AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Bakan Robert'ın Odası

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 17, 2008 12:05 am

Robert’ın elindeki resme bakarken, elinde olmadan ürperdiğini hissetti. Bunu ona çok uzun zaman önce vermişti. Ayrıldıkları güne kadar onda olduğunu biliyordu ama o günden sonra o resmin yırtılıp atılacağını düşünmüştü hep. Ama şimdi ona bakınca durumun hiç de düşündüğü gibi olmadığını anladı. Ancak ağzından tek bir sözcük bile çıkamıyordu. Özellikle onun ‘Aşkını hak etmiyorum Roxie ama bilmeni isterim.’ Sözünden sonra sanki içinden bir şeyler kopmuştu. Yalnız kalmak istiyordu artık ya da buz gibi suyun altına girip rahatlamak. Robert onun aşkını hak edecek tek kişiydi belki de. Onun öyle demesine karşılık vermek istiyordu kalbi ama mantığı buna itiraz ediyordu hep. Şimdiye kadar hep mantığına uymuştu, bu huyu devam ediyordu hala. Bazen işine yarasa da çoğu zaman kalbini acıtıyordu bu durum. Robert’a düşündüklerini söylemek için nelerini vermezdi ki? Ama dilinin ucunda kalıyordu hep kelimeler. Bu konuyu bir köşeye bırakmalıydı artık. Haklıydı belki de Robert, tek amacı Valerian'ı korumaktı. Ama haklısın kelimesi çıkmıyordu dudaklarından.

Robert’ın dediklerinden sonra, resme dokunmak istedi önce. Ama bir anda bakışlarını yere, siyah taşlara çevirdi. Gözlerinin içine bakmayacaktı onun. Duygularına kapılmaktan korkuyordu, belki de tekrar acı çekmekten. Ne cevap verdi ona, ne de gözlerini gözlerinde birleştirdi. Emin olduğu tek şey vardı, o da şu anda ikisinin de acı çektiğiydi. Gittikçe ısınan odayla, bedeninin biraz gevşemesi gerekirken gittikçe kasılıyordu. Kendini zorluyordu yine, moralinin bozuk olduğu her zamanki gibi. Çoğu zaman kaskatı bir yüz ifadesine sahip olurdu böyle zamanlarda. Karşısındaki yüz ifadesinden anında anlardı neler hissettiğini. Belki de Robert’ta varmıştı durumun farkına.

Hogwarts’daki görevinden konuşmaya başladıklarında, biraz daha rahatlamış hissetti kendini. En azından zorlamayacaktı kendini. Eski haline döndü birden, ciddi ve disiplinli Roxie’e. Kafasından az önce yaşadıklarını attı bir süreliğine. Kendini sadece işine yoğunlaştıracaktı. Şimdiye kadar hiçbir zaman işle aşkı birbirine karıştırmamıştı, bundan sonra içinde karıştırmayı düşünmüyordu. Dikkatle dinlemeye başladı karşısındaki adamı. Gözlerini ona kenetlemişti bu sefer. Koyu kahverengi gözlerine.. Bu gözlere bakmayı özlediğini fark etmesi geç olmadı. Robert sustuktan sonra birkaç saniyelik sessizlik olmuştu. Gözlerini zorla onun gözlerinden kaçıran Roxie, kafasında küçük bir değerlendirme yapıp konuşmaya başladı.

“İşim zor anlaşılan. Bu gruplaşmaları önleyebilirim sanırım. Eh herkesin gözünde bir cadı olacağım kesin de. Ama yeni bir katliam düşünmek istemiyorum. Ne o lanet savaşın tekrar başlamasını ne de binlerce kişinin ölmesini istiyorum. Ama anlaşılan bir savaşın olması kaçınılmaz. Büyücü dünyasından bir hafta kadar uzak kalmıştım, neler oluyor şu anda?” Yüz ifadesi eski Valerian’ı geri getirmişti. Az önceki duygusal halinden eser kalmamıştı, bu kadar soğukkanlı olmasına seviniyordu. İşiyle duygularının karışmaması onun için çok önemli bir şeydi. Şu anda da Robert’la eski bir sevgili olarak değil sihir bakanı olarak konuşuyordu. Yeni bir savaş istemiyordu. Sırf bu savaşlar yüzünden kaybetmişti ailesini belki de. Gerçi orası daima sır olarak kalmıştı onun için. Hogwarts’ın da şu anda bu karmaşa içinde olduğunu hissedebiliyordu. Öğrenciler arasında karanlığın yayıldığını düşündükçe tüyleri ürperiyordu.


