AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Sessiz gecenin esintisi ~

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyCuma Ara. 04, 2009 8:58 pm

    Gecenin sütun gölgeleri af diler gibi yığışmıştı caddeye. Sessiz ve sakin bir gecenin yaşanacağını haber veren sokak lambaları tüm canlılığa rağmen sadece kendi çevresini aydınlatıyordu. Her zaman böyle değil miydi yaşam? Sorgulama fırsatını düşünmeden ilerledi karşı sokağa doğru. Eskiden geçtiği bu sokakların yabancısı gibiydi şimdi. Etkisiz bir pırıltısı vardı gözlerinde. Ortalıkta derin bir sessizlik hâkimdi.Sokaklarda kimse yoktu. Yaşam belirtisi gösteren tek şey pervasızca ortalıkta dolaşan kemirgenlerdi. Saatin gece yarısını gösterdiği bu vakitlerde,Trocadero'nun bu yüksek kısımlarında yanlızca Grandval'ın uzaklardan gelen gürültüsü işitiliyordu. Angélique o kadar yavaş nefes alıyordu ki havada buğulanan nefesi görünmüyordu bile. Soğuk esintiler ve yerdeki beyaz tabaka kış harmonisi oluştururken yolun sonundan sola döndü ve titrek kandili yanan dükkana doğru ilerlemeye başladı.

    Kapıyı araladığında dükkanın içine dolan soğuk hava dalgasına tezat biçimde bedenine dağılan sıcak havanın etkisiyle dükkandaki değişiklikleri ilk anda farkedemedi. Kapıyı kulakları kemiren gıcırtsı eşliğinde kapattı ve dikkatli bir biçimde etrafını incelemeye başladı. Rengi maviye çalan bir fanus içinde kandil yanıyordu. Şöminenin üstünde duran kitabın gölgesi neredeyse odanın yarısını karanlıkta bırakmıştı. Mavi fersiz bir ışık vardı. Bu, geridonla masaları hafifçe sıyırıp geçen kadife perdelerin kalın katmerlerini dolduran,iki pencere arasına yerleştirilmiş ihtiyaç dolabının aynasından yansıyan ışık huzmesiydi. Tezgâhın ve masaların mavi rengi odanın kibar düzeniyle hoş bir ambiyans oluşturuyordu.

    Dükkanda hiç bir gürültü yoktu. Saatin yelkovanı hiçbir şeye aldıramadan ilerliyordu. Yelkovanın tersine odadaki kandil ve eşyalar sessizdi. Angélique ise ciddi ve yumşak başlı bir şekilde hala kapının biraz ilerisinde duruyordu. Sanki masalara,eşyalara,sönük lambanın yanındaki sessiz tablolara ayak uyduruyordu. Meraklı bakışı üzerinde hissettiği an bu sessiz dramasına son verip tezgâha doğru ilerledi. Tezgâhın gerisinde yer alan orta yaşlı ve oldukça ciddi görünen yeni dükkan sahibine yönelerek tekdüze bir ses tonuyla konuşmaya başladı.

    ' Bu saatte beklenmedik bir müşteri olmalıyım. Fakat, dükkanı görme isteğimi geri çevirmek bir hayli gereksiz olurdu. Sizcede huzurlu bir havası yok mu?' dedi ve pencere kenarında yer alan masaya doğru ilerledi. Dükkanı işlettiği zamanlarda olduğu gibi yine aynı masadaydı. Çoğu yaşanmışlığını burada bırakıp gitmişti. Ama yine burada olmanın verdiği rahatlık görüldüğü gibi haddinden fazlaydı. İnsan statü değiştirince karakterini kaybetmezdi ki. Ya da tam tersi mi?

    Bu beklenmedik ziyarete karşılık biraz mahçup bir his uyandı içinde. Kendini bile tanıtmamıştı çünkü. Zarif bir edayla bakışlarını dükkanın yeni sahibine yöneltti. İçten bir gülümseme ile :

    ' Ben Angélique. Dükkanın eski sahibiyim. '

    Siyah gözlerinde derin bakışlar vardı adamın. Sessiz ve soğukkanlı kişiliği dikkat çekiyordu. İnsanda merak uyandıran bu adam oldukça sakindi ve Angélique'nin dikkatini bu özelliği ile çekmişti bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyC.tesi Ara. 05, 2009 12:41 pm

Sessiz gecenin ortasında dikilirken yine her zamanki hissi tadıyordu, ulaşma arzusunu. Etrafındaki hiçliğin merkezi onu fark ettirmeden içine çekerken gözlerini yumdu. Bu sefer başarmalıydı! Her seferinde olduğu gibi gözlerini açtığında sis etrafını sarmaya başlamıştı. Saf bir maddeymiş gibi pürüzsüz, katmansız bir sisti bu, dalgalanmaları yoktu. Beyaz bir loşluğun maddeselliğe bürünmüş haliyle sarmalanmışken hiçliğin ortasında yine o parıltıyı gördü. İçindeki tüm hislerin isteğe dönüşmesine neden olan bu küçük parıltıya doğru adımını attı. Ona ulaşmak için ellerini kaldırmıştı ki yine her seferinde olduğu gibi aslında yaklaşmayıp uzaklaştığını anladı. Kaçıyordu ondan iffetli bir kadının çekiciliğiyle, uzaklaştıkça daha da parlıyordu sanki. Kafasında yankılanan sesi duydu, kendi sesini. Beni bulmalısın! Sürekli tekrar eden sesin azalmasına karşın yoğunlaşan beyazlık etrafını sararken afalladı bunu ilk kez yaşıyormuş gibi. Tüm görüşü parlak bir saflıkla kaplanmışken gözlerini açtı. Çıkmak istiyordu, azad edilmek. Bu isteğin mahkumiyetinden kurtulmak. Düşlerinin kendisine ait olmasını istiyordu.

