AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Athena Cendrillon

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : -

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyPtsi Mayıs 24, 2010 8:39 pm

Talih, bir insanda olması gereken en önemli şeydir. Oysa birçoklarına göre varlığıyla yokluğu birdir, yazık.

Ve Zeus çıkardı birgün kendi kafasından çakır gözlü yaman Athena'yı
O dünyayı birbirine katan tanrıçayı
O hiç yorulmadan orduları yöneten,
O cenk ve savaş bağrışmalarından hoşlanan,
Yüceler yücesi sayılan tanrıçayı...

Athena, bir gün gelir Diônê'un talihi olur...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Empusa Kleobis

GezginGezgin
Empusa Kleobis



Mücadele Tarafı : Leda^
Rp Sevgilisi : Dulkadiroğullarından.
Kan Durumu : Safkan/Yunanlı.
Patronus : Kedi

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Geri: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyPtsi Mayıs 24, 2010 9:10 pm

'' Her zamanki sesler yükseliyor bedenimden. Tik tak, tik tak… Ritimle birbirini kovalıyor akreple yelkovanım. Bir araya geldikleri nadir anlarda mutlu oluyor, her saat bitiminde ayrılıkla hüzünleniyorlar. Etraf sakin ve sıradan… Yanı başımda duran fotoğrafa gözlerim ilişiyor yine. Mutlu aile diyorum. Baba, anne ve çocuklar… Nadia’nın hüzünlü sesi kulaklarımda çınlıyor. Erasmo’nun tokadının güzel kadının yanağında patlayışını, koskoca bir ailenin nasıl bir anda darmadağın olduğunu, güzel Dione’un hıçkırıklarını hatırlıyorum. Şimdilik herkes yeni durumu kabullenmiş görünüyor. Erasmo’nun dışında…
Dione’un eve geliş saati yaklaşıyor. Bugün diğer günlerden farklı… Nadia hazırlık yapıyor. Kızının doğum gününü kutlayacak olmanın sevinci ve ilk kez böyle bir durumda olmanın burukluğunu yaşıyor. Tatlı sesiyle bir şeyler mırıldanıyor kadın. Hazırlıklar bitmedi ama Dione gelmek üzere. Elimden bir şey gelsin istiyorum. Akrep ve yelkovana sesleniyorum. ‘Yavaş biraz yavaş olun.’ Yine beni dinlemiyorlar. Üzerimden su gibi akan zaman ruhumu aşındırıyor. Kapının çaldığını duyuyorum. Nadia sevinçle kızının doğum gününü kutluyor. Dione mutlu görünmeye, öyle hissetmeye zorluyor kendini. Beraberce yemek masasına geçiyorlar. İki kişilik küçük ama sıcak bir sofra… Yüzlerindeki tatlı gülümsemelerle birbirlerini ısıtmaya çalışıyorlar. Doğum günü pastası masanın ortasında duruyor. Üzerinde bir tane mum var Nadia mumu yakıyor kızının doğum günü şarkısını mırıldanıyor o büyülü sesiyle. Mumlar sönüyor. Kapı çalıyor. Aslında gece yeni yeni başlıyor…’’


Dione ılık nefesiyle mumları söndürdü. Duvardaki saat sekizi gösteriyordu. Güzel kızın aklından eski günler geçiyordu. Her yıl aynı olan kutlama bu yıl bambaşkaydı. Kapının çalışıyla ikisi birden irkildiler. Gelenin kim olduğunu tahmin etmek zor değildi. Aynı şeyi düşünüyorlardı. ‘ahh tanrım o olmasın sana yalvarırım lütfen, lütfen o olmasın’.

Adamın boğuk sesi duyuldu.
-Nadia, benim tatlı kadınım. Kapıyı açmayacak mısın Erasmona? Bak minik bebeğimizin doğum gününü kutlamaya geldim.

Sözlerindeki alay onu iğrençleştiriyordu. Kadının sesi sertti.
-Açmayacağım Erasmo! Defol buradan! Git artık rahat bırak bizi!

