Toplantı

Gezgin

TOPLANTI RPSİ
Zaman:Akşam 12 suları
Kurgu: Toplantı için Phenessa burayı önünden geçerken bulmuştur.Neithan ve Marcus burayı toplantı alanı olarak kullanmaya karar vermişlerdir.
ROL OYUNU SIRASI
-Phenessa
-Diğer üyeler
-Marcus ve Neithan

Adminlerden izinlidir*

Gezgin

Phanessa rastlantı üzerine burayı bulmuştur.
Uzun zamandır haylazlıklarına ortak olacak, onların gizli buluşmalarına yarayacak bir mekân ararken kendisini dördüncü katta bulur, ve daha önce hiç görmediği bir odayı fark eder. Burasıda neresiydi ? Ve en önemlisi Phanessa neden önceden burayı farkedememişti ?!

Neithan ve Marcus'a söyledikten sonra ise bugün, burada bir toplantı yapmak üzere hazırlanırlar. Phanessa htiyaç odası diiye adlandırılan odada ortalığı ayarlarken, Neithan ve Marcus dışarda bekleyip diğer öğrencilerin yolu bulabilmeleri için rehberlik yapmaktadırlar. Üyelerin gelmesinden sonra Netihan'la beraber içeri giren Marcus sayıca az olduklarını fark ederek usulca yerine oturur, ve toplantı eksik kişilerde olsa başlamak zorundadır ...

"Evet arkadaşlar, bundan sonraki toplantılarımız burada olacaktır. İlk gün yolu bulabilmeniz için Neithan ve Marcus size rehberlik yapmıştır, fakat bundan sonra bir rehbere ihtiyacınız olmadığı kanısındayım. " Heyecanlanmıştı, ama soğukkanlılığını ve sesinin titremesini kontrol edebiliyordu. İlk defa böyle bir görevde olmasından kaynaklanan heyecanıyla üyelere rezil olmamak istiyordu. Ve duraksadığı her saniye gözlerini üyelerden kaçırdığı için bu telaşını belli ediyordu. Bunun için konuşmasına devam etti. "Görüyorum ki aramızda gelmeyenler var, eğer bir sonraki toplantıya gelirlerse, onları yanınızda getirin de kaybolmasınlar... Ee söz hakkı almak isteyen var mı ?"

Bu sözlerinin ardından sakinleşen Phanessa üyelerin konuşmalarını bekledi ...

Banned

Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Hogwarts koridorları yeni bir sessiz geceye gömülecekken aksine yeni bir güne başlarmışçasına şen şakrak bir hal alıyordu.

Dorion eline asasını almış, üstünü giyinmiş bir biçimde ortak salonda oturuyordu. Oturduğu yerden yüzüne vuran şömine ışığının haricinde arada sırada Dorion’un saatine bakmak için yaktığı asası odayı aydınlatıyordu. Saat 11:30 civarında Dorion ağır bir hareketle yerinden kalktı. Ravenclaw ortak salonundan dışarıya açılan geniş kapıdan koridorlara doğru da ağır adımlarla ilerleyerek çıkmıştı.

Saat 12’i vuruyordu ki Dorion 4. katın ortasında bekleyen iki dostunu gördü.

- Selam çocuklar. Toplantı başladı mı? Dedi Neithan’a. Neithan ona ‘hayır’ anlamında bir baş hareketi yaptı. Dorion kapıyı açtı ve içeri girdi. Az önceki sorusuna göre çok saçma kalan bir şey vardı; Toplantıya ilk gelen üyeydi.

Kısa bir zaman geçtikten sonra içerisi biraz daha kalabalıklaştı. En son Neithan ve Marcus da geldikten sonra Başkan Yardımcısı toplantıyı başlattı. Kısa bir giriş ve bilginin ardından ‘söz hakkı alan kişi var mı’ gibilerinden bir soru sordu. Dorion elini ağır ağır kaldırdı:

- Öncelikle İlginç Buluşlar Bölümü Başkan yardımcısı olarak bazı özel çalışmalarım var fakat bunları hayata geçirmek için sadece ben ve başkanın olması yetersiz diye düşünüyorum. En azından bir kişinin daha bizim çalışma grubumuza katılması şart. Sadece bizim bölümümüze değil bütün bölümlere birer üye şart. Çünkü şu an ki durumumuz öğrencisi olmayan bir okulun müdürü olmaya benziyor. Üyesiz nasıl başkan ve başkan yardımcısı olabilir ki? Bunun için de çözüm yolunun yeni bölümler açmaktansa öncelikli olarak üyelikleri doldurmalıyız.

