AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Gizli Oda - İntikamın Tohumları-

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyCuma Ekim 09, 2009 8:55 pm

    'Zaman - Mekan: Karanlık Sanatlar Dersliği / Gizli oda
    Kişiler: Angélique Killingsworth, Ursula Avelon Glenn
    Olay: Yere düşen intikam tohumları
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyCuma Ekim 09, 2009 8:59 pm

    '' İntikam hiç bir zaman düz bir çizgi değildir. İntikam çift başlı bir yılandır;
    bir baş düşmanı zehirlerken diğeri de size yönelecektir.''




    Boş odanın içine tüm berraklığıyla saf ışık sızıyordu. Pencerede zayıf yüzü ve solgun görüntüsüyle ölüyü andıran bir kadın duruyordu. Pişmanlıkları, geçmişi ve içinde sakladığı kin duygusunun taşkınlığıyla birlikte. Kehribar gözleri uzaklara hatta çok uzaklara dalmıştı.Kendi geçmişi ve yaşadıklarının adaleti üzerine düşünüyordu. Yaşamında hiç bulutlanmamış olan gözleri yine donuk biçimini koruyor bir noktada yoğunlaşıyordu.Acılara çan çalan bir kadının histerik çığlıklarını andıran sis perdesinin ardından sessiz fırtınalarıyla duruyordu öylece..
    ' Ursula'
    Fısıldadı ince dudaklarının arasından. Hissettiği şeyler kanını öylesine dondurmuştu ki sıkıca kavradığı asası parmakları arasında çatırdıyordu. Ona göre geçmiş anılar ve yaşanmışlıklar şimdiye kadar kullandığı tüm büyülerden daha güçlüydü. Daha etkili ve acımasızdı. İnsanca yaklaşımlar, bir soğuk tebessüm ve ölümün gri rengi.. Tüm döngü bunun üzerine kurulmuştu. Geçmiş büyülü bir sahne sıfatını korurken o tasarladığı kusursuz planının ilk aşamasını bekliyordu. Bu oyunda büyü yoktu. Kahramanlar sessiz ve ışıksız oynayacaktı. Seyirciler ise sadece intikamın acı tadına tanık olacaklardı.

    Hislerinin tüm çanları Angélique için çalıyordu sanki. Peş peşe çalan çanlar adeta beynine işliyor, nekrofili hastasının kurbanına son bakışı gibi içini acıtıyordu. Tam geçti, bitti artık derken tiz kahkahalar işkence gibi baştan başlıyordu. Bunu kaldıramıyor hak ettirmek istediği hayatı vermek için asasını sıkıca kavrıyordu. O yüzden buradaydı. hak ettiğini almak ve hak ettirmek için. Dışarıdan gelen gürültüye daha fazla tahammül edemeyince pencere kenarından ayrıldı. Ağır adımlarla tozlu zeminde dolanıyordu. Gelecekti, gelmeliydi.. Bundan emindi. Kargalar yuvalarını terk edip sürü halinde göğe yükselmiş, rüzgârda meşum bir şeyin habercisi gibi zikzaklar çizerek uçmaya başlamışlardı. Angie tüm bunlara neyin neden olduğunu biliyordu sanki. Kan bağı sevgi bağından daha kuvvetliydi. Bunu biliyordu. Bü yüzden tüm olanlara anlam yükleyemiyordu. Odanın sağ köşesinde bulunan eski bir koltuğa kendini bıraktı. Havaya yükselen toz parçacıkları boğazında yanmaya neden olsa da o şu an bununla ilgilenmiyordu. Odanın boğuk ve rahatsız edici kokusu üzerine sinmiş olmalıydı. Ellerini birbirine kavuşturmuş son iki günde olanları düşünüyordu.


      '' Dolunayın gökyüzünü ele geçirdiği gece, benliğimle ödüllendireceğim odanda bekliyorum.

