AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Eğlenceli Bir Gün

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Carmelita D'alora

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Carmelita D'alora



Mücadele Tarafı : Redimus.
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Su Samuru.

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyÇarş. Haz. 24, 2009 1:55 pm

*Anlaşmalı bir rp'dir.
Aralık ayının en soğuk günlerindendi. Karlı ve kasvetli bir hava... Yağan kar havanın karamsarlığını silip atmıştı. Göl donmuştu ve birkaç kişi üzerinde kayıyordu. Delice... Ida uzun zamandır yüzünün gülmediğini fark etti. Dudakları gergin bir şekilde duruyordu. Yüzünde sert bir ifade hâkimdi. Neden gülemiyordu? O an aklına Evan geldi. Güzel kardeşi... Onu gerçekten çok özlemişti. Onunla bu güzel günün tadını çıkartmak gerçekten eğlenceli olurdu. Tek neşe kaynağı ile... Hızla sandığının yanına gitti. Eline ilk gelen pantolonu kaptı ve en sevdiği renkli kazağını da. Kazağını giyerken saçlarını elektriklenmiş ve dağılmıştı. Tarağını eline aldı ve ipek gibi saçlarını taradı. Hava çok soğuktu bu nedenle atkısını, eldivenlerini ve şapkasını da yanına alarak yatakhaneden dışarıya fırladı. Evan'ı ortak salonda bulmak ümidiyle aşağıya iniyordu. İşte görmek istediği kişi tam karşısındaydı. Koşarak yanına gitti ve hızla "Evan, dışarısı çok güzel. Hadi hazırlan ve bizde bu güzel günün tadını çıkaralım." Evan ortadan kaybolmuştu bile. *Tatlı şey...* Ida kardeşini uzun süre beklememişti. Merdivenlerden inen güzel kardeşine bakıyordu şimdi. İkisi de hallerinden çok memnun gözüküyorlardı. Göl kenarına doğru seri adımlarla ilerliyorlardı. Her yerde kartopu savaşı yapılıyordu. O soğuk ve sert karlardan nasibi almak istemeyen iki kardeş hızla oradan uzaklaştılar ve boş bir ağaç altına doğru yürümeye başladılar. Tam onlara göre bir yerdi. Kalabalıktan uzak, sessiz ve sakin. Kardeşiyle kendi eğlencesine başlatma vaktiydi. Dizlerini kırarak usulca yere çömeldi ve etrafındaki karları avucunda toplayarak bir kartopu oluşturdu. Evan etrafına bakarken suratına bir kartopu yiyeceğini planlamamıştı. Savunmasız orada öylece duruyordu. Ida kıkırdayarak elinde tuttuğu kartopunu kardeşisin kafasına attı.

Tak.
Evan neye uğradığını şaşırmıştı. Yanında gülmekten kırılan ikizini görünce her şeyin farkına vardı. "Ah, Ida..." Ida'dan daha kıvrak ve hızlıydı. İkizinden önce Evan Ida'nın kafasına bir kartopu geçirmişti. "Ödeştik." "Sen öyle san benden kurtulamazsın Evan." Ida'da ona karşılık vermek için eğilmişti ama Evan yine çok hızlıydı. Kafasına ard arda kartopları yiyordu. Bu onu daha çok eğlendirmişti. O da bir kartopu hazırladı ve kardeşinin kafasına fırlattı. İkiside hiç bu kadar eğlenmemişlerdi. İkisinin kahkahaları durmak bilmiyordu. "İşte... Kocaman bir kartopu. Sana doğru geliyorrr !" Evan kartopunun yüzüne çarpmaması için eğildi.

