AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Aaron Marcus Darwyn

GezginGezgin
Aaron Marcus Darwyn



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : .......
Kan Durumu : safkan
Patronus : Anka kuşu

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPaz Haz. 28, 2009 4:29 pm


Zaman;Haftasonu
Kurgu:Lonwart Düello Salonunun eşsiz güzelliği bugün tüm Cesur Savaşçılar grubu üyelerine açılmış. Kapıdan geçmenizi sağlayacak tek şey gruba özel bir şifre. Yani kimse sizin çalışmanızı engelleyemeyecek. İçeri girdiğinizde grup başkanı Marcus'u bulacaksınız. Ve karşıya baktığınızda. Grup üyeleri sayısı kadar elinde asa olan mekanik bir aletle karşı karşıya kalacaksınız. Marcus size hangi büyüyü yapmanız gerektiğini söyleyecek
Rp Out:Giriş Rp'lerini yapabilirsiniz. İlk giriş rp'lerinden sonra ben yazacağım ve sonra siz ikinci bir rol oyunu yapacak ve büyüleri söyleyeceksiniz. Ve zarlar atılıp size sonuçları söylendikten sonra en son çıkış rp'si yapacaksınız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/aaron-ma
Ignatius Rhea

VII. SınıfVII. Sınıf
Ignatius Rhea



Mücadele Tarafı : davşan

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPaz Haz. 28, 2009 5:18 pm

Toplantılar, dersler, gizli buluşmalar, arkadaşlıklar... Bunlar ve bunların gibi birçok kavramın arasında sıkışıp kalmış olan Denysia, derin bir nefes almakta güçlük çekiyordu adeta. Her şey üst üste geliyor ve içinden çıkılmaz hale geliyordu. Yapmadığı ödevlerinin üst üste gelmesi de cabasıydı. Her boş vaktinde onları tamamlıyor; eksiklerini gideriyordu. Hogwarts'a gelmenin dahiyane bir fikir olduğunu söyleyen oydu, monoton bir hayata adım atacağını söyleyen ise ablası. Ablası, üvey ablası elbette. Ama bu küçücük yaşta nereden bilebilirdi ki burnunun sıralarda sürüneceğini? Bazen Hogwarts'a gelmek ona kabus gidiydi, kaydını aldırmayı ciddi ciddi düşünmüştü bile. Krizlerinin sonu ise gelmiyordu, sinir krizleri geçiriyordu adeta. Ama, bu karmaşanın içerisinde bir kavram onu havalara uçuruyordu; gizli örgütlenmeler. Hogwarts'ta kalmasının tek nedeni buydu. Haftada veya ayda en az bir kere yaşanan toplantılarda adeta diğerleri gibi mest oluyordu.

İşte bugün de onlardan biriydi, toplantılardan birine katılacaktı. Bu çalışmalar özellikle gizli yerlerde yapılıyordu ki yasal işlem başlatılmasın. Godric's Hollow'a gidişleri sağlayan hafta sonları, tüm Cesur Savaşçıların kurtuluş günüydü. Bugün, Lonwaart Düello Salonu'nda çalışacaklardı. Denysia kendini gözlemledikten sonra dışarıya çıkış iznini gerekli kişiye uzattı ve özgür olan adımlarını dışarıya attı. Yürümek istiyordu, bu yüzden erken çkmıştı sıkıcı Gryffindor Kule'sinden. Uyarılmışlardı, çoklu grup halinde gitmeyeceklerdi. Bu yüzden o da yalnız takılıyordu. Dönüşte de eline birkaç yeni alet geçirecekti, ah, sonuçta alışverişe gitmişti değil mi?

Patika yolda adımları gittikçe hızlanıyordu, kalp atışlarına asla uyum sağlayamazdı. Gözleri parlıyordu ve sarı saçları havada uçuşuyordu. Kendinden emin adımlarına ne şüphe; imkan olsa yeri sallayacaklardı. Yürüyüşü pek uzun sürmemişti, tanıdık birkaç Ravenclaw öğrencileri olmasa anında orada olurdu bile.

“-Selam Audreanna, nereye?”
“-Godric's Hollow'dan birkaç mücevher alacağım.”
“-Gerçekten mi?! Senle takılabilir miyim?”
“-Eh, düşündüm de kitaplara bakmalıyım.”