Görüşünü kaplayan perdeler gözlerinin önünden inmedi bir süreliğine. Aklına gelen ilk düşünceye kendini kaptırıp kör olduğunu düşünmeye başlamıştı ki etrafındaki nesnelerin ana hatları ince siyah çizgiler halinde tek tek belirmeye başladı. Gözlerini yummayı reddetti, çevresindeki eşyaların adım adım belirginleşmesini izlemek aklını o dipsiz arzudan uzaklaştırmıştı az da olsa. Uyuyakalmıştı barın önündeki masalardan birinde. Etrafına bakındı, girişteki meşe kapıya, etrafındaki yüksek sandalyelerle çevrilmiş masalara. Dükkanın bir kadının elinin değdiğini belli eden düzenine baktı. Çok az şeyi değiştirmişti, bara girdiğinde hissettiği sıcak hava öylesine rahatlatıcıydı ki, bu kusursuz manzaranın üstünde acemi bir fırça darbesine benzeyen bir değişiklik yapmaktansa çoğu şeye dokunmamayı tercih etmişti.

Mekan neredeyse kare şeklindeydi, dörtte biri bir oda olarak ayrılmış, müşteriler tarafından kullanılan kısım bir L şeklini almıştı. Girişin tam karşısındaki uçta bar vardı, barın önünde de etrafına yüksek sandalyeler yerleştirilmiş masalar. Buzlu camlardan dışarısı gözükmüyordu, bu da mekana dış dünyadan bağımsız bir hava katıyordu. Her camın arasına yerleştirilmiş, açmakta olan lalelere benzeyen küçük avizelere yerleştirilmiş ampuller sönüktü, onların yerine sadece bu gece için yakılmış maviye çalan kandilden yayılan ışık koyu renkli odundan yapılmış masaların ve sandalyelerin üstüne düşüyor, mekanın bu kısmına bir parça canlılık katıyordu. Oda olarak ayrılan kısım mutfak ve depo olarak kullanılıyordu anlaşılan. L harfinin diğer ucundaysa şömine yanıyordu, bu kısımda oyma koltuklar ikisinin arasında küçük bir sehpa bulunacak şekilde yerleştirilmişti.

Mekanın yaydığı rahatlatıcı hissin etkisiyle kendine gelirken önündeki bardağın neredeyse boşaldığını gördü. Sonda kalan bir parmak yüksekliğindeki viskiyi tek yudumda midesine gönderirdikten sonra ayağa kalktı. Elindeki bardağı yıkadıktan sonra bara girdi. Bardağı kurulamaya başlamıştı ki içeri giren kadını gördü. Etrafına hüzünlü bir durgunlukla bakan bu kadında bir şeyler vardı, bir parça anımsamışlık. Gözlerini etrafta gezdirirken her şeye orada olduklarını biliyormuş gibi bakıyordu, barda ve duvarlarda yaptığı ufak değişiklikleri fark ettiğindeyse gözleri küçük bir şaşkınlıkla irileşiyordu. Üstündeki palto narin bedenini sarıyor, ince vücuduna kırılgan bir görünüş katıyordu. Birkaç saniye sonra yüzündeki düşünceli hava yerini mekanın yaydığına kesin olarak inanmaya başladığı huzura bıraktı ve hafifçe gülümseyerek kendisini selamladı. Yüz hatları gülümsemesinin etkisiylle şekillenince üzerindeki kırılgan hava kaybolmuştu. Karşısındaki genç bir kadındı, yüzü her ne kadar onu okulu yeni bitirmiş bir genç kız gibi gösterse de gözleri bir sürü deneyimin ipuçlarını veriyordu. Az önce uyukladığı masaya doğru ilerledi, zarifçe sandalyeye yerleşip konuşmaya devam etti.

' Ben Angélique. Dükkanın eski sahibiyim. '

"Darius." dedi yüzündeki ifadeyi değiştirmeden. "Memnun oldum, Angélique." Son sözcüğü söylerken dudakları hafifçe kıvrılmıştı, sanki ismin tadına bakar gibi yüzü düşünceli bir ifadeye bürünmüştü. Aldığı tadı kendine saklamak istercesine yüzüne tekrar o sakin ifadeyi takınarak sordu.

