AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Kördüğüm.

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyPerş. Mayıs 21, 2009 11:47 pm

"Şşş. Paula sana diyorum!" Yanında duran Hufflepuff'lı cadıya, kendine gelmesi için birazcık sert bir dirsek darbesi geçirmek zorunda kalmıştı. Paula, son yarım saattir önündeki boş parşömen kağıdına anlamsız çizgiler çiziyor, onların üzerinden gidiyordu; üstelik Mia, kızın bunu farkında olmadan yaptığına emindi neredeyse. Normal bir zaman olsaydı, Paula Sihir Tarihi dersini bile pür dikkat dinler, her kelimeyi hafızasına kazırdı. Ama bugün tek bir kelimeyi bırakın hafızasına kazımayı, kulaklarından içeri almadığına emindi. Bu durum dikkatini ister istemez çekmişti sarışın cadının. Fısıldayarak söylediği sözler kızın yüzüne çarpıp, başka yönlere gidiyordu sanki. Bana mısın demiyordu arkadaşı. Başka çaresi kalmayan Mia, istemeyerek o dirseği kızın koluna geçirmişti. Bir anlığına yüzünde korktuğunu belirten bir ifade belirmiş, sonra onu şaşkınlığa bırakmıştı. "N'oldu Mia? Ders mi bitti?" Evet, kesinlikle dinlemiyordu, sınıfta olan bitenden haberi bile yoktu. Sessizliğin bir örtü gibi kapladığı sınıfta, çıkan tek sesin profesöre ait olması, onların fısıltılarını kapatıyordu. Kapatmasa da bu umrunda değildi. Paula'nın neyi olduğunu bilmeye ihtiyacı vardı. "Fazla dalgınsın. Kötü bir şey mi var?" Fısıltısında belli olmasa da, gözlerinde duyduğu şefkat açıkça belliydi. Arkadaşlarının böyle üzülmesine dayanamıyordu, evet. Pencereden gelen güneş ışınlarının parlaklaştırdığı mavi gözlerini, kızınkilere dikmişti. Artık o da dersten soyutlanmıştı. "Arada anlatırım, böyle fısıltıyla olacak iş değil." Tamam. Çaresizce önüne döndü ve olabilecekleri kafasında tartışırken, dersin bitmesini bekledi.

Bir on dakikanın sonunda, ikili Hogwarts bahçesine çıkmış, yönlerini bilmeden yürümeye başlamışlardı. Herkesin dışarıya dökülmüş olması, özel bir şeylerin konuşulması için iyi bir ortam değildi. Hayatları hakkında bir şeyleri bilmek isteyen küçük casusları olabilirdi, kim bilir? Ama Mia'nın tükenmez merakı, engel ya da sınır tanımıyordu. Üstelik bilmek istediği şey, en yakın arkadaşlarından biri olan kişiyi üzen bir şey olması ise. Dışarıdan bakan birisi Paula'ya acıyabilirdi, Mia'nın ardı arkası kesilmez soru yağmuruna tutulmuştu çünkü.
"Tamam, sakin. Hadi kuleye gidelim. Kimse yoktur orada." Yaşadığı her neyse, kötü bir şey olmalıydı. Paula'da böyle somurtan surat ifadesini pek görmezdi Mia. En azından kendi yanındayken. Özellikle bu ruh haliyle, kendisine sert bir tepki vermesinden korkuyordu. Sustu ve sadece yürüdü. Sakin bir sohbet ortamı olan saat kulesinin tepesine çıktıklarında, derin bir nefes aldı. Artık sorularına yanıt alabilir miydi? Tatlı bir rüzgar yüzünü okşarken, Paula'nın ellerine kaydı gözleri. Titriyordu. "Paula, neler olduğunu anlatabilir misin? Yüzün sararmış senin. Tanrım, bir gecede ne oldu böyle?" Kızın tedirginliğini gördü. Fazla üstüne gitmişti, sakinleşmesi, aynı olayı bir daha yaşamaması için onu zorlamaması gerekiyordu. Hatasını anladığında, yüzüne sıcak bir gülümseme yerleşmişti. Bir elini Paula'nın omzuna götürdü, ona destek verdiğini gösterircesine. "Bak, istediğin zaman anlatabilirsin. Ben hep buradayım. Zaten benden öyle kolay kurtulamazsın, biliyorsun. Sorularım hiç bitmez ki, kurtulmaya da vaktin kalsın." Saçmaladığının farkındaydı. Ama bu kızı güldürmeye yetmişti. İstediği de buydu zaten. İhtiyacı olduğu zaman anlatacağını, bir şeylerin paylaşılmadığında içinde kocaman bir şey haline geleceğini o kendisinden daha iyi biliyordu. "Hah şöyle gül bakalım."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
James Simon Lorgoff