En son Valerian Roxie Lydell tarafından Çarş. Haz. 18, 2008 2:26 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Robert Walker

Büyülü Nesneler Bürosu BaşkanıBüyülü Nesneler Bürosu Başkanı
Robert Walker




Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 17, 2008 12:56 am

Resmi gösterirken tepkisini merak ettiği Roxie'nin her ne kadar ifadesi zorlama bir ciddiyette tutulsa da şaşkın olduğu açıktı. Ne diyecekti ki? Ne demesini bekliyordu. Roxie hiçbir zaman ateşe bilerek yaklaşanlardan olamayacak kadar kusursuz mantığa sahipti. Ateş Robert'tı ki bu yüzden ona yaklaşmamalıydı. Onu bu yola sokmak haksızlık olurdu. Mantığının fısıldadığı şey onu unutmasıydı. Ama bu kadar yakın ve aynı zamanda bu kadar uzakken kalbi bu ikileme dayanamıyor sızlıyordu. Sırtındaki yara Reason'un elleri sayesinde iyileşmişti. Peki ya kalbindeki yara... Onun sızlaması ne zaman duracaktı. Belki ölüm onu rahatlatacak şey olacaktı. Bazen ölmek istemeye çok yaklaştığı oluyordu. Ancak bunu kabullenmiyordu da. Ölüm pes etmek ve kaybetmek demekti. Ama şimdi yapacak işleri vardı.

İşlerine dönerken tıpkı Roxie gibi ciddileşerek bakanlığına yakışır bir tavra bürünmüştü. Konuşmasını dikkatle dinlerken yüzüne gülümseme yayıldı. Roxie'yi tanımayan herkes onun ciddiyet meraklısı sert çekilmez bir cadı olduğunu düşünürdü. Robert bu anlamda Roxie'yi iyi tanıyor ve ona güveniyordu. Küçüklüğünden beri bu tavrı arkadaş sayısını azaltmıştı. Ancak gizemi seven Robert'ı kendisine çeken şey tam da bu tavrı olmuştu. Zorunda olmadıkça Robert aşırı ciddi olmazdı. Ancak yine onu laubali ve yılışık biri olarak da görmek imkansızdı. Ondaki ilk ilgisini çeken sessizliği olsa da buna daha sonra azmi kararlılığı ve her şeyden önemlisi kendisine fazlasıyla yakın olan geçmişi olmuştu. Şimdi muhtemelen güvenilmeyecekti ve tarafsızlığının altında taraflar aranacaktı. Bunun kendisi için de olacağını hissediyordu. Her ne kadar Zümrüdüanka Yoldaşlığı'nı açık açık desteklese de...

-Savaş kaçınılmaz... Seherbazlardan aldığım bütün istihbaratlar belki bakanlıkta ama kuvvetli bir ihtimalle Hogwarts'ta olacak bir savaşı işaret ediyor. Bu üçüncü olacak Hogwarts tarihi için. Önce Salazar Slytherin ve Godric Gryffindor arasında olmuştu. İkincisi şu ünlü kitaplara geçen Harry Potter vakası. Şimdi de bu... Ah Merlin aşkına bunu önlemenin yolunu bilemiyorum. Ama orada olacağım. dedi düşünceli bir tavırlı. Eski ciddi Roxie'nin karşısında Bakan görevini üstüne almış olarak karşısına dikilmiş Robert konuşuyordu. Sesi hala yumuşak bir ciddiyetteydi. Şimdi bile onunla direk göz temasından kaçınıyordu. Savaşı kendisi de istemiyordu ancak aydınlığa giden yolda savaşmadan hiç bir şey elde edemezdi. Bundan nefret etse de yüzleşmek zorundaydı. Bir bakan olarak savaş çıktığında orada olacaktı.