                    Angélique Killingsworth ''


    Zarfın arkasına titrek yazısıyla Ursula Avelon Glenn yazmış ve kurşun rengi baykuşuna göndermesi için vermişti. Tam zamanında eline ulaşacağından emindi. Geleceğinden de öyle. Sadece şüpheleri vardı. Beklide yüzleşmekten korkuyordu ama ikisinin aynı düşünceleri paylaştığına öylesine emindi ki her an gelebileceğini biliyordu. Sessiz bekleyişler devam ederken pencereden süzülen katran rengini temsili kuzgun hızlı şekilde içeri süzüldü. Angélique elini ona uzatarak siyah gözlerine baktı. Kinle dolu gözlerinde oluşan ışıltı tebessümle buluşmuş dışarıdan gelen ayak sesleri içinin buruk bir sancıyla kaplanmasına sebep olmuştu. Kapı aralandı.. İçeri giren ışık huzmesinin ardından dik bakışlarıyla içini delen Ursula'ya aynı ifade ile karşılık verdi ve tekdüze çıkan sesiyle koltuktan kalkarak tekrar pencereye yöneldi.

    ' Seni gördüğüme sevindim,Ursula. Ya da Bayan Glenn mi demeliyim? Aynı duygularla seslendiğim sürece bunun bir önemi yok sanırım. Ne dersin?'

    Pencereden dışarı bakıyordu. Gecenin neleri gizleyeceği belirlenmemişti henüz..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyPaz Ekim 11, 2009 6:36 am

Sessizdi sevgi, yalandı görünmez o bulut…
Başkalarının tercihi her zaman senin bedeninde bir delik açar çünkü onların özgürlük diye nitelendirdiği tercih, senin mahkûmiyetin olabilir.
Ursula puslu gözlerle bir kez daha elindeki nota baktı, kocasından bunu saklamak ne kadar hoşuna gitmese de yıllar önceki kararların bedelini, ödeme zamanı gelmişti.

Kırmızı kan, kırmızı rüyaların olduğu bir yerdeydi bu düş, sakin bedenlerin kırılgan ironisinde saklıydı. Sebepsiz faşistliğin, zifiri sularında ki gözyaşlarıydı bunlar. Kadın onun bir parçası olmuş olan asasına baktı, bunu bir zamanlar dostu olan birine karşı kullanabilir miydi? Evet, kullanırdı. Güç kişiyi bir kez ele geçirdi mi, gözlerine çamurlu bir perde iner, görebilir fakat algılayamaz. Önüne çıkan tüm isli bedenleri kavurur, karşındaki kişi ona son defa sevgiyle gülümseyen biride olsa, açılmış yaralara merhem olmaktansa en ölümcülünü açar.

Gecenin içinde süzülen yaralı bakışlar, kadının bedenine çarptığında küçük parıltılar oluşturarak odanın içinde dağılıp gitmişti. Raziel, Azkaban’dan dün çıkarılmıştı, nedensiz kişileri saran kaos giderek büyüyordu ve en son raddesine ulaştığında olacakları herkes gibi oda merakla bekliyordu. Adam açlığını doyururken Ursula sessizce onu izlemişti. Tanrı’nın gazabına uğramış, lanetli kul; âdemoğullarının canını bahşedilmiş gücüyle sömürürken, kadının midesine giren kramplar, ona dönen öfkeli bakışlardan daha etkili olmuştu. Dayısının Ursula’ya öğretilerinden biride, korkuydu… Korku kişi bedenini savunmasız bırakan bir adrenalin patlamasından başka bir şey değildi ve kadının dayısı bunu ona en acı yollardan öğretmişti.

Nazlı edalarla büyütüldüğü yıllara inat yapılan işkenceler bir bir gözlerinin önüne geldi. Yosunlu bakışlarının arasından bir isim açığa çıktı.
Jack;
Dayısının bile gücünü sönükleştiren amansız Lord…
Ona elindeki notu gönderen kadının daim acısı…
Ursula’nın geçmişinin karanlık rehberi…

Ses, ses kaç ve gör. Hayır, dur! Uzakta, yakınlaşmalısın. Bu ahmaklara göre olan hüsranda boğulacaksın. Hücum eden düşüncelere varlığınla karşı koyabilmelisin! Yükselen sesler sağır edici bir kuvvetle umursamaz ruhu ele geçirirken, kadın elindeki çağrıyı, toz etmek istermişçesine soğuk ve ince parmaklarının arasında sıktı. Geçmişinden gelen hortlaklar, yargıcını iyice keyiflendirmişti. Beyninin içinde kıs kıs gülen yaşlı bunağa lanetler okuyarak, hissizliğe yüz tutmuş bedenini yürümeye zorladı. Üstüne geçirdiği kan kırmızı kıyafet onun bedeninde ki tutkuyu yansıtmak için özellikle seçilmiş bir istisna mıydı yoksa geceye çok uygun olan mahşerin rengi miydi? Bunun cevabı Ursula’nın donuk bakışlarında saklıydı ve yargıcın bile ulaşamadığı yerde çoktan cevaplanmıştı.

