AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Clayton Steve Andrews

GezginGezgin
Clayton Steve Andrews



Mücadele Tarafı : Şimdilik Yok
Rp Sevgilisi : Valla ben de bilmiyorum -_-
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Ejder görünümlü kaplan

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) Empty
MesajKonu: Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))   Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) EmptyPerş. Ekim 02, 2008 8:37 pm

Hogwarts’ın uzun ve değişken merdivenlerinden iner inmez gördüğü manzara karşısında suratını ekşiltmekte gecikmedi. Gördüşü kişi Ravenclaw’dan Lucy’ydi ve Clay ile aynı yaşlardaydı. Gerçi onun Ravenclaw’a girebilecek kadar zeki olabileceğini düşünmüyordu Clay, çünkü tam bir aptalın tekiydi ona göre ve Clay’in yakasını bir türlü bırakmıyordu. Clay ona doğru yaklaşan Lucy’i görünce geri çekilmeye başladı. Lucy ise çoktan bir elini Clay’in göğsünün üzerine kondurmuştu bile. “Ah! Clay! Neden benden sürekli kaçıyorsun?”[/colo] Clay oldukça gerilmişti. [color=gray]“Yapma Lucy. Bak, sana kaç defa açıkladım. Ben sana karşı bir şey hissetmiyorum. Şimdi beni rahat bırak, lütfen.” Ama Lucy vazgeçecek gibi görünmüyordu. ”Bu sözlerle beni nasıl üzdüğünün farkında mısın?” Lucy iyice yaklaşmıştı Clay’e. Clayton ise nasıl Lucy’i üzmeden onu atlatabileceğini düşünüyordu. Ama Lucy dudaklarını Clay’in dudaklarına yapıştırmak üzereydi ki..

Birden yataktan fırlayıverdi, siyah atletinin yakası ter içinde kalmıştı. Rüyanın değil de kabusunun onu uykusunda kuşatması ne kötü bir duyguydu... Bir an yatağından kalkmak için beklemesi gerektiğini anladı, çünkü gördüğü rüyanın etkisinden midir nedir kalbi birkaç saniyeliğine sıkışmış gibi acımıştı. Belki. Gördüğü rüyanın etkisiyle ne yapmak istediğini geçici olarak kestirememişti Clay. Neredeyse öğleni bile geçmişti, yatakhanede eşyalarını toparlıyor gibi görünen bir çocuk ona doğru yaklaştı. Clay’in alnından damlayan terlerini görünce şaşkın bir hal aldı. “Hey! İyiy misin?” Evet, evet iyiyim, bir sorun yok!diye geçiştirdi Clay. Rüyası gerçekleşecekmiş gibi kötü ve korkunç bir his belirdi aklında birden. Rüyasının gerçekleşmesi söz konusu bile olamazdı herhalde. Çünkü Hogwarts’ta Lucy adında birini tanımamıştı henüz. Hafta sonunun avantajından faydalanıp üzerine spor, rahat bir şeyler giyindi dışarı çıkmak için. Kot pantolonunun arka cebine asasını koymayı da unutmamıştı.