Güneş içeriyi tamamen doldurmaya başlamışken Robert'ın gözleri camdan dışarı kaydı. Gökyüzü güzel bir görünüme kavuşmuştu. Sokakların insanlarla dolduğunu da görüyordu. Aslında bu sihirli bir yansıma da olsa gerçekteki görüntüyle aynıydı. Kuvvetli bir tılsımla bu sağlanıyor içeriye temiz hava ve sıcak güneşin yanında bir şehir manzarası da bırakıyordu. İşlerini giden yada kulübeye girip bakanlığa giren muggle yada büyücüleri bir süre izledi. Büyücülüğün geniş toplumunu ve sıçrayan kanlarla onların nasıl bir kaosa sürüklendiklerini düşündü. Bakışları bir an anka ile buluştu. Ama Roxie ile buluşmadan başını karşıya dikip konuşmaya devam etti. O an sanki onun da kendisinden gözlerini kaçırdığını fark etmişti. Neler hissettiğini bilmek isterdi. Ama göreceğinin acı olmasından korkuyordu. Onu incitmiş olmaktan ölesiye korkuyordu.

-Animagus dönüşümümü biliyorsun değil mi... Beyaz şahin... Buradaki işlerimi halletmeye devam ederken senin yanına o şekilde geleceğim. Aynı zamanda bir seherbaz birliği Hogwarts'ı koruyor olacak ki onları da denetleyeceğim. Bana raporları bu şekilde vereceksin. Mektuplarla her şeyi tehlikeye atamam ancak hayalet imzalı mektuplar eline geçerse benim olacak. diye sürdürdü konuşmasını. Kendisini mutlaka ve mutlaka bakanlıkta bilmek zorundaydılar. Yine bütün işlerini gizli yürüttüğü gibi gizli yürütecekti bu işi. Böylece köstebekler hiçbir şey görmeyecekti. en azından kendisini ve amaçlarını deşifre edecek hiçbir şey bulamayacaklardı. Çünkü eski bakanın mirasları arasında oldukça değerli olan bir şey daha vardı... Zaman döndürücü... Gerçekten de aynı anda farklı iki yerde olacaktı. Bakanlıkta dosyaların başında olan Robert ve düzenli aralıklarla Hogwarts'a uçuşa geçen beyaz şahin. Plan şimdilik mükemmel görünüyordu. Geri kalan oraya en iyi dostlarını yerleştirmekteydi. Bu tam bir kedi fare oyunu olacağa benziyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 3:28 pm

İşin ciddiyetini odadaki Anka bile anlamıştı sanki. Az önceki acıklı şarkısından bir eser kalmamış, pür dikkat işlerine yoğunlaşan ikiliyi dinliyordu. Karşısındaki adam da aynı ciddiyete bürünmüştü. Onun bu haline aşık olmuştu belki de, yerine göre kendisi gibi ciddi yerine göre eğlenceli tavırları olan birisi. Birbirlerine her yönden benziyorlardı, geçmişleri, karakterleri, sevdikleri, sevmedikleri.. Keşke bir sene önceki olaylar yaşanmasaydı. Gözlerini bir iki defa kırpıştırarak konuya yoğunlaşmaya çabaladı. Evet, böylesi daha iyiydi. Bunları şimdi düşünmemeliydi.

Savaş kaçınılmazdı, evet. Onu korkutan çıkacak savaş değil, onun sonucunda yaşanacaklardı. Kim bilir ne kayıplar vereceklerdi bu uğurda. Kötülüğün hakim olmaması için elinden geleni yapacaktı belki ama yine de düşündüren şeyler vardı Roxie’i. Çok zorlu olacaktı bu iş. Ölüm yiyenler gittikçe çoğalıyorlardı. Onların başlarından kurtulmaları gerekiyordu. Belki de en zor yeri burasıydı. Robert’ın savaş planını merak ediyordu açıkçası. Fazla düşünceli duruyordu, bunun altında yatan plan gerçekten mantıklı olmalıydı. Ama onun orda bulunacağını duyunca gözleri iri iri açıldı. Nasıl bulunacaktı ki aynı anda iki yerde? Hogwarts’a gelmemeliydi o ki bakanlıkta dosyalarının arasında oturup, bu savaşın muggle’lara yansımaması için çabalamalıydı. Aynı anda da iki yerde bulunamayacağına göre..

