AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Cennetten Cehenneme geçiş!

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPaz Ekim 04, 2009 3:08 pm

Zaman ~ Okullar kapandıktan bir hafta sonra
Mekan ~ Londra'nın en çok bilinen ve sevilen ormanlarından biri.
Kişiler ~ Bella Lazêrniã MAinley, Olivia Scarlett Isis, Caprice Anna Flower, Alexis L. Blanchefleur, Thomas Jhon Isis, Michael Dylan Cyrus, Trace Bill Cyrus, Eleanora Lizz Witherspoon, Amy Elãinê Kesty
Kurgu ~ Bir grup arkadaşın kamp macerası
Hava Durumu ~ Güneşli ve prıl prıl bir hava vardır. Gök yüzünde tek bir bulut tanesi bile göremezsiniz.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPaz Ekim 04, 2009 3:56 pm

Okullar kapanalı bir hafta olmuştu. O bir hafta adeta cehennem gibiydi Lazernia için. Etrafında hiçbir sevdiği yoktu. Çökmüştü… Ailesine katlanmak artık onun için daha zordu. Yatak örtüsünün beyaz olduğunu göre göre bir insan siyah der mi? İşte böyle bir aileyle nasıl başa çıkarsınız ki? Okulların açılmasına gün sayan Lazernia odasının küçük penceresinden dışarıyı seyrediyordu. On yaşında ki çocuklar dışarıda ki pırıl pırıl havayı fırsat bilmiş oynuyorlardı. Güneş en tepede bir ateş topu gibi parlıyordu. Küçücük odasının her yeri pembe renklerle doluydu. Bir hafta olmuştu ama hala arkadaşlarından bir haber alamamıştı. Eline telefonunu aldığı an Olivia’yı aradı. Ağlamaklı gelen ses tonuna aldırmadan fikrini açıkladı. ‘’Oliv! Ne yapıyorsun tatlım? .... Hazırlan kampa gidiyoruz. Biz kampa gitmezsek ben kendi başıma tahtalı köye ziyaret yapacağım!‘’ Gelen umut dolu sesle onayı almış saydı kendini Lazerniã. Telefonu kapatır kapatmaz başka bir numarayı çevirirken içinde ki umut kırıntıları büyüyordu.

‘’Caprice! Neredesin? .... Kampa gitmeye hazır mısın? ‘’ İşte! Yine bir onay! Coşkuyla armut koltuğundan zıplayan Lazernia hemen farklı bir numarayı çevirdi. ‘’Alexis. Ne haber tatlım? ….. Anladım canım. Biz kampa gidiyoruz, Caprice Oliv ve ben. Sende gelir misin? Lütfen? ‘’ Alexis’in mutlu ses tonunu duyar duymaz yeni biriyle konuşmak için kolları sıvadı Lazernia. “Lizz? Hayatım ne yapıyorsun? … Hım… Biz kampa gidiyoruz, Caprice, Alexis, Olivia ve ben. Gelir misin sende? ‘’ Bir sevinç dolu ses daha. Telefonunun kapanmasıyla Lizz’in çok sevineceği birini daha arıyordu. ‘’Thomas? Lizz ile beraber kampa gidiyoruz. Sende gelmek istersin diye düşünmüştüm.-‘’ Lazernia’nın adeta lafı kesilmişti. ‘’Nerede?‘’ Bu bir evet sayılırdı. Lazernia heyecanla anlatmaya başladı. ‘’Tüm malzemeleri ben getiririm. Asa hariç hiçbir şey getirmeyeceksin. Sadece… Kendine ayrı bir çadır getirsen iyi olacak. Sonra görüşürüz…‘’ Dedi ve hemen telefonu kapattı…

