AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Ceza

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Ceza Empty
MesajKonu: Ceza   Ceza EmptyPerş. Ekim 02, 2008 5:57 pm

Hogwarts'ın karnını tıka basa doyuran öğrencileri, kendi aralarında biten günün yorumunu yaparak ortak salonlarına çekiliyorlar; büyük salon gittikçe sessizliğine gömülüyordu. Profesörler masası ise öğrenciler ayaklanmaya yeni başladıklarında çoktan boşalmıştı; onlar öğrenciler kadar ağır ve uyuşuk yemek yemiyorlardı anlaşılan. Heybetli kapıya yönelen büyük ya da küçük her kişinin yüzünde okulun sonuna yaklaşıldığından, verilen ödevlerin azaldığından ve üzerlerindeki yükün kalkış zamanının hızla gelmesinden dolayı hoşnutluklarını belli eden bir gülümseme vardı. Tek tük öğrencilerin kaldığı Ravenclaw masasında ise iki birinci sınıf dışında, Sintié, Gabriella ve Mia vardı hala. Sintié ile Gaby önündeki tatlıları da tamamen bitirip, derin bir nefes aldığında, Mia hala tabağındaki kızarmış tavukla uğraşıyordu. Hiç yapmadığı bir şeydi yavaş yemek yemek; eh bunun nedeni gün gibi ortadaydı. Az sonra manyak hademenin gözetiminde ödül odasını düzenleyecekti ve bu hiç de iç açıcı gelmiyordu küçük kıza. “Filch” ismini duyması bile tüylerinin diken diken olmasına yetiyordu.

Mia, sabaha kadar yemek mi yiyeceksin, yoksa artık gidiyor musun Ödül Odasına? Tavuğunu didiklemekten vazgeçip, elindeki altın çatalı tabağın kenarına bıraktı ve Sintié'nin sorusu üzerine ypğunlaşmaya başladı sarışın cadı. Evet, daha fazla oyalanmamalıydı. Hademenin Büyük Salona gelip de zorla götürmesi düşüncesi bile ürkütücüydü. Mimiklerine yerleşmiş somurtkanlık ifadesini saklamaya çalışmadan Haklısın, gitmem lazım artık. Sonra ortak salonda görüşürüz. Bay bay! deyip, hızla, oturduğu sandalyeden kalktı ve leş gibi ağır çantasını sırtlayıp, sık adımlarla Salonun dev gibi kapısından dışarı çıktı. Bir an aklından kızlara karşı ayıp ettiği geçse de onların bunu anlayışla karşılayacağını düşündü içten içe. Her ne kadar tüm yemek boyu onu bekleyip, Mia'da buna karşı sadece küçük bir görüşürüz dese de; bu sıralar yaptığı dengesiz hareketlerini anlayışla karşılamalarını umuyordu.

Tek tük sınıf başkanının geçtiği bomboş ve bir o kadar da soğuk koridorlarda, sırtındaki çantasından dolayı iki büklüm bir şekilde ilerleyen küçük kız, bir üst kata çıkan merdivenlerin harekete geçmek üzere olduğunu görünce adımlarını hızlandırıp, son anda yetişti basamaklara. Onlar yön değiştirirken, Mia'da üst kata doğru ilerledi ve en son basamağı da geçip Ravenclaw ortak salonunun tersi istikametine yöneldi. İlk adımını atmasıyla beraber kendisiyle aynı tondaki mavi gözlerini üzerine dikmiş, hem binasının sorumlusu hem de öz ablası olan Lily'nin farkına vardı. Bakışlarına, duruşuna ve mimiklerine göre pek de sevecen bakmıyordu. Eh, bu saatte ortak salona gitmeyip, başka bir yere yönelmesini merak ediyor olmalıydı. Yalan söyleyemezdi; bir şekilde hademeden olayı duyardı ya da nereye gittiğini umursamadan bu saatte dışarı ne işi olduğunu söyleyerek iyice azarlardı. Doğruyu söylemekten başka şansı yoktu. Ablasının soru dolu bakışlarının ardından, dudaklarından dökülen
“Mia!” kelimesiyle olduğu yerde durdu sarışın cadı.

