AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 C': Bataklık Şakası

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Staples Cromwell

VII. SınıfVII. Sınıf
Staples Cromwell



Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Keme

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptyPaz Haz. 07, 2009 4:37 pm

Kurgu: Crawford ve Cromwell'in hazırladığı ve koridoru boylu boyunca bir bataklığa çeviren şakalarını yapmaları.
Kişiler: İlk RP'lerde yalnızca Luke ve Staples. Daha sonra isteyen herkes gelebilir.
Zaman: Öğleden sonra, dördüncü dersin bitmesine az bir zaman kala.


    __________________________________


Asası elinde koşar adım ilerleyen Staples, arada sırada arkasını dönüp Luke'a bakıyor; yüz ifadesini çözmeye çalışıyordu. Luke, aynı Staples gibi biraz heyecanlıya benziyordu. Ya da Staples öyle görüyordu. Diğer yandan, yapacakları şaka elbette bu heyecana yaraşır bir şey olacaktı. Bir koridoru boylu boyunca sihirli bir bataklığa çevirmek elbette zordu; lâkin, içine girenlerin tek kurtuluşunun atacakları çığlığın frekansına bağlı olması da ayrı bir zevk veriyordu insana. O an atılacak çığlıklar, Staples'e bir müzik gibi gelecekti sanki. Peki ya Sofia? Ya o ordan geçerse? O zaman onu kurtarır mıydı? Bilemiyordu, nasıl olsa zarar getirecek bir şey değildi. Hem, daha önceki şakalarında aklına hiç Sofia etkeni gelmemişti. Ona bir zarar gelmeyeceğinden emindi sanki. Garip bir durum olduğunu kabul ediyordu; ama bu Staples'i durduramazdı. Amaan, ne olacak ki, diye düşündü. Aklına bu fikirler gelince duraksadı, bu da arkasından gelen Luke'un ona çarpmasına ve ardından da düşmelerine neden oldu. Minik Stappo'nun göğüs kafesi Luke'un dirseği tarafından ezilirken, Staples Luke'a bir şaplak atıp onu uyarabildi. Tamam zamanında davranmıştı ki bu durumdan kurtulduğunda nefes nefeseydi. Yeniden ayaklanırken Luke'a çattı:

"Ne yaptığını sanıyorsun sen oğlum?"
"Asıl sen önümde bön bön bekleyip dururken n'apıyordun he?''
''Peki tamam, neyse. Bunun acısını daha sonra çıkarırım ne de olsa. Haydi devam.''

Lu mu haklıydı yoksa kendisi mi bilemiyordu. Onun için kısa kesmişti konuyu. Kaldıkları yerden ilerlemeye devam ettiler ve beş dakika sonra dördüncü kat koridorlarına ulaştılar. S, koridorun büyüklüğü ile kendi tılsımlarının gücünü tarttı, koridorun büyük bir kısmını bataklığa çevirirlerdi, belki de hepsini... Bilemiyordu. Aslında bu da işin zevkli taraflarından biriydi; sonucu bilmemek yani. Bu şaka Hogwarts'ta nasıl bir ses uyandıracaktı, yakalanacaklar mıydı, birilerine bir zarar gelebilir miydi ve bunun gibi onlarca soru. Hepsinin yanıtını almanın bir tek yolu vardı ki, o da şakayı gerçekleştirmekten geçen yoldu. Lu'ya baktı, o da ona bakıyordu. İkisi de hazırdılar. Zaten ellerinde hazır bulunan asalarını sıkıca kavradılar; büyülü sözleri ilk mırıldanan Staples oldu: ''Hanimini hüppen dezigi banna rap rap!''* Asadan fışkıran ve dışkıyı anımsatan yeşilimsi huzme koridorları tabanıyla buluşurken, tılsımın gücüyle beraber Staples de yeri boyladı. Hemen ardından Lu da aynı sözleri tekrarladı ve onun büyüsü de yerde aynı etkiyi gösterdi. Yer 'gluk gluk' sesler çıkarıp köpürmeye başlarken, tırsan Lu ve Staples pörtlemiş gözleriyle beraber birkaç adım gerideki bir heykelin ardına saklandılar ve ilk kurbanlarını merakla beklemeye başladılar.