Ortak salondan çıktığına emin olduktan sonra merdivenlerden yavaş adımlarla inmeye karar verdi. Bugün günlerden Cuma olmadığı için merdiveninlerin değişme tehlikesi de pek yoktu. Aslında her an her şey olabilirdi bu kocaman şatoda. Ama şimdilik bir sorun hissetmiyordu Clay, duyduğu korkunç histen başka. Sanki Lucy diye biri aniden fırlayıp çıkacakmış gibi kalbi hızlı hızlı atıyordu. Rüyasının etkisinden bir türlü sıyrılamamıştı, ama etrafta kimsenin olmadığını anlayıp bir an için derin bir nefes verdi ve Hogwarts’ın çıkış kapısına doğru ilerledi. Fakat o da ne? Rüyasında gördüğü kızın aynısı tam karşısında belirivermişti. Clay düş gördüğünü düşünüp kızı gerisinde bırakarak yoluna devam etti. Adımlarını o kadar hızlı atmıştı ki, birkaç dakika içinde kendini Hogwarts arazisinde buluvermişti. Arkasına baktı yavaşça, kızın orda olmadığını umdu. Ama ne yazık ki oradaydı ve Clay’i takip etmişti. Merak içinde, ne olduğunu anlamadan kıza bir soru yöneltti. “Ravenclaw’da mısın?” “Evet, adım da Lucy,” dedi heyecanla kız ve konuşmaya devam etti. ”Ne zamandır beni fark etmiyordun, şimdi fark etmene sevindim, bu arada seni gizlice takip ettiğim için üzgünüm. Clay?” “Hey bir dakika.. Adımı nerden biliyorsun?” Clay yürümeyi kesmiş ve kıza dönmüştü. Kız o kadar yakınındaydı ki bunu fark etmemişti bile. Bir saniye için donmuş olduğunu yeni fark etti. “Tamam her neyse, şu an yalnız kalmaya ihtiyacım var. Özür dilerim, umarım sonra konuşuruz.”

Yalan söylemişti. Ne sonra ne de şimdi, bu kızla hiç konuşmak istemiyordu. Çünkü onda değişik bir şeyler sezmişti ve bu tüylerini ürpertiyordu. Göl kenarına varıp dinlenmeye karar verdi ve daha fazla kimseye rastlamadan göl kenarında bulduğu bir ağaca yaslandı hemen. Fakat birkaç dakika sonra çimenliklerin arasında bir asaya rastlamıştı. Kendi asası değildi bu. Pantolonunun arka cebini kontrol etti. Asası cebindeydi. O halde bu bulduğu kimindi? Başını kaldırıp sağa sola bakınmaya başladı. Clay’in yakınlarına doğru ilerleyen sarışın bir kız vardı. Kız sanki bir şeyini kaybetmiş gibiydi ve önüne gelene bir şeyler sorar gibi bir havası vardı. Çaktırmadan daha yakına yürüdü Clay, kızın ne dediğini anlamak için. ”Buralarda bir yerde bir asaya rastladınız mı acaba?” Clay kızın sesini duyunca elindeki asaya baktı. Ve her denemesinde olumsuz cevap alan kıza baktı sonra. Gizli modundan sıyrılıp kızın yanına doğru ilerlemeye karar verdi. ””Hey! Sanırım senin asan bu. Yanılıyor muyum?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://2img.net/r/ihimizer/img73/5651/adszsyw0.png
Abigail Mackenna

VII. SınıfVII. Sınıf
Abigail Mackenna



Mücadele Tarafı : Nötr.
Rp Sevgilisi : -
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Beyaz Kaplan.

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) Empty
MesajKonu: Geri: Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))   Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) EmptyPerş. Ekim 02, 2008 11:22 pm

''Lanet olsun! Neden herşey üst üste gelir ki zaten... Jenny sinirli bir şekilde yatakhane de geziniyordu. Lanet olası asası yoktu... Eşyalarını kaybetmek Pekte adeti değildi aslında ama bu günlerde fazla dalgındı. Ne yaptığını bile fark etmiyordu.. Nedenini bilmediği bir biçimde garip ve yanlız hissediyordu kendini. Evet belki fazla arkadaşı yoktu ama her zaman elindekilerle yetinmeyi bilen biriydi ancak bu sefer öyle birşey değildi belkide.. Bir yandan kafasında bunları tasarlıyor diğer yandan ise deli gibi asasını arıyor, yatakların altına bakıyordu.''Hey sen oradaki! Şey pardon.. Yani özür dilerim adın aklıma gelmedi.. Saçmalıyorum işte neyse, asamı gördün mü acaba?dedi Jenny çaresizce. Kız ise şaşırmış ve ne diyeceğini bilmeden sadece şu sözleri söyledi. ''Hayır Jenny. Malesef görmedim ama emin ol görürsem sana hemen haber veririm'' demişti kız. Jenny ise umutsuz bir biçimde sadece kafasını salladı. Bu şekilde herkese sorarak bulamayacağını biliyordu ancak şu an aklına daha orjinal bir fikir de gelmiyordu. Hızlı adımlarla yatakhaneden çıktı Jenny.

