AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Sorgu.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Sorgu. Empty
MesajKonu: Sorgu.   Sorgu. EmptyC.tesi Ocak 17, 2009 10:23 pm

Birtakım şeyler başının ağrımasına yol açmıştı. Lanet olasıca bir Gryffindor öğrencisi, özellikle seçilmiş gibi birinci sınıfa giden bir çocuk; akşam, yokluğunu Gryffindor sınıf başkanına farkettirmiş, o da bu haberi Gryffindor bölüm başkanına yetiştirmişti. Son iki dönemde zaten iki tane öğrencinin ölümünü engelleyemeyen Hogwarts, herhangi yeni bir olay ile karşılaşır ise eleştiri oklarını hızla üstüne çekerdi. Çocuğun yok olmasının haberi hızla yayılmıştı. Hogwarts büyük olmasına rağmen küçük bir yerdi, haberler çabuk yayılırdı. Merdivenlerden, elinde kucak dolusu kitaplar ile inen Achille, yukarıya çıkan öğrencilerin aralarında konuştuğu bu haberi duymuş ve profesörlerin, o çocuğun aranması için kendisini çağırmasındansa, önce davranıp onu aramaya koyulmalıydı. Mükemmel zamanlama. Yılın başlamasıyla dersler, Achille'in sınıf atlaması ile beraber geçen yıla nazaran yoğunluğunu arttırmışlar ve daha yorucu olmuşlardı. Bugün bitirmesi gereken iki parşömen yazısı vardı ve bunu yarın iksir dersine yetiştirmesi gerekiyordu. Sessiz bir şekilde aklına gelen tüm küfürleri etti ve ortak salona kitaplarını bırakmak için merdivenlerden inişini devam ettirdi. Şu anda umduğu tek şey, çocuğun zararsız bir yerde, baygın hâlde bulunmasıydı. Aksiyon gerektirecek işler, şu an için gölgelerin ardında saklı kalmalıydı. En azından şu an için.

Soğuk sonbaharın getirdiği bol oksijenli hava burnuna doluşmaktaydı. Bulutsuz gecede kadir derecesi yüksek olan yıldızlar kendi güçlerini dünyalılara göstermek için tüm eforu ile parlıyor, düşük olanlar ise zayıflığı altında saklanarak yaklaşan sonlarını bekliyorlardı. Yazın kuraklığını atlatmış olan çorak toprak, içinde sakladığı köklerin sahibine rengini geri kazandırmıştı. Yapraklarını dökmüş olan ağaçlar, çıplaklığını gizlemek istercesine eğri duruyorlardı. Tüm bu görsel şölenin Achille'in gözünde, şu an için hiçbir değeri yoktu. İşe yeniden küfrederek başladı ve şatonun büyük giriş kapısından uzaklaştı. Sol eli ile cüppesinin cebinde bulunan asayı sıkıca kavradı ve her ihtimale karşılık, onu olduğu yerden çıkarmak için tetikte beklemeye karar verdi. Önce tehlikeli olan yerden başlayacaktı. Yasak ormana gidecek, hatta Emilie ile görüşüp orada bir çocuk görüp görmediğini soracaktı. Bunu düşünerek çıktığı yolda, arazinin sessizliği dikkat çekiciydi. Karanlık gökyüzü, yarım ayın aydınlattığı dünya ve tehlikeye giden Achille. Emilie'yi bulmalıydı. Kolaya kaçmak deyimini yerine getirebileceği tek durum buydu ve bu durumu elde ederse, bırakacağını sanmıyordu.

Yasak ormanın girişindeydi artık. Emilie ile her zaman buluştuğu yere gidecekti ilk olarak. Kokusunu alacağından emin gibiydi. Asasını cebinden çıkardı ve ucundan ışık çıkmasını sağlayarak, devasa ağaçların gölgesinde ilerlemeye başladı. Orman sakindi. Eskiden duyduğu ufak hışırtılar bile kulağına ilişmiyordu. Ölüm sessizliği kaplamıştı sanki her yeri. Dikkatli adımlar ile ilerliyordu, ağaçların köklerine takılmamaya özen gösteriyordu. Ve gelmişti. Emilie'nin kendisini, ya da kendisinin Emilie'yi bulduğu yere. En son görüşmelerinde Emilie'nin mor gözlerinin karardığını farketmişti, fakat bunu belli etmemişti. Şimdiyse onunla görümeyi düşünüyordu. Avlanmış olmalıydı bu sürede. Düşüncelerinden sıyrılıp dikkatini topladığı an sırtını kendisine en yakın ağaca dayadı. Omzuna değen bir şey irkilip arkasına dönmesine ve asasının ışığını döndüğü şeye doğru tutmasına yol açtı. Zarif bir hareket ile yere yönlendirilen asasının ardından, kendisine dokunan kişiyi gördü. Tam da umduğu gibiydi. Memnuniyet duymalı mıydı, henüz karar veremiyordu. İlk dikkat ettiği Emilie'nin parlayan mor gözleri olmuştu. Artık memnun olmalıydı.

