Aşka Dönüşen Gizemli Dostluk

Gezgin

Son günlerde her ikisindede bir gariplik olduğu şüphesizdi . Birlikte ders çalışmaya başladıklarında sürekli dikkatleri dağılıyordu yada göz göze geliyorlardı . Aralarında geçen dialoglar normal değildi . Bu işin sonu nereye gidecekti ?
'' Bak , Kehanetin püf noktası şurda ... ''
'' Ah , evet şurdaki fo... ''

Elleri bile birbirlerinin tenini arıyordu . bu iş Loisanın canını sıkmaya başlamıştı . Üstelik son günlerde Edward ona göre oldukça yakışıklıydı . Biraz yalnız kalmaya ihtiyacı vardı galiba , düşünmeye .
Belkide platonikti . İşte bu gerçekten kötü olurdu . Kendini Edwarda ihanet ediyormuş gibi hissediyordu . Bir insan nasıl kankasına aşık olabilirdi ? Hemde , Edward gibi bir kankasına ...
'' Sakin ol Loisa , ona aşık falan olmadın tamam mı ? Yalnızca , sevgi eksikliğinden meydana gelen bir , bir ... Tanrım , bir ne ? ''

Bundan üç ay öncesine kadar her şey harikaydı . Loisa ona yakışıklı bulduğu erkeklere yaptıklarını , Edward ona hoşlandığı kızları anlatıyordu . Ve Loisa , buna gülüp geçiyordu . İkiside birbirinin
mutluluğunu diliyorlardı , şimdiyse Edwardın yanına bir kız gelse Loisanın sinirleri hopluyordu . Bu , karşı konulmaz bir şeydi . İksir dersinden çıktıklarında Jess biraz dalgın görünüyordu - Loisa kadar olmasa bile . -

'' Mrs.Pattinsone bir sorunmu var ? ''
'' Oh , hayır . yani , aslında evet Loisa ? ''
'' Evet , dinliyorum tatlım . ''
'' Son günlerde , Edwarda karşı bir şeyler hissediyor olabilirim . Ama , onun bana baktığı bile yok . İşte bu canımı sıkıyor . ''
Sanki başından aşağı kaynar sular inmiş , bedenini teslim etmişti . Tabiiki bunu belli etmedi .
'' Tanrı aşkına Jess , bu harika ! ''
'' Nesi harika ? ''
'' Dilersen onunla konuşabilirim . ''
'' Bilemiyorum , neyse hadi derse geç kalacağız . ''
' Ders dinlemek mümkünse . ' diye düşündü . Neden böyle oluyordu , Jess için sevinmesi gerekmiyormuydu ? Edwardla yüz yüze gelmeye bile utanır olmuştu . Kendinden nefret ediyordu .
Kızlar yatakhanesine geldiğinde Jess ile ayrı binalarda olmanın tadını çıkardı . İstediği kadar dalgın olabilir , istediği kadar bağırıp çağırabilirdi . Otak salona inmedi bu defa . Her akşam Edwardla
orda oturur , birbirlerine günlerini anlatırlardı . Bu defa inmedi , ona daha çok bağlanmaktan korkuyordu . Bir kaç gün onunla konuşmamalıydı belkide . Ama Edwardın onu yakalayacağı , kesindi ...

OUT : Jess , hayali bir karakter .
OUT2 : Anlaşmalıdır , dalmayınız .