Audreanna, mücevher delisi bu kıza gülümsedi ve o gidene kadar bu yapmacık gülümsemesi yüzünden düşmedi. Onu, peşinden sürüklemek istemiyordu. Gerek bu örgütlenmede; gerekse derslerde. Ağzındaki sakızı çiğneyişi onu deli ediyordu. Kimsenin olmadığından emin olarak düello salonunun kapısında durdu, sanki kapıdaki salakça ilanlarla ilgileniyor gibi yazılanlara bakıyordu. Sanki bu güne özgü, kapalıyız havası veriyordu. Denysia parolayı fısıldadı ve hayalbozanla süslenmiş kapıdan geçti. İçerisi, beklediği gibiydi. Loş ama sakin. İlk gelen kişi olmayı sevmezdi, asla. Ama tam kapının karşısında liderleri Marcus vardı, oy birliğiyle seçmişlerdi yanlış hatırlamıyorsa.

“-Selam Marcus!”

dedi, elini hafifçe kaldırarak, karla ıslanmış beresini çıkarttı ve bir büyüyle onu kurttu. Dışarısı hayli soğuktu. Çocuktan cevap gelmesini beklerken kendini yanındaki koltuğa attı ve masmavi gözleri girişe takıldı, birileri gelmeliydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPaz Haz. 28, 2009 8:01 pm



Aynanın karşısına geçip kendisini uzun uzun inceledi. Sarı ipek saçlarını toka ile tutturup tutturmayacağına karar vermek için çantasının derinliklerinde kısa bir yolculuk yaptı. Hiçbirini beğenmedi. Bu gün onun için çok önemli bir gündü, kızların gözleri önünde nasıl kaybolacağını düşünüp, gerçekçi bir şeyler planlamalıydı. Yalan söylemek hoş olmazdı bu nedenle onlar fark etmeden şatodan ayrılmalıydı. Üstüne giyeceği kıyafetleri ayarlayıp kendine son bir kez aynada baktıktan sonra ortak salona indi. İşte sorun bir. Kızlar hazır onu bekliyordu. Ne yapacaktı şimdi?

-Selam kızlar, sonra görüşürüz, tamam sonra açıklarım, bakmayın bana öyle, hayatımda hala biri yok, biraz alışveriş yapıp kafamı dinleyeceğim. Sonra görüşürüz Zuzular.

Kendisine şaşkın bakan kızları laf kalabalığı ile cevap vermelerine izin vermeden, laflarını ağızlarına tıkmış bir hışımla ortak salondan çıkmıştı. İzin kağıdını bina sorumlusuna vermek için çok fazla araması gerekmemişti, bu kadın çok anlayışlıydı, Caprice bu dönem bina sorumlusunun dersine kayıt yaptırmadığı için kendisine kızgın olmadığını bilmesi içini rahatlatmış lakin başta telaşlanmasını engelleyememişti. Gülümseyen bakışlarla aldığı iyi niyetle Caprice şatodan dışarıya hızlı adımlarla çıktı. Aaron çoktan gitmiş olmalıydı. Godric's Hollow ‘a geldiğinde montunun gizli cebindeki asasını kontrol etti. Her şey yolunda giderse Lonwaart Düello Salonu bu gün inanılmaz büyülere ve yeteneğe ev sahipliği yapacaktı. Caprice kendinden her ne kadar emin olsa da psikolojisi o gün iyi gözükmüyordu. Takımda kaç kişi olduğunu henüz bilmiyordu, yeni gelenler ve eskiler, hepsiyle bu gün tanışma fırsatı doğacağı inancıyla kapıya geldi. Kendileri için özel belirlenmiş şifreyi fısıldadıktan sonra açılan kapıdan hızlıca içeri girdi. Üşümüş ve heyecandan meraklanmıştı.

-Selam Aaron, hey Audreanna senden sonra geldiğime inanmıyorum, geç mi kaldım erkenci misin? Ee.. başka kimler gelecek?