Emilie'nin yüzünü dikkatle inceledi, tuhaf bir şeylerin olduğunu anladı. "Nasılsın?" Kuşkucu bir tarz ile sormuştu sorusunu. Bir an önce istediği konuya getirmeliydi konuşmasını. "Kötüyüm. Ya sen?" Achille'in yüz ifadesi bir anda değişmişti. Beklemediği cevapları duymak, elbette insanları şaşkına uğratırdı. Kötü olması için bir sebep düşündü genç çocuk. Kana susamayan bir Emilie vardı karşısında. Ailesi zaten yoktu, tanıdığı tek bir kişi olduğunu, onun da Achille olduğunu söylemişti zaten. Peki neydi kötü olmasını sağlayacak sebep. "Neden?" Emilie'nin ruh hâli sanki kendisini de etkilemişti, midesine bir yumruğun indiğini sanmıştı. Emilie'nin üzgün ifadesini ilk kez görüyordu ve bu sevdiği kişinin kötü olması, kendisinin de kötü olması demekti. "Sana güvenebilir miyim?" Achille birtakım şeyler olduğunu farkındaydı. Ve bu farkında olduğu şey, düşündüğü şey olmamalıydı. Elini ağacın parçalanmış kabukları üstüne koydu ve Emilie'ye bir adım kadar yaklaştı. "Cevabını bildiğin sorular sormazdın." dedi şüpheci bir ifade ile. Ardından Emilie'nin soğuk işaret parmağını, kendi dudaklarına getirmesini ve sessiz olmasını dilediğini belli eden ifadesini izledi. Ardından elini tutup kendisini çekmesine ve ormanın derinliklerine doğru götürmesine izin verdi.

Ormanın içinde, yerde kanlar içinde yatan bir çocuk vardı. Kanına gelen böcekler oğlanın tüm vücudunu kaplamıştı. Achille tüm olanları anladığını belli edercesine Emilie'ye baktı ve düşünceli bir şekilde bakışlarını yere yönlendirdi. Kalbinin sıkıştığını hissediyordu. Sanki birisi boğazını sıkıyordu ve konuşmamasını istiyordu. Yutkundu ve Emilie'ye üzgün bir ifade ile bakmaya başladı. "Şu an için buralardan gitmelisin. Çocuğun kayıp olduğunu biliyorlar ve onun peşindeler." Ayrılmak fikri. Daha önceden aklının ucundan geçmeyecek olan bu düşünceyi, zorunluluk zorla kafasına sokuyordu. Emilie'nin savunması gayet yeterli bir savunmaydı fakat yüzlerce yıldır büyücüler tarafından dışlanan bu toplumun, yasalar karşısındaki gücü bir hiçti. Achille bunu gayet iyi bilecek kadar büyümüştü. Emilie'nin geceden daha soğuk olan ellerinden tuttu ve gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladı. "Napoli'ye git. Gereken yardımı alacağından emin olabilirsin." Evet, ailesine yazacaktı. Onların yardımı kuşkusuz üst seviyede olurdu. Bir ormanda yaşamaktansa, bir evde yaşar ve istediği zaman avlanmaya çıkabilirdi. Yazın görüşebilirlerdi. Bu çözüm mantıklıydı ve Achille, uzun dönem boyunca onsuz ne yapacağını düşünecekti. Fakat şimdi hızlı hareket etmek zorundaydı. "Hadi hemen git. Ben de cesedi okula götüreceğim." Emilie'nin soğuk dudaklarını yanağında hissetti. "Her şeyin karşılığını alacaksın Achille. Hem de fazlasıyla."

Emilie'nin uzaklaştığından emin olduktan sonra, cesede doğru asasını doğrulttu. 'Mobilicorpus' Asadan çıkan mor ışığın bedeni hedef aldığını ve etrafındaki böceklerin uçuştuğunu gördü. Ceset havalanmış ve asası ile birlikte hareket etmeye başlamıştı. Cesedi, kendisinin yürüyüş doğrultusuna getirmişti ve ormanın çıkışına doğru ilerlemeye başlamıştı. Yaptığının farkındaydı fakat Emilie'nin avlanacak bir şey bulamadıktan sonra kendisinden geçip işlediği cinayet sebebiyle de öldürülmesine razı olacak değildi. Ormanın çıkışına yaklaşmıştı ve profesörlerin ortada dolaştığını gördü. Cesedi gören bir kadın hızlı hareketler ile kendisine doğru ilerliyordu. Cesedi taşımaktan ötürü yorulmuş sol bileği, asayı hafifçe yere doğrulttu ve çocuğu zemine koydu. Yorgundu fakat gelenin kim olduğunu tanımlayabildi. Yüksek müfettiş cesede baktıktan sonra, sinirle kendisine doğru yönelmişti. Suçlu arama girişimleri. Sihir bakanlığının en iyi yaptığı işti. Masumları suçlu göstermek. Achille, kadının bu suçu kendisine yüklemek isteyeceğinden emindi. Fakat o kazanacaktı.Yakasına yapışan ellere baktı ve kaşlarını çatarak kadından iki adım kadar geriye çıktı. "Katil ben değilim bayan."

Kadın kendisini hızla odasına çıkarmış ve masasının önüne oturtmuştu. Achille'in gözünden yorgunluk okunuyordu. Öyleki odanın dekoru ile ilgilenememişti bile. Fakat siniri üst seviyedeydi. "Cesedi bularak büyük bir suç işledim sanırım." dedi dudaklarının arasından sert bir şekilde. Büyükleri anlayamıyordu. Cesede dikkatle baksalar ne tarafından, nasıl öldüğünü anlamaları çok da zor bir şey değildi.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptySalı Ocak 20, 2009 11:42 pm

Yemek borusundan aşağı kayıp, midesini ısıtan kahvesinden ilk yudumunu alırken, ela gözleri yıldızlarla bezenmiş gökyüzünü süzüyordu. Parlayan yıldızların arasından kendini gösteren ay sanki genç kadına göz kırpıyordu. Buna karşılık vermek istercesine ince dudaklarını kıvırdı Roxie. Uzun zamandan sonra kendini ilk defa huzurlu ve dinç hissediyordu. Ruh halini belli ediyormuşçasına saçlarını da açmıştı, pencereden giren rüzgarın eşliğinde dans ediyorlardı. Masasının arkasında duran siyah deri koltuğu, oturduğu camın önüne çekmişti. Kahvesinden ikinci bir yudum alırken yumuşak yere bedenini iyice yerleştirdi. Bu gece rahat bir uyku uyuyacaktı, evet. Gece nöbetini biraz erteleyebilirdi nasılsa.

