AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Pijamalar Fora!

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Josselyn Griswald

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Josselyn Griswald



Mücadele Tarafı : Çikolata.

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 22, 2010 1:25 am

“Hey, senin kapı çalma alışkanlığın yok mu Karl?”
“Kapıyı ardına kadar açık bırakmışsın. Ne yapmamı bekliyordun? Geri kapatıp, nazikçe tıklamamı mı?”

Kahverengi gözlerini devirdi Josselyn. Pek sevgili ikizi bazen kendisine gereğinden fazla zekice cevaplar veriyordu. Genelde Karl’a yaptığı şeyi tekrar yaptı kumral cadı; susmayı tercih etti. Uzun bir süredir uğraştığı ama bir türlü kulağındaki küçük delikten geçiremediği halka küpesini oflayarak Karl’a uzattı. Küçüklüğünden beri her türlü yardımına koşan bu oğlan, çift yumurta ikizinin küpesini itiraz etmeden takmak için kızın yanında bitmişti. “Canımı yakma!” Karl küpeyi Josselyn’in ikinci kulağından da geçirirken gözlerinde okunan merakı dile getirmişti sonunda. “Güneş battı bile Josselyn, ne için hazırlanıyorsun sen böyle? Ve tamamdır, küçük hanımın küpeleri yerini aldı.” İkizinin yüzüne bakmadan teşekkür etti ve aynadaki suretine dikkatle bakmaya devam etti. Şuanda kendisine sinir olduğu halde cevap almak için ağzını açmıyordu Karl, en azından kumral cadı onun sessizliğini bu nedene bağlıyordu. “Çok şanslıyım, biliyor musun? Tam olarak bu otelde bir pijama partisi ayarlanmış. Ben de davetliyim.” Gözleri parlıyordu sevinçten. Ancak birden duraksadı. “Üzgünüm Karl, bu parti sadece kızlar için. Sen annemlere durumu anlatırsın uygun bir şekilde, değil mi? Onları bekleyemem, ne zaman gelecekleri hiç belli olmaz.” Karl’dan bir cevap alması gerekirken, yerinde duramayan cadı heyecanla ikizinin boynuna atladı ve onun konuşmasına fırsat vermeden; “Biliyordum sorun çıkarmayacağını.” dedi. Karl her ne kadar Josselyn’e laf anlatmaya çalışsa da Hufflepuff’lı cadı hiçbir zaman dinlemezdi ikizini, fazla dik başlıydı ve bunun sonuçları her zaman kötü olmuştu. Ancak yaşadıklarından ders almamak gibi kötü de bir huyu vardı. Parti için hazırladığı çantasını koluna takıp, otel odasının kapısına doğru yürümeye başladı. “Merak edecek olursan eğer, bir üst katta olacağım. Geceyi orada geçireceğimi anneme söylersin.” Karl’ın kendisini duyması için bağırarak verdi bu cevabını ve ondan gelen onay cevabından sonra otelin koridorlarına attı kendini.

Bu pijama partisinin zamanlaması iyi mi olmuştu, bilemiyordu. Okulun yarıyıl tatilinde olması sebebiyle ailesiyle Roma’da buluşmuşlar, bir hafta boyunca kafalarını dinlemeye karar vermişlerdi. Böylece hasret de gidereceklerdi. Bunun üzerine kaldıkları otel olan Crepuscolo’da Hogwarts kızlarına bir pijama partisi düzenleniyordu. Üstelik annesiyle babası o gece iki kardeşi yalnız bırakıp, ufak bir işlerini halletmeye gitmişlerdi. Şimdiyse Josselyn Karl’ı yalnız bırakmıştı. Onu yalnız bırakmak hiç içine sinmese de böyle bir fırsatı kaçıramazdı. Affet beni Karl. Vicdanından haykıran o şapşal sesin susma zamanıydı artık. Arkasından müzik sesleri gelen kapının tokmağına uzattı elini ve bir anlık kararsızlıkla içeri girdi. İlk anda alışamadığı sesler kulağının zarını patlatacak gibi olsa da yavaş yavaş fonda çalan parça kulağına hoş gelmeye başlamıştı. Eğlenceli kızdı şu Irma. Gözleri onu ararken tanıdık başka yüzlere çarpıyordu bakışları. Henüz fazla kişi teşrif etmemişti ve gelenlerle çok da samimi olduğu söylenemezdi. Küçük sınıflardan birkaç kız vardı, onlarla hem bir iki kelime dışında konuşmuşluğu yoktu hem de kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Anladığı kadarıyla pijama partisinin olmazsa olmazlarından olan dedikodu saati çoktan başlamıştı onlar için. Tanıdık bir çift daha, Jasmine ile son sınıf olan Eleanora. Onlar da kendi aralarında konuşuyor olmasa yanlarına gidebilirdi belki. Ama yüz ifadelerindeki ciddiyeti görmemek için kör olmak gerekirdi. Onların yanına gidip, muhabbete atlayacak kadar cesur değildi ne yazık ki. İçki ve atıştırmalık şeylerin süslediği masaların arasından geçip, kendine oturacak bir yer aramaya koyulduğunda onu gördü; Nerola. Bu kızın ne işi vardı ki burada? Aynı binadayız, Hogwarts’tayız ve en nihayetinde belli etmese de o da bir dişi. Kendi iç sesinin verdiği cevaptan sonra kendi pufların birine bıraktı. Birbirlerine garip bakışlar atmak yerine iletişim içine girmenin daha eğlenceli olduğuna inanan cadı ağzını araladı. Aslında onu sevmek istiyordu ama bir türlü bunu beceremiyordu. Bu beceriksizliği sözlerine yansımıştı. “Bu partinin kızlara özel olduğunu biliyordum. Seni kim çağırdı ki?”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/josselyn-t7564.h
Quanna Tia Cole