Tak.
İkisi de çok şaşırmıştı. Evan acıyı hissedermiş gibi tek gözünü kapattı ama ona bir şey olmamıştı. Şaşkın bakışlarını arkasındaki duran gence yoğunlaşmıştı. Ida yerinde saplanıp kalmıştı. Ne diyeceğini şaşırmış bir halde gence bakıyordu. Evan'da yerden kalkarak ikizine doğru döndü. Ne yapması gerektiğini biliyordu. Ida koşarak kartopunu acımasızca suratına yiyen çocuğun yanına gitti. "Ah, çok özür dilerim. Gerçekten bilerek olmadı. Şey biz oynarken... Her neyse çok özür dilerim." Ida çok pişman ve üzgün gözüküyordu. Kardeşi de yanında belirmişti. İkisi de gence odaklanmış konuşmasını bekliyorlardı. Yaptıkları çok ayıptı. Ama bilerek ve isteyerek olmamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/carmelita-d-alor
Evan Leonard Blanchard

GezginGezgin
Evan Leonard Blanchard



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : Çapkın değil yahu, yalnız...
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Anka Kuşu

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Geri: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyÇarş. Haz. 24, 2009 2:19 pm

Gryffindor ortak salonu, olması gerektiğinden çok daha fazla sessizdi.

Evan şöminenin karşısında, elinde ne olduğunu bilmediği bir kitapla oturuyordu. Şöminenin ateşi karşısında sakin görünen bir çehresi vardı.
Kitaba göz gezdiriyordu. Ama sanki balık hafızalı gibi okuduklarını anlayamıyordu. Kelimeler sadece sular gibi gözlerinin önünden akıp gidiyordu.

Her zaman sakin olan benliğinin, enerjiyle yüklü, kurtulmak ister bir hali vardı. Kitaptan gözlerini kaldırdı. Yapabileceği bir şeyler bulmak istiyordu, etrafa bakınıyor ama hiçbir şey bulamıyordu. Aklına kardeşi gelmişti. Etrafta gözleriyle onu aradı. Ida ortak salonda değildi.

Sıkıntıyla ''Heralde birileriyle eğleniyordur, burda olmadığına göre...'' diye düşündü. Gözlerini mecburi zindanı olan kitaba çevirdi.

Bir süre sonra hızla yere çarpan ayak sesleri duymaya başlamıştı. Gelenin Ida olduğunu anlaması uzun sürmedi. Ida hızla yanına gelmişti bile.
Enerjisini atacağı bir şeyler söylemesini o kadar çok istiyordu ki. Lanetlik kitabı kapatıp kenara bıraktı. Gözleri kardeşine dikilip kaldı.
- Evan, dışarısı çok güzel. Hadi hazırlan ve bizde bu güzel günün tadını çıkaralım.
İşte! Aradığı cümle tam olarak da buydu! Hiç vakit kaybetmeden hazırlanmak için gitmişti bile. O kadar hızlıydı ki kendi bile naptığını anlamıyordu.

Bu hızlı hazırlanmanın ardından, aynada kendisine hiç dönüp bakmadan, dağınık haliyle aşağı indi. Hızlı adımlarla göl kenarına ilerlemeye başladılar. Bir an önce varmak istiyordu. Ayakları, ruhu, kalbi bunun için çırpınıyordu. Başının kenarından uçuşan kartoplarını görünce hızlanmanın tam zamanı olduğunu anladı.

Adımlarını hızlandırdılar. Güzel bir ağacın altına geçtiler. Evan yılların yükünü atmış kadar mutluydu. Etrafına bakınıyor, rahatlıyordu.

O dalmış halinden kurtulması Ida'nın kartopunu suratına atmasıyla oldu. Evan hızla silkelendi. Eliyle yüzünü temizledi.
- Ah, Ida...
Vücudunun enerjisini harcamanın vakti işte tam bu andı. Yere hızla çömeldi, kartopunu hazırlayıp fırlatması bir oldu.
- ...ödeştik!
- Sen öyle san! Benden kurtulamazsın Evan!
Ida'nın karşılığa hazır olduğunu fark etti. Hızla yeni bir kartopu aldı, ve sonra bir daha, bir daha...
Kahkahalar içindeyken kafasına bir kartopu daha gelmişti. Saçları dağılmıştı. Yüzü kızılcıklarla süslü oldukça şirin görünüyordu.