Gözlerini kapatıp, kafasını koltuğun başına gömerken, bu huzurun az sonra bozulacağından habersizdi. Öyle de oldu; Aslanların sınıf başkanı olan kız, odasının kapısını çalıp, izin bile istemeden içeriye atlerken, Roxie henüz kapanan gözlerini telaşla geri açtı. Kadının yerinden doğrulmasına fırsat vermeden söze başlayan kızın ağzından
"Bayan Lydell, Cedric, Cedric Russell kayıp." sözleri çıkmıştı. Fazla telaşlıydı. Olayı kavramakta zorlanan İngiliz kadın, "Nasıl kayıp? Ortak Salon'da ya da yatakhanede yok mu?" dedi anlamaya çalışır bir ifadeyle. "Hayır efendim, gidebileceği hiçbir yerde bulamadık, yemekten sonra gören de olmamış" Kızıl saçlı kızın söylediklerinden sonra olayı anlamıştı, çocuk ortada yoktu. Soğukkanlılığını korumalıydı. "Pekala. Siz Ortak Salona geçin Bayan McDown. Ben hallederim." Umarım. Kapıyı kapatıp dışarı çıkan kızın ardından, kendisi de derin bir nefes alarak ayağa kalktı. Bu okulda rahat bir gece geçiremeyeceği tescillenmişti artık.

Kapıyı hızla çekip kapattıktan sonra, kendini boşalmış koridorlara attı. Çocuğun nereye gitmiş olabileceğini düşünürken, en olabilecek yer kafasında belirginleşmişti; Yasak Orman. Bu okula gelmiş her birinci sınıf -özellikle maceradan hoşlanan her Gryffindor- ormanda gezinti yapmayı, yasakları delip maceaya atılmayı oldukça tatlı bulurlardı. Acaba hangisi biliyordu oranın 'gerçekten' tehlikeli olduğunu? Fazla zaman kaybetmemek için merdivenleri birer ikişer inip, okulun dev kapısından dışarı attı kendini. Temiz havayı içine çekerek Yasak Ormanın kıyısına doğru büyük adımlarla yürümeye koyuldu. Birkaç profesör kendisinden önce gelmişti, anlaşılan çocuğun haberini çoktan almışlar ve Yasak Orman'da arıyorlardı. Profesörlerden birinin yanına gidip bir haber olup olmadığını soracaktı, kadına doğru yaklaşırken ormanın içlerinden bir gölgenin kendilerine doğru yürüdüğünü gördü. Gelen kişi kaybolan çocuk olmalıydı, rahat bir nefes alabilirdi. Ama bir dakika, beklediği kişinin kanlar içinde olmaması ve asa yardımıyla taşınmaması gerekmiyor muydu? Başından kaynar sular dökülüyordu sanki. Gözlerini kısarak arkadan gelen kişiyi görmeye çalıştı. Tanrım! D'Aloise'i gördüğünde ne düşünmesi gerektiğini şaşırmıştı. Kanlar içinde bir Gryffindor öğrencisi ve onu taşıyan Slytherin'li öğrenci başkanı... Slyhterin'li oğlanın katil olma, onu öldüreni görme ya da sadece tesafüden bulması ihtimallerini kafasında tartarken, istemsizce sert bir şekilde çocuğun üzerine yürümeye başladı. Sinirlerine hakim olamıyordu yine.
"Hemen bir açıklama istiyorum." Sözlerinin ardından çocuk geri çekilmiş, kendini savunurcasına bir şeyler söylemişti. Roxie derin bir nefes alıp kendine gelmeye çalıştı. Mantığını kaybetmemeliydi. "Odama gidelim D'Aloise. Önden yürüyün."

Pencerenin açık kalmasından dolayı içerideki ısı düşmüştü; ama bunu fark edemeyecek kadar sinirleri gerilmiş genç kadın pencerenin önündeki koltuğu eski yerine çekti. Hışımla, yumuşak derinin üzerine bedenini bırakırken, gözleri masanın diğer tarafına oturmuş çocuğun yüzünü delip geçecekmiş gibi süzüyordu. Açıklama istiyordu. Sonunda çocuğun dudakları aralanmıştı. Sertçe çıkan sözler, Roxie'nin dudaklarında alaylı bir kıvrım yaratmaya yetmişti. Karşısındaki çocuk ya nasıl bir işin içinde olduğunu anlamakta zorluk çekiyordu ya da fazla soğukkanlıydı. Buz gibi bir sesle "Onu ceset olarak bulduğuna emin misin D'Aloise? Belki de canlıydı sen onu bulduğunda?" Onun bu cinayeti işlediğinden emin değildi, ama bir anlık sinirlerine hakim olamamıştı belki de? Ya da suç ortağıydı, kim bilir? Çocuktan cevap beklerken, Russell'ın ailesine ne söyleyeceğini düşünüyordu. Hogwarts'da üçüncü bir ölüm vakası çok ağır olmuştu. Bu olay bu gece açığa çıkmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptyC.tesi Ocak 24, 2009 1:07 pm