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Quanna Tia Cole



Mücadele Tarafı : Kimin?
Rp Sevgilisi : Bağlılık korkusu var.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Su Samuru

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 22, 2010 2:39 pm

Bütün bir öğleden sonrayı telefon görüşmeleri yaparak geçirmiştim. Ailemin beni Roma'ya postalaması benim için bir eğlenceden başka bir şey değildi. Geldiğim ilk birkaç gün etrafda dolaşıp Roma'lı erkeklerle vakit geçirmiştim. Ünlü Donetello Meyda'nında birçok sokak çalgıcısıyla şarkı söylemiştim. Sesimi şarkı söyleyerek kulanmaya bayılıyordum. Adamlarla bu birkaç günde içmiş, şarkı söylemiş, uyumuş, meydanı adeta evimiz olarak kullanmıştık. Bu durumu değiştirmeye hiç niyetim yoktu. Kışın o soğpuk havasında dahi bu meydan asla boş kalmıyordu. Yemeğimizi çıkartmanın verdiği mutlulukla birlikte sıcacık kabanlaırmızın altında saatlerce sohbet ediyorduk. Geçen turistlerle konuşmak hele başka bir zevkti. Aslında ben tahmin edebileceğinizdn daha sessizdim; ama romanın farklılık kokan bu sokaklarında kendimi büyülemiştim. Eğlencenin su gibi akıp gittiği saatlerde sessizce oturmak hiç bana göre değildi. Bunları yaparken aklıma Karl'da gelmiyor değildi. Benim biricik kankam Karl. Onunla saatlerce konuşmadan oturabilirdik. Aslında şu anda yaptığım her şeye değerdi bu durum; ama Roma'nın göbeğinde ona rastlayacak halim yoktu.

Bu kadar büyük konuşmamam gerektiğini sonraları anladım. Bir gün her zamanki gibi şarkı söylerken gözüme ilişen ikili beni şoka sokmuştu. Bunlar Karl'la ikizi Josselyn'den başkaları değildi. Beni görmemeleri için hemen saklanmıştım. Bunun kötü bir fikir olduğnu düşünüyordum; ama en iyi fikir buydu. Almanya'da durmadan rastlaşıyor, Hogwarts'da uzun yıllardır aynı binada okuyorduk. Bir gün olsun ayrılmak bizim için çok zordu. Sonunda tatillerde kısada olsa ayrılınca birbirimizden gerçekten bıkıyorduk. Aslında ben Karl'dan bıkmıyordum; ama bunu ona hissettirmemek konusunda elimden gelenin fazlasını yapıyordum. Jossy'i gerçekten çok seviyordum, onun deli halleri benim enerjik zamanlarıma denk gelirse eğlenmeyi çok iyi başarıyorduk; ama Karl farklıydı. Uzun yıllardır onun her halini izlemiştim. Şimdi dünyanın öbür ucunda Roma'da bizi kader karşılaştırmıştı. Otel odasında ileri geri giderken balşımı hayır anlamında sallıyordum. Bu kader değildi. Kafamı toplayıp en azından Josselyn'e burada olduğumu gösterecek bir yol arıyordum. O sırada muggle kutusu olan televizyonda birkaç kızın yastık savaşı yaptığı bir film vardı. O an aklıma bir pijama partisi geldi. Hemen asamı kapıp birçok davetiye yaptım. Bunları aklıma gelen herkeze yolladım ve tabiki davetiyelerden birinide Josselyn'a yollamayı unutmadım. Davetiyelerin altında net bir kural vardı. Erkeklerin giremeyeceği kesin ve tartışılmazdı. Buda kısaca Karl'ın gelmeyeceğiydi. Gelmesini ne kadar istesemde gelemezdi. Davetiyeler gittiken hemen sonra hazırlıklar başladı.