Gezgin

Steven, Slytherin ortak salonunda yeşil rengin ağırlıklı olduğu, yumuşak ve rahat koltuklardan birine oturmuş bir şeyler düşünüyordu. Açıkçası kafası biraz karışıktı. Aklına takılan bir şeyler vardı ama bu konuda ne yapacağını bilmiyordu. Kararsız kalmıştı. Durumun böyle olmasından her zaman nefret etmişti. Saatlerce oturup düşünmek canını çok sıkıyordu. Loisa hep ortak salonda olur ve onu görürdü. Bazen ortak derslerini beraber çalışır, her türlü konudan sohbet eder birlikte vakit geçirirlerdi ama bu aralar pek sık Loisa’yı göremiyordu. Ortak salonda da çok nadir oluyordu. Steven yine onu görürüm umuduyla gelmişti buraya ama yoktu. Baya bir süredir Elain’i görme isteği ve onunla vakit geçirme isteği oluyordu. Elain’i göremeyince kendini bir garip hissediyordu. Sanki yalnızmış gibi hissediyordu. Edward’da değişen bir şeyler vardı. Elain her geçen gün onun için daha değerli biri olmaya başlıyordu. Eskisinden daha da yakın hissediyordu ona karşı kendini. O dostuydu ve Elain de onu böyle görüyordu en azından gördüğü kadarıyla. Kısa zamanda çok şey olmuştu. Rahat rahat karşılıklı konuşurlarken şimdi önceki kadar rahat konuşamıyorlardı. Loisa ona önceki erkek arkadaşlarını anlattığında ya da şuan ondan hoşlanıp da yakınlaşmaya çalışan erkekleri anlatınca Steven kendini kötü hissediyor ama bunu saklıyordu. Cevap olarak"Bu çok güzel Elain”diyordu her ne kadar içinden gelmese de. Artık kabul etmeliydi ki onu seviyordu. Kendinden de bunu saklaması imkansızdı. Açılmak istiyordu ama bunu nasıl yapacağını bilmiyordu. Bir dost, dostuna nasıl açılabilirdi? Ya Loisa aynı duygular içinde değilse ve Steven ona açıldığında istemeyeceği şeyler olursa? Bunun olmasını hiç istemezdi. Fakat eğer söylemezse de bir sonuca varamayacaktı. Bu sonsuza kadar böyle süremezdi. Harekete geçmezse başkası onun sevgilisi olabilirdi. Asla katlanamayacağı bir şey olurdu bu. Ya sonsuza kadar susacak sadece dostluğuna razı olup onu kaybedecekti ya da ansını deneyecekti. O yanında olduğunda gözünü ondan başka yere çeviremiyordu. Elain’nin o yumuşak, sıcak elini tutmak istiyordu. Bazen eli eline gidiyordu ama sonra çekiyordu. Ona söylediğinde tepkisi ve düşüncesi ne olurdu hiç bilmiyordu. Kolay gibi görünse de aslında zor bir şeydi. İlk kez bu kadar tereddüt ediyordu bir şey için. Yapmadığı şeydi fakat Loisa tamamıyla değiştirmişti

Aniden düşünce aleminden çıktı ve saat kulesinin olduğu yere geldiğini fark etti. Bunca süre hiç farkında olmadan buraya yürüyerek gelmişti. Trans halindeydi demek ki. Biri sanki büyülemişti onu. Ayakları onu buraya getirmişti. Etraf sessizdi. Kimseyi göremiyordu orada. Havada soğuktu ama bu Steven’ın umurunda değildi. Orayı dolanmaya başladı, birini bulacağını da ummuyordu ya. Yinede geziniyordu boş boş. Yürürken birilerinin sesini duydu ve merakla sesin olduğu yere doğru yürümeye başladı. Oraya vardığında Elain’i görünce bir an donup kaldı. Sonra kendine çeki düzen vererek gülümsedi. Jess de oradaydı. Bu kız ilgi duyuyor gibiydi Steven’a ama Steven sadece arkadaş olarak görüyordu onu. Jess’e karşı bir şey hissetmiyordu.

“ Selam Jess, selam Loisa. Burada olduğunu bilmiyordum, Slytherin ortak salonunda olursun diye düşünmüştüm”

İşte sarışın, dalgalı saçlarıyla, etkileyici güzelliğiyle tam karşısında duruyordu. Steven bakıyordu ona ama arada gözlerini kaçırıyordu. Çünkü gözlerinden kendini ele verebileceğini düşünüyordu. Şimdilik açılmak için hazır değildi ama bunu yapacaktı. Sonra yanlarına gitti. Tekrar konuşacaktı ama sustu. Değişik bir ifade ile Elain’e bakıyordu.

