AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Gerçekler

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Braden Ethan Workman

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Braden Ethan Workman



Mücadele Tarafı : Karanlık

Gerçekler Empty
MesajKonu: Gerçekler   Gerçekler EmptyPerş. Haz. 10, 2010 8:44 pm

Büyük salondan ayrıldıktan sonra güya direk ortak salona gidecektim. Kendimi öylesine kaptırmıştım ki ortak salonun bulunduğu kule girişini es geçip ta üçüncü kata çıkmıştım. Bilinçsizce hareket eden ayaklarım beni buralara kadar getirmişti. Vucüduma yorgunluk hissi yayıldığı zaman, ancak anlamıştım ortak salonu geçtiğimi. Kafamı kaldırdığımda karşımda heybetli bir kapı duruyordu. Daha önce buraya gelmiş miydim ? Pek emin değildim. Anımsamaya çalışır bir şekilde kapıyı kuvvetlice iterek araladım. Aralıktan içeri baktığımda, tozlu bir oda görüyordum sadece, bomboştu. İçerisini, bir nebze de olsa pencereden süzülen ay ışığı aydınlatıyordu. Biraz çekinerek kapıdan içeri girdim. Birilerinin olup olmadığını bilmediğim bu yere iyice göz atmıştım sanırım girmeden çnce. Bir de bu saatte kimseyi görmek istemiyordum. Köşelerde kenarlarda öpüşen, sarılan bir çifti kaldıramazdım sanırım artık. Neyseki burada kimse yoktu. Belki ortak salona gitmeden önce burada biraz oturup kendimi dinlesem iyi olabilirdi.

Kapıdan girdiğim gibi etrafıma bakmıştım, evet, fakat yanımda kalan aynayı odanın diğer ucuna gidince fark etmiştim. Ardımdan çarpan kapı da beni bir hayli ürkütmüştü, bir adım geriye bile attım diyebilirdim. Tozlu, eski aynaya yaklaştım. Ah ! Şimdi anlamıştım nerede olduğumu. Kelid aynası olmalıydı bu. Hogwarts'a ilk geldiğim yıl burayı epeyce aradığımı hatırlıyordum. Zaten bir ara herkesi heyecanı sarmıştı bu aynanın. Herkes aynayı bulup kendini hayranı, aşığı olduğu insanla görmek istiyordu. Bense sadece merak yüzünden arıyordum bu odayı, aynayı. Nasıl olacağını, nasıl hissedeceğimi bilmiyordum çünkü. Acaba ben şu an en çok kimi istiyordum ? Bunu bile bilmiyordum. Belki de bu akşam kendim için önemli bir cevap bulacaktım. Ailemi özlemiyordum, belki önceki seneler ikizim Brittany'i özlüyorum diyebilirdim, fakat o da artık hep yanımda. Nerede görse yapışıyor zaten paçama. En iyisini de yapıyor aslında. Bir de onun paçasına yapışan pislikleri temizlemek zor geliyor artık. Etrafı bir daha kolaçan ederken aynaya biraz daha yaklaştım. Elimle olabildiğimce hafif bir şekilde aynanın tozunu sildim. Kenarlarının altın rengi olduğunu parmaklarım aynanın tozunu alınca anlamıştım. Buraya uzun zamandır girilmiyordu, belli. Elimi cübbeme sürerek bir de aynada kendimi görmeyi sağladım. En azından artık biraz temiz bir bölgesi vardı aynanın.

Üç dört adım geriye atarak aynaya odaklandım. Kimdi, ben en çok kimi istiyordum ? Kendim hafızamı zorlarken birden aynada bir silüet belirmişti bile. Gözlerime inanamayarak aynaya dikkatlice baktım. Hayır, olamazdı. Lomadriethiel beni terkedip gideli iki yıl oluyordu. Ben hala onu mu istiyordum ? Ani bir hareketle arkama baktım. Orada mıydı ? Hayır. Tekrar döndüğümde gülümseyip elini omzuma koymuştu. Bense bir aynadaki yansımama bakıyor bir de omzuma bakıyordum. Hiç bir şey yoktu. Peki gerçekten ona mı ihtiyacım vardı ? Kendime bile söylemeye çekindiğim utandığım şey, aslında gerçekti. Evet, bir tek ona ihtiyacım vardı artık.Trajik bir şekilde ayrılmıştık biz. Saçma sapan bir nedenden dolayı. Neydi o ? Aldatıldığını sanıyordu. O gün olanları ona açıklamayı ben bile becerememiştim. Oysa aldatmanın ne demek olduğunu o hayatımdayken unutmuştum ben. Beni bırakıp gidişi geliyordu şimdi gözlerimin önüne. Aynadaki Lomadriethiel'in gözlerine baktıkça daha da çok gidiyordum eski günlere. Gözlerim mi doluyordu ? Hayır, saçma. Bunu kendime yapmamalıydım. Hayatımda bir ilk olurdu bu, terkettiği zaman bile ağlamamıştım ki. Dişlerimi sıkarak aynadaki yansımanın değişmesi için bekliyordum. Dolu dolu olan gözlerim göz kırpmamla taşacaktı, inatla göz kırpmıyordum. Sinirle fısıldadım.


