AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Residence Hotel

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyC.tesi Haz. 20, 2009 9:08 pm

Kurgu: Ronald en büyük düşmanları olan vampirler üzerine bir araştırma yapmaktadır. Bunun için tarihi bilgisi fazla olan Nicolai'den yardım istemektedir. Ancak bu yardım isteği sırasında aslında vampir olan Nicolai'nin avı olmak üzeredir.
Zaman: Katolik Kilisesinin günlük akşam ayininin başladığı sıralarda.
Mekân ve Hava Koşulları: Kilisenin yolu üstüne denk gelen ve pek lüks olmayan bir otel. Daha çok dini inançlılara yönelik bir yerdir. Güneş dağların arasından kaybolmak üzere.
Rol Oyuncuları: Nicolai, Ronald Mistrich


Şehrin en durgun saatlerine doğru yavaş yavaş ilerliyordu akrep. Halkın günlük adetlerin biri haline gelmiş olan akşam ayini, yaklaşık onbeş dakika sonra başlayacaktı. Bu yüzden halk son hazırlıklarını tamamlamış ve geriye kalan kısıtlı zamanlarını harcamadan kilisenin kutsal kollarına koşmuşlardı. Güneşin kızıl yüzü sokakların üzerinde süzülmeye başlamışken, bir esinti kuzeyden koparak şehrin sokaklarına dalıyordu. Ancak bu tarz günledik işini yaparken beklediği hiçbir engel ile karşılaşmıyor ve kolay bir yol izliyordu. Çünkü ayin saatinin gelmesiyle birlikte dükkanlar, sokaklar ve bu tarz yerleşim yerleri kendisi sessizliğe bırakmıştı. Sanki ölüm şehri haline gelmişti Roma. Aslında bu şehir için alışılmış bir manzaraydı bu. Ancak gene de beklenildiğinden daha farklı bir durum olduğu inkar edilemez bir gerçekti. İnanalar dışında inancı çok azalmış olanlarında yoğunluklar görüldü bu din merkezi, iki tarafında gizli tapınaklarına sahipti. Çoğu zaman ise büyük olayların oluşuna tanıklık ediyordu. İşte bu ayinde neredeyse herkes tek tarafın tapınağını tercih etmişti. Belli ki katolik kilisesine mensup önemli bir kişinin gelişi ve onun için hazırlanan ziyafet, herkesin ilgisini çekmişti. Bir ataistin bile dini inanca sahip olmasını sağlayan bu ziyafeti ise sadece bir kişi elinin tersiyle itmişti.

Nicolai herkesin aksine bir süredir kaldığı otelin lobisinde kalmıştı. Hem büyücü dünyasından yana olması hemde türünün en acımasız vampiri olması onu bu olaydan uzak tutmuştu. Aslında yapılacak ziyafetteki kişi sayısını düşününce kararsızlığa çoğu kez düşmüş olduğu da bir gerçekti. Ancak en sonunda kendi keyfine bakmaya karar vermişti. Sayısız kişinin kanını bir gece de emmek onun pek işine yaramazdı sonuçta. Hem böyle yapmak asırlardır sakladığı sırrını da büyük bir tehlikeye sokardı. İşte Nicolai bu ihtimallerden dolayı kendini lobinin en güzel yerine yollamıştı. Hemen camın kenarındaki büyük koltuk ve arkasında keyifle çıtırdayan şömine, hoş şekilde dizayn edilmiş salonun belki de en değerli bölümüydü. Bu yüzden kendini ne zaman bu koltuğun sıcak kollarına bıraksa büyük bir haz duyardı. Şimdi gene elinde bardakla oturmuş, güneşin kızıla boyadığı caddeyi izlerken, yüzünde huzur duyduğunu belli eden bir ifade yer almıştı. Ancak bu huzurun verdiği sakinlik, ölüm siyahına boyanmış gözlerinde yok oluyordu. Orada daha çok acımasızlığın tehlikeli bekleyişi yer almaktaydı. Sanki Tanrı'nın saatinde uykuya dalmış karanlığın, sessiz bekleyişi gibi. Bardaktaki içki kadar enerjik; sokağın sessizliği kadar ölü bir bekleyiş... Nicolai huzurunu bozan gözleri dışında zaten yeterince huzursuz ediciydi aslında. Bir haftadır kaldığı otelde herkes ondan korkar olmuştu. Beyeaz ve soğuk teni insanları garip bir şekilde etkiliyordu. Birde geldiği günden beri oluşumu anlaşılmayan ölümlerin başlaması, iyice insanların sinirini bozmuştu. Bazıları üstlerinde bir lanetin bulunduğunu düşüyorlardı ve bu fikirlerinde tamamen haklıydılar. Ancak lanet sandıklarından daha canlı ve belirsizdi. Çünkü Nicolai geldiği günün gecesinden beri, avlarını sessiz ve düzgün bir şekilde yakalamaktaydı. Böylece kimse ondan şüphe duymuyor; Tanrı'nın yolladığı amansız bir hastalıkla karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı.