Gezgin

Jess , karmaşık duygularından kurtulmak için Elaine Saat Kulesine gitmeyi teklif etmişti . Aslında bunu hiç istemiyordu , ancak Jess'i kırmak istemiyordu . Oraya çıktıkları süre boyunca Jess bir şeyler anlatıyordu . Ama Loisaya hepsi adete bir uğultuymuş gibi geliyordu . Aklında tek bir isim vardı ; Edward . Ona böyle bağlanmasının sebebini bilmiyordu . ve gerçekten aklı karışmıştı . Esen rüzgar yüzünden
cübbesini tek eliyle tutumuş kafasını hafif yere eğmiş duruyordu , birden tanıdık ve samimi bir ses duydu .
'' Selam Jess, selam Loisa. Burada olduğunu bilmiyordum, Slytherin ortak salonunda olursun diye düşünmüştüm . ''
Edward ! Bir an ona sarılası gelmişti , ona karşı hissettikleri öyle sıcaktıki !
'' Ah selam Edward ! Evet , bu gün canım pek istemiyordu , anlarsınya . ''
Jess'in gözleri öyle içten parlamıştıki , Loisa bir an onada haksızlık ettiğini düşündü . Edwardında gözleri onda gibiydi . Onları yalnız bırakmak ve sonsuza dek Edward'dan vazgeçmek en iyisi olacaktı .
Kimsenin arasını bozmak istemezdi . Son bir kez bunları düşünerek Edwarda baktı , gözleri ışıl ışıldı . Gecenin karanlığında öyle tatlı görünüyorduki , ona gülümsememek mümkün değildi . ' Acaba
ne düşünüyor , ' diye düşündü . ' Jess'e nasıl açılması gerektiğinimi , yoksa Loisa bir an önce burayı terketsin mi ? '
'' Burası fazla soğuk , ben içeri giriyorum . '' Gözlerini devirerek Edwarda baktı . Onu fazlasıyla kırmış olmalıydı . Sonra arkasını döndü , gözleri parlayan Jess'e göz kırptı . Evet , bu en iyisiydi .
Her şeyden çok sevdiği kişiyi , onun eline bırakmak ve savunmasız davranmak ne kadar saçma olsada , doğru olan buydu ....

Gezgin

Ah selam Edward ! Evet , bu gün canım pek istemiyordu , anlarsınya

Son kısmı tam anlayamamıştı aslında. Ne olduğunu tam bilmiyordu. Acaba bir sorun mu vardı? Konuşmasından pek iyiymiş gibi görünmüyordu. Bunu Jess gittikten sonra konuşsalar daha iyi olurdu. Eğer yardım edebileceği bir şey varsa seve seve Loisa için yapardı. Karşısında duran iki kıza baktığında, her birinin yüzünden farklı anlamlar çıkıyordu. Jess’in gözleri sanki fal taşı gibi açılmış tüm ilgi Steven’da idi. Loisa’ya pek bakmıyordu. Loisa ise iyi görünmüyordu. Yüzü asıktı. Bir konuda moralinin bozuk olduğu kolaylıkla okunabiliyordu. Her ne kadar arada Steven’a gülümseyerek karşılık verse de değişen bir şey yoktu. En iyisi ortamı yumuşatıp Elain’in yüzünü güldürmekti. Ortamın bu kadar kara bulutlarla kaplı olmasına gerek yoktu

Elain“Burası fazla soğuk ben içeri giriyorum” dedi. Steven doğrusu şaşırmıştı. Şimdi neden gidiyordu. Daha yeni konuşuyorlardı. Biraz garip gelmişti. Sanki birilerinden kaçıyor gibiydi. Gözlerini devirerek Steven’a baktı ve arkasına döndü. Steven, gitmesini istemiyordu. Elain birkaç adım atmıştı ki Steven hafifçe kolundan tutup onu geriye çekti.

“Niye gidiyorsun? Eğer içeri gireceksen bende geleceğim. Ne zamandır doğru düzgün görüşemedik. Yalnız bırakmam seni. İyi de görünmüyorsun”