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Tristan der Ivanëxt

VII. SınıfVII. Sınıf
Tristan der Ivanëxt



Mücadele Tarafı : SD.
Rp Sevgilisi : Olivia
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Dağ Aslanı

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPtsi Haz. 29, 2009 1:22 am



Günler birbirlerini kovalamıştı. Tristan’ın beklediği hafta sonu gelmişti. Hafta sonu çok önemliydi; kulübün ilk toplantısı ve ilk hareketi… Bu başlangıçlar birçok kilitli olayın anahtarıydı. Kötülerle olan savaş artık başlamak üzereydi. Kulüp; gerek okul içi gerek okul dışında etkisini hissettirecek, gerekirse savaşlara katılacaktı. Sadece savaş konusunda değil, birbirlerine zor durumlarda yardım edeceklerdi…

Haftanın dersleri bitmiş, ödevler yapılmıştı. Artık gizli toplantı için hazırlanmalıydı. Bugün kulüple olan toplantıya gidecekti. Ancak orada birçok insan olacağından dolayı avlanması gerekliydi. Yatakhanede oturmuş bu düşüncelerle boğuşurken, yatakhanedekiler hafta sonunu nasıl değerlendirmeleri hakkında tartışıyorlardı. Tristan daha sessiz bir ortama gitmeliydi. Yatağından hızla kalktı ve kapıya yöneldi. Hiç vakit kaybetmeden ortak salondan çıktı ve merdivenlere ulaştı. Etrafa bakındıktan sonra vampirlik özelliğini kullanarak merdivenleri hızla indi… İnmesi sadece beş saniyesini almıştı. Büyük kapıdan dışarı çıktı ve yüzünü kışın sert rüzgarı vurdu. Soğuk Tristan için pek sorun yaratmıyordu. Sadece insan özelliğinden gelen ufak bir titreme hissi kaplıyordu vücudunu… Güneş bulutların arasına girip çıkıyordu. Kış bütün etkisiyle gelmişti. Birkaç gün sonra kar yağabilirdi. Dışarıda kimse yoktu. Yeniden hızlandı ve yasak ormana yöneldi… Ormana girdiği anda koku aramaya başladı. Burada en büyük yardımcısı rüzgardı. Esen yel Tristan için yemeğin nerede olduğunu gösteriyordu. Hızla o yöne yöneldi ve bir kurdu boynundan ısırdı. Boğazında herhangi bir alev olmamasına rağmen avlanmıştı. Bu toplantı için en önemli işti. İlk toplantıdan kontrolünü kaybedemezdi. Kanı içtiğinde kendisini topladı ve okula geri dönmek için hızla koştu…

Okula kadar kimseye yakalanmadan geldi. Üstünü değiştirmek için yatakhanesine yöneldi. Merdivenleri insan davranışlarıyla çıkmaya başlamıştı. Kısa bir süre sonra yatakhaneye ulaştı ve yerdeki sandığına uzandı. İçinden siyah bir sweartshirt ve siyah bir pantolon seçti. Hızla üstüne giydi. Yatakhanedekiler Tristan’ı meraklı gözlerle izliyorlardı. İlk defa onu böyle hazırlanırken görmüşlerdi. Peter* dayanamayarak soru sordu:

-Hey Tristan nereye gidiyorsun? Kızla mı buluşacaksın?
-Bu sizi neden ilgilendirir ki?
-Sinirlenmene gerek yok sadece merak ettik.
-Merakınızı gidereyim; hayır kızla buluşmaya gitmiyorum başka bir işim var.

Yatakhanedekiler başka bir şey demeden kendi aralarında sohbete başlamışlardı. İçlerinden bazıları hala nereye gittiğini çok merak ediyordu. Tristan onları dikkat etmeden yatakhaneden çıktı ve ortak salonu hızla geçti. Okuldan çıkış iznini cebinde tutuyordu. O olmadan çıkması zor olurdu. Kapıdaki hademeye izin kağıdını verdi ve okuldan dışarı çıktı. Etrafta görünmemek için en sık ağaçlı yoldan gitmeliydi. Orada hızla koşarak toplantı yerine gidecekti…

Yolları çok iyi biliyordu. Godric’s Hollow’a Tristan için uzun bir yolculuk olmuştu. Gelmesi sadece beş dakikasını almıştı. Köy meydanından geçerek Lonwaart Düello Salonuna yöneldi. Kısa bir süre sonra orayı buldu. Kapıdan hızla içeri girdi. İçeride kimler vardı acaba?...

-Hey selam Marcus, selam Audreanna, selam Caprice… Nasılsınız?... Geç mi kaldım yoksa daha gelmediler mi?

Tristan şüpheye düşmüştü. Okuldan erken çıkmıştı. Hem buraya gelmesi bile çok az bir zaman geçmişti. Daha diğerleri gelmemiş olmalılardı. Dalgın gözlerle onları süzmeye başlamıştı. Caprice ile okulda birkaç kez karşılaşmışlardı. Demek ki o da iyi taraftaydı…

-------------
*NPC
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmelita D'alora

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Carmelita D'alora



Mücadele Tarafı : Redimus.
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Su Samuru.