Kapının önünde arkadaşlarını bekliyordu. Kocaman çantanın içinde geniş bir çadır duruyordu. Lazernia’nın sırtında bir sırt çantası duruyordu. Kırmızı renklerle süslenmiş, daha çok bir dağ çantası gibiydi. Çantanın içinde lazım olabilecek birkaç malzeme ve kişisel eşyaları vardı. Elinde telefonuyla bekliyordu arkadaşlarını. Ama bir sorun vardı. Nasıl gideceklerdi ormana? Hemen telefonunu açtı ve bir otobüs şirketini aradı. Evinin adresini verdi ve kapattı. Gözü uzaklardaydı. İşte! Bir arkadaşı geliyordu. Olivia! Olivia Lazernia’yı gördüğünde adımlarını sıklaştırdı ve kısa sürede arkadaşının yanına vardı. Birbirlerine sıkıca sarılan iki dost bir süre boyunca öyle kaldı. Birbirlerinden ayrıldıklarında yanlarında Caprice bitivermişti. Caprice ile ilk önce Lazernia sarıldılar daha sonra Olivia ve Caprice sarıldılar. O bir haftanın hasretini giderecekleri belliydi. Yavaş yavaş Lizz, Alexis ve Thomas gelmişti. İlk önce gelen Alexis ile hasret giderdikten sonra Lizz ileride görünmüştü. Lazernia’nın gözleri Thomas’ı aradı. Gelmeyecek miydi?

Lizz ilede hasret giderdikten sonra Lizz’in ‘’Herkes burada olduğuna göre haydi gidelim artık‘’ sözüne Lazernia atıldı. ‘’Durun! Gelen bir kişi daha var!‘’ Parmağıyla Thomas’ı gösterdi. Thomas’ı gören Lizz önce çok şaşırmış daha sonra ise yüzünde büyük bir gülümseme olmuştu. Thomas yanlarına geldiğinde ilk önce Lizz ile öyle bir sarıldılar ki… Otobüs geldiğinde herkes eşyalarını alıp otobüse binmeye başladı. En sona Lazernia ve Thomas kalmıştı. Lazernia Thomas’a ‘’Çadır aldın mı?‘’ diye sordu. Thomas evet anlamında başını sallayınca. ‘’Tamam.‘’ deyip otobüse atladı. Thomas da binince araba hareket etti ve herkesin heyecanı yüzüne vurdu. Lazernia kağıda yazdığı ormanın tarifini şöföre verdi ve ekledi ‘’Bizi iki gün sonra almaya gelir misiniz?‘’ Olumlu cevapla birlikte Olivia’nın yanına oturdu ve yolculuk başladı. Caprice ile Alexis yan yana oturuyorlardı. Lizz ile Thomas da yan yana oturuyorlardı. Yolculuk büyük bir suskunlukla geçti. Arama yeşilliklerin arasında durduğunda Lazernia hemen çadır çantasını aldı ve otobüsten indi. Yemyeşil bir doğaydı. Ağaçların üzerinde uçuşan renk renk kelebekler öyle güzeldi ki… Lazernia ileride gördüğü ağaçsız bir düzlüğe doğru koştu ve durdu. ‘’İşte çadırı buraya kurabiliriz!‘’ diye bağırdı arkadaşlarına. Arkadaşlarıda oraya geliyorlardı. Çadırı kurmaya başladılar. Ama bu iş sandıkları kadar kolay değildi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Olivia Scarlett Isis

VII. SınıfVII. Sınıf
Olivia Scarlett Isis



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Tristan
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Golden Dog (Rottweiler)