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Simon Lorgoff



Mücadele Tarafı : SD

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Geri: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyCuma Mayıs 22, 2009 1:58 pm

‘’ Nereye gittiğini sanıyor bu kız böyle?’’
Gecenin bir vakti uyuyormuş taklidi yapmak oldukça zordu. Hiçbir şey olmamış gibi beyaz yastığının yumuşaklığına gömülmüştü başı. Yaz sıcaklarının başlamasına henüz çok yoktu ki, üzerindeki pike bile artık çok gelmeye başlamıştı. Bir an Aislin’i endişelendirmek için uyku haliyle yapılmış gibi pikeyi üzerinden attı. Yarı açık yarı kapalı gözüyle yarım saniyeliğine görebildiğine bakılırsa, Aislin onun için önemli bir işin peşindeydi. Paniklemesinin sebebi bu olmalıydı. Ne olduğunu öğrenebilmek için çok derin istek duysa da, Edward’ın ona yaşattıklarından sonra buna cesareti yoktu. Her ne kadar Aislin onun en iyi dostu olduysa da, kendi aklı ve mantığı vardı. Başına gelebilecek kötü şeyleri öngörebilecek kadar da zekiydi. Bu yüzden kızı kendi haline bırakmaya karar verdi ilk önce. Yatakhaneden pür dikkat kesilmiş halde, bir hayalet kadar sessiz çıkıverdi.

Hufflepufflı cadı önce yatağından doğruldu. Üzerinden attığı pikeye takılmamak için çevik bir el hareketiyle onu alıp yeniden yatağa attı. Kimseyi uyandırmamak için o da en az Aislin kadar dikkatliydi. Yatakhanenin kapısına yaklaştığında gözlerinin büyümesine sebep olan sesi duydu. Evet, bu onun sesiydi.’’ Edward! ‘’ Fısıltısı daha çok hırıltı gibi çıkmıştı. Aislin’in ayak seslerini işitti bir an için yatakhane kapısına doğru yaklaşan. Hemen yatağına koştu ve nefes nefese çok da yumuşak olmadığını o anda anladığı yatağa atladı. Kapı açılırken gözlerini sımsıkı yumdu. İçerdeki Aislin’di. Ama Paula kapıda bekleyen Edward’ın varlığını hissediyordu. Yumuşak bir fısıltı ‘’ Gidebiliriz. ‘’ dediğinde ayak sesleri bir an için duraladı. Paula o anda nabzını kontrol edemediğini ve soğuk terler döktüğünü hissetti. Kendisine doğru yaklaşan birkaç adım duyduğunda öleceğini sanmıştı. Ancak yarıda kesilen adımlar hızla kapıya doğru yöneldi ve yatakhanenin kapısı hızla ama sessizce kapandı. Belli ki Aislin, Paula’nın uyuyan birine göre hızlı nefes alıp verdiğini fark etmişti. Ancak bunu bir rüyanın etkisi gibi yorumlamış olmalıydı ki çekip gitmişti. Hufflepufflı cadı kalkıp geçide gitmek istedi. Şöminenin yanmıyor olması artık çok daha rahat hareket etmesini sağlardı. Okuldan çıkan bu geçitten geçerek ormana kadar onları izleyebilirdi. Ancak bir an için Edward’la giden Aislin’in de kendisine tıpkı Edward gibi davranabileceğini öngördü. Yeniden doğrulduğu yataktan kalktı ve üzerine cübbesini alıp ortak salona indi. Etrafı kolaçan edip en ufak bir iz bulamadığında büyücü ve cadının uzun süre geri dönmeyeceğine karar verdi. Ardından da düşünceler içinde yatakhaneye döndü. Sabaha kadar yatağında sallanıp durdu. Güneş henüz doğuyordu ki Aislin yatakhanenin kapısını araladı sessizce, tıpkı çıktığı gibi. Paula gözgöze geldiği cadının yorgun halini gördü. Hiç konuşmadıkları için direk yatağına geçen Aislin’e tek kelime edemedi ya da bir şey işitmedi. Hazırlığını tamamladı usulca. Yavaş yavaş terk etti yatakhaneyi henüz erken olmasına rağmen.