“Ödül Odasına gidiyordum. Şey, cezaya bırakıldım da Filch tarafından.”
“Yine n’aptın Karyn?” Onun sanki yaramaz bir çocukmuş gibi muamele yapmasından nefret ediyordu Mia. Hayatında kaç defa cezaya kalmıştı ki zaten?
“Bunu sonra konuşsak? Fazlasıyla geç kaldım zaten. Görüşürüz sonra.”

Arkasından kızgın bir ses tonuyla söylenen lafları duymazlıktan gelerek, boş koridorda çıkan ayak seslerinin eşliğinde koşup, darmadağın olmuş ödül odasından içeri attı adımını. Bir nokta halini almış göz bebekleriyle, odanın içini incelerken; Achille’in hangi büyüyü denediğini merak etmeye başlamıştı. Madalyaların, rozetlerin, kupaların ve onların sahiplerinin isimlerinin yazdıkları çerçevelerin hiçbiri yerinde değildi. Bazıları yerlere saçılmış, bazıları ise normal yerleriyle alakası olmayan noktalarda duruyordu. Yerdekilerin üstüne basmamaya çalışarak, odanın en üst köşesine doğru ilerlemeye başladı. Görünüşe göre, ne kadar geç kaldığını düşünse de ilk gelen kendisiydi. Ne kofti hademe ne de bu işi başına açan arkadaşı Achille teşrif etmişti mekana. Eh, onlar gelmeden başlamayı düşünmüyordu zaten. Kollarını göğüs hizasında birleştirip, minik bedenini insanın ruhunu boğan beyaz duvara yasladı ve minik dudaklarını bükerek az sonra yaşayacağı iğrenç dakikaları düşünmeye başladı. Aradan geçen beş dakikanın ardından kulak tırmalayıcı bir sesle, kuyruğunu sallaya sallaya, bir deri bir kemik olan aptal kedi içeriye girdi. Mia Sintié'nin kedisi dışında hiçbir kediyi sevmezdi ve en nefret ettiği kedi de bu olsa gerekti. *Demek ki Filch kendi gelmek yerine bu kemik torbasını yolladı.* Yerinde rahatsızca kıpırdandı küçük kız ve kedi de odanın girişinde durdu. Onun peşinden ise her zamanki soğuk ve sakin görünüşüyle Achille girdi içeriye. *Sonunda!*

Bir an gelmeyeceksin zannettim. Tüm bunları başıma açıp, beni tek bırakman düşüncesi fazla ürkütücüydü. Çok zor duyulabilecek bir ses tonunda söylediği sözleri, arkadaşının duymamış olmama ihtimali yoktu. Odada kedinin ara sıra çıkardığı 'miyav' sesleri dışında herhangi bir ses işitilmiyordu. Sesini biraz daha yükselterek Baksana, Filch nöbetçi olarak bu tüy torbasını göndermiş başımıza. demesiyle, kedi söylenenlere sinirlenmiş gibi iğrenç bir ses çıkardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyCuma Ekim 03, 2008 4:35 pm

İksir dersinin bitiş duyurusu ile kalabalığın dağılmasını beklemiş ve hazırlamış olduğu iksirden, profesöre belli etmemeye çalışarak kendisi için bir numune almıştı. Yapılan iksir, döküldüğü nesneye yapışarak ne tür bir büyü ile korunduğunu gösteriyor ve panzehiri ile çıkartılabiliyordu. Bu da Achille için oldukça ilgi çekiciydi ve kendi iksirinden, kendisine alması için hiç bir sorun görmemişti. Fakat bunu deneyecek bir takım nesneler bulmalıydı. Kalabalığın uğultusunun uzaklaştığını farketti ve hâla sınıfta bulunan ve iksirleri dolaba yerleştiren profesöre baktı. Küçük kristal şişeyi cebine attı ve profesöre doğru ilerlemeye başladı. Onun geldiğini farketmiş gibi arkasına dönen Bayan Carlisle sorgulayan bakışlar ile kendisine bakıyordu. Tatlı bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirdi ve beğendiği bu kadına karşı nazik bir ses tonu ile konuşmaya başladı.