Bir ikinci konu ise şüphesiz ki yapacağımız eğlenceli eylemlere kararlar vermeliyiz. Yoksa ne zaman ne yapılacak kim bilebilir ki?

Bir soruda şahsen kendi bölümüm adına soruyorum ki yapacağımız buluşlara karar verdiğimizde danışma mecburiyetimiz var mı yoksa istediğimiz şekilde buluş için uğraşmaya girişebilir miyiz?

Dedi ve yerine oturdu. Bu konuşmayı sıkıcılığından dolayı kendine hiç yakıştıramıyordu…

Gezgin

Yorulan bedenini dinlendirmek istemesine rağmen zorla onu ayakta tutan bir şey vardı bugün. Maceraya atılmak… Marcus okulun başlamasının ardından haftaların nasıl geçtiğini anlamamıştı. Zaman su gibi akıp giderken Gryffindor öğrencilerinin macera damarları da ister istemez kabarıyordu. Bu tanımlara uyan bir öğrenci de Marcus’tu derslerin baskıcı tavrından başka kendine bir eğlence bulmak istiyordu. Okulda bulunan gizli bir grubun başkanı olsa da ona zevk verecek bir şey istiyordu. Bu isteği sanki bir dilekmiş gibi olmuştu. Buna hem şaşıran hem de sevinen Marcus bir gizli kulubün açılmasından sonra ona üye olmuş. Ve bu gruba yardım etmek amacıyla Savunma Bölümü Başkanı olmuştu. Marcus sihrin önemli bir dalı olara gördüğü Savunma sanatının tüm inceliklerini öğrenmek için kitap bulması gerekiyordu. O yüzden de gideceği bir yer vardı;Kütüphane

Koşar adımlarla hızla gittiği kütüphanenin altını üstüne getiren Marcus fazla dikkat çekmemek için kütüphanenin ücra bir köşesine sığınmıştı. Burada bulunsa bile en sonunda dikkat çekeceğini biliyordu. Bu yüzden Marcus çantasının içinde bulunan önemsiz notları çıkardıktan sonra hemen bulabildiği tüm kitapları doldurmaya başladı. Giderek ağırlaşan çantaya en sonunda on kitabı sığdırmayı başarmış Marcus buradan nasıl dikkat çekmeden çıkacağını düşünürken zaman gittikçe daralıyordu. Ve Marcus sonunda dayanamyıp ayağa kalktı ,beyninde şimşekler çaktı ve çözümü buldu. Eline bir kitap alan Marcus çantasını ücra köşesine bıraktı. Tek yapması gereken kolay bir büyüydü. Ve bunda usta olduğunu bildiği için hiç tereddütsüz elini cebine soktu. Ve büyülü sözcükleri hızla mırıldandı.”Accio Çanta”

Çantayı alır almaz ortak salona yönelen Marcus saatin gece yarısını gelmesini beklemeye başladı. Şöminenin çıtırtısının ilk başta duyulmayan ortak salonda zaman geçerken çıtırtı kendini yavaşça belli etmeye başlıyordu. Bir ödevle uğraşıyormuş gibi görünen Marcus öğrenclerin yataklarına dönmesini beklerken saatinin çalmasıyla irkilmişti. Saat 11.45’di ve artık kalan birkaç öğrenciyi de yataklarına döndürmek zorundaydı. İlk toplantıyı asla kaçırmak istemiyordu. Bu yüzden asasını çıkardı. Ve kendi bulduğu bayıltma büyüsünü fısıldadı.”Ronnissera” Çocukların birer birer gözlerinin kapanmasının ardından Marcus hemen çantasını alarak İhtiyaç koridorunun bulunduğu koridora doğru yürümeye başladı.