Okulda bir hayaletten farksız dolanıyordu genç cadı. Uykusuzluğunu belli eden, mora yakın bir renk almıştı gözaltları. Derin derin iç çekiyordu ara ara. Portrelerin kendisine selam verişlerini ve karşılık bulamadıkları sıcak tavırlarının ardından da homurdanmalarını duymadı bile. Ders saatine kadar merdivenleri indi çıktı, seralara gitti geldi. Göl kenarını adımladı. Büyük Salon’a girip sıcak bir şeyler içmeyi yeğledi yemek yemektense. Düşünmeden duramadı bir an bile. Aislin de Edward gibi miydi? O da bu hasta ruhun eylemlerinin bir parçası olabilir miydi? Yaptıkları şey tam olarak neydi bilmiyordu. Yetişkinliğe bu kadar yaklaşmış cadıdan ve onu yönlendiren hasta ruhlu büyücüden korkuyordu sadece. Savaşmaktansa geri çekilmeyi her ne kadar kendine yediremese de, şimdilik bir başka bunalım istemiyordu. Okulu terk etmelerine az bir süre kalmışken gereksiz aksiyonlara hali yoktu. Sonunda sürünür gibi derslere girmeye başladı teker teker. Günün bitimine kadar sessiz kalabileceğini düşündüğü halde yediği sert dirsek darbesiyle kendisine geldi. Karşısında masmavi gözlerini kocaman açmış olan Mia duruyordu. Ravenclaw’lı cadının yüzü endişe ve merakla harmanlanmış bir yüz ifadesine bürünmüştü. Paula saçma sapan tepkiler vermeyi kesebildiğinde, ara verdiklerinde anlatabileceğine dair bir iki sözcük sıraladı. Mia’nın endişesine saygı duyuyordu. Her zaman kendisine mantıklı öğütler veren arkadaşına aslında o an çok daha fazla ihtiyacı vardı. Onunla konuşmak Paula’nın günün başından beri yaptığı en mantıklı şey olacaktı.

Ders bittiğinde iki cadı birlikte bahçeye dökülen topluluğa karışmışlardı. Kalabalıktan kendi seslerini bile zor duyarlarken, yönlerini git gide daha tenha tarafa çevirdiler. Saat kulesine geldiklerinde kısmen nefes nefese kalmış olan Paula, bütün gün yaptıklarına benzer şekilde yeniden iç çekti. Nefesini verirken Mia’nın elini hissetti omzunda. Böyle zamanlarda bir dostun desteği moral veriyordu. Hele ki sarışın cadının gözlerindeki mavilikte dönüp duran merak duygusunu fark etmemek elde değildi. Sevimli ifadesiyle Paula’yı endişeler içinde bile güldürmeyi başaran Mia’ya minnettar bir bakışla karşılık verdi Paula. Arkadaşının yeterince beklediğini düşünerek, kendisine de iyi geleceğine emin olduğundan anlatmaya başladı. Mia’nın sır saklayabileceğinden emin olduğu için uyarma gereği duymamıştı.