"Profesör aklıma takılan bir şey oldu da. Bu iksiri nesnelerden çıkartmak için sadece panzehiri mi gerekli. Bana bunu kullanmaya cesaret edemeyelim diye demişsiniz gibi geldi de." Sorgulayan bir yüz ifadesi, ciddi bir çehre. Nazik ses tonunu sonlara doğru sertleştirme ve hafif köşeye sıkıştıran laflar. Kadın hafif şaşırmış ifadesini değiştirmiş ve gülümseyerek kendisine bakmıştı. "Tabi ki de sadece panzehir çıkartmıyor. Fakat benim dalım bu. Asa ile yapılacak büyüler, kitaplarda size fazlasıyla anlatılmıyor mu? Achille.." Bu kadın oldukça zekiydi. Achille anladığını belirten, memnuniyetini gizlemeyen bir ifade ile gülümsedi. Bayan Carlisle de gülümsemesine karşılık vermişti. Aralarında sessiz geçen bir iki dakika sonra, Achille istediğini almış olduğunu ve daha fazla burada kalmanın bir anlamı olmayacağını düşünerek profesöre gününün iyi geçmesini diledi ve artık boşalmış durumda bulunan zindan koridorlarına doğru ilerlemeye başladı.

Cebindeki şişenin içinde bulunan parlak mavi sıvıyı deneyecek bir nesne arıyordu. İşte yine merakına yenik düşmüştü!
Bir nesne bulacaktı ve iksirin etkilerini görecekti. Ama bilmediği bir şey vardı. Bu iksir büyüsüz nesneleri tahrip ediyordu! Bunu farketmesi kötü bir deneyimle sonlanacaktı. Olacaklardan habersiz, her zaman büyüler ile korunan nesnelerin bulunduğunu düşündüğü ödül odasına doğru ilerlemeye başladı. Merak gittikçe bedenini sararken basamakları nasıl bir hızda çıktığını kendisi bile anlamamıştı. Kapalı kapının tokmağını yavaşça açtı ve kulağına açıldığını belirten tok bir ses ilişti. İçeride parlayan bir sürü rozet, kupa ve plaket vardı. Onlar orada durduklarına göre büyüyle yapıştırılmış olmalılardı. Cebindeki kristal şişeyi çıkardı.

Mantar tıpayı şişenin ağzından alarak gri renkli bir broşun üzerine parlak mavi sıvıyı dökmeye başladı. Mavi sıvı broşu kapladı ve Achille ne olacağını beklemeye başladı. Beş dakika kadar süren bir zaman diliminden sonra, broştan çıkan buharlar ve gümüşün erimeye başladı. Asasına hızla davrandı ve daha önce hiç denemediği, hatta şu an deney bile olabilecek bir büyüyü denedi. "Targeo Maxima!" Asanın ucundan çıkamayan büyü geri tepmiş, tüm broş, kupa, madalya ve rozetlerin dağılmasına yol açmıştı. Achille de geriye doğru fırlamış ve kendisini duvara çarpmış bir şekilde bulmuştu. Duvara çarpan kafası acı içinde yanıyor, gözleri yaşla dolmuş bir şekilde başını ovuyordu. Gözlerinin önünde beliren yıldızlar ona bir oyun gösterisi sergiliyordu. Zorlukla yerinden kalkmaya çalıştığında Filch'in kedisi olan Bayan Norris içeriye girmişti. "Lanet olsun!"

Hızla yaklaşan ayak seslerini duyabiliyordu. Kaçmak için hiçbir şansı olmadığını da biliyordu fakat bir koftinin ona ceza verdirtmesi kadar aşağılayıcı bir durum olamazdı. İçinden küfürler saydırırken yerden destek aldı ve güçlükle ayağa kalktı. İçeriye girenin kofti değil de Mia olduğunu gördüğünde ise bir an için gözlerine inanamadığını düşündü. Burada ne arıyordu? "Söylesene Mia sen.." Durum gittikçe pembe diziye dönüşüyordu. Kofti olan hademe, zafer kazanmış bir eda ile içeriye girmiş ve tehditler savurarak uçarcasına gitmişti. Şimdi ne olacaktı? Kendisi yüzünden Mia'da ceza çekmek zorundaydı.