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPtsi Haz. 29, 2009 3:08 pm

"Lanet cadı! Bizden ne istiyor anlayamıyorum. Okula sırf başından atmak için gönderdi ve şimdi de izin vermediğini söylüyor. Ona anne demeye utanıyorum!" Neden o kadın her şeyimize karışıyor anlamıyorum. Babam gibi o da çekip gitse ve bizi rahat bıraksa ne olur ki. Eğlencemize engel olmayı yine başardı. Bugün büyük gündü. Çalışma günü. Kahretsin! Ne kadar iğrenç bir kadın bu böyle. Evan ile ne yapacağımızı bilemiyorduk. İzin kâğıdı olmadan bizi asla dışarıya çıkartmazlardı. Evan'da kendi kendine hararetli bir şekilde konuşuyordu. Belli ki o da benim gibi o kadına sövüyordu. Haklıydık. Her zaman ki gibi... Neden herkes gibi normal bir ailem yoktu ki? Neden bu şekilde cezalandırılmıştım? Her şeye o koca burnunu sokmayı beceriyordu. Yine yapmıştı yapacağını. Şimdi çok mutlu olmalıydı. Kendi orada ne halt yiyordu acaba. Çok belliydi. Baba gitmiş. Çocukları da başından atmıştı. İğrenç cadı...
Bu kadar zaman kaybı yeterdi. Bir şekilde dışarı çıkıp Godric’s Hollow’a gitmeliydiler. Bir çıkış elbette olmalıydı.
"Evan, bir şeyler düşünmeliyiz. Burada böyle oturamayız. Vakit geliyor. Çalışmaya biz olmadan başlayacaklar."
Evan'da kafayı yemiş gibiydi. Bu çalışmalara en çok katkıda bulunanlardan biriydi. Ellerini kafasına koymuş, bir şeyler mırıldanıyordu. Ida ise Ortak Salon'da oradan oraya dönüp duruyordu. Küçük sınıflar izin kâğıtları ellerinde, hazır bir halde sevinç çığlıklarıyla koşarak çıkmışlardı Ortak Salon'dan. Ida ise arkalarından bakmakla yetinmişti.
"O kadın şimdi burada, tam karşımda olsa onu kendi ellerimle boğardım." Evan en sonunda sessizliğini bozmuş, bir şeyler söylemişti. Söyledikleri tamamen doğruydu. Gerçekten bunu yapardı. Kendi 'annelerini' öldürebilirlerdi. Bu bir çözüm olmazdı herhalde ama hayatlarından iğrenç insan çıkmış olurdu. Sonsuza kadar...
Zaman ilerlemeye devam ediyordu. Durmadan ve her zamankinden daha da hızlı. Ida ne yapacağını bilemiyordu. Düşünüyor düşünüyor ama aklına hiçbir şey gelmiyordu. Sert adımlarla Ortak Salon'un camından dışarıya baktı. Dışarıda hava çok soğuk olmalıydı ki camlar buğulanmıştı. Sıcak nefesini cama doğru üfledi ve küçük su damlalarının camdan aşağıya doğru hızla süzülmelerini izlemeye başladı. İşte o an aklına çok güzel bir fikir gelmişti. Evet, izin kâğıtları olacaktı ve dışarıya çıkıp, çalışmaya yetişeceklerdi. Sadece bir fark olacaktı. Bu da izin kâğıtlarının aslında aile izinli değil, sahte olmasıydı.
"Buldum... Evan, buldum. Şimdi beni iyi dinle buradan dışarıya çıka-" Evan sert ses tonuyla sözünü kesmişti. "Ida, saçmalama. İzin kâğıtları-"
"Biraz sus ve beni dinle. İzin kâğıtlarımız yok evet ama olacak.”
“Nasıl?”
“Kâğıdı hazırlayacağız ve sen de el becerinle imzayı taklit edeceksin.”Evan, fikri beğenmişti. Gözlerinin içinde başarmanın verdiği keyif ve heyecan vardı. Bu işi biran önce yapıp Godric’s Hollow’a gideceklerdi ve ardından gizli çalışmalarını yapacakları yer olan Lonwaart Düello Salonu'na.