"Şapşallar..." Dudaklarının arasından bu söz çıkarken, aklına gelen bu Tanrı'nın yollamış olduğu hastalıktı. Vampire dönüşmüş olduğu günden bu yana Tanrı'nın varlığına inanan biri olmuştu. Ancak ona göre Tanrı dünya işlerine karışamayacak kadar aciz durumdaydı. Maçın kötü gitmesine sinirlenen bir seyirciden farkı yoktu. Gözleri bu düşüncelerle parıldarken, içkisinden büyük bir yudum aldı. Sanki içkinin kırmızısı tüm bedenini sarmış gibiydi. Beyaz teninde bir kırmızılık görülür gibi oldu. Ancak bu olay başladığı gibi bitti. Acımasız vampir, narin vücudunu korumaya almış koltukta otururken, kızıl ışık camdan içeri geçerek yüzüne vuruyor ve eski dönemlerin acımasız krallarının bir eşi yapıyordu onu. Dik duruşuyla birlikte sanki o devrin efendisiymiş gibi görünüyordu. Nicolai bu görünüm içinde sessizce otururken, arkasından bir kapının açılışı duyudu. Bu sesi işitmesiyle birlikte dudakları hafifçe kıvrıldı. Aklına geçen akşam eline geçmiş olan mektup gelmişti. Ronald adındaki bir gazetecinin boş gevezeliğinden ibaret olan bir yazı. Ancak başta pek ilgisini çekmeyen kelimeler, daha sonradan aklına zekice bir plan getirmişti. Ronald'ı kendi avı haline getirecek bir plandı bu. "Hoşgeldin. Sanırım sen Ronald Mistrich olmalısın." Bakışlarını camdan geri çevirmeden çıkmıştı bu sözler ağzından. Aynı zamanda ise ağır bir bedenin tok sesleri kendine yaklaşmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ronald Mistrich

GezginGezgin
Ronald Mistrich



Mücadele Tarafı : Ben sol taraf sen sağ taraf
Rp Sevgilisi : yok...
Kan Durumu : Bütün sülale safkan hepsi büyücü...
Patronus : Örümcek

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyC.tesi Haz. 20, 2009 9:35 pm