Her şey hazırdı ve tek eksik bendim. Hemen otel odama çekilmiş üzerimi giyinmeye başlamıştım. Kızlarla pijama partisinde abartmayı sevmediğimden rahatlık için üstüme bir tshirt giydim. Onun üstüne üşümemek için yarım kollu bir polar geçirdim. Son olarak dalgalı sarı saçlarımın üstüne bir bant yerleştirdim. Başıma geçirdiğim bu bantla gece bütün o gürültüde başım ağrımayacaktı. Hem bu bandı bana sokaktaki arkadaşım Remi vermişti. Üzerinde bir bardok vardı ve barkodun hemen altında Remi yazıyordu. Kızların gelmeye başladığını duyunca son kez aynanın başına geçtim. Her şeyim tamamdı. Dudağıma sürdüğüm hafif parlatıcı ışıkta son derece doğal duruyordu. Gülümseyerek kapıya ilerledim. Kapıyı araladığımda Hufflepuff'a giden birçok kızla beraber Josselyn'nı gördüm. Gülümseyerek onlara yaklaştım. Bizim kızların arasında Gryffindordan olduğunu bildiğim bir kız daha vardı. Matthew'in akrdeşi diye biliyordum; ama bunu üstelemeden kızlara döndüm. Gülümseyerek ' Hadi kızlar partiii... ' diye bağırdım. Müzik benim bağırmamla beraber hızlanmıştı. Köşeden aldığımız bir cips tabağıyla beraber sohbet etmeye başlamıştık. Sonradan öğrendiğime göre Josselyn ve Karl ailesiyle Roma'da ufak bir tatil için gelmişlerdi. Bu durum beni sevindirirken şaşırtmıştıda. Sonuçta annem bana onlarında Roma'da olacağını hiç söylememişti. Oysaki sevgili annemin ağzında dedikodu kalmazdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nerola Carvecante

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Nerola Carvecante



Mücadele Tarafı : Taraf çatışmaları ilgisini çekmiyor.

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 22, 2010 7:01 pm

Ortama yayılan hafif müzik ve kalabalıklaşan insan topluluğuyla birlikte hafif hafif kendini ortamın büyüsüne kaptırıyordu Nerola. Çevresindeki kişiler belki çok muhabbeti olan kişiler değildi ancak yine de burada onlarla yıllar sonra bir şeyler paylaşabileceklerini biliyordu. Kızların kendi aralarındaki konuşmalarına kulak misafirliği yapıyor, ağzına çerezlerden atıp gevrek gevrek gülümsüyordu. Aslına bakılırsa neşesi Anais olmadığı halde olabileceğinin en yükseklerinde geziniyordu. Anais'in tatil için gittiği Paris'ten henüz dönmediği düşünülürse bu partiye gelemeyeceği de açıkça ortadaydı. Aslında Nerola da dönmeyecekti Paris'ten. O güzelim sokaklarda eskilerden kalan hatırlarını anımsayana kadar çıplak ayaklarıyla yürüyecekti taş döşeli dar sokaklarda. Eyfel'e bakıp uzun uzun manzaranın keyfini çıkartacaktı. Belki bir sokak çalgıcısının yanına oturup şarkılarına eşlik edecek, gelen geçenin attıkları paranın bir kısmına ortak olacaktı. Anais ile yapmadıkları şey değildi. Çiçek satmalarının yanı sıra bir çalgıcı bulurlarsa iki sevimli kız olarak yanına oturur, bildikleri şarkıları mırıldanır, çevredekilerin dikkatini ve merhametlerini anında üzerlerine toplarlardı. Ah Paris! Düşündükçe aklına manzaralar, burnuna ise sokaklardaki yasemin çiçeklerinin kokusu geliyordu. Gerçekten güzel günlerdi yaşadıkları. Sevinçleri hüzünleri, her şeyleri şimdi o kentte gömülüydü. Kimisi çok derinde, kimisi ise yeryüzüne yakın. Ama sonuç olarak oradaydılar; rüyalar şehri Paris'te. Her eşyada, her tatta yurduna ait bir parça bulabiliyordu. Tıpkı o anda hiç alakası olmadığı halde kendini partiye odaklamaya çalıştığı sırada dahi aklını başından alıp götürmüştü. Orayı dönmek değil, dönmeyi düşünmek bile oldukça zor bir şeydi. Aklının ucundan geçirmeye korkardı Nerola. Birileri gelip onu Paris'e götürse gitmeye çekinirdi. Yalnızca görüp dönmek yeterdi ona. Özlediği her şeyi geri vermezdi ama aklının karışmasına da sebep vermezdi. Nerola'ya ölmeden önce son isteğini sorsalar kesinlikle yurduna gitmeyi, orada gömülmeyi ister, bu her zaman böyledir.