" Allah kahretsin ! "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lómadriethiel Valiant

GezginGezgin
Lómadriethiel Valiant



Mücadele Tarafı : Eğlence
Kan Durumu : Safkan

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyCuma Haz. 11, 2010 7:07 pm

Bazen, bütün o kalabalığın içinde kendini yalnız hisseder insan. Çünkü O yoktur, ve hiç olmayacaktır bir daha. Gitmiş ve arkasında yıkık bir enkaz arasında bırakmıştır seni. Bunlar klasik şeyler tıpkı yaşadıklarım gibi. Ama unutmak, bırakıp gitmek öyle zor ki hayal kırıklıyla yaşamayı öğrenmem gerekiyordu. Öyle hissediyordum bir kez daha. Son iki yıldır vakit geçirmekten hoşlandığım, O'nun açtığı yaraları sarmaya çabalayan arkadaşlarımın yanında nefretimi, üzüntümü ve özlemimi gizlemek zor oluyordu artık. Çünkü geçen o kadar yıla, yaptığımız o kadar eğlenceye rağmen mutlu olamamam üzüyordu onları. Ne yapmalıydım ki? Aldatmıştı! Çok fazla olmasına rağmen bu kadar derin yaraları kapayabileceğimi sanmıyordum. Merdivenleri ağır ağır çıkarken gözlerim dolmuştu ama öfkeden mi yoksa sahiden sevdiğimden mi bilmiyordum. O'nu affetmek benim için ne kadar zorsa tamamen unutmak da o kadardı. Tanrı aşkına, aşık olmuştum ben O'na! Gözlerimden akmaya hazırlanan yaşı, elimin tersiyle silerken üçüncü kata gelmiştim. Ellerimi, dizleri eskimiş dar kotumun ceplerine sokarken, geçen dönem keşfettiğimiz tozlu odadaki bizden sakladıkları, Kelid Aynası'nın soğuk dostluğunu özlemiştim. Ona bakmaya cesaret edebilmiş miydim? Hayır, ama yine de kötü hissettiğimde buraya gelir otururdum. O aynanın tozlu çerçevelerinin içinde bizi göreceğime eminken bunu kendime yapamazdım. Aklımdan, kalbimden çıkarıp atmalıydım artık ama ne gücüm ne de cesaretim vardı..

Kesinlikle anılardan, yaşanılanlardan kaçılmayacağını öğrenmiştim. Hıçkırarak ağlasak da bağırıp çağırsak da nereye gitsek peşimizdeydiler. İlk kez elimi tutması, utangaç bakışlarımız ve ilk öpüşmemiz... Hepsini onunla yaşamış onunla bitirmiştim, bitirmişti. Hala dün gibi aklımdaydı o kızın yanındaki duruşu. Sağ elimi yumruk yapmışken sol elim kapı tokmağının üzerinde öylece kalmıştı. İçeri girip girmemekte tereddüt etmiştim ilk defa. Başımı hafifçe iki yana sallayarak kapıyı açtığımda içeri girmek için birkaç saniye bekledim. Başımı içeri uzattığımda ayna karşısında O'nu gördüm. Fısıltısıyla aynı anda "Kahretsin." derken hala arkama dönüp gitmek için şansımın olduğunu düşünüyordum.

