AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 R.S.P Birinci Toplantı.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Pierre Seymôur

GezginGezgin
Pierre Seymôur



Mücadele Tarafı : R.S.P

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyCuma Şub. 05, 2010 12:27 pm

Hava: Güneş ışıklarının sıcaklığı insanın içine işliyor, gökyüzü bulutsuz...

Zaman: Öğle vakti.

Kişiler: Tüm R.S.P üyeleri.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Pierre Seymôur

GezginGezgin
Pierre Seymôur



Mücadele Tarafı : R.S.P

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyCuma Şub. 05, 2010 12:29 pm

'Gerçek arkadaş sağlık gibidir. Değeri ancak o yok olunca anlaşılır.'
Yazarın söylediği sözler gerçeği çarpıtmadan, tüm somutluğuyla yansıtıyordu. Pierre şuanda bir arkadaşa en az sağlığı kadar ihtiyaç duyuyordu. Arkadaşları onun ruhunun temel gıdası sayılırdı.

Gözleri bir hafifçe cızırdayan şömineye birde ince, uzun ve ihtişamlı oda kapısına kayıyordu, fakat kimi beklediğini bile bilmiyordu. R.S.P toplantısına daha iki saat olmasına rağmen birini büyük bir özlemle bekliyordu. Sessizce büyük kitaplığına döğru ilerledi, kitaplar onu biraz olsun oyalıyordu. Kalın olanlardan birini şeçip okumaya başladı. -Suç ve Ceza- Kitapta Raskolnikov adındaki bir ahmağın kendine ait bi' kuram üzerine işlediği canice cinayetten bahsediyordu. Öldürdüğü bir rehineciydi ve yoksul insanları sömürüyordu. Cinayeti işledikten sonra sinsi ve akıllı bir adam olan Porfiry bu olaya fena halde kafa yoruyordu. Kısa zamanda Raskolnikov için işler sarpa sarmıştı. Acınası gururuna yenik düşüp psikolojik bir hastalığa yakalanmıştı. Porfiry ise onun bu hastalığını akıllıca kullanarak onu daha kötü hale getiriyordu, sürekli üstüne geliyor cinayeti onun işlediğini bildiğini ima ediyordu. En sonunda dayanamayıp suçunu itiraf ettiğinde Pierre onun tam bir ahmak ve kendini insanlara hükmetmek için doğduğunu sanan bir budala olduğunu düşünüyordu. Tozlu kitabın kapağını hışımla kapatıp onu yatağa fırlattı. Aklından bu cinayeti nasıl işleyebileceğini geçiriyordu. Kadını öldürmeden önce maddi durumunu düzeltmeliydi. Çünkü kadın zengindi, çaldıklarını harçamaya başlayınca onu hemen yakalayabilirlerdi. Fakat düşüncesine göre durumunu düzelttiği için herkes onun kendi için oluşturduğu küçük servetten harcadığını sanabilirdi.

Bir dakikalığına bu olayı düşünmeyi bıraktığında. Kendi gülünçlüğü karşısında şen bir kahkaha attı. Orada oturmuş canice işlenmiş bir cinayetteki hataları düzeltmeye çalışıyordu bu durumda onunda cinayeti işleyen ahmaktan farkı kalmıyordu. Ayağa kalkıp kapıya doğru ilerledi, dükkanı açması gerekiyordu. Tozlu merdivenleri bir çırpıda inerek görünüşü göz kamaştıran muhteşem barının tabelasını 'Açık' olarak değiştirdi. Londranın uyuyan sokaklarının hareketlenmesiyle beraber içerisi genç cadı ve büyücülerle dolmuştu herkes bir şeyler istiyor, Pierre ise siparişlere yetişmekte zorlanıyordu. Sipariş akımından kurtulduğu bir arada; ''En kısa zamanda bir yardımcı bulmalıyım!'' dedi. Ardından yeni bir sipariş gelince kibarca karşılık verdi. ''Votkamı istemiştiniz buyurun. Ya siz ne istiyordunuz efendim?'' Yaşlı ve çok çirkin görünüşlü cadı Ateş Viskisi istediğini söyleyince en üst rafa uzanıp koca bir şişeyi alıp kadehi doldurdu.