Boğuk ses bir kez daha duyuldu.
-Sana aç diyorum! Açacaksın! İflas etmeden önce sevgili kocandım ve seninde sevgili baban Dione. Parasız olunca mı değişti her şey! Açın diyorum evime gireceğim!

Dione’un elleri titriyordu. İki kadın birbirine yaklaşmıştı.
-Git buradan baba. Sen iyi değilsin. Korkuyorum.

-Seni fahişe! Annen beni aldatırken sende çanak mı tuttun ona!

Ben seni aldatmadım! Manyaksın sen manyak!

Nadia’nın hıçkırıkları sessizliği deliyordu. Kızı da eşlik etmişti ona, beraber ağlıyorlardı.

Erasmo'nun sözleri git gide daha acıtıcı bir hal alıyordu.

-Bunu size ödeteceğim. Ne pahasına olursa olsun.

Erasmo’nun giderken gürültüyle çıkardığı sesler sona erdi. Eve sessizlik hakimdi. Hıçkırmıyorlardı artık. Damlalar akmaya alışmıştı anne kızın gözlerinden. Kendilerine bir yol yapmış ve arka arkaya dizilmişlerdi.

‘’İzlediğim sahnelerin en korkunçlarındandı beklide bu. Ah lanet olası adam neden değiştin sanki.
Akreple yelkovanın 9 civarlarında olduğu zaman. Kadınların ruh hali karışık…. Kadınlar korkuyor ve kadınlar üzgün. Çıtırtı sesleri kulağıma geliyor. Yanıyor ev yanıyor. Ne Nadia ne de Dione farkına varmıyor. Asıl parti şimdi başlıyor…’’


Dione’un burnuna yanık kokusu geliyordu. Ne olduğunu anlayamadan telefon çaldı. Ahizeyi kaldırıp kulağına yasladı. Bir ses, babasının sesi...

‘iyi ki doğdun bebeğim ve iyi ki seni öldürüyorum… Mutlu yıllar! Cehennemden bana kart atın! ‘


Yangın!

Annesinin odasına doğru koşuyordu. Alevler bir anda her yeri sarmıştı. Nefes almak, önünü görmek çok güçtü.

‘Nadia! Ses ver lütfen konuş benimle. Konuş… Kon..’



‘’Tik tak tik tak… Her şey yanıyorken zaman durmadı. Lanetler yağdırdım kaderime. Duvar yandı, yanı başımda duran fotoğraf yandı, yemek yenen masa yandı… Ev, hatıralar yandı. Hayat geçmişle gelecek arasında sıkışıp kaldı. Alevlerin yansıması yüzüme vuruyor. Kendimi halsiz hissediyorum. Küçük bir kıvılcım beni benden alıyor düşüyorum…’’


Bulaştıkça arındığım cehennem
Yaratmaz oldu cenneti
Çürüyen ipekler gibi
Kendimi severek büyüdüm ben…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena Cendrillon

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : -

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Geri: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyPtsi Mayıs 31, 2010 8:47 pm

