AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 ~ Azkaban Baskını

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
David Kevin O'Connor

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Karanlık
Kan Durumu : Safkan

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPaz Haz. 21, 2009 11:59 am

Rol Oyunu Dahilindeki Kişiler: Tüm yetişkin Ölüm Yiyenler.

~ 16:42

“Yapacak başka bir şey yoktu, Lord’um.”
“Onu temize çıkaramaz mıydın?”
“Hayır, Lord’um. Tüm deliller üzerinde toplanmıştı.”
“Bu delillerin kaynağı Baş Seherbaz Flavio, öyle mi?”
“Evet, Lord’um. Günlerdir onun peşindeymiş.”
“Ve o, onu fark etmemiş.”
“Bilirsiniz efendim, Mike hayli dikkatsizdir.”
“Bunu ona sonra ödeteceğim. Şimdi işimize bakmalıyız. Sen ne dersin Laurà?”
“Kafanızdan geçen şey her neyse onu destekliyorum, Lord’um.”
“O hâlde tüm Ölüm Yiyenler’i toplayıp, Azkaban’ı basıyoruz. Sol kolunu sıyırıp bana uzat, Eileen.”

Bakanlıkta Büyüceşura Hâkimliği yapan becerikli cadı, Lord ve Lady’sinin huzuruna çıkıp, az önce baktığı davanın olumsuz sonuçlandığını ve Azkaban’a atılan kişinin, taraflarından Mike olduğunu söylemişti. Ardından, Lord’un isteği üzerine sol kolunu sıyırdı ve bembeyaz derisi üzerinde parlayan Karanlık İşaret’li kolunu, referans yapıp Lord’una uzattı. Karanlık Lord, sağ elindeki asasıyla siyah görünümlü işarete dokundu ve kuru kafa ağzındaki yılandan oluşan Karanlık İşaret, canlıymışçasına hareketlendi. Bu bir çağrıydı; Lord’un çağrısı. Olağanüstü durum veya aniden yapılma kararı alınan toplantılar için, Ölüm Yiyenler’i hızla bir araya getirmek adına yapılırdı. Yaklaşık bir dakika sonra, tüm Ölüm Yiyenler toplantı salonunda toplanmıştı, karargâhları olan malikânede. Bu derece gecikmelerinin sebebiyse, eski malikâneye doğrudan cisimlenilemiyor olmasıydı. Malikâneye ulaşabilmek için alanının birkaç metre ötesine cisimlenilebiliyordu, ancak. Bu yalnızca bir önlemdi. Toplantı yapılan masaya, belirlenmiş bir sıra düzeniyle oturup Lord’a çekinerek meraklı bakış atan Ölüm Yiyenler, ani toplantının sebebini öğrenmek istiyordu, kuşkusuz. Bir süre sessizliği dinleyen Lord, konuşmaya başlamasıyla çıkan sert sessinin, devamı boş olan odadaki yankılanışını kulak ardı ederek sözlerine ara vermeksizin devam etti. Tonlamadaki sertliği, hevesini gizlemeye yetmiyordu.

“Dostlarım! Bakanlıkta bugün, bir yandaşımız Azkaban’a yollandı. Davaya bakan kişi sevgili Eileen olduğu için bunu öğrenmemiz, olayın hemen ardından gerçekleşti ve buna bağlı olarak bir şeyler üretmemiz de kısa sürdü. Geçen hafta yaptığımız baskının izlerini hâlâ taşıyan büyücü kesimine, daha sert bir darbe indireceğiz, bugün. Size, yapacağımız şeyin ne olduğunu kısaca özetleyeceğim. Bakanlık çıkışından bir süre sonra, Azkaban’a baskın yapacağız ve kaybettiğimiz yandaşımızla birlikte, tüm suçluları serbest bırakacağız. Evet, Lorenzo; Azkaban’ı ruh emiciler koruyor. Fakat size bildirmek isterim ki, ruh emiciler artık bizim tarafımızda. Birkaç hafta önce İmperius Laneti etkisi altına aldığımız Sihirli Yaratıkların Düzenlenmesi ve Denetimi Dairesi Başkan Yardımcısı Onslow Silimaurë, bize en başından beri yakın olan ruh emicileri, resmen kendi tarafımıza çekti. Onları ayaklandırmak için beklediğimiz fırsatsa, şuan elimize geçti ve bunu layıkıyla kullanacağız. Tüm yetişkin Ölüm Yiyenler, saat yedi buçukta burada olun.”

Sözleri, yandaşlarının çoğunu şaşırmıştı. Anlaşılan kimse böyle bir şey beklemiyordu. Ruh emicilerin taraflarına katılmış olması, onlar için büyük bir şans olacaktı. Onlarca ruh emicinin koruduğu, etrafı deniz olan ve küçücük bir kara üzerindeki Azkaban arazisine cisimlenilemediği için oraya ulaşmak, ancak hava yoluyla gerçekleştirilebilirdi. Bu tür bir ulaşımda ruh emicilerle karşılaşmak, her ne kadar onları alt edebilecek olsalar da, zaman kaybı yaşamalarına neden olacaktı. Bu durumda da bakanlığın tüm seherbazlarıyla çarpışmak zorunda kalacak, belki birçok yandaşını kaybedecekti. Fakat böyle bir şey söz konusu değildi ve yapacakları iş, temiz olacaktı.


~ 19:27 – 19:31

Tüm Ölüm Yiyenler, Lord’un belirlediği saatten önce toplanmıştı. Herkesin bu hevesi geç de olsa paylaştığını, şimdi daha net anlıyordu. Siyah pelerinlere bürünmüş, ürkütücü maskelerini takmış tüm Ölüm Yiyenler’in elinde, bir süpürge vardı. Azkaban’a doğrudan cisimlenilemediği için oraya yakın bir araziye cisimlenip, Azkaban’a ulaşmak için süpürge kullanacaklardı. Zaten bu oyun fazla sürmeyecekti. Kısa sürede Azkaban’ı yerle bir edeceklerinden şüphe duymuyordu. “Evet dostlarım, vakit geldi! Azkaban’ın güneyindeki kara parçasına cisimlenip, süpürgelerimizle hava yoluyla Azkaban’a ulaşacağız. Görülme gibi bir sıkıntımız olmayacak; çünkü cisimlendiğimiz arazide bir yandaşımız, Jacqueline, etraftakileri temizledi. Bu kapalı havada bulutların üzerinden uçtuğumuz takdirde, yapacağımızın işin bir riski bile olmayacaktır. Herkes hazır olduğuna göre, gidiyoruz.”

