-Öğretmenler Odası-

Gezgin

Méll sera da odasını düzenlerken birkaç eşyasını öğretmenler odasında unuttuğunu fartk etti .Koridor da asil bir şekilde yürüyerek öğretmenler odasına geldi.Méll'in buraya ikinci gelişiydi fakat , geçen sefer geldiğin de sadece eşyalarını koyup çıkmıştı.İçeriye girdi.Kimse yoktu.Koltukların arasından dolabının yanına geçti.Dolabı küçük gümüş anahtar ile açılıyordu.Elini cebine doğru götürdü ve anahtarı çıkarttı.Dolaptan gerekli olan kitapları aldı.Mell yanlızlığı ve sessizliği severdi.Etrafta kimse olmadığı için bir kahve içmeye karar verdi.Dolabını kapatıp , kitapları eline aldı ve cam kenarın da bir yere geçti.Kendine de bir kahve yaptı ve kahvesini yudumlarken camdan etrafı gözlüyordu...

Gezgin

Ash durgun bir havayla koridorlarda yüryordu.Akşamki şölenin bütün yorgunluğu üstünde kalmıştı sanki.Koridorda 1. Sınıflar büyük kargaşa toplulukları içinde ilerliyorlardı.Bu onlar için çok zor olmalıydı.İlk defa bir okula başlamanın nasıl bir his olduğunu iyi biliyordu.Öğretmenler Odasına doğru yöneldi.Bu Hogwartstaki ilk senesi olduğu için öğretmenlerin hiçbirini tanımıyordu.Kasvetli kapıdan içeri girdiğinde içerisi bomboş gözüküyordu.Biraz hayal kırıklığına uğramıştı.Sonra birden gözüne temiz bir cüppe çarptı.Geniş sandalyelerin üzerinde oturan birisi vardı sanki.Korkutmamak için sessiz davranarak belkide hayatında hiç görmediği birinin yanına geldi.Yine sessiz bir edayla;
"-Merhaba...Rahatsız etmiyorumya."
Sonra oturan kişinin bir kadın olduğunu farketti.Kendiside yakınlardaki bir sandalyeye oturarak dışarıyı izlemeye başladı.Bir süre sonra kendisine bir kahve aldı ve oda diğer bayan gibi kahvesini yudumlamaya başladı.Kahvesi oldukça sıcaktı.Fakat dışarıdaki manzarayla bütünleşmesi bir harikaydı.

Gezgin

Méll arkasından gelen ses ile kafasını sesin geldiği yöne doğru çevirdi.Karşısında bir bayan vardı.Méll onu daha önce buralar da görmemişti.Galiba bu ilk senesiydi."Merhaba...Rahatsız etmiyorumya.''Méll kadına döndü ve hafif bir tebessüm ile '' Yoo hayır zaten bende kendi başıma etrafı izliyordum''dedi.Karşısında ki bayanda Méll'in yakınında ki bir yere oturmuştu.Kahvelerini yudumlarken etrafı izliyorlardı.Méll kafasını bayana çevirdi.''Ben Méll Anne Black , Bitki Bilim Profesörü'yüm, sizi daha önce buralar da görmemiştim , galiba şu yeni gelen Eski Yazılar Profesör'üsünüz''dedi.Méll kahvesini bitirmişti.Fincanı karşısında ki masaya koydu.Tekrar gözlerini camdan dışarı çevirdi ve kadının cevabını beklemeye başladı...

Gezgin

Ash cüppesini yavaşça düzeltti ve kahvesini dikledi.Bir süre sonra kadın;
"-Yoo hayır zaten bende kendi başıma etrafı izliyordum''
diye ona cevap vermişti.Kadının ses tonu ve hareketleriyle burada bayağı vakit geçirmiş olmasını işaret ediyordu.Etrafı bir kere daha incelediği zaman etrafın ne kadar kasvetli olduğu kanısını bir daha ketirdi önüne.Aslında burayı çok daha güzel olarak hayal ediyordu.O da herkes gibi farkındaydı hayatın sadece peri masallarından oluşmadığına ama bu kadar iç karartıcı bir tabloda çizmemişti kafasında.Bu düşüncelere öyle dalmış gidiyordu ki bir kaç dakika sonra katının ona seslendiğini duyabildi.Kadın yine olgun bir ses tonuyla;
"-Ben Méll Anne Black , Bitki Bilim Profesörü'yüm, sizi daha önce buralar da görmemiştim , galiba şu yeni gelen Eski Yazılar Profesör'üsünüz''
demişti.Off olamaz yeni olduğu bu kadarmı anlaşılıyordu.Hafifçe gülümsyerek;
"-Evet.Ben Ashlyn Helen Gaunt...Yeni Eski Yazılar Profesörüyüm.Tanıştığıma memnun oldum.Bitkibilim güzel bir sanattır."
Neden cümlelerini bu kadar saçma seöiyorduki.Bir yandan elinde oynadığı boş fincanı bir masaya koydu.