Gezgin

Acaba her şeyi yanlışmı anlamıştı , yoksa gerçekten Edwardla Jess arasında bir şeyler varmıydı ? Tüm bu sorularla içeri doğru giderken biri onu kolundan çekti . Edward olduğuna emindi . Jess asla böyle bir şey yapmazdı zaten .
''Niye gidiyorsun ? Eğer içeri gireceksen bende geleceğim . Ne zamandır doğru düzgün görüşemedik . Yalnız bırakmam seni . İyi de görünmüyorsun”
Asla tavrından şaşmayacaktı . Her şeyi anladığı gibi yorumlayacaktı . İnatçı kişiliğini ortaya sürdü .
'' Öyleyse romantizminizi başka yerde yapın tamammı ? ''
Hep böyle yapıyordu . Üzgün olduğunda hep birilerinin kalbini kırıyordu . Bunu yapmak istemyordu , ama her şeyi açığa vurmanın tam zamanıydı . Artık bir şeyler saklamanın hiç bir önemide yoktu . Ne olacaksa olsun , diye düşünüyordu . Nede olsa , oda kendine başkasını bulabilirdi . ' Edwarda böyle bağlıykenmi ? ' dedi içindeki ses . ' Kendini kandırıyorsun , onsuz yapamazsın . Bari , arkadaşlığınızı zedeleme . ' Artık kötü bir kız olduğu gerçektende kesindi . Edwarda neden böyle demişti şimdi ? Eğer öyle bir şey olsa onun gitmesine izin verirdi . Acaba nazmı yapıyordu ? Kafası karmakarışıktı . Silmesi gereken birileri , düşünmesi gereken öyle çok şey vardıki ! Düşündükçe kendisi bile bu duruma şaşırdı . Dalgalı saçları rüzgarda savrularak uçuşuyor , mavi gözleri umutsuzca Edwarda bakıyordu . Etkileyici olmaması neredeyse imkansızdı . özür dilemesi gerekiyordu . Hemde acilen ...
'' Ben , yani öyle demek istemedim Edward . Üzgünüm . Ama , biraz yalnız kalsam iyi olacak . Lütfen kolumu bırakırmısın ? ''
Kahretsin ! Belkide hayatının anını mahvediyordu . Ama , bunu yapmak zorundaydı . Daha fazla üzülmek istemiyordu , bu yüzden kendini Edwarddan çekmeliydi . 'Lütfen , lütfen , lütfen gitmeme izin vermesin lütfen ! ' Şimdi neden böyle düşünüyorduki ? Onları yalnız bırakmak değilmiydi tüm amacı ? Tabiiki hayır ! Edwardın düşüncelerini hareketlerinden anlamaktı istediği . Başından beri yalnızca , kendini kandırıyordu .
Edwarddan vazgeçmesi imkansızdı . Ama yapmak zorundaydı . Edward onu yalnızca dost olarak görüyordu . Yalnızca dost ....

Gezgin

' Öyleyse romantizminizi başka yerde yapın tamam mı ? ''

İşte Elain’in bu sözleri Steven’ı şoka sokmuştu. Steven’ın yüzündeki o normal bakışlar gitmişti. Donup kalmıştı. Sevdiği kızın ona bunu demesi üzmüştü Edward’ı. Ne demek istiyordu şimdi romantizminizi başka yerde yapın diyerek? Böyle bir şeyi Loisa’nın söylemiş olmasına inanamıyordu. Konuşmaya çalışsa da yapamıyordu çünkü dili tutulmuş gibiydi. Bu söylenenler Edward’a çok ağır gelmişti. Buna bir anlam veremiyordu. Ne yapmıştı ki Loisa’ya? Onu üzecek ne bir şey yapmıştı ne de herhangi bir şey söylemişti. Bunları zaten ona yapamazdı. Boğazında da sanki şuan bir şeyler batıyor gibiydi. Rahatsız ediyordu bu onu. Zor yutkunmaya başlamıştı bu yüzden. Şuan tek yapabildiği soru dolu gözlerle yüzü de asık bir şekilde Elain’e bakmaktı. Fakat o da başka tek bir kelime söylemeden sessiz kalmıştı. Ne oluyordu ikisine? Neden artık sözler farklılaşıp kırıcı olmaya başlamıştı? Birbirlerine haksızlık ediyorlardı. Hala onu söyledikleri gerçek miydi? Hayal gibi geliyordu uyanmak istiyordu bundan ama olanlar tüm açıklığıyla gerçekti. O sırada rüzgarda hızını arttırmış etrafın daha da serinlemesine neden olmuştu. Bina cübbeleri rüzgarla birlikte dans ediyordu. Artık üzerlerindeki kara bulut koyulaşmış ve çökmüştü. Aralarında soğukluk oluşmaya başlamıştı. Sonra Steven Jess’e döndü. Onunda yüzü değişmişti. Sinirli görünüyordu.

