AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Huzurlu Bir Akşamüstü

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Paula Lilith Silimauré

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu LideriUluslararası Büyücüler Konfederasyonu Lideri
Paula Lilith Silimauré



Mücadele Tarafı : Silimauré.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Anka.

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyC.tesi Ekim 10, 2009 3:19 pm

Zaman: Ağustos akşamüstlerinden biri.
Hava Koşulları: Sıcak ve batmaya yüz tutmuş güneşin huzurlu meltemi davet edişi.
Kurgu: Ed'in Paula'nın ısrarları üzerine hava almak için dışarı çıkması
Kişiler: Ed Kelvin Q'loax, Paula Lilith Silimauré

Zaman hızlı geçiyordu. Beraberinde alıp getirdiği anılara baktığında gülümsemeye çalıştığını fark ediyordu genç cadı. Son senesine başlamasına günler kala, Hogwarts’ın tozlu koridorlarını ne çok özlediğini fark etti. Yazın ona getirdikleri kaldırabileceğinden fazlaydı. Kevin’in gidişi ciddi anlamda büyük bir boşluktu. Bir türlü tek bir mektupla, birkaç cümleyle gidişini hazmedemiyordu. Ellerinden kayıp giden anılarının parçalanışını izledi yere düşüp. Ardından başını kaldırıp yanında oturan büyücüye baktı. Güçlü görünüyordu. Düzgün bir bedeni, karakteristik ve hoş yüz hatları, kararlı bir ifadesi vardı. Hala doğru dürüst konuşma fırsatı bulamamışlardı. Kavga etmedikleri anlarda birbirlerine hakaret yağdırmak dışında. Yapabildiği tek normal konuşma Ed yaralıyken olmuştu. Hastaneye giderlerkenki süreçte Paula oldukça rahatsızdı. Huzursuzluğunun ve endişesinin tarifi yoktu. Kendi saçmalığına onu da katmış, onun da hırsı ve sebepsiz hırçınlığı eklenince, hayatları boyunca unutamayacakları bir olay yaşamışlardı. Paula daha önce kimsenin gözleri önünde ölüme bu denli yaklaştığına şahit olmamıştı. Bu denli endişelendiğine de. Ed’in yaptığı saçmalığın acısını hastanede onunla birlikte bekleyerek kendisinden de çıkarmıştı. Eğer basit bir şekilde uzaklaşsaydı, ne hala yaralarından bazılarının acısını çekiyor olurdu, ne de yürürken sorun çekiyor olurdu.

Hastaneye gidişlerini, Paula’nın yardım çağırışını, apar topar taşınmalarını, ilk müdahele sırasında çocuğun hafif inlemelerini hatırlıyordu acıdan. İçinden bir şeyler kopup gitmişti sanki. Kontrolünü kaybediyordu. Artık davranışlarının sorumluluklarından kaçıyor, anı yaşamak uğruna saçma sapan şeyler yapıyordu. Çıkmamalıydı o gün evinden. Gitmemeliydi bir parça manzara için uzaklara. Tartışmamalıydı büyücüyle ve sonunda onun bu denli yaklaşmasına şahit olmamalıydı ölüme. Hastanenin kapısından girişlerini hatırlıyordu. Şifacıların onlara koşturmasını. Başının deli gibi dönüp zonkladığını, korkudan bitkin düştüğünü. Ondan ayrılıp başka bir odada sakinleşmeye çalıştığını. Ardından perdelerin ardından iyileşmesini umarak bakışını. Herkese zarar veriyordu. Etrafında sevdiği sevmediği herkese. Bir defalığına bile olsa canını acıtmadığı kimse yoktu. Hayatındaki bütün suçların fedailiğini üstlenmiş şekilde, ağır yüklere kalın zincirlerle bağlanmış gibi yürüyordu. Derin bir nefes verirken konuşmadan önce, hastaneden bir anıyı yakaladı zihninden geçerken. Bir süre aklında çevirdi:


‘’ İyi olacaksın Ed. Söz veriyorum. İyileşeceksin. Tanrı’m. Ne biçim bir delisin sen?! ‘’
‘’ …’’
‘’ Konuşma, şimdi gelirler, dayan biraz lütfen. ‘’