Kadın yatağın yanına ilerledi kızgınlıkla ona bakan kocasına, hayatında çok nadiren yapabildiği şeyi yaparak karşılık verdi. Sevgi dolu bir gülümseme; kadının tüm yüzünün karamsarlığını alıp götürmüş, bir ay şölenine çevirmişti. Kontun konuşmak için hazır olan soğuk dudaklarını, yaratığın dudaklarına nazaran daha sıcak olan dudaklarıyla örtmüş ve gecenin içinde hüzünlü bir çan gibi çalan sesiyle;
“Beni birilerinin takip ettiğini görürsem ki bu kim olursa olsun buna pişman olur, sevgilim.” Demişti, adamın sert karşılığına yine aynı yumuşaklıkla cevap verip odanın kapısına ilerledi.
“Senin için ben hep varım, hayatım. Şimdi, izninle eski bir dostun karanlık yüzünü görmeliyim.”

Ursula cevabı duymadan kapıdan dışarı süzülmüştü, Hogwarts’ın gizemli kuleleri birçok sırrı saklıyordu ve gecenin sonunda da benliğini ehlileştirememiş iki kadının sırrını taşıyacaktı. Gün ışığını görmeyi sevmeyen gözleri karanlık gecede elmas broşlar gibi parıl parıldı…
İçinde taşıdığı merakı maskelemiş olan yüzü, fildişi bir heykelden oyulmuşçasına mimiksiz ve hareketsizdi. Histerik bir karşılaşma olmaması için elinden geldiğince gölgelerde kalmayı yeğliyordu. Vücuduna dalga dalga çarpan düşünceleri istemsiz bir baş hareketiyle dizginledi, karşısında ki düşmanı olabilirdi belki de ama haksızlık yapamayacağı kadar uğurlu bir taştı onun içinde. Odanın kapısını açıp içeri girdiğinde Angélique’in soluk nefesinin odanın havasında titreşimler yarattığını karanlığa gebe olmuş gözleri rahatça görebiliyordu.
Kadının boğuk sesinden çıkan cümleler Ursula’nın dudaklarında görünmez bir tebessüm yaratarak kayboldu.
“Rüyalarında ki sırrın merakıyla yandığın sürece bir önemi yok Angélique, her isteğin demek bu kadar garip olmuyor.” İki kadının sözleri odanın karanlığına şimşek gibi düşmüştü, zekâlarının bilendiği bu savaşta, galip olan gururu haricinde hiçbir şey kazanmayacaktı ve galibiyet, mağlubiyetten daha tatlı olmayacaktı. Acısı her daim varlığını koruyacaktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptySalı Ekim 13, 2009 8:49 pm

    Gözleri karartan, en ihleze ağaçları köklerinden koparacak kadar güç veren. her kalem de acı, güç ve kan kokan, yaşama amacını değiştirecek, sana bitti derken yaşamak için amaç olan, hayata bağlayan duygunun en yoğunu, korkunun en asili..
    Nefret, karşılık verme arzusu,acının dindirici ilacı, gerekirse ateş.. Güçle kötülüğün beyaz harmonisi..