Sözlerinin üzerine alaycı bir şekilde kendisine bakan kadının gözlerinin içine doğru yönlendirdiği gözleri, çatık kaşlarının altında adeta ateş çıkartıyordu. Achille'den mi şüpheleniyordu? Gözlerini kadının gözlerinden çekti ve pencereden dışarıya, karanlık gökyüzüne baktı. Olayın tek suçlusu Achille'di, evet. Onu o hâlde okula getirmişti, kanlar içerisinde yere bırakmıştı. Fakat bunu yapmadığını anlamak için birçok yöntem vardı. Asasının son büyülerini ölçebilirlerdi, cesede otopsi yapabilirlerdi. Ayrıca, Achille öldürdüğü çocuğu okul sınırları içerisine getirecek kadar salak olduğunu zannetmiyordu. Fakat bunu müfettişin telaşına verdi. Okulda bulunduğu dönem boyunca bu üçüncü cinayetti ve zor durumda kaldığı gayet açıktı. Sinirini yatıştırmaya çalışıyordu Achille, fakat kadın bunu istemez gibi, sinirlenmesine neden olacak sorular soruyordu. "Onu ceset olarak bulduğuna emin misin D'Aloise? Belki de canlıydı sen onu bulduğunda?" Kadının sert, soğuk sesi nedeniyle gözlerini karanlık gökyüzüne bakmaktan alıkoydu ve yeniden kadına yönlendirdi. Oturduğu koltuğa iyice gömüldü ve birkaç saniye bekledikten sonra konuşmaya başladı.

"Bunu bana sorarak biraz mahçup duruma düşmüyor musunuz? Bunu belirlemeniz için birçok yöntem var ve bunu siz de, benden daha iyi biliyorsunuz. Ayrıca, öldürdüğüm bir kişiyi okula getirecek kadar düşüncesiz olduğumu sanmıyorum." dedi kayıtsızca. Burada bulunması çok akıllıcaydı. Şimdiye Emilie çoktan gitmiş olurdu. Bir bakıma zaman kazanıyordu onun için. Emilie kendisini ölümden kurtarmıştı, şimdi de Achille onu kurtarma çabası içerisindeydi. Sonuç ne olursa olsun, emek veriyordu ve karşılığını alacaktı. Vicdan. Evet, vicdanı rahat değildi. Masum bir çocuk hayatını kaybetmişti fakat bunu hâlâ Emilie'nin suçu olarak görmüyordu. Yasak Orman'a giden her çocuk, tehlikeyi ve ölüme göze alarak gidiyordu. Bu çocuk ise cesaret ile aptallık arasındaki ince çizgiyi aşmıştı ve aptal durumuna düşmüştü. Aptallığını ise ölümü ile ödemişti. Achille çocuğa acımadığını farketti. Aslında kimseye acımazdı o. İkizine bile acımadığı, aralarına mesafe koyduğu düşünülecek olursa. Düşüncelerinden sıyrıldı. Yutkundu ve kadına doğru yaklaşarak konuşmasına devam etti.

"Bu cinayetler size bir anlam ifade etmiyor mu? Ölüm yiyenler kargaşa peşinde ve Hogwarts'ı kapattırmak istedikleri belli. Bir şeylerin peşindeler ve o da bu okulda olmalı. Her dönemde bir kaybın başka bir açıklaması yok, bana göre." En ufak bir tepki vermeden yaptığı konuşmasını fısıldayarak bitirmişti. Mantıklı bir konuşma yaptığını düşünüyordu. Araştırma sahası genişletilecek, masum olanlar ya da olmayanlar Azkaban'ı boylayacaktı. Evet, Sihir Bakanlığı'nın en büyük sorunu buydu. Bir suçlunun yakalanması için onlarca masumun hayatına son vermek, onlara göre düzeni sağlamaktı. Neler olacağını az çok tahmin edebiliyordu Achille, fakat bunu düşünmek istemiyordu. Aylarca sürecek bir araştırma ve bulunamayacak olan katil. Derin bir nefes alıp bıraktı. İlk sorgulanan kendisiydi, her ne kadar cesedi bularak ödüllendirilmesi gerekse de. Somut dünyaya döndüğünde ellerinin üşüdüğünü farketti. Açık pencereden giren soğuk rüzgar, üşümesine yol açtı. Müfettiş yeniden konuşmaya başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptyPtsi Ocak 26, 2009 4:13 pm