Yaralı kısımları temizlerken, ayakta durup onu izliyordu. Yanına sokmadıkları büyücünün acıyla inlemesi kulaklarından çıkmıyordu. Bulundukları ana dönmesi ve hastanedeki hallerinden kurtulması zaman almıştı. Kısa ve kesik bir gülümsemeyle yüzünü döndü yanındaki büyücüye. Onu evinden bizzat almış, onun ailesine ait olan şoförün, ikisini hava almaları adına göle getirmesi sırasında, yol boyunca hiç konuşmamıştı. Suçluluk hissettiği kesindi. Fazlasıyla. Ancak bu her şeye rağmen, dışarı çıkmak için kendisine direnmeyen Ed’in tavrını yumuşatmıyordu. Güneş görmesi ve zedelenen kemiklerinin sağlamlaşması gerekiyordu. Her işi büyüye değil, birazını doğaya bırakmak lazımdı. Bu yüzden neredeyse zorla onu getirdiği gölün suyu üzerinde dans eden çiçek yapraklarına bakıyordu dakikalardır. Konuşmayacağını anladığında suçlu psikolojisiyle bozdu sessizliğini. Hafifçe kaldırdığı başını uzaklara yöneltti. Güneşin suya vuran yansıması gözlerini kamaştırıyordu.

‘’ İyi misin bugün biraz daha? Canın yanıyor mu? ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/paula-lilith-sil
Kevin Néil

GezginGezgin
Kevin Néil



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık*
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Gümüş Güvercin

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyPaz Ekim 11, 2009 10:39 pm

Her şey değişmişti. Çaresizce canı yanıyordu. Her zamanki gibi başını belâya sokmuştu. Bu belâ boş bir sebepten dolayı onu neredeyse ölüme götürüyordu. Temiz havayı yavaşta olsa ciğerlerine çekerken bir an için yanında duran cadıya dönmüştü yüzü. Bu kazadan kendini sorumlu tutuyordu ve bu yüzden Kelvin’in üstüne bu son günlerde iyice düşmüştü. Bu kadar zıtlaşmanın üstüne hâlen Kelvin’in yanında olması merâk uyandırıcıydı. Onun gözlerinin içine bakarken gördüğü tek şey suçluluktu, sadece suçluluk. Konuşmaları hep kısa süre sürsede aralarındaki zıtlık hep kendini gösteriyordu. Kızın o sevimli yüzü sankî Kelvin’in ruhuna işlemiş gibi bir an için gülümsemişti. Belkide uzun zaman sonra ilk defa yüzüne bu tebbesüm gelmişti. Ama Kelvin’in aklına sığmayan bir şey vardı. Kaza günü bir rüya görmüştü. Belkide bir hayal. O rüyada ne olup bittiğine anlam verememişti. Şimdi ise buradaydılar. İkiside suskun ve içlerine kapalı bir şekilde manzarayı izliyorlardı. Ortaya atılacak en ufak bir kıvılcım belkide yine bir kavga çıkartacaktı. Kuş cıvıltıları her ikisininde ruhuna işlerken cadının sessizliği bozan konuşmaları ortada yankılanmıştı. Belkide doğru, dürüst ilk defa ona hatırını soruyordu. Bir anda o cadıya dönmüş ve her ikisininde gözleri birleşmişti. Soğukkanlılıkla gözünü yavaşca kırpmıştı. “ Boynumda ki ufak, tefek sızlamaları saymazsak canım yanmıyor ve bugün oldukça iyiyim. “ Gülümseyerek sözlerini bittirdiğinde genç cadıda ona gülümsemişti. Konuşurken bir an için kelimeleri toparlamamak korkusu sanki Kelvin’i sarmıştı. Hiç heyecanlanmayan büyücü ilk kez bu kadar heyecan yapmıştı.