“Bakanlıkta olmak yerine Hogwarts’a geleceğim deme bana? Senin burada olman gerekiyor. Oraya gelmen çok tehlikeli olabilir.”
Bunları yine onun gözlerine bakmadan söylemişti. Sanki ikili anlaşmış gibiydiler, inatla birbirlerinden gözlerini kaçırıyorlardı. Roxie’nin gözleri hep sabit olarak Robert’ın masası üzerindeki dosyalardaydı. Sayıları gerçekten çok fazlaydı. Kendisi bile sadece Uluslararası Sihirsel İşbirliği Dairesinde çalışırken bir ton dosyayla uğraşıyordu. Sihir bakanı olmak gerçekten zor iş olmalıydı. Ama Robert’ın bununda üstesinden geleceğine emindi neredeyse. Sonuçta kendisi öldüm deyip de, saklanmayı başaran biriydi. Kafasındaki düşünceler sanki anlaşmış gibi hep aynı konuya geliyordu. Bunu düşünmek istemiyordu artık.

Robert’ı dinledikçe planının gerçekten eksiksiz olduğunu düşünmeye başlamıştı. Eh, onun animagus olmasının da bir artısı vardı tabi bu işte. Birisi tarafından fark edilmesi oldukça güç bir ihtimaldi. Tehlikeliydi ama eğer uygulamaya konulursa başarılı olabilecek gibi bir plan. Ama kafasında küçük bir soru işareti kalmıştı. Aynı anda nasıl iki yerde olacağı konusunu merak ediyordu. Her şeyi planlamış olan sihir bakanın buna da mantıklı bir açıklaması olacağına emindi. Beynini fazlasıyla zorlayarak olabilecek seçenekleri aklına getirmeye başladı. Ama en mantıklısı Zaman Döndürücü denen aletti. Onu mu kullanacaktı ki? Zamanla oynayan büyücülerin başına korkunç şeyler geldiğini duymuştu. Bu sefer cesaretini toplayarak ela gözlerini Robert’ın gözleriyle birleştirdi ve dudaklarını aralayarak konuşmaya başladı.

“İki yerde olman sadece Zaman Döndürücü ile mümkün oluyor. Onu mu kullanacaksın? Bu tehlikeli teğil mi? Hem bildiğim kadarıyla Voldemort’la olan çatışmada bakanlığın Zaman Dönüştürücü stoğu yok edilmişti. Nasıl olacak bu?” Bu sefer onun gözlerinin içine baktığı vakit çok daha uzundu. Alacağı cevabı merak ediyordu, onun mantıksız bir iş için yola çıkmayacağından emindi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Robert Walker

Büyülü Nesneler Bürosu BaşkanıBüyülü Nesneler Bürosu Başkanı
Robert Walker




Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptyÇarş. Haz. 18, 2008 7:31 pm

Robert'ın gözleri sessizce onları dinleyen ankaya yönelmişti. Anka bakanlıktaki yardımcısı gibiydi adeta düşüncelerini tamamen ona anlatıyordu sesli düşünürken. Kimse bir ankanın zeki olmadığını söyleyemezdi. Onları anladığının hatta hissettiğinin farkındaydı. Az önce aşklarını kalbinden hissetmişçesine içten bir hüzünle öten kuş şimdi onları dinliyordu. Robert'ın ve Roxie'nin tavrının ciddileşmesi kadar ciddileşmişti. Gözleri ankadan dosyalarına kaydı ve dosyalar arasından Hogwarts ile ilgili olanı çıkardı. Bir bakanlık açıklamasıyla orada özel önlemlerin alınacağıyla ilgili bir dosyaydı. Savaş kulaktan kulağa yavaş ama emin adımlarla yayılıyordu. Kan kokusunun çabuk yayılacağını biliyordu. Bu kalplere korku sarar gibiydi ancak Robert'ın kalbinde korku yoktu.

