmiş ve Lynam'ın kollarına yavaşça düşüşünü izlemişti... Nedeni hala itiraf edemediği şekilde bu ona rahatsızlık veriyordu... Lynam konuşuyor Ràzìèl ona karşılık veriyordu fakat ne söylediğinin pekte bir önemi yoktu, farkında da değildi zaten... Ursula'nın kalp atışlarını dinlemek kanın vücudundaki akışını izlemek ve onu hissetmek Lynam'ın sözlerini dinlemekten daha çekiciydi. Oda öyle yapıyordu. Onda ki bu çekiciliğin sebebi neydi? Bu gizemli hissin nedeni neydi? Arkasından gelen bir sesle irkildi. İçindeki vampirliğin vücut bulmuş hali karşısında duruyordu. Dişlerinden kanlar akarken dişlerini eski haline getirmiş sadece bakıyordu. Sonra konuşmaya başladı.

Kod:
Sadece bir ölümlü işte... Yine bir av... öldürülmesi gerek... öyle yapacaksın...

Ràzìel afallamış bakıyordu. Sonra Ursula'ya döndü, hala Lynam'ın kollarında yatıyordu. Ona dokunmak hissi bütün benliğini kaplamıştı. Onu hissetmek istiyordu. Onun için sıradan bir av değildi o. Farklı birşeyler vardı. Gücü, çekiciliği, zekası... Tamamen farklıydı... Gördüğü silüet bağırıyor, ısırması için emirler yağdırıyordu. RàzìèL yavaşça diz çökmüş ve o'na doğru uzanıyordu ki arkasından bir ses duyuldu "Hey siz! çekin ellerinizi!" belli ki Ràzìèl Ursula'yla ilgilenmeye o kadar dalmıştı ki etrafında olup bitenleri dinlemeyi bırakmıştı. Kendine bir lanet okumaya başlamıştı ki yanıbaşında duran silüet ona hakaretler yağdırmaya başladı. Ràzìèl yavaşça ayağa kalkıp sesin geldiği yöne yöneldi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kanlı Joker

GezginGezgin
Kanlı Joker



Mücadele Tarafı : Öldüren cazibe
Rp Sevgilisi : Ölü, canlı farketmez, kanlı hepsine yeter mi, bilinmez.