Kızın gözleri her zamankinden daha güzel, her zamankinden daha iyi bir şekilde parlıyordu. Kafasında söyleyeceği cümleleri kurcalarcasına etrafa bakınıyordu. Uzun meşe ağaçlarının arasından çıkan serçe sesleri sanki bir büyü gibi onu alıp götürüyordu. Muggleların dediği gibiydi. Büyüleyici. Bu büyüleyici ortamda, büyüleyici bir güzelliği yeni yeni fark ediyordu. Kelvin hiç olmadığı kadar sevecen görünüyordu. Acıları sanki bir anda yok olmuş, o kıvrım kıvrım saçların gözlerini kapattığı kıza bir hasta gibi bakıyordu. Merâk uyandırıcı bakışlarla sessizlik devam ediyordu. Tabiî ki serçe seslerini saymazsak. Herkesin bu kadar ortamı yumuşak tutması ve her seferinkinden daha iyi bir ortamda olmaları Kelvin’in içine bir parça mutluluk veriyordu. Belkide o gün gördüğü rüya bunun habercisiydi. İlk doğru, dürüst bakışında o tatlı kişiliği ön planda görmeye. “ Aslında bugün burada olmak, hatta seninle olmak hiç aklımdan geçmiyordu. Bazen diyorum keşke o gün orada kaçmasam, o gün oraya gelmeseydim. Belkide şimdi bu vaziyette olmazdım ve kim bilir belki şimdi bir çeşit kampta olurdum. Ancak sonradan kafamı ilerletip düşüncelerde boğulmam diyor ki. O kaza olmasaydı bu tatlı kız üzerine bu kadar gelmez. Ve onu bu kadar görme fırsatın olmaz. “ Sözlerini bitirdiğinde yüzünü hafif tebessüm almıştı. Mutlu görünmeye çalışıyordu. Bu sert tavırları ve kötü huyları sanki bir anda silinmişti. Bu kızlar burada bir müddet daha, bu havada kalırsa ona aşık bile olabilirdi. Bütün her şeyin sebebi o olsa dahî ona karşı Kelvin’in içinde akıl almaz bir istek ve arzu vardı. Onun o bakışlarını yakaladıktan sonra acı dahî hissetmiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paula Lilith Silimauré

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu LideriUluslararası Büyücüler Konfederasyonu Lideri
Paula Lilith Silimauré



Mücadele Tarafı : Silimauré.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Anka.

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptySalı Ekim 13, 2009 8:22 pm

Sevdiklerinin iyi olmasından hoşnuttu genç cadı. Ed’in atlattığı kaza oldukça büyüktü. Ve o günden beri sürekli olarak onu dışarı çıkarmaya uğraşıyordu. Temiz hava almasının iyi geleceğini bildiğinden, uğraşlarına ara vermemişti. Şimdi yan yana oturuyorlarken, onunla yaşadığı saçma sapan itiş kakışları unutuyordu. Birbirlerine hem fiziksel hem de ruhsal zararlar vermişlerdi. Paula’nın ciddi anlamda tepesini attırıyordu bu büyücü. Ve boğuşmaları sırasında sürekli güçlü olan taraf o olduğundan yeniliyordu. İki kez ciddi kavgalarla karşı karşıya gelmiş olan cadı ve büyücü, birbirlerine şimdi gülümsüyorlardı. Derin bir nefesi ciğerlerine hapsetti Hufflepuff’lı cadı. Cesaretinden şüphesi olmadığı Gryffindorlu büyücünün dili çözülmeye başlar gibi olmuştu. Sessizliği bozan onun tok sesiyken, dinlemekten başka bir şey yapmayı düşünmüyordu. Kendisiyle konuşması suçluluk duygusunu bastırıyordu. Az daha ölümüne sebep olacağı büyücünün sesini ara sıra kesen serçe ötüşleri, neşesini arttırsa da, belli etmiyordu karşısında.

Ed’in sözcükleri başladığında ilk anda düşünceleri değişivermişti. Pişmandı demek… Orada olduğuna pişmandı. Paula bu gerçeği biliyordu. Onu ciddi anlamda yaralayan ve düşüş sırasında travmatik etkiler bırakan kendisi olduğundan, tabi ki bu sebeple bir arada bulunmak istemeyecekti. Kampı ya da daha farklı bir yerde olmayı tercih etmesi Paula’ya ağır gelse de, kendisine kızıyordu. Ancak devamını duymadan aceleci davrandığı düşüncelerini kovaladı beyninden. Mutlu hissettiğini sanıyordu. Uzun zaman sonra şımartılmayı ne kadar özlediğini hatırladı. Hiç hatırlamadığı sözcükler gibiydi Ed’in söyledikleri. Buna benzer cümleler duymayalı ne kadar zaman olduğunu biliyordu. Saydığı günleri hafızasından sildi ve biraz bekledi. Kendisine yakışacak olanı düşündü. Patavatsız bir kız olsa büyük olasılık mutlu olduğunu bağırırdı. Ancak gülümsemesini büyüttü sadece.