Silkinerek partiye geri dönme isteğiyle beynini uyardı. Çevresine bakınırken bir anda suratını buruşturma isteğiyle doldu. Çünkü tam karşısında kendisine doğru yaklaşan sünepenin tam kendisi bulunuyordu. Gözü onun gözüyle buluştuğunda dahi içindeki huzursuzluğu hissedebiliyordu. Partide rezillik çıkarmak istese kesinlikle bu rezilliğin sebebi o kız olurdu. Kendisine yaklaştığını gördüğü halde başını diğer tarafa çevirdi Nerola. Tatsızlık çıkmasını istemiyordu kendisi yüzünden. Ama kaşınırsa kaşımasını da bilecekti. Fakat kesinlikle ağzına gelen küfürleri savurmayacaktı. O kızın ağzına laf verip bulunduğu yerdekiler önünde küçük düşmeyecekti. Kibrin ve küçümserliğin dorukta olduğu bir ses tonuyla kız konuşmaya başladı. Ağzından doğru düzgün bir laf çıkmasını beklemiyordu zaten. Soğukkanlılığını koruyarak ve düzgün konuşmaya çalışarak cümlelerini sarf etti. ' Parti kızlara özel tatlım, beni buraya çağıran ise Irma. Peki ya seni kim çağırdı? Ah dur tahmin edeyim sen kendini çağırdın ya da çağırttırdın değil mi şirin kız?' Yüzüne kocaman bir tebessüm koyarak umursamadan ve konuşmasına izin vermeden saçlarını atarak Irma'nın yanına ilerledi. Yanına geldiğinde aslında onunla pek de muhabbetleri olmadığını fark etti. Peki ya bu partide şuana kadar yakın bir arkadaşı bulunmuyorsa burada işi neydi? Aslında ucube olmaktan sıkılmıştı. Küçükken herkesle kaynaşan kimseye burun kıvırmayan bir kız olarak hayli şirindi. Fakat yaşı ilerledikçe bir ucubeye dönüşmüştü.

Belki de bu parti onun için bir fırsattı. Olabildiğinin en normali bir kıza dönüşebilirdi. 4 yıldır kabullenemediği Hufflepuff binasına kendini kabul ettirebilirdi. Kaybedecek bir şeyi olmazdı. Hatta kim bilir belki kazanacağı bir şeyler bile olurdu. Partinin ilerleyen saatlerine göre kafasında planlarını şekillendirebilirdi. Şu an için acele bir karar vermek istemiyordu. Heyecanlı bir ses tonuyla Irma'ya yanaşıp ' Daha kimler gelecek bir fikrin var mı?' diye sordu. Tanıdıklardan biri gelirse işi kesinlikle daha kolay olurdu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptySalı Haz. 22, 2010 11:24 pm

Asansör de sıkılmış bir şekilde Jasmine'nin söyleyeceği sözlere kulak kesilmişti. Fakat Jasmine soruyu sonradan duymuş olsa gerek aniden afalladı ve asansörün düğmelerine dikkatsizce basmaya başladı. '' Ah olamaz ne yaptın Jass? Oysaki bir kat kalmıştı. Merlin aşkına senin neyin var böyle tatlım? Bugün çok garipsin. '' diyerek kızın suratına şaşkın ifadeyle bakıyordu. Jasmine özür diler gibi gözlerini devirdi. Eleanora da kendisini kötü hissetmemesi için kızın koluna bir kere vurarak '' Önemli değil tatlım hem uzun zamandan beri asansöre binmemiştim özlemişim valla. '' diyerek kıza göz kırptı ve kahkaha attı. Tekrardan bindikleri yere geldiklerinde asansörün kapısı 'trink' diye bir ses çıkartarak açıldı. Fakat asansöre binen olmadı. Daha sonra tekrardan kapandı ve asansör yukarıya doğru çıkarken Jasmine olanları anlatmaya başladı.

Jasmine neler olduğunu anlatırken ses tonu iyice yükselmişti. Eleanora ise sözlerini bitirmesini bekliyordu. Hiçbir şey söylemeden sadece onu dinliyordu. Jasmine sözlerini bitirdiğin de öfkesi tavan yapmıştı. Jasmine sık sık nefes alıyor ve nefesini dengelemeye çalışıyordu. Bu kızın kesinlikle kardeşi Georgina ile sorunları vardı. Eleanora aile içine girmekten pek hoşlanmazdı fakat arkadaşını öyle üzgün ve bitkin bir şekil de görmek onun da canını acıtıyordu. Eleanora'nın anladığı kadarıyla Jasmine kardeşi Georgina'yı düşünüyordu ve onun da kendisi gibi olmamasını yani kötü olmamasını istiyordu. Çünkü onun başına bir şey gelmesini istemiyordu. Haklıydı da. Kötülük insana her türlü zarar verici şeyler yapabilir ve onları iyilikten bir daha dönmemek üzere uzaklaştırabilirdi. Kardeşinin de kendisi gibi olmasını istemiyordu. Ama Jasmine, Eleanora'nın gözünde çok iyi ve canayakın bir insandı. Eleanora, Jasmine'nin söylediklerini kafasında tarttıktan sonra en üst kata gelmişlerdi. Asansörden çıkıp, parti odasına doğru ilerlerken kıza dönerek konuşmaya başladı. '' Bak tatlım. Kardeşini düşündüğünün farkındayım ve onun da senin gibi olmasını istemiyorsun. Peki neden? Sen kendi gözünde kendini kötü biri, her şeyden soyutlanmış hissediyorsun ama öyle değilsin. Buna eminim ki öyle değilsin. Benim gözüm de çok tatlı ve iyi birisin. Fakat bu iyilik kendi kalbinde yok olmuş gibi konuşuyorsun. İyilik kimsenin kalbinden zerre kadar yok olmaz canım. İnsan kendini öyle zanneder ve bu öyle devam eder. Ben eminim ki senin içinde ki iyilikte sen istediğin sürece kendini sevgi gibi yenileyecek canım. İyilik senin sayende kendini yenileyecek ve güzelleşecek. Bunu sadece sen başarabilirsin Georgina ya da bir başkası değil tatlım sadece sen. '' diyerek bir nevi kızın suratında ki asık ifadeyi değiştirmek istiyordu. Ama söylediği sözler de haklıydı. Jasmine'ye göz kırparak, koluna girdi ve parti odasına doğru yavaşça ilerlediler. Jasmine ise Eleanora'nın söylediği sözleri kafasında tartıyormuş gibi sessizce kızın gittiği yöne doğru ilerliyordu. Eleanora kızın düşüncelerini bölmek ve yüzündeki asık ifadeyi değiştirmek için kapının ziline basmadan kızı neşelendirmek istiyordu. '' Hadi ama hayatım. Gül biraz. Sana asık surat hiç yakışmıyor bunu biliyorsun. Şimdi eğlenme zamanı somurtma ve bir süre de olsa kötü şeyler düşünme zamanı değil. '' diyerek odanın ziline bastı. Ama Jasmine bunları unutacağa benzemiyordu. Bir kaç dakika sonra bir çift mutlu gözlerler ve gülen surat ile Jasmine ve Eleanora'yı Irma karşılamıştı. Eleanora kıza gülümseyerek yanaklarından öptü ve koluna girmiş halde olan Jasmine ile birlikte içeriye girdiler.