Dilenci Morann Godric's Hollow / Wind Sokak

'' Ne bekliyorsun ey gizemli kadın? Aç o güzel çehreni benden gizleyen peçeni ve bağışla bana en harikulade gülüşünü. '' Ve sağ elinin zarif, ince parmaklarıyla peçesini indirdi. Gördüğüm şey bir insandan çok, işlediği bir günah yüzünden cennetten kovulup acuna, benim gibi sefillerin olduğu bu yeryüzüne sürgüne gönderilmiş bir meleğin suretiydi. Bir melek ancak böyle birşeye benziyor olabilir dedim içimden. Badem biçimli, parlak mavisiyle süzdüğü insanı çirkinliğinden utandıran gözleri vardı; siyah sürmeli, duygularını en yoğun biçimde ortaya çıkaran gözleri... Sonra suratına ciddiyeti, soğukluğu ve mesafeyi katan kaşları vardı; hafifçe yukarı kalksalar insanı boynundan kesip atacak kılıçlar misali kaşları... Biçimli ve dolgun dudakları yalnızca öpülmek için yaratılmış gibiydiler. Bir kez öpsem, yok olmaz, yalnızca kir dolmuş tırnağımın ucuyla dokunsam yanardı bütün vücudum. Ve hokka misali, etli bir burnu vardı. Eğer ki suratındaki organlara bir mana vermeye kalksaydım burnu masumluğunu temsil ederdi, sevimliliğini. En korkuncu neydi biliyor musunuz? Karşımda suratında acıyı, masumiyeti, güzelliği, sadeliği, asaleti, ihaneti ve kini bir arada taşıyan bir kadın vardı. Böylesine az rastlarım. Genelde yalnızca birkaç metalik atsınlar diye uydurur dururum güzel sözleri. Ama bu kadına ne desem boş, ne desem az kalır, günaha girerim. Onu bu sokakta gördükten sonra ancak şükredebilirim, ona bir kere değdi ya bakışlarım daha ne isterim?

Athena Cenrillon Godric's Hollow / Wind Sokak

Dilencileri anlamıyordu. Yalnızca doğru yolda olup olmadığını merak etmek için bir çift sorusu vardı. Ancak adam önce dikkatlice süzmüş sonra bir iki parça eşyasını yerden toplayıp kaçmıştı. ''Alacağı parayı da hesap edemedi zavallı.'' Arkasından bir müddet bakındı ve sonra siyah cübbesinin yüzünü gizleyen peçesini kapattı. Bir manası yoktu böyle giyinmesinin, yalnızca tanınmadığı zamanlarda daha rahat hissediyordu kendini. Soyu gereği büyük davetlerle ve tanınan kişi olmakla yeterince uğraşan bir kadın vaktini kendine harcamaya karar verdiğinde ne yapması gerekiyorsa öyle yapıyordu. Sabah uyanıyor, Hogwarts'taki rutin kontrollerini yapıyor ve gününün geri kalanını yalnızca kendini dinlemeye, sorularını yanıtlamaya ayırıyordu. Bu ona yaptıklarında doğru sonuçlara ulaşmasının yanı sıra kendisine karşı suçsuz ve rahat hissettiriyordu. Athena'nın önem verdiği tek şey kendisiydi. Gece uyumaya çalıştığında yaptığı birşeyden rahatsızlık duyuyorsa bu kendisini cezalandırması için yeterliydi. Başkalarına karşıysa söz dinlemeyen, mesafeli ve açık sözlü bir tutum sergiliyordu. Herkes için uygun olan bir sıfat varsa, neşeli, güzel, eğlenceli, komik gibi onun için doğru olan şey garipti. Hayatı algılayış biçimi, insanları yargılamam metodu ve zıt imgeleri yorumlama tarzı farklıydı. Öyle ya siyah her zaman kötü, karanlık ve gizem dolu olmak zorunda değildi.

Yangını ilk fark ettiğinde eğer oradan geçmiyor olsa, aptalca bir tutumla eski bir dostunu ziyaret etmek istememiş olsa Dione Callidora'nın ölmüş olacağını düşündü. Bu durumda Athena Cendrillon, Dione'un kurtarıcısı yani kaderi oluyordu. Parmağına sarsıcı bir lanetle sabitlenmiş yüzüğünün olduğu eliyle asasını çıkardı. Alevler Londra'nın puslu havasını daha da kasvetli hale getiriyordu. Siyah duman gökyüzünde şahlanıyor, Godric's Hollow'un kırmızı çatılı evlerinin üzerine bir lanet gibi çöküyordu. Rüzgarın uğultusuyla birleşen çıtırtılar, sokağın az ilerisindeki evin bahçesindeki lavanta kokularıyla birleşen dumanın yakıcı kokusu ve acı içinde çığlık atan bir kadın... Bir süre yalnızca dikkatle avi süzdü. Yangın evin arka tarafında başlamış, hızla önüne doğru yayılmaya başlamıştı. Öyleyse işi zannettiğinden kolay olabilirdi. Asasını yavaşça ileri doğru uzattı ve hafif bir bilek hareketinin beraberinde berrak sesi doğanın acıklı seromonisini delip geçti.