‘’ Ben de senin artık iyileşiyor olduğunu gördüğüm için çok mutluyum Ed. Belki de artık kavga etmekten başka şeyler de yapabildiğimizi keşfettik. Ben de senle burada olmaktan hoşlandım. Ama en önemlisi, hala yaşıyor olman. ‘’

Etrafa bakındı masum ifadesiyle. Hafifçe gülümseyip başını yere indirdi yeniden. Kuşların sesi bulundukları yerin güzelliğine güzellik katıyordu. Akşam güneşinin kızıllığı görkemli bir hakimiyetle üzerlerine vururken, Paula, gitmek istemediğini düşündü. Huzuru her zamankinden fazla hissettiği gerçeğini kabullenmek istemese bile.

‘’ Ne güzel bir akşam öyle değil mi Ed? İyi ki buradayız. İyiki birlikteyiz.‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/paula-lilith-sil
Kevin Néil

GezginGezgin
Kevin Néil



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık*
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Gümüş Güvercin

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyCuma Ekim 16, 2009 7:45 am

Belkide büyük bir aşkın içine yuvarlamıştı kendisini sözlerle. Artık her şeyin değiştiği, her şeyin farklılaştığı şu dünyada bir şey daha bu mantığa katılıyordu. Kim bilir belki herkes bir gün bu tarza ayak uyduracaktı. Hava gitgide kararmaya başlamış, gölün sonsuz gibi görünen ucunda küçük kızıllık kaybolmaya başlamıştı. Birkaç yara bulan o tatlı yüz gülümsemiş, genç cadıya doğru kaçamak bir bakış atmıştı. Bakışın ardından cadının nemli dudakları birbirine sürtünmüş ağzından kelimeler ortama yayılmıştı. Güzelliği ayrı etkiliyor, konuşması ayrı etkliyordu Kelvin’i. Bir an için beyninde canlandırdığı sözcükleri genç cadıya anlatamamıştı Kelvin. Ürkmüştü. Ruhunu çevreleyen bedeni sızlarken böyle düşünceleri unutup gitmeliydi. Hem bu genç cadı kaçmıyordu. Okuldada görüşeceklerini zaten biliyor ve bunun için biraz patavatsızlıktan uzak kalıyordu. Bir saat öncesine kadar etrafı aydınlatan güneş yok olmuş, yerine sadece yansımasını bırakmıştı. Farkına varmadığı duygular içerisinde yoğunlaşan genç büyücü belkide yanındaki bu kıza hayrandı. Başına bunca şeyin gelme sebebine artık bu kadar yakın ve duyguluydu. Karanlığın verdiği huzurla başını sallayarak ağzındaki sözcükleri ortama dökmüştü. “ Böyle güzel bir akşam beni etkiliyor. Ama senin kadar etkilemiyor Paula. “ Sevdânın doruğunda git gel yapan genç büyücü utanmış bir şekilde gözlerini kapatmıştı. Bu tür kelimeleri kaç kere söylemişti. Adam akıllı onu etkileyen bir kız bile olmamıştı. Belkide en fazla etkilendiği ama belli etmediği tek kızdı. İyiki o gün orada düşmüştü. Düşmeseydi bunların hiçbiri gerçekleşmeyecek, sadece iki ayrı kişilik olarak ortada dolanacaklardı.

Kızdan bir cevap beklerken bir yandanda kendin direniyordu. Sadece sersem bir hayat kurmamak için her şeyi öğrenmek ve göstermek istiyor, bu güzelliğe sahip kızdan hoşlantı belirtilerini yavaş yavaş ortama sunmayı içinden geçiriyordu. Serçe cıvıltıları artık yoktu. Sessizlik belkide kıza çaresizliği anımsatıyor, konuşma fırsatı vermiyordu. Bedeniyle bütünleşmiş bir şekilde usulca kıza doğru döndü. Gözlerini bir an için onun gözleriyle buluşturduğunda aklından geçen sadece mutlu olmak ve onunla olmaktı. “ Ben çok karışık konuşurum. Bu konuşmalar yüzünden kusura bakma. Anlatmak istediğim şey Paula, benim sana karşı bir hoşlantım başladı. Bu hoşlantı belkide bugün kabardı, belkide hastanede. “ Ayağa kalkmış, derin derin nefes alıp biraz daha kıyıya gitmişti. Ayın parlattığı su harikulade görünüyor, kızın vereceği cevap onu korkutuyordu. Zaman artık onun için atmaya başlıyordu. Bazen korku, bazen mutluluk yaşamak artık onu yıpratıyordu. Sadece mutlu olmak ve sonsuza dek öyle kalmak istiyordu. Belki daha genç olabilirdi ama neden böyle olamazdı. Olabileceğini kararlı gözleri gösteriyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paula Lilith Silimauré

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu LideriUluslararası Büyücüler Konfederasyonu Lideri
Paula Lilith Silimauré



Mücadele Tarafı : Silimauré.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Anka.