Cisimlendikleri yer, uzun boylu ağaçlar ve diz boyundaki çalılardan oluşan bir koruydu. Sakin ve sükûnet dolu arazisinin böyle olmasını sağlayan Jacqueline, Karanlık Taraf oraya cisimlendiğinde onlara katılmıştı. “İyi iş çıkarttın Jacqueline. Şimdi bize katılabilirsin. Gidiyoruz!” Herkes bir süpürgeye bindi, Karanlık Lord da. Çocukluk yıllarında oynadığı Quidditch sayesinde bu tür bir beceri kazanmıştı. Aslında bu, hayli komik bir görüntüydü. Karanlık Taraf’ın tüm yetişkin Ölüm Yiyenler’i ve Lord ile Lady, süpürgeye binmiş Azkaban’ı basıyordu. Tek teselli, uçacakları mesafenin kısa oluşuydu. Azkaban’a, yaklaşık iki dakika sonra varmışlardı. Ruh emicilerin çevresinde cirit attığı Azkaban’ın yüksek mimarisi ve gri tonunu işleyen duvarlarına iyice yaklaştıklarında, süpürgesi üzerinden konuşmaya başladı. “Nihayet hak ettiğiniz değeri alacaksınız, ben ve tarafım sayesinde! Şimdi yapmanız gereken şey, Azkaban önünden çekilip bize izin vermekle birlikte, herhangi bir kötü ihtimale karşı çevremizde siper olmak!” Ruh emiciler, itaatkâr bir şekilde Azkaban duvarları önünden birer ikişer ayrılıp onlardan uzak bir mesafede durmaya başladılar. Ruh emicilerin Azkaban surlarından çekilip, binayı bu şekilde savunmasız bırakmalarının ardından yapılacak şey belliydi. Geriye pek bir şey kalmamıştı. Cisimlenmeyi engelleyen Azkaban duvarlarını yıkarak içerdeki tüm suçluları serbest bırakacaklardı. “İşte beklediğimiz an dostlarım! Duvarlarıyla cisimlenmeyi olanaksız hâle getiren Azkaban’ı yıkıp alandaki tılsımı bozarak, tüm mahkûmların serbest kalmasını sağlayacağız. Başlayabilirsiniz.” Ölüm Yiyenler’den yükselen haykırış, ne derece hevesli olduklarının göstergesiydi. Kimi, duvarlara süpürgesinden büyü yollarken; kimi, Azkaban’ın küçücük arazisine iniş yapmış, yerden büyü yollayıp duvarların üzerine yıkılmaması için koşturuyordu. Süpürgesi üzerinden kuvvetli bir yıkıcı büyü yollayıp, Azkaban duvarlarının denize dökülüşünü izlemeye koyuldu. Yıkılan her parçasıyla Azkaban’ın içinden bir ruh emici fırlıyor, diğerlerine katılıyordu. Diğer taraftan, hücresinin duvarları yıkılan suçlu büyücü ve cadıların, önce şaşkınlıklarını, ardından sevinçlerini görmek, umursamadığımı bir şeydi; fakat bu baskından sonra tarafına birkaç kişi daha katabileceği düşüncesi, onu tatmin etmeye yetiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/david-ke
Lilian Daphne Liana

GezginGezgin
Lilian Daphne Liana



Mücadele Tarafı : Darkness
Kan Durumu : Safkan

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPaz Haz. 21, 2009 1:23 pm

Sabahki konuşmanın ardından Lilian işine büyük bir rahatlı ve huzurla gitmişti"Sonunda Aydınlık tarafa en büyük darbeyi indireceğiz ve soylarını bitireceğiz."diye kendi kendisine konuşuyordu.Saat yediye kadar zaman geçmek bilmedi Lilian için.

~Saat buçuk olmadan cisimlendi kendisine göre geç kalmıştı tüm yandaşlar oradaydı ve yüzlerinde maskeleri,sırtlarında pelerinleri harika bir görüntü oluşturmuştu.Lord konuşmaya başladı sesi sabahki sesinden daha iyi ve haz dolmuştu sanki. “Evet dostlarım, vakit geldi! Azkaban’ın güneyindeki kara parçasına cisimlenip, süpürgelerimizle hava yoluyla Azkaban’a ulaşacağız. Görülme gibi bir sıkıntımız olmayacak; çünkü cisimlendiğimiz arazide bir yandaşımız, Jacqueline, etraftakileri temizledi. Bu kapalı havada bulutların üzerinden uçtuğumuz takdirde, yapacağımızın işin bir riski bile olmayacaktır. Herkes hazır olduğuna göre, gidiyoruz.”
Azkaban mı?Peki ya ruh emiciler?Onların icabına bakmışlardır sanırım.Bu baskın çok güzel olacak. Kendi kendine düşünürken cisimlenmişti bile..


Cisimlendikleri yer bir koruluktu.Uzun uzun ağaçlar ve biz o kadarda gir olan otlar vardı.Etrafta kimse yoktu Jacqueline işini iyi yapmıştı sessiz ve rahatlatıcı biryerdi.Etrafına bakındığında herkesin rahat ve heyecanlı olduğu anlaşılıyordu. “İyi iş çıkarttın Jacqueline. Şimdi bize katılabilirsin. Gidiyoruz!”Herkes süpürgelerine binmişti.Lilian süpürgeye binmeyi severdi okuldayken Quidditch'e katıldığı için gayet güzel gidiyordu.Ne zamandan beri binmediği için biraz unutmuş olsada eğlenceli günleri anımsadi ve güzüne kocaman bir gülümsede yerleşti.Yaklaşık iki dakika sonra Azkaban'a varmışlardı.Lilian buraya hiç gelmeişti sadece gazetede görmüştü resmini.Kocaman gri tonundaki taşları ortama iyi uymuştu.Binaya iyice yaklaştıktan sonra Lord'un sesi duyuldu.“Nihayet hak ettiğiniz değeri alacaksınız, ben ve tarafım sayesinde! Şimdi yapmanız gereken şey, Azkaban önünden çekilip bize izin vermekle birlikte, herhangi bir kötü ihtimale karşı çevremizde siper olmak!” Ruh emicilerin bu kadar itaatkâr oldukları görülmemişti.Birer,ikişer açıldılar.
“İşte beklediğimiz an dostlarım! Duvarlarıyla cisimlenmeyi olanaksız hâle getiren Azkaban’ı yıkıp alandaki tılsımı bozarak, tüm mahkûmların serbest kalmasını sağlayacağız. Başlayabilirsiniz.” İşte beklediği an gelmişti.Herkesten ayrı ayrı yükselen sesler,patlama ve kırlma sesleri geliyordu.Duvara daha da yaklaştı ve "Expulso." Yıkılma sesi geldi ve ortalık toz duman oldu.Lilian birkaç metre geri çekildi ve etrafa göz attı.Yıkılan duvarların ardından çıkan cadılar,büyücüler ilk önce ne olduklarını şaşırmıştı ama sonra sonu gelmez bir heyecan kaplandığını fark ediyorlardı.Sanırım bir kaç yeni isim daha katılacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melody Laurà Schatten

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ZAY diyomuşum hep birlikte kopuyomuşuzz :D Dark Side ^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Shark.

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPaz Haz. 21, 2009 1:25 pm

“Bunu ona sonra ödeteceğim. Şimdi işimize bakmalıyız. Sen ne dersin Laurà?”
“Kafanızdan geçen şey her neyse onu destekliyorum, Lord’um.”