İçeride hafif bir müzik çalıyordu. Etrafa yayılmış olan yumuşak ve rengârenk puflar kızlar için düzenlenmişti. Odanın içerisini loş bir ışık aydınlatıyordu. Eleanora içinden '' Parti.. '' diye Irma'nın sözlerini tekrarladı ve orada bulunan puflardan birine attı kendini. Jasmine'yi de kolundan sürükleyerek puflardan birine yayılmasını sağladı. İçeri de Hufflapuff'tan bayağı kız vardı. Nerola, Lima, Jessica, Josseleyn ve daha bir sürü gelmeyen kızlar. Aralarından en büyük Eleanora'ydı. Birden aklına Caprice takılmıştı. Tatlı cadıyı çok özlemişti. Kaç zamandan beri ortalar da yoktu ve partiye gelip gelmeyeceğini de bilmiyordu. Kendini toparlayarak şimdi üzülme zamanı olmadığını kısa süre sonra anladıktan sonra tekrardan partiye odaklandı. Yanında bulunan tanıdığı kızlara gülümseyerek selam verdi ve kendini müziğin ritmine bıraktı. Bir yandan da Jasmine'yi neşelendirmeye çalışıyordu. Ama partiye başlamadan önce üzerlerini değiştirseler iyi olacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Savannah Claire Madden

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Savannah Claire Madden



Mücadele Tarafı : Z.A.Y.
Rp Sevgilisi : Coming soon, keep in touch...
Patronus : Pegasus

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptyÇarş. Haz. 23, 2010 8:49 pm

Roma'ya kadar gelmeyi hiç beklemiyordum, özellikle kısacık bir tatil aralığında. Ama kalbinin götürdüğü yere git lafı benim için bir anlam taşıyordu. Ayaklarım beni sürüklüyor ve Roma gibi tarihini ve mimarisini bu kadar beğendiğim bir şehre getiriyordu. Adını okuduklarım arasında o kadar duymuş ve izlediğim filmlerde çoğu kez tanık olduğum için, buraya gelme isteğime karşı koyamamıştım. Bu kadarcık bir süre bu güzel şehri karış karış gezmem için elbette ki yeterli olmayacaktı. Jessica'dan duyduğum bu pijama partisi ise diğer kızların burada olduğunu öğrenmeme ve sevinçten havalara uçmama neden olmuştu. Pijama partisinin iyi bir kısmı vardı, ne giyeceğim derdine düşmen imkansızdı. Herkes sade şeyler giyer, terliklerini ayaklarına geçirir ve dilediği kadar hoplar zıplar, gecenin zevkini çıkarırdı. Kimsenin kimseye hava atma gibi bir amacı olmazdı ve bu daha az olay çıkmasını sağlardı. Sanki çok tecrübem olmuş gibi bunları kendi kendime mırıldanmam ise tamamen komediydi, bu gittiğim kaçıncı pijama partisi olurdu ki? Bir mi, iki mi?

Kapıdan içeri girerken bu yüzden endişeli sayılırdım. Oldukça sakin bir müzik vardı odanın içerisinde. Abur cubur kokusu ise fark edilemeyecek gibi değildi. İçeride birkaç kız vardı, geç gelmişim gibi bir his vardı içimde. Elimi saçıma attım ve boşu boşuna sırıttım. Benden yana kimse bakmıyordu, ben de içeriye doğru birkaç adım attım ve kızların arasından tanıdıklarımı ayırmaya çalıştım. Tavşanlı pijaması ile Jessica'yı ayırmak hiç zor olmamıştı tabii ki. Ben ise üzerime yazlık -boyu dizime kadar olan- bir gecelik giymiştim. Geceliğin içerisinde ise gecelikle aynı renkte olan şort ve body vardı, gerekli olursa diye. Doğruca ona doğru yürüdüm ve saçının tokasına dokundum.Hayatımda gördüğüm en güzel saç stili. Bir gün bana da yap lütfen...
Kıkırdadım ve hemen yanındaki pufa oturup, ayaklarımı kendime doğru çektim. Benim saçlarım doğal düz olduğundan toplama gereği duymamıştım. Ama bileğimde bulunan mavi toka da her şeye hazırlıklı olduğumu gösterir gibiydi. Ah, bu arada sen Lima'ydın, yanılıyor muyum? Ben Savannah.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/savannah-claire-
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptyPerş. Haz. 24, 2010 1:57 pm