"Sana ne ikram edebilirim?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyC.tesi Ara. 12, 2009 9:25 pm

    Geçmişin tutarsız varlığı şimdiye kadar öğrendiği her büyüden daha sihirliydi. Daha etkili ve yırtıcı olan başka bir şey görmemişti. Etkisi yüzyıllar süren ve çoğu kişinin anlamadığı, herkesin anladığı fakat kabullenme eylemini gerçekleştiremediği.. Dükkanın büyük pencerelerinden bakınca; bahçede,baharın ilk günlerindeki asudelik içinde geçirilen zamanları hatırlıyordu. İçinde barındırdığı dargın bir itiraz, öfkeli bir gurur duygusu hislerinden yükselip yenilmez bir özleme kavuşuyordu. Alışkanlıklarından vazgeçmek zor olan ise yaşadığı neydi?

    İçinde bulunduğu hayat öyle sıkıcıydı ki. Kendini hayatın bütün anlarında sükûneti bozacak hiç bir heyecan duymadan,aynı yolu aynı adımlarla yürüyen biri gibi görüyordu. Ah,bu kaskatlılık,sofu kadınlarının kısır zevkleri gibi içine gömen dürüst insan kuruntusu tadında hayatı fazlasıyla aldatıcıydı. İçinde büyük bir tutukluluğun varlığı vardı. Tarifi ya da anlayanı olan birşey değildi. Bir boşluk, karanlık duygusuyla iç içe bir yürek sıkıntısıydı bu. Mutlu değil miydi? Rutin hayatın temsilcisiydi artık, o halde hiçbir şey ona engel olmamalıydı.

    Hatıralarını anımsamakla birlikte, gözlerini karartan gecenin gerisinde, ayaklarının dibinde uzayıp giden geniş sahaların varlığını kavrayabiliyordu. Grandval'ın sesleri yükseliyor,canlı dalgalar genişliyor,her tarafı kuşatıyordu. Masanın ilerisinde ellerini gergin bir büzüşle bitiştirip sıkmasına rağmen, tezgahtan yayılan kokular, göz alıcı ışıklar ve hatta fazla olan aydınlık yüzüne çarpıyordu. Oturduğu masadan dışarıya baktığında kireçli kayalar yığını halinde, ince bir bulut çizgisi kalmıştı.Şimdi,mavi,saf havada yanlız rüzgarla şişmiş takım takım yelkenleri andıran incecik beyaz bulutlar yavaş yavaş süzülüyordu. Kuzeyde, Montmartre'da gökyüzünün bir köşesinde denizde balık avlamak için gerilmiş soluk renkli ipek bir ağ gibi son derece ince bir bulut örgüsü vardı. Bu, gecenin içinde barındırdığı tek açık ve iyi bir olguydu. Dükkanın mavi ve loş tahta zemini düşüncelerinin buğusu içinde silik gözüküyordu.

    'Ogden'in Eski Ateş Viskisinden alabilirim.'

    Darius tezgahın gerisine yöneldiğinde mistik düşüncelerini bir kenara bırakıp dükkanın sahibiyle ilgilenmeye başladı. İşini ustalıkla ve çok çevik gerçekleştiriyordu. Soluk teni ve üzerine işlendiği yaşanmışlık çizgileri onu gereğinden fazla soğukkanlı gösteriyordu. Sessiz ve sakin bir izlenim bırakmıştı. Onun hakkında daha çok bilgi edinmek istiyordu. Garip ama belirgin bir etki bıraktığı anlaşılırdı.

    ' Black Pearlde yaşam esintisi oldukça fazladır. Rutin ve günlük yaşantılarına bağlı insanların getirdiği soluk hava duyguları derinleştirir.'

    Kendi düşüncelerinden ibaret olan bu sözler sessizliği dağıtırken Darius'un getirdiği viskiden bir kaç yudum almaya başladı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptySalı Ara. 15, 2009 12:18 am

Soğuk şişeyi kavrayan parmakları kristale benzeyen yüzeyini okşarken gözleri üstündeki kabartmalı harflere takıldı. Ogden'in Eski Ateşviskisi. İşaret parmağı harflerin arasında dolaşmayı bırakır bırakmaz diğer eliyle tezgahın dışarıdan görülmeyen bir rafına uzandı. Bardağı hızlı hareketlerle silip ateşviskiyle doldururken ensesinin karıncalandığını hissetti. Tuhaf bir histi bu, rahatsız edici olduğu kadar çekici, bir o kadar da masum görünen bir cazibenin zorlukla hissedilebilecek kadar hafif bir dokunuşu gibiydi. Tanıdığı bir histi, kendi sesini duymaya hazırlamışken zihnini, karıncalanma kayboldu. Kapalı dudaklarının ardındaki dişlerini sıktı düşüncelerini toparlamak için. Bunu başardıktan sonra dolaptan küçük bir parça buz çıkardı. Parmağının dokunduğu yerde küçük bir damlanın oluştuğu buz parçasını bardağa atmak üzereydi ki başını kaldırıp bir anlığına genç cadıya baktı. Zarif yüz hatlarının arasına yerleşmiş olan hüzün çizgileri oldu gözüne ilk çarpan. Gözlerindeki buğulu hava tecrübelerini seriyordu ortaya. Bardaktaki viskiyi yumuşatmanın gereği yoktu. Hazırladığı içkiyi servis etti. Bara dönüp eline başka bir bardak almıştı ki Angelique'nin söylediklerini duydu.