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPtsi Ekim 05, 2009 12:01 am


Karanlık geceden ışıltılı sabaha dönüşte aralanmış bir camın hafif esen rüzgar sebebiyle çıkardığı gıcırtılar odayı sarmıştı. Karbeyazı bu evin üç katından ikincisindeki büyük pencere yavaşça sallanmaya devam ederken ortama hakim olan çiçek kokuları buldukları deliklerden eve doluşuyordu. Hızlı bir gıcırdamanın ardından iki el pencerenin tabanına yerleşmişti. Siyah saçları ve açık teniyle tezat oluşturan cadı, açık bıraktığı saçları ve beyaz askılı elbisesi ile camdan dışarıyı seyrediyordu. Kokuyu içine çektiğinde yüzünde oluşan tebessümün ardından gözlerindeki özlem bedenini ele geçirmişti adeta. Bir hafta önce tüm dostlarına, idolü olan Prf. Ursula'ya ve hayranı olduğu Prf. Galadriel'e veda etmişti. En önemlisi kalbinin onunla beraber uzaklara gittiği sevgisiline. Düşündükçe gözleri nemlenmeye başlıyordu ama ağlamamalıydı, bunlara sahip olmak ağlamayı değil mutlu olmayı sağlamalıydı. Sağ elini yavaşça gözüne götürerek nemini aldıktan sonra artık gülümsemeye içtenlikle devam ediyordu. Derin bir nefes alarak pencereyi serbest bıraktı. Kuşlar, Oliva'nın yavaş adımlarla pencereden uzaklaşmasının ardından çoktan yerini almışlardı. Ötüşleri tüm odayı kaplıyor ve büyük bir huzur veriyordu. Cadı melek resimleriyle dolu duvarlara sahip olan odasının içerisinde ona arkadaşlık eden kızı Queen ile kalıyordu. Sevimli Queen çoktan uyanmış ve kemiğiyle oynamaya başlamıştı bile. Gözlerini ona yönelten Olivia "Günaydın kızım." diye mırıldandı. Bir Muggle gibi yaşamayı seviyordu o, her ne kadar yorucu olsada bu hayat onu içine çekiyordu. Bu sebeple tüm dostları da o da cep telefonu sahibiydiler. Birden yükselen ses nereden geliyor olabilirdi? Muggle müzik grubu olan 3 Doors Down'un Here Without You adlı parçası yükselmişti odada ve evet bu ses telefonundan geliyordu. Elini narince masanın üzerine attığında tek hamlede telefonun kapağını açarak kulağına götürdü.

Telefondaki sesin sahibi günlerdir özlemini çektiği dostlarından Lazern'di. Hogwarts'da sürekli yanında olmuş ve onu hiç yalnız bırakmamıştı. Ayrılmaz ikili gibilerdi. İksir dersinde yaşadıkları ve tılsım yapmaya gayret ettikleri dersteki ölümle pençeleşişi sırasında onun yanında olan kişi. Sesi ağlıcaklı çıkıyordu elbette. Titreyen sesi "Lazern.... " diyebilmişti yalnızca. Lazern ise kendini tutan bir tonda ona kampa gitmek istediğini ve buna gerçekten ihtiyacı olduğunu belli eden sözler söylemişti. Onu görecek olmanın verdiği heyecan içerisinde büyük bir umutla " Ayyy, kesinlikle evet evet evet! Seni seviyorum Lazern." diyerek telefon konuşmasını sonlandırmışlardı. Kapatırken birbirlerine olan sevgilerini dile getirerek tatlı bitirişin ardından telefonun kapağı aynı hamleyle tekrar kapanmıştı. Artık Queen önünde durmuş, dilini çıkarmış ve kuyruğunu iki yana sallıyordu. "Gidiyorum annem, seni çok özleyeceğim..." diyerek kızını kollarının arasına alan cadı, kulaklarının arasına tatlı bir öpücük kondurdu. Odanın kapısına doğru ilerleyen adımları kapının kulbunu aşağıya doğru indirmesiyle son bulmuştu. Orta derecede, melodik bir sesle "Teyzeciğim..." diye seslendikten sonra değerli teyzesi çoktan oraya gelmişti. Durumu tatlı dille anlattığı teyzesi Queen'le yalnız kalacaktı bir kaç günlüğüne ve bu durumun karşısında nasiatlara başlamıştı her zamanki gibi. Olivia yavaşça ellerini teyzesinin yüzüne götürerek "Teyzeciğim, tamam... Dikkatli olurum sultanım sen merak etme. " diyerek onun o tatlı yanaklarına öpücük bırakmıştı. Gerekli eşyaları alındıktan sonra hazır olacaktı ve teyzesinin yardımıylada o işleri halletmişti. Şimdi sıra Lazern'in evine gitmekteydi.