'' Extinguish! ''

Pembe ve beyaz iki ışık huzmesi adeta birbiri ile yarışarak, birbiri üzerinden kayarak ilerledi ve ön bölümdeki alevleri yok etti. Kadın temkinli adımlarla ilerledi ve evin kapısını saran alevleri söndürmek için aynı büyüyü tekrarladı. Hızla içeri girdi. Çatırdayan evin yıkılacağı kesindi. Tahtalar bir bir kendilerini bırakıyorlar, direnişe kalkışmıyorlardı. Çığlıklar evin arka tarafından geliyor ve giderek yok oluyordu. Son kez ateş söndürme büyüsünü tekrarladı ve bu sefer diğerlerinden daha başarılı olarak yürümek için kendine yol açtı. Bunca dehşet verici görüntü içinde hissettiği tek şey hüzündü. Korkmanın faydasız ve insanın yapabileceklerine gem vuran bir duygu olduğunu beş sene önce kavramıştı. Burada ölebilirdi, şuan son nefesini veriyor olabilirdi. Ancak bu seçimi kendisi yapmış, bu dumandan çok Athena için hüzün kokan eve kendi isteğiyle gitmişti. Hızlı ve çevik hareketlerle açtığı yol boyunca ilerledi. Uzun koridor yavaşça sola doğru kıvrılıyordu. Rengini kaybetmiş duvarın dibine, neredeyse alevlerin ortasına otrmuş bir kadın gördü. Gözleri kapalı, ağzı hafifçe açılmış bedeni sünger bebekleri gibi rahatça ve istemsizce yayılmıştı. Önündeki küçük alev yumağından atladı ve kadının yanına diz çöktü. Kolunu kavradığı gibi asasını çıkarıp tavana doğru kaldırdı.

'' Evapsie.. '' Beyaz bir ışık huzmesi eşliğinde alevlerin içinden sokağın köşe başında belirdiler. Birkaç kişi toplanmış, alevleri söndürmeye çalışıyorlardı bile. Athena kimsenin dikkatini çekmek istemedi. Kadını kol altlarından kavrayıp sokak boyunca sürükledi. Eski, terk edilmiş bir evin bahçe kapısını tekmeleyerek açtı. Sürüklüyor oluşu kadının bedeninde yaralara, kanamalara yol açmıştı. Ancak onu taşıyabilecek güçte olduğunu düşünmüyordu. Bahçe duvarının dibine yasladı kadını ve dikkatle yüzünü süzdü. Cübbesinin sol iç cebinden küçük bir iksir şişesi çıkardı. İçinde pembe renginde, oldukça koyu bir sıvı vardı. İşaret parmağına bir iki damla damlattı ve kadının burun deliklerine sürdü. Bir iki damla daha damlatıp, dudaklarına değdirdi ve yavaş yavaş mırıldanmaya başladı.

'' Nefes ver ona. Nefes ver ona. Nefes ver ona. ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Empusa Kleobis

GezginGezgin
Empusa Kleobis



Mücadele Tarafı : Leda^
Rp Sevgilisi : Dulkadiroğullarından.
Kan Durumu : Safkan/Yunanlı.
Patronus : Kedi

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Geri: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyÇarş. Haz. 02, 2010 10:46 pm

:Ateş:

Öfke taşıyorum bedenimde. Gittiğim her yere götürüyorum ve yayılıyorum git gide. Güzelliklerin üzerini bir sisle kapatıyorum. Anıları, geçmişi, geleceği siliyorum. Tüm yazgıları ben yazıyorum.