Söylediklerine katılmamak elde değildi. Her mekanın müşterilerince hissedilen bir aurası olurdu. Donanmada geçirdiği beş yıl boyunca bir sürü han ve bar görmüştü. Bazıları köşeye isteyen herkesin çalabileceği bir piyano yerleştirilmiş olan, biranın fiyatının kalitesi kadar düşük olduğu kırdılı döktülü mekanlardı. Piyanoya geçen beceriksizlerin kafalarına şişeyi yedikten sonra ahırda uyandıkları mekanlar. Bazıları ise sadece fazla hareketli, içeriye girdiğinde insanın müzik tarafından yumruklandığını hissedecek kadar güçlü bas vuruşlarına maruz kaldığı yerlerdi. Black Pearl'de bu ikisinden de eser yoktu. Bu yerin aurası huzurdan ibaretti sanki. İnsanı saran, ısıtan, sıcak hissettiren bir yerdi burası. Arkaya sadece müşterilerin düşüncelerine fon olan ve şömineden gelen çıtırtılara eşlik eden sakin bir müzik koyduğunda nasıl hissettireceğini merak ediyordu. Eh, denemenin zararı yoktu. Kendi bardağına viski doldurduktan sonra barın kenarındaki gramofonun hemen altındaki bölmeden rastgele bir plak seçti. "Güzel seçim." diye mırıldandı kendi kendine. Plak dönmeye başlayıp barı klavyeyle davulun oluşturduğu sakin temanın önündeki tatlı bir gitar melodisiyle doldururken viskisini yudumladı.

Buz gibi içki boğazından geçip geride sert bir sıcaklık bırakırken gülümsedi. Daha ilk yudumda düşünceleri berraklaşmıştı. Bardağın etkisiyle soğuyan parmakları ısınmak için şarkının ritmine belli belirsiz bir yumuşaklıkla eşlik ederken etrafına bakındı. Gerçekten inanılmaz hissettiriyordu burası. Arada döşek varken bile hissedebildiği soğuk metalin aksine sıcaktı. Ranzalarda uyuduğu uykular kısa zaman önce sona ermişti. Ayrılmıştı artık donanmadan. Benliğini buzdan kelepçelerle saran o gönüllü mahkumiyetten kurtulmuştu. Tüm bu düşüncelerin yüzüne yansımasına izin verdi birkaç saniyeliğine. Sonrasında ise bir yudum daha aldı viskisinden, sertleşen dudakları gevşedi ve yüzü eski sakinliğine geri döndü. Orada geçirdiği yıllar geride kalmıştı, onları zorlayarak bugüne çağırmak anlamsız olacaktı.

"İnsana aradığı huzuru veriyor karşılık beklemeden." dedi. Yüzüne neredeyse belli olmayacak kadar saydam bir gülümseme yerleşmişti kendiliğinden. İçini kaplayan rahatlık öylesine engindi ki müşterilerin geleceği ilk akşam bu hava kaybolursa dükkanı kapatmaya karar verdi. Black Pearl herkese kendisi şu anda nasıl hissediyorsa öyle hissettirmeliydi. Burası içerdiği canlılığı yaydığı huzurla karıştıracak ve insanların soluk yaşamlarına anlam katmak için gelecekleri bir sığınak olacaktı. Hepsinden önce burası kendi sığınağı olacaktı.

"İstediğin herhangi bir şey var mı?" diye sordu karşısındaki cadının gözlerine bakarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyC.tesi Ara. 19, 2009 8:19 pm

    Yaşamak istediklerimizle yaşayabildiklerimiz arasında ortaya çıkan büyük uçurumun esas sorumlusu aslında kendi içimizdir. Ve Angélique bu yargının vakur edasıyla hareket etmektedir çoğu zaman. Yaşanmışlıkların garip gölgesinde ilerleyen ve düşüncelerine kilit vurmuş kişiliğiyle göze çarpan biridir. Ne ileri adım atabilir ne de geri. Dolambaçlı bir yolda tek başına yürümek gibiydi hayatı. Ve Black Pearl'de geçirdiği günler. Dertlerinin, sıkıntılarının, kederlerinin kendi küçük hayatının havuzuna sığmadığı zamanlar.. Bunların hoş esintisiydi bu gece senfonisinin nedeni.. Herkes kendi “küçük havuzunun” suyunu, büyük kalabalıkların denizine boşaltabilsin, bir zamanlığına da olsa kendini unutabilsin diye vardır bu mekânlar ve her zaman yüzeysel işlevinin dışında yer alır. İnsanın, hayatının ironik baş kaldırışını biraz olsun hafiflettiği günler ve zaman, olay çevresinin dar çemberiydi yine..