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyCuma Ekim 16, 2009 1:06 pm

Yavaş yavaş siyaha boyanmaya başlayan gökyüzüne kaldırdı bakışlarını onu beklerken. İçinden ‘’ Bir gülümse. Bir şey söyle.’’ diyordu. Tatlı sözlerin esiri olacağının kanıtıydı bir cümleyle ona bağlandığını hissetmesi. Ancak kendisini engelliyordu. Sonuçta bildiği gerçekler onu uzak tutuyordu belki de mükemmel olacağını bildiği bir anıdan. Aklında esen rüzgarlar başka harfler taşıyordu hala. İçini düşündükçe acıtan bir başkası vardı. Ancak geçmişinin sorunlarını, Kelvin’la bir gelecek çözebilir miydi bilmiyordu. Oradaki manzaraya dışardan bakan biri pek ala birlikte olduklarını söyleyebilirdi. Ancak içerden bakıldığında Paula bir son sınıf öğrencisiydi ve o sene okulun açılması, ilerleyen her günde ayrılığa ne kadar yakın olduğunu anlatacaktı. Bunun vereceği huzursuzlukla ne çeşit bir huzuru bulabileceklerdi bilmiyordu.

Bulundukları yerden kalkan gence baktı. Paula’dan daha uzun, atletik bir vücudu vardı. Kemikli yüzü, yakışıklı denecek hatları iç gıcıklıyordu. Güçlü görünüyordu, duruşunda, o koca düşüşün izi yoktu, en ufak bir iz bile yoktu. Gücünü kendisinde hissederek ayağa kalktığında, yavaş yavaş yanına ilerlemeye karar vermişti. Ancak Gryffindor’lu büyücünün son cümleleri ile ayakları yere yapıştı. Olduğu yerde kaldı. Beklemediğinden değil, nasıl cevap vereceğini bilmediğinden kalıvermişti olduğu yerde. Şimdi sorular ve cevapların her biri birbirine dolanmıştı. Yaşamak istiyordu, bütün gerçekliğiyle ve bütün gürültüsüyle. Ancak içinde buna engel olan pek çok soru vardı. Cevapsız sorular. Bu sebeple önce ona yaklaşmak için tereddüt etti. Ancak ayakları kendisinden habersiz vücudunu yanına taşımıştı bile Ed’in.

‘’ Ben…Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu olanlar güzel. Yani, tabii böyle olmasını istemezdim. Hastanede senin için endişelendim Ed. Hem de çok. ‘’

Yüzünü ona döndü. Yiten kızıllığın son damlaları yüzünden akarken ve hala tepkileri görünebiliyorken baktı. Gülümsedi biraz, ardından hafifçe elini sıktı Ed’e göstermeden. Uzanmak istedi onun ellerine, ardından hemen vazgeçti. Bazı yükleri kaldırabilecek kadar güçlü hissetmiyordu kendisini. Yaklaşıp koluna girdi. Ardından Ed’in kolunu omzuna atışına izin verdi. yan yanalardı. Paula, bir şey söylemek istemiyordu. Yalnızca bulundukları anın tadını çıkarmak istiyordu onun itirafından sonra. Vücudunu yorgun bedenine yaslamadı. Yalnıza sustu. En yakınındayken elini tutmamak için sabredip edemeyeceğini ölçmeye çalışıyordu. Yineledi sözcüklerini. Onu mutlu ettiğini Ed’e belli etmek istiyordu.