Kendine geldiğinde kardeşi yine hazırdı:
- İşte... Kocaman bir kartopu. Sana doğru geliyorrr!
Evan bu sefer atik davranarak başını eğdi ama korkudan gözlerini kapatmıştı. Sert bir çarpma sesi duydu. Gözleri hala kapalıydı.
Bir an bayıldığını sandı ama aslında kendinde olduğunun farkında değildi. Korkuyla tek gözünü açtı. Kardeşi şaşkın bir tavırla bulunduğu yöne bakıyordu.

Ama baktığı kişi Evan değildi. Peki kimdi, neydi? O ses nerden gelmişti? Evan anlamak için hızla arkasını döndü. Daha sonra yavaşça doğruldu.
Ida'nın yanına doğru, kartopunun geldiği gence doğru bakarak ilerledi. Ida hafif bir şaşkınlığın ardından gencin yanına koştu.

Evan şaşkınlıkla arkasından bakıyordu. Ida'nın çocukla konuşmaya başladığını anlayınca yavaşça ilerledi. Sesleri duymakta güçlük çekiyordu.
Galiba konuşmanın da ancak sonunu yakalamıştı:
- ...şey biz oynarken... Her neyse çok özür dilerim.

Evan kısa süre Ida'ya baktı. Sonra şaşkın gözlerini gence doğru çevirdi. Vereceği tepkiyi çok merak etmişti. İstemeden yapılan bu şeyi bakalım bu genç nasıl karşılayacaktı?
Kibarca mı?.. Kabaca mı?..
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tristan der Ivanëxt

VII. SınıfVII. Sınıf
Tristan der Ivanëxt



Mücadele Tarafı : SD.
Rp Sevgilisi : Olivia
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Dağ Aslanı

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Geri: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyÇarş. Haz. 24, 2009 2:47 pm



Yanlızlık… Trsitan’ın tek derdi yalnızlıktı. Hogwarts artık ona çok sıkıcı geliyordu. Nereye giderse gitsin yalnızlık onu bırakmıyordu. Birkaç gün önce eski dostlarıyla birlikte olması onun bu derdini ortadan kaldırmıştı. Ama artık onlarda yoktu. Luke ve Emmely okuldan kaçmışlardı. Tristan’ı burada yalnız bıraktılar. Tristan onların gitmemesi için çaba sarf etse de bir işe yaramamıştı. Tristan bu düşüncelerle boğuşurken dışarıdaki hava kışın en güzel günlerinden biriydi. Büyük salonda kendi bölümünün masasında oturuyordu. Luke ve Emmely ile her zaman oturduğu yerdeydi. Kafasındaki düşüncelerden kurtulmak için göle gitmeye karar verdi. Yerinden hızlıca kalktı ve kapıya doğru yöneldi. Bahçeye çıktığında soğuk hava Tris’in yüzünü okşadı. Hava Tris’in düşündüğünden de soğuktu. Ancak bu soğukluk onu etkilemiyordu.