    Sessizdi gece. Yelkovan akreple yarışırmışcasına akıp giderken viskinin verdiği keyif ve içtenlikle oturuyordu masasında. Viskisinden bir yudum daha alırken kulağına gelen müzik sesi viskiyle birlikte içini ısıtmaya yetmişti. Dudağına yerleştirdiği hoşnutluk belirtisi güzel bir seçim olduğunu vurguluyordu. Müziğin ritmi ve odanın alışkanlıklara çalan mavi rengi ve düşünmeye meyilli soluk havasını içine çekerken rüzgarın yarattığı uğultudan başka bir ses yok gibiydi. Başını hafif bir hareketle çevirip plak ın dönüşünü ve yarattığı uyumu izledi.. Geçmişten bu güne yine aynı mavilik ve yine aynı ses. Hepimiz en çok "hayatın gerçeklerinden" korkmuyor muyuz? Derdi bu bara gelen biri. Ve sözlerine ''Bu düşüncenin içinde hepimiz mevsimini kaybetmiş birer karanlık sabahız'' diye devam ederdi. Tezgâhın gerisinde onu dinleyen Angélique çarpık bir gülüşle filozof esintileri yaratan bu kişiyi dinlerdi. Ve onun doğruluk payını şimdi anlıyordu. Hayatın gerçeklerinden korkmuyor muyuz gerçekten? Çok az kişi bilirdi korkunun ne denli sarıcı olduğunu. Bakanlığın şu an içinde bulunduğu durumda korkunun insana yaptırdıklarıydı. Çözüme giden yolların azlığı ve açık bir çözüm olduğu halde duyarsız kalan kişiler.. Bunları düşünmek istemiyordu. Yoksa kaybolmaktan korkmak mıydı?

    Tezgâhın yukarısındaki bölmede yazan yazıya kaydı gözü. Buraya geldikten bir kaç gün sonra bu yazının varlığını fark etmişti. Araştırdığında ise taşıdığı derin anlamı düşünmeye fırsatı olmamıştı.

    'Bonitas non est pessimis esse meliorem'*

    Haklılık payı oldukça yüksek olan bir sözdü. Kötü olmak eylemi ve bunun zıttı yadsınabilir bir dereceydi. İyi ve kötünün harmonik birleşimi olan kişiler sadece alt derecelerine bakıyor geleceğinden habersiz davranıyordu. Şimdi çok daha iyi anlıyordu. Özümsemek için zaman mı geçmeliydi? Tüm bu soruları sonraya bırakıp Darius’un gözlerine baktı. Sözlerine gülümseme ile karşılık verip onayladığını belirtti. Gerçekten karşılık beklemeden verilen bir huzurdu kelimenin tam anlamıyla. Rahat hissettiği bir mekan olması tabir edilemez özellikti Black Pearl için. Sessiz bakışlarını adamın gözlerinden çekip viskisinden bir yudum daha aldı. Her yudumda içine dağılan sıcak dalga giderek daha fazla huzur veriyordu. Darius'un sorusu üzerine bakışlarını tekrar ona çevirdi. Siyah dağınık saçları ve bakıldığında derin anlamlar taşıyan gözleri vardı.

    ' Teşekkür ederim. İstediğimin çoğunu aldım bu gece. Buraya gelmek güzeldi. 10 yıl önce olduğu gibi.. Peki , seni buraya getiren bir sebep var mı?'

    Kehribar bakışlarını ona çevirirken derin bakışların ardındaki sırrı merak ediyordu.


* "En kötüden iyi olmak, iyi olmak değildir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyÇarş. Ara. 23, 2009 11:23 pm

"Hiç kendini her şeyden uzaklaştırıp huzuru aramak için uzun bir yolculuğa çıktın mı?" diye sordu viski doldurduğu bardağı masaya koyarak. Ağır adımlarla ilerleyip yaklaşmış, her adımında bulunduğu bir ülkeye ait anıları gözünün önüne getirerek geçmişini yad etmişti. Hala gözünün önündeydi o zamanki hali. Yirmili yaşların verdiği heyecan, yaşadıkları, atlattıkları, başına dert açan deneyimler, sonunda kendine ait her şeyi, asasını bile geride bırakıp veda etmesi, sıradan bir insanın görünüşüne bürünüp geçirdiği yıllar... Kolay mıydı sırtını dönmek, geçmişe, geleceğe? Kendini ufacık bir anın pençelerine yakalanmış bir kararla sürgüne mahkum etmek, en ufak bir pişmanlık duymadan gitmek kolay mıydı? Değildi belki, muhtemelen hiçbir zaman olmamıştı, buna karar verebilirdi şayet bir kez olsun sorgulasaydı. Bir karar vermişti, daha doğrusu verilmesi gereken bir kararın gereklerini yerine getirmişti. San Fransisco'nun günbatımına arkasını dönüp yolculuk etmekti canını yakan tek şey. Doğu'ya, Doğu kıyısındaki donanmaya yönelmek, güneşi arkasına alıp kendini karanlığa ittirmek. Daha fazla pislikle başa çıkamayacağının bilinciydi onu iten. Artık aradığı tek şey uzaklaşmaktı. Huzur arayışı bile değildi onunki, eğer huzur olsaydı aradığı, donanma gideceği son yer olurdu. Oraya sakinleşmek için girmişti. O zamandan biliyordu içindeki ateşin o tüketmeden sönmeyeceğini. Bedeni hareket istiyordu, adrenalin salgılamak, ruhunun demirini kalıba koymadan önce mümkün olduğu kadar eritmek istiyordu. Tıpkı çeliğin dövülmeden önce iyice ısınması gerektiği gibi, içindeki heyecan da ruhunun darbeleriyle şekillenmeden önce mümkün olduğunca yanmalıydı. Ancak o zaman gereğince keskinleşebilirdi benliği.