Slytherin masasında belirgin bir sessizlik hakimdi o akşam yemeğinde. Nedeni bilinmiyordu ve hatta bugün okulda hiç bir Slytherin'li ile Gryffindor'lu arasında takışma olmamıştı. Zaten ilginç bir gün yaşamıştı Achille. Aşağılanmıştı neredeyse. Bir koftinin ona ceza vermesi ne kadar da onur kırıcıydı. Tabağında bulunan yemeği yemediğini farketti. Zaten yiyecek hali de yoktu. Sırf orada bulunmuş olmak için oradaydı. Gözleri Ravenclaw masasına kaydığında Mia'nın bezmiş bir şekilde masasından kalktığını görmüştü. Kıza olanları anlatamamış, sadece hızla çekip gitmesine izin vermişti. Belki de bu ceza da anlatabilirdi. Anlatmak zorunda mıydı peki? Değildi. Belki de anlatmazdı da. Yine kafası karışmıştı. Dostum dediği bir insanın kendisini dostu olarak görmediğini mi düşünüyordu yoksa? Çatalını sertçe bıraktı ve sandalyesini geriye iktirerek hızla yerinden kalktı. Çantasını sağında bulunan birinci sınıf öğrencisine bırakarak onu ortak salona götürmesini, yapmadığı takdirde bunun kendisi için hiç de iyi olmayacağını söyleyerek ağır adımlar ile büyük salonun çıkış kapısına doğru ilerledi.

Büyük salondan çıktığında koridor ve merdivenlerin boş olduğunu gördü. Anlaşılan Mia hızla ödül odasına gitmişti. Kendisine bakmayı akıl edememiş olmalıydı. Aksi takdirde bekleyebilirdi.
Ya da geç kalmasını koz olarak kendisine bağırabilirdi. Bazen Mia hakkında aşırı derece de töleranslı davrandığını düşünmüyor değildi. Fakat bu düşüncesi onu tanıdığı için hemen değişiyor ve bunu hakettiği kanısına varıyordu. Hemen girişte bulunan
ödül odasına ağır bir şekilde girdi ve içeride Mia, Bayan Norris ve dağınık ödül odası üçlüsü ile karşılaşmıştı. Kofti hademe Filch kendini o kadar üstün görüyor olmalıydı ki, henüz zahmet edip de nereden başlayacaklarını söylememişti. Gergin yüzü ve çatılmış kaşları ile önce kediye, sonra da Mia'ya baktı.

“Bir an gelmeyeceksin zannettim. Tüm bunları başıma açıp, beni tek bırakman düşüncesi fazla ürkütücüydü.”
Oldukça soğuk bir ifade ile kıza ters ters baktı. Ağzına gelen kelimeleri kendisine sakladı ve o sırada miyavlayan kediye bir tekme savurmamak için kendisini oldukça zor zaptetti.
Baksana, Filch nöbetçi olarak bu tüy torbasını göndermiş başımıza. Kediye bakışlarını bile yönlendirmeden Mia'ya bakıyordu. Daha sonra kıza doğru ağır bir şekilde bir kaç adım daha yaklaştı. "Büyük salonda biraz daha bekleseydin, senden hemen sonra kalktığımı görürdün." dedi tıslarcasına. Ardından kedinin üzerine basacakmışcasına yürüyerek kedinin kaçışmasına sebep oldu. Patilerini çıkarmış bir şekilde ileride bekleyen kediye bakarak, "Galiba kofti, bizi kendisine eş değer olarak görmüyor." dedi yüzünde beliren nefret ifadesini gizlemeden. Ardından da hafif sorgulayan gözler ile, "Cezayı aldıktan sonra neden dinlemeden gittin?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyCuma Ekim 03, 2008 7:33 pm