‘’ Uzun zamandır Aislin’i sürekli geceleri yatakhaneden çıkarken yakalıyorum Mia. Tabi o benim kendisini fark ettiğimi bilmiyor. Edward’la birlikte bir şeyler çeviriyorlar; ancak henüz çok emin değilim. Yine de iyi şeyler olmadığına eminim. Edward’ın kötü bir şey yaptığını biliyorum Mia. Ve sanırım artık Aislin’de onunla birlikte. ‘’

Kısa süren bir yutkunmadan sonra sözlerine daha endişeli bir halde devam etti.
‘’ Belki sadece birlikte takılıyorlardır demek istiyorum; ama eğer düşündüklerimin onda biri bile doğruysa Aislin’i sonsuza dek kaybetmiş olabilirim Mia. Edward’ın küçük sırrı her neyse, ona yaklaştığımdan beri hayatımı mahvetmek için bana yapmadığı kalmadı. Uzun zamandır benimle uğraşmıyor, ama Aislin’in garip halini gördükçe ben onunla uğraşmak istiyorum.’’

Genç cadının titremesi sona ermiş,Mia ile dertleşmek onu rahatlatmıştı. Ne diyeceğini merak ettiğinden konuşmasına ara verip arkadaşını bekledi. Onu her ne kadar sıkmak istemese de, görüşlerine ihtiyacı vardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Geri: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyCuma Mayıs 22, 2009 5:01 pm

Edward. Bir ya da iki kez yüz yüze konuşmuş olsalar da, onun hakkındaki yargıları kesindi. Hoşlanmamıştı ondan, içindeki his ise onun tehlikeli olduğunu söylüyordu. Bakışları bile korkutucuydu sarışın cadıya göre. Bütün konuşmalarında da bu hislerini destekleyici sözler duymuştu. Acımasızdı o, kütüphanedeki sohbetlerinde, bir kızın ağlamasını duygusuzca geçirmişti. Evet, zaten o andan sonra ona yaklaşmak istemediğine kesin bir karar vermişti. Ama Paula için durum öyle değildi, zavallı kızı bu çocuk hiç rahat bırakmıyordu. Paula bilmemesi gereken bir şey biliyordu anlattığına göre. Ama ya Aislin? Evet, Hufflepuff'lı cadıyı tanıyordu. Paula'nın yanında defalarca görmüş, ortak arkadaşları sayesinde birkaç kez konuşmuşlardı. Paula onun yanında çok oturaklı biri kalıyordu Mia'ya göre. Karakteri Edward'ın karakterine mi uyuyordu? Kim bilir, belki de Paula tahminlerinde yanılmıyordu. Edward'ın korkunç bakışları, kızı ikna etmeye yetmiştir belki de. Yazık. O çocuğun yolundan gitmek, gerçekten büyük bir kayıp insanlık için. Ama bunları karşısındaki tedirgin cadıyla paylaşarak, ortamı daha da soğuklaştırmak istemiyordu. Onu biraz olsun rahatlatmak, önerilerde bulunmak için ince dudaklarını araladı.

"Belki de uğraşmak gerekiyordur, Paula. Aislin'i kaybetmek istemediğini biliyorum. Ama eğer dediğin gibi, Edward'ın yolunu seçtiyse, onu durdurman gerekir. Bu çok zor ve tehlikeli olur belki ama Aislin için yapmalısın." Duraksadı. Söylediklerinin etkili olmasını ister gibi, kızın suratına anlamlı bir şekilde baktı. Az önceki tatlı rüzgar, yavaşça hırçınlaşlıyor ve iki cadının bedenlerine acımasızca çarpıyordu. Üşüdüğünü hisseden Mia, eliyle kendi kolunu sıvazladı ve sözlerine kaldığı yerden devam etmeye başladı. "Bence hatanın neresinden dönülürse kârdır. Aislin geceleri Edward'la bir yerlere gidiyorsa eğer... Eh, gidip küçük çocukların yataklarına şeker koymadıkları kesin. Eğer onların ne haltlar karıştırdığını öğrenirsek durdurabiliriz ve Aislin'i çok geç olmadan o çocuğun pençelerinden kurtulabiliriz." Biz diye bahsetmişti. Evet, Paula'ya bu konuda yardım etmek istiyordu. O kendisine güvenip, bu konuyu açmıştı, şimdi sıra Mia'daydı. Onu rahatlatmak için tekrar sıcak bir gülümseme yolladı kıza. "Hey, hadi ama, birazcık gülümse. Birlikte araştırırsak bence hallederiz. Hatta bir plan yapalım ve onları bir hayalet gibi sessizce takip edelim. O çocuğun küçük sırrını öğrenirsek eğer, ipler bizim elimize geçer. Ve eğer onları durdurursak, Aislin'i kaybetmezsin."