-Hayır Roxie. . Her iki yerde de olacağım. Ama emin ol asıl önemli olan Hogwarts... Bakanlıkta oluşumun tek sebebi buradakilerin şüphelenmemesi. dedi her sözcüğü kesin bir ifadeyle vurgulayarak. Ah ne düşünüyordu bilemiyordu ama karanlık taraf mugglelarla ilgilenmiyordu. Muggle dünyasında işler şimdilik sakindi. Karanlık taraf büyüce dünyayı tam göbeğinden vurmaya çalışıyordu. Önce Hogwarts düşecekti. Zaten işin içinde olan adamları orada büyük savaşı kesinlikle orada başlatacaktı. Hogwarts bünyesinde olmuş üçüncü büyük savaşta onların kazanması için elindeki şans sayılarıydı belki de. Sonra bakanlığa saldıracaklardı. Hogwarts bu sürede sadece onlar için küçük yılanlar zehirlenmiş beyinler yetiştirecekti. sonrasındaysa büyü dünyasını karanlığa boğduktan sonra kan mugglelara sıçrayacaktı.

Gözleri dosyaya kaydı ve bir süre ona bakarak gözden geçirdi. Bakanlığın Hogwarts'ın denetiminden ve korumasından sorumlu olduğunu açıklayan resmiyet kokan uzunca bir kararnameydi. Dosyaya bakanlığın mührünü bastı. Daha sonra kopyasına da aynı mührü bastıktan sonra masasındaki çekmecelerden birini açtı. Üzerinde bakanlık simgesi olan zarflar ve normal zarflar vardı. Bakanlık simgeli olanlardan birini attı ve kapattı. Alttaki çekmecen jelatin'e sarılmış balmumu mühür çıkardı. Kararnameyi zarfın içine koyduktan sonra soluk gri dumanların bir desen oluşturduğu sarı zarfı kapatıp mührü jelatinden çıkararak ona bastı. Asasıyla bir büyü söyleyip mühre dokundurdu. Sonra tüy kalemini alıp üzerine Hogwarts Müdürü John Nicholas Anthony onun hemen altına da Bakanlık Bildirgesi yazdı ve yazının altını da mühürledikten sonra onu Roxie'ye doğru itti.

Roxie onu alırken elleri birbirine değmişti ve içinde yine o kıpırtı olmuştu. Bunu yaşamayalı bir yıl olmuştu. Onun eline dokunmayalı tenini hissetmeyeli bir yıl olmuştu. Şimdi ona hem çok yakın hem de çok uzaktı. Birbirine yakın iki dağdan birbirine bakıyorlardı. Birbirlerini görüyorlar sesini duyuyorlar ancak geçit vermez dağdan uzanıp birbirine dokunamıyorlardı. Keşke her şey böyle gitmese olaylar bunu zorunlu kılmasaydı. Ama onların aşkı kelebekle ateşin aşkıydı. Kelebeğin ateşin içine dalıp kül olması eğer onu severse Roxie'nin hazin sonu olacaktı ki bu Robert'ın istediği en son şeydi. Bu yüzden uçurumun karşısında olması kavuşamamaları ama kendisinin isteklerini yapması iyiydi. Böylesi çok daha güvenliydi. Titrek eli yavaşça geri çekildi ve diğer eliyle onu tutup parmaklarını kütletmeye koyularak bunu başarılı bir şekilde kapatmıştı. Düşünceleri zihninde mendile kapatıp karanlığa bıraktı. Şimdi onların zihninde yeri yoktu.

-Eh... o bakanlıktakiler için geçerli. Çok gizli olmakla birlikte birkaç kişi ona sahipti. Eski bakanın oldukça garip bir aileye sahip olduğunu sana itiraf etmeliyim. Aile ilk icad edildiğinde onlardan üç tane ele geçirmiş. Yıllardan bu yana istenilip bakanlığın kasasına giden bunlardan sadece birisi. kalan iki tanesinden biri ayrılan soyun birine geçmiş ve diğeri işte burda... sözünü burda keserek sol taraftaki ikinci ve üçüncü çekmecelerin arasına asasıyla vurdu ve bir şeyler fısıldadı. Aniden bir çekmece çıktı ortaya. Mugglelar arasındaki evlerin saklanış yöntemiyle aynıydı. Bakan o kasayı gizlerken sır tutucu olarak Robert'ı seçmişti. Lanet. . adam tam da bugün için hazırlamıştı onu. Diğer seherbazlardan farklı olarak yanında tutması onun savaşlara boğulmasına rağmen mantıklı olmaya devam eden beynine siyaset konusunda bilgiler yüklemişti. Ona aile sırlarından bir dosta bahseder gibi bahsetmişti. Ama şimdi daha iyi anlıyordu ki bütün bunlar bir amaç için vardı. Bakan olması onun kararıydı. Bu iş için seçilmişti ve başarmak için elinden geleni yapacaktı.