Evin içine süzülüyorum usulca. Kendimi göstermiyorum önce. Önüme geçemeyeceklerini anlayınca, tüm ihtişamımla dikiliyorum karşılarına. Korkmuş iki kadın var burada. ‘Ah buna alışkınsın’ diyorum kendime. Bir kahkaha patlatıyorum çıtırtıların arasından. Kadınlar çığlık çığlığa. Daha yaşlı olanın üzerine gidiyorum önce. Ellerine uzanıyorum, kaçıyor benden. Kapana kıstırdım onu üzerine gidiyorum. Dokunuyorum, dokunuyorum, dokunuyorum… Çığlıklar atıyor. Attığı her çığlık daha da şahlandırıyor beni. Kendimden geçiyorum. Onu içime alıp yok ediyorum.

Bir parçam genç kadının yanında hâlâ, pusuda bekliyor. Ona yöneliyorum. Teni taze, güzel kokuyor. Geçtiğim yerlerdeki her şeyi beraberimde götürüyorum. Dışarıdan sesler geliyor. Bir kadın, çok güzel bir kadın, üzerime üzerime geliyor. ‘Sen benimle yarışabileceğini mi sanıyorsun?’ Daha cezp edici kokuyor ve hâlâ dipdiri. Savaşabilecek durumda ve böylesi çok daha eğlenceli. Kendimi gösteriyorum ona ve bütün hünerlerimi sergiliyorum bir çırpıda. Kadın güçlü. Bir hamlede püskürtüyor saldırımı. Dövmeli ellerine bakıyorum, uzanıyorum. Yanması gereken oyken ben yanıyorum. Yanarak kayboluyorum.


:Dione:

Uçsuz bucaksız bir karanlık… Yürüdükçe içine çekiyor beni. Nereye bastığımı, neyin üzerine bastığımı bilmeden ilerliyorum. Kendi sonuma yürüyorum. İçime sinen huzuru kucaklıyorum hep orda kalsın diye. Ya bu yol çok uzun sürerse? Buna ne kadar dayanabilirim bilemiyorum. Korkuyorum. Bedenim yanarken soğuyor, buz tutarken alev alıyor sanki. Titriyorum. Bu karanlık değil de titreyişim korkutuyor beni… İçimde ki huzur nerede? Az önce buradaydı. Sonuma yaklaştıkça terk mi ediyor beni daha çok bende olması gerekirken. Birkaç ışık yanıyor ve sönüyor sanki önümde. O kadar çok parlıyorlar ki seçemiyorum renklerini. Görebilmeyi isterdim oysa tekrar tüm renkleri: Maviyi, yeşili, moru ama en çok beyazı; kovmak isterdim onunla içimdeki karanlığı, onda kaybolmak, onunla yok olmak isterdim. Belki bu yolculuğu da onunla yapıyor olurdum o zaman. Daha az korkardım kendimden ve daha az suçlardım.

Göğsüme bir ağrı çöküyor. Konuşamıyorum. Bir serçe çırpınıyor ağır nefesimde. Yorulmuş ve kanadı kırılmış. Bıraksam yinede gidecek uzaklara hissediyorum. Hem o özgür olacak hem ben. Nadia’nın güzel sesini duymak istiyorum. Doğum günü şarkımı tekrar mırıldanmasını istiyorum.

Tanrının hani melekleri vardı. Hani korurdu insanları o. Taptığınız, onun için her şeyi yaptığınız tanrınız nerede? Niye görmüyor beni? Neden terk etti gitti?
Canım yanıyor, evet yolun sonu burası. Acının boyutu tarifsizleşiyor kendimi kaybediyor gibi oluyorum.Bir şey gitmeme izin vermiyor. Karanlıktan bir el elimi buluyor. Gözlerimi zorluyorum açılsınlar diye. Kirpiklerimin arasından bir kadın silueti görüyorum. Af diliyorum tanrıdan ve şükrediyorum. ‘Meleğini göndermiş bana!’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Athena Cendrillon

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : -

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Geri: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyPerş. Haz. 03, 2010 12:01 am