Çektiği sandalyeye oturmuş, birkaç yudum aldığı bardağa bakıyordu. Boğazında hissettiği kuruluğun nedeni olan o sıvı bardakta dalgalanırken başını kaldırdı, karşısındaki kadının kendisini süzen bakışlarını karşıladı. Yüz hatları belirginleşmiş, düşünceli bir hal almıştı. Sağ gözünün kenarında oluşan kırışıklıklar onun sık sık bu şekilde etrafını incelediğini gösteriyordu. Bardağından bir yudum aldıktan sonra yüzündeki o düşünceli ifade kayboldu cadının. Artık daha meraklı bir bakış vardı yüzünde, sanki içinde bu soruyu yanıtlamış da karşısındaki büyücünün hikayesini merak ediyormuş gibi. Büyücü hala ona bakarken konuşmaya devam etti.

"Ben çıktım, hem de uzun bir yolculuğa. Geride neyi bıraktığımı veya önümde beni nelerin beklediğini umursamadan çıktım bu yolculuğa. Bıraktım kendimi, içimdeki rüzgar ne yöne eserse o tarafa gitmek için. Bazen gerçekten keyif aldım, bazense tam anlamıyla hayal kırıklığıydı. Beraberinde sorular da getirdi, cevaplar da. Sorular hep çevremle ilgiliydi, cevaplar ise benimle."

Parmaklarını üzerinde gezdirdiği bardağı kaldırıp dudaklarına götürdü. Yarısaydam eriyik altına benzeyen sıvı dudaklarından içeri akıp yarattığı masum etkiyi yok eden bir yanma hissini ardında bırakırken büyücü gülümsedi. Bu beklenmedik misafirin gelmesinden dolayı memnun olmuştu. Black Pearl'ün havasının insanı nasıl etkilediğini görebiliyordu kendi üzerinde. Geçmişini düşünmek veya yaptıklarından bahsetmek kendisini rahatsız etmiyordu. Yaşadığı her şey bu hale gelmesine yardımcı olmuştu. Ağzının içinde kalan sert tadı alırken bardağını yavaşça indirdi. Parmaklarını soğuk camdan ayırmadan bardağı seyretmeye devam etti. Bakışları hala bardağın üstündeyken konuşmaya devam etti.

"Birkaç ay öncesine kadar donanmadaydım, orada neredeyse beş yıl kadar kaldım. Girerken tek amacım uzaklaşmaktı, ki istemediğim kadar uzaklaştım. Üç yılım Singapur açıklarında geçti, ikisi ise Panama kıyılarında. Artık aradığım tek şeyin huzur olduğunu fark ettiğimde ayrıldım donanmadan. Sonrasında ise buraya geldim."

Viskiden bir yudum daha aldıktan sonra başını kaldırdı. Açık renkli gözler artık kendisine bakmıyordu, ne olduğu belirsiz bir noktaya odaklanmıştı. İnce parmaklarının arasında yavaşça çevirdiği bardağı neredeyse yarıya kadar boşalmıştı. Birkaç saniye boyunca onu izleyen Darius sesindeki sakinliği koruyarak sordu.

"Peki senin hikayen nedir?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyPtsi Ocak 04, 2010 7:14 pm

    Bazı sahneler, bazı cümleler vardır ki, okyanusun en karanlıklarında dolaşan parlak inciler gibi hafızanın derinliklerinde ışıklar saçarak dolaşırlar. İnsan kendi içine kapandıkça, yanlızlaştıkça, hayatın görünen yüzünden kayıp, diplerde dolaşan parlak inci tanelerine takılırlar. Ve yalnızlık buram buram sarmalayınca o parlak inciler keskinleşir, renkleri canlanır ve gün yüzüne çıkmak için can atmaya başlar.Bu, huzuru bulmak için yapılan en uzun yolculuktur kimi zaman.

    Donuk ve sisli bakışlarını masanın ilerisine yöneltirken odada bulunan mavi ışık huzmesinin içindeki bütün renkler aynı heyecanla parlaklığı paylaşıyor, masum bir orjiye ya da gereksiz bir ayine benzer buluşmayla birbirlerinden bir şeyler alarak çoğalıyor, mum beyazı bilekli bir meleğin gergefindeki ipek ibrişimler gibi birbirine dolanarak şekilden şekile giriyordu. Huzuru aramak için bir yolculuğa çıkmış mıydı? On dört sene önce bir bahar akşamı odanın ışıksız köşesinde parlak hayaller kurarken huzur kelimesini kullandığını hatırlıyordu.Aradan yıllar geçti.Huzuru merak ederek düşledi yaşamını. Angélique hayallerini bile aşan günler yaşamıştı. Ve hala çıktığı yolculuklarda huzuru bulamamıştı.Bir yer hariç. Çatısı altında soluduğu müddetçe içine huzuru çekeceği tek yer vardı. Ve yine şimdiki zamanının kipindeydi.

    İnsanın, menziline varmış bir at gibi tüm yükünü indirdiği, geçmişini unuttuğu, geleceğine aldırmadığı o huzurlu anlardan biriydi. Viskisini yudumlarken anlamlı bakışlarla konuşan Darius'u dinliyordu. Büyücü her kelimeyi özenle seçiyor ve anlatırken tekrar yaşadığını gösteren izlenimler veriyordu.Sözlerini bitirdiğinde ne anlatmak istediğini kavramıştı.Her kişinin yaşadığı aynı trajediydi.Sadece Tanrı'ya verdiği tatlar farklıydı.. Gülümsedi. Yanağında oluşan gamzenin esenliğiyle viskisinden kalan son yudumu içtikten sonra fısıltı halinde bir cümle ekledi büyücünün sözlerine.