-Onu kullanacağım... Sakın bana tehlikelerden söz etme Roxie... Seçim her zaman iyi ile kötü arasında değil kötü ile daha kötü arasında da olur. İşte tehlikeler kötüyse risk almazsam olacağı düşün. Dünyayı karanlığa teslim edemem. Bunun için bölünmem gerekiyorsa bölünürüm. dedi Roxie'nin şaşkın gözlerinin karşısında zaman döndürücüsünü zincirinden tutup ileri geri sallayarak ona gösterirken. Savaş için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı. Bu işin sonucunu biliyordu. Aynı anda iki yerde görülen ya da zamanın bir dönümü sırasında eski yerine dönemeyen büyücü zaman boşluğunda kalarak delirirdi. Delilik onun hayata bağlılığını koparır ve bunun sonucunda korkunç sonu ölüm olurdu. Ama bu her şeye değerdi. Sessizce kimse bilmeden orada olmanın ve her şeyi yönetmenin tek yolu buydu. Mektuplara güvenemezdi çünkü çalınmaları kolaydı. Bu yüzden işlerini kendisi halledecekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptyC.tesi Haz. 21, 2008 4:29 pm

Gözlerini Robert’da kenetlemişken, o masasının çekmecesinden bir dosya çıkarmıştı. Daha sonra konuşmaya başlamıştı. İki yerde de olacağını söylüyordu. Bunun olmasının tek bir yolu vardı, o da az önce söylediği Zaman Döndürücüydü. Kullanmasının tehlikeli olmasının yanında, bir de Hogwarts’a gelmesi daha da tehlikeli olacaktı. Ama burada kalmalıydı bir şekilde. Kendisini dinleyeceğini sanmıyordu zaten, ona karışabilecek biri değildi artık. Sadece itiraz etmesiyle kalacaktı, gerçi onu tanıdıysa kim olursa olsun kararlarından vazgeçiremezdi. Sözlerinde apaçık bir kesinlik vardı, kimseyi dinlemem der gibiydi.

Karanlığın bu kadar çabuk yayıldığını görmek korkutuyordu onu. Bir süre çok sakin gözüken ölüm yiyenler ne olmuştu da bu kadar çabuk yayılmaya başlamışlardı? Bu savaşın Hogwarts dışında bir yerde olmasını dilerdi. Öğrenciler bundan çok etkilenecekti kesinlikle. Birçoğunun beyni yıkanacaktı. Kendine bile itiraf edemese de korkuyordu bu durumdan. Ölmekten değildi belki ama sağ kalırsa olacaklardan korkuyordu. Tüm denge alt üst olacaktı, hele ki o savaşı kazanan taraf onlar olursa.. Bunu düşünmek bile istemiyordu.

Yine sessizliğe gömülüp, Robert’a izlemeye koyuldu. Az önce çıkardığı dosyayı incelemeye koyulmuştu, daha sonra iyice anladığına hüküm getirmiş gibi üstüne bir mühür basmıştı. Birkaç mühürleme işinden sonra, sarı bir zarfa az önceki kağıdı koyup, gizli kalması için de bir büyü yaptıktan sonra kendisine uzattı. Onu almak için elini uzattığında, elleri birbirine değmişti. Kalbi bir an duracak gibi olmuştu. Onu özlediğini bir kez daha farketti. Bir kez daha onsuz geçirdiği zamanın bir hiç olduğunu anladı. Düşünceleri yine aynı konuya yoğunlaşmıştı. Robert’a.. Hala o günün yaşanmamış olmasını istiyordu, her şeyin çok daha iyi olmasını. Onun aşkını çıkartıp atamazdı belki kalbinden ama en azından göstermemeliydi bunu. Kendisini bırakıp gitmiş birine, sonra da hiçbir haber vermeden ölmüş gibi yapan birine sevgisini göstermemeliydi. Lanet olası gururundan nefret ediyordu. Robert’ın az önceki söylediklerini düşünüyordu da, gerçekten doğru muydu? Dudağının kenarında hafif bir gülümseme oluşmuştu şimdi, öyle olsa neye yarardı ki?