Bahçeden ilerledikçe beyaz örtü her tarafı kapladığını gördü. Bütün okul sanki dışarıya çıkmış kar topu savaşı yapıyorlardı. Her taraftan kahkahalar yükseliyor, bu sesler Tris’in üzülmesine yol açıyordu. Okulda pek arkadaşı yoktu. Herkes ondan uzak duruyordu. Ee tabi bunda biraz da olsa haklılardı. Kendisi yarı bir vampirdi ve kontrolünü her an yitirebilirdi. Peki ama Luke ve Emmely neden hiç uzak durmamışlardı? Bu soruyu zihninde kendisine tekrar tekrar sordu. Ama mantıklı bir cevap bulamadı. Onlar Tris’i çok iyi tanıyorlardı. Tris’in neredeyse bütün sırlarını saklıyorlardı. Yolda bu düşüncelerle yürümeye devam ediyordu. Göle yaklaşıyordu. Orada bir yere oturup etrafı seyredebilir hem de düşüncelere dalabilirdi. Gölde de bir grup toplanmış kar topu savaşı yapıyorlardı. Tris kar toplarından birine yakalanamadan ilerledi. Her zaman ki gittiği yere yöneldi. Ancak orası da boş değildi. İki Gryffindor’lu yerden kar alıp birbirlerine atıyorlardı. Zorunlu olarak onların yanından geçmeliydi. Her şey düzgün giderken birden kartopu ona doğru hızlıca geldi ve tam yüzünün ortasına isabet etti. Vücudunun soğuk etkisiyle kar erimeden orada durdu. Elini yüzüne götürerek karları temizledi. Onlara pek dikkat etmemeye çalışarak ilerledi. Ancak bir kız ona doğru yaklaştı. Sanki konuşacakmış gibi. Tris olduğu yerde kaldı ve karşıdan gelen kıza odaklandı.


"Ah, çok özür dilerim. Gerçekten bilerek olmadı. Şey biz oynarken... Her neyse çok özür dilerim."

Kız konuşarak yanına geldi. Tris şaşkın bir şekilde onu inceliyordu. Kızın soğuktan yanakları kızarmıştı. Saçları kara bürünmüş eldivenleri ise hafif ıslaktı. Tris gözlerini ondan alamıyordu. Kızın o zarif sesine karşılık veremiyordu. İlk defa böyle bir durumla karşı karşıya kalmıştı. Kızdan çok etkilenmişti. Ona doğru bir adım attı ancak arkasından genç bir büyücü geldi. Kimdi o? Belki de arkadaşı belki sevgilisi… Bu sevgili düşüncesini hiç beğenmemişti. İçinden onun sevgili olmaması için dua ediyordu. Genç büyücünün de yanakları kızarmış soğuktan etkilenmişe benziyordu. Daha önce onları görmüş müydü? Hafızasını yokladı ve taradı… Evet daha önce görmüştü. Ancak kıza hiç dikkat etmemişti. Onun o yüz hatları o kdar güzeldi ki… Bu düşünceleri zihninde dolanırken daha bir dakika bile geçmemişti. Konuşmak için nefes aldı… Hayır!!! Kız çok güzel kokuyordu. Düşünceleri birden değişti. Onun kanını içebilirdi. Bu çok kolay olurdu. Ancak bunu yapmamalıydı. Bu düşünceyi zihninin bir köşesine itti ve konuşmaya başladı.

“Hiç önemi yok genç bayan” sesi olduğundan biraz yüksek çıkmıştı. Bunun nedeni kokuydu. Ancak kokuya karşı koyabilmeyi başardı ve konuşmasına devam etti. “Zaten benim hatam, buradan geçmemeliydim. Sizi rahatsız ettiysem özür dilerim!... Şey aslında…” Tris ne diyordu böyle?… Aklından onlarla kar topu oynamak mı geçiyordu. Bunu başarabilecek miydi? Onlara zarar vermeden bir oyun oynamak istiyordu. Belki de bununla başa çıkabilirdi. Yüzünde hafif bir gülümseme yerleştirdi ve yere doğru yöneldi. Yerdeki kar örtüsünü ellerinde birleştirdi ve bir kar topu yaptı. Ayağa kalktı ardından kıza ve arkasındaki büyücüye baktı. Elini yavaş bir şekilde ileri attı ve kızı omzundan vurdu. “Umarım canını acıtmamışımdır!” diyerek içinden geçirdi. Kızın tepkisini merak ediyordu. Gözlerini ona odakladı ve beklemeye başladı.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Carmelita D'alora

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Carmelita D'alora



Mücadele Tarafı : Redimus.
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Su Samuru.