Hogwarts koridorlarında sinirli bir biçimde yürüyordu. O kadar sinirliydi ki yanından geçerken çarpmış olduğu Gryffindor çocuğunu bile sonradan fark etmişti.''Hey Jenn. İyimisin sen tatlım? Ne oldu sana bakalım?diyordu karşısındaki ses. Jenny etrafına tip tip bakmayı kesip çocuğa baktıktan sonra karşısında duran simanın Kevin olduğunu fark etti. Gözlerini kaydırarak mırıldanırcasına[/color]''Her işimiz bitti. Şimdi de sapık Gryffindorlu arkadaşla uğraş'' dedi, çaresiz halleri geri dönmüştü.
Kevinla pek bir muhabbetleri yoktu. Onu sevmezdi. Her zaman istediği kızı elde edeceğini zanneden sapık biriydi. Neredeyse bütün Ravenclaw kızlarıyla hatta neredeyse okuldaki bütün basit kızlarla çıkmıştı. Çıktığı kızlar da zaten kendisi gibi basit ve aklı fikri havada olan, tek günlük ilişki yandaşlarıydı... Jenny ise hiçbir zaman ona yem olmamıştı. Kevin bunun için çok ama çok uğraşmıştı. Onu sevdiğini ve onunla çıkmak istediğini defalarca herkezin önünde tekrarlamıştı ama Jenny onu her seferinde reddetmişti. Kevin tabiki bunu kendine yedirememişti. Belkide hala onu tavlayabileceğini zannediyordu. Bunları düşünürken birden karşısında Kevin'ın olduğunu hatırladı.[/color]''Kevin kusura bakma sohbet edecek havamda değilim. Asamı kaybettim acaba gördün mü?''demişti meraklı bir şekilde. Eğer bunu Kevin aldıysa onu çok kötü yapardı ama karşısındaki moron bunu akıl edebilecek kadar zeki değildi. ''Üzgünüm Jenny tatlım, ancak ne yazık ki görmedim ama istersen beraber arayabiliriz? Ha ne dersin Jenn?dedi Kevin yine o sapıklaşmaya yakın tavırlarını sergileyerek. Kevin 6.sınıftaydı ve Jenny ile ne işi olduğunu anlayamıyordu bir türlü.''Bak Kevin. Bunu tek başımada yapabilirim. Ancak yardıma ihtiyacım olsa bile emin ol bana yardım eden o kişi sen olmazdın'' dedi ve koşar adımlarla oradan uzaklaştı Jenn..
Gerçekten bu çocuğun ne derdi olduğunu anlamıyordu. Yaptığı sadece şımarıklıktı. Belki Jenn ile düzgünce konuşsa, duygularını daha özenli bi biçimde ona açıklasaydı ona bir şans verebilirdi Jenn. Ama hem ona karşı acıma duygusundan başka birşey hissetmiyor hem de onun gibi birinin bunu yapacağına bir türlü kendini inandıramıyordu.