'' Ben , yani öyle demek istemedim Edward . Üzgünüm . Ama , biraz yalnız kalsam iyi olacak . Lütfen kolumu bırakırmısın ? ''

Sessizliği tekrardan Elain bozmuştu. Steven da aşık olduğu kızın kolunu bıraktı ama onu yalnız bırakmaya hiç niyeti yoktu. Bu son söyledikleri hiçbir şeyi açıklığa kavuşturmak için yetmiyordu. Elain’in bunları söylemesinin bir anlamı olmalıydı. Bu söylediklerinden de anlaşılıyordu ki Steven’a kızgındı. Fakat neden, sorun neydi? Bunları düşündüğünde bir cevap veremiyordu. Çünkü yanlış yapmadığından onu üzmediğinden emindi. Kafası o kadar çok karışmıştı ki. Artık konuşması gerekiyordu. Yeteri kadar sessiz kalmıştı.

“Ne demek istediğini anlamadım Elain. Fakat şunu söyleyebilirim ki Jess ile aramda hiçbir şey olmuyor. Açıkçası böyle konuşman beni üzdü. Biliyorum son zamanlarda az görüşüyoruz bir uzaklaşma var fakat bunu açıklığa kavuşturmamız gerek Elain. Gördüğüm kadarıyla bana kızgınsın ya da başka sorun var ama ikimizin de birbirimize karşı davranışları son haftalarda tamamıyla değişti ve ben neden ne içinleri düşünmek istemiyorum. Lütfen bana böyle davranma ben o eski Loisamı istiyorum. Ben de özür diliyorum senden bazı konularda sana garip davrandığım için. Sakın gidiyorum deme bana. Aramızı düzeltmemiz gerek. Neyse benim çenem yine çok düştü”

Durmaksızın konuştuğu için ağzı kurumuştu. Sonunda içinde kalan bazı şeyleri dışa vurabilmişti fakat söylemesi gereken şeyler daha bitmemişti. Acaba tam zamanı mıydı? Yoksa daha beklemesi mi gerekiyordu? Tabi bundan önce Elain ile yalnız kalmaları gerekiyordu. Şuanki konu ve konuşacakları şeyler Jess’i ilgilendiren şeyler değildi. konu tamamıyla onun dışına çıkmıştı. Steven şimdi duvara sırtını yaslamış Loisa’dan gelecek cevabı bekliyordu. Kim bilir neler söyleyecekti? Tekrar kötü sözlerin ağızdan çıkmasını istemiyordu. Loisa’yı kaybedemezdi. Tek istediği aralarının düzelmesi ve her şeyin eskisinden daha güzel olmasıydı.

Gezgin

“Ne demek istediğini anlamadım Elain. Fakat şunu söyleyebilirim ki Jess ile aramda hiçbir şey olmuyor. Açıkçası böyle konuşman beni üzdü. Biliyorum son zamanlarda az görüşüyoruz bir uzaklaşma var fakat bunu açıklığa kavuşturmamız gerek Elain. Gördüğüm kadarıyla bana kızgınsın ya da başka sorun var ama ikimizin de birbirimize karşı davranışları son haftalarda tamamıyla değişti ve ben neden
ne içinleri düşünmek istemiyorum. Lütfen bana böyle davranma ben o eski Loisamı istiyorum. Ben de özür diliyorum senden bazı konularda sana garip davrandığım için. Sakın gidiyorum deme bana. Aramızı düzeltmemiz gerek. Neyse benim çenem yine çok düştü”
Hafif bir tebessümle onun çabasını izliyordu , öyle tatlıydıki !
'' Ah , hele şükür ! Bunu kavramış olmana sevindim . Bendeki durgunluğunda sebebi buydu aslında ... ''
Gözlerini Jess'e çevirdi . Gitmesi gerektiğini anlamış gibiydi . Ama bunu Loisa söyleyemezdi . Muhtaç gözlerle Edwarda baktı . anlamış olmasını diliyordu . konuyu değiştirdi .
'' Edward gerçekten üzgünüm ben seni ... ''
Jess'in gözleri büyüdü , ellerini sıktı ve zorda olsa gülümsedi .
'' Yani , kırmak istemezdim . ''
Yapamıyordu , söyleyemiyordu belkide bu doğru değildi . Söylememeliydi . Rüzgarın estiği yöne doğru duruyorlardı .İkisininde altın sarısı saçları geriye doğru uçuşuyordu , cübbeleri artık karşıkonulmaz şekilde rüzgarla savaşıyordu . İçtenlikle Jess'in gitmesini diliyordu . Ancak onun gitmeye niyeti yok gibi görünüyordu . Loisada bir şey söyleyemeyeceğine göre ... İş Edwarda kalıyordu . Ama oda gözlerini Loisadan ayırmıyordu . Bir an önce kurtulmak istiyordu bu durumdan ....