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Geri: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyPerş. Haz. 25, 2009 2:28 pm

Eğlenceleri yarım kalmıştı. Şu özür dileme ve affedilme fasılı biran önce geçse çok iyi olacaktı. Gerçi oğlanın Ida'yı affedip affetmemesi bu kadar da önemli değildi. Sonuç da çocuğu tanımıyordu ve yanlışlıkla atılan bir kartopuydu. Karşısında duran gencin bakışları çok garipti. Gereğinden fazla anlamlı bakıyordu. *Bu o kadar da önemli değil. Kısa süreli bir şey. Ah, hadi ama eğlencemizi böldüğünün farkında değil mi?*
"Hiç önemi yok genç bayan" Ah, tabii önemi var. O kartopunu kafama yiyen ben olsaydım şimdi bu kadar da sakin olamazdım. Gerçekten çok anlayışlıydı ama neden yüksek sesle konuştuğunu anlayamıyordu. Biraz gergindi ve sanki Ida'nın üzerine atlamamak için kendini zor tutuyordu. Ida'nın hayatı boyunca hissetmediği, hiç yaşamadığı bir duygu kalbini sarmıştı. İçi alev alev yanıyordu. Sanki karşısındaki büyük bir tehlikeydi ve ona sarılmak istiyordu. Neler düşünüyordu böyle? Bu duyguların bir anlamı olmadıydı. Çocuğa bu kadar nasıl bağlanabilmişti? Görünüşü mü bu kadar etkilemişti onu? Ne olursa olsun ona bağlanmıştı ve sanırım bu onun canını yakan ona tekrar acıyı yaşatacak bir deneyim olacaktı ama buna katlanabilirdi. Onun için her şeye katlanabilirdi.
*Deliriyor muyum? Neler oluyor böyle? Ah, Ida... Bunu yapamazsın. Ona bağlanamazsın.*
Bağlanmıştı bir kere. Geri dönüşü var mıydı ki bu yolun? Kurtuluş. Bir çare. Bu duygunun gelip geçiçi olmasını öyle çok istiyordu ki.
"Zaten benim hatam, buradan geçmemeliydim. Sizi rahatsız ettiysem özür dilerim!... Şey aslında..." Rahatsız etmek mi? Hayır, asla ya da evet... Evet, gerçekten çok rahatsız ediciydi. Kalbimin kapılarını ona açmak istemiyordum. İçeride sadece biri vardı. O da kardeşim. Evan'dan başka kimse girmemeliydi oraya. Buna izin veremezdi ama karşısında duran bu genç zorla gireceğe benziyordu. Şimdi görebildiği sadece oydu. Yere eğildi ve bir kartopu yaptı. Şimdi ise Ida'ya hedef almış ve onu tam omzundan vurmuştu. Ida bir çocuğa bir de omzuna çarpıp parçalanan karlara bakıyordu. Bu ne demek oluyordu ki? Oyunun içine zorla girecekti sanırım. Kalbinin kapılarını zorla açmaya çalıştığı gibi. Ida'dan önce ona başka biri karşılık vermişti. Evan... Kardeşi sırıtıyordu. Belli ki oyunlarında yer almasını o da istiyordu. Bundan sonra Ida onu oyunda istemediğini söyleyemezdi. Bu gerçekten büyük bir kabalık olurdu. O da aynı şekilde yere eğildi ve üzerine sim dökülmüş gibi parlayan karlardan bir kartopu yaparak karşısındaki gence fırlattı. *Tam isabet!*
Az önce iki kişilik bir eğlencenin içindelerdi ama şimdi sayıları üç olmuştu. Ida biraz tedirgin hareket ediyordu ama bu pek belli olmuyordu. Durmadan o gençle göz göze geliyor ve uzun uzun bakışıyorlardı. Evan bu durumdan fazlasıyla keyif almışa benziyordu. Keşke kızda bu duruma onun kadar rahat ve mutlu olabilseydi.
Ida'nın durmadan karşısındaki gence bakması ve derin derin düşüncelere dalması kartopu savaşında yenilmesine sebep olmuştu. Ard arda kafasına yediği kartoplarından nasibi alıp kendini yere, karların üzerine atmıştı.
"Hey, Ida! Bir tane daha kar..." "Hayır, Evan ! Çok yoruldum ve ıslandım. Kesin hasta olacağım. Bu kadar yeter." Evan'ın anında suratı düşmüş ve oflamaya başlamıştı. İkizini böyle görmek istemiyordu ama gerçekten kendini yorgun hissediyordu. Yerden destek alarak ayağa kalktı ve kardeşinin yanına gitti. "Hadi Evan. Yapma böyle lütfen. Biliyorsun yorulmasam bende oynamaya devam ederdim." Kardeşine sımsıkı sarıldı. O an yanlarında duran çocuğu unutmuştu. Karşısında gördüğünde biran şaşırdı ama sonra durumu toparladı. "Şey... Ben Vivien Ida Blanchard." Çocuk hiç konuşmuyor siyah gözleriyle ona bakıyordu. Gözlerini bir kere bile kırpmamıştı. Şu an hissettiği korku muydu? Neden korkuyordu ki. Normal birine benzemediğinden olabilirdi. Sanki bir şeyler ters gitmişti. Evan'ın elini tuttu ve sıkmaya başladı. Kardeşi de olanları anlamış karşısındaki gence bakıyordu. Bir şey olursa birbirlerini koruyabilirler miydi?...