Norweç kıyılarına parelel uzanan yeşil dağların eteklerinde bir dağ evi, içinde yaşayan sıradan görünümlü sıradan olmayan insanlar. Yağmurlu gökyüzü karardı, kararacak...

“Hayatım boyunca seni bekleyemem değil mi, ufaklık? Güzel şimdi hemen bana, dur, hayır ona verme, anne Diski asamı aldı! ANNE!!!”
“Anna, sen ne zaman büyüyeceksin?”
“Dur kaçma dedim, hey kedimden uzak dur, kötü köpekcik, buraya gel, bak yakalarsam seni... Hey dur kaçma, tamam bişi yapmayacağım, bana asamı ver!”
“Bu kızın bana çekmesi gerekiyordu, babasına değil (!) Bu haliyle değil bir ülkeyi, bir avuç insanı bile yönetemez. Ne yapacağım ben bu kızla, bilmiyorum.”
“Anne, Diksi diyorum, bak elimden bir kaza çıkacak! Anne, benle ilgilenir misin? Kimle konuşuyorsun sen? Yok artık, şimdide kendi kendinle mi konuşuyorsun?”
“İki dakika içinde odanı toplayıp, Diksi’nin yemeğini vermezsen partiyi unut, diyorum Anna. Başka da bir şey demiyorum. O kadar!”
“Anne hayır! Asam.”
“Konu kapanmıştır.”
“Kötü köpek, şimdi ben asam olmadam odamı nasıl toplayabilirim. Anne ben muggle değilim, lütfen...”
“Seni duydum ve daha fazla konuşturma beni, kendinden utanmalısın. Şimdi git. Hemen!!!”

Üç katlı dağ evininin dışında kopan fırtına içeridekinden pek de farksız değildi. Doğanın acımasız gerçekçi yüzü tüm hışmıyla gün yüzüne çıkıyordu. Koca damlalar çatıdan içeri girmenin bir yolunu ararken su yolunu çoktan bulmuş, bağırışlar yerini kahkaha krizlerine bırakmıştı. Koca tüylü beyaz bir köpeği kovalayan sarışın bir cadı, büyümekten hoşnut koltuğun tepesinde hoplaya zıplaya ablasını izleyen gözü kara bir velet, köşeye sinmiş beyaz yavru bir kedi, elinde kızıla çalan asası ile puding pişiren keyifli bir anne... Tipik bir büyücü ailesiydi. Denizden taşan dalgalar köpükler eşliğinde dans ederken vakit geldi çattı. Caprice için kaçış zamanıydı. Asasını Diksi adını verdikleri köpekten almak hiç de kolay olmamıştı. Üstübaşı tüy içinde kalmış, güzelim beyaza çalan sarı saçları salya içinde kaskatı kesilmişti. Yüksek sesle kahkaha atsa da içinden köpeği dişlemek geçiyordu. Köpek hiç de aptal değildi, asayı sahibine fırlatırken açık kapıdan yan odaya kaçmıştı bile. Ev bir anda sessizliğe gömüldü. Herşey yolundaydı. “Uçan kurabiyeler adına iyiki muggle değilim.” Derken narin tenine asası ile son rutuşları yapıyordu. Saçlarını parlatıp, tılsımlı kolyesini özenle beyaz tenine yerleştirdi. Çıplak bedenini ip askılı kan kırmızısı geceliği ile sarmalarken yüzü hınzır bir hal almıştı. “Annem beni öldürecek!” Saklı dolabından yasak duyguları harekete geçiren kafeinli, vanilya kokusu baskın olan parfümünü çıkartıp yatağının üzerine doğru fırlattı. Stewei için özel olarak almıştı, içinde ona ait olan yarısı şuan çok uzaklardaydı ve o gelene kadar Caprice kendini hep eksik hissedecekti. Yanlıştı, hatalıydı ama aşk dediğinde bir yığın hatadan ibaret değil miydi zaten! Kendi kendine öğüt verircesine omzunu silkerek düşüncelerini masum bir tebessümle maskeledi. Havada asılı kalan parfüm şişesinin kapağı emir almışçasına açıldı ve sarışın cadının tepesine doğru hareket etti, kısık bir “fıs” sesiyle Caprice, büyülü kokunun teninin her bir köşesine değmesi için gözleri kapalı usul adımlarla kendi etrafında bir kaç tur attı. Dans ediyordu, tüm yasaklara inat, aşka yelken açıyordu... Ona kim mani olabilirdi? Bir kere yılanın zehri kanına karıştırmıştı, bu lanetten kaçış yoktu. “Şimdi hazırım” Kan kırmızısı pelerinini üstüne geçirip elleriyle sıkıca örtünerek merdivenlerden indi. Minik beyaz kedisi köşede masumca onu bekliyordu. Merdivenin tam ortasında durdu ve etrafını kolaçan ederek asasını çıkardı. Büyülü sözler dilinden yüz bulup dudaklarından azad olurken minik kedinin bedenini asadan çıkan büyülü sözcükler sarıp onu havalandırdı. Gideceği yer belliydi; Caprice’nin yan cebi. Yüzündeki gülümsemeden oluşan çizgiler daha da derinleşti. Gördüğü şey içki dolabının açık kapısıydı. Neredeyse beni de al, diye bas bas bağıran martini şişesi bir kaç saniye içinde pelerininin diğer cebinde yerini almıştı. İşte şimdi hazırdı. Minik adımlarla kapıya ulaştı, koşma zamanıydı, annesinin sesini duymuştu ve yakalandığını anlamak için profesör olması gerekmiyordu. Bayan Lûthien’nin gözünden hiç bir şey kaçmıyordu ki? Gene de Caprice annesiyle bu gizemli kaçış oyununu oynamaktan çok hoşlanıyordu. İkisi de bu halden memnundu. Geriye eğlence ve ardından gelecek cezalar vardı. Cebindeki kedisini eline alarak yanağına doğru yaklaştırdı. Evden yeterince uzaklaşmışlardı. “Minik hazır mısın, şimdi eğlenece zamanı.” Asa elinde gözlerini kapadı ve cisimleneceği yere odaklandı; Roma...