Gözlerimiz, buluştuğunda ondan sevgimi saklamaya çalışıyordum. Lanet olsun, artık kaçmak için vaktim kalmamıştı. O parıldayan gözleriyle karşılaştığımda dolmuş olduğunu anlamam için uzun süre bakmama gerek yoktu. Aynada ne görmüş de bu kadar üzülmüştü ki? O'na içimden geçen herşeyi bağırarak söylediğimde bile duygulanmamıştı. En çok da o yaralamıştı beni. Aldatmadığını söylerken ve ben giderken zerre kadar duygu göremem... "Pardon." derken gitmem gerektiğini bilmeme rağmen öylece duruyordum. Tekrar kollarına koşmak, dudaklarıyla buluşmak istediğim tek şeydi belki de...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Braden Ethan Workman

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Braden Ethan Workman



Mücadele Tarafı : Karanlık

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyC.tesi Haz. 12, 2010 6:59 pm

Ben dişlerimi sıkmış aynadaki yansımamıza dik dik bakarken, arkadan kapı açılmış ve bir çift mavi göz görmüştüm. Böylesine tanıdık gözler... Bu kader değilde neydi ? Şu mugglelların da dediği gibi işte kaderdi bu. Bu saatte onunda buraya gelmiş olması görünmeyen üçüncü bir kişi tarafından istenmiş ve gerçekleştirilmişti. Sihir vardı sanki işin içinde. Gerçek olmama ihtimali beynimi meşgul ediyordu. Ya sadece aynadaki silüet gibi bir hayalse bu da ? Gözlerimi gözlerinden almak için kendimi zorladım. Anında arkamı dönüp orada olup olmadığına bakacaktım. O bana "Pardon." derken ben aynadan bakmayı bırakıp dönmüştüm bile. Buradaydı, yaklaşık on adım ötemde duruyordu. İlk kez yalnız ve bu kadar yakın. En son bana nefretini haykırırken bu kadar yakınıma gelmişti. Daha sonra nerede görse kafasını çeviriyor, hemen oradan uzaklaşıyordu. Ortak derslerimizde ben nereye oturursam o en uzağa oturuyordu. Onu görmek bile mümkün değilken şu anda bana bir kelimede olsa bir şeyler söylemişti.

Sesi, çok özlemişim. O herkesten ayrı olan duruşu, gözleri, saçları, dudakları, tüm o güzelliğiyle yine karşımdaydı işte. Dolu dolu bakan gözlerim kendilerini iyice zorluyorlardı artık. Söylediklerini hiç bir cevap veremiyordum. Öylece kalmıştım, put gibi. Gözümün kenarından akmak üzere duran göz yaşını elimle sert bir hareket yaparak silmiştim bile. Ona doğru bir iki adım atarak ağzımı araladım, konuşacaktım. Gözlerinde aynı nefret vardı hala, bu beni durduruyordu. Ona aldatmadığımı anlatmaya çalışırken yanan nefret ateşiyle yanıyordu sanki hala gözleri. Beni konuşmamam için uyarır bakışlarına aldırmayacaktım. Konuşacaktım, artık gerçekler açığa çıkmalıydı, Öyle değil mi? Bu kadar acı bana da ona da yeterdi. Elbet hep nefret etmemişti ya benden. Beni ne kadar sevdiğini iyi biliyordum. Beni kimseye değişmeyeceğini. Elini tuttuğum zaman bile titrerdi elleri, terlerdi. Benden sonrası da olmamıştı zaten. Kimseden bir şey duymamıştım ki. En yakın arkadaşlarıyla konuşmaya çabalamıştım. Elçiler gönderip öğrenmiştim. Kimse, benden sonra kimse olmamıştı. Hep beklemiş miydi yani çaresizce ? Yoksa sevememiş, güvenememiş miydi kimseye ? Neden beklesinki. Tabii sevememiş, güvenememiştir. Ona bir adım daha atarak elimi uzattım. Derince bir nefes alıp yalvaran gözlerime sözlerimi ekledim. " Ben özledim. Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Lomadriethiel, izin ver, konuşalım artık."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lómadriethiel Valiant

GezginGezgin
Lómadriethiel Valiant



Mücadele Tarafı : Eğlence
Kan Durumu : Safkan

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyC.tesi Haz. 12, 2010 9:11 pm

Kalp, başlı başına bir beyindir. Kendi kurallarına göre oynar oyunu, hayatı hiçe sayarak. Hayatın hastalıklı oyunlarının aksine aşkınkiler, masum ve mutlu ediciydi. Belki de tek sorun, hayatla birleştirdiğimizde tehlikeli hale gelmesiydi. Acı çekmelerimiz bu yüzdendi. O yüzden kaçıyordum özlem duyduğum gözlerden. O yüzden köşe bucak saklanıyordum anılarımı uyandıran siluetinden. Elim hala işlemeli kapı tokmağının üzerinde şaşkınlığımı atmaya çalışıyordum. Oysa o kadar zordu ki olan o kadar olaydan sonra konuşabilecek kadar yakınlaşmak... O kadar zordu ki karşısında kendimle savaşmak. Kalmak isteyen tarafımla tartışmak...