    'İntikam''

    Pencereye yaklaştı. Kadının sözleri zihninin her köşesine acıyla bezenmiş hücreleri tarafından taşınıyordu. Birkaç dakika sessiz kaldı. Her zaman zeki davranırdı o, bunu en çok bilen kişiydi. Hatta onu en çok tanıyan, tek ifadesiyle tüm evrenin gerçekliğini önüne seren biriydi.Sadece yaşanmışlıklar vardı ikisi arasında. Birbirine yakın fakat soyut bir ateş üzerindeydi yerleri. Her adımda yanmak vardı ve umarsızca ilerliyorlardı. Değer vermeyen intikam çabasında olmazdı ama tek akıllıca çözümde değersizleştirmekti. Pişmanlık pahasına,'acaba'lar pahasına.. İnsan geleceğini yönetemez hiçbir zaman. Gece ve gündüz kendi arasında yarış yaparken, günler bir zifir somutluğunda geçerken; tek eylemin intikam almak ve acı çekmek olduğu anlaşılır ansızın..

    Ursula onu en zayıf noktasından vurmuştu. Pencereden gecenin katran siyahına bakarken kulağına yankılanan çan sesleri diğer büyücülerin aksine yüreğine mutluluk ve umut tohumları ekmiyordu. Angie, koca evrende yalnızca Angie yüreğine umut serpilmesine izin vermiyordu. Hatta iki kadınında tek ortak noktası ve tek ortak öfkesi aynı zamana eşlik ediyordu. Jack.. Yıllar öncesi ve belki bu gün bile süregelen bir ritmiydi yalnızlığın. Terkedilmiş bir kadının öfkeyle dolan çığlıklarıydı. Kıymet ve paye verilecek dostluğun yegane suçlusu.

    Eski ve yaşanmışlık kokan bu odadan uzaklaşmak isteğini cesurca bastırarak ona doğru ilerledi. Elinde asası ve dik bakışlarıyla süzüyordu onu. Aynı pırıltıları gördüğünde ise garip bir zevkle içine işliyordu hisleri. Başını öne eğdi. 'Biz nasıl bu hale düştük?' Diye fısıldadı içinden. Bakışlarını Ursula'nın üstüne çöreklenen fırtına bulutlarına doğru kaldırarak.. 'Ben onu delicesine severken ve o da beni severken? Bir aşk masalı nasıl olur da müreffeh ve muzaffer bir ortamda başlayıp böyle can yakan bir huzursuzluk ve yalnızlıkla son bulur? '. Diyordu bakışları içinin sızısını dinlemeden dik bir tezat oluşturarak. Ursulanın onu anladığına emindi. Onu tek anlayan kişiydi. Bu sıfat sönükleşse de netice aynı olurdu her zaman. Teatral camlarının kurşuni rengini andıran tahta zeminde ayak sesleri yankılanıyordu tekrar. Gecenin tek senfonisi buydu ve buna eşlik eden buğulu nefesler..

    ''Rüyalarımın gerçekliğinden eminim. Ve o sır gecenin siyahından kurtulup gün yüzüne çıkmayı bekliyor bu gün. Evet her isteğim garip olmuyor, Ursula.''

    Yine boş odanın tahta yer döşemeleriyle üstüne tozların kalıplaştırdığı kefedeki taşlara yönelmişti. Asasını sıkıca kavrıyordu. Eli hissizleşmeye başlamıştı. Tıpkı duygularının gerçeğin arsız yüzüyle yaptığı harmonisi gibi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyCuma Ekim 16, 2009 2:17 pm

Kalbinde ki kafes cehennemi getirir kişiye, benliğinde kalmış gizli temaşa soğuk bir algı kabiliyeti sağlar önce, ağır bir tokat yediğinde savrulmadan dik durabilmeyi getirebilmektir bunun amacı. Sonrasındaysa gökten düşen binlerce yağmur damlasında kişiye belli etmeden temizlenebilmelidir beden günahlarından. Ursula ince bir nakış gibi işlenen saatlerde hep bu bal gözlü kadını düşünmüştü çünkü yaşadıkları gerçekliğin ötesinde bir dostluk, sevgi ve kin karmaşasıydı.

Her daim erkekliğin tatmin olmaz egosunda var olan hırs birçok aç gözlü isteği de beraberinde getirir. Güç, iktidar, para ve kadın…
Gücü bulmuş bir erkek acımazsızlığıyla zihinden fetheder kişiyi içine işler yalancı bir kuğu gibi iktidarının vazgeçilmezliğini daha sonra sömürdüğü hayattan alır emeğini. Bu yolculuğun ilk sınırında tatlı bir ten arar ve açgözlülüğü ne kadar büyük olursa istediği bedenler de o kadar fazlalaşır. Boş olan kalbi değildir aslında çürümüş bedenidir, bedeninde ki zevk kıvılcımını tutuşturabilmek için bir tutsağa ihtiyaç duyar. Bu da bir kadındır…

.......