İki kardeş Ortak Salon'da sahte izin kâğıtlarını hazırlıyorlardı. En sonunda bitmişti. Sıra annelerinin imzalarını taklit etmeye gelmişti. Bu işi de en iyi Evan yapardı. Kollarını sıvadı ve tüy kalemini mürekkebe batırarak o kadının imzasının tıpatıp aynısını kâğıda geçirdi. İşte bu süperdi. Sahte izin kâğıtları hazırdı. Şimdi sıra onlardaydı. İkiside hızla Ortak Salon'un merdivenlerinden çıktılar ve orada ayrıldılar. Ida yatakhaneye girer girmez sandığa doğru yöneldi. Kıyafetlerini aldı ve aynı hızla giyindi. Eline gelen saçlarını taradı ve bir tokayla tutturdu. Şimdi tamamen hazırdı. Ortak Salon'a indiğinde Evan her zamanki gibi hazır, kardeşini bekliyordu. İzin kâğıtları da elindeydi.
"Hadi Evan, gitmeliyiz. Biran önce Profesör *Hemmings'i bulup, izin kâğıtlarını göstermeliyiz."
Ida önden porte kapısından çıktı ve şans eseri tam karşısında Profesör Hemmings belirdi. Ida sevinçle profesörün yanına gitti ve izin kâğıtlarını uzattı.
"Profesör Hemmings. İşte buradasınız. İzin kâğıtlarımız..."Profesör izin kâğıtlarını gözlüğünün altından inceledikten sonra tekrar Ida'nın eline verdi.
"Tamam, çocuklar gidebilirsiniz." dedi. Ida izin kâğıtlarını aldığı gibi kardeşiyle hızla merdivenlerden inmeye başladı. Başarmışlardı. Kimse engel olamamıştı onlara.
En sonunda izin kâğıtlarını hademenin eline tutuşturdular ve sevinç çığlıklarıyla gözden kayboldular. Kurtulmuşlardı. Blanchard ikizleri asla pes etmezdi ve etmemişlerdi de. Lonwaart Düello Salonu'na geldiklerinde nefes nefese kalmışlardı. Evan, son olarak hızla şifreyi söylemişti ve içeriye girmişti. Ida koşarken arada sırada tökezlediği için yere düşmüştü ve üstü başı kar olmuştu. Üstündeki karları silkeleyerek içeriye girdi ve kardeşinin yanına, koltuğa kendini bırakıverdi.
"Merhaba çocuklar. Ah, koşmaktan bacaklarım ağrıyor. Neler olduğunu bilemezsiniz. Annem olacak o iğrenç cadı dışarı çıkmamıza izin vermedi ve bizde devreye sahte izin kâğıtlarını soktuk." Yüzü başarının verdiği keyifle ışıl ışıldı. Herkes şaşkın gözlerle onlara bakıyordu ama geldikleri için memnun gözüküyorlardı.

*Profesör Hemmings NPC
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/carmelita-d-alor
Evan Leonard Blanchard

GezginGezgin
Evan Leonard Blanchard



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : Çapkın değil yahu, yalnız...
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Anka Kuşu

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPtsi Haz. 29, 2009 4:07 pm

Ailesi olan öksüzler. Evan'a göre kendisi ve Ida'nın tanımı buydu. Üç yaşında terk eden bir baba; okula gitsinler de kurtulayım çabasında bir anne... Ne annesi, ne babası ya? Canlı mıydı onlar? Aşağılık mahluklar. Evan'ın umrunda bile değillerdi. Gözleri her zaman olduğu gibi sinirden kanlanmıştı. Göz rengi açık maviyken soluk bir deniz gibi koyulaşmıştı. Başı kaşınmaktan acımaya başlamıştı. Sinirden dudağını ısırarak kanatmıştı ama haberi bile yoktu. Çalışmaya gitmek zorundaydı! Gitmek zorundaydı! Ama nasıl!? Bunu o da bilmiyordu.

- Lanet cadı! Bizden ne istiyor anlayamıyorum. Okula sırf başından atmak için gönderdi ve şimdi de izin vermediğini söylüyor. Ona anne demeye utanıyorum!
- Hayatımı mahveden ikili. Elime geçeceksiniz, bir gün, elbet... Merhamet dilemeyin, ve beklemeyin. O gün merhametin M'si bile olmayacak...