Bakışlarıyla onun büyü yapışını ve ortaya bir çekmece çıkışını takip ederken, düşüncelerini yine beyninin köşelerine itmişti. Ortaya çıkan gizli kasanın içinden kalan son Zaman Döndürücüyü çıkarırken, bir yandan da kesin bir şekilde onu kullanacağından bahsediyordu. Tehlikelere ne olursa olsun göğüs gerecekti. Kendini düşünüyordu belki de ama onun bir daha ölmesine izin veremezdi. Gerçi Robert şu anda kimseyi dinleyecek gibi durmuyordu. Bir şekilde bu aleti kullanmasına engel olmalıydı, eğer bir aksilik çıkarsa tekrar onsuz kalmayı göze alamazdı. Dudaklarının arasından dökülen sözcüklerle birlikte gözlerini ona kenetledi.

”Sen kararını vermişsin, ne desem boş anlaşılan. Ama Zaman Döndürücünün sonuçlarının çok tehlikeli olduğunu sen benden çok daha iyi biliyorsun. Bir daha kaybolmayı göze alabiliyor musun?” Dedi çaresizce. Onu ikna edemeyeceğini biliyordu, daha fazla da burada durmasına gerek yoktu. Konuşulacak her şeyi konuşmuşlardı. Hogwarts’daki görevini, onun neden ortadan kaybolduğunu.. Daha fazla burada durup da geçmişin acısını tekrar çekmek istemiyordu. İçindeki ateşin daha fazla büyümesini istemiyordu. Belki de Robert’la artık gerekmedikçe konuşmamalıydı, ikisi de birbirine çok yakın olmalarına rağmen aynı zamanda da çok uzaktılar. Buna dayanamıyordu işte.

”Ben artık gitsem iyi olacak. Konuşulacak bir şey kalmadı sanırım. Başka bir şey yoksa..”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Robert Walker

Büyülü Nesneler Bürosu BaşkanıBüyülü Nesneler Bürosu Başkanı
Robert Walker




Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Bakan Robert'ın Odası   Bakan Robert'ın Odası - Sayfa 2 EmptyC.tesi Haz. 21, 2008 5:53 pm

Kaybolmak... Bir kez daha karanlığa gömülmek... Kulağa fazlasıyla korkutucu gelse de ihtimallerden biri buydu. Karanlığa gömüldüğünde orda bir şeyi bulmuştu. Ruhunun karanlık yanını. Beyninin içinde fısıltılarını duymaya başlamıştı. Hatta onu ele geçirişini hissetmişti. Hayalet... Ona daha doğrusu kendi karanlığına böyle diyordu. Öldürdüğü ölüm yiyenler de böyle biliyordu. Hiçbiri kendisinden şüphelenmemişti. Çünkü hep farklı bir yüzü olmuştu. Farklı bir yüz ve amaçlarını gölgeleyen kimi kendini beğenmiş kimi korkak kimi ise cani birbirinden farklı karakterlere bürünmüştü. Karşısındakinin en seveceği insan tipine. Sonrasında içindeki hayalet dışarı çıkmış ve öldürmüştü. Artık ailesinin çığlıklarının yanında başka çığlıklar da vardı kulaklarında. Her ölümle arınmış hissetmişti kendini. Öncesinde hiçbir ölümyiyeni gerçek anlamda öldürmemişti ancak o 7 kişi onun için bir ilk olmuştu.