Yola koyulmuştu ve bir kaç dakika içerisinde kendini Lazern'in yanında buldu. Onu sıkı sıkı kucakladıktan sonra gelen tüm arkadaşların ardından abiside onlara eklendi. Bu kalabalıklaşan kişilerin hepsini bu kadar özleyeceğini hiç tahmin edememişti. Mugglesal yaşama olan sempatileri onların otobüsle gitmelerine yol açmıştı bu kampa. Yavaş yavaş doluştukları otobüste dostu şoföre iki gün sonra kendilerini geri dönerek almalarını rica edince aldığı onayla beraber yanına oturdu. Arka taraftan aşk kokuları geliyordu... Hasretleri bir hafta değil bir asırmış gibiydi. Kısa sürede varmış olmaları sebebiyle düzgün konuşamamışlardı bile. Hızlıca herkes arabadan inmiş ve eşyalar çıkarılmıştı. Olivia ağabeyinin mutluluğunu izlemekten büyük keyif alıyordu. Çadırı kuracakları yer bulunmuştu, sıra onu kurmaktaydı. Herkes bir yerden işe yardım ediyor ve bu yemyeşil doğaya kendini bırakıyordu. Ama birileri fazla kapılmış olmalıydı ki her an eline o koca çekici indirecek hale gelmişti. Gözleri Lizz'de olan kişi kim olabilirdi ki? Thomas'ın çekiçli elini kavrayarak hızlıca "Bence işine ya da kalbine yönelmelisin. İkisi bir arada olmaz ağabeyciyim." diyerek ona göz kırptı. Ortam oldukça güzeldi ve istediği kişiler yanındaydı. Sadece profesörleri ve sevgilisi eksikti. İç çekişlerin yeri değildi ama dayanamayarak yüzünde bir solgunluk belirdi. Yavaşça ama doğru biçimde kurdukları çadır artık hazırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alexis J. Blanchefleur

GezginGezgin
Alexis J. Blanchefleur



Mücadele Tarafı : Darkshine
Rp Sevgilisi : Yok =(
Kan Durumu : De race
Patronus : Balbasar seni seçtim xP

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyÇarş. Ekim 07, 2009 1:08 am

Uykusuz kan çanağı gözlerle birlikte yatağında oturuyordu. Okullar kapanır kapanmaz Londra'ya gelmiş kuzeni Hannah'nın yanında kalıyordu. Ama yine de mutlu değildi. Bu dönem onun için hep endişe içinde geçmişti. Sürekli takip edildğini zannediyor her an bir tehditle karşı karşıya kalmaktan kafayı yemiş bir haldeydi. Paranoyak hareketleri ile Fransa'ya gitmeyi aklının ucundan geçirmediği bir gerçekti. Bu tatilini farklı bir şekilde yapacaktı. Bir muggle gibi davranacak denenmemiş şeyler deneyecekti. Telefon bile almıştı bunun için. Olivia, Lazernia ve bir çok arkadaşı telefon almıştı. Bu şekilde her an haberleşebileceklerdi.

Telefonun titrediğini farkettiğinde birden irkildi. Arayanın Lazernia olduğunu görünce rahatladı. "Efendim? Kamp mı..? Neden olmasın? Tamam tatlım geliyorum" deyip telefonu kapattı. Hazırlıklara başlamalıydı şimdiden. Hiç düşünmeden evet demişti ama iyi şeyler olacağından emindi. Kamp güzel geçecekti özellikle yanında dostları olunca. Kahverengi sırt çantasına iki kitap koydu. Kişisel eşyalar ve telefon..Ne olur ne olmaz diye asasını da yanına aldı.

Tamam bir muggle gibi davranmak hoştu ama savunma büyülerini de gerektiğinde kullanmalıydı. İki tane şort, bir kaç badi koyup şans getiren kolyesini de özel kutusuna koyup çantanın küçük gözüne yerleştirip hazırlıklarını tamamlamış oldu. Giderken giyeceği kıyafetleri de geçirdi üstüne; kısa bir kot şort, üstüne dar siyah badi ve kolyesi tabikide. Saçlarını düzleştirip arkadan toplamıştı. Hafif bir makyaj ile görünümünü tamamlamış ve çantasını sırtına geçirmişti. Odasından çıkıp merdivenlerden aşağı indiğinde Hannah şaşırmış bir ifadeyle ona bakıyordu.
" Nereye Alex?"
"Arkadaşlar kamp planı yapmışlar beni de çağırdılar...Şey senin için sorun olmaz değil mi?" Hannah'nın ona kırılmasını istemiyordu. Gülümseyen suratını görünce içinden derin bir nefes aldı.
" Hayır tatlım keyfine bak. Yalnız gözlerin kan çanağı..Uyuyamadın değil mi yine?" Bu soruya mavi gözlerini devirerek susmakla yetindi Alexis. Neden uyuyamadığını henüz tam kendisi bilmiyorken başkasına bir açıklama yapmayı sevmezdi.
"Sonra görüşürüz canım. Teyzemi öpersin artık benim yerime" diyerek ona sımsıkı sarıldı ve kapıdan çıkarken el salladı. Artık tek düşünmesi gerektiği kamp olacaktı. Lazernia'nın evine gittiğinde arkadaşlarını görünce dayanamayıp çığlık attı. Hepsi teker teker kucaklaşıp özlemini giderdi. Otobüs geldiğinde herkes eşyalarını koyup koltuklara yöneldi. Alexis Caprice ile yan yana oturuyor sohbet ediyordu. Buna rağmen herkes suskundu. Yeşilliklerin olduğu bir yerde durunca