Ronald kısa uykusundan uyanmıştı. Gözleri hâlâ kapalıydı. Yatağın içinde dönüp duruyordu. Lanet olası bir görüşmesi vardı. Gitmek istemiyordu ama mecburdu. 5 senenin ardından bir iş bulmuştu ve bu iştende ayrılmak istemiyordu. Ayrıca bu işe de güzel bir haberler başlamak istiyordu: “Vampirler”. Ronald gözünü açıp diğer tarafa döndü ve boş gözler ile etrafa bakındı. Ardından tek hareketle simsiyah yorganı üstünden attı ve kalktı. Gerinip esnedi ve gidip camı açtı. Aslında vakit epey geçti ama Ronald’ında sağı-solu belli olmuyordu. Banyoya gitti ve elini yüzünü yıkadı. Genede açılamadı. Soyunu duşa girdi ve üstünden aşağı buz gibiyi suyu döktü. Yaklaşık 10 dakik boyunca soğuk suyla oyalanan Ronald acıktığını farketti ve duştan çıktı. Havlusuna kurulanıp her zamanki gri eşofmanlarını giydi. Biraz boldu ama Ronald’da bol giyinemyi seviyordu. Çok rahat tutuyorlardı. Yürürken, koşarken hiç rahatsız etmiyorlardı. Mutfağa doğru yöneldi Ronald. Sabahtan beri duran mektuplara baktı. Doğru düzgün hiçbir şey yoktu. Hepsini yırttı ve çöpe attı. Dolabı açıp bakındı ve içinde biraz yiyecek bir şeyler buldu. Isıtıp yedi, üstüne de bir su içti. Şimdi kendine gelmişti. Sandalyesinden kalktı ve salona gitti. Asasını bulamıyordu. Ronald epey pasaklıydı çoğu şeyini bulamazdı. Evin altını üstüne getirdi ama yine de bulamadı. Artık Ronald kafayı yiyecekti. Neden sonra sert bir şekilde kendini tekrar yatağa atarken bir sopa karnına battı. Asasının en başından beri üstünde olduğunu anlayan Ronald kendine kızdı. Epey dikkatsiz davranmıştı çünkü. Evi öylece dağınık bir şekilde bıraktı ve ağır adımlarla evden çıktı. Kapıyı kilitledi ve anahtarları bol cebine koydu. Cepleri o kadar boldu ki içinde kayboluyordu bazen anahtarlar. Ronald ağır adımlarla bahçeden geçti. Bahçe kapısına geldiğinde her yerin yeşil değilde sarı olduğunu farketti. Hiç su vermiyordu çimlere. “Sonra hallederim” diyerek bahçeden çıktı ve tekrar ağır adımlarla yürümeye devam etti. Saatine göz gezdirdi ve vaktinin daraldığını gördü. Adımlarını hızlandırdı. Sonradan gideceği erin buradan çok uzakta olduğunu hatırladı ve kimsenin bakmadığından emin olunca cisimlendi.

Yürürken bir şey farketti Ronald. Bütün insanlar bir yöne gidiyordu. Sanırsa katoliklerin ibadet vaktiydi. Ronald böyle şeylere hiç ilgi duymazdı. Ne zaman ne olur, ne yapılır.. Yürümeye devam etti. Gideceği yeri arıyordu. Karşısında bir sürü ışık yanıyordu ama Ronald oraya gitmeyecekti. Adımlarını hızlandırdı ve istikametini değiştirdi. En sonunda gideceği yeri bulmuştu: ”Residence Hotel” İçeri girdi ve etrafına bakındı. İleride birisi vardı, yüzü dönüktü. "Hoşgeldin. Sanırım sen Ronald Mistrich olmalısın." Dedi. Ronald bu adamı hiç sevmemişti çünkü yüzünü hiç çevirmemişti. Ronald’da onu hiç takmadan karşısında duran bir iskemleye çökerken “Evet. Ve sanırım sende Nicolai’sin” dedi. Ardından soğuk soğuk adama bakmaya başladı. Camdan içeri giren ışık adama değişik bir görüntüveriyordu…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ronald-mi
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyC.tesi Haz. 20, 2009 11:25 pm

Kaba gelen ses tonu ile kendi isminin söylenmesini garipsemişti. Ancak bunu belli etmeyecek kadar tecrübesi olduğundan, yüzündeki gülümsemesini korumayı başarmıştı. Elinde tuttuğu bardağı, hafifçe dudaklarının arasına götürmüş ve geçen süre zarfın tek bir söz bile söylememişti. Kendi özel şişesinden koymuş olduğu içkinin her damlası, iştahını biraz daha açıyor ve gözlerindeki acımasız enerjinin uyanmasını sağlıyordu. Artık içindeki karanlığı, dünyanın en kutsal saati bile uykuda tutamayacak kadar zayıftı. Çünkü Nicolai kutsallığın ne kadar zayıf ve göreceği olduğunu bilecek kadar var olmuştu bu topraklarda. Tanrının zayıf gücüne tanık olmuş ve o zamandan bu yana kendini bu toprakların en güçlü varlığı ilan etmişti. Şeytanın bile kendi yanında hafif kalacağına çok zaman önce inanmıştı. Yani artık önüne çıkan herkesii kendine tapacak kadar zavallı görüyordu. Ancak Ronald karşısında duran bu kişinin, kendini acımasız bir tanrı olarak gördüğünden haberdar değildi. Hatta onu kendinden daha farklı bile görmüyor gibiydi. Nicolai bu durumu farkında olduğundan eğlenceli bir gece geçireceğini hissetmişti. Hele ki ziyafetin olacağını ve geç saatlere kadar kimsenin buraya gelmeyeceğini düşününce, içindeki garip enerji tüm bedenini sarmıştı.