“Avalon, şu lanet atı biraz yavaşlat.”

-Hadi ama Jack, bugünlerde ne kadarda korkak oldun sen.

Onlara sevgiyle gülümseyen Angélique’ğin yanından deli bir hızla geçen Ursula’nın kahkahaları tüm ormanda yankılandı önce, arkasına dönüp Jack’in ne kadar uzakta kaldığına bakmak istiyordu genç kadın ama hesaplamadığı küçük bir ayrıntı vardı. Önünde ki ağaç…
Kızın bedenine çarpan dal bir saniyelik bir şok etkisi yaratmış ve büyük bir acıyla onu geri doğru itmişti. Arkasında bulunan koca kayaya çarpmaya ramak kala havada bir tüy gibi durdurulmuş olduğu yere yumuşak bir dokunuşla indirilmişti. Gözleri kapalı bir şekilde olduğu yerde yatarken atı Gece yanına yaklaşmış ve onu kalkması için dürtülemeye başlamıştı. Kız önce atına tebessüm etmiş, acıyan elini kaldırıp onun burnunu okşamaya başlamıştı. Gözlerini açtığında Angélique’in ona endişeyle bakan gözlerini görmüştü önce, daha sonrada elinde tuttuğu asasını, demek ki havadayken duyduğu narin ses sevgili dostuna aitti. Tabi görüntü alanına giren diğer kişide Jack’ti gri gözleri öfkeden nerdeyse kararmıştı, her attığı adımda öfkesinin dizginlenemez olduğunu belli ediyordu. Hızla kızın yanına gelip diz çökmüş ve onu yüzünden tutup dudaklarından sıkmıştı, kısılmış sesinin arasından

“Yükselmek için geçmek değil karşındakini öldürmek gerekir, ölmesi gereken sen değilsin anladın mı, beni?”

Kelimeleri dökülmüştü ve yüzünü iterek aniden ayağa kalkmış Angélique’iyi de yanında sürükleyerek uzaklaşmaya başlamışlardı.

.......

Ursula aniden beynine üşüşen hayallerden kurtulmak için başını sallasa da pek yararlı olmamıştı bu onun için, bir diğer hayale savrulurken aynı şeyin Angélique içinde geçerli olduğunu görüyordu… Buna rağmen kendini konuşmaya zorladı ve

“Gerçekleri aramak için biraz geç kalmadın mı Angélique? Rüyalarının saati çoktan bitti.”

Kesik ama yoğun görüntüler her zaman bilinçaltında bir dinozor gibi bekler, büyük ve korkutucu ama asla açığa çıkmayacak kadar sinsi ve oyuncu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptySalı Ekim 20, 2009 10:30 pm

    İçine kayıp yaşamın berrak ışıltısına aldanıp nasıl bir dört duvarda olunduğu ansızın ışıkların kapanmasıyla anlaşılır. İster acıklı ,ister kısa , ister uzun.. oyun biter bir gün. Olması gereken olması gerektiği 'zaman'da olur.. O 'an' ışıklar yanar ve perdede ki görüntüler sona erer. Seyredilen herşey hayal olur. 'Işık' ve 'ışıklar' vardı Angélique için artık. İçtenlikle ' Perde' diyebilirdi şu an. Karşısında geçmişini tek dizede anlatan bir kadın dururken oyuna gerek yoktu.

    Büyük bir nefret, büyük bir üzüntü, büyük bir sevgi, büyük bir gözyaşı ve atılamayan çığlıklar. Sessizliğin içinde sessizce atılan çığlıklar, yutulan çığlıklardır..