Sözlerini bitirdiği an, Paula'nın kendisine verdiği cevabı dinlemeye başladı. Kız biraz olsun rahatlamış bir şekilde konuşurken, omzunda hissettiği bir ağırlıkla kafasını o yöne çevirdi. Çevirmesiyle burnunun ucunun yumuşak tüylü, sıcak bir şeye dokunması bir olmuştu. İğrenerek yüzünü buruşturduğunda, bunu hissetmiş gibi havalanmıştı kahverengi tüylere sahip olan baykuş. Kızın omzundan bir zarf bırakmış, sonra da süzülerek gökyüzündeki bulutlarla yarışmaya başlamıştı. Kim kendisine bir şey yollama ihtiyacı hissederdi ki? Hogwarts dışındaki hayatında, kendisiyle ilgilenen tek bir kişi vardı. Babası. Tahminlerini o yönde yürütürken, Paula'nın sözlerini bitirmişti bile. Evet, o da aynı fikirdeydi. Aislin'in kötü biri olmadığını, belki de bir heves uğruna Edward'ın peşinden gittiğini düşünüyordu. Gerçekleri bilmeye kesinlikle ihtiyacı vardı. "Çok güzel. O zaman en kısa zamanda, ayrıntılı bir plan yapalım canım. Ama önce şu zarfımı açayım ben." Her yerde merakını belli etmek zorundaydı zaten. Yere düşen zarfı beyaz elleri arasına aldı ve merakla açmaya koyuldu. Babası durup dururken bir mektup yollamazdı ona. İçinden çıkan iki adet resme, yazılanları okuduktan sonra bakmaya karar verdi ve siyah göz bebeklerini parşömende gezdirmeye başladı.

Mia,

Nasılsın tatlım? Umarım Hogwarts'daki günlerin güzel geçiyordur. Seni gerçekten özledik. Eh, yaz tatiline de az kaldı. Buraya geleceğin anı sabırsızlıkla bekliyoruz annenle. Bense çok iyiyim. Yeniden doğmuş gibi hissediyorum. Uzun zamandır beklediğimiz doğum sonunda gerçekleşti, evimize yeni bir cadı daha katıldı. Onu görmek isteyeceğini düşündük. Resimlerini zarfa koydum. Kendine iyi davran Karyn.
Baban..


Bazı yerleri belirgin bir şekilde yapmacık olsa da babasından bir mektup almak iyi gelmişti genç kıza. Tabi annesinin kendisini özlediğine ve sabırsızlıkla gelmesini beklediğine inanmamıştı. Özellikle yeni bir çocuk, bu düşük olan ihtimali daha da düşürüyordu. Acaba ona olan davranışları nasıl olacaktı? Kendisine olduğu gibi ilgisiz bir anne mi olacaktı, yoksa şefkat dolu biri mi? Zaman gösterecekti. Ama kardeşinin, kendisinin göremediği şefkati görmesini istediği için kendisine şaşırıyordu. Zarftaki resimleri eline aldı. Gözlerinin önünde, sarışın ve doğumdan dolayı hafif çökmüş gözüken ama huzurlu bir ifadeye sahip olan annesiyle, çirkin suratlı, gözlerini bile açmaya gücü yok gibi gözüken bir bebek vardı. Kız kardeşinin şirin halini gördüğünde, yüzüne istemsiz bir gülümseme yayılmıştı. Bu sevginin, kendi kardeşi olmasından mı, yoksa çocuklara olan sevgisinden mi kaynaklanıyordu bilmiyordu ama onu daha şimdiden sevmişti. Hareket eden, mutlu aile tablosunu incelemeyi bitirdiğinde, kendisini izleyen kumral cadıya döndü. Elindeki resimleri ona uzattı. Moralinin biraz olsun düzelmesi için, iyi bir fırsattı. Yüzüne şirin bir gülücük yerleştirdi Ravenclaw'lı cadı.