Kendisine birisinin eşlik etmemesini söyleyen Marcus İhtiyaç odasının önünde üç kere gidip geldikten sonra odanın muhteşem bir şekilde açılmasını gördü. Ve hızla içeri girdi.Üyelerin bazıları oturmuş diğer üyeleri bekliyor gibiydi. Marcus’ta üyelere selam verdikten sonra yerine oturdu. Ve üyelerin teker teker düşüncelerini açıklamasını izledi.İlk başta Elfan kalkıp düşüncesini açıkladı. Ve hızla yerine oturdu. Marcus’ta sıkılmaya başlamıştı. Bunun için söz alarak kendi bölüm başkanlığı üzerine konuşmaya başladı.”Ben basit savunma bölümü başkanı olarak kendi büyülerimizi üretmemiz görüşündeyim. Tabiî ki bazı kitaplardan da öğrenebileceğiz güzel büyülerde var. Onları kullanarak uygulamalı bir şekilde basit savunmayı öğrenmeliyiz. Belki de bu öğrenme aşamalaının en önemlisi Basit Savunma siz de kabul ederseniz bir dahaki toplantı için çalışabileceğimiz bir şeyler getirelim”dedi. Daha kendi dediğini anlayamadan cümleler ağzından dökülmüştü. Arkadaşlarının şaşkın bakışlarına baktıktan sonra yerine oturdu. Ve bir dahaki kişinin konuşmasını beklemeye başladı.

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

Kısa saçlarından yavaşça parmaklarını geçirdi. O kadar bunalmıştı ki koskoca kütüphanede, içindeki karmaşayı dahi oturduğu yerin sessizliği hafifletmemişti. İki rafın arasındaki camın kenarına yerde bağdaş kurarak oturmuş, kucağındaki tılsım kitabı ile yeni büyüler keşfetmenin hazzı bile onu mutlu edemiyordu. Gözlerini kısarak bakışların rafların sonuna kaydırdı. Geçen birkaç binanın öğrencilerin kısık sesli konuşmaları onu tılsım kitabından uzaklaştırmıştı. Artık gitme zamanı geldiğini biliyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve tılsım kitabını çıkardığı rafa koydu. Konuşulacakları merak ediyordu, en önemlisi toplantı yerinin farklılığı hakkında çok konuşulmuştu ve onun neye benzediğinin daha çok merakı içindeydi. Gözleri bir an kütüphaneden ayrılan Marcus ile buluştu. Onunda artık toplantıya gittiğini tahmin etmek hiç de zor değildi. Yine de onun on ikiye kadar ne yapacağına aldırmadan kendinin ne yapacağını düşünmeye başladı. O saate kadar ne ile oyalanabilirdi ki? Son çare olarak Ortak salonun loşluğuna gömülebilirdi. Ama bunu yapmak nedense hiç istemiyordu. Yavaş yavaş yürüdüğü koridorda ilerlerken daha önce fark etmediği bir boşluğa kendini salarken bulundu. Onu rahatsız etmeyecekleri koridorun ücra köşesinde oturarak elindeki diğer kitapların sayfalarını araladı. En azından daha ortak salonda kimseye neden uyumadığını anlatmak zorunda kalmayacağını düşünmüştü. Bir an aklına Margrit geldi, onunda bu toplantıya geleceğini biliyordu. Gerçi toplantıya Margrit ile gitmek fikrini nedense düşünememişti. On biri geçen saati fark ettiğinde ortak salonun yoluna doğru ilerlemeye başladı. Merdivenlerde oldukça sessiz ilerlemeye çalışıyordu. Bir anlık tepki ile önüne geçen kızı fark etmedi. Gözlerini kısarak baktığı kızı çabucak tanıdı. Margrit’in fısıltılı sesi kulaklarına çabucak ulaştı.
“ Hadi toplantıya gidiyoruz.”
Daha sonra fark ettiği birkaç kişiye selam verdi. Onları toplantı yerine götürmeleri ilkinde büyük risk taşıyordu. Hepsi birlikte olunca fazla göze batıyorlardı. Margrit ile arkada yavaşça ilerledi. Nedense gittikleri koridoru tahmin ediyordu. Sezgilerinin yanılmadığına şahit olarak beklediği koridora adımını attı. Koridorun sessizliği ve portreler ona tanıdık geliyordu. İki sene önce burası fazlaca uğrak yeri olmuştu. Sessizliği onun huzur kaynağı olmuştu. Ama nedense burada onların toplantı yapabileceği bir odanın bulunduğunu hiç hatırlamıyordu. Yine de önündekileri takip ederek koridorda bulunan bir aralığa daldı ve önünde kişilerin odaya girmek için yaptıklarını seyretti. Bir anda beliren oda onu kısa bir şaşkınlığa uğratsa da Hogwarts’da olmayacak ne vardı ki? Kendinin keşfetmediğine üzülerek ihtiyaç odası dediklere yere girdi. Margrit’in önünde geçmesi ve yerdeki minderlerden birine çöreklenmesiyle Marque’de yavaş adımlarla o yöne gitti ve yanına kendi için minder çekerek oturdu. Kısa zamanda diğer bir grubun içeri dalmasıyla toplantının başlangıcı yaklaşmış oldu. Derin bir nefes alıp bekleme haddinin son safhasına geldiğinde Teah’ın hoş sesi kulaklarında çınladı. Sarı saçlı kız her zamanki gibi gözlerini kamaştırmayı beceriyordu. Onun tınısı oldukça hoş sözlerini kulak asarken toplantının devamının nasıl geçeceğini merak ediyordu. Elfan’ın ayağa kalkmasını fark etmemişti. Onun sözlerinin yarısına yetiştiğinde aklında bir sürü düşünce ile boğuşuyordu. Çok güzel fikirler vermişti ve Marque’nin düşüncelerine yön olmuştu tüm bu konuşmalar. Ardından yükselen ses onun bakışlarını o tarafa çevirmesine neden oldu. Marcus’un sözlerini oldukça ciddi bulsa da hoşuna gitmişti. Gözlerini kısarak yavaşça elini kaldırdı ve kendinin de söyleyeceği bir şey olduğunu ifade ettiklerini anladığında sakin bir tavırla konuştu.
“ Eğer isterseniz, kütüphane de pek rastlanmaya büyüleri ben keşfedebilirim, ya da bulabilirim diyelim! Eh ne de olsa Tılsımlarla ilgilenen benim.”
Hiç kalkmadığı minderde biraz kıpırdandı, sözlerine cevap beklediğini ima eder gibi! Ellerini bağdaş kurduğu bacaklarında dizlerine koymuştu ve herkesin gözleri ile kısa bir an temas kurdu. Ona yardımcı olacak kişilerin olup olmadığını da merak ediyordu. Tılsımlardan hoşlanan çok kişi olsa da bulma konusunda pek meraklı büyücü ve cadı ile karşılaşmamıştı.