*: Cem Karaca - Raptiye Rap Rap şarkısından alıntıdır. xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Luke Theodore Crawford

VII. SınıfVII. Sınıf
Luke Theodore Crawford



Rp Sevgilisi : Luvena.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Maymun.

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: Geri: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptyPaz Haz. 07, 2009 5:01 pm

Okuldan kaçma zamanının yaklaştığı sıralarda iyice tozutmuştu Luke. Öyle ki, önünde yürüyen büyücüyle birlikte çok daha fazla şaka işine atılmaya başlamış, bunlardan biri Çok Özlü İksir ile profesör kılığına girmek olmuştu. Şanslılardı ki, bu olaydan sadece büyük bir ceza ile kurtulmuşlardı. (!) Fakat, bu haylazlar uslanmıyordu. Biri onları durdurmalıydı, kulaklarını çekmeliydi, bir şeyler yapmalıydı, evet. Ama onlara engel olabilen var mıydı? Bu sırada Luke, gözlerinin önünden bir film şeridi gibi akan anılarını düşünüyordu. Özellikle yaptıkları son şaka, hafızasında önemli bir yer edinmişti. Bu çılgınlık, kim bilir daha önce kaç kere gerçekleşmişti? Olmamıştı, kuşkusuz. Hogwarts’ın tarihine geçmişlerdi, en haylaz öğrenci olmuşlardı… Küt! Önünde ilerleyen Stappo’nun durması ile bir anda çarpışmışlar, bunun etkisi ile yere düşmüşlerdi. Lanet olsun, Stappo, şeklinde homurdansa da, çocuğun bunu anlamadığı fark edilebiliyordu. Çocuk, çarpışmanın etkisinden kurtulamamış olsa gerek, Luke’ın dirseğiyle göğüs kafesine doğru yaptığı sert darbeyi, acıyı hissettiğinde fark edebilmişti. Hemen sonrasında Luke’a gelen şaplak, genç büyücüye Staples’in karşılıksız kalmayacağı mesajını vermişti. Çocuğun haykırışını duyuyordu.

“Ne yaptığını sanıyorsun sen, oğlum?”
“Asıl sen önümde bön bön bekleyip dururken ne yapıyordun, he?”
”Peki tamam, neyse. Bunun acısını daha sonra çıkarırım ne de olsa. Haydi devam.”

Staples’in son cümlesi karşısında sadece sırıtmak ile yetindi. Hangi kuvvet, Luke Crawford’a karşı galip gelebilirdi? Çocuk bu gerçeği hatırlamıştı belki de, konuyu uzatmayarak yürümeye başlamıştı. Luke’da onu takip etti. Birkaç dakika geçmesinin ardından dördüncü kattaki koridorlara ulaşmışlardı. Evet, yeni hedefleri burasıydı ve Hogwarts’ın en müthiş şakalarından biri daha burada gerçekleşecekti. Koridor, durumun farkında mıydı bilmiyordu ama az sonra tarihi bir olaya tanıklık edecekti. (!) Şakalarını gerçekleştirmeden önce onu ele geçiren his, yine ortaya çıkmıştı. Bir yandan heyecanlı olsa da, bir yandan isteksizdi. Son derece amaçsız ve faydasız bir işi gerçekleştireceklerdi, yararı ne olacaktı? Yararı olmasa ne fark eder, diye düşündü. Burada amaç kurallara karşı gelmekti, değil mi? Öyleyse bu işi çok iyi gerçekleştiriyorlardı. O esnada kulakları Stappo’nun sihirli sözcükleri söylediğini işitti. Çocuk, her türlü baskıyı uygulayarak bu saçma isimde karar kılmıştı ve Luke gibi inatçı bir kişiyi ikna edebilmişti. Onun asasından fışkıran sıvı benzeri kütlenin etkilerini gören Luke, kendi asasıyla aynı sonuca ulaşmak için sabırsızlanmıştı. Yolculuğun başından beri elinde tuttuğu asasını zemine doğru yöneltti ve kendince sert bulduğu bir ses tonuyla, saçma sözleri fısıldadı. “Hanimini hüppen dezigi banna rap rap!”* Dışkı benzeri kütlenin zemin ile temasını hayretler içinde izleyen Luke, Stappo’nun çekiştirmesiyle bir heykelin arkasına geçti. Şimdi yapmaları gereken iş, şakanın ilk kurbanını beklemek olacaktı.