"Yeni doğmuş kardeşimi görmek istersin eminim. Bak bakalım, sence bana benziyor mu?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
James Simon Lorgoff

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Simon Lorgoff



Mücadele Tarafı : SD

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Geri: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyC.tesi Mayıs 23, 2009 12:24 pm

Dostlar çok zor bulunan inciler gibiydi. Her baktığın istiridyenin içince bir inci olmadığı yadsınamaz bir gerçekti. Ancak çok derinlere dalıp, büyük bedeller ödeyerek sahip olduğun dostluklar, tıpkı binbir zorlukla açtığın istiridyenin içinden çıkan parlak ve yuvarlak değerli taş gibi heyecanlandırıyordu insanı. Paula ve Aislin uzun süredir dosttular. Aislin’in kendisine birden bire soğuması, dikkatini çeken sinirli tavırları, sadece Paula’ya karşı değil herkese karşı hırçın olması, Hufflepuff’lı cadıyı neredeyse asosyal yapmıştı. Yatakhanede kimseyle konuşmuyor, eskisi gibi ufak sohbetlere de katılmıyordu. Vaktini genelde Slytherin binasından arkadaşlarıyla ve Edward’la geçiriyordu. Onun dışında okulda cadıyı görebilen yoktu. Zaman zaman yolunun gündüz vaktinde bile ormana düştüğünü görmüştü Paula. Her ne kadar peşinden gitmek istediyse de; gitmemişti. Mia’nın koruyucu tepkisine saygı duyuyor, bir yandan da böyle bir dost edindiği için seviniyordu içten içe. Sarışın cadının bol kıvrımlı beynini üreteceği her plana gözü kapalı evet demeye hazırdı Paula. Ravenclaw’ın en yetenekli öğrencilerinden biri olan Mia, iş hınzırlığa geldi mi herkesten daha akıllı ve stratejisi güçlü planlar yapabilirdi.

‘’ Haklısın şeker dağıtmadıkları kesin. Ama öğreneceklerimizden korkuyorum bazen Mia. Bilmiyorum ben daha önce… Herneyse. ‘’ Daha önce başına gelenlerden bahsetmemesi o an için daha iyi olurdu. Bunu okulda kendisi ve Edward’dan başka bilen yoktu. Hafif bir sürtüşme, zararsız bir laf dalaşı ve birkaç itiş kakış olarak bilinmesi her zaman daha iyiydi. Dikkatleri üzerinde tutmak istemeyen Paula şimdilik olayın derinlerine inmeden kapatmayı yeğledi. ‘’ Öyleyse dediğin gibi peşlerinden gidebiliriz. Umarım her şey yolunda gider. Aislin aslında hiç de Edward’la takılacak bir cadı değil, onu tanıyorum. Yolunu kaybetmiş gibi hiseettiğine eminim bu yüzden. Bunun için bir gün özellikle plan yapsak daha iyi Mia. Edward’ın zekası küçümsenemeyecek kadar kıvrak. Oysa Hufflepuff değil mi?! Hah! ‘’ Paula’nın alaycı gülümsemesi Edward içindi.Bu kadar karmaşık olmak zorunda mıydı insanlar?! Düşünürken arkadaşının tesellisi ile gülümsemeyi başarabildi yeniden.