"Ahh, evet. Ben Nicolai." Uzun bir sessizlik oluştuğunu hissedince cevap verme gereği görmüş ve kısaca sorusunu cevaplamıştı. Şimdi parıldayan, karanlık gözleri adamın yüzünde dolanıyor ve sanki onun düşüncelerini yakalamaya çalışıyordu. Kendisine pek sevgiyle bakmadığını hissediyor ama bunu umursamıyordu bile. Çünkü Ronald gözünde sadece bir ölüydü. "Sizi taktir etmem gerek. Çünkü söylediğiniz zamanı bir dakika bile aşmadan geldiniz." Kadife sesi odayı doldururken, bardağı sephaya bırakmış ve yerinden doğrulmuştu. Hafif adımlarla içkilerin bulunduğu masaya ilerlerken, burun delikleri hafifçe genişlemişti. Belli ki vampir duyuları kanın canlı kokusunu yakalamıştı. "Acaba size içki koysam uygun mudur?" Aslında bu sorunun cevabını umursamadığı belliydi. Çünkü daha sözlerini tamamlamadan başka bir bardağa yeni içki koymuştu bile. Adamın kendisine verdiği hızlı cevap alkolü seven biri olduğununun bir kanıtlayıcısıydı ve bu durum Nicolai'nin işine geliyordu. Çünkü şimdi içeceği içkiyi, daha önce içmediğinden neredeyse emindi. Bu yüzden tepkisinin nasıl olacağını merak ediyordu. *Hadi bakalım kendine en yakın olan içkiyi sevecek misin bakalım.* Kafasının içindeki gizli karanlık, bu sözleri fısıldamıştı Nicolai'nin kulaklarına.

Sonunda adamın yanına geri döndüğünde içki dolu bardağı ona uzatmış ve içki şişesini bir kenara koymuştu. Yüzünde adam geldiğinden beri kaybolmamış olan bir gülümseme vardı. Bu ifade bir şekilde onu daha etkileyici yapıyor ve karşısındakinin kafasını karıştırıyordu. Bu durumu farkında olduğundan olsa gerek zaman zaman gülümsemesini daha çok artırıyordu. Böylece neredeyse ip haline geliyordu ince dudakları. Kendini tekrar koltuğuna bıraktığında Ronald içkiden bir yudum almıştı bile. İşte bu durumdan dolayı bakışları adamın üzerinde biraz daha dikkatli hale gelmiş ve her mimiğini yakalamaya başlamıştı.
"Beğendiniz mi?" Gözlerinde eğlenen bir ifade vardı. Sanki tüm hakimiyet kendi elindeymiş kadar rahattı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ronald Mistrich

GezginGezgin
Ronald Mistrich



Mücadele Tarafı : Ben sol taraf sen sağ taraf
Rp Sevgilisi : yok...
Kan Durumu : Bütün sülale safkan hepsi büyücü...
Patronus : Örümcek

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyC.tesi Haz. 20, 2009 11:48 pm