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyCuma Tem. 31, 2009 1:42 am

Stella gece yatağına yatmış ablasının eve gelip gelmeyeceğini merak ediyordu, bu günlerde çok agresifti daha doğrusu genelde agresifti ama bu günlerde daha bir farklılık vardı. Genellikle olduğu gibi onlarda ablasıyla yani ikiziyle tam anlamıyla zıttılar. Stella dışa dönüklüğünün ve müziğe olan kabiliyeti sayesinde müzisyen olmuştu ailesinin asırlardır sürdürdüğü geleneği bozmuş hayatına bambaşka bir yerde devam etmişti. Bu geceki huzursuzluğu iki gündür devam ediyordu Ursula küçükken geceleri gördüğü o rüyaları yine görmeye başlamıştı ve siyam ikizi olduklarından diğerinin hissettiğini bir diğeri de hissediyordu ve bu geceki bu acı bu karmaşa kardeşinin ruhunun tehlikede olduğunu biliyordu. Yataktan ani bir refleksle kalktı aldığı derin nefesle kendini Ursula’ya sabitlemeye çalıştı onu ne kadar hissederse o kadar çabuk onun yanında olabileceğini biliyordu. Gözlerini kapadı dünyanın döngüsü içinde iki kardeş vardı varoluşun kıyametin arasında doğan, kanla bağlanan, düşüncelerle ölümsüzleşen iki beden biri diğerine ulaşmak için çırpınıyordu. Diğeri ise hiç tanımadığı birine bedenini bırakmış yıldızlardan dünyaya gülümsüyordu. Ölüm anı geldiğinde hep yan yana olacaklarını düşünürlerdi şimdiki ayrılık iki kardeşin sonunun başlangıcı. Bilinmeyen lanetin kapısının açılışıydı. Stella vücudundaki hissizlikten bir an için korktu Ursula’ya her ne olduysa onu bulutlara teslim etmişti ama hala yaşıyordu bunu biliyordu fakat tehlikeyi çok yakınında hissediyordu. Bir kez daha odaklandı kalbi gecede sönük bir ritimle atmaya başladığında kardeşinin yerini bulmuştu. Kendini cisimlenmek için hazırladı tüm bağlantıyı onun kalbine kurdu ve o sonsuz ağırlığa kendini teslim etti. Stella genelde sakarlığına esir olurdu bu cisimlenme konusunda bu sefer doğru yere ışınlanmayı başarabilmek için içinden bildiği tüm duaları okudu ve gözlerini açtığında kendini bir parkta buldu.
Önünde ki dev bir vatozun kolları gibi dikilen çınar ağcının yapraklarından sıyrıldı ve aydınlık olan tarafa doğru bir iki adım attı karşısında ki manzara onu şoka uğratmıştı. Ursula bir adamın kollarında yatıyordu ve başka bir adamda…
Tanrım bu adam değil bir vampir…
Stella başından vurulmuş gibiydi sinirle öne atıldı ve
“Hey siz, çekin ellerinizi!” diye bağırdı. Pantolonun cebine doğru uzandı ve bir şok dalgasını da işte o an yaşadı asası, asasını yine yanına almayı unutmuştu. Mavi gözlerini isyankâr bir şekilde devirdi, ne olursa olsun bu iki manyağa karşı direnecekti biraz daha ilerledi ve aydınlığa gelince durdu. İki adamın bir ona bir Ursula’ya bakmasını sabırla izledi çünkü şuan sabır ve sükûnete ihtiyacı vardı, bu şeyler onun asasız olduğunu fark ederlerse işte o zaman ablasının da kendisinin de sonu olur demekti. Ablasını kollarında tutan adam ayağa kalktı diğerine bir şeyler söyledi ve ilerlemeye başladı.
Kahretsin, bu gerzek ablasını nereye götürüyordu ki?
Yanaklarında küçük bir baloncuk çıkardı ve önünde ki iri yarı vampirciğe baktı, gözüne birden çok tatlı gözüktü belki ona konser verirse sivri dişlerini boğazına geçirmezdi ve ablasını alıp uzaklaşan diğer psikopatı öldürmesine yardım ederdi. Kafasındaki küçük hesaplamalardan sonra vampire döndü ve
“Şey, ablama eşlik edelim mi bizde?”Vampirin ona deli gibi bakmasına aldırış etmiyordu tek istediği ablasına ulaşmaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Bir Tesadüf... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bir Tesadüf...   Bir Tesadüf... - Sayfa 2 EmptyCuma Tem. 31, 2009 11:48 am