Gezgin

''Uf!'' Babasının hediyesi olan baş ucu saatinin yavaş ilerlemesi, sıkılmasına neden olmuştu. Muggle bir yazar tarafından yazılmış aşk romanının büyülü dünyasına kendini verememesinin nedeni olan toplantı, onu heyecanlandırmıştı. İhtiyaç Odası'nda yapılması planlanıyordu; adrenalinin yükselmesini sağlayan nokta da buydu. İhtiyaç Odası hakkında herşeyi bilen nâdir öğrencilerdendi. Defalarca orada bulunmuş, farklı biçimlere bürünmesini, sabırla dilediklerini yerine getirmesini izlemişti. Şimdi dikkatini çelen düşünceler ise bu seferki görünümünün nasıl olacağını içeriyordu. Aşk ve Gurur isimli romanı sayfaları incinmesin diye dikkatle kapatıp, yatağın üzerinde bıraktı. Kendinin de oturduğu yataktan kalkarak, seri adımlarla sandığına ulaştı. Salaş kıyafetlerinde kurtulup daha normal birşeyler giymek amacıyla düzgünce katlanmış kıyafetlerine göz atmaya başladı. Tüm kıyafetlerini dağıtarak yatağın üzerine fırlatmaya başlamıştı ki gözüne geçen yaz Marque'nin aldığı Gryffindor arması bulunan tişört gözüne takıldı. Bayıldığı gün, elinde olmadan onu çok kırdığının farkındaydı. Adını unutması üzerine Marque'nin değişen ses tonu onun da kırılmasına neden olmuştu. Suçlu olduğunu bildiğinden, affedilmesini sağlamak için ona karşı her türlü iyiliği yapıyordu. Hatta Ortak Salon'da geçirilen sıkıcı akşamlarda, az da olsa gülmesini sağlamak için türlü salaklıklar bile yapmıştı.