Kapı sürekli açılıp kapanıyordu. O ise hiç bıkmadan her seferinde kapıya dönüyordu. Eski kapı en son aralandığında ise içeri beklediği ama bir türlü kim olduğunu anımsayamadığı kişi girmişti. ''Oliv... Ne hoş sürpriz!'' diye bağırdı. Tezgahtan fırlayıp hemen kızın yanına gitti. Fakat kız ona hiçte öyle iyi bakmıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cintia Vancleva

GezginGezgin
Cintia Vancleva



Mücadele Tarafı : R.S.P
Kan Durumu : Melez

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyPaz Şub. 07, 2010 2:38 pm

"Bir şeyler yemeden gitme Cintia!"
"Aç değilim anne, zaten yeterince geç kaldım. Acele etmezsem Aurelie beni beklemeden gidecek."


Kumral saçlarını toparlayan Cintia asasını cüppesinin iç cebine sokuşturarak kapıdan çıktı. Ailesi onu Aurelie, Olivia ve diğer kızlarla Quidditch antrenmanlarında biliyordu. Kaldı ki Quidditch Cintia için vazgeçilmez bir şeydi. Fakat bilmedikleri bir şey vardı, büyü dünyasında akan kanları durduracak birilerine ihtiyaç vardı. Birkaç arkadaşının tavsiyesi üzerine Pierre ve Olivia ile tanışmıştı. Aynı amaç uğruna bir şeyler yapma fikri akla ve mantığa son derece mantıklı geliyordu. Midnight Bar'da yapılacak önemli toplantıda Cintia diğerlerini daha yakından tanımak için sabırsızlanıyordu. Yanından geçtiği 52' model Ford'un dikiz aynasında saçlarını düzeltti. Mugglelar... Bu araçları kullanmak süpürgeye bindikten sonra Cintia'nın gözünde dağ gibi büyüyordu. Annesi bir muggle olduğundan Cintia onların bu tür gereksinimlere bulduğu çözümleri anlayışla karşılıyordu. Büyüsüz bir hayat zordu, fakat bir yerde onların da yaşama hakkı olduğu unutulmamalıydı.

Bu sokaktan mı dönmeliydi? Öncelikle Aurelie'yi bulmalıydı. Güneşli, tatlı bir sıcaklık vardı bugün, ne de güzel. Bu havaları burada özlüyordu insan. Güneyden gelenler için Londra soğuk bir şehirdi. Burada grinin tüm tonlarını tanıyabilirdiniz. Cintia için güneşin renklerinden mahrum kalan İngilizler için bu güneş nimet sayılabilirdi. Şık muggle sokaklarını geçtikten sonra iksir kokan mahallelere girmişti. İçini birden tuhaf bir heyecan sarmıştı. Meydana varmak üzereydi. Zaten meydana vardıktan sonra gerisi kolaydı. Aurelie onu orada bekliyor olacaktı. Köy meydanına vardığında kalabalık bir büyücü seli içinden gelip meydanın temsili heykelinin yanına vardı. Albinoyu andıran teni ve saçları ile Aurelie'yi diğerlerinden ayırmak zor olmamıştı.

"Çok bekletmedim değil mi?"

Aurelie umursamaz bir bakış fırlatmıştı Cintia'ya. Kendisine uzatılan süpürgenin üzerine binmek için köy meydanın dışına çıktılar. Kalabalıktan sıyrıldıktan sonra Cintia süpürgesine binip havalandı. Aurelie de muhtemelen peşinden geliyordu. Rüzgârın soğuk etkisi rahatsız etse de varmak üzere olduklarını bilmek bir nebze iç rahatlatıyordu. İnişe geçtiklerinde güneş bulutların arasına gizlenmişti. Süpürgenin burnunu aşağı kırarak inişi tamamladılar. Midnight Bar'ın önüne geldiklerinde Cintia süpürgesinden indi, onu binanın arka tarafına bir yere bıraktı. Geri dönüp içeri girdiklerinde tanıdık yüzleri görmek iyi gelmişti.

"Pierre, burası hârika görünüyor!"