Dünya boşluk muydu yoksa yaratılan bedenler sonsuzluğun yalancı yüzümüydü? Yaşamı anlamlandıran onca kelime neydi ki? Sevginin inancıyla kaybolan kan bağıyla bir birlerinin sonu olan kişiler. Hayat basitliğin su yüzüne çıkmış kuramıysa kişiler bu yaşamdaki onlarca piyondan en vurucularıysa nefes almanın ne önemi vardı ki? İlahi gücün bedeni neden bu kadar karmaşık yaratığını araştırmak, bilmek ve öğrenmek…
Bu kelimelerin bile anlamını çözemeyen milyonlarca insan var iken, sonun son demini yaşayan kurtların beynindeki ölümcül zehri zavallı bir vampirin ölüm fermanı olurken, yaşayan bir büyücünün hele ki gücün vücut bulmuş hali olan bir cadının bu cansız ve yorgun bedeni neye işaretti?
Ursula düştüğü kuyuda beynindeki yargıçla hesaplaşmayı bekliyordu ama gecenin zifiri karanlığında onu bulan yaşamlar yeni başlayan bir algoritmanın en büyük belirtisiydi ve o bunu bilmesine rağmen sessizliğe hüküm sürdürüyordu. Derin boşlukta çok sevdiği o sesi duyduğunda bile gözlerini bir an olsun açmayı düşünmemişti. Sevgiyi ve bağlılığı hep eleştirmiş bir insan olarak, bir defalık amaçsız bir dilenci olmaya ihtiyaç duyuyordu ve bu dilenci onu kollarında taşıyan adama muhtaçtı ya da mıydı?
Yaşamsız devrin kazanovalığında kim kime muhtaçtı ki? Aşkın yasaklanmış bir kalbe ulaşması ne kadar süre alırdı hele ki ölü bir bedende, gözleri yanmaya başladığında aklında ki vampir kanını emmeye başlayabilirdi ya da başladığına yemin edebilirdi. Çünkü vücudunda ki sıcaklığı alıp götüren o soğukluk tadını bir kez tattığında onu büyük bir sona götürebilirdi ama kalpsiz bir bedene teslim olmayacak kadar da kurallara ve kendine bağlıydı.
Düştüğü kuyudan kurtulmanın zamanının yaklaştığını iliklerinde hissediyordu, asasının fısıltısını beyninin en ücra köşesinde işitebiliyordu yaptığı büyüyle asla başkasının kullanamayacağı ve asla onu bırakmayacak olan asası onu bir gölge gibi takip ediyor olmalıydı. Asasının fısıltısında aklına tekrar Stella geldi, dudakları solgun yüzünde hiç kıpırdamasa da ruhunun tebessümünde sevgiyle aydınlandı. Büyük ihtimalle asasını yine unutmuştu…
Tu… Tu… Tu…
Ursula aniden gelen basıncın etkisiyle kendini rüyalarının ve karanlık geçmişinin o kör mahzeninde tekrar buldu, kardeşinin sürekli gülümseyen yüzü binlerce parçaya ayrılmıştı ve boynunda ki iki diş izi ona olan şeyi büyük bir açıklıkla ortaya döküyordu. Kalkmalıydı bu amansız yargılarla hesaplaşıp daha gelmeyen sonu savuşturmalıydı. Beynini tekrar huzura erdireceği güne kadar biraz daha savaşmalıydı, ruhunu verdiği bulutun gün yüzünden karanlığa çıkmasına izin verdi. Tek bir anda, tek bir hareketle aldığı o yakıcı nefes onu kendine getirmişti. Gözlerini şimşek hızıyla açtı ve olduğu kolları iterek yere değdi, gözlerinde ki alevler tüm büyücü dünyasının en korktuğu ateşe eşitti. Sonlar başlangıcın kollarında yol alırlar, bazı eşsiz sunaklar nefeslerini her verişinde yeni bir beden yaratırlar. Yaradılışla kınanan o beden nefrete tutsak olduğu an açar tüm cehennem kapılarını ardına kadar ve çevreye yaydığı o kıyım mahşerin perdelerini bile kapar sonuna kadar. Çelişkinin yargısı kaosun kölesi olur bir anda ve kaos Ursula’nın satırlarının mahkumu olurdu o anlarda.
Üç beden, iki yaşam ve bir ölü beden…
Ursula gecenin içinde Artemis’in öldürücü oklarından bile öldürücü bir şekilde sivriliyordu tüm bu olanlar onu çok kızdırmıştı artık ve kızgınlığını çıkaracağı iki bedende tüm doyumsuzluklarıyla karşısında duruyordu.
Elini öne doğru uzattı ve Stella’ya parmaklarını tek tek kendine bükerek gel işareti yaptı. Kardeşinin bu iki çılgından korkmayacağını biliyordu çünkü ne kadarda zıtta olsalar onlar Glenn kızlarıydı ve Glenn’ler varlığından bu yana en güçlü soydan geliyorlardı. İki kardeş gecenin içinde bir birlerine bakıp gülümsedi. Birinin gülümsemesi dünyayı aydınlatırken diğerinin ki zapt olmamış tüm canavarları serbest bırakacak bir ışığa sahipti. Her adım saniyenin onda biri kadar anlarda yaşanıyordu fakat iki kardeş birbirlerine tamamen yanaştıklarında eğlenceli bir oyundaymış ve bu oyun sonunda ikisinin de zaferiyle son bulmuş gibi reverans yaptılar. Kardeşi eline değdiğinde Ursula güvenle gülümsedi ve elinde ki parlak beyaz asayı kardeşine verdi.
Şimdi gecede dans eden iki çift vardı çalan müzik rüzgârın sonsuz uğultusuydu, onlara eşlik eden yaprakların küçük vuruşuydu. Tek bir farkla ilk hamleyi yapanlar gecenin sonunda ki en çabuk kaybedenler olacaktı ya da ilk zaferi tadanlar. Dört çift göz birbirlerine ölümcül bakışlarla bakıyordu kim kazanacaktı bir önemi yoktu önemli olan kim kiminle karşılaşacaktı?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Bir Tesadüf...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-