Rosalie, Eleanora'nın son sözlerinden sonra böbürlenerek konuşmasına devam etmişti. Bu kızı çok seviyordu. Çok doğal ve çok güzel bir kızdı. Belki de bu kadar doğal oluşunu seviyordu bilinmezdi. Tam salona girecektik ki Caprice var gücüyle Rosalie'nin boşnuna sarıldı. Neredeyse kızın boynunu kıracaktı. Eelanora onlara şaşkın bakışlarla baktı ve gülümsedi. Hufflepuff Stars'ın başkanı da gelmişti. Evet, bu parti gerçekten süper geçecekti. Buna inanıyordu. Caprice sarılma faslından sonra Eleanora ve Alexis'e selam verdi. Kızlarla gülümseyerek ona selem verdi. Şimdi partiye gelmedik bir kaç kişi kalmıştı onlar da gelirse tam olacaktı. Eğlenmeye başlayabilirlerdi. Kızlar diğerlerini içeri de bekleme fikrini iyi bulmuşlardı. İçeriye girdikten bir kaç saniye sonra Paula'nın sesleri salonun içinde çınlıyordu adeta. Herkes Palua'ya yoğunlaşmıştı. Kız bağırışlar içinde salona girmişti. Hepsi çok neşeli görünüyordu. Tabi böyle güzel organizasyon da neşeli olmamak elde değildi. İçeri de hafif bir müzik çalmaya başladı. Caprice'nin yine her zaman ki gibi eğlence damarları kıpraşmıştı. Yeni eğlenelim millet diye bağırıyordu. Sanırım bu parti de sadece kızlar olacaktı. Ama çok az kişi vardı. Biraz da erkekler olsaydı. Caprice dans pistinden kendini atarak yanlarına geldi. Rosalie'nin kulağına bir şeyler fısıldıyordu. Eleanora tam onlara '' Aa! Kızlar ayıp değil mi? Toplum içinde fısır fısır olmuyor ama. '' dedikten sonra gülümsedi. Caprice eliyle kapıya işaret ettiğin de kapıdan 4 tane birbirinden yakışıklı gençler gelmişti. Herkesin dikkatleri oradaydı. Eleanora büyülenmişti adeta onları orda görünce. Alexis'i dürttü ve '' Bunlar da kim? '' dedikten sonra gözlerini onlardan alamıyordu. Caprice hepsini teker teker öptükten sonra dans pistine çıktılar. Biri ile çıkmak isterdi tabi ama kendi kendine '' Onlar bana bakmaz ki. '' diyemeden edemedi. Sadece arkadaşları ile birlikte bakmakla yetindi. Başka ne yapabilirdi ki.

“ Bunlar kim ya? “ dedi Rosalie kısık bir ses tonu ile. Sadece kendi kendini duyabiliyordu. Şaşkına dönmüştü. Bir grup genç erkek bara girmişti. Bu kesin Caprice’ in işiydi. İçinden *ah kızım sen akıllanmayacaksın* diye geçirdi ve hafifçe sırıttı. Caprice hemen kendine bir tane ayarlamıştı bile. Ayrıca Rosalie’ e bakıp sesli kahkahalar atması gerçekten komikti. Rosalie de şaşkın bakışlarından sıyrılıp arkadaşının komik tavırlarına karşılık vermek istercesine gülmeye başladı. “ Ah Caprice ah… “ dedi iç çekere. Daha sonra Eleanora da kendine bir tane ayarladı. Rosalie “ Yuh artık sanırım sıra bana geliyor, ben kaçayım yavaştan. “ dedi yine kendi kendine fısıldayarak. Çocuklardan biri Rosalie’ in yanına geldi. Genç kız ise sadece nazikçe gülümsemekle yetindi. Siyah saçlı, saçlarına ise değişik bir stil vermişti çocuk. Gözleri ise yemyeşildi. “ Nasılsın tatlım? Bu gece beraber takılmak ister misin? Adım George. “ dedi sırıtarak çocuk Rosalie’ e. “ Ah, şey ben lavoboya gitsem iyi olacak. “ diyerek sıyrıldı aradan Rosalie. Hemen Caprice’ i kolundan tuttu ve ona mavi gözlerini dikerek, “ Kızım ne yaptın benim bir sevgilim var unuttun mu? Bu sarkıntı çocuk bana yapıştı. “ dedi ondan medet umarcasına. O anda göz ucuyla çocuğa tekrar baktı acaba hala kendisine bakıyor mu diyerekten. Evet, durmadan ona bakıyordu. Hemen kafasını tekrar Carpcie’ e doğru çevirdi ve ofladı. “ Şimdi lavaboya gitmeliyim yoksa yalan söylediğimi anlayacak. “ dedi gülerek. Ona göz kırptı ve koşar adımlar ile kendini lavaboya attı. Upuzun ayna vardı. Hemen aynanın karşısına geçti ve kendini izledi. Deliler gibi kendi kendine gülmeye başlayan Rosalie aslında bu durumdan hiç hoşnut değildi. Eğer Marcus burada olanları öğrenirse , olay olurdu. En iyisi bu çocuğu nasıl atlatacağını düşünmekti. Düşünüyordu, fakat hala geçerli bir çözüm bulamamıştı. Kendini lavabonun en uç köşesine saklamış orada bekliyordu. O sırada kapının ucundan gelen bir ses onu korkutmuştu. “ Hey tatlım işin ne zaman bitecek acaba? “ dedi . Evet bu o çocuğun yani George’ in sesiydi. Rosalie –eyvah- dercesine eliyle ağzını kapattı ve tekrardan düşünmeye koyuldu. “ Benim işim uzun sürebilir bekleme sen beni. “ dedi o anda ağzında geveleyerek. Saçmalamıştı ama çocuğun gitmesini sağlayabilmişti. “ Peki. “ diyerek çocuk gitti. Çocuğun gitmesiyle bir *oh* çeken Rosalie aynada kendine bakmaya devam etti.