Alexis çantasını yere koyup kollarını iki yana açarak doğanın o mis gibi kokusunu içine çekti; "Güneş,doğa, huzur ve eğlence...Harika!" deyip Lazernia'nın sesi ile kendine geldi. Kıkırdayıp onun yanına doğru yöneldi. Şimdi iş çadırı yapmaktaydı...Bu o kadar kolay olmayacaktı ama yine de dostlarlıyla birlikte her işin üstesinden gelebilirlerdi. "Evet çadır işini iyi bilen var mı aranızda?" deyip cevap bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/alexis-jasmin-bl
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyÇarş. Ekim 07, 2009 9:52 am



“Yok canım değil, o çalan şey anne, yani benim şeyim... Y anne neden beni böyle baskı altında tutuyorsun? O bir hediye sana kaç kere söyleyeceğim!
“Bayanna Flower, size son ken söylüyorum o muggle hırdavatı gün sona ermeden bu evden gidecek. O kadar.”
“Ama anne,”
“Konu kapanmıştır.”

Caprice koşarak mevdivenleri tırmandı ve bir hışımla odasına girdi. Muggle yapımı telefon yastığının altında son ses çalıyordu. Annesinin muggle eşyalarını kullanmama yasağını deldiğinin farkındaydı ama, Alex’in ona aldığı bu hediyeyi de atamazdı ya!

“Alo, selam tatlım. Ciddi misin? Annem izin verir mi? Ya bana bırak tamam, eşyalarımı alayım hemen yanınızdayım.”

Caprice kamp kelimesini duyduğunda telefonu odanın diğer köşesine attığı gibi odadan fırladı. Az önceki kabahatinin üzerine annesin ona izin vereceğini düşünmemişti ama o heyecan ce kanında akan adranalinle odadan fırlayı vermişti işte.

“Anne lütfen, ama bak...”
“Anna, sana son kez...”

Kızını ne kadar sevse de uslu bir çoçuk omadığını biliyordu. Babasının devamlı orada, burada olması kızı çok kötü etkiliyordu. Bayan Flower’ın en korkulu kabusu kızı Caprice’nin de babası gibi gezgin olmak arzusunun olmasıydı. Ne yaparsa yapsın gidecekti, otoritesini kaybetmeden halletmeliydi. Elinde asası bılaşıkları yıkanmasını gözlerken kızına gözlerini dikti.

"Yanına kardeşini de alacaksın.”
“Anne ama bu”
“Kardeşini almazsan gidemezsin.”
“Jason olmaz”
“Evet olur.”
“Tamam, sen kazandın anne , gitmiyorum.”
“İyi o zaman. Yalnız sen gene de eşyalarını topla, senin kamp işi olmadığına göre kardeşinin arkadaşlarıyla birlikte yaz kampına gidiyorsunuz.”
“Beni öldürebilirsin anna ama asla o veletlerle beni..”
“Hazırlan Caprice, Jason’u da tabi, bir saat sonra sizi kontrol edeceğim”

Caprice bir an yerinde kalakaldı. Kızlara aşırı düşkün on yaşındaki erkek kardeşiyle kızlar kampında ne yapacaktı! Bir tane Jason yeterinde belalı idi, ondan oonlarcasıyla bir arada kalma fikri Caprice’nin yerinden fırlamasına neden oldu. Dalgacı, şakacı hatta, çapkın da olsa o on yaşında bir veletti, Caprice’ye ne kadar zorluk çıkarabilirdiki(?)

İki saat sonra Caprice kapınn önünde Jason’la hazır bekliyordu.