Uçar adımlarala otelin lobisini geçerek merdivenlere yöneldi. Görünmezlik büyüsü birkaç dakika içinde etkisini yitirecekti ve o an onu fark eden suratlar görecekleri manzara karşısında şok geçirebilirlerdi. İhtiyacı olan son şey ona aç kurtlar gibi bakan erkeklerdi. Birkaçının canını yaksa fena olmazdı ama şimdi kaybedecek zamanı yoktu, kızlar çoktan eğlenceye başlamış olmalıydılar, diye düşünerek daha da hızlandı. İşte kapı oradaydı, bir kaç adım sonra ... "Pat!" görünmezlik büyüsü etkisini yitirdi. Son saniye, finale bir adım kala... Biranda korkuya kapıldı, o korkuyla var gücüyle kapıya yüklendi ve olanlar oldu; açık olan kapıdan içeriye doğru uçtu,uçtu ve en yakın pufun üzerine boylu boyunca uzandı, aslında düşmüştü. “ Ups! Selam kızlar ben geldim!” Hiç bir şey olmamış gibi saçını başını düzeltip oturur pozisyone geçmesi bir saniyesini aldı. 7 Sınıf öğrencisinin sonu bu mu olacaktı? Rezillk, diye geçirdi içinden. Etrafındaki gülen yüzlere bakıp ceplerini karıştırdı. Dikkatlerini dağıtmanın bir yolunu bulmalıydı. “İşte burada” eli içki şişesine çarptı buna bayılacaksınız kızlar” parmakları Martini şişesini kavrarken üzerindeki pelerin artık fazlaydı, bir çırpıda ayağa kalkarak asasını diğer eline aldı. Büyülü kelimeler asadan pelerine uçuşan mavi baloncuklar eşliğinde ulaştı. Havalanan pelerin askıya yerleşirlen minik kedi de cepten çıkmış boş alanda süzülerek Caprice’ye doğru geliyordu. “Gel bakalım kedicikim” onu alarak puflardan birinin üzerine özenle bıraktı. Kızlara doğru bir bakış atarak “Bakıyorum eğlenceye bensiz başlamışsınız he!” dedi. İçki şişesinin kapağını açarak koca bir yudum aldı. “ Vayy be! Bu harikaydı. Şimdi” dedi ve Martni şişesini ortaya fırlattı. Havada asılı kalan şişe kendi etrafındea yavaşça dönmeye başladı. “Pijama partisinin bir oyunla başlatsak diyorum, ne dersiniz ? kendisine bakan şaşkın yüzlere bir göz kırpmasıyla ödüllendirip mini geceliğiyle Nerola’nın yanına doğru süzüldü. “Manalı gözlerinizde saklamak istediğiniz bir sır yoksa tabi...” laf yerine ulaşmıştı, cevap vermesine fırsat vermeden devam etti. “Şişe çevirmece! İtiraz kabul etmiyorum. Hey, ben 7. sınıfım ve asam var!” Herkesi kolundan tutarak salonun ortasını toplayıp yuvarlak olacak şekilde otutturdu. Kendisi de oturarak asasını yeniden şişeye doğrulttu. Şişe döndü, döndü, döndü ve Irma'nın önünde durdu. Şişenin dibi ise Nerola’nın tarafındaydı. Caprice ufak bir kahkaha attı. “Evet Irma şimdi sen Nerola’ya soruyorsun.” Dedi ve beklemeye başladı. Şimdi kirli çamaşırın ortaya dökülme zamanıydı. Bu yeni buluşuyla onun partiye girişinin şokunu unuttuklarını düşünerek rahatladı. Acaba, unutmuşlar mıydı?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Olivia Madden