    Zamanın silemediği acı gerçeklerini birbirine gösteren iki insanın gururla süslenmiş çaresiz bakışları karşısında gece nefesini tutmuş, olağan şeylere bürünmüştü. Sessizlik kanında kol gezerken içinde büyüttüğü kızgınlık bir yerden patlak vermek için sızlıyordu. Yerin kurşun gri rengine bürünmüştü Ursula'nın gözleri. Ona bakmak Angélique için ölüme değer bir kaç eylemle eşdeğerdi. Kendi gücünü farkettirmek ve benliğin mazoşist ışıltısına kulak vermekti adeta.Bir kaç adım geri yürüdü ve konsolun üstünde yer alan siyah cama gözü ilişti. İçinde hiç bir hayat karesi yer almıyordu. Kapsayan karanlığa daldı gözleri. Eline aldı ve en köşede yer alan hafif ışıltıyı farketti. Ursula ilginç tasarımlara tutkulu biriydi. Odası öylesine farklı eşyalarla doluydu ki insan kendini yeşil zümrüt bir tılsımın parçası sanabilirdi.
    Dışarıdan şen ve gürültülü kahkahalar duyuluyordu. Önemsiz ve cılızdı ikisi içinde. Ama geçmişe çağrışımdı belki..

    ***

    Kasvetli bir gündü.Yağmur havayı delercesine yağarken eski bir klübenin içinde bilinmezlik karanlığında bekliyorlardı. Düşünmeden hızlı bir şekilde girmişlerdi bu klübeye. İçinde kim var ya da ne tür bir yerdir diye düşünmeden hızlı adımlarla koşarken bir yandan Ursula’nın söylendiğini duyabilmişti sadece. Şimdi klübede karanlığın içerisinde ısınmaya çalışıyorlardı. İlkbahar yağmuru olduğu için birkaç dakika sonra havanın eskiye döneceğine emindiler. Yağmur zamanın işleyişi yönünden olumlu sonuç verip yerini sırasını bekleyen güneşe bırakacaktı. Bu ilk yağmurda kalışları değildi. Klübenin zemini ıslak adımlarla dolmuştu. Jack bir köşede, duvarda asılı yer alan şekilleri incelerken Angélique ve Ursula onun karşısında ayakta durmuş konuşuyorlardı. Angélique ıslandığı ve yorulduğu için hayıflanırken arkadaşını içten gülümsemesi ile ısıtan Ursula dostluğun bulunmaz eseriydi. Güm! Ani bir gürültüyle etrafı sis ve duman sarmıştı.

    'Jack! Sen ne halt.. Ah hayır olamaz.'

    Yüzüne yayılan gülümsemeyi yok etmek için uğraşırken Ursula'nın kahkahaları klübede yankılanıyordu. Elinde bir kutu ve dumanların etkisiyle siyah noktalarla dolmuş bir yüz. Ursula gülmesine son vererek asasının zarif bir hareketiyle o muhteşem yüzün eskiye dönmesini sağlamıştı. Angélique içten bir gülümsemeyle karşılık verdi olanlara.

    ' Açmadan önce anlamalısın ne olduğunu. Herzaman küçük bir şaka çıkmayabilir.'

    ***

    Klübede yankılanan o kahkahalar ve şen sesler çok geride kaldı. Hayatın kutusundan ise gerçek bir şaka çıkmıştı şimdi. Kanı donduran ve yapabildiğine acıtan.. Yaşanması gereken ve uzaklaştıran.. Tekrar Ursula'ya döndü. Kandının kararlı sesine karşılık tekdüze bir mırıltıyla cevap verdi.

    ' Tekrarlanan görüntüler zaman kavramını yitirir,Ursula. '

    Soluk,beyaz ışıltısıyla bedenine can veren görüntüsüne baktı Ursula'nın. Gözlerinin içinde gri bir derinlik ve geçmişin perde arkası.. İşte, bunu bekliyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Zosia Silimauré

Büyüceşura Baş HakimiBüyüceşura Baş Hakimi
Zosia Silimauré



Patronus : Gergedan

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyPerş. Ekim 22, 2009 8:10 pm



Acı; fütursuz dilin küfürle buluştuğu andaki yerdi beden için, sözlerin yetebilmesi, altının ince bir dumanla çizilebilmesi için kıyılan bedeldi. Soluk, hayır… Nedenler kimsenin içinde varlığını bildirmez, gelir ve oturur, çöreklenir senin bedeninde, damarında gezen kan olur. Yok olmayan gölgelerin içinde saklanır, sen kaçmaya çalıştıkça o daha da inatla sana bağlanır. İzler bırakır, senle aynı sureti paylaşmış bedenler görebilir ancak bu çamurlu lekeyi. Senin tutkun olur bedenindeki bu yangın. Yüzünde taşıdığın sonsuz öfke son bulur yaş gökte, nemini verir senin ölük benizine buna rağmen son poyraz estiğinde ışık gizler onu yerdeki mahzene.