“Bana bak bücür, orada kızlara asılmak yok, eteklerin altına bakmak yok, daha da önemlisi, hiç bir kızı öpmek yok.”
“Ama Capi, onlar beni öpmek isterlerse karşı koyamam ki!”
“Espri yapmıyorum küçük yakışıklı bücür, onlar benim dostlarım ve kargaşa istemiyorum.”

Anne Flower sırt çantaların tek tek kontrol ederek onları yüzünde geniş ve hınzır bir tebessümle yolcu etti. Bir annenin zaferi, bakalım başına buyruk Caprice o haylaz Jason ile ansıl baş edecelti? Anne Flower yaptığı içten memnun kaldığı yerden evi toplamaya devam etti.

Caprice asasını çekip kendini ve Jason’u cisimlesiğinde ilk durakları arkadaşının evi değldi. Köhne yıpranmış bir kulübenin yanında iki kardeş durmuş tartışıyordu.

“Bunu yapamazsın Capi!!!”
“Evet yaparım”

Ve bir pat sesiyle Jason kırmızı bir güle dönüvermişti. Caprice durumu arkadaşlarına açıklayana kadar cebinde daha güvenli olacaktı. Bir sonraki durağı arkadaşının evinin kapısıydı. Kulaclaşıp hasret giderdiler. Koca otobüs geldiğinde gülmek ne kelime o kahkahadan ik büklüm olmuş yerde tepiniyordu.

“Kızım varya, annem bunu görse kalbi dururdu, muggle gibi otobüse mi bineceğiz, yahu cisimlenmeyi öğrenmek için bunca yıl bekledikten sonra, neden onu kullanmıyoruz? Süpersin kızım ne diyeyim.”

Gülüşmeler ve şakalaşmalar eşliğinde kamp yerine ulaştılar. Kimisi muggle’lar gibi elinde çekiç çivi araken kimileri etrafa bakınıyordu. Bunca insanın üst sınıfta bir bücüyü grubu olduğuna kimse inanmazdı. Caprice sırt cantasını yere bıraktı ve içinden kare şeklinde bir kutuçıkardı. Mavi benekli kutu yerde büyülü sözlerle şekildeğiştirirken, eğilip bükülen desenler ormanda bir gökkuşağı var izlenimi doğurdu. Uzaktan izlemek de hoştu. İşi bittiğinde çadırı dışarıdan tek kişilik küçüçük bir bez parçasını andırıyordu. Arkadaşlarına ukala bir bakış atarak çadıra girdi. Cebindeki gülü çıkararak büyülü sözleri fısıldadı. Jason öfkeden kıpkırmızı olmuş, heykel gibi karşısında duruyordu.

“Hadi minik bücür, buna mecburdum, biliyorsun” Ses yok. Omuzundan tutarak onu dışarıya çıkardı.

“Hey millet, buraya bakın. Kampımızda bir yakışıklı daha var.” Kardeşini omuslarından iterek öne doğru çıkardı "Bu Jason, kardeşim ve kampta bizimle kalacak.” Onlara şimdi nasıl anlatacaktı, kimi anlamayacak yaşayacak öğrenecekti. “Ve kızlar on yaşında olduğuna bakmayın çok çapkındır.”





Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPtsi Ekim 12, 2009 8:04 pm

Güneş perdenin kenarından sızarak tam da gözünün içine yansırken yorganını yorgun bir savaşçı gibi üzerine çekti ve gelen güneşten kendini korumaya çalıştı bir süre. Telefonunun çalması ile uykusu tekrardan bölünmüştü ve Oflayarak yorganı başından attı ve telefonuna uzandı. Konuşan Lazern'di. '' Uykudan uyandım tatlım. Ne? Kamp mı? Gerçekten mi? Tabi ki geliyorum bensiz hiç olur mu? Ayıp ettin. Hadi öptüm tatlım orda görüşürüz. '' diyerek arkasından tekrardan öpücükler yolladı ve sevinç çığlıkları atmaya başladı. Bu kamp gerçekten iyi gelecekti. Hazır okullarda kapanmıştı. Eleanora'nın aklında bir kişi daha vardı. Acaba Thomas'da gelecek miydi? Onun gelmesini o kadar çok istiyordu ki. O kamp onsuz hiç çekilmezdi doğrusu. Diğer arkadaşlarının geldiğine çok seviyordu kamp gerçekten istediği kişiler geldikçe çok eğlenceli ve süper saracaktı bu kesindi. Hemen yatağından fırlayarak hazırlıklara başlamıştı bile.