-Neleri araştırdığımı iyi biliyorsun Roxie... Sihrin karanlık yüzü de tehlikelidir ancak onu bile kullandım. Karanlığı dünyadan silmekte elime geçen her şeyi kullanacağım. Hem de Her şeyi... dedi bu sefer gözlerinin içine bakarken içinde bir kıpırtı olmuyordu. Aksine onun acı çeken üzüntü kokan çaresiz gözlerini görmek içinde bir yaranın sızlamasına neden oluyordu. Kelebek hala ateşe tutkuluydu. Tutkularını bastırmaya ve ateşten uzak kalmaya çalışıyordu. Her şeye rağmen onun başına bir şey gelmesi konusunda tıpkı kendisi gibi endişeleniyor olmalıydı. Ama bütün bunları yapmak zorunluydu. Yapacağı şey dünyanın kaderi için gerekliydi. Güneşin yeniden doğması başka yetim çocukların olmaması yüreklere acı değil mutluluğun serpiştirilmesi için birileri bir şeyler yapmalıydı. Omuzlarındaki görev dağdan ağır kılıçtan keskindi. Her şeye rağmen onu yapmalıydı. Peki bu acı çeken gözler onu neden bu denli yaralıyordu?

-Yine de Roxie. . Mümkün olduğunca az ve dikkatli kullanacağım. Bana güven... dedi rahatlık verici bir gülümsemeyle ona bakarak. Bir parça rahatlamış görünüyordu. Ama bu sadece bir an sonra eski ciddiyetine dönüşmüştü. Yeniden dosyalarına yönelip bir başkasını karıştırırken gözleri kalkan Roxie'ye takıldı ve onun doğrulmasından sonra doğruldu. Evet. . gitme zamanı gelmişti... Konuşacak her şeyi konuşmuşlardı ve görevleri Roxie'yi bekliyordu. Okuldaki işi Robert için önemliydi ki bu dünyanın kaderi için de önemli demekti. Her şey için çok geç olmadan ölüm yiyenleri deşifre etmeli öğrenci örgütlenmelerini sonlandırmalıydı. Yanında bir seherbaz ordusu da olacaktı. Onu korumak yada onun emrinde olmak için yerleştirilmiş elit seherbazlar olacaktı. Ama yine de onun için endişeleniyordu. Kalkıp yanına ilerledi ve onunla neredeyse burun buruna olacak bir mesafeye geldi. Gözlerinin içine son bir kez baktı. Onu görememe ihtimalini düşünmek istemiyordu ama bu pekala olabilirdi.

-Son bir şey Roxie... Kendine iyi bak. dedi ve bir an dalmışçasına gözleri karşı karşıyayken bir an sonra hafif ve heyecanlı bir şekilde geri adım atmıştı. Yanında durdukça ona yaklaştıkça kalbi daha hızlı atıyordu. Ama uçurumun iki kenarından birbirlerine bakan ikili hem çok yakın hem de çok uzaktılar. Geri adım atmasaydı belki de kalbi mantığını bastırıp onunla yakınlaşmasını sağlayacaktı. Ama bunu istemiyordu. O masum güzel bir kelebekti ve ateşin onu kül etmesine izin veremezdi. Onun yerine ölmeyi seçecek kadar çok seviyordu onu. Yüzünün ne hal aldığını bir an önemsemeden onu ciddi bir yüze çevirdi yeniden. Bunda başarılı olduğunu düşünüyordu. Herkese yaptığı o sıcak gülümsemeyle ona kapıya kadar eşlik etti.

-Hoşçakal... Roxie sözleri dudaklarından dökülen son sözler olmuştu. Onun bakanlıktan ayrılışını izlerken zihninde düşünceler anafor gibi dönüyordu. Ne yapacağını bilemez haldeydi. Onun başına bir şey gelsin istemiyor ama kalbinden onun aşkını onadokunma öpme isteğini atamıyordu. Hayat... İkisi de birbirini çok sevmelerine rağmen ayrı bırakmıştı kaderleri onları. Hala elinde duran zaman döndürücüye baktı bir süre. Zamanın büyük çarkı dönüp farklı yerlere sürüklemişti onları. Robert zarar gelmemesi kavrulmaması için güzel kelebeğin aşkını unutmaya çalışmıştı. Şimdi ne olmuştu peki? Zaman çarkı yeniden dönmüş ve sonunda onları yeniden karşı karşıya getirmişti. İkisinin de aklında soru işaretleri bırakmıştı. Kalplerindeki aşkın yeniden tutuştuğunu hissediyordu. Ondan ayrı durmaya çalışacaktı. Başarabileceğini bilemese de....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Bakan Robert'ın Odası

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-