*: Cem Karaca – Raptiye Rap Rap şarkısından alıntıdır. Furkan ve onun şahane fikirlerinden bir tanesidir. xD
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Caprice Anna Flower

V. SınıfV. Sınıf
Caprice Anna Flower



Mücadele Tarafı : ZAY
Rp Sevgilisi : Ruhumu çaldı
Kan Durumu : Asil Kan
Patronus : Bengal Kaplanı

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: Geri: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptyÇarş. Haz. 10, 2009 11:15 am



Son ders biteli yaklaşık on dakika oluyordu, Caprice başkanlar banyosunu o gün ilk defa kullanmıştı. Yalnızdı, uzun bir ders maratonunun ardından sıcacık suyun çekiciliğine dayanamamış son dersi ekmişti. Dağılan derslikten çıkan suratlara baktı, çoğunlukla birinci ve ikinsi sınıflardı, yüzlerine haftanın bitişini ilan eden karnaval renkleri hakimdi. Oynaşan ışık hüzmeleri suratlarında ne de güzel dans ediyordu. Bir müddet sonra astronomi dersi vardı, neden bu dersi haftanın son gününe alırlar hala anlamıyordu, haftayı sonlandırmak zaten yeterince dert idi, bir de ardından gecenin bir yarısı astronomiye girmek, gerçekten de Caprice için tam anlamıyla bir kabustu. Sevdiği bu dersi onun için işkence haline getiren okul sistemini içinden okkalı bir küfür etti. Geçen akşam Lea ile yaptığı konuşmanın izlerini hala üzerinde taşıyordu. Bedeni sıcak suyun verdiği rahatlık ile yumuşamış, narin bedeni köpüklerin ve baloncukların arasında kuğu misali süzülmüş ama aklı ve düşünceleri bir gıdım bile rahatlayamamıştı.

Gözlerini ileriye odaklamış sakin adımlarla koridoru geçerken tepesinde süzülen Gryffindor binasının hayaletini fark etti. Hızla ona doğru geliyordu. Caprice son anda kendisini sola doğru atmasaydı, içinde geçip gidecekti. Bu hayalet cesur savaşçıların önderi olsa da şaka anlayışı, Caprice’ye hiç de normal gelmiyordu. Ne zaman kendisine selam verse mutlaka başına bir şey geliyordu. Hatta Caprice bir müddet bu garip tesadüflerin, ilginç kazaların sorumlusunun o olduğunu düşünmeye başlamıştı.

-Selam sınıf başkanı.
-Merhaba,
-Seni severim bilirsin,
-Aman sevme
-Aa... Hiç de kibar değilsin
-Sen ise çok naziksin, müsadenle...
-Aman git, o güzel yüzüne hasret kalmıştım ben de.