Önündeki kediyi ezecekmiş gibi Mia'ya doğru yürüyen Achille'nin mavi gözleri bir buzmuş gibi soğukluğunu koruyor ve bakabildiği en sert ifadeyle bakıyordu kendisine. Kaşları her zamankinden farksız bir biçimde çatılmış, dudakları her an bağıracakmış gibi ince bir çizgi halini almıştı. Onu tanımıyor olsaydı bu halinden korkardı; zaten ilk tanıştıklarında da öyle olmamış mıydı? Çocuktan hiç elektrik alamamıştı. Soğukluğunun ve sakinliğinin haddinden fazla olduğunu düşünmüştü hep ve bu Mia'yı gerçekten deli etmişti. Zamanla nedenini anlayamadığı bir şekilde, onunla geçirdiği vakitler süresince ona gerçekten değer verdiğini fark etmişti. İyi ama bir insan sinir olduğu özelliklerin hepsine sahip olan birine nasıl değer verebilirdi ki? İşte bunun cevabını hala çözememişti sarışın cadı. Geçmişi düşünmekten vazgeçip, tekrar bulundukları yere; dağınık ödül odasına geri döndü.

Zaten yeterince geç kalmıştım. Slytherin masasına bakmak aklıma gelmedi. Neden yalan söylemişti ki şimdi? Onun hala Büyük Salonda olduğunu pekala biliyordu Sintié ve Gaby'e veda ederken. Belki de aklınca ceza vermeye çalışıyordu karşısındaki çocuğa; bu cezayı haksız olarak almayı kendine yediremiyordu bir türlü. Sabah ki o davranış hoşuna gitmemişti. Filch'in haksız yere dinlemeden ceza vermesine mi sinirlenmişti yoksa Achille'nin yine boyundan büyük işlere karışmasına mı? Her ikisi de sinirlerini bozmak için yeterli sebeplerdi. Kofti hademe ödül odasından yüzündeki sinsi ifadeyle çıkarken, suratı sinirden ve haksızlığa uğramaktan kıpkırmızı olmuştu. O anda Achille'ye dönüp, ona bağırıp kalbini kırmamak için de konuşmamayı seçip, oradan hızlıca uzaklaşmıştı. Çok iyi biliyordu ki; bağırmaya başlasaydı onun koca bir ahmak olduğunu söyleyip, zaten hademeye sinirlenmiş olan çocuğun sabrını taşıracaktı. O tabloyu gözü önüne getirmekten vazgeçip, cevabını vermek içi dudaklarını araladığında, ağır yürüyüşü ve tiksindirici surat ifadesiyle hademe attı adımını içeriye.

“Siz ikiniz hala başlamadınız mı? O koca çenelerinizi kapayın da işe koyulun. Unutmayın büyü kullanmak kesinlikle yok. Zaten buna cesaret edemezsiniz, sevgili kedim burada sizi izliyor olacak. İşiniz bitince gidebilirsiniz; gerçi burayı eski haline getirmek oldukça yorucu olacak.Yüzündeki iğrenç sırıtışını gizlemeye çalışmadan, üstündeki berbat kokusunu odada bırakarak geldiği gibi geri gitti. Mia, bu adama üç sene boyunca nasıl katlandığını düşünmeden edemiyordu. Aklında garip garip işkence yöntemleri geçse de bunu mezun olduğu zamana saklıyordu. O adamı, odasındaki kendi silahı olan zincirleriyle deli etmek fikri gerçekten kulağa hoş geliyordu. Dudağı bir an için düşüncelerinin onu eğlendirdiğini belli eden bir şekilde keyifli bir şekilde bükülse de, Achille'nin pek de anlayamadığı homurdanmasıyla yarıda kalmıştı. O hademeden Mia'ya göre daha çok nefret ettiği ortadaydı.