Parti yavaş yavaş hareketlenmeye başlamıştı. Caprice'in tanıdıkları erkekler Alexis'in onlara hayranlıkla bakmasına neden olmuştu. Eğlenmek ve flört. Alexis asla vazgeçmezdi bu iki şeyden. Bu akşamın süpriziydi bu. Bir tanesi vardı ki; kumral saçlı ela gözlüydü. Utangaç ama bir o kadar da çekici bakıyordu. Gözlerinin içi gülüyordu adeta. Alexis gözlerini ondan alamadı. Bu yakışıklı da Alexis'in mavi gözlerinden etkilenmişti. Her yerde dikkat çeken gözleri yine başarmıştı bu işi. Alexis çocuğa karşı gülümsedi. Yanına gitmek istiyordu aslında. Arkadaşlarına baktığında hepsi biriyle ilgileniyordu. Alexis çocuğun yanına gitti ve;
- Hey, dans etmeye ne dersin? diyerek gülümsedi ona. Çocuk Alexis'in elinden tutarak piste doğru sürükledi onu. Alexis başta biraz tutuk olsa da çocuğun dansı sayesinde ısınmaya başladı ve kıvrak belini oynatmaya başladı. Çocuk onu döndürüyor belinden sarıyordu. Sanki uzun zamandır tanışan bir çift gibilerdi. Alexis dayanamayıp;
-Adın ne? Ben Alexis.
- Darren. Çok güzel bir ismin var
Alexis biraz kızardığını hissetti. Ama "Sağol" deyip dansına devam etti. İlk defa birisinin yanında kendini bu kadar neşeli hissetmişti. Darren'ı bir daha nerede görecekti bilmiyordu. Ama çok isterdi. Darren gözleriyle konuşuyordu. Etkilenmişti o da. Slow bir şarkı çaldığında dansları konuşacaktı. Ama şimdi hızlı dansın zamanıydı. Alexis dalgalı saçlarının savurarak dans etmeye başladı Darren'ın etrafında. Darren ise ona eşlik ediyor böylece harika bir ikili oluşturmuşlardı. Bir ara yorulduğunda viski almak için barın bulunduğu yere gitti. Darren peşinden ayrılmıyordu. Alexis orada bulunan bar taburesine oturdu ve gecenin akışını izledi. Eleanora çok mutlu görünüyordu. Caprice çılgındı zaten kendini sevgilisinin(!) kollarına atmıştı. Alexis ise bir ara Darren'a baktı. Kalbi delicesine çarpıyordu. İlk görüşte aşk mıydı bu yoksa? Parti tüm hızıyla devam ediyordu. Birazdan tekrar pistin yıldızı olmak için harekete geçecekti.

Parti gittikçe hareketleniyordu. Herkes çiftini bulmuş dans ediyordu. Gözlerini Darren'dan ayıramıyordu. Alexis elindeki viskiyi bitirince Darren'ın elinden tutup onu piste sürükledi. Tekrar dansa başlamışlardı ve bu sefer ikisi de birbiriyle yarışıyordu. Alexis'in mor askılı elbisesi pistin ortasında çok göz alıcıydı. Darren ise Alexis'ten her geçen saniye daha da etkileniyordu. Gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Bu sırada Eleanora Caprice'in olduğu yere çıkmış '' Partinin daha eğlenceli geçme için Kahire'den özel olarak getirttiğim Dansöz Lola'yı taktim etmek istiyorum. " Bir dansöz geliyordu. Alexis ellerini kuvvetlice çırpıp alkışladı ve hafif bir çığlık attı. Herkesin gözü dansözdeydi. Lola çok tatlı ayrıca bir o kadar da çekiciydi.

Herkes pistin ortalarında dans ederken Darren Lola'ya takılmış bir biçimde bakıyordu. Alexis buna bozulmuştu. Suskunluğunu koruyamamış kıskançlığını ele vermişti;
-Düşseydin kızın içine
-Efendim?
-Yok bir şey. Ben oturuyorum. Sen Lola ile dans edersin artık.
diyerek bar taburelerinden birine oturmuştu. Bu kıskançlığı aslında bir bakımdan küçük bir şakaydı.