En son Cintia Vancleva tarafından Perş. Şub. 25, 2010 3:17 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 3 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Olivia Scarlett Isis

VII. SınıfVII. Sınıf
Olivia Scarlett Isis



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Tristan
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Golden Dog (Rottweiler)

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyPaz Şub. 07, 2010 7:54 pm

Güneş ışınları birer birer camdan içeriye giriyorlar ve parlak, siyah, kuyruklu piyanonun üzerinde birleşiyorlardı. Oluşan ışık demetinden birkaç nota kaçmaya çalışsada üzeri ters çevrilmiş, hafif yıpranmış parşömene hapsolmuş notalar sıkı sıkıya yapışmıştı düzleme. Siyah piyanonun üzerinde sanki birkaç açık renk mi gezmişti demin? Evet, hala ilerlemeye devam ediyordu ve bir pati ile bir nota yükselmişti odada. Ardından gelen diğer pati adımlarıyla müthiş bir melodi Queen’in mutluluğuna yardımcı olmuştu bile. Şimdi ki kıpraşma ise beyaz yatağın içinden geliyordu, yorganın üzerine boylu boyunca uzanan siyah saçlar ben buradayım diye bağırıyordu adeta. Yavaşça gözlerini açan Olivia günün ışıklarını fark ettiğinde hızla yatağından fırladı ve koşarak piyanonun üzerindeki yaramaz patileri kucakladı. “ Ne zamandır piyanist oldun kızım?” Gerçekten henüz kendine gelmemiş olmalıydı ama gelmişte olabilirdi ki Queen bu ilgi ve alakanın üzerine adeta cadıya sevgi saçmaya başlamıştı. Siyah saçların arasında beyaz tüyler yıldız gibi parlarken mırıltıları sevgi dolu yükseliyordu. Kolları arasındaki tüy yumağı, şeker kutusu, sevimli şeyi ellerinin arasına alarak havaya kaldırdı ve bebek severcesine onunla konuştuktan sonra yere indirdi. Yerde dolaşan beyaz nokta yatağın üzerine çıkıp kıvrıldığında bu fasıl sona ermişti.

Gözleri saate ilişti ve henüz tam öğlen olmadığını fark ettiği için mutluydu. Bugün bir toplantıları vardı ve toplantıdan önce biraz bağırması gerekecekti ama önce malikaneden çıkması gerekiyordu elbet. Aynalı dolabın sürgüsünü yavaşça sağ tarafa doğru çekti ve içerideki kıyafetler ortaya çıktı. Muggle tarzı yaşamı seviyordu, cep telefonu, bilgisayar, yürümek, araba… Dolaptan çıkardığı siyah şortun üzerine kırmızı strapless üstünü giydi ve kırmızı Converselerin ardından iş tamamlanmıştı. “Sanırım oldu, ha Queen ne dersin?” Sorusuna bir havlama ile cevap almıştı, bu olumlu cevap anlamına geliyordu. Sıcaktan bunalmamak için saçlarını kuyruk şeklinde bağlarak önüne düşen saç tellerini üfledi. Dostu Pierre onu çok kızdırmıştı. Birlikte gelecek için yararlı bir çok hayalleri varken birden bire okuldan kaçmakta neyin nesiydi? Başarılı olmaları için iyi bir eğitim almaları gerekiyordu, barlarda içki içmeleri ya da her gece şuurlarını kaybetmeleri bu duruma engel oluyordu. Aynadaki aksine bakarak kendine güvenini yitirmediğini bir kez daha kendine göstererek tüm öfkesini sakladığını gözlerinde görmesi ile hazır olduğunu anlamıştı. Ama bu yolculuğa tek başına gitmeyecekti elbet, koşarak dostunu kollarının arasına aldı ve kırmızı kolyesini –o tasmaya kolye diye hitabederdi- taktı. Şimdi her şey tamamdı.