Güneş, saklandıkları malikânenin karşısına sıralanmış dağların ardından kaybolmak üzereydi. Lord’un yanındaki taş tahtta otururken içindeki heyecan ve mutluluk paha biçilemez derecede artmıştı. Azkaban’ı basma düşüncesi, kendi düşüncelerine o kadar yatkın gelmişti ki, yapacakları katliamı hayal etmeyi kolaylaştırıyordu. Yıkılan taşlar arasından çıkacak olan Ölüm Yiyenler tekrar aralarına katılabilecek ve güçlerini arttıracaklardı. Uzun zamandır güçlenme yolunda olmalarının da verdiği haz ile baskının olacağı anı bekliyordu. Önlerinde referans yaparak sol kolunu Lord O’Connor’a uzatan Eileen’in pürüzsüz kolunu inceledi. Bir çok kişiyi öldüren asasının genç bayanın koluna değmesi ile harekete geçen karanlık işareti kendi kolunda hissetti. Derisinin içinde hareket eden yılan hissini uyandıran bu duygu bir nebze daha mutluluk katarak Laurà’yı gülümsetmeye yetti. Sol kolunu sıyırarak dövmeden tek farkı hareket etmesi olan bu işareti gördüğünden beri karanlığın yandaşlığı için ömrünü adamaya hazırdı. Sağ eli ile çıkıntılı işareti eli ile okşadı. Kuru kafanın içinden çıkan yılan bütün asilliği ile ilerliyordu. Uzun bir süre bakışlarını karanlık işarettin güzelliğinden ayıramadı. Anılarını tekrar yaşıyor; bazen gülümsüyor bazen de kaşlarını yay gibi gererek çatıyordu. Ailesinin Karanlık uğruna öldüğü günleri hatırladıkça içi eriyor ve aynı zamanda da gururlanıyordu. Lord’un Ruh Emiciler’den bahsetmesi ile bakışlarını kolundan ayırdı. Tüm Ölüm Yiyenler karşısında, verilen görevi yapmak için sabırsızlanıyordu. Tüm şaşkın bakışların tek nedeni Ruh Emiciler’in kendi taraflarına geçmesiydi. Laurà’nın bu sonucu ilk duyduğundaki tepkisi ile aynı tepkiyi gösteren sadık hizmetkarlardan bakışlarını ayırarak, odanın en köşesinde bulunan bir balkon kapısı şeklindeki pencereden dışarı baktı. Ruh Emiciler’in adını her duyduğunda iğrenirmişçesine gözlerini buruşturuyor ve ailesinin onlar tarafından öldürüldüğünü hatırlıyordu. Annesinin bir Ruh Emici Öpücüğü’ne maruz kalmış olduğunu hatırladıkça başı dönüyordu. Babası iyi bir kehanetçiydi ve Azkaban’da ölmüştü. Bu sebeplerden dolayı Azkaban’ı yerle bir etmeyi en çok isteyenlerden biri Laurà idi. Ailesini elinden alan bu taş yapıyı yok etmek sadece hıncını almaktan çok, intikam almak kadar zevk verebilirdi ve vereceğine inanıyordu. Saat yedi buçuğa kadar oldukça vakti vardı. Ve bunları düşünmek kendisini sadece hırpalamaktan başka bir işe yaramayacaktı. Ölüm Yiyenler’in dağılması ile oturduğu tahttan kalkıp Lord’a referans yaptı ve büyük odayı aşarak merdivenlere yöneldi. Arkasında duyduğu ayak seslerin sahibini tanıdığı işin göz ucundan baktı. Lorenzo, her zamanki çekingen yürüyüşüyle arkasından geliyordu. Merdivenlerden inip, koridorun en sonundaki büyük şöminenin bulunduğu odaya yöneldi. Tahta kapıyı içeriye doğru iterek açtı. Toz tanecikleri güneş ışınlarının da etkisiyle her yerde uçuşuyordu. Kısa bir hapşuruk sesi çıkararak burnunu ovuşturdu. Toza karşı bir alerjisi vardı. Eski koltuğa bedenini bırakarak Lorenzo’nun içeri girişini seyir etti. Önünde dikilen en yakın dostuna gülümseyerek oturmasını bekledi. Lorenzo ise ayakta kalmakta ısrar edercesine olduğu yerde duruyordu.
“ Lorenzo? Otursana?”
“ Tabii ki Lady’m.
Lorenzo’nun yüzündeki alaylı ifadeye gülümseyerek başını yana çevirdi. Yakın dostunun böyle davranması garibine gitmişti. Tekrar kafasını çevirerek gülmeye devam etti. Yapacakları baskından dolayı mutluydu. Her hangi bir sese bile – örneğin kapı gıcırtısı – gülebilirdi.
“ Ne zamandır bana adımla değil de Lady’m diye hitap ediyorsun Lorenzo?”
“ Peki o zaman Melody... Mutlusun. Çünkü Azkaban basılıyor. Ailenin intikamı için değil mi ? ”
“ Sana boşuna dostum demiyorum. ”
Saatine baktığında daha erken olduğunu görünce, geçmişi hakkındaki düşüncelerini Lorenzo’ya anlatmaya karar verdi. Uzun süre önce – Hogwarts yıllarında – Lorenzo ile bu konu hakkında bir çok kez konuşmuşlardı. Laurà hep en büyük hayalinin Azkaban’ı yok etmek olduğunu anlattığından dolayı gerçek dostunun yüzündeki gülümsemenin kendisi kadar samimi göründüğünü görerek bir kez daha güvendi.
Yelkovan ve akrep hiç durmadan çalışıyor ve zamanı akıtıyordu. Saatin yedi buçuğa gelmesine yaklaşık olarak on beş dakika kalmıştı. Lorenzo’ya “ Kalkalım” bakışını atarak odadan çıktı. Merdivenleri büyük bir hızla çıkarak süpürge odasına girdi. Son sınıfta mezuniyet ödülü olarak halası tarafından alınan süpürgeyi kaptığı gibi toplanma yerine yöneldi. Birkaç Ölüm Yiyen çoktan gelmişti. Laurà’yı görenler referans yaparak yol veriyordu. Lord’un karşısına geçerek selamladı ve yanına geçti. Elindeki süpürgesinin sapını sıkıca tutarak cisimlenmek için hazırlandı. Lord’un cisimlenmesi ardından kendini gidecekleri sessiz, sakin ve arındırılmış bir ortama odakladı. Ayaklarının yerden havalanması ve tekrar yere değmesi arasındaki fark saniyeler kadardı. Jacqueline’nin de orduya katılması ile birlikte tekrar ilerlemek için süpürgelerine bindiler. Aradaki kısa mesafeden dolayı kısa sürek rahatsızlık verici bu yolculuğun ardından karşısındaki denizin tam ortasında, siyah taşlarla döşenmiş iç karartıcı yapıya iğrenerek baktı. Lord’un karşısındaki Ruh Emiciler’in O’na yardım ettiğini görünce, bir kez daha Lord’a saygı duydu. Ağır yükü kaldıran Lord’un omuzları her daim dik, kararlı ve güçlüydü. Büyük orduyu yönetirken hiç zorlanmıyor ve hatta bundan keyif aldığı belli oluyordu.

“İşte beklediğimiz an dostlarım! Duvarlarıyla cisimlenmeyi olanaksız hâle getiren Azkaban’ı yıkıp alandaki tılsımı bozarak, tüm mahkûmların serbest kalmasını sağlayacağız. Başlayabilirsiniz.”
“ Güle güle Azkaban!”