Marque'nin hediyesinde karar kılıp, Gryffindor kırmızı olan bir kot ve aynı kırmızı bir Converse ile kostümünü tamamlamıştı. Gece yarısına kadar üstünde olan okul kıyafetlerini de dağınıklığın içine bırakıp, giyindi. Uzun sarı saçlarını omzuna dökülmesi için serbest bırakırken, bedenini boy aynasına doğru döndü. Güzel olduğu su götürmez bir gerçekti. *Umarım, o da beğenir.* Aniden gelişen düşüncelerine şaşırmış, güzel yüzünü aptal bir ifade kaplamıştı. Marque, sadece arkadaşıyken Yasak Koridor'daki o günden sonra onu düşündüğü süreler artmış, onun için gösterdiği çabalar zirve yapmıştı. Tabii, tüm bunların sadece saçma hafıza kaybı yüzünden yapıyordu. Başka bir nedeni olamazdı. O sadece arkadaşıydı, ona bakan birkaç kızdan kıskanmasıda arkadaşını salak kızlardan korumak istemesiydi. *Emin misin?* Bunların söyleyenin kendi düşünceleri olduğuna inanmak zor geliyordu. Düşünceler demişken artık sesini kesen şeytanı ve meleğinin bu sükûneti ne kadar koruyacağını merak ediyordu. Uzun sürmesini dilese de gerçekleşmeyeceğinin farkındaydı. Aynada gözünün aksinin gerisinde biriken kıyafetlere baktı. Büyüyü harekete geçirmek için dudaklarını araladı. ''Akla pakla!''

Yarattığı dağınıklığın saniyeler içinde düzeldiğini görmeden, yatakhaneden çıkmıştı bile. Ayna karşısında geçirdiği vakitler sonunda, akrep ve yelkovanın on ikinin üstünde buluşmasının ne kadar yakınlaştığını farketmişti. Ortak Salonda'ki yatakhane arkadaşlarının onu görmemesini umarak burayı da terk etti. Merdivenlerde, ona doğru gelen fakat onu görmüşe benzemeyen Marque hakkındaki düşüncelerini susturmaya çalışarak fısıldadı. ''Hadi, toplantıya gidiyoruz.'' Sessizliğini korumayan düşünceleri onunla biraz daha zaman geçirmek için bunu dediğini söylüyorlardı. Gördüklerine selam verip onlardan arkada ilerlemeye başladılar. Nedense gözlerini Marque'ye doğru çeviremiyordu. Bu konu üzerinde çalışmaya başlayacakken, İhtiyaç Odası'na varmışlardı, bile. Diğerlerinin girdiği gibi odaya adım attı ve yerdeki puflardan birine doğru ilerlemeye başladı. Hemen bir tanesini sahiplenip, bacaklarını karnına doğru çekip oturdu. Yanına oturan Marque'ye bir saniyede olsa bakıp bakışlarını diğerlerine doğru çevirdi. Tek tük başlayan sohbetin artarak, Haylazlar'la ilgili konulara gelmesini sabırla bekledi. Bu bekleme süresinin geçmesini beklerken çenesini dizine dayamış, uysal bir biçimde arada baş sallayarak dikkatini verdiğini belirtmişti. Teah'ın söz almak isteyip istemediklerini sormuştu. İlk önce el kaldıran Elfan'ı dinledi, fikri güzeldi. Ve yapacakları eylemleri sorması Elsja'da bir heyecan yaratmıştı. Ardından söz alan Marcus'un konuşması bittikten sonra sağ tarafından gelen hava akımı saçlarına değdi. Marque'nin el kaldırdığı farkedip, bakışlarını ona yöneltti. Ah, tılsımlar. Tabii ki onun bu konu hakkında konuşacağını tahmin etmeliydi. Çoğu haftasonunu kütüphanede harcamışlardı. Elsja iksirleri fethederken; Marque yeni büyüleri keşfediyordu. Göz teması kurdukları anda fikrini onayladığını belli etmek ister gibi gülümsedi. Çenesini dizlerinden alıp, rahat bıraktı. '' Sanırım, ben de iksirlerle ilgili birşeylere katkıda bulunabilirim. İksir de başarılı olduğuma inanıyorum.'' Teah'ın da bu konuda başarılı olduğunu biliyordu ve o yüzden ifadesi böyleydi. Çenesini tekrar dizine yaslayarak diğerlerine en sonda yanında oturan genç büyücüye bakıp gülümsedi. Toplantı şu ana kadar gayet iyiydi.

Toplantı

Toplantı

Similar topics

Similar topics