Şatonun o boğucu havasından kurtulmak istiyordu Jenn. Kendini bahçeye atmak, biraz olsun soluklanmak. Belki de dinlenmenin sırası değildi ancak biraz olsun kendine gelmeliydi.
Bir yandan hızlıca yürüyor ve bir yandan da yanar döner bir biçimde etrafına bakınıyordu. ''Yok yok yok! Lanet olası sopa parçası yok işte! bu sözleri söylerken bahçedekilerin ona baktığını hissetmişti. Hemen etrafındaki bir kaç kızı çevirerek söze atıldı''Rahatsız ediyorum kızlar kusura bakmayın. Acaba burada lanet bir sopa parçası... Pardon yani asa gördünüz mü? Yaklaşık 11 inç civarında''Jenn bunları söylerken 11 inç olan asadan ne anlayacaklarını göz önüne getirdi. Kızlar ise bitkin bir biçimde Jenny'e cevap verdiler. ''Hayır. Malesef peki ya sen? sen gördün mü? ''Malesef bende görmedim'' demişti diğer kızda.
Peki ya şimdi ne olacaktı. Asası kaybolmuştu belli ki. Derslerde ne yapacaktı. Onca derdin arasında birde bununla uğraşacaktı.
Son bir kez daha şansını denemekten bir zarar görmeyeceğini düşünerek ağacın yanındaki grubun yanına ilerledi. Kızlı erkekli oldukça eğleniyorlardı. Kahkahaları Jenny'nin kulağını cırmalıyordu ama şu an tepki vermek etki - tepki meselesine dönüşebilirdi. Kendisini duymaları için biraz daha yaklaştı ve boş bir sessizlikte aniden lafa daldı Jenn.
”Buralarda bir yerde bir asaya rastladınız mı acaba?” dedi Jenn oradakilere.. Yine olumsuz tepki yine olumsuz..”Hey! Sanırım senin asan bu. Yanılıyor muyum? demişti karşısındaki ses. Jenny bu sesin nereden çıktığını önceleri anlamakta zorlandı ama daha sonra ağacın dibindeki çocuğu gördü.
Daha önce bu çocuğu derslerde görmüştü. Aynı sınıftaydılar ancak Ravenclaw da olmadığını biliyordu. Hafızasını biraz daha zorladıktan sonra Gryffindor cüppesiyle gördüğünü hatırladı. Birkaç kez dikkatini çekmişti ancak pek dikkat etme fırsatı bulamamıştı çocuğa..
''Ah! Evet evet. O benim asam. Şükürler olsun. Sabahtan beri onu arıyorum'' demişti bir solukta. Daha sonra asasını aldı ve sıkı bir şekilde cebine koydu. Tekrar çocuğa dönerek ''Şey... Ben çok teşekür ederim. Yani şu an resmen hayatımı kurtardın da diyebilirim.dedi utanarak. Ama gerçekten de öyleydi. Eğer asasını bulamasaydı başına birçok dert gelebilirdi. Asasını cebinden çıkardı ve tekrar tekrar inceledi. Evet evet. Bu onun asasıydı. Kesinlikle bu oydu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/carmina-
Emmeliene Taylowski

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : Redimus.

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) Empty
MesajKonu: Geri: Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))   Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) EmptyCuma Ekim 03, 2008 4:30 pm

'' Lanet olsun! Şekle girsen n'olur sanki! '' Yarım saattir uğraştığı saçlarına artık küfretmeye başlamıştı. Sinirleri tam üstündeydi. Ağızdan söylediği küfürlerini içinden devam ettirmeye başladı. Saçları elektriklenmişti ve tam at kuyruğu olarak topluyordu ki düzlükten bir tutam saç fırlıyordu. Artık vazgeçeceğini düşünüyordu ki bir mucize oldu ve saçını tam topladı. Hemen küfürlerine son verdi ve zafer edasıyla gülümsedi. Hala elinde tuttuğu gri saç fırçasını açık olan sandığının içine fırlattı. Yatağına şöyle bir göz gezdirdi, topluydu. Sandığının başına gitti ve ne giyeceğine bakmaya başladı. Göl kenarında ufak bir gezinti yapmayı planlıyordu. Rahat birşeyler giymeyi düşündü ve sandığından koyu renkli bir jean çıkardı. Üstüne soluk mavi renkli bir bluz, onun üstünede uzun gri hırkasını giydi. Artık okul ayakkabası giymekten bıkmış ayakları converse ile sarılınca adeta rahatladı. Aynada kendine son kez baktı ve asasını unuttuğunu farketti. Ne olur ne olmaz diye sandığın yanındaki asasını aldı ve hırkasının derin cebine koydu. Tekrar aynada kendine göz gezdirdi ve yatakhaneden çıktı.