Caprice cüppesinin altından asasını yokladı, yerindeydi, yavaşça eline aldı. Ne olur ne olmaz tetikte olmanın bir zararı olmazdı. Hayalet arkasında korıdorun ters istikametine giderken aniden pike yaparak Caprice’nin içinden geçti. Caprice istemeden attığı çığlığın etkisiyle öyle sinirlenmişti ki adımlarını hızlandırarak merdivenlere doğru uzanan koridora doğru küfür ederek yürümeye başladı. Bakışlarıyla devamlı yukarıyı tarıyor, kulağına gelen kahkahaları duymamaya çalışıyordu. Şatonun hayaletlerinden onun kadar çeken biri var mıydı, bir yandan da onu düşünüyordu. Asası elinde koridorun son dönemecini döndüğünde ayağı kaydı. Yukarıya bakmakla o kadar meşguldi ki önündeki zemindeki yapışkan sıvının ayakkabına oynadığı oyunun kurbanı olmuştu.

-LANET OLSUNNNN!!!

Ayağının kaymasıyla elindeki asa bir yana fırlamış, nereden çıktığını anlayamadığı, sessizce fokurdayan sıvının içine doğru hızlıca kaymıştı. Tutunmak istedi, yapamadı. Koridor sessizdi, havada süzülen hayaletin tiz sesi bile kaybolmuştu. Ders çıkış saati neredey di bu millet? Caprice telaşlanmaya başmıştı, hızla bataklığı andıran pisliğe doğru daha da kayıyordu. Önce ayakları sonra bedeni yavaşça pisliğe battı, çok da kötü koyuyordu, nefesini tutmalı mı , tuttacak bir yer mi aramalı, imdat diye bağırıp bir umut birilerine mi seslenmeliydi, bilemedi. Her şey o kadar çaçuk oluyordu ki, koridorun bitip bataklığın başladığı kısma kayarak geldiğinde tutunamadğından, beline kadar batmıştı. Elleriye kaygan zeminin de bir çıkıntı fark etti, var gücüyle tutundu. Çabaladıkça daha da derine batıyordu. Asası çarparzına düşmüş bir kol boyu uzağındaydı. Parkmak uçları değiyor ama bir türlü tutamıyordu. Kendini cesaretlendirmek için söylenmeye başladı.

-Lanet olsun sana, bunu yapanı bir bulursan, kellesini şatonun surlarında sallandıracağım. Hadi buraya gel, neydi o çağırma büyüsü, büyüsü, büyüsü... Unutmanın sırası mı? Hay aksi, yanmış kurabiyeler aşkına ...

Yapış yapış sıvının içine düşmesinin üzerinden iki dakika geçmesine rağmen Caprice için bir ömür sürmüş gibiydi, kontrolünü kaybetmek üzereyken koridorun köşesinden gelen ayak seslerini fark etti. Şanş yüzüne mi gülmeye başlıyordu? Sabısızlıkla bağırmaya başladı.

-HEYY BURADAYIM BİRİ BANA YARDIM ETSİN!!!

Kafasını yukarıya fazla kaldıramıyor, her hareketi onu biraz daha derine çekiyordu. Pis kokunun vermiş olduğu hissizlikle burnu çoktan işi bırakmış, nefes almaktan başka bir işe yaramıyordu. Kendisine doğru gelen kişinin ayaklarını gördü. Bir erkek, acaba Marcus olabilir miydi? Aralarında dostluktan başka duysusal bir ilişki olamayacağını açıkladığından beni ona pek soğuk davranıyor, gördüğü her yerde ondan kaçıyordu. Bunu da atlatacaktı, lakin şuna, şuracıktan çıksa hiç de fena olmazdı.

-Marc sen misin?

Sessizliğini bozmadan yanına kadar gelen ayaklara baktı. Neden cevap vermiyordu? Kafasını kaldırak gelen kişinin yüzüne doğru baktı. Bu hareketle biraz daha pisliğin içine battı. Caprice’nin gördüğü tek şey, donuk mavi gözlerdi. Ona bakıyordu, sessizce başını sağa sola sallayarak ayağını Caprice’ye doğru uzattı. Gözleri hala onun üzerindeydi, tek bir hareket ile Caprice’nin asasını uzağa fırlattı. Gözlerini bir an bile ondan ayırmadan bir adım geriye adım attı. Onu ölüme mi terk ediyordu. Arkasını döndü bir kaç adım daha gidip koridorun köşesinde sakince bekemeye başladı. Caprice olanları soğukkanlılıkla izledi. Cesareti damarlarından taşmak üzereydi, eğer ölmesi gerekiyorsa ölecekti ama bu velete onun acizliğiyle dalga geçme fırsatını vermeyecekti.Suratına onu tanımayanların korkudan titretecek sert ifadesini takındı. Dudağının sol kıvrımı yukarıya kalkmış, gözlerini ise ilerisinde duran camdan yapılma buzmavisi gözlere sabitlemişti.