Nicolai yüzünü bile çevirmeden Ronald’ın sorusunu cevaplamıştı. Ardından yüzünü nihayet Ronald’a döndü ve bir dakika bile geç kalmadığını söyledi. Oysa ki Ronald geç kaldığını düşünüyordu. Ama karşısındakine göre problem yoksa Ronald’a göre de porblem yoktu. “Eh sanırım öyle oldu.” Dedi şaşırarak. Ronald bu adamda bir değişiklikler sezdi. Bir şeyler vardı adamda. Kanı hiç ısınmadı Nicolia denilen kişiye. Ama malum işti bu. “Ben seni sevmedim hadi görüşürüz” deyip gidemezdi. Adam gidip içki koyarken Ronald’a “Sizede içki koyayım mı?” diye soru sordu. Ronald “Tabiki de. İçkiyi severim” dedi ama adam içkiyi çoktan koymuştu. Ronald adamdan iyice tırsmaya başladı. Değişikliği hâlâ çözemezdi. Büyük teyzesi her zaman ”Adamda kötü birşeyler seziyorsan asan hazır olsun” derdi. Ronald bugüne kadar hiç böyle bir adamla karşılaşmamış dolayısı ile hiç kimsede kötü bir şeyler sezmemişti. Ama ne olur ne olmaz diye asasını hafifçe elini uzattığında daha kolay bulabileceği bir yere koydu. Ardından tekrar adama bakmaya başladı. Dikkatlice onu izliyordu. Camdan giren ışık tam adamın yüzüne vurunca adam dahada garipleşiyordu. İçki kendisine geldiğinde içkinin adını sorma ihtiyacı duydu. Ama umrunda değildi. İçki içkiydi işte. Bardağından bir yudum aldı gırtlağından zorla geçirdi ve kafasına bir zonklama girdi. Elinden geldiğince belli etmemeye çalıştı. Ama gözlerini kısmış, diğer elini de kafasına götürmüştü. Hemen normale döndü. İçkiyi sevmişti. Biraz daha içerse kafası güzel olacaktı ama. O yüzden bir yudum alıp kenara bıraktı bardağı. Adamın sorduğu soruya da “Evet. İçki güzelmiş. Biraz çarpıyor ama asıl içki bu işte” dedi. Bugüne kadar çok çeşit içki içmişti. Muglle’ların bile içkisinden içmişti. Ama hiç biri hoşuna gitmemişti. En iyisi ateşviskisi idi. Bu içkinin adını almayı aklının bir kenarına koydu. Adama bakmaya devam etti. Nicolai Ronald’ı çok dikkatli bir şekilde inceliyordu. Ronald bir şey mi var diye üstüne bakındı ama bir şey yoktu. Hafiften tırsarak “Şey. Evet konumuz malum vampirler. Ben az buz bir şeyler biliyorum. Kardeşimi ısırmışlardı. O yüzden fazla sevmem. Siz ne biliyorsanız anlatın” dedi. Bunları söylerken de bir parşömen parçası ve tüy kalem çıkartıp yazmak için hazırlandı. İçinde bugün vampirler hakkında epey şey öğreneceğine dağir bir his vardı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ronald-mi
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyPaz Haz. 21, 2009 4:56 pm

Bir vampir olmak çok dikkat gerektiren bir iştir aslında. Duyularının keskin hale gelmesi çoğu kişiyi zor durumda bırakabilmektedir ve bu yeteneklere alışmak uzun zamanlarını alır. Ancak sabır gösterip, kendinizi bu konuda geliştirdiğinizde büyük bir gücün sahibi olmuş olursunuz. İşte Nicolai bu gücün kontrolünü çok uzun zaman önce eline geçirmiş ve bu konuda ki her fırsatını değerlendirmeye başlamıştı. Özellikle karşısındaki kişinin hislerini çok yoğun bir şekilde algılamaktan çok zevk almaktaydı; şimdi olduğu gibi. Ronald'ın yüzüne bakmıyor veya hareketlerine dikkat etmiyordu. Ancak onun içindeki korku hormonlarının salgsını çok rahatlıkla fark ediyordu. Yüzünde hafif bir gülümseme ise bu durumdan büyük bir zevk aldığını belli ediyoedu. Gözleri yakalamasa bile kulakları, hafifçe yeri değiştirlmiş olan asanın sesini işitmişti. Anlaşılan Nicolai'yi bir tehlike olarak görmekteydi Ronald. Vampir bu ihtimali farkına vardığında, amacına ulaşmakta olduğunu anlamış ve bu yüzden kendini rahat bir şekilde koltuğun bağrına bırakmıştı. Gözleri karşısında tedirgince hareket eden adamın üzerinde dolanıyordu. Vampirleri ortaya çıkarma isteğiyle kendisine gelmişti. Ancak bunu yaparken en tehlikeli vampirin ağına düşdüğünü anlayamamıştı.