Mırıltısından sonra, taş yapıya biraz daha yaklaşarak cübbesinin içerisinden asasını çıkardı. Hızlı bir şekilde yapıya doğru uzattı. Anılarını tekrar içinde yaşarken, söyleyeceği sözler ardından yıkılacak olan taş binaya lanet etti. Azkaban Hapishanesinin tepesini nişan aldı. Annesi, Azkaban’ın tepesindeki bir hücrede kalmış ve canını vermişti. Sinirlenerek ilk vuruşunu yaptı.

“ Bombarda Maxima!”

Azkaban Hapishanesinin tepesinin yıkılması ile üzerine doğru gelen taş parçacıklarından biri koluna çarptı. Kesik acısını hissetti. Başını çevirdiğinde taşın koluna saplanmış olduğunu gördü. Sert bir şekilde çıkararak taşa baktığında üzerinde annesinin isminin kazındığını gördü. Büyük bir şok geçiriyordu. Sersemleyerek yutkundu. Her an bayılabilirdi. Süpürgesinin sapına sıkıca tutunarak taşı cebine koydu. Asasını bir kez daha Azkaban’a yönelterek büyü gönderdi. Üzerine gelen taş yığınından çevik bir hareketle kurtularak göklere doğru yöneldi. Annesinin hatırasını bulması tesadüf değildi. Sessizce Ölüm Yiyenler tarafından yağma edilen yapıyı izlerken annesinin yanında olduğunu hisseder gibi olunca titreyerek yapıdan olabildiğince uzaklaştı. Uzaktan izlemeye devam ediyor ve yıkılan yapının yok olduğunu görerek cebindeki taşı sıkıyordu... Kolundan akan kanın sıkcaklığı ile birlikte gülümsüyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/laura-sc
Verisimo Carré

GezginGezgin
Verisimo Carré



Mücadele Tarafı : Apocalyptique
Kan Durumu : Thoroughbred
Patronus : Atalarımın Hayaletleri

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPaz Haz. 21, 2009 4:30 pm

Güneşin etrafı ısıttığı ve son gücüyle sanki batmaktan kurtulmak istercesine dağların arasına yavaş yavaş sürüklenişe baktım. Önemli bir toplantı vardı. Ölüm Yiyenler için.. Üstümde siyah cübbem ve suratımda bir gülen bir kafatası maskem vardı. Önemli olan bu toplantı suratında görünmeyen ama dehşet bir gülümseme oluşmasına sebeb olmuştu. Çünkü artık bir baskın verecektik. Azkabana.. Evet doğru Sihir Dünyasının güvenilen yeri olan Azkabana baskın verecektik. Orayı yakıp yıkacaktık. Bu benim en sevdiğim şeydi. Yakıp yıkmak. Bir şeyleri ortadan yok etmek. Bu mavi yeşil dünyadan öbür tarafa sürgün etmek.
Birden cisimlenmeye başladığımı hissettim. Konsantre olduğum yer ufak bir koruluktu. Ölüm Yiyenlerin toplanacağı bir koruluk.. Birden ' pop ' sesiyle borudan geçer gibi oldum. Nefesim tıkanıyordu. Boğulacak gibi olacakken birden tekrar ' pop ' sesiyle ayaklarımı çeşitli bitkilerle dolu toprağa bastım. Ardından etrafıma baktım. Bir sürü maskeli Ölüm Yiyen baskın için gelmişti. Değişik bir şekilde kulaklarıma ses dalgaları geliyordu. Birer cisimle sesiydi. Etrafta bunları duymamak imkansız gibiydi. Sesler azaldı azladı.. bir süre sonra durdu. Herkes toplanmış gibiydi. Havada hırıltılı ve öfkeli sesler yükseliyordu. Hepsinin ellerinde değişik bir uzantı varmış gibiydi. Asalar.. Asalarını çoktan çekmişlerdi. Aynı benim gibi.. Birden Lord'u gördüm. Yanında yakalaşan Lady'yi.. Herkes ufak bir selam vermişti. Bende aynısını yaptım. Onlara karşı duyduğum sadakati kimseye karşı duyamazdım. Sonra Lord konuşmaya başladı. Evet dostlarım, vakit geldi! Azkaban’ın güneyindeki kara parçasına cisimlenip, süpürgelerimizle hava yoluyla Azkaban’a ulaşacağız. Görülme gibi bir sıkıntımız olmayacak; çünkü cisimlendiğimiz arazide bir yandaşımız, Jacqueline, etraftakileri temizledi. Bu kapalı havada bulutların üzerinden uçtuğumuz takdirde, yapacağımızın işin bir riski bile olmayacaktır. Herkes hazır olduğuna göre, gidiyoruz. Birden etrafta yükselen hışırtı sessizliği bir hançer gibi yardı. Büyük hışırtılar ve yerdeki kurumuş çalıların çıkardıkları garip sesler eşliğinde Lord bir kaç kelime daha söylemişti. Birini övmüştü. Ama kim olduğu umrumda değildi. Çünkü aklımda tek bir şey vardı. Yıkım.. Ardından hepimiz birden süpürgeyle yükselmeye başladım. Hogwarts'tayken oynadığım Quiddicth sayesinde süpürgede rahatlıkla durabiliyordum. Etraf kasvet dolu ve hava iyice kapanmıştı. Havanın o turuncumsu ışığı morumsu dönüyor ve karanlık etrafın egemenliğini eline geçiyordu. Birden etraflarında beliren siyah uçan cübbeler gördüm. Bunlar Ruh Emicilerledi. Ardından o siyah ve gri tonların hakim olduğu Azkabanın yüksek mimarisini gördüm. Gelmiştik. Lord bir daha konuşmaya başladı. -Nihayet hak ettiğiniz değeri alacaksınız, ben ve tarafım sayesinde! Şimdi yapmanız gereken şey, Azkaban önünden çekilip bize izin vermekle birlikte, herhangi bir kötü ihtimale karşı çevremizde siper olmak! Birden tüm Ruh Emiciler birer ikişer önümüzden ayrılmaya başlamıştı. Artık o siyah ve gri tonların hakim olduğu yüksek mimari savunmasızdı. Şimdi tek iş oranın tılsımını ortadan kaldırmak ve orayı yıkmaktı. Bu işi zevkle yapıcaktım. Alçalmaya başlamıştım. Kulaklarımda hissettiğim o uğultu hoşuma gidiyordu. Birazdan eski dostlarımıza kavuşacağız ve onları özgür bırakacaktık. Birden emir gelmişti. Lord emri vermişti. Etrafta duyulan patlama sesleri kulaklarıma bir silahmış gibi saldırıyordu. Şimdi bu saldırıya ufak bir soğuk meltemde etkilenmişti. Artık müttefik olmuşlardı. Ama umrumda değildi. Hızla asamı çektim. O uğultuda asamın uğultusunu duymuştum. - Bombarda Maxima ! Birden benim asamdan çıkan büyü etraftaki gürültü bulutuna bir gürültü daha katmıştı. Azkaban yıkılmaya başlamıştı. Her yıkılan duvarın arkasından büyücü ve cadıların şaşkın bakışları ve ardından takip eden o sevinç çığlıklarını duymak beni tatmin ediyordu. Bu baskından sonra aramıza bazı yeni yüzlerin katılmasıda bu sevincin en büyüğü olmuştu benim için..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aiden Ryder O'Farrell