Barın önünde belirdiklerinde yavaşça kapıyı itti ve içeride gördüğü manzara karşısında sinirleri tekrar onu ele geçirmeyi başardı. Queen hızla Pierre’nin yanına ilerler ve bacaklarının etrafında onu sevmesi için sevimlilikler yaparken Olivia yavaşça yanına yaklaştı ve derin bir nefes aldı. “Hiçte hoş bir sürpriz değil bu ve bu bir sürpriz değil Pierre! Bilmem farkında mısın ama sen okulu bıraktın! Bu yapmamız gereken en son şeydi farkında mısın sen? Bu başına buyruk hareketlerin belkide bu kulübün sonu olabilir. . Bu gösterişli barda boş bir insan olmak istemiyorsan tabi… “ Sinirden titriyordu bedeni ve bu bağırışın üzerine Queen’de sevimli dansını yarıda bırakarak onu izlemeye koyuldu. “Ya bak, sana güveniyorum Pierre ama sen güvenimi nasıl kullanıyorsun ya…” Sözleri son bulduğunda karşısındaki büyücü ona kızmışa benzemiyordu, sanki gülümsüyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Laetitia Prevensie

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : R.S.P
Rp Sevgilisi : Jackson Sparks
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Unicorn

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyPaz Şub. 07, 2010 10:26 pm

Camdan sızan güneş ışıkları ile uyanmıştım o sabah. Dünya son sıcak günlerini yaşıyordu. Bu güzden yanı başımdaki camdan dışarıyı seyrederek biraz zaman öldürdüm. Yataktan kalkmak için doğrulduğumda camın önüne bembeyaz bir kuş konduğunu gördüm. Sevmek için pencere boşluğuna oturup aralık olan camı tamamen açtım. Buz gibi olan beton tenime değince titrememe neden oldu. Soğuğu aldırış etmeden önümde duran kuşun tüylerini okşamaya başladım. Çok uzun sürmeden uçup gitti. Dışarısı bir başka güzeldi sanki bu gün. Hafif dalgalı okyanusun tuzlu kokusunu duyabiliyordum. Komodinimin üstünde duran saat dikkatimi dağıtmış ve hazırlanmam gerektiğini hatırlatmıştı. Pencere boşluğundan atlayıp akşamdan hazırladığım giysilere doğru yöneldim.

Tamamen hazır olduktan sonra kafesinde dolanmakta olan yılanımın yanına gittim. ‘’ Ouv tatlım, çok sıkılmışa benziyorsun. ‘’ Sözlerimin ardından onu cam kafesinden çıkartıp boynuma doladım ve birlikte kahvaltı etmek üzere aşağıya indik.

Annem yine harikalar yaratmış, kahvaltı sofrasını donatmıştı. ‘’ Günaydın. ‘’ Masaya birkaç şey daha eklerken cevap verdi. ‘’ Günaydın, tatlım. ‘’ Her sabahki gibi bu sabahta nar süyüm hazırdı. Annemin hazırladığı her şeyden azar azar yedim. Daha sonra miğde ağrısı çekmek istemiyordum. ‘’ Bu gün toplantıya gideceksin değil mi? ‘’ Ağzım dolu olduğu için evet anlamında kafa salladım. ‘’ Bavullarını okula yollayacağım. İşin bitince direk okula git. Şanslısın ki birkaç gün geç başlamanı görmezden geldiler. ‘’ Gerçekten şanslıydım. Aslında üç gün önce İtalya’da teyzemin yanındaydım ve trene yetişemedim. Bunun üzerine annem müdüre mektup yazdı. Neyse ki sorun çıkmadı. Son lokmamı da ağzıma attıktan sonra Izzy’i anneme verip ayakkabılarımı giyinmek için kapının yanına gittim. Tamamıyla hazır olana kadar annemde yemesini bitirmiş ve beni göndermek için yanıma gelmişti. Birbirimize sarıldıktan sonra çantamı elime alıp Midnight Bar’a cisimlenmek için büyülü kelimeleri söyledim.

Saniyeler sonra kendimi Londra’nın kalabalık sokaklarında buldum. Mignight Bar’dan birkaç sokak öteye gelmiştim. Bu hatayı hep yapıyordum. Şimdi hareketli kalabalığı yararak iki sokak yürümem gerekecekti. İnsanların en seyrek olduğu yerlerden ilerleyerek zor da olsa amacıma ulaşmıştım. Ahşap kapıyı aralayarak içeriye girdim. Her zamanki gibi tıka basa doluydu.