"Ahh... Evet, gerçekten güzel bir içkidir. Çabuk etkiler insanı. Ve söylemeliyim ki bunu başka bir yerde bulmam mümkün değil. Çok nadir bir grubun tercihidir." Dudakları büzülmüş ve elleri önünde birleşmişti. Sözler ağzından dökülürken, gözleri hafifçe içki şişesinin üstüne dikilmişti. Üstünde pek yazı olduğu söylenemezdi. Sadece bir simge deseni yapılmıştı. Vampirlere ait bir simgeydi bu. Evet, Nicolai başından beri eğleniyordu avıyla. İçki diyerek sunduğu şey, aslında onun damarlarında dolanan kandan pek farklı değildi. Sadece biraz daha karışık durumdaydı. Ronald içtiğinin insan kanı olduğunu bilse acaba böyle beğenebilr miydi? Hayır... Vampirin bu basit oyununda bu detayların hepsi düşünülmüştü. İnsanlar kanın tadını bilmiyorlar ama nefret ederek söz ediyorlardı. Şimdi ise nefret sözcükleri yağdırdığı sıvı, dudakları arasından geçmiş ve midesine ulaşmıştı çoktan.

Nicolai kendini bu durumun heyecanına kaptırmış; adamın ağzından çıkan sözlerini dinlememişti bile. Ancak son sözle kendine gelebilirken, olayı zaar zor kurtarmıştı. Son sözlerden anladığı kadarıyla, adam asıl konuya girmişti.
"Evet..." Kendini ciddi bir moda sokan Nicolai, oturduğu koltuktan kalktı. Sanki bu konuda ondan yanaymış gibiydi. Yavaş adımlarını koruyarak camın kenarına ilerledi ve dışarıyı izlemeye başladı. "Vampirler... Onları çok iyi tanıyorum. Artık neredeyse tüm özelliklerini bildiğimden eminim. O zavallı mahlukları kötü enerjilerinden tanırım. Yüzlerine bakmam yeterli benim için." İlk hızını bozmadan camın kenarından ayrıldı ve Ronald'ın arkasına geçti. Başı hafifçe eğilmiş ve adamın kulağına yakınlaşmıştı. Sanki sır verircesine konuşmasına devam etti. "Onlar hakkında bildiğim bir şey varsa iyi saklanırlar. Karşılarındakini kandırmakta ustadırlar. Kısaca rol yapmayı çok iyi bilirler. Seni öyle rahat ikna ederler ki kendini öldürmek istersin." Şimdi ellerini adamın omuzlarına koymuş ve biraz daha yakınlaşmıştı. Gözleri kapanmış; burun delikleri genişlemiş; ağzı hafifçe açılmıştı. Atar ve toplar damarlardan geçen kanın ahengkli şarkısına kaptırmıştı kendini. "Sen anlamadan boynuna ulaşır dişleri. Ayrıca takip edilmekten fazla hoşlanmazlar. Ancak-" sözlerini yarıda kesti. Sivri dişeri artık dayanılamayacak kadar kaşınmaktaydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Ronald Mistrich

GezginGezgin
Ronald Mistrich



Mücadele Tarafı : Ben sol taraf sen sağ taraf
Rp Sevgilisi : yok...
Kan Durumu : Bütün sülale safkan hepsi büyücü...
Patronus : Örümcek