Boşta kalan elim, anıların gözümün önünde canlanmasıyla yumruk olmuşken gördüm bana uzanmış eli. Yıllar önce, hep yaptığı gibi elime değdiğinde heyecanlanmam, gözleri gözlerimle buluştuğunda yüzümde gülücüklerin belirmesi... Herşey o kadar canlıydı ki, o kızı hatırlamasam kollarına koşabilirdim. "Ben özledim. Nereden başlayacağımı bilmiyorum. Lomadriethiel, izin ver, artık konuşalım." Sözlerinin bende yarattığı etkiyle, özlemiş olmasının verdiği heyecanla ve O'na duyduğum öfkenin uyanmasıyla hızla kapattım arkamdaki kapıyı. Ne söyleyecekse bunu hiç kimse görmemeliydi. Daha fazla acı çekmemeliydik ikimiz de başkaları yüzünden... Ya da birbirimiz yüzünden. Gözlerimin dolmasını engellemek için uğraş verirken sesime yansıyan öfkemle "Tamam, dinliyorum. Ama sadece daha fazla özlem duymaman için. Çünkü bitti, bitirdin." dediğimde kalbim bambaşka şeyler söylüyor, O'nu sevdiğimi haykırmak istiyordu. Kim bilir kaçıncı defa kalbimi susturarak mantığımı dinlemiştim. O'nub kollarında O'nun için ağlamak yapabileceğim en küçük düşürücü hareket olsa da bunu yapmak için yanıp tutuşuyordum. Yeterince teselli etmişlerdi beni ama onun söyleyeceklerine inanmak yapmak isteyeceğim tek şeydi...

O'ndan mümkün olduğunca uzaklaşırken söyleyeceklerini duymayı bekliyordum. Simsiyah saçlarının dağınıklığı her zamanki gibi O'nu daha da çekici kılmaktan başka bir işe yaramıyordu. Hayatına benden sonra kim bilir kaç kişi girmişti? En başta da o kızla neler yaşamıştı? Hakkında bildiğim tek şey benimleyken geçirdiği zamandı. O'nun dışındakiler kendimi dış dünyaya kapatıp depresyona girmem ve ondan kaçmamla geçiyordu. Beni sevdiğini, unutmadığını ve hayatında benden sonra kimse olmadığını söylemesini isterken saçma bir umut ışığına tutunduğumu fark etmiyordum bile...

Gerçekler Empty
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Braden Ethan Workman

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Braden Ethan Workman



Mücadele Tarafı : Karanlık

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyC.tesi Haz. 12, 2010 9:51 pm

"Tamam, dinliyorum. Ama sadece daha fazla özlem duymaman için. Çünkü bitti, bitirdin."

Bitirdim mi ? Hadi ama ben hiç bir şey yapmamıştım. Her şeyi kendisi bitirmişti. Beni kale bile almamıştı, oysa dinlese kesinlikle her şey açıklanabilirdi. Nedendi bu inadı. Evet, beni April ile yakın bir şekilde görmüştü o gece, fakat bunda benim suçum yoktu. Kaldı ki , kız bana yakınlaşmaya çalışırken ben ona Lomadriethiel'i anlatmaya çalışıyordum. Ne garip bir geceydi. Düşünürken bile içim acıyordu hala. Bana herkesin ortasında tokat atıp bağırmıştı tüm gücüyle. Ne kadar aşağılık, sahte bir insan olduğumu söylemişti. Dudaklarından dökülenler yeterince yaralamıştı beni. Anımsıyordum, o kapıdan çıkarken koşmuştum peşinden, yakalayıp ona derdimi anlatmaya çalıştığım, sarılmaya çabaladığım zaman beni öyle bir itmişti ki, sanki imperio büyüsüyle biri beni kontrol etmişti. Duvara yapışıp uzaklaşmasını izlemiştim sadece. Bir de hıçkırıklarını duymuştum. Düşünceler beynimi meşgul ederken gözlerime yaşlar hücum ediyordu tekrardan. Onlara hükmedererk zorladım kendimi yine. Elbet ki bunu kanıtlayabilirdim. Gecenin sonunda olanları eğer karıştırmazsam oldukça masumdum. Bunu tek bilen kişi ise ikizimdi.

