Paula, Caprice’nin iyi olduğuna emin olmasa da, kızı dinlemeli ve olabilecek daha büyük bir kazaya meydan vermeden Angela’yı durdurmalıydı. Hemen kapıya doğru koştu ve diğer tarafa geçti. Hızla ilerlerken bir an için ayağı burkuldu, kısa süre için yere değen bakışlarını kaldırdığında, Lizz ve Alexis’in hallerini gördü. Kızların ikisi de oldukça garip görünüyorlardı. Tam Angela’ya bağıracaktı ki, Lizz ve Alexis’in nasıl o hale geldiğini bizzat tecrübe etmesini sağlayacak hareketle yüzyüze geldi. Ağzını açamadan ya da bir karşı büyü yapamadan üzerine gelen kıvılcımla kısa süreli bir titreşim yaşayan Paula, farklı bir şey hissetmiyordu. Ancak diğer kızların kendisine bakışından anlıyordu ki, yüzüne bir şeyler olmuştu. Kumral cadı, bir an için saçlarından yüzüne yansıyan bir açıklık fark etti. Bembeyaz saçları omuzlarına dökülen Paula derin, çok derin bir nefes aldı. Lizz’in attığı çığlık, kendi durumuyla karşılaştırıldığında hafif kalsa da, Paula da bütün koridoru yankısıyla inletecek bir çığlık attı. Alexis içlerinde en normal görünüyor olandı. Herkes yavaş yavaş bu saçmalığı düzeltmenin yollarını araken , Caprice de Angela’yı uyandırmayı başarabilmiş, onunla dertleşiyordu.
Kısa süre sonra en az Lizz, Alexis ve Paula kadar rezil olmayı başaran Angela da,kızlara yaptıklarından dolayı üzgün görünemeyecek kadar afallamış olmalıydı. Paula dengesiz dengesiz hastane kanadına yürürken sesini çıkarmadı. Angela’ya olan sinirini belli etmek isteseydi, bunu çok kırıcı biçimde yapacaktı. Bu yüzden en güzeli susmaktı. Yavaş yavaş hastane kanadına ilerlerken, bir yandan da koridora çıkanların sayıları çoğalıyordu. Dalga geçenlerin arasında Kevin olmayışına, Ravenclaw ortak salonuna uzak olduklarına sevinmekle yetindi. Muska dersine gitmeden önce, bu saçmalıktan kurtulmaları gerekiyordu.
Anasayfa 