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Olivia Madden



Mücadele Tarafı : Hangisi daha cazip bilmiyorum....
Rp Sevgilisi : Şimdilik yok ;)
Kan Durumu : Melez...
Patronus : Sibirya Kurdu

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptyC.tesi Haz. 26, 2010 2:06 pm

Üzerime bir pijama geçirip gerekli malzemeleri da alıp hemen yola koyuldum. Bu arada farketmemiştim ama üzerime giydiğim pijamada köpek patisi izleri vardı. Yolda insanlar bana bakıyormuş gibi hissettim. Ama aldırmadım. Hızla otelin kapısından içeri girdim. Oradki beye nereye gitmeme gerektiğini sordum ve beni yönlerndirdi. kardeşime kızmıştım. Beni beklemeden yola koyulmuştu. Neyse bugünün hatrına onu affedebilirdim. İçeri girdiğimde çoğu kişi gelmişti. Gözlerim Hannah'yı arıyordu. Onu jessica'nın yanında bulmuştum. Yanında ise adının Lima olduğunu bildiğim bir kız vardı. Onların yanına doğru seyirttim. Bu arada yolda karşıma çıkanlara selam veriyordum. Hannah'nın yanına gidip: ''Savannah Claire Madden beni neden beklemediğinizi açıklar mısınız lütfen? Böylece bu aciz bedenim ve tabiki de bu aciz beynim azıcık aydınlanmış olur.'' Benim sevimli kız kardeşim bana öyle masum bir şekilde bakıyordu ki yanımızdakiler ona kızarak haksızlık ettiğimi düşüneceklerdi. Ben de duruma hemen müdahale edip '' Böyle bakmayı keser misin lütfen? Herkes senin masum olduğunu düşünecek.'' Tamam biliyorum zaten onu affedecektim ama biraz eğlenmenin ve ondan büyükmüş gibi davranmanın zararı olmazdı ki.
Tabii bu arada kızlar pijama partisi geleneklerini uygulamaya başlamışlardı. Şile çevirmece.Elbette bunun önderliğini de Caprice almıştı. Bayılıyordum şu kıza. İtiraf etmek gerekirse idolümdü o benim.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/olivia-madden-t7
Quanna Tia Cole

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Quanna Tia Cole



Mücadele Tarafı : Kimin?
Rp Sevgilisi : Bağlılık korkusu var.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Su Samuru

Pijamalar Fora! - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Pijamalar Fora!   Pijamalar Fora! - Sayfa 2 EmptyPtsi Haz. 28, 2010 4:40 pm

Caprice'nin gelmesiyle birlikte parti daha bir oturaklı hal almıştı. Etrafda bir birini azarlayanlar veya laf sokanlar şu anda yoktu. Hepimize birer yudum martini uzattıktan sonra oturduğu yerde bağdaş kurdu. Sıka sarı saçlarını yavaşça geriye atarak yukarı baktı. Bende ona uyarak tam karşısına bağdaş kurdum. Martiniden bir yudum yerine koca iki yudum aldıktan sonra bir başkasına uzattım. Tadı gerçekten hoştu ve bana içkinin gerek olduğunu hatırlattı. Hemen ayağa kalkıp mini barı açtım. İçinden iki şişe büyük şişe martini kaparak dolabı kapattım. Cipsleride alarak dairede yerimi aldım. İlk şişeyi açıp kafama diktim. Büyük bir yudumun ardından iki şişede dairede dönmee başladı. Caprice şişe çevirmece oynamak isteyince onun getirdiği bitmiş şişeyi ortaya koydu. Başını kaldırıp bana bakarak şişeyi çevirdi. Köşeden bir cips alıp ağzıma attım. Şişe dönmeye devam ediyordu. Kızlar merakla şişeye baktı. Ben sarı saçlarımı geriye atıp saç bandımı düzelttim. Gözlerimi açtığımda bütün kızlar bana bakıyordu. Caprice adımı telaffuz etmişti. Muzur bir sırıtışla Nerola'ya döndüm. Ona bakarak ' Bence ağırdan almaya gerek yok ha... Yan tarafımızda bir çift var. Adeta aşk yuvası; ama ufak bir sorun var. Adam kızı bizim yaşımızdaki kızlarla aldatıyor ve kızın haberi yok. Git ve kızın önünde adama tokat atıp hayallerini yıktığını falan söyle. ' dedikten sonra muzur sırıtışımla kızları süzdüm. Kızın adamın ne yaptığını bilmeye hakkı vardı. Bu ben yapacaktım; ama yanda kaldığım için kızla her gün karşılaşma fikri sinirimi bozuyordu. Bu yüzden bu oyun tam vaktinde gelmişti. Nerola'nın yapıp yapamayacağı ise büyük bir merak konusuydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Pijamalar Fora!

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-