En son Vivien Ida Blanchard tarafından Perş. Haz. 25, 2009 2:43 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/carmelita-d-alor
Evan Leonard Blanchard

GezginGezgin
Evan Leonard Blanchard



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı
Rp Sevgilisi : Çapkın değil yahu, yalnız...
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Anka Kuşu

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Geri: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyPerş. Haz. 25, 2009 2:41 pm

Evan'ın gencin kardeşine bakışlarını fark etmesi zor olmadı. Aşırı anlam yüklü bakıyordu. Kardeşinin de böyle baktığını sezmeye başlamıştı. Evan, bu durumda aralarında bir şey olmasını sağlamak gerektiğini düşünüyordu. Ancak hiçbir tepki vermeyen bu gence ne yapabilirdi ki? Gencin kendini toparlaması epey vakit almıştı. Ağırca ''Hiç önemi yok genç bayan. Zaten benim hatam, buradan geçmemeliydim. Sizi rahatsız ettiysem özür dilerim!.. Şey aslında...'' dedi. Aslında sözcüğünün sonrası çok fazla anlam taşıyordu. Ve anlamak için çok kafa yormaya gerek yoktu. Devamı gelmeyen bu cümlenin devamını bir şekilde getirmek gerekiyordu. Tam o an genç eline bir kartopu aldı.

Gencin Ida'nın omzuna kartopu atmasıyla Evan'ın yüzü güldü. Kardeşinin yalnızlık teorilerinden kurtulması gerektiğini düşündü. Nitekim kendisi de yalnızdı ve bunun hiç de iyi bir şey olmadığını biliyordu. Ve işte, o genç, kendisi gelip kapıyı açmıştı işte. Ve Evan'ın da eğlenceden geri kalmaya hiç niyeti yoktu. Elinde çoktan hazır duran kartopunu gence doğru fırlattı. Oyun şimdi üç kişilikti. Evan üstündeki tüm sıkıntı ve enerjinin akıp gittiğini, iliklerine kadar tüm vücudunda hissediyordu. Soğuk onun için bir anlam taşımıyordu artık. Çıkıntısız ufak burnu soğuktan kızarmış, yanakları al al parlıyordu. Sürekli burnunu çekmeye başlamıştı ama bunun farkında değildi.

Ancak bu iki gencin birbirine uzun süre bakması Evan'ın tek kaldığını anlatır gibiydi. Gerçi, kardeşi mutlu oluyorsa bunun önemi neydi ki?.. Bu uzun bakışmalarda Evan da yavaşlıyor, tam birbirlerine daldıklarında haylazca bir kartopuyla olayı bozuyordu.