Stres ve sinir. Vereceğini düşündüğü hesabı, ölen bir masumu koruyamaması ve suçluyu bulmak için oldukça zorlanacağını düşündüğünde strese girmekten alıkoyamıyordu kendini. Soğukkanlılığını koruyup, yanlış bir şey yapmamak için büyük uğraş veriyordu; ama böyle bir durumda bu oldukça zordu. Bahçede bir ceset, karşısında bu işle ilgisi olduğunu düşündüğü çocuk, Londra'da bir yerlerde ölenin ailesi ve bakanlık. Aman ne güzel bir manzara. Buz gibi olmuş ellerinin tiremesinin sebebini buna veriyordu genç kadın; onu, soğuktan çok sinirlenmesi etkiliyordu. Ela gözleri çocuğun koyu renkli, buz gibi gözleriyle buluşunca, oğlan konuşmaya başlamıştı. "Bunu bana sorarak biraz mahçup duruma düşmüyor musunuz? Bunu belirlemeniz için birçok yöntem var ve bunu siz de, benden daha iyi biliyorsunuz. Ayrıca, öldürdüğüm bir kişiyi okula getirecek kadar düşüncesiz olduğumu sanmıyorum." Bir şekilde kendini savunacaktı tabii ve bir cinayet işlediyse fazlasıyla düşünceli olabilirdi. Böyle düşünüleceğini bildiği için cesedi okula getirip, kendisinden şüphelenilmesini çok rahat engelleyebilirdi. Tam tersi de olabilirdi, evet; ama tüm ihtimalleri göz önünde bulundurmalıydı. Katili görmüş ve kendi çıkarları doğrultusunda onu koruyor da olabilirdi. Belki de gerçekten masumdu, onu ararken ölü olarak bulmuştu. Ama iç güdüleri bunun böyle olmadığını söylüyordu, yine de iç güdüleriyle hareket etmek aptallık olurdu.

Söyleyeceklerini kafasında toparlamaya çalışırken, oğlan yeniden konuşmaya başlamıştı. Fısıldamayla biten konuşma fazlasıyla etkileyici ve mantıklıydı; ama Roxie bunu da düşünmüştü. Ölüm yiyenlerin işlenen cinayetlerle bir ilgisi olması mümkündü elbette, bu da bir ihtimaldi. Ama çocuğun bir Slytherin olması da kendisinden şüphe duymasına yetiyordu; ölüm yiyen ailelerinin çoğunun Slytherin'den mezun vermesi kafa karıştırıcıydı. Gözlerini bir anlığına çocuğun üzerinden alıp, açık pencereye götürdü. Dışarıdaki ay hala kendisine gülümsüyor gibiydi, ama bu sefer genç kadının gözünde alaylı bir sırıtıştı bu. Hogwarts'a geldiğinden beri işlerin ters gitmesi, sanki kendisiyle alakalı bir komploydu. Üç dönemde üç ölüm. Kara gökyüzünde parlayan ay da böyle düşünüyor olmalıydı. Ya da Roxie aklını kaçırıyordu bu kadar olaydan sonra. Gözlerini kırpıştırıp, kendisinden cevap bekleyen çocuğa yöneldi. Oturmak hoşuna gitmiyordu, yerinden doğruldu ve elleriyle masadan destek alarak kafasını çocuğa yaklaştırdı.


"Öncelikle tüm ihtimalleri değerlendirmek zorundayım, D'Aloise. Düşüncesiz olduğunu sanmıyorum; aksine fazla düşünceli olabilirsin. Cinayet işleyen biri hiç şüphesiz her şeyi düşünmüştür. Benim böyle düşünmemi sağlamak için onu okula getirmiş olabilirsin, öyle değil mi? Bu da bir ihtimal." Keskin bakışlı gözlerini çocuğun üzerinden almadan, elleriyle destek aldığı ahşap masadan ayrıldı. Açık kalan pencerenin ardındaki ay ışığı ve içeri sızan rüzgar rahatsız etmişti onu. Yavaş adımlarla yürüyerek yanına vardığı pencereyi, ses çıkarmadan kapattı ve tekrar çocuğa döndü. Arkasındaki duvara yaslanıp, kollarını göğsünde kavuşturmuştu şimdi. "Ölüm yiyen konusuna gelince, bu da olması muhtemel bir şey. Ama bundan önce senin her şeyi doğru ve beni inandıracak kadar mantıklı bir şekilde anlatmanı istiyorum. Hiç bir yalan olmadan. Bu gece beni ikna edemeden bu odadan çıkamazsın." Aklına bir şey gelmiş gibi sustu birden. Çocuğa doğru yürümeye başladı ve onun bir adım uzağı mesafesine geldiğinde elini uzattı. "Asanı bana ver, Achille."


En son Valerian Roxie Lydell tarafından Perş. Ocak 29, 2009 2:19 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptyÇarş. Ocak 28, 2009 12:45 am

Kadın üstün olduğunu beden dili ile ispatlamak istercesine ayağa kalkmıştı ve kendisine tepeden bakarak konuşmasını sürdürüyordu. Achille, ise düşünceleri içerisinde açık olup olmadığını düşünüyordu. Elbette bir veritaserum, Achille'in işinin bitmesi demekti. Kadının da bunu üzerinde kullanacağından en ufak bir şüphesi yoktu. Elleri ile alnını okşadı. Buradan gitmek istiyordu, aldığı tehlikenin büyüklüğü altında ezilmeye başlıyordu. Kadın, tam da düşündüğü şeyi vurgulamıştı. Achille'in zannetmesini istediği şeyi. Memnuniyetini gizledi. Aksine sinirlenmiş, kadının kendisine nasıl olup da inanmadığını sorgulamak istermiş gibi bakıyordu. Başını salladı. Yapmadığını belli etmek istermişcesine yapmıştı bu hareketi. Bir an için kadının masadan ayrıldığını farketti. Isısı düşmüş odanın ısısını arttırmak istiyordu belli ki. Onun pencereyi kapadığını gördü. Yine kendisine bakmıştı işte. Neden bu kadar basitti ki, bakanlık çalışanları. Hep aynı yöntemler, hep aynı uygulamalar. Babasından biliyordu tüm bunları. İtalya Seherbaz Ekibi Araştırma Bölümü'nde görevliydi ve onun da tüm tavırları bu yöndeydi. Sıkıcı bir sahnede hissetti kendisini. Suçlu olmadığı o kadar aşikardı ki.