‘’Evet… Gerçekten güzel bir akşam. ‘
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/paula-lilith-sil
Kevin Néil

GezginGezgin
Kevin Néil



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık*
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Gümüş Güvercin

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyCuma Ekim 16, 2009 7:30 pm

Bu genç cadınında ona karşı ilgili olduğunu biliyordu. Yoksa öyle arkada kala kalmazdı. Yanına doğru sokulduğunda korkarak konuşuyor gibiydi. Sadece gizli gizli sözcükler dile getiriyordu. O sözcükleri beynine alırken bir anda geriye doğru düşünme aşamasına gidiverdi. O kaza günü gördüğü hayali bir kez daha gözünün önüne almıştı. Kızın çaresiz sözcüklerini. Şimdi büyü dünyasında da duyguya yer olduğu belli oluyordu. Belki bir çaresizlikti. Belkide sadece ucu boşlukta olan bir uçurum. Ama bu iki riskide, bu tatlı kızla göz almak her şeyden daha yüceydi. Bir yerlerden onları izleyenler, onların kaderini çizenler bu anıda yaşayacaklarını yazmıştı. Kaderin önüne geçemeyeceği her türlü mâlum olmuştu ruhuna Kelvin’in. Düşünceler içinde boğulan Kelvin’in cadı ile yakınlaşması çok hızlı bir şekilde gelişmişti. Yakınlaşan iki beden kızın konuşmalarıyla Kelvin’i zor duruma sokuyordu. Kızın o tatlı konuşmaları Kelvin’in bedenini ve ruhunu kısacası her şeyini etkiliyordu. Bir tanrıya değilde ona tapmak ister gibi ellerini ondan geri çekmişti. Ayaklarını yavaşca yere doğru eğerken bir anda sızlamıştı vücudu. Kızın yere doğru bükülen ellerini avucunun içine almıştı. Pürüssüz ve narindi. Sanki yeni doğmuş bir bebek gibi. Dudaklarını kızın o tatlı ellerine doğru götürürken hızlı bir şekilde bırakmıştı ufacık bir öpücüğü. Bir tür centilmenlik yapmış, ona olan saygısını göstermek istemişti.

“ Sana doğrusunu söylemeliyim tatlı kız ben hiçbir zaman bir karşı cinsiyetin önünde bu durumda olmamıştım. Sadece sana saygım ve sevgimin büyüklüğü bu hareketi yaptırdı. Bu güzel akşam şansımı ve unuttuğum cesaretimi yerine getirdi galiba. “


Yaralı ayaklarını yerden serice kaldırırken kızın eli hâlen avuçlarındaydı. Avuçlarını birbirinden ayırmak istemezcesine gevşet bırakarak bir anda birleştirmişti. Aslında çoğu kıza bu durumda el öpmesi değil yanak veya dudak öpmesi yapardı. Ama o istisnaydı. Koca bir istisna, hem yaş olarak bir büyülük hem de diğer kızlarda tatmadığı bir tatlılık mevcuttu. Gözlerini gölün üstüne vuran ay ışığına bakarken Kelvin’in omuzlarına bir şey çökmüş gibiydi. Gülümseyen yüz bu durumun hiç değişmesini istemiyor gibiydi. Hayatında yaşamadığı duyguları ona yaşatan bu genç cadıya borçluydu. Ama bir o kadarda onun Kelvin'e borcu vardı. Bir tür ödeşme son bulmuştu artık. Bu güzel kızın gözleri yukarıdaki aydan daha fazla parlıyordu. Ondan daha güzel ve daha ihtişamlı duruyordu. Ona karşı büyük bir sevgi seli zihninde kol gezerken hoşlanma ve sevme aşamasında gidip geliyordu. Belkide ileride büyüyecek bir aşkın temelini şu anda yan yana duran iki genç atıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Paula Lilith Silimauré

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu LideriUluslararası Büyücüler Konfederasyonu Lideri
Paula Lilith Silimauré



Mücadele Tarafı : Silimauré.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Anka.

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyPtsi Ekim 19, 2009 10:55 am