Kardeşinin birden kendini kara attığını gördü ama oyununu bozmak istemedi. ''Hey, Ida! Bir tane daha kar...'' demiş, cümlesini bitirememişti. Ida hızlı davranıp "Hayır, Evan! Çok yoruldum ve ıslandım. Kesin hasta olacağım. Bu kadar yeter." dedi. Ama, Evan daha tam olarak eğlenme isteğinden kurtulamamıştı ki... Suratı, her üzüldüğünde oluşan yüz ifadesi gibi limon yemiş bir hale dönmüştü. Gayet komik duruyordu. Ida'nın ağır ağır yanına gelmesiyle yüzü biraz daha yumuşadı, kardeşine çok üzgün görünmek istemezdi. Ida yavaşça gelip "Hadi Evan. Yapma böyle lütfen. Biliyorsun yorulmasam bende oynamaya devam ederdim." dedi, ve kardeşine sıkıca sarıldı. Çocuğu ikisi de unutmuştu. İlk fark eden Ida oldu. "Şey... Ben Vivien Ida Blanchard." dedi. Evan da hızla kendini tanıştırmaya yeltenecekti, ama çocuğun yine o dalgın yüz ifadesini fark etti. Yine susmuştu, yine bir şeyler anlatmaya çalışıyor bir ifadesi vardı. Bu anı bu sefer bozamazdı. Ida, Evan'ın elini sıkıca tutmuştu. Evan, mecburi olarak, eli bir süre sıktıktan sonra bıraktı. Yavaş adımlarla geri geri gitti. Kardeşi galiba fark etmemişti bile. Birkaç adım sonra durdu, ağır ağır onları izlemeye başladı. İkisi de hayattan kopuk halde, dalıp gitmişti...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Tristan der Ivanëxt

VII. SınıfVII. Sınıf
Tristan der Ivanëxt



Mücadele Tarafı : SD.
Rp Sevgilisi : Olivia
Kan Durumu : Melez.
Patronus : Dağ Aslanı

Eğlenceli Bir Gün Empty
MesajKonu: Geri: Eğlenceli Bir Gün   Eğlenceli Bir Gün EmptyPerş. Haz. 25, 2009 5:00 pm



Tristan korku dolu gözlerle kıza bakmayı sürdürdü. Tepkisini o kdar çok merak ediyordu ki. Onun tüm hareketlerini kaçırmamak için çok dikkatli bakıyordu. Yüzünde en ufak bir mimik hareketi bile göremiyordu. Vücudu kaskatı kesilmiş bir şekilde duruyordu. Acaba canını mı yakmıştı? Hayır böyle olmamalıydı. Daha başlamadan onu kaybedemezdi. Peki neden hareket etmiyordu? Tam özür dilemek için nefes aldığında arkadaki büyücü kartopu yapmış Tristan’a fırlatmıştı. Eğer gözleri genç bayana odaklanmasaydı bu kartopundan kurtulabilirdi. Kartopu Tristan’ın yüzüne gelmişti. Karlar erimeden orada duruyordu. Diğerlerinin fark etmemesi için elini yüzüne götürdü ve buz kristallerini yüzünden savurdu. Oyuna dahil olmuştu. Tristan’ında ama buydu. Arkadaki büyücüye teşekkür borçluydu. Ama o da kimdi? Tristan’ın oyunun bir parçası olmasını mı istemişti?