    ' İnsan yalnız kalır da gözlerini gelecek zamana kapatırsa, rüyasında ebediyetin korkunç uçurumu açılır önünde.' *

    Geçmiş bize geleceğe bakmayı ve sislerin arasından gerçeği görmeyi öğretiyordu. Gözlerini onun siyah derin bakışlarından ayırmadan sakin bir sükunetle dinledi. Hayatın ivmesi ona çok iyi şeyler kazandırmamıştı. Donanma yıllarındaki mesuliyeti anlayabiliyordu. Jack ona donanma yıllarından bahsetmişti ve nasıl bir sorumluluk olduğu abartarak anlatmıştı. O günlerde aldırmasa da şimdi derin izler bıraktığını görebiliyordu. Adamın yüzüne tekrar baktı. Sessizdi çizgileri. Ama yok sayılmazdı. Geçmişin izlerini taşıyordu. Kendi izleri gibi. Geçmişinden kalan tek imge donuk bakışlarıydı. Alabildiğine uzağa bakan ve sisli.. Darius ona hikâyesini sorduğunda derin bir nefes aldı ve kesik kelimelerini hafızasında harmanlayarak konuşmaya başladı.

    ' Günlerimi yitirdim ben. Ve bana yakın birçok hayatlar. Kutsal mabetlerinde hayatımı bir adak gibi bırakmayı göze aldığım, sevgiyi, acıyı, ölümü ve umudu öğreten hayatları yitirdim. Yitirmenin ne olduğunu öğrendim. Arkadaşlık ve tutkunun aynı rafta buluşup yitip gidişini izledim. Kendi hayatını hayatından çıkarmayı, kendi mabedinden uzaklaşmayı, bir hayatı soldurup kendi cinayetinle ölmeyi öğrendim. Zamanın sevinçler kadar acılarda getireceğini anladığımda huzuru aramaya başladım.' dedi bakışlarını masadan ayırmadan. Biraz bekledikten sonra bakışlarını büyücüye yöneltip sözlerine devam etti.

    ' Zamanın yırtıldığı anlarda zaman daha çok hissediliyor. Ve huzuru buduğum tek yer insanların yaşamlarından bir kesit barındıran burası oldu. Herkesin derin çizgilerini görüp kendi sisimde kaybolduğum ve bazen anıları,soruları, kendimi unutup insanları dinlediğim bir yerdeydi huzur. Ve bende geldim.'

    Gülümseyerek yaşamın neler getireceğinin merakını soruguluyordu. İki farklı insan farklı yollardan aynı amaç için burada bulunuyordu. Çoğu kişi gibi.. Günün bu saatinde yaptığı ziyaret Angélique için iyi bir deneyim olmuştu.


*Miguel de Unamuno
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Darius Darkthorn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Darius Darkthorn



Mücadele Tarafı : Kendisi
Rp Sevgilisi : Aislin
Kan Durumu : Pure-Blood
Patronus : Yarasa

Sessiz gecenin esintisi ~ Empty
MesajKonu: Geri: Sessiz gecenin esintisi ~   Sessiz gecenin esintisi ~ EmptyÇarş. Ocak 06, 2010 7:40 am

Duyduğu her sözcük içindekileri kavramasına biraz daha yardımcı oluyordu sanki. Genç kadının söylediği her söz kendi hislerinin üstüne örtülen perdelerden bir kat eksiltiyordu. Duyduğu her kelime kendi hikayesinin bir parçasıydı. Son nefeslerini veren askerler olmamış mıydı kollarında? Kimseyi gerçek bir dost olarak benimsememesine rağmen, aynı göğün altında çarpışan her askerin kardeş olduğu inancı her birini -kendisini bile- bir parça etkilemişti. Silah arkadaşlarına duyduğu saygıyla karışık küçük çaplı samimiyet o anlarda hissettiği en rahatlatıcı duyguyken, onların yanı başında öldüğünü görmek değil miydi bir hayatı yitirmek. Aynı sözlerle anlatılan iki ayrı hikayeydi onlarınki. Belki de hiçbir öğesi ortak değildi bu hikayelerin, yolun sonunda bulmayı umdukları hedef dışında. Belki içinde açılan bir yaraydı Angelique'nin canını yakan, sevdiği biri tarafından açılan bir yara. Belki de kendisi açmıştı bu yarayı onun yüzünden. Kim bilir, bambaşka bir şey de olabilirdi. Büyücünün bir zamanlar sahip olduğu gibi kendi kendini içten içe kavuran bir bedeni yoktu onun, genç cadının sahip olduğu şey tutuşmayı bekleyen bir yığındı, muhtemelen tutuşturulmuştu uzun zaman önce. Şimdi geriye kalan küllerden tekrar doğmaya çalışıyordu, kendisi gibi. Huzur denizine ulaşmayı en çok isteyenler, yürüyen kül yığınları değil miydi zaten?