Bayan Lydell ikna istiyordu, bunu kendisine söylüyordu. Evet, Achille bunu yapacaktı. Kadını ikna edecekti. Sanki başka şansı var mıydı? Buradan aklanmış bir şekilde çıkmaktan başka yolu yoktu. Dudak büktü. Kadının konuşmasındaki ani duruş bir tehlikeye işaretti. Kadının gözlerinin içine baktı. Sinirli hâlini yitirmiş Achille, öfkeyle kalkmayacaktı bu sorgudan. İşbirliği içerisine girip, onları sahte katillerin peşine sürükleyecekti. Evet, bunu yapmalıydı. Tek çıkar yolu. Başka türlü her yol, kendisini etkilerdi. Kadının emreden sesi, kanın beynine sıçramasına yol açtı. O ki, sırf emir almamış olmak için çocuğun peşine düşmüştü. Fakat şimdi bu durum ile karşı karşıyaydı. Sakinliğini koruma çabası içine girdi ve sağ cebinde bulunan asasını çıkartarak, kadının eline değil; masasına bıraktı. Ardından gözlerini yere devirerek konuşmaya başladı. "Tamamiyle boşa zaman geçiriyoruz, efendim. Bence cesedi inceleyip, ölümüne neyin neden olduğunu bulmalıyız. Aksi taktirde, siz benimle burada sadece boşa zaman geçiriyor olursunuz."

Kadının gözlerinin içine baktı. Kendisine inandırmak için gözlerini onun gözlerinin etkisi altına bıraktı ve ardından ayağa kalkarak, kadının asasını eline alışını izledi. Çıkacak büyüleri merak ediyordu açıkçası. Mobilicorpus, Lumos, Muffliato, Carpe Retractum. Evet, son yaptığı büyüler bunlardı. Ellerini arkasında bağladı ve odada dolaşmaya başladı. İlk kez geldiği oda, bir bayanın nasıl bir zevki olduğunu yansıtıyordu adeta. Kadınsı nesnelerle dolu bir oda. Sıkılmıştı, evet bundan emindi. Aslında umursamaz görüşü, kadında ters bir düşünce dünyası oluşturabilirdi. Fakat Achille'i biraz tanıyorsa, bunun gayet normal bir durum olduğunu da anlayabilirdi. Evet, katili onlar bulacaktı. Achille, sistemin kendi katilini bulmasını izlemektense; onlara katili kendisi bulacaktı. Düşünceler içerisinde yürürken, yan gözle baktığı kadının, kendi
asasını elinde çevirdiğini gördü. Hâlâ aynı yavaşlıkta ve monotonlukta iş yapıyordu. Acele etmeliydi, fakat bunu Achille söylemeyecekti elbette. Boğazının kuruduğunu hissediyordu. Gece, gece bu kadar olay nereden de çıkmıştı? Ölen çocuğa olan kızgınlığını hissediyordu. Ne halt yemeye gitmişti oraya? Sakin bir ses tonuyla; "İşiniz bittiyse asamı alabilir miyim efendim?" dedi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Valerian Roxie Lydell

GezginGezgin
Valerian Roxie Lydell



Mücadele Tarafı : Aydınlık
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Kuzgun

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptyPerş. Ocak 29, 2009 3:34 am

Elinin boşta kaldığını görünce, çocuğa ters bir bakış atıp, masaya konan asayı eline aldı. Çıkacak büyüleri merak ediyordu ama bunun kesin bir yöntem olmadığını da pekala biliyordu. Cinayet işleyen birisi, asasındaki büyüleri silmiş ya da üzerine birkaç büyü eklemiş olabilirdi. Büyülü sözleri söyleyip, çıkan büyüleri izlerken çocuk bir şeyler söyleyip ayağa kalkmıştı. Neden bu kadar umursamazdı? Sanki kendisinden şüphe duyulmuyordu, sanki sorguda olan kendisi değildi. Belki de suçlu olmadığını anlatmak için bu kadar soğukkanlıydı ya da rol yapıyordu. Her şey olabilirdi. Mobilicorpus, Lumos, Muffliato, Carpe Retractum. Ne bekliyordu ki zaten? Avada Kedavra çıkmasını mı? Her ne kadar işini eksiksiz yapmaya çalışsa da böyle basit bir yöntemden sonuç çıkmayacağını biliyordu. İtalyan bir soydan gelen çocuğun söylediğini yapması, cesedi incelemesi makul bir çözüm gibi geliyordu. En azından tüm suçu çocuğa yükleyip, hayatını mahvetmeden yapması gereken şey buydu. Düşünceler, yapması gerekenler arasında boğulurken, farkında olmadan oğlanın asası parmaklarının arasında dönmeye başlamıştı. Bundan rahatsız olmuşa benzeyen çocuktan, asasını geri istediğine dair sesler işitmişti.