Ortak salona geldiğinde şöminenin etrafında kızlı erkekli bir grubun sohbet ettiğini gördü. Hepsini tanıyordu ama birkaçına selam veriyordu. İçlerinden adı *Thomas olan çocuk Lorraine'ni farkeder farketmez hemen selam verdi. '' Merhaba Lorraine! Bizimle oturmak istermisin? '' Yüzünde öyle umutlu bir eda vardıki Lorraine ne diyeceğini bilemedi. Küçük gruba göz gezdirdi ve birkaç kızın ona sinirlice baktığını gördü. Hemen kararını açıkladı. '' Üzgünüm Thomas. Ben göl kenarında biraz gezineceğim. '' Çocuğun yüzünün anında değişmesi biraz şaşırtı Lorraine'ni. İçinden umarım ısrar etmez diyordu, çünkü gayet kararlıydı. Ve Thomas gibi iyi bir çocuğu üzmek ona rahatsızlık veriyordu. Gruba tekrar baktıktan sonra ona ters ters bakan kızların gülümsediğini gördü. Umursamayıp, çıkışa doğru yöneldi. Adımlarını gayet normal atıyordu, acelesi yoktu. '' Lorraine! '' Şaşırarak arkasını döndü. Thomas tam önünde duruyordu. Yüzünde tuhaf bir gülümseme vardı. Lorraine rahatsız olmuştu ama belli etmemeye karar verdi. '' Evet Thomas? '' Thomas rahatsız edici bir biçimde parmaklarıyla oynuyor ve yere bakıyordu. Demin ki gülümsemesinden eser kalmamıştı. Mae merak içinde onu bekliyordu ve canı sıkılmaya başlamıştı. Biraz sonra Thomas başını kaldırdı ve Lory'e baktı. '' B-Bende s-seninle...Yani.. Göl kenarına... Gelebilirmiyim? '' Ve derin bir nefes verdi. Yüzünde acı çeker gibi bir ifade vardı. Lorraine ne diyeceğini bilemiyordu. Göl de tek başına dolaşmak istiyordu. Thomas gelirse onun hep konuşacağını da biliyordu. Kesinlikle başını şişirecekti. Lorraine reddetmekten nefret ediyordu ama mecburdu. '' Ben tek başıma gezmek istiyordum Thomas. Üzgünüm ama başka zaman. '' Ve Thomas'ın birşeyler söylemesine izin vermeden kendini ortak salondan attı. Koridora girdiğinde hızlı hızlı yürümeye başladı. Thomas'ın ona yetişmesini istemiyordu. Neden herkes bazen herşeyi zorlaştırıyordu? İnsanları üzmeyi sevmiyordu ama bazıları bunu mecbur kılıyordu. Moralini bozmak istemiyordu. Aklından Thomas'ı ve düşünceleri uzaklaştırdı. Merdivenlerden inerken yan duvardaki pencereden gölü izlemeye başladı. Dalmıştı, zemin kata geldiğini son anda farketti. Hemen göle giden yola saptı ve ellerini hırkasının cebine sokup yavaşça yürümeye başladı. Elinin altında asasını hissediyordu ve bu ona tuhaf bir biçimde güven veriyordu. Temiz havayı derince içine çekti. Taze oksijeni içine çekmiş ciğerler hafifçe tıkandı ve Lorraine'nin azıcık öksürmesine neden oldu. Saniyeler sonra normale döndü ve ormana doğru ilerlediğini farketti. Yavaşça durdu ve gölün kıyısına yaklaştı. Bağdaş kurup, soğuk çimlere oturdu. Hafif bir rüzgar at kuyruğuyla oynuyordu. Etrafına baktığında biraz uzakta adının Jenny olduğunu bildiği bir kızın Lory'nin binasından bir çocukla konuştuğunu gördü. Çocuğa dilkkatli bakınca onu tanıdığını anladı. Adının Clayton olduğunu biliyordu. Biraz daha onlara bakıp, neredeyse boş olan göl kenarında, yeşil gözlerini mavi göl sularına çevirdi.