……

-Karanlık nedir?

“Açmazda bulduğun ay ışığıdır.”

-Neden ben?

“Çünkü sen ay ışığısın.”

-Ya o?

“O mu, o açmaz.”

*Heyy, nerdesiniz?

Karanlık gecede ay ışığı adıyla aynı adı taşıyan malikânenin soğuk verandasında ki siluetleri aydınlatıyordu. Ursula içerdeki ritüelden sıkılmış ve verandaya kaçmıştı, tırabzanın üstüne çıkıp tek ayağını öne doğru uzatmış diğerini de kendine doğru çekmişti. Her zaman yarı korumada ve temkinli… Arkasından gelen Jack’i ancak her zaman içtiği tütünün kokusundan fark edebilmişti.
O kanlı gecenin sabahında gözlerini açtığında ilk gördüğü yüzdü Jack. Ona en ağır yükümlülüğü veren dayanması için her türlü acıyı veren kişi…
Ona birkaç adım mesafede kalıp dumanı yüzüne üflemişti, bundan rahatsız olacağını bile bile yapması Ursula’yı deli ediyordu. Sinirle öne doğru atlamak istemişti genç kadın ama yine Jack her zamanki ağır zorbalıyla kızı engellemişti ve konuşmaya başlamışlardı.
Ursula bu akşam Jack’in tavırlarından rahatsız oluyordu sevgili arkadaşı Angélique’in onları yanlış anlamasından ödü kopuyordu, ilk defa birisine bu hayatında değer vermişti ve o melek yüzlü bir kızdı. Konuşma giderek daha derinlere doğru ilerliyordu ve bu onun merakını cezp etse de ona garip bir burukluk veriyordu. Adamın nefesini boynunda hissettiğinde ve son sözler Angélique’ten yankılandığında içinde kendine büyüttüğü bir nefret doğdu. Bunu yapamazdı, asla!

……

“Benliğinde sürdürdüğün boşluğun esiri oluyorsun anlaşılan Angélique çünkü tekrarlar ölümün saklambaç oyunudur.”

Kişi inandığı şeylerden saklanabilir, korktuğu gerçeklerden de... Belli bir zaman kavramını yitirdiğinden bekleyişinin içinde yadsınılmalar oluşur. Kendi yürüdüğü labirentte bir kişinin daha olduğunu biliyordu artık Ursula.

Ayın karanlık açmazının büyüsünü taşıyan karanlık çiçek; Angélique



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Angélique Killingsworth

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Angélique Killingsworth



Mücadele Tarafı : Karanlık Gece.
Rp Sevgilisi : Walter.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Kuzgun.

Gizli Oda - İntikamın Tohumları- Empty
MesajKonu: Geri: Gizli Oda - İntikamın Tohumları-   Gizli Oda - İntikamın Tohumları- EmptyPaz Ekim 25, 2009 3:30 pm

      ' İntikamın yere düşen tohumları;
      Yok eden sıvından ver içmek için bana,boş ve güçlü unutkanlığın tatlı merhemini ve lütfunu ödünç ver bana; yakın tut beni. Gökyüzünden hızla ayrılırken, gece boyunca saklanan yıldızları açığa çıkar.'


    Gri gözler, kobalt akımlarında yanan anıları deliyor,parçalıyordu. İnanılması güç bir süreç ve zaman kavramını yitirmişliğin acı çığlıkları dışında bir çemberdeydiler. Angélique.. Bakışlarının narinliği acının keskin bıçak darbeleri içinde kanını temizliyordu adeta. Ne bir ses, ne bir ışık, ne de siyah bir kan.. Hiç birşey yoktu şu an aklında. Ursula'nın beyazın saflığını barındıran teni geceye ışıltısını veren tek şeydi. Yönünü değiştirdi. Sert adımlarını sıklaştırıp bir kaç adım geri gitti. Yeniden işlenmiş ve yenilenmiş bir sağduyu, gecenin mavisine dalan gözlerinin anlatmak istediğini düşünüyordu.