"Evet, alabilirsin D'Aloise. Ama unutma ki bu hiçbir şeyin kanıtı değil. Hala senden mantıklı bir açıklama duymadım." Asayı onun eline tutuştururken duraksadı. Boşa zaman kaybediyor olabilirdi ondan bir açıklama isteyerek. Yapması gereken çok basitti; Veritaserum. Hiç sevmediği yoldu bu, ama hiç şüphesiz en etkili olandı. Bu kadar sorguya, mantıklı açıklamaya gerek kalmayacaktı. Achille bülbül gibi şakıyacak, olan biteni tüm açıklığıyla anlatacaktı. Adil olmayan bu yöntemden başka şansı yok gibiydi. Masanın sol arka köşesinde bulunan dolaba ilermeye başladı. İçinde iksirden bir miktar olacaktı. Bu işi çabucak bitirmek için kullanmalıydı bunu. Dolabın kapağını açmak üzereydi. Ama birden çocuğun ikna edici sesi kulaklarında çınladı. Bence cesedi inceleyip, ölümüne neyin neden olduğunu bulmalıyız. Eh, denemeye değerdi. İksiri kullanmaktan nefret ediyordu. Son çare olarak deneyecekti bunu. Hala ayakta bekleyen öğrenci başkanına döndü. "Pekala, cesedin yanına gidelim. Umarım onun üzerinde, beni yanlış düşünmeye sevk edecek oynamalar yapmamışsındır. Acele edelim şimdi."

İlk defa huzurla uyumaya karar vermişti bu gece, ama aksilikler sülük gibi yapışıyordu üstüne. Odasından ikinci defa çıkarken, sessizce küfretmişti genç kadın. Ne demeye Yasak Orman'a macera aramaya çıkıyordu ki? Yaptığı düpedüz aptallıktı. Binlerce kez söylenmişti, oranın kendini bilmez yaratıklarla dolu olduğu. Her ne kadar Achille'in bu işte bir parmağı olduğunu düşünse de, suçun büyük çoğunluğu ölen kişideydi. Kurallara uymamak, onlar için bir kuraldı anlaşılan. Bunları düşünmek için çok geç olmasına rağmen, aklından çıkaramıyordu bu düşünceleri. Eh, en azından bundan sonra ormanda gezintiye çıkmak isteyenler bir kez daha düşünürlerdi. Umarım. Profesörlerin hala başında bulunduğu ve anlaşılan ne yapmaları gerektiğini tartıştıkları cesedin yanına geldiklerinde, tiz sesli bir bayan profesör; "Isırılmış." dedi kısaca. Roxie, neye uğradığını şaşırmış gibi cesede yaklaştı ve üzerine eğildi. Evet, boynunda diş izleri vardı ve kan orada yoğunlaşmıştı. Yüzünü buruşturarak Achille'e döndü. Zafer edasıyla mı bakıyordu çocuk? Ya da Roxie'e öyle geliyordu. Bu ihtimali de aklına getirmişti; ama bu kadar basit olmasını beklemiyordu. Hayal kırıklığı mıydı yaşadığı? Belki de. Tüm olan biteni ayrıntılarıyla dinlemeye ihtiyacı vardı. Sert bir şekilde, çocuğun kolundan tutup, ortamdan uzaklaştırdı ve sözcüklerin dudaklarının arasından dökülmesine izin verdi.

"Çocuğun bir vampir tarafından ısırıldığı ortada. Onu nasıl bulduğunu, etrafta kimseyi görüp görmediğini ve buraya getirirken herhangi garip bir şeyler karşılaşıp karşılaşmadığını anlat bana D'Aloise."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/valerian
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Sorgu. Empty
MesajKonu: Geri: Sorgu.   Sorgu. EmptyPtsi Şub. 02, 2009 1:48 am

Kadın dolaba doğru ilerliyordu. Achille, planındaki tek eksik noktanın saptandığını farketti. Endişeliydi. Her şey sona ermek üzereydi. Damarlarında, bir barajın kapağının açılıp, suyun hızla boşalması gibi hızla dolaşan adrenalinin bedenini ele geçirdiğini hissediyordu. Endişe yüzüne de yansımış, az önce kadının kendisine uzattığı asayı, parmakları ile hızla çevirmeye başlamıştı. Her adımında sona yaklaşıyordu. Dürüstlüğün kazanacağı sona. Durdu. Kan akımı yavaşladı, gerçeği anlamaya çalışan gözleri kısıldı. Kadın sanki aklına bir şey gelmiş gibi, şimdi arkasına dönmüş Achille'e bakıyordu. "Pekala, cesedin yanına gidelim. Umarım onun üzerinde, beni yanlış düşünmeye sevk edecek oynamalar yapmamışsındır. Acele edelim şimdi." Neredeyse bir dakikadan beri tuttuğu nefesini, kadına belli etmemeye çalışarak bıraktı. Uçurumun kenarından dönmüş gibi hissediyordu kendisini. Belki de öyleydi. Gerçek bir uçurumun kenarından, anlık bir düşünce ile kurtulmuştu. Planlarının ötesine çıkmak üzere olan olay, yeniden ray üzerine oturmuştu, Achille'in istediği gibi oynamasına izin verecekti ve istediğini yapmakta serbest kalmasını sağlayacaktı.

Geceye karanlığın hâkim olması ile birlikte, kış zalimliğini arttırmıştı. Bayan Lydell'in sıcak odasından, Yasak Orman'ın girişinde bulunan cesedin yanına gitmek her ne kadar zevk verici bir şey olmasa da; çekildiği sorgunun uzama süresini ancak bu kısaltacaktı ve zindanlara gidip, yatakhanesine geçip güzel bir uyku çekecekti. Rahat ve huzurlu. Gerçekten rahat olabilecek miydi? Bir katili ele vermemek ile, huzurla uyuyacağını düşünebiliyor muydu? Neydi onu bu kadar acımasız kılan. Belki de içindeki sevgi, vahşi bir yaratık gibi dişlerini göstermiş; her zaman sanılan o masum maskesini takınmamıştı. Karın yer yer buzlandığı, yer yer su dolu çukurlar açtığı dar patikada ilerlerken; sevginin nelere yol açtığını düşünüyordu. Yazılmış romanlarda anlatılan, sıcak, hoş kokulu, özlem ile anılan şey, belki de o kadar merhametli değildi. Belki de sadece, kötülüğe araç işlevi görüyordu. Yere bakan siyah gözleri, kadının durduğunu gördü. Çoktan patikadan çıkmışlar, karla kaplı zemine ayak basmışlar ve cesedin yanına ulaşmışlardı. Başını yere bakar vaziyetten, dik konuma getirdi ve sesi, Achille'in kulağını rahatsız edecek derecede tiz olan, karanlıkta pek de kim olduğunu çıkartamadığı, muhtemelen profesör olan bir kadın "Isırılmış." diyerek; zaten Achille'in bildiği şeyi, Bayan Lydell'e söylemişti. Achille, şaşırmışcasına cesede doğru eğildi.