GezginGezgin
Aiden Ryder O'Farrell



Mücadele Tarafı : Pure Darkness
Kan Durumu : Safkan

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPtsi Haz. 22, 2009 1:09 pm

Yükseltili dağların arasında yavaş yavaş kaybolan güneş, bakana rengârenk ışık oyunları yapmaktan çekinmiyordu. Arazinin sınırlarında olan Ryder, buna siper olmak için elini kaldırdı. Ancak parmaklarının arasından geçecek kadar ısrarcı olan kızıl ışınlara engel olamayacağını anladığında tam ters yöne dönerek güneşi arkasına aldı. Okulda dersler bitmişti, öğrenciler akşama kadar serbestçe geziyorlardı. Ancak arazinin sınırlarında oturan profesöre gözlerini diken öğrenci yoktu pek, bu yüzden rahattı Ryder. Duvara yaslandı ve Hogwarts’ın tatil olarak geçirdiği sayılı zamanın keyfini çıkarmaya başladı. Açık mavi gözleri bir anlığına uzakta bir noktaya dalmışken, kolunda bir hareketlenme hissetti. Derhal kolunu açarak ne olduğuna baktı. İşaret hareketlenmişti, derisinin altında adeta bir yılan dans ediyordu. Lord’u onu çağırıyordu, onu ve diğer bütün Ölüm Yiyenler’i. Hemen kolunu kapattı ve etrafına baktı. Hiç kimse yoktu görünürde, olanlarda tamamen aksi yöne bakıyordu. Gayet sakin adımlarla arazinin dışına hareketlendi ve kimsenin görmediğini umarak okuldan cisimlendi.

Ortaya çıktığında, Ölüm Yiyenlerin karargâh olarak kullandığı malikâneye bakıyordu. Direk içeri cisimlenilemiyordu, bunu biliyordu. Asasını kaldırdı ve kendisine doğrulttu. Aklından geçen büyü, asasına işledi ve hemen ardından Ölüm Yiyen cüppesini giymiş, maskesini takmıştı. Hızla içeri girdi ve toplantı odasına çıkmaya başladı. Çıkarken düşünüyordu, bu ani toplantı nedendi şimdi? Sadece olağanüstü durumlarda Lord’un onları işaretle çağırdığını bilen Ryder, önemli bir şey olduğunu biliyordu. Düşüncelerinden sıyrıldı ve saygılı bir şekilde içeri girdi. Lord’unun önünde eğilerek selam verdikten sonra, masada kendisine ayrılan yere oturdu ve diğerlerinin gelmesini beklemeye başladı. Aslında kendisi, Hogwarts’tan fark edilmeden ayrılmaya çalıştığı için son gelenlerdendi, çok gecikmeden kapı tamamen kapatıldı. Etrafına bakan Ryder, müttefiklerde bir eksik göremiyordu, gerçi yüzlerindeki maskelerle kimin kim olduğunu sadece Lord anlayabilirdi, eksik varsa cezalandırılacağını biliyordu. Bir süre bekleyen Lord, ardından konuşmaya başladı.

Kelimelerini kulağına küpe eden Ryder bile, sesindeki heyecanı duyabilmişti. Sert bir ton vermeye çalıştığı kelimeleri, an geçtikçe Ryder’ı şaşırtmıştı. Konuşması bittiğinde, harmanlanmış kelimeleri beyni bir sıraya soktuğunda şaşıracak kadar zaman buldu. Ruh Emiciler ha? Beyni bunun anlamını keşfettiğinde, vücudunun verdiği tepkiyle dudakları kulağına doğru kıvrıldı, ancak sinsice bir kıvrılmaydı bu. İstediğini elde etmeye çok yakın biri gibi. Azkaban’ı boşaltmak hep tehlikeli bir iş olmuştu, ancak Ruh Emiciler’in onlara katılmasıyla hızlı ve temiz bir iş haline gelecekti. Dişleri sıkıldı, adeta bütün kasları gerilmişti, asasını birkaç seherbaza doğrultmak için sabırsızlanıyordu. Bu baskından kazanabileceklerini düşündükçe keyfi katlanıyordu, kayda değer sayıda Ölüm Yiyen’in yanında, doğal müttefikleri de yanlarında olacaktı tekrar. Saat yedi buçukta orada olması gerektiğini hatırladı ve herkesle beraber eğilerek selam verdi ve çıktı. Zaman perisinin bugün onlara insaflı davranacağını umarak dışarı çıktı. Asasını tekrar kaldırdı ve eski kıyafetlerini aldıktan sonra okul arazisine tekrar cisimlendi. Kimse kısa bir süre ortadan kaybolan profesöre dikkat etmemiş gibiydi, tabi bu onun işine gelmişti. Profesör odasına çıktı ve oradaki rahat kreton koltuklardan birine uzanarak akreple yelkovanın dansını izlemeye koyuldu.

Ağır ağır yürüdü yelkovan, akrep daha yavaşça izliyordu onu. En sonunda, beş dakika kala vaktin geldiğini anlayan Ryder, süpürgesini de aldıktan sonra araziden çıktı. Kimsenin onu görmediğine emin olduktan sonra asasıyla kıyafetini tekrar değiştirdi ve cisimlendi. Ortaya çıktığı yer tekrar malikâneydi, erken gelmişti ama yine de herkes oradaydı. Kısa bir süre sonra Lord’da yanındaki Lady’siyle oraya geldi, karşısındaki görüntüden memnun olduğu görülüyordu. Kimse süpürgesini unutmak gibi bir aptallık yapmamıştı. Herkesle beraber Ryder’da eğildi Lord’unun karşısında, ardından Lord konuşmaya başladı. Kendinden emin ama yine de heyecanlı sesinin rehberlik ettiği kelimeler kulağına ulaştığında bir an şaşkınlığa uğradı, süpürge mi? Yine de umursamaz bir tavır takındı, nasıl olacağı önemli değildi, sonuç önemliydi. Yine de, Azkaban’ı süpürgeyle basan Lord ve Ölüm Yiyenlerin görüntüsü gözünün önüne geldiğinde alaycı bir şekilde dudakları kıvrıldı yukarı doğru, besbelli komik bir görüntü olacaktı. Ama yaptıkları şeye bakılırsa nasıl yaptıkları kimsenin umurunda olmayacaktı. Ardından Lord işaretiyle döndü ve cisimlendi.