Aptal herif. Bir kofti olduğu için kıskançlığından ölüyordur şimdi. Büyü kullanmak yokmuşmuş. Gerçekten de onun bu saçma davranışlarını ancak bu şekilde açıklayabiliyordu. Bir insan neden öğrencilerden, onların büyü yapmasından, mutlu olmalarından nefret ederdi ki zaten? O adamı düşünmekten vazgeçip, verilecek bir cevabı olduğunu hatırladı Mia. Ve sorunun cevabına gelirsem; o anda sinirlerime hakim olamayıp hoşuna gitmeyecek şeyler söyleyebilirdim. Bu yüzden konuşmamayı seçtim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyC.tesi Ekim 04, 2008 2:20 am

“Zaten yeterince geç kalmıştım. Slytherin masasına bakmak aklıma gelmedi.” demişti karşısında bulunan kız. Yalan söylediği bu kadar açık olamazdı bir insanın. Yemekte masalar tıkabasa doluydu ve üstelik ceza akşam yemeğinden sonra, verilmeyen bir saatteydi. Üstüne bir de Slytherin masasına bakmamış olduğunu bahane ediyordu. Sadece gülümsemek ile yetindi kıza karşı. Oldukça tehditkar, fakat dostane bir gülümse. O sırada ayak sesleri geliyordu. Anlaşılan kofti hademe teşrif ediyordu.

Ve nihayet muzaffer komutan arkasından içeri girmişti. Omuz üstünden geriye bakarak, dişleri düzgün olmayan, saçı çalı gibi olmuş ve yer yer kellikler olan, üstü uzunca bir süre açıkta kalmış bir süt gibi kokan bu kofti gelişiyle ortamın havasını değiştirmişti. Achille'in gerginlik ile sıktığı dişleri, kasılmış çenesi ile birlikte sinirlenmiş olduğunun dışarıdan belli olmaması imkansız gibi bir şeydi. Sabah yaptığı deliliği aklına getirdikçe içten içe kızmıyor değildi kendisine. Tamam bir hata yapmıştı fakat alay edilmesi de neydi? Bunu en kısa zamanda karşısında durmuş bir şeyler vızıldayan, büyü yapamayan zavallıya ödetecekti. Hem de en kısa zamanda..

Filch ağır ağır ve aksayan yürüyüşü ile odadan çıkarken, kedisi de bir köşeye pusmuş, dikkatli gözler ve tırnaklarını ortaya çıkardığı patileriyle, her an saldıracakmış gibi duruyordu. Belki de Filch'e ilk cezayı, şu kediyi katletmek ile verebilirdi. Verebilirdi fakat işe yaramaz birisi için buna değmezdi. O kadar aptal olduğunu sanmıyordu. Hatta zeki olduğunu bile düşünüyordu. Şapkayı başına geçirdiği an, zaten şapka da dememiş miydi? 'Sende parlak bir zeka görüyorum evlat. Ama seni nereye göndereceğimi biliyorum. Slytherin!' O gece bunu oldukça düşünmüş ve kaderinin ne olduğunu anlamıştı. O günden beri de kaderinin yolundan ilerlemiyor muydu? Ya da kaderi kendisi çizmiyor muydu? Sabah yaptığı davranış ile kaderini kendisi mi yönlendirmişti, yoksa bu zaten kaderinde var mıydı? Yine düşüncelere dalmıştı ki düşüncelerinden sıyrılmasını sağlayan, kulağına ulaşan Mia'nın sesi olmuştu.

Ve sorunun cevabına gelirsem; o anda sinirlerime hakim olamayıp hoşuna gitmeyecek şeyler söyleyebilirdim. Bu yüzden konuşmamayı seçtim. Sahte bir gülümseme ve delici bir bakış. Kızın mavi gözlerine odaklanmıştı. Sanki zihnine zorla girmek ister gibi. Ardından gözlerini yavaş yavaş kızın gözlerinden çekti ve önünde duran kupaya elini sürerek üzerindeki yazıyı okudu. Sonra bundan sıkılmış gibi, ağır ağır kedinin bulunduğu yere doğru gitti ve portrenin birinin önünde durdu. Uzaklardan gelen bir ses tonu ile konuşmaya başladı. "Meraklanıp, sesin olduğu yere gelmen benim hatamdı yani. Daha içeride benim olduğumu bile bilmemene rağmen. Hoş gerçi ben olsam bile ne farkederdi bilemiyorum." dedi ve portreden ayrılarak kıza doğru ilerlemeye başladı. "Ya da Filch'e kızdın ve onun sinirini benden almamaya karar verdin. Profesöre gitseydik, şu an burada benim ile olma zorunluluğundan kurtulabilirdin değil mi? Söylesene Mia. Neden böylesin?"