*NPC karakter
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Clayton Steve Andrews

GezginGezgin
Clayton Steve Andrews



Mücadele Tarafı : Şimdilik Yok
Rp Sevgilisi : Valla ben de bilmiyorum -_-
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Ejder görünümlü kaplan

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) Empty
MesajKonu: Geri: Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))   Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) EmptyCuma Ekim 03, 2008 5:26 pm

Clay araziye çıktığı andan beri sessiz ve yalnız kalacağını ummuştu. Ama Jenny’nin asasını bularak ilk girişi o yapmış gibiydi. Ayrı binalarda olmaları onları pek az yakınlaştırmıştı. Çünkü her ikisinin de ortak salonu ayrıydı sonuçta. Clay göl kenarına doğru ağır adımlarla ve yanında Jenny ile yaklaşırken hiçbir sorun olmadığını, asasına rastgele rastladığını falan açıklamaya çalışıyordu kıza. Yere baktı bir müddet ve gülümsedi Jenny’nin gözlerine bakmamaya çalışarak. ”Önemli değil Jenny. Asanı bulduğuna göre artık biraz sakin olmalısın.” Clay bütün bunları söyledikten sonra iki elini de pantolonunun ön cebine yerleştirip başparmaklarını cebinden dışarı çıkartarak yürümeye devam etti. Bu sefer bakışlarını Jenny’e çevirdi. ”Eğer illa da teşekkür edeceğim dersen..” Eliyle göl kenarını gösterdi ve devam etti konuşmasına, ”Göl kenarında dertlerimle başını şişirmeme izin verirsin, ödeşiriz.” Kısık bir sesle gülümsedi başını ondan çevirerek. Göle gittikçe yaklaştıklarında Clay aynı binadan yakın bir arkadaşına rastladı hemen. Onu tanınması zor olmamıştı. Jenny’e arkadaşını göstererek, ”Mae, Mae de burada. Onun yanına gitmemiz de bir sakınca yok değil mi?” Jenny den ters bir cevap da gelmemişti tahmin ettiği gibi.

Clay bir saniye için olduğu yerde durdu. Jenny tam Mae’ye selam verecekken işaret parmağını Jenny’nin dudaklarına götürdü aceleyle. “Şiişt! Bak aklıma ne geldi.” Daha önceden Mae’nin onu göl kenarında fark etmemesini umdu. Yoksa bu küçük planı mahvolurdu. Mae’ye arkasından gizlice yaklaşıp onu korkutmayı planlıyordu çünkü. Jenny mesajı almış gibi bir adım geri çekildiğinde Clay Lory’nin ardından gizlice yaklaşmaya başladı. Ta ki.. Ona gizlice yaklaşacağım derken nerden çıktığı belli olmayan bir şey ayağının altında ÇAT!! Diye ses çıkarmış ve böylece Mae’nin de arkasına bakmasına sebep olmuştu. Jenny ve Mae dahil Clay de anında şaşkınlığa uğramıştı. Ayağını kaldırdığında daha demin bulduğu Jenny’nin asası olduğunu fark etti. Zavallı kızın asasının üzerine basmış, kırıvermişti onu..

“Olamaz Jenny, bu senin asan değil mi burada ne işi var. Sanırım gene düşürmüş olmalısın.” Clayton Jenny’nin bir müddet üzerini yoklamasını seyretti. Üzerinde değildi ve yine yere düşürmüştü anlaşılan. Clay yerde ki iki asa parçasını alıp umutsuzca iki eliyle birden yapıştırdı. Yapışmayacağını bilse de.. Bir an dalgınlığına gelmişti işte.. Sonra gözlerini Mae’ye kaydırdı bu sefer. “Seni korkutacağım derken .. off..” Tekrar Jenny’ye kaydırdı gözlerini ellerinde ki iki parçayı göstererek.. ”Jenny ben ben gerçekten.. Özür dilerim. Ne diyeceğimi bilemiyorum. ” Ona asanın parçalarını verirken elleri titriyordu Clay’in. Lorraine telaşlı göründü gözüne bir müddet. Clay daha sonra onun kırkırdar gibi olduğunu fark etti, ya da bir göz yanılması olmuştu bu. Ama kendine hakim olamayarak Clay de hafiften kıkırdamaya başlamıştı. “Jenny çok üzgünüm.. Gerçekten sinirden gülüyorum.. sanırım..”