İkinci bir dikkatsizlik daha… Genç bayan kartopunu hazırlamış Tristan’a doğru fırlatmıştı. Tristan şaşırmış bir şekilde gözlerini ona çevirdi. Canını acıtmamıştı. Tristan’nın içini rahatlama hissi sardı. Artık derin derin ona bakmak istemiyordu. Belki de bu bakışlardan rahatsız olmuştur. Tristan yüzüne zaferi kazanmış bir şekilde gülümseme yerleştirdi. Elini omuza götürdü ve karı temizledi. Ardından o da yerde iki tane kartopu oluşturdu ve birini genç bayana diğerini arkadaki büyücüye hafif bir şekilde fırlattı. Oyunları başlamıştı. Tristan artık yanlıktan kurtuluyor gibiydi. Bundan kurtulması için elinden geleni yapacaktı. Yüzündeki o gülümsemeyi hiç eksik etmeden oyuna devam ediyordu. Diğerleri de mutlu olduklarını hareketlerinden belli oluyordu. Tristan eline yeni bir kartopu yapmıştı. Tam atacaktı ki genç büyücü konuşmaya başladı.

"Hayır, Evan ! Çok yoruldum ve ıslandım. Kesin hasta olacağım. Bu kadar yeter. Hadi Evan... Yapma böyle lütfen. Biliyorsun yorulmasam bende oynamaya devam ederdim."

Genç bayan artık yorulmuştu. Üzeri kalın elbiselerle kaplı olsa da ıslanmıştı ve soğuk onu rahatsız ediyordu. Tristan elindeki kartopunu yere attı ve onarla doğru yaklaşmaya başladı. İkisinin de burunları soğuktan kızarmıştı. Yüzleri al al olmuştu. Tristan da ise bu kızarmaların hiçbiri yoktu. Vücudundaki ısıyı kontrol edebiliyordu. Çevrelerinde pek insan kalmamıştı. Kalanlarda ellerinde kartoplarıyla Hogwarts’a doğru koşuyorlardı. Göl soğuktan donmuştu. Üzerinde yürünebilirdi. Belki de bunu yapmalılardı. Tristan bu düşüncelerle uğraşırken genç bayan ve büyücü de konuşuyorlardı. Dikkatini tekrar onlara verdi. Artık eskisi gibi bakmıyordu. Sakin ve rahatlamış bir biçimde bakıyordu. Gülümsemesini eksik etmemişti hala…

“Şey…” genç bayan konuşmaya başlamıştı. Onun o zarif sesi Tristan için vazgeçilmez bir ses olarak geliyordu. “Keşke onu daha yakından tanıyabilsem” diyerek içinden geçirdi. “Ben Vivien Ida Blanchard” genç bayan kendini tanıtmıştı. Tristan Ida’nın ismini zihninde tekrar tekrar dolaştı. Bu ismi hiç unutmayacaktı. Bu güzel nezakete karşı Tristan boş durmamalıydı. O da hemen konuşmalıydı. Hafif bir nefes aldı. Ida’nın kokusu artık Tristan’ın boğazını pek yakmıyordu. Kokuya gittikçe daha da alışıyordu.

“Merhaba… Bende Tristan… Tristan der Ivanëxt… ve sen de Evan olmalısın?” aslında son sözcüğü soru şeklinde değildi. Ida’nın ona seslenirken aklına kaydetmişti bu ismi. Evan’nın ismini öğrenmişti ama kim olduğunu hala öğrenememişti. Artık onları daha fazla rahatsız etmemeliydi. Belki de rahatsız etmemişti. Yine de onların yanından ayrılmalıydı. Bu güzel gün için onlara teşekkür etmeliydi. “Bu güzel dakikalar için size çok teşekkür ederim Ida ve Evan” diyerek gözlerini onlara yöneltmişti. İkisinin de yüzü gülüyordu. Demek ki arkadaş olabilirlerdi. Zaten onları artık daha fazla görecekti. Çünkü hepsi aynı binada ve aynı sınıftalardı. “Artık benim gitmem gerekiyor. Sizi tanıdığıma çok memnun oldu. Daha sonra görüşmek üzere..” diyerek yanlarından ayrılmıştı. Gözlerinin siyahlığını gidermek için avlanmaya ihtiyacı vardı…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Eğlenceli Bir Gün

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-