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyPaz Haz. 21, 2009 5:15 pm

Ronald midesinin bulandığını anladı. Elini karnına götürdü. Neler oluyordu. İçkiden dolayımıydı? İçki bardağını eline aldı ve inceledi. Kıpkırmızı bir içkiydi bu. Rengine daha önce dikkat etmemişti. Tadında da bir değişiklik vardı ama Ronald çözememişti. Karşısındaki adamın suratındaki sırıtma hiç gitmiyordu. Bu sırıtma hiç hayra alamet değildi. Ronald işini iyi yapmak için bekledi sadece. Bu adam vampirler hakkında epey şey biliyordu. En azından Ronald öyle düşünüyordu. Adam camın önüne gitti. Yüzünü yine çevirmişti. Ronald yüzünü göremiyordu ama pür dikkat onu dinliyordu. Yüzlerine bakınca anlıyordu adam. Ronald “Keşke benim de böyle bir özelliğim olsa. Bütün vampirleri ortadan kaldırmak için idel “ diye düşündü. Hakikattende güzel olurdu. Adam bir anda camın önünden geçti ve Ronald’ın arkasına geçti. Ronald ürperdi. Arkada ne yapacaktı kim bilir. Eğilip Ronald’ın kulağına sır verircesini konuşuyor bu da Ronald’ın hiç hoşuna gitmiyordu. Dediklerine göre vampirler epey iyi rolcülerdi. Evet Ronald bunu biliyordu. Çok iyi saklanırlardı. Belki de bu yüzden Ronald onları hiç yakalayamadı. Aslında yakalasa bile bir iki lanet atar kaçardı belki de. Çünkü vampirlerin sağı solu belli olmuyordu. Ronald adamı dinlemeye devam etti. “Seni öyle rahat ikna ederler ki kendini öldürmek istersin." Dedi adam. Ronald “Kim neden kendini öldürmek istesin ki. Nasıl olacak ki o?” diye düşünüyordu. Ama adam konuşmaya devam ediyordu. Ronald’da onu dinlemeye devam ediyordu. Arkasında bir şeyler olduğunu sezinliyordu Ronald. "Sen anlamadan boynuna ulaşır dişleri. Ayrıca takip edilmekten fazla hoşlanmazlar. Ancak-" dedi adam. Sözlerinin gerisini getirmedi. Ronald bir anda arkasını dönünce adamın sivri vampir dişlerini gördü. Kendini hemen koltuktan kaldırdı. Geri geri gitti. Adamın vampir olduğunu anlayınca içkinin de ne olduğu anlamıştı. Aslında içki değildi o. Vampir ona içki diye kan içirmişti. Ronald'ın kusası geldi. Adama bakıp “Kardeşimi ısırdınız. Beni de ısırmanıza izin vermeyeceğim.” Dedi. Vampire baktı. Eliyle belindeki asasını bir hareketle çekti ve vampire yöneltti. “Sersemlet” diye bağırdı. Vampirlere büyü işliyor muydu onu bile bilmiyordu. Zaten büyüsü arka tarafta duran raflara çarptı ve raftakiler yere düştü. Büyük bir şangırtı duyuldu. Ronald bu karışıklık içinde oradan kaçmak için uğraştı. Kapıyı açtı ve arkasına baktı. “Kötü olacak” dedi sadece vampire. Sonra vampirin onu yakalamasına fırsat vermemk için oradan koşar adımlarla koşmaya başladı. Hotelden çıkınca evinin yakınında bir yere cisimlendi. Şimdi rahatlamıştı. Vampiri görünce aklına kız kardeşi Maria gelmişti. Onu vampirler ısırmıştı. Ronald ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Hemen evine girdi ve kendini koltuğa atıp eski resimlere bakmaya başladı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-kart-f86/ronald-mi
Nicolai

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nicolai



Mücadele Tarafı : Tarafsız

Residence Hotel Empty
MesajKonu: Geri: Residence Hotel   Residence Hotel EmptyPaz Haz. 21, 2009 6:26 pm

Kulakalrının içinde kanın akışı çınlıyor; sıcaklığı dudaklarını çağrıyordu. Nicolai lafı uzatmaktan vazgeçmiş ve elleri arasındaki bedene yapıştırmıştı dudaklarını. Ancak dişleri deriye zevkle girememiş; hasretini çektiği taze kana ulaşamamıştı. Çünkü Ronald kendisini olayın gidişatından son saniyelerde kurtarma gereği görerek sandalyeden fırlamıştı. Üstünden ağır bir beden kalkışla hafiflemiş olan sandalye, geriye doğru savrulmuş; Nicolai kendini yere düşmekten son anda kurtarmıştı. Ufak bir refleks sayesinde kendini yukarıya yollayarak, kısa süreliğine hava süzülmüş ve sonunda hafif bedeni tekrar yere ulaşmıştı. "Salak.... Benden kurtulabileceğini mi sanıyorsun." Gözlerinde delicesine bir açlık dolanıyor, dudakları acımasızca kıvrılıyordu. "Ben buranın efendisiyim. Seni zavallı mahluk!" Elleri yumruk oluştururken, tırnakları dersine saplanmıştı. Ancak Nicolai bunu hissetmemişti bile. Biraz korkusundan olsa gerek Ronald'ın yaptığı büyü arkasındaki raflara isapet ederken, Nicolai hızlı adımlarla avının üzerine koştu. Son bir kaç adıma ulaştığında kendini ileriye yolladı ama saniyeyle avını elinden kaçırdı.