Çantasını hazırlamıştı. İçinde fazla bir şey yoktu ama yine de kendine ait ve oralarda eğlenebilecekleri şeyler koymuştu çantasına. Biraz ağırdı ama değecekti. Adımlarını Lazern'in kapısının önüne hızlı hızlı atmaya başladı. Kamp için sabırsızlanıyordu. Lazern'in kapısının önüne yaklaştığın da ondan önce Olivia, Caprice ve Alexis gelmişti bile. Onları çok özlemişti. Bu bir hafta sanki bir asır gibi gelmişti adeta. Hemen kızların yanına koşarak gitti. Oliv, Caprice ve Alexis ile hasret giderdikten sonra sonra Lazern ile hasret giderdi. Artık herkes tamamdı. Lazern'e bakarak '' Herkes burada olduğuna göre haydi gidelim artık. '' dedi. Fakat lafını söyledikten bir kaç saniye sonra Lazern Gelen bir kişi daha var dediğinde. Şaşırmıştı kim olabilirdi ki? Gözlerini yola doğru kaydırdığın da gelen Thomas'tı. Gözlerine inanamıyordu. Onun geldiğine ilk olarak şaşkın gözlerle bakıyordu ve daha sonra kendine gelerek yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu. Bu kamp gerçekten onun için harika geçecekti. Çünkü yanında sevdiği kişiler vardı. Özellikle de Thomas. Onu bir haftadan beri öyle çok özlemişti ki. Thomas yanlarına geldiğin de bir den Eleanora'ya sarıldı. O da boş durur mu kollarını ona doğru sardı ve sıcaklığını ona hissettirdi. Bir süre öylece kaldılar. Eleanora sarılırken kulağına fısıldadı. '' Bir an için gelmeyeceksin sanmıştım. '' dedi ve şaşkınlığını tekrardan gözleyerek sanki onu beklediğini belirtti. Ama gerçekten bekliyordu. Aklından çıkmamıştı hiç.

Otobüs sonunda gelmişti ve herkes eşyalarını otobüse yükledi. Eleanora, Thomas ile birlikte oturuyordu. Ona bakarak boyuna gülümsüyor ve bir şey söylemiyordu. Ne diyeceğini bilmiyordu. Onunla balodan beri ikinci kez böyle yan yana gelmişti. Onu gerçekten çok özlemişti. Bir şey söylemese bile hareketleriyle belirtmek istemiş olsa gerek Thomas'ın elini tuttu ve başını omzuna yasladı. Yüzünde ki gülümseme hiç eksik olmuyordu ikisinin de. Yolculuk boyunca öyle kaldılar. Çok mutlu görünüyorlardı. Bunları gören kızlar da gülmeden edemiyorlardı. Bir süre sonra kamp alanına gelmişlerdi. Güneş, doğa, huzur ve aşk bunların hepsini bir arada bulmak bu kadar kolay olmayabilirdi ama Eleanora için şuan çok kolay ve yanında olduğu bir şeydi. Yüzünde ki gülümseme hiç eksik olmuyordu suratından. Otobüsten herkes inince çantalarından çadırları çıkarttıktan sonra çadır kurmayı bilen bileri yok gibiydi. Ama elbette biri çıkardı tabi bu erkeklerden olacaktı. Onlar nasıl kuracaklarını düşünürken Caprice çoktan çadırını kurmuş içine yayılmıştı bile. '' Ohh ne rahat sen kur çadırını bize yardım etme hıh. '' diyerek ona baktı ve gülümsedi. Kızlara bakarak nasıl kuracaklarını anlamaya çalışıyorlardı. Thomas bir süre sonra aradan çıktı ve yiğitçe araya fırlayarak çadırları kurmak istediğini söylediğin de. Eleanora ona ikinci kez hayranlıkla bakıyordu. Gerçekten çok centilmen bir erkekti.