-Demek ölümü izleyecek kadar zavallı, kendin yapamayacak kadar da acizsin. Uzaktan izlemek daha mı kolay?

Gülümsüyordu, Caprice üzerindeki kıyafetlerin ağırlığıyla biraz daha battığını hissetti. Konuşmak bile onu yoruyordu, üstelik yavaşça kayıyordu, sesini çıkarmadı, boğazına kadar batmıştı, yüzünü yukarıya döndürerek nefes almaya çalıştı. Yapışkan pis sıvı tüm bedenini kaplamıştı. Ağzıdna pis yapışkan sıvıyı hissettiğinde kulağına uğuldamayı andıran bir ses geldi. Ölümün soğuğunu bedeninde ilk hissedişi değildi ama bu en pis kokulusu idi. Gözlerini kapadı ne olursa olsunsun, diye düşündü, bağırmayacaktı, ölümü hayatın bir parçası gibi soğukkanlılıkta karşılayacaktı. Yukarıya doğru çekildiğini hissetti. Ölmüş müydü? Ne çabuk, diye düşünmeye fırsat bulamadan kendi adının yankısını duydu. Bu sesi tanıyordu. Koridorun sert zeminine hızlı bir iniş yaptı. Canı yanmıştı ama bunu önemsemedi, hissedebiliyorsa yaşıyor demekti. Gözlerini açıp karşısındakine baktığında mutluluktan onu öpebilirdi, tabi bu kadar pis koktuğunu bilmese.

-Lea!!!

Arkadaşı ona şevkatli bir bakış atmaktan ileri gidemiyordu. Caprice kendini toparlarak oturur pozisyonuna geçti. Lea karşısında duran çocuğa bakıyordu. Onu şimdi hatırlıyordu. Gözlerini kısarak ona doğru döndü.

-Elfan, beni iyi tanı, beni gördüğün her yerde kaçacak delik ara, çünki en ufak bir yanlışında seni duvara çivilemekten zevk alacağım. Şimdi git, yoksa mavinin, yeşilin içinde nasıl boğulduğuna şahit olacaksın.

Caprice ayağa kalkarak asasını aldı. Asasının titreşimi bedenini adeta okşuyordu. Bu velete bir ceza vermeden uzaklaşmasına izin vermek hiç de adil olmazdı ama yanında Lea vardı, kendi binadaşına zarar vermesine izin vermezdi. Sessizce Lea’nın yanında koridoru geçti, titremesine bir türlü engel olamıyordu. Caprice tekrar sınıf başkanları banyosuna doğru hızlıca yol aldı. Astronomi dersine bu pis kokulu haliyle katılmazdı. Artık aklında 4. lanetten daha önemli bir konu vardı; intikam.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/caprice-
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: Geri: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptyPtsi Haz. 15, 2009 5:26 pm