Evan'ın düşüncesi net olarak buydu. O, kendi ailesini kurmak istiyordu, geçmişte bir ailesi yoktu. Olmamıştı. Dediği gibi ailesi olan bir öksüzdü. Mutsuz bir ailenin iki çocuğundan biriydi. Çocukluğunda çocukluk namına bir şey yaşamamıştı. Anne ve baba tartışmaktan başka bir şey yapmıyordu. Nitekim baba daha üç yaşında iki çocuğunu ve karısını terk etti. Büyük ihtimal bunu anne de yapardı; ama baba erken davranmış ve çocukları onun tepesine bırakmıştı.

Evan çocukluğu boyunca istekli bir çocuk olmadı. İstese de olmazdı bazı şeyler. Kardeşine o zamanlarda bağlanmıştı. Çünkü onun tek ailesi oydu. Bu nedenlerden içine kapanık biri oluvermişti. Hiç kimseyle bir şey paylaşmaz, kolayca arkadaş olmaz, olsa da bu belirli sınırlara kadar giderdi. Kimse onun dünyanın en iyi kilitlenmiş sandığını açamamıştı; kardeşi bile... Hayatı bir film şeridi gibi önünden geçti. Derin bir sessizlik yaşadı. Kardeşi bir anda tüm anı bozdu:

- Evan, bir şeyler düşünmeliyiz. Burada böyle oturamayız. Vakit geliyor. Çalışmaya biz olmadan başlayacaklar.

Hayır! Bu olamaz! Evansız başlayamazlar! Başlamamalılar! Evan hayatında ilk defa düzgün bir şey başarmıştı, o pis cadı bölene kadar! Bu sefer izin veremezdi. Elinde olmadan tüm nefretini bir anda kustu:

- O kadın şimdi burada, tam karşımda olsa onu kendi ellerimle boğardım.

Sahiden bunu yapar mıydı? Kesinlikle. Peki şimdi ne yapacaktı? Asasını eline alıp terör estirebilirdi. Ama atılırdı, bir işe yaramazdı. Bir yolunu bulup kaçardı. Ya ceza alır, ya da yine atılırdı. Bu da işe yaramazdı. Ida kardeşine heyecanla dönüp bir şey söyleyene kadar da düşünmeyi sürdürdü:

- Buldum... Evan, buldum. Şimdi beni iyi dinle buradan dışarıya çıka-

Evan olayı pek dinlemeden veya dikkat etmeden atıldı:

- Ida, saçmalama. İzin kağıtları-
- Biraz sus ve beni dinle. İzin kâğıtlarımız yok evet ama olacak.
- Nasıl?
- Kâğıdı hazırlayacağız ve sen de el becerinle imzayı taklit edeceksin.

Evan'ın yüzü güldü. Annesini bir şekilde yenmeyi başarmıştı işte. Hızla yerinden kalktı ve koşmaya başladı. Ortak Salon'a geldi. Bulduğu her kağıtla denemeler yapmaya başladı. İmzayı en mükemmel halde taklit etmek zorundaydı.

Dikkatlice çalışarak izin kağıdını hazırlamaya koyuldular. Bir süre sonra ikisi de tamamen hazırdı. İmza atma zamanıydı...

Elini ağırca tüy kaleme götürdü. Bu anın keyfini yaşamak istiyordu. Uzun bir süre mürekkebe batırıp içinde tuttu. Dikkatle çıkardı. İmzayı büyük bir keyif içinde uzun bir sürede attı. Derin bir nefes aldı. İçinden bağırmak geliyordu ama kendini tuttu.

Yatakhaneye uçar gibi çıktı. Sessizce uzun bir süre sevindi. Sonra hızla üstünü düzenledi. Dağınık saçını tarayarak düzenledi. Kendine, kişisel güven sahibi karizmatik bir imaj vermeye çalışıyordu. Hızla ortak salona koştu. Biraz sonra da Ida geldi.

- Hadi Evan, gitmeliyiz. Biran önce Profesör Hemmings'i* bulup, izin kâğıtlarını göstermeliyiz.

Evan da bunu beklemiyor muydu zaten? Koşarak kapıdan çıktılar ve profesör kafalarının dibinde belirdi bir anda. Ida koşarak kağıtları profesöre uzattı.

- Profesör Hemmings. İşte buradasınız. İzin kâğıtlarımız...

Profesör bir süre kağıtlara bakıp onları geri uzattı:

- Tamam çocuklar, gidebilirsiniz...