Tüm çadırları kurduktan sonra Thomas'ın adeta bir iğneyi kaldıracak gücü kalmamış gibiydi. Ama bunu Eleanora'nın yanında belli etmemeye çalışıyordu. Eleanora ona gülümseyerek yanına gitti. '' Yorulmuşa benziyorsun. Ee tabi o kadar çadırı kurmak kolay değil ama hepsi güzel olmuş teşekkür ederim arkadaşlarım adına. '' dedi ve elini turarak yanına oturdu. Biraz olsun yorgunluğunu gidermek istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPtsi Ekim 19, 2009 5:37 pm



Çanlar çalıyordu. Peki ama çanlar kimin için çalıyordu! Caprice minik kardeşini -ki her ne kadar o kensdisini büyük görüyorduysa da- kaptığı gibi çadıra geri döndü. Annesinin ona verdiği yeşil mandaldan “dan dan”, diye yüksek tonda sesler geliyordu. Caprice eline mandalı aldığı gibi sol başparmağını metal çubuğa değdirdi.

“Efendim anne. Ama anne daha yeni gelmiştik, ya ama.. Ama.. Tamam geliyoruz.”

Kardeşine toplanmasını söylemek yüzündeki acıyı daha da derinleştirmişti. Hızlı adımlarla Bella’nın yanına giderek aklına gelen en doğru kelimelerle arkadaşından özür diledi.

“Ya kusura bakmayın, babam dönmüş, benim hemen geri dönmem gerekiyor. Ya lütfen yüzünüzü asmayın babam, biliyorsunuz, senede bir defa görebiliyoruz yüzünü.”

Tepeden yüzüne düşen yağmurun ilk damlasıyla dostlarını tek tek kucakladı. Kardeşini de yanına alarak, küçük çapkınla birlikte saniyeler içinde cisimlendi.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Isabella Mainley

VI. SınıfVI. Sınıf
Isabella Mainley



Mücadele Tarafı : Arspegus
Rp Sevgilisi : Mr. Porell
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Jaguar

Cennetten Cehenneme geçiş! Empty
MesajKonu: Geri: Cennetten Cehenneme geçiş!   Cennetten Cehenneme geçiş! EmptyPtsi Ekim 19, 2009 8:47 pm

Çadır malzemelerini çıkarmış kurmaya uğraşıyordu çadırlarını... Buda nasıl bir iştyi böyle? Ne kadar zor! Thomas biraz öne çıktı ve çadırla uğraşmaya başladı. Bayağı iyi gidiyordu aslında... İşi bittiğinde çadır çok güzel olmuştu ama Thomas çok yorulmuştu. Bir taraftan çadırına kurulmuş, yayılan Caprice alaylı gözlerle bakıyordu. Neden asa kullanmamışlardı ki? Neyse artık olanda olmuştu ya. Çadıra iyice yerleşen Lizz, Lazêrniã, Oliv ve Alexis artık iyice rahatlardı. Caprice'in kardeşinin de gelmesine sevinmişti aslında Bella. İçinde ki tek burukluk sevgilisinin yanında olmamasıydı ama şimdi bunu düşünüp üzülmek istemiyordu. Mutlu olup eğlenmek istiyordu. Gözleri ileriye dalmış Matthew'ı düşünürken yanında Caprice'i hissetti. Arkasını dönüp Caprice'e baktı ve anlattıklarını dinledi. Ne yani gidiyor muydu? Ama o da haklıydı elbette... Babasını kırk yılda bir görüyorlardı ve gitmeliydi. Anlayışla başını salladı ve hasretle arkadaşına sarıldı. Herkesle vedalaşdıktan sonra Caprice ve kardeşi cisimlenerek evlerine gittiler...

Ateş kurulmuş ve etrafına dizilinmişti. Ormandan yükselen korkunç ulumaları bastıran; Olivia'nın sesi eşliğinde söylenen şarkılar ve şarkılara eşlik eden ateş cızırtıları... İnsanın ruhuna yapılan bir pansuman gibi etkisini gösteriyordu. Tam o sırada ateşten yükselen bir kıvılcım kızların çadırına doğru kaydı ve alev aldı. Yerinden fırlayan Lazern, asasını hemen çıkardı ve "Aguamenti!!!" diye haykırdı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Cennetten Cehenneme geçiş!

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-