Gezgin

Steven için, Elain’in onun konuşmasına cevap verene kadar beklediği kısa zaman sanki onun için saatler geçmiş gibiydi. Yalnızca birkaç saniyelik zaman bu kadar etki edebilmişti. Canı o kadar sıkkındı ki dayanılacak gibi değildi. saniyeler geçtikten sonra Elain konuştu. Bu konuşma biraz rahatlatmıştı Steven’ı. En azından sonunda sorunu çözmek için ikisi de ilk adımlarını atmıştı. Zaten bunu yapmaları gerekiyordu.

Elain'' Edward gerçekten üzgünüm ben seni .... Yani, kırmak istemezdim”

Elain’nin gözleri sürekli bir Edward’a bir de Jess’e gidiyordu. Anlamlı ve sanki bir şeyler anlatmaya çalışıyordu Edward’a. Steven da ne demek istediğini anlamış gibiydi. Jess’e baktığında kız garip bir şekilde onlara bakıyordu. Sanki karşısında tiyatro oynanıyormuş da o da seyirci olarak onları izliyormuş havası veriyordu. Hiç umurunda değil gibiydi yanlarından ayrılmak. Gıcıklığına orada durduğunu düşünmeye başlamıştı Edward. Jess yanlarındayken rahat konuşamayacaklardı ve konuşacakları şey zaten özeldi. Jess’in görevi oradan ayrılmak ve onları yalnız bırakmaktı. Rüzgar ise hiç hız kesmeden esmeye devam ediyor dışarıdaki öğrencileri umursamadan saçlarını bozuyor, cübbelerini havalandırıyor, aynı şeyleri yapmaya devam ediyordu. Edward da sürekli saçını düzeltmek durumunda kalıyordu. En sonunda bunu da yapmayı bıraktı ve dikkatini Loisa’ya verdi. Jess’in gitmesini biraz bekledi fakat hala kız gitmeyince yüzünü sertleştirerek kıza döndü.

“Farkında mısın ama bizim Loisa ile konuşmamız gereken önemli konular var ve bunlar seni ilgilendirmeyen şeyler. Farkındasın aslında da belli etmemeye çalışıyorsun. Neyse kısaca demek istediğim bizi yalnız bırakman”

Kızın kırılması, üzülmesi umurunda bile değildi çünkü burada önemli olan kişi Elain idi. Jess de yakın olduğu biri olmadığı için bir değeri yoktu. Steven için değerli kişiler dostları, sevdiği kız ve ailesiydi. O Slytherin özelliklerini taşıyordu. Jess de Steven’ın bu sözlerine hafif güldü.

Jess“ Aman iyi. Ne konuşacaksanız konuşun. Zaten sıkılmıştım. Sizi yalnız bırakayım da romantik anlarınızın tadını çıkartın”Edward iyice öfkelenmeye başlamıştı. Eğer bu kız daha da uğraşmaya devam ederse Edward’ın asasının tadına da bakacaktı. Hatta asasını hazırlamıştı bile. Bir an eli oraya gitmişti fakat Jess’in yanlarından ayrıldığını görünce elini belinden tekrar çekti ve rahatlayarak derin bir nefes aldı. Tekrardan Loisa’ya döndü.

“ Bende seni kırmak istemem. Çünkü değerli birisin Loisa. Sanırım ikimiz de zor günler geçiriyoruz ve bu bizi etkiliyor. Aramızdaki sorunu çözüp tatlıya bağlayalım”

Şimdi heyecanı daha artmaya başlamıştı. Ani bir kararla onu çok sevdiğini söylemeye karar verdi. İlk kez bir şeyden korkuyordu ve çekiniyordu. Söylerse doğru mu olur yoksa yanlış mı olur hiçbir fikri yoktu ama daha fazla kendini tutamazdı. İçinden haykırmak istiyordu. Fakat hemen söylemeyecekti. Önce Elain’in onu sevip sevmediğini anlamak için onu sınayacaktı. En azından önceden bir fikir yürütebilme şansı elde etmiş olurdu. En iyi yolun bu olduğunu düşünerek kararını bu yönde verdi.

» Gizemli Notalar

Aşka Dönüşen Gizemli Dostluk

Aşka Dönüşen Gizemli Dostluk

Similar topics

Similar topics