Lory’nin yanına bağdaş kurup oturdu Clay, henüz şaşkınlığından sıyrılamamış Jenny ayaktayken gerisin geri uzanıp onun kolunu kavrayıverdi ve Jenny’i kendi yanına sürükledi. ”Gel. Otur, sakinleşmen gerek.. Biliyorum ne kadar hatalı olduğumu, bana bir şey söyle. Kendimi affettirmem için.” Lory’ye çevirdi başını bu sefer.. “Mae olsaydı senin yerinde.. Kesin şimdiye kadar beni haşlamıştı bile. Öyle değil mi Mae?” Yine elinde olmadan gülmeye başladı. Ama her gülüşünde bu sesi bastırmaya çalışıyordu. ”Jenny, çok özür dilerim.” Gözlerini kısıp yere bakmayı kesince eline yerden bulduğu bir taş alıp ayağa kalktı. Göle daha da yaklaştı ve elindeki taşı var gücüyle göle doğru fırlattı. Gölden çıkan hoşurtudan nasibini alan bir Hufflepuff’lı ona öfkeyle bağırmıştı. “Hey, ne yaptığını sanıyorsun sen?” Clay gözlerini çocuktan kaçırarak poffladı. Dertlerinin üzerine bir de bu eklenmişti şimdi. Acaba Jenny’ye diagonyolu ziyaretinde bir asa alsa, ama nasıl? Ki o zaman da affeder miydi ki kendisini? Dumura dönmüştü beyni, bir an ağzını aramak için ayaktayken Jenny’ye çevirdi bakışlarını.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://2img.net/r/ihimizer/img73/5651/adszsyw0.png
Abigail Mackenna

VII. SınıfVII. Sınıf
Abigail Mackenna



Mücadele Tarafı : Nötr.
Rp Sevgilisi : -
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Beyaz Kaplan.

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) Empty
MesajKonu: Geri: Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))   Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae)) EmptyCuma Ekim 03, 2008 6:06 pm

Jenny sonunda asasını bulduğu için o kadar mutluydu ki. Dünyalar resmen onun olmuştu. Asasını çok seviyordu ve kaybetse kim bilir başına neler gelecekti. Ancak Clayton onu bulmuştu..
Jenny defalarca teşekür etti ona. ”Önemli değil Jenny. Asanı bulduğuna göre artık biraz sakin olmalısın.” demişti Clay.
”Eğer illa da teşekkür edeceğim dersen..Göl kenarında dertlerimle başını şişirmeme izin verirsin, ödeşiriz.” demişti eliyle göl kenarını göstererek. Gülümsüyordu..''Tabii ne demek. Yani başımı şişirmezsin tabiki dinlerim''dedi Jenn gülümseyerek.
Clayton'a ne kadar teşekür etse azdı. En azından onun bu ufak isteğini yerine getirerek Jenn de ona yardımcı olabilirdi. Hem onu dinlemek de isterdi.. Göle yaklaşmışlardı. Clayton yakınlardaki bir kıza bakıyordu. Bı kız Lorraine diye geçirdi içinden. Lorra ile Jenn çok yakın değidliler ama Jenn onu severdi. Aynı binada olsalar belki onu daha fazla tanıma fırsatı bulurdu ama onun hakkında olumlu şeyler düşünüyordu.