Büyücünün bedenen yorgun olduğunu bildiğinden onu çok da fazla ayakta tutmak istemiyordu. Bu yüzden ona dönüp oturmak için çağıracaktı ki, kendisine dönen Ed, ellerinden tutup, dizlerinin üzerine çöktü yavaşça. Bunu yaparken Paula canının yandığını bilerek merakla gözlerini kıstı. En ufak bir acı tepkisi olmayan yüzüne bakıyordu hayretle. Nasıl bir adanmışlığın göstergesi olduğunu anlamadığı bu reveransın sonunda, ellerine konan küçük öpücüğün karşısında hayretle nefesini verdi. Beraberinde gelen itirafla birlikte gülümsedi. Ed’in gerildiği konuşmalarındaki seçilmiş cümlelerde belli oluyordu. Söylediği gibi yiten cesareti yerine gelmiş olmalıydı. Ne de olsa o bir Gryffindor’du ve bunu yapmak için kendisini çok da zorladığını sanmıyordu. Hızla yerden doğrulan büyücü ile birlikte bakışları onun gözlerini yakalamak için yukarı kalktı. Hala ellerini tutan Ed’in gözlerinde anlayamadığı bir uzaklık vardı. Belki de bunu kendisi öyle görüyordu. Pişmanlık, heyecan, korku ve bilinmezliğin verdiği saçma sapan bir duygular bütünü oluşmuştu damarlarında gezmeye başlayan. Bu zehirli bir beraberlik olacaktı şüphesiz, Paula’yı sevindirdiği kadar yıpratacaktı ta. Ancak yaz boyu devam eden görüşmelerinin ve ona karşı olan şefkatinin doğru açıklaması buydu.

Ed’in yanında olmak istiyordu. Ona karşı hissettiği sorumluluk ve suçluluk duygularından sıyrıldıktan sonra bile, onun yanında olmanın verdiği huzuru başka bir yerde bulabileceğinden şüpheliydi. Bu yüzden yavaşça avuçlarının arasındaki elini çıkarıp onun yüzüne götürdü. Parmaklarının tersiyle yanağını okşadı. Eline doğru bastırdığı yanağına koyduğu avcunun içini çekti daha sonra. Ve yeniden güçlü ellerine tuttu Gryffindor’lu büyücünün. Koca bir kavgayla başlayan bu garip iletişimlerinin gittiği yer, yaz akşamlarının ılık ve çekici meltemleri yüzünden mi böyle hızla sürüklemişti ikisini de? Yoksa Paula gibi Ed’in de yanında huzur bulacağı birine körü körüne ihtiyacı mı vardı? Sorularının cevabı ne olursa olsun, tadını çıkaracaktı ipin ucu eline gelene dek.

‘’Oturalım biraz. Canın yandı biliyorum. ‘’

Ona karşı şefkatini ve sevgisini engelleyemiyordu. Ancak çok da cesaret vermek istemiyordu. Okulda bunun sorun olmayacağını biliyordu. Onlardan önce de, büyük sınıflardan kızlarla , daha küçük bir sınıftan bir erkeğin birlikte görüldükleri olmuştu. Ama Paula için bu bir ilk olacaktı ve bunu kaldırabileceğinden şüpheliydi. Ne kadar Ed kendisinden daha büyük gösteriyor olsa da, binadaşlarına olan biteni açıklarken zorlanacağını hissediyordu. Onlar ailesiydi. Ve biliyordu. Ed’i yıpratacaklardı. Ne zamandır sorunlarla baş ettiğini düşündü Paula. Kevin’in gidişinden beri lanet olası günlerinde bir damla huzur kalmadığını hatırladı. Onun gidişi ve bıraktığı incecik mektupla nasıl güneşe kapılarını kapattığını. Bu yüzden o anda düşüncelerini değiştirdi. Ona huzuru ve sahiplenilme hissinin getirdiği güveni sunan büyücü için, yapacaklarına değeceğine inandı.

‘’ Bu sadece senin şansın değil Ed. Benim de şansım. Yanımda olduğun ve bana böyle bakabildiğin için şanslıyım. Buna, sana ihtiyacım var. Ama olacaklardan korkuyorum. Biliyorsun ya, işte…’’

Açıklamak mı lazımdı korkuları? Yoksa yaşayarak tüketmek ve geldikleri gibi gitmelerini sağlamak mı? Susmak en güzeliydi. Belki de korkularından haberi olduğunu belli etmezse hayata, hayat da unuturdu hazırladığı çirkin sürprizleri. Yeniden yanındaki büyücünün elini tuttu ve gülümsedi.