Epey büyük ağaçlar ve çalılıkların ortasına cisimlendiklerinde, görülmeme sıkıntılarının gerçekten de olmadığını anladı Ryder. Onlar ortaya çıktıktan sonra gelen Jacqueline, bu ortamı sağlamıştı. Lord onu onayladıktan sonra, herkes süpürgelerine bindi ve havalandılar. Hogwarts yıllarından bu spora yabancı olmayan Ryder için bir sorun teşkil etmeyen bu yolculuk, kısa bir süre sonra o iğrendirici yapıya bakmalarıyla son buldu. Ruh Emiciler oradaydı, ama Lord hemen konuşmaya başladı. Şartları dinleyen Ruh Emiciler, konuşmanın hemen ardından yoldan çekildiler ve Azkaban’ın yıkımını seyretmeye koyuldular. Bütün Ölüm Yiyenlerden yükselen haykırışın ardından harekete geçtiler. Hala süpürgesinin üstünde olan Ryder, asasını kaldırdı ve büyülü sözleri haykırdı.
”Bombarda Maxima!” Asasından fırlayan yıkıcı büyü, yapının bölümlerinden birine çarpıp bir kısmını denize döktü. Yıktığı bölümden çıkan bazı mahkûmların yüzündeki şaşkın ve sevinmiş ifadeye şöyle bir baktı, buradan çıkacaklarında yapacakları şeyleri gözlerinden bile okumak mümkündü. seherbazlar gelene kadar işlerini bitirmiş olup olmayacaklarını merak etti Ryder, bunun üstüne birkaç seherbazın canını almak yeterince tatmin edici olurdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eileen Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Eileen Garcia



Mücadele Tarafı : Doğduğundan beri Ölüm'le
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Sırtlan

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptyPtsi Haz. 22, 2009 8:18 pm



Dava~

“ Artık reddetme olanağın kalmadı Eileen, hadi bırak olan olsun !”
Gözlerini devirerek yanındaki hakime, oradan da oval çerçevenin ortasında kalmış gibi hissettiği yüzlere baktı. Tanıdık birkaç yüzde aynı ifade vardı ve ona bırakmasını emreder gibiydi. Başını eğerken son bir kez Mike’ın gözleri ile buluştu. Yüzüne yerleştirdiği gülümseme yaptıklarından eğlendiğini gösterir cinstendi. ‘ Neden biraz daha temkinli davranmazsın ki?’ Karşısındaki adamın gözlerini kendininkilere kilitlediğinde aralarındaki bağı oluşturmuşlardı. Bakışları arasına kimse giremezdi. Tüm düşüncelerinin karşısındaki adama iletilmesi için tüm dikkatini ona vermişti. Beklediği sözler birkaç dakika sonra kendi beyninde oluştu. ‘ Bırak artık Eileen olan oldu!’ Salık ellerini göğsünün hemen altında bağladı ve başını hafifçe eğerken sinsi bir edayla karşısındaki yakışıklı yüze gülümsedi. O kadar hırpalanma bile düşüncelerini bozamamıştı. Kısa bir göz hizasının kayboluşu ile aralarındaki bağ koptu ve yine söylenenleri işitmeye başladı. Gür bir ses arkasından hızla yükseldi. ‘ Karar!’ Gözlerini uzun bir süre yumdu ve başını çok az bir açıyla yukarı kaldırırken onu kısa süre sonra tekrar görmeyi diledi. Eileen’a söylenecek bir sözü olup olmadığını sorduklarında kısa ve net bir şekilde yok demişti. Onu savunmak gözleri Eileen’ın üzerinde yoğunlaştırsa da önceden önlemini almıştı. Sanki Mike’ı savunmak istemiyor gibi davranmış ama alttan onu savunmak için herkesi ayarlamıştı. Tüm bu olaylar içinde Jacqueline ve Eileen’ın parmağı vardı. İki cadı sanki bir müridini savunmak değil de normal birini savunur gibi gözükmüşlerdi. Eileen Mike gibi ne olacak diye tedbiri elinden bırakacak bir kadın değildi. Gözleri onun üzerine yoğunlaştığında, Mike yavaş yavaş tekrar alta indirildi; yüzünü eğmiş diğer insanlara benzemeyen bir sükunetle görünmez olmuştu. O saygı duyulacak biriydi ve onu yeniden görmek için elinden geleni yapacaktı. Gözlerinin önüne düşen birkaç tutamı eliyle geri iterken hala Mike’ın olduğu yere bakıyordu. Tüm Büyüceşura hakimleri hareketlendiğinde Eileen Jacqueline sesi ile irkildi ve kadının tınısına kulak kesilerek onunla birlikte salondan ayrıldı.

Davadan Sonra~

Yerine getirilmesi gereken görevlerinin devamı belki de hayatının sürüp gitmesine yardım eden ufak ayrıntılardı. Eileen malikanenin yakınlarına cisimlenirken aklında tek bir şey vardı oda Mike’ı kurtarmak! Nedense hiç kimseyi kaybetmeyi göze alamıyordu. Aralarındaki bağın kuvvetli olup olmaması önemli miydi? Hayır, hiç sanmıyordu, o yok olan herkesle güçlerinin de bölündüğü düşüncesindeydi. Bu yüzden daima artmak isteyen biriydi, ne olursa olsun! Hızlı yürüyüşünü malikanenin kapısına varana kadar sürdürdü. Kapıda kısa bir soluklanmanın ardından içeri süzüldü. Evin her basamakta gıcırdayan merdivenlerden tek tek çıkarken hiç görünmeyen ev cinlerinden gelişinin haberi verildiğini biliyordu. Aralık kapıyı bir kere tıklatmasının ardından hiçbir sesi işitmeden içeri girdi. Lord’un yüzü kapıya çoktan dönmüş onu bekliyordu. Sağ elini sol göğsü üzerine koyarak hafifçe eğildi. Bakışları Lord ve Lady üzerinde kısa bir an dolaştıktan sonra davanın sonucunu dile getirdi. Davada çıkış yolu bulamamıştı, baş seherbaz tüm delillerini en iyi şekilde mahkemeye bildirmişti ve hiçbir şekilde Eileen o delillere ulaşamamıştı. Delillerin varlığı her dakikada onun canını sıkmayı başarmıştı. Baş seherbazın çalışanları da göz ardı edilmeyecek düzeyde kişiler olduğunu işte o an anlamıştı. Lord’un sol elini çıkar derken aklında baş seherbazın görüntüsü canlanmıştı. Bir anlık tiksinti ile cübbesinin kolunu sıyırdı. Yılanın sarmaladığı şekil Lord’un asasının beyazın zıttı olan siyaha dokunduğunda kıpırdanmaya ve nahoş bir hisle içinin dolmasına neden oldu. Asanın bedeninden ayrılması, hala oynayan yılan ve cübbesi ile örttüğü figür boyunca geçen zaman o kadar çabuk geçmiş gibi gelmişti ki… Birkaç dakikanın ardından merdivenlerde ki gıcırtılar yükselmişti. Gelen birçok Ölüm Yiyen kendilerine en uygun yeri seçerek bir köşeye çekiliyordu. Eileen pencerenin yakınında duvara yaslanmış gelen her kişinin yüzündeki anlamı kavramaya çalışarak fütursuzca gözlemliyordu. Tüm Ölüm Yiyenlerin doldurduğu kalabalık tamamlandığında Lord’un sesi içerde yankılandı. Uzun kurduğu cümlelerden birinde adının geçmesiyle gözlerin onun üzerine kaydığını hissetti. O ise bakışlarını Lord’dan bir an bile ayırmamıştı. Sözleri bitiminde bir an Lady’in güzelliğine kaydı gözleri ve duruşundaki asaletin hiç bitmediği cadının eskisinden daha da güçlü olduğunu kavramak için ona bakmanın yeterli olduğunu düşündü. Belli bir saatte tekrar gelme emri geldiğinde Eileen malikane odalarından birine geçti. Ne evine gitmek istiyor, ne de burada kalmak istiyordu. Gitmek istediği yere birkaç saat kalmıştı ve sabırsızlığının doruklarında yanlış bir yola sapmayı engellemekten başka seçeneği yoktu. Bekleyecekti!
Yalnız kaldığı odada Jacqueline’in varlığını aradı, keşke onunla gitseydim gibi hayıflanmak boşuna değil miydi? Pencerenin pervazına dayadığı dirseklerini çekerken yürüyerek gelen Ölüm Yiyenleri göz ucuyla seyretti. Hızla malikaneye varma telaşındaki büyücü ve cadılar yapacaklarına uygun bir şekilde katılıyordu toplantıya, Eileen üzerindeki cübbeyi kırık aynada kontrol etti ve burnunun üzerine taktığı siyah, gri maskeyi itinayla yerleştirdi. Tek dikkat çeken gözler önündeki dudakları değildi, onun kadar maskenin ardında gizlenmiş ela gözleri de bir hayli kendini belli ediyordu. Cübbesinin devamı olan başlığı başına geçirdi ve tenin, saçlarının varlığını onunla birlikte gizledi. Herkes bulunduğu odaya adımını attığında Lord’un sesi içerde yükselmişti. Artık gidiyorlardı. Biraz önce elleri arasına aldığı süpürgeye kısa bir an baktı. En son Slytherin maçında vurucu olarak mı kullanmıştı? Hayır, daha önce birkaç defa kaçmak için işini gören bir alet olarak hayatında yer almıştı. Konuşmanın ardından kendini dışarı attığında bir an önce okul anılarına dönme ve Mike kavuşmayı düşlemekten başka bir şey aklında yoktu. Gözlerini kapadı ve elindeki sert sopayı şiddetle sıktı. Süpürgenin varlığı ile cisimlendiğinde Jacqueline’in yüzünü ilk gören belki de oydu. Kısa bir gülüşün ardından onun süpürgesi üzerinde havalandığını gördü ve aynı tepkiye yenik düşmüş gibi süpürgeyi uçuş pozisyonuna soktu. Birkaç saniye sonra havada ağaçları sağlı sollu hızla arkasında bırakırken Azkaban’a havalanırken buldu. Serinliğin bedenin açık yerlerine değdiğinde verdiği büyük hazla daha da güçlendiğini hissediyordu. Hala başlığı kafasında tek bir titreşime uğramamış olmasına rağmen içine giren akım bedenini diri tutuyordu. Ayakları Azkaban’ın sert taş duvarlarına değdiğinde daha fazla bekleyemeyeceğini biliyordu. Elinde sıkıca tutuğu asayı duvarlardan birine doğru yöneltti ve fısıltıyla çıkan sözcükler saniyeler içinde yerine ulaşmıştı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Briareus Dean O'Learnot