Hadi ya! Sahi mi?! Gidebilirler miydi?! Ne diyordu bu adam yahu!? Sahteydi onlar, nasıl anlamamıştı?! Ama bunlar Evan'ın umrunda değildi. Koşmaya başladı. Kısa sürede de düello salonuna geldiler. Hızla üstünü temizledi. İçeri girdi. Ve arkadaşlarını selamladı:

- Selam millet! Naber?

Cevap beklemedi. Kahkahalar içinde yürümeye başladı. İlk bulduğu koltuğa kendini salıverdi. Ida da öyle:

- Merhaba çocuklar. Ah, koşmaktan bacaklarım ağrıyor. Neler olduğunu bilemezsiniz. Annem olacak o iğrenç cadı dışarı çıkmamıza izin vermedi ve bizde devreye sahte izin kâğıtlarını soktuk.

Mavi gözlerinin altındaki gülümseme, yüzündekinden çok daha parlak ve güçlüydü...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aaron Marcus Darwyn

GezginGezgin
Aaron Marcus Darwyn



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : .......
Kan Durumu : safkan
Patronus : Anka kuşu

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyPtsi Haz. 29, 2009 9:16 pm



Zaman artık geldi.. Haftalardır belki de aylardır bu toplantı için kendini perişan eden Marcus’un şimdi istediği olmuştu.Gece gündüz zamanını bu toplantıyla geçirmesinin nedeni Marcus’un artık bu grubu ilerletmek istemesiydi. Karanlık tarafın baskıcı darbeleri yavaş yavaş kendini hissettirmeye başlamıştı. Ve bu da tek bir şeyin göstergesiydi;Yakında Hogwarts’ta olacaklardı.Böyle bir düşünce tabiî ki yine Marcus’un aklından geçiyordu. Ama Marcus’un düşünceleri hep gerçekleşmişti.

Sabahın kendini belirginleştirmeye çalıştığı zamanda kalkan Marcus yatağından bir atiklikle kalktı. Bu haftasonunu bekleyene kadar canı çıkmış;ama yaptıkları bu haftasonuna değmişti. Yatağından hızla fırlayan Marcus yüzünü yıkadıktan sonra hemen giyinmeye başlamıştı. Yataklarda homurtulardan başka ses bulunmayan ortamda daha fazla ses çıkarmak istemeyen Marcus üstünü iyice düzelttikten sonra ortak salona hareket etti. Daha bir büyü bulamamıştı. Ve büyüyü bulacak ve onu uygulayacaktı. Ortak salona koşar adımlarla inen Marcus hemen kendini bir koltuğa attığı gibi sağ tarafında bulunan kütüphaneden bir tane rastgele kitap aldı. Ve şanslıydı ki bu bir Karanlık Sanatlara Karşı Savunma kitabıydı. Kitapta gerçekten ilginç ilginç büyüler. Vardı en son gördüğü bir büyü ise gerçekten komikti.Kendi kendine*Kim kaşlarını uzatmak isterki* diye geçirirken aradığı büyüyü buldu. Ve bunu uygulamak için harekete geçmeliydi.Oturduğu yerden kalkarak bir koltuğa nişan aldı Ve büyülü sözcükleri fısıldadı.”Levicorpus” Koltuğun ters dönmesi bir büyücü için bile garip gelmişti. Bu büyüyün mükemmel özelliğin öğrenen Marcus ilk büyüde başarması da ilginçti. Ve bunu uygulamalıydı kesinlikle. Büyüyü de bulan Marcus şömineye doğru hareket etti. Lonwart düello salonunun en kısa yolu buydu. Abisi ile ortak olarak kurduğu bir anahtar sayesinde gidebiliyordu. Ve her zamanki aşina sözleri söyledi. Ve 10 saniye içinde o garip duyguyu yaşamış . Ve kendini Lonwart Düello Salonunun kapısında bulmuştu.