Brittany... Bana böyle bir iyilik yapar mıydı ? Bana yapardı da Lomadriethiel'i hiç sevmiyordu ve birlikte olmamızı zaten istemiyordu. Neden barışması için gidip ona gerçekleri anlatacaktı ki o zaman. Derin bir nefes alarak havada kalmış olan elimi indirdim. Kafamı yuvarı kaldırıp tavana baktım bir kaç saniye. Bir sürü cümle vardı şuan aklımda, hangisini ilk kullanacağımı bilmiyordum da. Nasıl çıkacaktım bu işin içinden. Gerçekleri görmesini nasıl sağlayacaktım ? Ya yapamazsam, gidişinden bu güne ilk kez bu kadar yakınlaşmışken kaybederdim onu tekrar. Oflayarak kafamı normalleştirdim ve gözlerine çevirdim gözlerimi.

" Yapmadım ben. Sana kaç kere yapmadım dedim. İnan bana yapmadım. Ne istiyorsan yaparım. Ben hiç bir şey yapmadım. "

April, yakın bir kız arkadaşımdı, oldukça yakın. Yani ben onu hep kız arkadaş olarak görmüştüm, fakat o beni görmemiş. Bunu da Lomadriethiel beni terkettiği gün anlamıştım. Herkesin ilgisini çekebilecek bir kızdı o, ama benim çekmemişti. Bunu anlatmak zordu Lomadriethiel'e. Zaten onlarda sevmezlerdi birbirlerini. Lomadriethiel onunla vakit geçirmemden nefret ederdi. O ise ne zaman Lomadriethiel ile birlikte vakit geçirsek gelirdi yanımıza. Büyük ihtimal Lomadriethiel bunları düşünüp kendini daha da haklı çıkarmıştı bu olayda.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lómadriethiel Valiant

GezginGezgin
Lómadriethiel Valiant



Mücadele Tarafı : Eğlence
Kan Durumu : Safkan

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyPaz Haz. 13, 2010 9:35 am

Kızın, sarı saçlarını savururken Breden'la yakınlaştıklarını görmüştüm. Ama elbette bu kadar küçük bir sebepten dolayı ayrılmamıştık. Öncesi de vardı söylentilerin. O'na ne kadar April denilen o kızla görüşmemesini söylesem de dinlemememiş, ve sonunda kapılmıştı cazibesine. Böyle olacağı belli değil miydi? Söylememişler miydi bana? Körü körüne güvendiğim, sevdiğim çocuğun ve bütün okulun önünde görmemiş miydim olanları? Hala neden bana kendini affettirmeye çalışıyordu ki? Her şey apaçık ortadaydı ve muhtemelen benden sonra hatta şimdi de birlikteydiler. Gözlerime akın eden yaşları durdurma çabalarım bir işe yaramıyordu artık. Sonunda bir damla gözyaşı, yanağımda sıcak izler bırakarak aşağı yuvarlandı. Bunu aşmış olmam, O'nu unutmam gerekiyordu. Ama hala, bu tozdan önümü göremediğim odada açıklamalarını dinliyordum, yalan olduğunu bilerek...

" Yapmadım ben. Sana kaç kere yapmadım dedim. İnan bana yapmadım. Ne istiyorsan yaparım. Ben hiç bir şey yapmadım. " Yanağımdaki ıslaklığı silerken hala yapmadığını söylemesine şaşkınlıkla bakıyordum. Aralarında birşey vardı tıpkı o Slytherin'li kızın söylediği gibi... Tıpkı O'nun bana bütün gerçeklere gözümü kapattığını haykırdığı gibi... Başlarda altında aradığım kötü niyet yerini hak vermeye bırakmıştı. Bağırmamak için kendimi zor tutarak "Neyi yapmadın ha? Herşey ortadaydı Breden. Üstelik sadece o gün gördüklerim değil. Öncesinde de aranızdaki yakınlık rahatsız ediyordu. Sonunda bunun olacağı o kadar belliydi ki... Ama ben, bütün güvenimle sana kapılmış hiçbir şey göremez olmuştum. Yeter artık, eğer suçluluk hissediyorsan affediyorum seni. Daha fazla, bana karşı sorumlu hissetmene gerek yok." diyordum ama yine duygularım birbirine karışmıştı o geceki gibi. Ağlama isteğiyle dolarken, O'na yapabileceğim bütün lanetleri gönderme hevesi içindeydim. Lanet olsun, gidip ortak salonda uyuklamak varken neden buraya gelmiştim ki? Ve asıl soru, aynada ne görmüş de bu kadar kötü görünmüştü?