Hava oldukça güzel ve rüzgâr ağaç yapraklarını sessizce sallıyordu. Astronomi dersi için hazırlanıyordu Eleanora. Daha dersin başlamasına çok vardı fakat yatakhanede öle sessizce oturmak canını sıkıyordu. Dersin başlama saatine kadar biraz gezmek istiyordu. Vakit böle geçmiyordu. Yatakhaneden ders ile ilgili şeylerini aldıktan sonra çıktı. Aklında ders saatine kadar gezmek ve saat gelince de derse gitmek vardı. Yatakhaneden çıktıktan sonra merdivenlerden doğru yukarı katlara çıkmaya başladı. Her merdiven basamağından çıkışında 4. kat koridorun çeşitli bağırışmalar duyuyordu. Onun ne olduğunu anlamak için merdivenleri hızlı hızlı çıkmaya başladı. Her çıkışında merakı daha da fazla artıyor daha çok heyecanlanmaya başlıyordu. Bir yandan da kitapları eline ağırlık yapıyordu. *Keşke almasaydım* diye düşünmeden edemiyordu. 4. kat koridorunun son basamağına çıktığında ses sanki bir büyü yardımı ile kesilmiş adeta sessiz bir ortam olmuştu. Şaşırmıştı. Biraz da korkmuştu haliyle çünkü az önce kulağında işittiği o acayip sesler bir anda kulağından yok olmuştu. Neler yaşayacağını bilmeden yavaş adımlarla yürümeye başladı. Bir yandan da etrafına bakıyordu. Sakin bir şekilde yürürken birden çığlığı bastı.

'' Aman Tanrım bu da nedir böyle? Kahretsin! ''

Bağırması ile kocaman pis yere düşmesi bir olmuştu. Elinde ki kitaplar bir yana savrulmuştu asası bir yana savrulmuştu. Üzeri kapkara kir pas içindeydi. İnanamıyordu. Bunu kimin yaptığını anlamak zor olmamıştı. Çünkü ileride ona aptalca gülen aynı binasında Staples ve Gryffindor binasında olan Luke vardı. Ne kadar sinir bozucu bir şeydi. Bir an için kıpırdanırken yavaşça içeriye doğru battığını hissetti. Bu durumda daha çok panik olmuştu. Bir an önce onu birinin kurtarması gerekiyordu. O düştüğü şeyin ne olduğunu anlamıştı. Orası bataklıktı. Birinin onu kurtarmasını çok istiyordu. Çünkü kimse kurtarmazsa batacaktı ve bir daha da çıkamayacaktı. Bu çok korkunç bir şeydi. Oradan çıkamamayı düşünmek bile istemiyordu. İmdat kimse yok mu diye bağırmaya başladı. Tek çaresi buydu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Rosalie Mariélla McAdams

GezginGezgin
Rosalie Mariélla McAdams



Mücadele Tarafı : Zümrüdüanka Yoldaşlığı~~
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: Geri: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptyPtsi Haz. 15, 2009 11:26 pm