Sihirsel Gelişim Bürosu BaşkanıSihirsel Gelişim Bürosu Başkanı
Briareus Dean O'Learnot



Mücadele Tarafı : Kendisi.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Re'em

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptySalı Haz. 23, 2009 8:54 pm

Parlayan mührün efsunu kendisini uyanması için uyarırken, hafif bir iç gıcıklığıyla gözlerini açtı. Ölümyiyenlerin karargâhı olarak bilinen malikânenin tamamen farklı bir yerindeydi, hissedebiliyordu. Yavaş yavaş karanlığa doğru yol almaya başlayan güneş bulutları olabildiğince parlak bir biçimde süzüyor, günün en güçlü ışıklarını odasına savuruyordu, günün son ışıklarını. Yavaş yavaş uyanıyordu güneşe karşı. Ardından büyük bir hızla giyindi ve salona yetişti. Kendisinden saniyeler sonra etrafa doluşan ölümyiyenler, bu güçlü topluluğun benliğini oluşturuyorlardı Lord'a duydukları saygı ile. Lord, heyecanın belirginliğini küçük bir nebze de olsa gösterdiği sesini topluluk üzerinde otoriter bir havaya dönüştürüyor, yapılacaklardan bahsediyordu. Karanlık taraf yandaşlarından biri olan Mike, Azkaban Hapishanesi'ne atılmıştı. Davasına Baş Ölümyiyen Eileen Garcia bakıyordu, bundan dolayı çabuk bir biçimde herkesin haberi olmuştu. Onu geri almaya, Azkaban'dan çıkarmaya gideceklerdi. Herşey hazırdı, ve yeni ölümyiyen bunun küçük bir parçasıydı, şimdilik.

Aradan yaklaşık boş ve sıkıntılı iki buçuk saat geçmiş, yetişkin ölümyiyenler baskına gitmek üzere burada buluşmuşlardı. Malikânede hazırlanan ölümyiyenler yerlerine geçiyor, güney tarafı hariç cisimlenerek veya yürüyüş yoluyla gidilemeyecek olan Azkaban arazisine gitmeye hazırlanıyorlardı. Ruh emicilerin İmperio lanetinin etkisindeki Onslow Silimaure tarafından kendi taraflarına geçirildiğini kendilerine bildiren yok sesini bütün kudretiyle bildiriyor, Briareus'un hafifçe gizlenmiş heyecanını körüklüyordu. Bu büyük çaplı olarak çıktığı ilk görevi idi. Genç bir ölümyiyen idi şimdi, abisinin isteğini yerine getirmeye çalışıyordu. Onun izinden gider bir haldeydi. Eragon'un aklına gelmesiyle sürüklendiği merak, abisinin nerede olabileceği gibi sorular sordurtuyordu kendine, sessizce. Gerçekten, garip ve sessiz bir biçimde ortadan kaybolmuş, akıbeti de daha su yüzüne çıkmamıştı. Merak içine düşmüş yüz hatları hızlı bir biçimde büzüştü, ardından hemen normal hâline döndü. Hissedebiliyordu sanki, yavaş yavaş ilk görevini gerçekleştireceği kara parçasına doğru bedeni zerreler hâlinde ulaşıyordu. Çok kısa bir süre sonra vardığı kara parçası, bütün iğrençliğiyle karşısında duran Azkaban Hapishanesi'nni güneye bakan cephesi idi. Kara parçasındaki tüm ölümyiyenler Lord önderliğinde süpürgelerine binerken, Lord hızlı davranıp süpürgesini havalandırmış ve göğe çıkarmıştı. Göğe yükselip Lord'un ilk adımını kısa süreli bir biçimde beklemeye başlarken, Lord sesinin titreşimlerini dağıtan bir etki ile ruh emicilere yansıttıktan sonra bütün ölümyiyenler büyük yapıya saldırmaya başladı. Yüzüne yerleşen hevesli gülümseme kıvrımlarında kalıcılığını korurken, süpürgesi ile uçuyor ve o da yapıya yaklaşıyordu. Asasını hızlılıkla cebinden çıkardıktan sonra duvara karşı hedef aldı ve sihirli sözleri fısıldadı.
'' Bombarda! '' Duvarın parçalanan bazı kısımları hışımla yere düşüyor, yeryüzü ile temasını sağladığı an paramparça oluyordu. Parçaladığı duvarın bir kısmından kendisine bakan korku dolu bir çift göze rastladı. Sakalları iyice kirlenmiş, saçları göğüs hizasına varan, kirlenmiş teninin sakladığı yeşil gözleri parlayan adam ona mutlulukla bakıyordu. Ama görev, Mike'ı kurtarmaktı. Bundan dolayı adamı kurtarıp görev dışına çıkmış olduğunu düşünme riskine giremedi, adamın parıldayan gözlerine soğuk bakışlarını indirdi. Hemen ardından gördüğü görüntü onu biraz şaşırtmıştı. Elindeki bir taşı sıkarak giden Karanlık Leydi, kolundan yaralı idi. Emir almayı sevmeyen yapısı, çıkarlarına ve bağlılığına uyan ölümyiyenlikten dolayı değişiyor, sadık bir hâle bürünüyordu. Geri dönüp Leydi'nin yanına ulaştı ve konuştu. '' Leydim, siz iyi misiniz? '' Gözlerine bağlılıkla bakarken duvar tarafından gelen çağırışlar, onun fısıltıyla karışık bir Ferula büyüsü yapmasına sebep olmuştu. Duvara doğru yeniden yaklaşırken, asasında olan elleri yeniden kıvrıldı ve güçlü bir tonda haykırdı. '' Bombarda Maxima! '' Büyük bir patlamayla yere düşmeye başlayan taş kütleleri, zaferin göstergesi oluyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andrea Autumn