Bir o kadar yakın iken, bir o kadar uzak olmak. Aslında birbirlerini anlayabiliyorlardı. Birbirlerine katlanabiliyorlardı. Fakat böyle anlarda hızla iki yabancı olabiliyorlardı. Belki de bu iki yıllık süren dostluklarının bir temeliydi. Ya da bu olaydan sonra dostlukları temelden sarsılacaktı. İşi ne kadar çabuk bitirirler ise o kadar iyi olacaktı. Ah şu kedi kör olsaydı da, büyüyle anında burayı düzeltebilseydi. Sessizce kızın yanından uzaklaştı ve
"Sen kupaları düzenle. Ben de broşları kaldırayım." dedi. İçeriye kendi soğuk havasını da getirmişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPaz Ekim 05, 2008 4:14 pm

Bir an kendisini delip geçeceğini düşündüğü donuk siyah gözler, kendi üzerinden çekilip odanın içinde dolanmaya başlamıştı. Sarışın cadı ise, az sonra patlayacak tartışmaya hazırlıklı olmak için bedenini oldukça soğuk olan duvara yaslayıp, göz bebekleriyle Achille'in bir şeyler demesini beklemeye başladı. Bir portrenin önüne geçmişti ki sanki Hogwarts'ın öbür ucundan konuşuyormuş gibi boğuk bir sesle cevap vermeye başlamıştı Achille. O sözlerine devam edip, kendisine yaklaşırken gözleri sinirden kısılmaya başlamış, alnında kırışıklar oluşuyordu. Nasıl böyle düşünebilirdi ki? Nasıl kendi çıkarları için onu satabileceğini düşünüyordu ki? Ona kızmasının tek nedeni boyundan büyük işlere kalkışmasıydı. Filch'e olan kızgınlığını ondan çıkarmak düşüncesi aklının ucundan bile geçmemişti. Patlamaya hazır bir barut gibi hissediyordu kendini.

Peki sen neden böylesin? Benim çıkarlarım için arkadaşlarımı satabileceğimi nasıl düşünebilirsin? Sana olan kızgınlığımın tek nedeni boyundan büyük işlere kalkışmandı. Yazık, hala tanıyamamışsın beni. Mavi gözlerini devirerek, çocuğun siyah gözlerinin içinden çekti ve vücudunu yasladığı duvardan ayırdı kendini. Şimdi buradan kaçma gibi bi ihtimali olsaydı, bu tartışmayı devam ettirmemek için uzaklaşırdı yine. Ama kendisine tiksindirici bir şekilde bakan kedi, o kapının önünde bekledikçe hiçbir yere gidemiyordu. En makul çözüm işi olabildiğinden çabuk yapmaktı. Odanın Achille'ye olan mesafenin en fazla olduğu yere doğru ilerlerken Çabuk bitse bari. sözleri istemsiz bir şekilde çıkmıştı ağzından. Yerde duran iki kupayı eline alırken, Achille'nin emir dolu sözleriyle birlikte tekrar yere bıraktı. Sinirli bir şekilde arkasına dönüp, ateş saçan gözlerini Achille'de sabitledi. Emir almaktan nefret ettiğini biliyordu, üstelik buradan olmasının tek suçlusu oydu. Nasıl bu kadar umursamaz olabiliyordu?