‘’ Neyse, boşver. ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/paula-lilith-sil
Kevin Néil

GezginGezgin
Kevin Néil



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık*
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Gümüş Güvercin

Huzurlu Bir Akşamüstü Empty
MesajKonu: Geri: Huzurlu Bir Akşamüstü   Huzurlu Bir Akşamüstü EmptyPtsi Ekim 19, 2009 10:54 pm

Sevginin doruklarında yaşıyor gibiydi. Yanında duran cadının yüz hatlarına dikmişti gözlerini. Pürüzsüz ve parlaktı. Bir an için gözlerini kamaştırmıştı Ed’in. Belkide sevgisi onu bu noktaya getirmişti. Ailesinden sonra içinde bir kıpırtı yaşatan tek kişiydi. Genç cadının saçları hafif esen rüzgar ile beraber havalanmıştı. Daha hoş bir görünüşü vardı. Doğallığı hiç bozulmamış bir biçimdeydi. Sadece kendi gibi davranıyor, başkalarına bakıp onların hareketleriyle kendine çeki düzen vermiyordu. Bu özellikleride Kelvin’i etkilemişti. O sadeliği ve gerçekciliği. Her şeyin doruk noktasındayken onu bırakmak istemiyordu. Konuşmalarını iç çekerek dinledikten sonra oturmuşlardı. Artık beyninden kaza anısını silmeye başlamıştı. Geçmiş hiçbir zaman önemli değildi. Gelecek ve onun getirdikleri, ona kazandıran özellikleri önemliydi. Yaş farkı ve bir başka farklar hiçbir türlü engel olamazdı. Küçük bir çocuğun şekere koşuşu gibi sevgisine koşardı. Onun için ölüme bile ilerleyebilirdi. Ama şimdi zamanı ve yeri değildi. Bu kadar düşünceyi söylesede bu tatlı cadıyı okulda birkaç kez bir genç büyücüyle görmüştü. Merak her şeyin sonunu getirir düşüncesiyle susuyordu. Amansız bir susma ve manzaranın tadını çıkarma en iyi yaptığı şeydi. Biri daha iri olan iki el birbirine kenetlenmişti. Gizemli konuşmalar her zaman Ed’i zorlamıştı. Sonu getirilmeyen cümleler ve daha sonra kapanılan konuşmalar. Her zamanki gibi yine öyle olmuştu. Bir konuşma daha kapanmıştı. Sessizlik her zamanki gibi hakimliğini sürerken Ed çaresizce cadının gözlerine döndürmüştü gözlerini. Böyle bir şeyin olacağını bir ay öncesine kadar söyleseler inanmazdı. Ama şimdi ayın altında el ele girmiş iki çift duruyordu. Okul başlayınca ne olacağını düşünmeye başlayan iki çift.

“ İlerisini düşünme, her şey olacağına varacaktır. Kimse seni veya beni yargılayamaz. Zaten anlayışla karşılayacaklarından şüphem yok. Beni bilirsin fazla ortam yapan biri değilimdir. Tek takılmayı, belki arada kızlarla takılmayı severim. Ama artık sen olduğuna göre ve seninde belli başlı arkadaşların olduğuna göre onlarla takılmak isterim. Bu konuda takılmaktan kastım beraber dost olmaktır. “

Sözlerine bitiren gençin elleri kızın ellerinden ayrılmıştı. Kızın o pürüssüz yüzüne giderken yavaşca o parlayan saçları okşamıştı. Ellerini geri çekerken kızın ona doğru bakışları bir netlik kazanmış, hoşlanmış bir şekilde ona bakmıştı. Okulun açılmasına az bir süre kalsada onunla vakit çok çabuk geçiyordu. Buraya geleli en azından bir iki saat olmuştu. Hava bile onlar geldiğinde aydınlıktı. Belkide böyle bir geceyi bir daha bulamazlardı ama gitmeliydi. Evden merak edileceğini biliyordu. O katı kuralları bir kez daha yıkmak istemiyordu. O katı kuralların olmadığı tek yere az zaman kalmıştı. Orada Paula ile sınırsız zaman geçirmek istiyor, onun bunu hakkettiğini düşünüyordu.

“ Galiba bizimkiler beni merak eder. Bu durumda olduğum süreç içerisinde merak konusuyum biliyorsun. İstersen gidelim güzel bayan. “

Sözlerini bitirdiğinde tekrar aynı şeyi yapmış ellerini kızın o parlayan saçlarına götürmüştü. Yumuşaktı. Hâddinden fazla yumuşak. Belkide onu zarif kılan yapısı bunun içinde gizliydi. Bunun içinde saklıydı o bir esip gürleyen deli kız. Zamanın gelip getirdikleri harcanan dakikalar onun esiri olmuştu sanki. Her şey kontrol aşamasında ilerliyordu. Sadece zihninde kurduğu tek şey vardı. Hogwarts ve Paula. İkisinin birleşimini tatmak için sabırsızlanıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Huzurlu Bir Akşamüstü

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-