    ***
    ' Jack'i gördün mü hiç? Benden kaçıyor adeta. Konuşmak için bile fırsat vermiyor. Merlin adına, nerede bu?'

    Aldığı yanıt sadece hayır anlamına gelen bir baş sallamasıydı. Bir nevi geçiştirme. Neler oluyordu? Bilmediği ve çevresinde dönen bir hologramın içindeydi sanki. Başını nereye çevirse bir soru işareti ekleniyordu. Ursula neden gözlerini kaçırıyordu? Jack'in davranışları yeterince sızlatıyordu içini. Buna inat son verilmeyen davranışlar çileden çıkarıyordu Angélique'i.

    Geceydi.. Zifiri karanlıkta bal rengi gözler naif bedene can veren tek gerçeklerdi. Sessizce ilerliyordu ormanın derinliklerine. Hayatta varolan diğer yarısı,Ursula, neden bu saatte en sevmediği yere gidiyordu? Bunun cevabını sessizce öğrenmek için adımlarını sıklaştırdı. Cübbesinin hışırtısına ayakları altında ezilen kuru otların çıkardığı sesler ekleniyordu. Ursula olağan hızıyla ilerlken Angélique ona yetişmekte zorlanıyordu. Sonunda ay ışığı ile bezenmiş açık bir alana geldiler. Ursula Angie'nin kim olduğunu çözemediği siyah bir karartıya doğru ilerliyordu. Geride, çalılığın arkasında kaldı ve beklemeye başladı. O karartıyı tanıyordu. Uzun kıvırcık saçlar ve sıska bir yüz.. Ursula'yı görünce ona doğru bir kaç adım atıp yüzünün ay ışığında daha net görünmesini sağladı.
    'Hayır..'

    Soğuktan titreyen bedeni şimdi yanıyordu. Sessiz bir çığlık ve dumansız bir yangın. Kül oluyordu gecenin mavisinde. Jack'in parmakları Ursula'nın saçlarında dolaşırken o manzaraya arkasını vererek kuleye geri dönmek için ilerlemeye başladı.. İçinde oluşan fırtınada boğulurken, Jack'in sevgisine boğulurken, nefret ettiği yaşam 'o' olduğun için gözlerindeki alevlerle ve üstündeki okyanusla, tutkulu özlemlere sürükledi onu..
    Ve içindeki öfkeyle sessizce fısıldadı.

    'Bana sensiz yaşayabileceğim bir hayat bağışla. .'
    ***

    Tüm anılar gerçekliği ile önüne serilmişti tekrar. Parmakları uyuşmuştu. Sıkıca kavradığı asasıyla havayı kırbaçladı. Anlık bir hareketti. Yere düşen kızıl kıvılcımlar arasında tekrar Ursula'ya doğru yürüdü. Gözleri ışıltısını kaybetmiş bir yıldız gibi çıkmaza sürüklüyordu onu. Sadece onun gözlerine bakıyordu. Gerçeği orda arıyor, sessiz çıldırışlarına bir yenisi ekleniyordu.

    ' Ölümün saklambaç oyunu.. Benliğim zaten ölü Ursula. Daha acısı var mı? '
    Cevap beklemiyordu. Hiç bir acı çektiğinden daha büyük olamaz düşüncesiyle hareket ediyordu. Sessizliğin ardından buruk dudaklarını oynattı.

    ' Zayıflık, aslında zaaftır.İntikam, aslında acıdır. Sakin parlak gece boyunca fırtına, sönmüş gözlerinin ardında.. Sebebi görmeliyim. Neden sen?'

    Lanet, gecenin özü, ona rehberlik ederken acıya savruldu tekrar.
    Tatlı intikam, iyileştirir.
    Zayıflık, aslında zaaftır.
    İntikam, aslında acıdır.
    Pençesinden kurtulamazsın..

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Gizli Oda - İntikamın Tohumları-

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-