Hiçbir şey yapmıyorum. Belki bir gün rica etmeyi öğrendiğin zaman yaparım. Suçlu sen olduğuna göre senin yapman daha makul bir çözüm bence.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
Achille Matteo D'Aloise

BüyücüBüyücü
Achille Matteo D'Aloise



Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Sfenks

Ceza Empty
MesajKonu: Geri: Ceza   Ceza EmptyPaz Ekim 12, 2008 2:36 am

"Hiçbir şey yapmıyorum. Belki bir gün rica etmeyi öğrendiğin zaman yaparım. Suçlu sen olduğuna göre senin yapman daha makul bir çözüm bence." Kaldırmak üzere olduğu broşu yere bıraktı ve kısılmış gözler ile kıza bakmaya başladı. Sinirlendiğini hissediyordu. Bunu broşu bırakırken farketmişti. Titreyen elleri sinirine hakim olmasını söylüyor gibiydi. Çömelmiş olduğu yerden ayağa kalktı ve hafif bir kahkaha attı. Ellerini cebine sokarken, kıza umursamaz bir tavır ile bakıyordu. "Evet." dedi oldukça soğuk bir şekilde. Siniri gittikçe artıyor ve aklına bin bir türlü şey geliyordu. "Belki de benim yapmam daha doğru olur." dedi, ellerini cebinden çıkartarak. Kıza arkasını döndü ve karşısında film izliyormuş edası ile duran kediye doğru yöneldi. Ardından cüppesinin iç cebinden asasını çıkardı ve yerdeki dağınıklığa doğru tutarak asasını salladı. "Toplan!"

Eşyaların önceki yerini alması oldukça kısa sürmüştü. Bu sırada da kedi olanları sahibine belli etmek için koşmaya başlamıştı. Kedinin önüne geçerek asasını bir kez de ona doğru salladı. "Petrificus Totalus!" Kedi donmuş bir şekilde yerdeydi. Asasını cüppesinin iç cebine koyupta arkasını döndüğü zaman, bir çift dehşete düşmüş göz kendisine bakıyordu. Siniri geçmiş gibiydi Achille'in. Hatta tam aksine bunu eğlenceli bulmuştu. Ama karşısında bulunan kişinin bunu pekte sevmediğini anlamak için, kahin olmaya gerek yoktu. Bir kedinin zihni değiştirelebilir miydi? Bunu öğrenecekti. Öğrenemezse de, bir cezaya daha kalacaktı. Belki bundan da ağır bir ceza.

"Nasıl oldu? Birlikte yapsaydık bu kadar kısa sürmezdi herhalde." dedi alaycı bir şekilde. Ardından yerlerine konmuş eşyalara göz gezdirmeye başladı. İnsanın başına ne gelirse meraktan geliyordu. Ya da tahminlerden. Eğer bir şeyi tahmin edebiliyorsanız, tahmin ettiğiniz şey de çok açıksa, tahmin edinilen şeyi öğrenmek için uğraşmanız ancak zaman kaybından ibarettir. Belki de bu tahmin edinilen şeyi kötü bir duruma sokacaktır. Ya da merak duygusu yüzünden başınıza bir şey gelebilecektir. İnsanın en kötü huyudur merak. Bu Achille'de fazlası ile vardı. Fakat o, bunu öğrenme merakı ile bağdaştırıyor, belki de bu sayede kendisini avutuyordu.

"Eğer şu kedinin hafızasını değiştiremezsem, belki bir kez daha cezaya kalırız ve o zaman sen, aslında daha önceden bilmen gerektiği gibi benim ile uğraşılmayacağını öğrenirsin." dedi soğuk bir şekilde. Ardından da portrelere göz gezdirerek, içindeki kişilerin olay ile ilgilenmediğini gördü. Ya da onlar ilgilenmiyor gibiydiler fakat Achille anlayamamıştı. Portrelere pis bir bakış attıktan sonra kara gözlerini Mia'ya sabitleyerek, "Yapma Mia. Bu kadar da kızmış olamazsın." dedi eğlenirmiş gibi bir hale bürünerek. Gülüyordu şimdi Achille. Birazdan patlayacak volkanın, yerin zeminini sarsacağından emin olsa da; bu durumun kendisini pekte etkilemeyeceğini düşünüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Ceza

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-
» Ceza

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-