'' Sakin ol. Zaten az olan enerjini konuşmak yerine nefes almaya harcasan iyi edersin. Benimle anlaşman için kafanı aşağı yukarı veya yana doğru oynatman yeterli. ''

Esen rüzgâr giderek şiddetini arttırıyor, iki sokak ötedeki yanık kokusu ve kül tanecikleri sığındıkları bahçeye kadar savruluyordu. Karşısına oturttuğu kadın yirmili yaşlarındaydı. Kemikli çehresini çevreleyen siyah saçları çırpınışlarının bir eseri olarak dağılmış, yıpranmıştı. Hafif kısık gözlerinden göz rengini anlamak zorlaşıyordu, açık renk teni is bağlamıştı. Yavaş yavaş kendine geldiği birbirine yaklaşan kaşlarından, gerilen ve acı çeken surat ifadesinden belliydi. Muhtemelen sol ayak bileğinde bir çatlak vardı. Athena, kadının ayağını yavaşça düz tutmasını sağladı. Zaten yıpranmış pantolonunun paçasını çevik bir hareketle yırttı ve şişmiş, kızarmış görüntüsüyle mide bulandıran bileğini sardı. Kadının yırtılan bluzünden gözüken göğsü ve açıkta kalan kollarındaki yaraların bazıları kurumuş, bazılarıysa hala kanamaya devam ediyordu. Athena, dikkatle her bir yarayı inceledi, yapabileceklerini tarttı kafasında. Şu an için yapılması en mantıklı olan şey kuşkusuz kadını bir otel odasına götürmekti. St. Mungo'nun son yıllardaki itibar kaybı Athena'nın gözünden kaçmamış, başına gelen olaylarla uğraşmayı yakın bir şifacı dostundan zamanla öğrenmişti. O sırada kadın hafifçe inledi. İksir etkisini gösteriyordu.

'' Şimdi, yapman gereken şey olabildiğince az ses çıkarmak. Sana sürdüğüm iksir çok güçlü ve etkisini göstermeye başladığından dudaklarında ve burnunda derin bir yanma hissi seni oldukça rahatsız edecek. Ama şanslı kadın, bana inan, bu biraz önce yaşadıklarının yanında hiçbirşey. Adım Athena ve bana adını sölebildiğinde buradan sana daha iyi müdahale edebileceğim bir başka yere gideceğiz. Bana güvenmeni rica ediyorum. ''
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Empusa Kleobis

GezginGezgin
Empusa Kleobis



Mücadele Tarafı : Leda^
Rp Sevgilisi : Dulkadiroğullarından.
Kan Durumu : Safkan/Yunanlı.
Patronus : Kedi

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. Empty
MesajKonu: Geri: Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.   Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan. EmptyPerş. Haz. 03, 2010 12:20 am

Tanrı ona lütufta bulunmuştu. Ölümün soğuk yüzünü göstermiş ve sonra çekip almıştı onu oradan. Meleğini göndermişti ona. Gözlerini açmaya çalışıyordu, başaramıyordu. Birkaç kelime dökülsün istedi dudaklarından, sözcükler iniltiye dönüştü. Güzel kadın iyileşeceğini söylüyordu. Ah Dione bir daha hiçbir ses duyamayacağını ummuştu. Kim olduğunu sordu mavi gözlü melek. Söylemeye çalıştı tekrar ve ‘Dione’ diyebildi sadece. Kadın ‘Tamam. Yorma kendini şimdi, seni buradan götürmemi ister misin?’ Evet der gibi başını salladı Dione.

Öyle mucizevîydi ki her şey. Karanlıkta elini biri tutup onu kurtarmıştı. Ölümün kıyısından dönmüştü genç kadın. Kurtarıcısı da ölüme atlamıştı korkusuzca ve yenmişti ölümü.

İki kadın birbirlerine tutunarak oradan uzaklaştılar. Hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı o günden sonra ikisi içinde. Kader denen şey onların bir arada olma sebebiydi.


Rp Son...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Kar yağıyor, asla zalimleri ağartmayan.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Geceden asla korkma!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-