Bar’a doğru ilerken gözlerim Pierre’yi arıyordu; ama onun dışında birçok şey görmüştü. Bu kalabalık barda her çeşit cadı ve büyücü vardı. Kimisi içmekten sarhoş olmuş ve bir kenarda sızmış, kimileri elindeki gazetede okudukları bir şeyleri tartılıyorlardı. Birden üzerime yığılan bir ağırlık ile tökezledim. Neyse ki yakınımda bir masa vardı ve ona tutunup düşme tehlikesini allattım. ‘’ Lanet olsun. ‘’ Bacağımın acısından sinirlenmiş ve kendi kendime lanet okumuştum. Ben bara doğru ilerlerken bir grup sarhoşun arkamdan güldüğünü duydum; ama aldırmadım. Sonunda aradığımı bulmuştum hemde yanında bedavasıyla. Olivia ve Cintia’da oradaydı. ‘’ Herkese merhaba. ‘’ Olivia hariç herkesten gülümseme almıştım. Oldukça sinirli görünüyordu. Bara yaslanıp Pierre’ye sordum. ‘’ Nesi var? ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/laetta-p-r-e-v-e
Claudia O'Connell

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Claudia O'Connell



Mücadele Tarafı : Aydınlık.
Rp Sevgilisi : Nickholas.
Kan Durumu : Safkan.

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyPtsi Şub. 08, 2010 2:16 pm

Yazın beraberinde getirdiği güneş her zaman ki yerinde güne başlamıştı. Simetrik biçimde dizilmiş taşların üzerinde sekerek yürümeye çalışıyordu Claudia. Düşündüklerinin verdiği hevesle yüzünde bir tebessüm oluştu. Kalbinde ve aklında ayrı iki şey yatıyordu. Aklından geçen bir toplantıydı sadece. Ya kalbinden geçen bu kadar basit değildi işte o. Bedenindeki her hücre Marguis için ayrı ayrı yanıyordu. Aynı havayı solumaları, aynı ortamda bulunmaları... Her biri Claudia için ayrı bir şans ve zulümdü. Her an onun o masum suratını görmek ve onu sevdiğini bilmek... Marquis'in aşkını kazabilmek için elinden gelen her şeyi yapacaktı. Tutkuyla bağlandığı bu çocuğu sevmekten vazgeçmeyecekti. Her sabah uyandığında ilk onu görmek, sadece ve sadece onunla konuşmak için deli oluyordu. Tek sorun Marquis’in bu aciz kız gibi düşünmediğiydi. Yakın bir arkadaştan fazlasını görmüyor gibiydi. Ya da kendini kamufle etmesini işinde ustaydı. Başını simetrik taşlardan kaldırıp, kalbinden geçenleri bir köşeye bıraktı ve gireceği toplantıya odaklanmaya çalıştı. Hogwarts'a huzur vermek için atıldığı bu görevi başarıyla yerine getirmek istiyordu. Her ne kadar toplantıların sıkıcı geçtiğinden yakınsa da, R.S.P. adı altında toplanmış ona yakın gençle uyum içinde, başarılı işlerin altına imza atacağını düşünüyordu. Böyle işler yapmak hoşuna gidiyordu. Enerjik yapısı sayesinde hiç yorulmuyor hatta zevk alıyordu. Başarılı olmak kızın tutkusuydu adeta ve çevresindekilere yararlı olmayı bir görev bilmişti. Hayatta istediği biraz mutluluktu ve onu da bu işler ve Marquis tattırıyordu kıza. Sessiz bir limanda herkes kaptan kesilebilirdi. Önemli olan fırtınada sürüklenen gemiyi karaya çıkartabilmekteydi. Claudia da kendini kanıtlamak için böyle işlere atılmadan duramazdı. Ayrıca binasının sınıf başkanı olarak diğer arkadaşlarını böyle görevlere sürükleyecekti.

Toplantının yapılacağı barın camından kendini izledi. Saçını düzeltti, ilk kez konuşacağı insanların karşına kötü bir halde çıkmak istemezdi. İçeride kendisinden önce gelenlerin olacağı muhtemeldi. Kapıya doğru hareket etti ve tek hamlede araladı. İçeriye bir adım attı. Gözlerin ona dönmemesini diliyordu. Bu durumlarda hep kızarırdı. Utangaçlık kanında yatan bir iksir gibiydi. Böyle durumlarda harekete geçiyordu. Karşısında duran üyelerden çok etrafı süzdü. Özenle döşenmiş, gösterişli, insanı hafifleten bir havası vardı. Bir adım daha atarak kendini sabitledi. Hafif bir öksürükle ses tonunu düzeltti. İnce bir sesle "Merhabalar ben Claudia." diye seslendi Hogwarts'tan tanıdığı birkaç çehreye ve barın sahibine. Ne yapacağından pek emin değildi. Geçip bir köşeye oturacak mıydı? Yoksa pek tanımadığı fakat aşina olduğu genç kızlara doğru mu ilerleyecekti? Kendine dönen gözlerde bir sıcaklık hissetti. Kafalarıyla hoş geldin der gibi bir hareket yaptılar ve Claudia barı süzmeye devam etti. Şu anda yapılacak en iyi şey bu olmalıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptySalı Şub. 09, 2010 3:15 pm