GezginGezgin
Andrea Autumn



Mücadele Tarafı : Çocuklarım.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Yarasa

~ Azkaban Baskını Empty
MesajKonu: Geri: ~ Azkaban Baskını   ~ Azkaban Baskını EmptySalı Haz. 23, 2009 10:02 pm

18.42

‘’Ne, Azkaban mı? Ne zaman oldu bu iş.''
‘’Jacqueline çabuk olman gerekiyor. Cisimlenme işini halletmen ve etrafı temizlemen gerekiyor. Uygun bir seç. En geç 7.30 da orada olacağız.’’

Bugün katılmadığı bir dava neler açmıştı böyle. Bu karmaşık konuşmanın şokunu atlamamışken karşısındaki kişinin birden kaybolması işleri daha da zorlaştırmıştı. Azkabanı basmak.. Gerçekten önemli bir şeyler olduğunu farkına varmıştı. Şimdi yapması gereken cisimlenme işi için en uygun yeri bulmak ve şu işi ayrıntısıyla öğrenmek. Peki ama nereyi seçecekti yandaşları için? Azkabanın güneyinde bir yerleri tercih etmesi en doğru karar olacaktı. Evet evet. Bu iş için düşündüğü yerin en iyi olacağını biliyordu. Şimdi yapması gereken tek şey uygun yere gitmek ve etrafı temizlemek.

19.34

‘’Sizi lanet olası leşler. Lanetimin tadına bakmak soluğunuzu ne de güzel kesiyor öyle!’’

Jackie etraftaki leşleri sırasıyla temizlerken içindeki garip düşüncelerine de engel olamıyordu. Ölüm yiyenlerin anlattığına göre Lord şu anlatılan davanın sonucundan memnun değildi. Azkaban’ı basma nedenleri de buydu işte. Son gelişmelerden bir haber olsa bile olayları kabataslak bir biçimde öğrenmişti sonuç olarak. Azkaban’ın güneyinde bulunan işte bu kara parçası artık eskiye göre daha temizdi! Etrafın ürkütücü, garip sessizliğini kendisi yaratmıştı. Pek de masum saymadığı ve ne olduğunu bile bilmediği insanları alel acele öldürmüştü, gözünü kırpmadan. Lord bir emir verdiyse, buna uymak büyük bir onur olurdu. Öyle de olmuştu. Görevini iyi yaptığını düşünüyordu... Uzun boylu ağaçların, çalıların olduğu koru o kadar sessizdi ki. Adeta uzaklardan gelen sessiz çığlıklara yankı oluyordu. İşte geliyorlardı! Garip bir ses... Adeta yeri birbirinden ayırıyor, ikiye bölüyor gibiydi. Jacqueline cisimlenmeden sonra Lord ve Lady’ye asil selamını vermişti. “İyi iş çıkarttın Jacqueline. Şimdi bize katılabilirsin. Gidiyoruz!’’ Evet iyi iş çıkartmıştı gerçekten de! Bunu birde Lord’dan duymak… İşte asıl onurlandırıcı buydu. Jackie elbette anlamında başını salladıktan sonra diğer yandaşlarının yanına geçti. Eileen… Eileen. Onu arıyordu gözleri. Ah şimdi gidiyorlardı. Jacqueline kısa mırıldanmasndan sonra eline bir ok gibi gelen süpürgesine bindi. Uzun eteği ile bu işi yapmak o kadar da kolay sayılmazdı ama katlanacaktı elbette. Eileen’i gördü dikkatsiz gözleri bir anda. Birbirlerine kısa bir gülümseme attılar. Daha sonra Eileen gibi Jacqueline’de süpürgesiyle meşgale olmaya başladı. Bütün ölüm yiyenler sıra sıra havalanıyorlardı azkaban’a. Havalandığında pek bir şey hissetmiyordu. İşini her zaman olduğu gibi ve olması gereken gibi yapacaktı, profesyonelce. İşte azkaban’a yaklaşırken bunları düşünüyordu. Herkes gibi o da neler olacağını tahmin ediyordu. Suçlu sayılanlar serbest kalacak, azkaban darmaduman olacaktı.

Azkaban’a yaklaştıklarında Lord’un ihtişamlı sözlerine tanık oluyordu herkes.“Nihayet hak ettiğiniz değeri alacaksınız, ben ve tarafım sayesinde! Şimdi yapmanız gereken şey, Azkaban önünden çekilip bize izin vermekle birlikte, herhangi bir kötü ihtimale karşı çevremizde siper olmak!”

Ruh emicilerle bir anlaşma yapıldığını şimdi anlamıştı Jackie. Bu durum elbette işlerini daha kolay kılıyordu. Ruh emicilerin karanlık tarafta olmaları ve Lord’a resmen ithaat etmeleri... İşler sandığından da iyi gidiyordu Jackie’ye göre. Kısa bir uçuşun ardından azkaban duvarlarına yaklaşmışlardı. Lord’un sözleri tekrar bütün dikkatleri toplamıştı. “İşte beklediğimiz an dostlarım! Duvarlarıyla cisimlenmeyi olanaksız hâle getiren Azkaban’ı yıkıp alandaki tılsımı bozarak, tüm mahkûmların serbest kalmasını sağlayacağız. Başlayabilirsiniz.”


İşte zamanı gelmişti. Jackie süpürgesini güney tarafta bulunan duvarın olduğu tarafa yöneltti. Yandaşları çoktan haykırmaya başlamıştı bile. ‘’Bombarda Maxima!’’ Diye haykırdı bu kez de Jacqueline hınçla. Bunu yapmak hoşuna gidiyordu, büyük bir haz veriyordu ona. Ondan öte... Ondan istenileni yapıyordu işte... Güzel bir son oluyordu. Zafer kokan.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

~ Azkaban Baskını

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-