Aynı anda kadının da cesede doğru eğildiğini farketti. Onun cesedi gördükten sonra kendisi ile buluşan gözlerine, kendi gözlerini ayırmadan baktı bir süre. Belirsizce kıvrılan dudak kenarlarını engelliyordu fakat titremeleri yüzündeki ifadeyi belli ediyordu. Doğruldu. Bir şeyler söyleyecekti fakat fazla sayıda olan yetişkinin yanında konuşma fikri, o an için çok da cazip değildi. Birden kolunun çekiştirilip, kendisini diğerlerinden uzağa götüren kadına kısılı gözler ile bakıyordu. Ne yapmaya çalışıyordu? Her şey açıktı. Neyin peşindeydi? Belki de yenilginin hazmedilemeyen ağırlığından, Achille'e kızmak üzere oraya götürmüştü. Umursamamazlık maskesini hâlâ yüzünden çıkarmadı ve sakin kalmaya karar verip, yüzüne rahat bir ifade getirdi.
"Çocuğun bir vampir tarafından ısırıldığı ortada. Onu nasıl bulduğunu, etrafta kimseyi görüp görmediğini ve buraya getirirken herhangi garip bir şeyler karşılaşıp karşılaşmadığını anlat bana D'Aloise."


Kısa bir süre, kadına inanamayan gözler ile baktı. Ardından yüzüne düşünceli bir ifade getirdi ve kadından birkaç adım uzaklaşarak, ciddi bir şekilde konuşmaya başladı. "Bu akşam üzeri yaptıklarımdan başlayacağım anlatmaya." dedi oldukça soğuk bir şekilde. Kadının gözlerinde parıldayan ışığı görmüştü. Ama suçluyu yakalayamamış olacak olması, o ışığı gözlerinden yok edecekti. Bunu tahmin etmek güç değildi. "Kütüphaneden çıkmış, elimde kitaplar ile merdivenlerden iniyordum. Birkaç çocuğun fısıldayarak, bir çocuğun kayıp olduğunu konuştuklarını duydum. Hızla elimdeki kitapları başka birisine verdim ve çocuğun olabilme ihtimali bulunan yerlere gitmeye karar verdim. Biliyorsunuz, her küçük çocuk yasakları delmeye meraklıdır." Kısa kesmeyecekti konuşmasını. Ne kadar çok şey anlatırsa, kadına o kadar kısa düşünme sırası verecekti. Ne de olsa o, Achille'in ağzından laf almaya çalışıyordu. Kendisine nefes alma süresi verdi ve kadına doğru iki adım daha attı.

"Ve bu çocuğun da yasak delmeyi seven tiplerden olduğunu düşündüm. Yasak denilince Hogwarts bu konuda serbesttir biliyoruz. Gryffindor olduğunu duyunca, aklıma hemen Yasak Orman geldi tabi ki. Ve ben de hızla ormana doğru yöneldim. Neden yaptım bunu? Elbette, okuldan kimsenin zarar görmesini istemeyiz değil mi?" Sorgulayan gözler ile kadına bakıyordu. Onun da düşünceli olduğunu gözlemliyordu, ya da açık arama çabası içerisinde olduğunu. Yargılamadı, konuşmasına devam etti. "İşte, bu çocuğun henüz asa ile ne yapacağını bilmeden oraya gitmiş olabilme ihtimalini göz önüne aldığım için Yasak Orman'ın içine daldım. Ormanın içinde bir patika ile karşılaştım. Daha önce kullanılmış sanırım, bilmiyorum. Patikada ilerler iken, bir sürü böceğin koşturarak ilerlediklerini gördüm. Takip ettim. Oradaydı. Cansız bir şekilde yatıyordu." Sanki o anı tekrar yaşıyormuş hissine kapıldı ve belki de ilk defa etkilendiğini hissetti. Hızla düşünceyi aklından savdı ve kadına direkt bakarak, "Ve herhangi bir şey ile karşılaşsaydım, hem asamdan o masum büyüler çıkmazdı, hem de gelişim biraz farklı olurdu efendim." dedi fısıldayarak. "İşte, tüm olanlar bu. Eğer başka bir sorunuz yok ise, izninizle beni bekleyen sıcak yatağıma gitmek istiyorum."

Yaklaşık olarak, iki saat dışarıda bulunmuştu. Ayakkabılarının içinde sığınan parmak uçlarının donduğunu hissediyor, kulaklarının acıdığını ve burnunun da sızladığını farkediyordu. Eğer bir açık vermemiş ise, rahat bir şekilde yatağına uzanacaktı. Eğer bir açık var ise de, bunu düzeltmek biraz zor olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Sorgu.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Sorgu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-