Gökyüzü mavi gözleriyle adeta bir bütün oluşturuyordu. Masmavi, bulutsuz gökyüzüne bakarken aklından bir sürü şey geçiyordu. Arkadaşları, dersler, okul ve en sonunda da şuan da gitmekte olduğu toplantı. Bu sadece bir tanışma toplantısıydı sadece. Başka en olabilirdi ki? Gözlerinin önüne düşen saçlarını eliyle hafifçe kulağın arkasına sıkıştırdı ve etrafına bakınmaya başladı. Gözleri banklar da oturan sevgililere kaydığında içinde bir acı hissetti. Uzun bir zaman beri Thomas'la görüşmüyorlardı. Nereye gittiğini veya ne zaman geleceği hakkında hiç bir fikri yoktu. Onu unutmaya çalışıyor ama düşündüğünde de zor oluyordu. Orada oturanların biri Eleanora'ya dik dik bakmaya başladığında hemen gözlerini başka bir tarafa çevirdi ve oradan uzaklaştı. Bir tartışma yaşansın istemiyordu. Hele de bu güzel günde. Adımlarını hızlı hızlı toplantının yapılacağı bara doğru atmaya başladı. Geç kalmak istemezdi. Londra'da bulunan her şey o kadar güzeldi ki hele de bu güzel havayı fırsat bilip sokaklara dökülen sevgililer ve arkadaşlar.. Aniden aklına gelen bir şarkıyı mırıldanmaya başladı. Bu en sevdiği şarkıydı.

Kendini hiç hissetmediği kadar mutlu ve heyecanlı hissediyordu. Bu havanın veya toplantının verdiği bir heyecan olabilirdi. Ama heyecanlanması çok saçma olurdu. Sonuçta yabancı birileri yoktu ki. Hepsi okul arkadaşları ve öğrencilerdi. Bunları düşünürken kendini barın kapısında buldu. Üzerine başına çeki düzen verdi ve kapıyı hafifçe araları. İçerisi kalabalıktı ama daha toplantı başlamamış gibiydi. Geç kalmadığı için yüzünde hafif bir gülümseme oluştu ve içeriye bir adım attı. İçerisi oldukça hoş ve güzel görünüyordu. Ayrıca kokusu insanı daha çok rahatlatıyor ve heyecanının dinmesine neden oluyordu. Aniden bütün kafalar kapıya doğru çevrildiğinde herkesin gözü Eleanora'nın üzerine yoğunlaşmıştı. Neden herkes bakıyordu hiç anlamamıştı. Bozuntuya vermeden yüzüne o tatlı gülümsemesini yerleştirdi ve sağ elini çok fazla abartmadan kaldırdı ve selam verdi. '' Merhaba.. Ben Lizz.. '' dedi ve yüzünün hafifçe kızardığını hissetti. Utanmıştı ama belli etmek istemiyordu. İçeride bulunan insanlar de gülümseyerek selam verdiler. Şimdi sadece biraz oturup dinlenmek istiyordu. Toplantı başlayana kadar. Barı gözleriyle süzerken tek tanıdık Olivia'nın olduğunu görünce biraz hayal kırıklığına uğradı ama yine de tek bir kişi de yeter diyerek onun yanına doğru adımlarını atmaya başladı. Ama o Barın sahibi olan Pierre ile tartışıyor gibilerdi. Şimdi gitmese daha mı iyi olurdu ki?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Aurélie Chownyk

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : Tarafsız

R.S.P Birinci Toplantı. Empty
MesajKonu: Geri: R.S.P Birinci Toplantı.   R.S.P Birinci Toplantı. EmptyCuma Şub. 12, 2010 1:32 pm

"İnsanlarla uğraşmak kendinle uğraşmaktan kolaydır.
Bu nedenle insanları sev Aurélie, yalnızlık dayanılmazdır."