”Mae, Mae de burada. Onun yanına gitmemiz de bir sakınca yok değil mi?” demişti Clay. Jenn sakıncası yok anlamında başını salladı.
Jenn tam Mae ye selam verecekken Clay aceleyle parmaklarını Jenn'in dudaklarına götürdü. Belli ki önemli birşey söyleyecekti. “Şiişt! Bak aklıma ne geldi.” dedi Clay ve Mae nin olduğu yere yavaşca ilerliyordu. Yüzünde muzur bir gülümseme vardı. Jenn bir süre sonra niyetinin ne olduğunu anlamıştı. Onu korkutacaktı. Eğlenceli olabilirdi. Jenn gülmemek için kendini tutuyordu. Herşeyi berbat etmek istemezdi.
ÇAT!! diye bir ses duyuldu ve Mae anında arkasını döndü. Jenn ise ne olduğunu anlayamamış fal taşı gibi açılmış olan gözleriyle Clay a bakıyordu. Mae de ne olduğunu anlamışa benzemiyordu. Clay yavaşca ayağını kaldırdı. Yüzü o an şaşkınca öyle kalakalmıştı. Jenn neler olduğunu anlamamışcasına merakla bakıyordu. “Olamaz Jenny, bu senin asan değil mi burada ne işi var. Sanırım gene düşürmüş olmalısın.” demişti Clay.
Jenn hemen üstünü yoklamaya başladı. Elleri titriyordu. Üstünü iyice aradı ama yoktu! Jenny'nin asası olmalıydı o.
“Seni korkutacağım derken .. off..” demişti bu sefer Clay Mae ye bakarak.
”Jenny ben ben gerçekten.. Özür dilerim. Ne diyeceğimi bilemiyorum dedi Clay. Hafiften gülüyordu. Jenn ise neler olduğuna hala anlam verememiyordu daha doğrusu vermek istemiyordu. Clay aceleyle tekrar söze girdi.“Jenny çok üzgünüm.. Gerçekten sinirden gülüyorum.. sanırım..” dedi. Daha sonra Jenny'i kolundan tutarak oturttu. Jenny ise hala konuşmuyordu. Belkide söyleyeceklerini Clay söyledikten sonra söylemek istiyordu..”Gel. Otur, sakinleşmen gerek.. Biliyorum ne kadar hatalı olduğumu, bana bir şey söyle. Kendimi affettirmem için. Mae olsaydı senin yerinde.. Kesin şimdiye kadar beni haşlamıştı bile. Öyle değil mi Mae?” dedi yine suçunu bastırmak istercesine Clay. O kadar hızlı konuşuyordu ki Jenny 'e konuşma fırsatı da vermemişti henüz. Tekrar gülmeye başlamıştı Clayton. Belli ki kendine hakim olamıyordu...”Jenny, çok özür dilerim.” demişti tekrardan. O sırada gözü Lorraine'e ilişti. O da şaşkınca bakıyordu. Bellki konuşarak ortamı kızıştırmak istemiyordu. Clay eline bir taş parçası almış ve hızlıca göle fırlatmıştı. O an duyulan ses ile Jenn ve Lorra da yerlerinde zıplamıştı

resmen.''Hey, ne yaptığını sanıyorsun sen?” demişti biri. Jenn'in umrunda olmasa da bir bakmıştı ne oluyor diye. Daha sonra bu saçma olaya bir son vermek istercesine hızlıca ayağa kalktı ve Clayton'ın yanına gitti. ''Tamam Clayton. Bir önemi yok. Yani olan oldu bir kere. Bunun için sana şu an kızıp bağırsam ne değişecek ki? Asam geri yerine gelmediği sürece hiçbirşey.. Yanlışlıkla oldu, bunu da biliyorum. Aslında benim hatam. Yani asama sahip olamadım. Yine düşürdüm. Senin hiçbir suçun yok. Lütfen kendini suçlu hissetmeyi bırak.'' dedi umutluca Jenn. Elini Clayton'ın omzuna koydu ona destek vermek istercesine. Çünkü şu an buna gerçekten çok ihtiyacı vardı..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/carmina-
 

Kabus ve Sonrası ((Jenny, Mae))

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-