Ronald sandığından daha hızlı biri olduğunu kanıtlamış ve zaman kaybetmeden ortadan kaybolmuştu. Ancak bu Nicolai için bir engel değildi. Kasılmış ellerini hafifçe araladığında adamın cüppesinden kalan parçayı gördü. Burun delikleri bu parçanın üzerinde dolanırken, gözlerinde tekrardan bir heyecan belirmişti.
"Sanırım İngiltere'ye dönme zamanı geldi. Zaten Myra, beni merak etmeye başlamış olmalı." Yeni planını belirlerken, yavaş adımlarla açık pencerenin önüne gitmişti. Bekeldiği varliği, çatıların üzerinde süzülürken görmüştü. Bu yüzden olsa gerek hemen masaya ilerlemiş ve parşömen kağıdına, zarif bir el yazısıyla bir şeyler yazmış ve bunu gelen kuşun bacağına bağlamıştı. Gri ve beyaz tonlarının karışımından oluşan baykuş kısa bir bekleyişin ardından tekrar gökyüzüne yükselirken, ufak bir nida atmıştı sanki. Nicolai ise umursamaz bir şekilde onun gidişini izlemeye başladı.

"Efendim..." Aslında başından beri ziyafete gitmemeyi tercih eden biri daha yaşamaktaydı burada. Otel sahibinin genç oğluydu hu. Anlaşılan yükselen gürültüleri duyunca, yukarı gelmeyi uygun görmüştü. Ancak bu onun belki de en büyük hatalarından biriydi. Nicolai duyduğu ses ile birlikte tekrar gülümsemişti. "Sanırım akşam yemeğim geldi." Kadife sesi bir fısıltı halinde dolanmıştı salonda. Genç çocuk ise anlaşılan sözlere bir anlam verememiş; bu yüzden bir cevap verme gereği görmüştü. "Anlayamadım efendim" Nicolai, çocuğun ağzından çıkan sözleri dinlemeden ona yöneltmişti bakışlarını. Gözlerinden tehlike okunuyor; sivirilen dişleri uzun zamandır dolanan laneti belirtiyordu. Genç çocuk ise büyüyen gözlerle karşısındaki tehlikeyi algılamaya çalışıyordu. Nicolai başta yavaş adımlarla başlasada ilerleyişine, soradan hızlandı ve kendini avının üstüne attı. Dişeri hızlıca boynuna saplanmış ve elleri altındaki beden çırpınmıştı. Yüzüne fışkıran sıvı, büyük bir haz yaratırken, gözleri hafifçe kapanmıştı. Elleri her damlada daha çok kasılıyor ve altındaki bedeni eziyordu. Kalbin yavaşlayan ritmi kulağına ulaşıyor ve gittikçe sessizleşiyordu. Bu durum bir süre boyunca böyle devam etmiş ve sonunda genç beden hareket etmez hale gelmişti.

Nicolai sonunda yemeğini bitirdiğine karar verice doğrulmuştu yerinden. Uzaktan, sokağın başından keyifli sesler gelmekteydi. Anlaşılan sonunda ziyafet bitmişti. Acımasız vampir bakışlarını odanın içinde gezdirdi ve gülümsedi.
"Gitme zamanı." Aniden karnı doymuş kalabalık lobiye girmiş ve yerde yatan ölü bedeni görmüştü. Ancak Nicolai çoktan gitmişti bile.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Residence Hotel

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-