Büyük Steven

Hafızam uykumu dürtüyordu hırsla. Uyanmalı, erkenden üzerime bir şeyler geçirmeliydim. Genelde sabah erken uyanmam korkunç bir gerginlik yaratıyordu bünyemde. Limon sarısı saçlarımı yüzümün gerisine çekip yüzümü yıkamaya koyuldum. Kahvaltı muhtemelen hazırdı, kimin umurundaydı ki? Evden derhal uzaklaşmalıydım. Tekrar kulağıma o iğrenç kelimeler geliyordu. 'Her şey benim suçummuş gibi.' Bu konuda gerçekten masumdum. Ancak aile büyükleri tarafımdan kınanmam gerekiyordu. Bir tek Büyük Steven bu konuda diğerlerinden ayrılırdı benim için. O da Fransa'da çiftlikteydi. Saatim birden durumun aciliyetini belirtti. Giysi dolabımı açtım. Güne uygun olarak lacivert denizci elbisem gözüme çarptı. Muggle usulü... Ne kadınsı ne çocuksu, kesinlikle sıra dışı. Cintia'nın süpürge fikrinden hoşlanmasam da en güvenli ulaşım türü buydu. Elbiseyi üzerime geçirir geçirmez saçlarımı geçen gün aktardan tavsiye üzerine aldığım iksir ile şekillendirdim. Dudaklara narin bir parlatıcı, gitme vakti gelmişti.

Sıcacık bir güneş kucaklamıştı bizi. Meydana henüz varmıştım. Bir elimde Cintia'nın süpürgesi diğerinde benim Fi tarihinden kalma külüstür 35' model süpürgem vardı. İyi kullanılmış olduğundan onun yeni bir süpürge olduğunu düşünebilirdiniz. Cintia'nın gelişiyle tarifsiz bir heyecan beni de esir almıştı. Bir an için süpürgeye binmekten vazgeçmeyi düşündü. Bunu yapabileceğime inanmıyordum. Cintia'nın süpürgeyle havalanmasının ardından eteklerimi toparlayıp süpürgeme bindim. Ayağımı hafifçe toprağa sürtmem ile korkumun yerini hafif bir rahatlama almıştı. Bir süre bu şekilde havada Cintia'yı takibe devam ettim. Benim için pek de bitmek bilmeyen bu tedirgin yolculuğun sonu geçmiş gibi görünüyordu. Bu güzel haberdi. Cintia'nın süpürgeleri arkaya taşımasından sonra ben de kapıya yöneldim. Tanıdık simalar, işte hepsi buradaydı. Okulu bırakan Pierre, yine aynı binadan olan Olivia, Laetitia, Gryffindor'dan Claudia ve Hufflepuff'tan Lizz buradaydı. Bu kadar insanın aynı amaç için bir arada olması çok güzeldi. Herkes eğleniyor gibiydi, Pierre okuldan ayrıldığından beri onu ilk görüşümdü. Olivia'nın Pierre'nin okulu bırakması ile ilgili içinde biriktirdiklerinin ortaya dökülmesi ile onun haklı olduğunu düşündüm. Yine de bu gerginliğin odağı olma taraftarı değildim. Öyle ki Cintia'nın sözler bile gerginliği azaltmış gibi görünmüyordu.

"Sanırım tüm Londra Pierre'in okulu bıraktığını an itibaren öğrendi. Ben Aurélie, çoğunuzu sima olarak zaten tanıyorum. Bir çoğunuzu da yakından..."

Olivia'nın gazabına uğramış olan Pierre'in rahat tavırlarının onu daha çok kızdırmasından korkuyordum. Ancak bu okulu bırakma meselesinin aslını öğrenmek tüm R.S.P üyelerinin doğal hakkıydı. Bunu en çok merak edenlerden biri şüphesiz bendim. Hem binadaşım olması hem de kuruculuk statüsü sebebiyle Pierre'in okulu bırakması bizim açımızdan olumsuz sonuçlara yol açabilirdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

R.S.P Birinci Toplantı.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-