Evet garipti bu. İnsanın bir yerden diğer yere 10 saniyesi her zaman yapılan bir olay değildi. Ama insan alışınca ister 1 saniyede dünyanın bir ucuna da gitse onu garipsemezdi. Bu duyguy artık çok iyi bilen Marcus özel parolayı söyleyip Lonwart Düello Salonunun kapısından girdi Kulağında bir melodi gibi çalan gıcırtı sesini yüzünü buruşturarak anlatan Marcus hızla ileriye girdi. Artık hazırlıklara başlaması gerekiyordu. Bunun için önce daha önceden hazırlattığı mekanik büyücüleri salona getirdi. Ve abisinin odasından 5 şişe içki kapıp bir masaya koydu. Ve düello salonunun yanlarını asasıyla genişleterek büyülttü. Ve asasını çıkarıp bir mekanik büyücüye doğrultup onu havalndırıp düello alanına koydu. Ve yorulmuş bedenini dinlendirmek amacıyla kendini boş bir koltuğa attı. Ama bu durum da pek sürmedi. Yavaş yavaş grup üyeleri gelmeye başlamşıtı. Ona selam veren herkesi es geçmeyen Marcus üyelerin çoğunun geldiğin görünce derse başlama gereği duydu. Ve geri kalana bizzat öğretirim umuduyla konuşmasına başladı.”Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Evet burada bulunma amacımız belli. Karanlık Taraf iyice güçlenmeye başladı. Özellikle yetişkinler. Ve bizim de onlara karşı korunmamız lazım. Bu da büyü öğrenmek.”Sesinin gürlüğü gittikçe azaldığı için konuşmayı yarıda bırakıp hafifçe boğazını temizledi. Ve konuşmasına ara vermeden devam etti.Evet sizi daha fazla sıkmak istemiyorum Bugün öğreneceğimiz büyü Levicorpus.Üst düzey bir büyüdür. Rakibi dövüşte etkisiz bırakmanın en iyi yollarındandır. İzin verirseniz göstereyim Levicorpus”Asasını üzerine tuttuğu mekanik büyücü havada ters asılıp kalmıştı. Bu büyüyle bayağı ilgilen kişi olduğunu gören Marcus yüzüne bir gülümseme yerleştirdi. Ve konuşmasının son bölümlerini yaptıGörüyorsunuz önemli bir büyü. Sadece rakibe odaklanın ve büyülü sözcükleri söyleyin Başlayabilirsiniz”Dedi ve aralarda dolaşmaya başladı. Şimdi kulaklarını Levicorpus sesleri dolduruyordu.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/aaron-ma
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması Empty
MesajKonu: Geri: Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması   Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması EmptyCuma Tem. 17, 2009 2:09 pm



Ayağa kalktı. Levicorpus, bu büyüyü biliyordu. Kitaplarda adının geçtiği bir den fazla yerde okumuş, bir ara merak da etmişti. Şimdi parmaklarının arsında, dilinin ucunda, tek bir kelime kadar uzağındaydı. Asasını kaldırdı. Sağ elinin pürüzsüz ve biçimli tırnakları kadar kusursuz olan asasının yüzeyini okşadı. Yatakhanede bıraktığı minik kedisi geldi aklına. Onun tüyleri de beyazdı. Asasının üzerindeki unicorn tüyü ile çizilmiş desenler ne de güzel parlıyordu. Bu kulübe girdi gireli ayağının altındaki her toz zerreciğine dikkat eder olmuştu. Dostu düşmanı birbirinden ayırmak hiç de kolay değildi. Öğrenmek tek silahları olacaktı. Asasını, sağa sola doğru kavisler yaptırarak bileğinin kıvraklığını kontrol etti.

Karşısındaki mekanik şekle baktı. Onu, karanlık sanatların Profesörü Edward olarak hayal etmek çok heyecanlı olacaktı. Aaron un dediklerini can kulağı ile dinledi. Ettikleri yemin yapacakları her eylemi haklı gösterecek kadar güçlüydü. Ve gizlilik en fazla önem gerektiren konuydu. Kafasını çevirip Evan’a baktı. Kız kardeşiyle laflıyordu. Ailesine duydukları nefreti bünyelerinde barındırırken nasıl olup da aydınlık taraf için çalışacaklarına akıl sır erdiremiyordu. İçinden onlara acımak da gelmiyordu. Kocaman insanlardı sonuçta, iyiyi ve doğruyu anlayabilecek kapasitede olmalıydılar yoksa Aaron onları aralarına almazdı. Kendi kendine gülümsedi, bu yoldaşlığın tüm üyelerinin birer melek olmasını mı bekliyordu! İyi ama o da melek değildi ki.

Aklını toplamalıydı. Düşüncelerini bir yana itti. Zavallı Marcus’un yüzü hala gözünün önüne geliyordu. Onu öldüren iğrenç mahlûkları bulup bir bir tırnaklarını sökecekti. Asasını çekti ve kıvrak bir bilek hareketiyle haykırdı.


-Levicorpus!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
 

Cesur Savaşçılar Büyü Çalışması

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-