Parmaklarının arasında dalgalanan sıvı bardağın dibine ulaşmak üzereydi. Dudaklarının arasına boşaltarak sona erdirdi sıvıya duyduğu birkaç saniyelik özlemi. Kafası türlü düşüncelerle doluydu, onları hizaya sokmanın yolu ise bardağın dibine inmişti bile. Yavaşça ayağa kalktı, bara doğru ilerledi. Şişeyi aldıktan sonra arkasını dönmek üzereydi ki gözü tezgahın yan tarafına koyduğu parşömen parçasına takıldı. Neredeyse tam bir devrim çağrısı olan birkaç satırlık metinden parçalar geldi aklına. Henüz açılmamış bir dükkanın sahibine bile ulaşabiliyorduysa böyle bir metin, bu işi düzeneyen kişinin elindeki kaynakları düşündü. Okuduğu anda aklına gelen ilk düşünce bunun bir parçası olmak istemediğiydi. Black Pearl aradığı huzuru sunmuştu ona, fazlasına ihtiyacı yoktu. En azından öyle düşünmüştü masada sızıp haftalardır defolmasını beklediği, mekanın verdiği huzur sayesinde bundan sonra karşısına çıkmayacağını düşündüğü rüyayı tekrar görünceye kadar. Oysa şimdi bu konuyla ilgili tüm düşünceleri altüst olmuştu. Bahsedilen ayaklanmadan etkilenmeyecek bir mekan olarak düşlemişti barını. Oysa içindeki his tam tersini söylüyordu artık. Gördüğü rüyanın tüm bunlarla bir etkisi var mıydı hiçbir fikri yoktu ama kafasında yankılanan tek gür ses bu iki durumun hissettirdiklerini aynı sözcüklerle anlatıyordu. Huzur var ama uzaklarda... Bir şekilde ulaştığını düşündüğü hedefinin bir anda fersahlarca ötelenmesine öfkelenip kaşlarını çattı. Düşlerinde onu kendi sesiyle çağıran o gizemin pırıltısı gözlerinin önünde belirirken içinde kabaran arzuyu tekrar duydu. Bu delice arzunun nedeninin ne olduğunu, dahası nerede olduğunu merak ediyordu. Şekli ve yapabilecekleri hakkında hiçbir fikri olmasa da içindeki özü hissedebiliyordu. Rüyalarını dolduran bu arzunun bilinçaltının bir oyunu olduğu fikrine inanmayı uzun zaman önce bırakmıştı zaten. Sadece onunla mücadele etmişti bunca zaman boyunca. Bu isteğe koyabilmek onu böylesine sakin ve kontrollü yapmıştı, çünkü bu arzunun yanında günlük meseleler gülünç derecede sönük kalıyordu. Ancak bu zamana kadar karşı koyabilmesini sağlayan şey, rahatlayabileceğine dair duyduğu inançtı. Belki insanlarla dolunca Black Pearl bu etkiyi yavaş yavaş yok etmeye, kabuslarını kovmaya başlayacaktı. Göz ucuyla baktığı parşömen ise ona tam tersini haykırıyordu. Bir isyan çıkacak, sokaklar savaş alanına dönecek, insanlar evlerine kapanacak, her yere sessizlik hakim olacak... Görüşü bulanmaya, nabzının her vuruşu zihninde yankılanmaya başladı. Barı kaplayan mavi fon gözlerinin önünden yitip giderken parmaklarının arasından şişenin kaydığını hissetmedi bile. Tezgaha tutunarak dizleri üstüne çöküp gözlerini kapadı. Karşısında yine o parıltı vardı işte, kendi sesiyle sesleniyordu. "Bana gel, özgür bırak beni, istediğin her şeye sahip ol." Üstelik bir rüya değildi bu sefer. Elini uzatsa dokunabileceğini düşünerek ürktü. Artık uyanıkken de mi kaçamayacaktı bu kabustan? Başını yere doğru eğip dudaklarını ısırdı çaresizlikten. Boğazına kadar gelen safrayı bastırmak için yutkundu. Daha sonra parıltı yavaşça sönükleşti, dağılmaya başlayan sisin derinliklerine çekilerek kayboldu.

"Ben iyiyim." diye seslendi cadının ne yaptığına bakmadan. Görüşü yavaş yavaş netleşmeye başlamıştı. Kollarıyla kendini çekerek doğruldu, diz kapağının etrafındaki yanma hissiydi asıl onu kendine getiren. Kırık cam parçalarının açtığı kesiklere dolan alkol yaralarını temizlemiş sayılırdı ama dişlerini sıkmasına neden olan acıyı da beraberinde getirmişti. Aksak adımlarla ilerleyip temiz bir bez aldı ve derisine saplanan küçük cam parçalarını çıkarmaya başladı. Arada aldığı kesik nefesler sözlerine ara vermesine neden olurken yaptığı işe odaklanarak konuştu.

"Sakarlığım için bağışla, bir anlık dikkat dağınıklığı işte. Evet, burası insanlara huzur verecek, her ne kadar bazen ben bunu imkansız hale getirecek olsam da."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Sessiz gecenin esintisi ~

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-
» Sessiz Mabedin Misafiri
» Gecenin Gizi

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-