Gezgin

Méll kadının konuşmaya başlaması ile boynunu hafifçe yana çevirdi."-Evet.Ben Ashlyn Helen Gaunt...Yeni Eski Yazılar Profesörüyüm.Tanıştığıma memnun oldum.Bitkibilim güzel bir sanattır."Méll hafifçe güldü.''Evet güzeldir , bi o kadar da zor , çünkü yaramaz bitkiler her zaman can sıkıcıdır''dedi.Méll önüne gelen saçlarını geriye doğru attı.İçersi biraz sıcaklamıştı ve üzerinde ki perşomeni çıkratıp koltuğun yanına koydu.Ardından yerine oturarak Ash'a döndü.''Eee biraz kendinden bahsetsene Ashlyn''dedi.Méll insnalarla kaynaşıp , konuşmaktan nefret ederdi , fakat arkadaşları ve çevresi genişti.Bunun içinde insanlarla bol bol sohbet ederdi.Çünkü onları iyi tanımalıydı.Söze başladı.''Mesela ben çocukları pek sevmem ama bitkilere bayılırım , çocukların da zeki ve akıllısını severim .''dedi.Aniden gözlerini Ash'ın gözlerine yoğunlaştırdı.''Biliyormusun ben küçükken de aynıymışım hiç değişmediğimi söylerler , hatta hep aynı tavır takındığım için annem benimle dalga geçer''dedi.Méll bunları Ash'a neden analtıyordu bilmiyordu.Ama içinde bir his vardı.Çok iyi anlaşmasalar da iyi anlaşacağa benziyorlardı.Méll konuşmayı severdi , bir o kadar da sessizliği.Ash'ın soruları yanıtlamasını bekledi...

Gezgin

Ash yavaşça kadını dinliyordu;
"-Evet güzeldir , bi o kadar da zor , çünkü yaramaz bitkiler her zaman can sıkıcıdır"
Kadın birden cana yakın konuışmaya başlamıştı.Ash de derin bir nefes aldı ve kadının konuşmalarının devamını getirmesini izledi;
"-Eee biraz kendinden bahsetsene Ashlyn..."
Kız yavaş yavaş açılıyordu.Ash tam cevap verecekken kız birden söze girdi;
"Mesela ben çocukları pek sevmem ama bitkilere bayılırım , çocukların da zeki ve akıllısını severim .Biliyormusun ben küçükken de aynıymışım hiç değişmediğimi söylerler , hatta hep aynı tavır takındığım için annem benimle dalga geçer''
Bu konuşmalar Ash'in gerginliğini yavaş yavaş üstünden alıyordu.Kırışmış olanın cüppesini düzeltti.Saçını yavaşça geriye attıktan sonra konuşmaya başladı;
"-Benden bahsedilecek bir şey yok aslında.Bende senin gibi akıllıları severim.Hatta Ravenclawdan mezunum.Mezun olduktan sonra 3 sene kadar bazı arkeologlarla ve dil bilimcilerle birlikte dünyadaki bütün dillerin ve şifrelerin tarihini öğrenmek üzere bir yolculuk yaptım.Bu hogwartstaki ilk senem.Aslında burayı özlemişim..."
Bayağı uzun konuşmuştu.Uzun bir nefes aldı ve konuşmasına devam etti;
"-Benden bu kadar peki sen kaç senedir burada çalışıyorsun?"
dedi ve arkasına iyice yaslandı...

Gezgin

Méll Ash'ın konuşması iel ona döndü."-Benden bahsedilecek bir şey yok aslında.Bende senin gibi akıllıları severim.Hatta Ravenclawdan mezunum.Mezun olduktan sonra 3 sene kadar bazı arkeologlarla ve dil bilimcilerle birlikte dünyadaki bütün dillerin ve şifrelerin tarihini öğrenmek üzere bir yolculuk yaptım.Bu hogwartstaki ilk senem.Aslında burayı özlemişim...".Méll Ash'ı hayranlıkla dinledi.''Zor olmalı hatta zordur ''dedi.Birkaç saniye suskunluğun ardından Ash konuşmaya başladı."-Benden bu kadar peki sen kaç senedir burada çalışıyorsun?".Méll hafifçe sırttı.''Aslında bende yeniyim iki sene oldu , ı-hh bu arada yaşım ortaya çıkmasın , çok yaşlı değilim ama yaşlı sayılırım''dedi.Méll Ash ile iyi anlaşmıştı.Artık onu bir arkadaşı gibi görüyordu.Ellerine bakarken , kolunda ki saate baktı.Saat ilerlemişti.Méll zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı.Fakat gitmesi gerekiyordu.Çünkü beklediği birkaç çiçek gelecekti.Méll ayağıya kalktı ve perşomenini eline aldı.Uzun saçları önüne dökülüyordu.Başı hafif yana doğru düzeltirken ekndiliğinden saçalrı uçuştu .Ash'a elini uzattı.''Tanıştığıma sevindim , bu kadar sohbet etmem aslın da hatta bu ilk oldu.Benim gitmem ferekiyor , çiçeklerim gelicek , sevdim seni sora görüşürüz''dedi.Méll saçını düzeltti ve masadaki kitapları alıp,koltukların arasındna bir yılan gibi süzülerek geçti.Kapıyı açtı ev araksına döndü.Ash'a tebessüm etti ve oradan ayrıldı.Koridordan geçerken bir çocuk ona çarpmıştı.''Heyy önüne bak''dedi.Ardından bahçeye çıktı ve seraya doğru yol aldı.Ash'da birkaç dakika durduktan sonra oradan ayrıldı...