Sorulardan, anılardan sıyrılırken biraz daha sakinleşmiştim. En azından artık öfke nöbetleri geçirecek kadar kötü değildim. "Bir şey istemiyorum senden. Sana tekrar güvenmem o kadar zor ki... O gecenin ardından gözümü ne zaman kapasam, canlanıyordunuz. Kollarını sana dolamış April... Kaç gece hıçkırıklar arasında uyandım ben bile bilmiyorum. Evet, seni özledim ve hala o lanet gözlerine baktığımda seni sevdiğimi hissediyorum. Ama artık çok geç, herşey için..." Hemen hemen her gece gördüğüm kabuslarım hayatımı zorlaştırıyordu ilk zamanlar. Şimdiyse alışkanlıktan uyanmıyordum bile. Bembeyaz kollarını O'nun bronz boynuna dolaması, dudaklarını dudaklarına yapıştırması... Bunlar zaten henüz görmesem de yakın gelecekte karşıma çıkacak gerçeklerdi. Hayattan o kadar çok kaçmıştım ki artık koşacak gücüm kalmamıştı. Ve şimdi gerçekleri görmek, hiç olmadığı kadar acı verecekti...




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Braden Ethan Workman

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Braden Ethan Workman



Mücadele Tarafı : Karanlık

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyPaz Haz. 13, 2010 8:47 pm

Beni dinlerken gözlerinden süzülmüş olan yaşları farketmemiştim tozlu odada. O konuşmaya başlayınca ise sesindeki garip değişimden anlıyordum sadece ağladığını. Daha dikkatli baktığımda sulu gözlerini görebiliyordum. Hala nefretle dolu olan gözlerini... Söylediklerini ilk kez bu kadar dikkatle dinliyordum. Kendimi ona karşı sorumlu hissettiğimden değildi elbet bu söylediklerim. Olmayan bir şeyi, en azından benim isteğimle olmayan bir şeyi bana dayatarak çekip gitmesi olacak şey değildi. Ben onu deliler gibi seviyordum. Bunu ona söylememiştim hiç. Seni seviyorum diyememiştim bir türlü ama yine de seviyordum işte. Tam konuşmak için cümleleri toparlamaya çalışırken sanki konuşmamı istemiyormuş gibi tekrardan konuşmaya başlamıştı.

"Bir şey istemiyorum senden. Sana tekrar güvenmem o kadar zor ki... O gecenin ardından gözümü ne zaman kapasam, canlanıyordunuz. Kollarını sana dolamış April... Kaç gece hıçkırıklar arasında uyandım ben bile bilmiyorum. Evet, seni özledim ve hala o lanet gözlerine baktığımda seni sevdiğimi hissediyorum. Ama artık çok geç, herşey için..."

En azından bazı şeyler hala yaşıyordu. Yani beni gerçekten sevmiş, hala da seviyordu. O zaman doğru olmayan aptalca bir şey için neydi bu kendimize çektirdiğimiz acı. Onu görmek, her gün görmek ama dokunamamak, konuşamamak, garip bir şekilde yaralıyordu beni. İnanamamıştım sanki bittiğine. Ondan sonra gelen tüm insanlar sanki eğlence içindi sadece. Ama o, hep olan biriydi. Köşede duruyordu hep. Sanki uzun bir tatile gitmişti de geri gelecekti ve ben de onu bekliyordum. Neden hala böyle uzak olduğumuza anlam veremezken tutamadığı gözyaşlarını görmem içimi gittikçe daha çok acıtıyordu. Ona yaklaşmak için bir kaç adım daha attım. Gözlerimi sıkıca kapayıp derin derin nefes alıyordum.