Dalgın bir ifade ile dersten çıkıp kendini dışarı attı. Biraz temiz hava almaya gerçekten çok ihtiyacı vardı. Ümit ettiği şeyleri son zamanda fazlasıyla almıştı ve buna gerçekten çok mutlu oluyordu. Rüzgarın vurmasıyla sarsılan soğuk bedeni titremeye başlamıştı şimdiden. Akşam yemeği yeme vakti gelmişti yavaş yavaş… Ancak büyük salona uğramadan önce ihtiyaç odasına gidip biraz tek başına zaman geçirecekti. Hafiften bastıran yağmurun taze kokusunu ciğerlerine doldurduktan sonra Hogwarts’ n içine girdi. O eşsiz oynayan merdivenler sayesinde hiç vakit kaybetmeden kendini dördüncü katta bulmuştu bile. Evet kabul ediyordu, biraz ağır hareket ediyor olsalar bile gerçekten çok işe yarıyorlardı. Ama böylelikle Rosalie neredeyse merdiven çıkmayı unutacak hale gelmişti. Tatilde malikanelerinin merdivenlerinden çıkarken yuvarlanışını hiç unutmuyordu zaten. Annesi Bayan Esta onu bayağı azarlamıştı bundan ötürü. Bu yüzden arada merdivenlerde pratik yapıyordu. Belki bu kulağa komik geliyordu; hem zaten gören Slytherin öğrencileri laf atmadan yanından geçmiyordu ama Rosalie hiçbirini aldırmıyordu.
Dördüncü katta ilerler iken koridordan gelen pis kokular burnuna ulaşmıştı bile. Bir an duraksayıp etrafı kokladı. Bu da neydi böyle? Tiksindirici kokuyordu ve gerçekten iğrençti. Adımlarını daha da hızlandırdığında koridorun ilerleyen kısmının bir bataklığa dönüştüğünü gözlemleyip yerinden sıçradı. “ Aman tanrım! “ Bu kimin işiydi acaba? Aslında bu tür eşek şakalarında akla gelen ilk isim kesinlikle kuşkusuz Staples oluyordu. Bataklığa daha detaylı baktığında çırpınan Eleanora’ ı görüp hemen cebindeki asasını hızla çıkarıp ona doğru doğrulttu ve büyülü kelimeleri söyledi, “ Aklapakla! “ Bir anda o iğrenç bataklık yok olup gitmişti. Koridor tamamen temizlendikten sonra koşarak Eleanora’ n yanına ilerledi ve ona sarıldı. Bu gerçekten çok içten gelen bir duyguydu. Daha ilk çırpınışını gördüğünde onun ne kadar yardıma ihtiyacı olduğunu anlamıştı. Yüzündeki telaş ifadesi silinmiş yerini derin bir gülümseme kaplamıştı. Alelacele Eleanora’ ı yerden kaldırdı ve meraklı bakışlar ile sordu, “ Bunu sana kim yaptı aman tanrım, gerçektende iğrenç. “ Aslında azda olsa komik geliyordu kulağa. Tabi ki böyle bir durumda onun çırpınışını izleyip birde üstüne üstelik katıla katıla gülmenin bir manası yoktu. İkisi de koridorlarda ağır adımlar ile ilerliyordu. Eleanora’ n üstü gerçekten batmıştı. İlk önce onun gidip ılık bir duş alması gerekiyordu. “ Haydi tatlım gidip bir duş alalım. “ diyerek onu teselli etti.


Aklapakla : Pis bir bölgeyi temizlemeye yarayan büyüdür
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/rose-gab
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

C': Bataklık Şakası Empty
MesajKonu: Geri: C': Bataklık Şakası   C': Bataklık Şakası EmptySalı Haz. 16, 2009 12:31 pm

Eleanora tek çareyi bağırmakta bulduğu için avazı çıktığı kadar bağırıyor birisinin yada birilerinin gelmesini bekliyordu. Ama bu bekleyişte gittikçe bataklığa battığının da farkındaydı. Daha çok bağırmayı denerken çırpınıyordu fakat bataklık onu daha da fazla içeriye çektiğini hissetliğinde korkarak sesini kesti ve etrafına bakmaya başladı. Gözleri doldu dolacaktı kimse gelmiyordu bu çok ilginç bir şeydi. Eleanora tüm umutlarını kaybettiği an da şirin bir ses '' Aklapakla '' büyüsü yaparak orada ki iğrenç bataklığı yok etmişti. Eleanora'yı kurtaran kişi binadaşı Rosalie idi. Onu gördüğüne o kadar çok mutlu olmuştu ki. Rosalie gelerek içtenlikle Eleanora'ya sarıldı. Eleanora'da onu kurtardığına minnettar kalmış bir şekilde aynı karşılığı verdi. Onun sayesinde kurturmuştu. Çok sevinmişti bir an onu karşısın da kendisine vardım ederken bulunca. Sarılma faslı bir tekten sonra onu iğrenç bataklıktan çıkardı ve ayağa kaldırdı. Zorlukla kalkıyordu ayağa üzeri olabildiğince her tarafı kir pas içindeydi. İğrenç görünüyordu. Rosalie onun nasıl oraya düştüğünü bilmiyordu. Eleanora korkmuş bir şekilde oradan Rosalie'nin kolları arasında başkanlar banyosuna doğru ilerlediler. Üzerini temizlemesi gerekti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
 

C': Bataklık Şakası

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-