" Bak, onunla seni konuşturabilirim ama lütfen bana geç deme, n'olursun deme. Bizim boşu boşuna geçen koskoca bir yılımız var. Sebepsiz ve ayrı geçen. Hem artık onunla yakın falan değilim, senden sonra ilişkimi kestim. Sana hiç bir şey demememin nedeni de yaparım sanmıştım. Ama ben, yapamıyorum... Şu aptal aynada seni göreceğim aklıma gelmezdi. Ama dedim işte, yapamıyorum sensiz. Keşke sadece rüyalarıma girsen. Keşke sadece orda görsem seni. Hergün ama hergün seni görüp konuşamamak, dokunamamak... Çok ağır. "
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Lómadriethiel Valiant

GezginGezgin
Lómadriethiel Valiant



Mücadele Tarafı : Eğlence
Kan Durumu : Safkan

Gerçekler Empty
MesajKonu: Geri: Gerçekler   Gerçekler EmptyC.tesi Haz. 19, 2010 1:27 pm

Bana doğru attığı adım içimdeki geri gitme dürtüsünü arttırırken orada kalmak için kendimle savaştım. Baştan beri buraya gelmemem gerekiyordu. Ne yani, yatakhanede de yalnız kalabilirdim. Yanaklarımdan süzülen yaşları silerkenen O'na inanmayı o kadar çok istiyordum ki koşup boynuna sarılabilirdim. Ne zamandan beri kalbimi dinliyordum? Öylece durup gözlerine bakmaktan başka hiçbir şey yapamayarak sözlerini bekledim. İnanmayı deli gibi istediğim ama kendime söz geçiremediğim sözleri...

"Bak onunla seni konuşturabilirim ama lütfen bana geç deme, n'olursun deme. Bizim boşu boşuna geçen koskoca bir yılımız var. Sebepsiz ve ayrı geçen. Hem artık onunla yakın falan değilim, senden sonra ilişkimi kestim. Sana hiçbir şey demememin nedeni de yaparım sanmıştım. Ama ben, yapamıyorum... Şu aptal aynada seni göreceğim aklıma bile gelmezdi. Ama dedim işte, yapamıyorum sensiz. Keşke sadece rüyalarıma girsen. Keşke sadece orada görsem seni. Hergün ama hergün seni görüp konuşamamak, dokunamamak... Çok ağır." Az önce sildiğim gözyaşlarının yerine yenileri düşerken ne diyeceğimi bilmiyordum. Hiçbir zaman beni sevdiğini belli etmemişti. Birlikteyken de ayrılırken de. Sadece bugün, şu lanet aynada gördükleriyle itiraf etmişti... Bu mu gerekliydi biz olmamız için? Bir aynada benim yansımamı görmesi... Tanrı aşkına kimi kandırıyordum ki! Ne kadar vazgeçmeye çalışsam da olmayacaktı, belliydi. Dudaklarımı araladığımda sesim, göz yaşları ya da hissettiklerimden dolayı titreyerek çıkıyordu. "Konuşmak hatta yüzünü bile görmek istemiyorum o kızın. O gün her ikinizi de havaya uçurabilecek kadar sinirlenmiştim. Ama şimdi düşünüyorum da... Yani, o günden öncesi de vardı. Bana sürekli aranızda birşeylerin olduğunu, beni kandırdığını söylerlerdi. Hepsini yalanlayıp büyük bir güvenle sana olan inancımdan bahsederdim. Ama n'oldu? Gittin Breden. Hem de bir daha asla güvenmeyecek belki de sevemeyecek biri bırakarak. Şimdi mi aklına geldi beni özlediğin? O ayna mı aklını başına getirdi? Tamam, seni hala sevdiğimi itiraf etmiş olabilirim. Ama bu, gururumu hiçe sayarak sana geri dönmem anlamına gelmez. Kendini bana karşı sorumlu hissetmene gerek yok. Herşey geçmişte kaldı..." Dizlerimin beni taşımayacağını hissettiğimde tozlu zemine oturmaya karar verdim. Yeterince eskimiş kot pantolonumun biraz toz olmasında sakınca yoktu. "En azından senin için..." O'nun duyamayacağı bir şekilde mırıldansam da odada yankı yapması geç sürmemişti. Ellerimi zemin bastırıp başımı O'na doğru kaldırırken artık ağlamıyordum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Gerçekler

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-