Sözlerini henüz bitirmişti ki, şişman, bol tüylü kahverengi bir baykuş sarışın cadının yuvarlak omzuna konuverdi. Mia’nın bir anlık tepkisi Paula’yı daha çok gülümsetti. Posta için değişik bir zamandı. Her ne kadar merak etse de, kimsenin özeline müdahale etmek gibi bir huyu olmadığından sesini çıkarmadan Mia’yı bekledi başka bir yöne bakarak. Oturduğu yerde ayaklarını sallıyordu. Uzun zamandır posta almadığını fark etti bir anda. Annesinden gelen en ufak iyi veya kötü bir haber yoktu. Bir telefon bile… Bir an için meraklanan genç Hufflepuff’lı daha sonra kötü haberlerin çabuk yayıldığı inancını hatırladı ve tasasız bir nefes aldı yeniden. Mia’nın tatlı sesiyle bölünen düşünceleri, gözlerini kaydırdığı resimdeki manzarayı görünce dağıldı. Resimde oldukça güzel bir kadın, dinç bir adam ve kadının kucağında yeni doğduğu açılmakta zorlanan gözlerinden belli olan şirin mi şirin bir bebek vardı. Öyle sıcak bir tabloydu ki… Huzur dolu oldukları iki ebeveynin de gözlerinden okunuyordu. Paula, Mia’nın ne düşündüğünü sormadan konuşmaya başladı:

‘’ Ah! Çok güzel. Şuna bak nasıl da yummuş gözlerini. Minik yumruklarını sıkıyor. Annen hoş bir kadınmış Mia. Baban da çok mutlu görünüyor. Demek artık birlikte oyun oynayabileceğin, senin kadar şirin bir kardeşin var. Doğrusu çok mutlu oldum tatlım. Uzun zamandır aldığım en güzel haberlerden biri. ‘’ Paula içten konuşuyordu. Nazikçe sarıldığı arkadaşının şaşırmış bir hali vardı sanki. Hala haberin tatlı şokunda olduğunu düşünerek konuşmaya devam etti. ‘’ Şunun burnuna da bak. Sana ne kadar da benziyor. Ah sahi yahu, senin küçüklük resimlerin yok mu Mia? Kimbilir nasıl tatlısındır? Bir gün onlara da bakalım mı? Söz veriyorum kel kafanla dalga geçmeyeceğim. ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Karyn Mia Roseen

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Karyn Mia Roseen



Mücadele Tarafı : Paletidir artık tek tarafı.
Rp Sevgilisi : Alain. ^^
Patronus : Kelebek.

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Geri: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyPaz Mayıs 24, 2009 12:00 pm

Yüzünde oluşan şaşkınlıkla harmanlanmış mutlu ifadeyle resme tekrar baktı. Annesi. Evet, iki çocuk doğurmuş olmasına rağmen hala çok genç gözükebiliyordu. Üstelik her zaman kıskandığı ve kendisinden daha güzel olduğunu düşündüğü buz mavisi gözleri çok daha canlıydı yeni çocuğuyla beraberken. İçinde anlamsızca olduğunu bildiği halde dizginleyemediği bir kıskançlık duygusu filizlenmişti şimdi. Anne babasına muhtaç olan bir kız çocuğunu en doğal halinde görüyordu, ne vardı bunda? Küçük bir çocuğun yaşadığı sendromu kendisi yaşıyordu sanki. Ona ilgi göstermeyecekleri gerçeği beyinini kemirmeye başlıyordu. Şüphesiz bundaki en büyük ve hatta tek neden annesiydi. Kendisine göstermediği ilgiyi ya ona gösterirse? Üzerinde zaten az bir ilgi varken tamamını kaybetmek. Kulağa güzel geldiği söylenemezdi. Ama bir yandan da bu durumdan hoşnut kalması gerektiğinin farkındaydı. Kendi öz kardeşi kendisinden mutlu olacak, fena mı? Şimdiden kötü abla olmaya başladığı düşüncesi yüzündeki gülümsemeyi gölgelemişti.

"Ah, evet, annem gerçekten hoş biri. Onu bazen çok kıskanıyorum, özellikle babamın ona nasıl baktığını gördüğüm zamanlarda." Şımarık bir şekilde sırıttı sarışın cadı. Gerçekten öyleydi, babasını annesinden bile kıskanabilen biriydi o. "Bu kadar mutlu olman beni de mutlu etti şimdi. Bir kardeşim oldu ve evdeki ilgi odağı olmaktan çıktım diye üzülüyordum aslına bakarsan. Ama o şirin şeyi ben de sevdim." Paula'yı Mia'dan daha çok heycanlanmış gibi gösteren ses tonu karşısında ağzı kulaklarına varmıştı genç kızın. Kendi kardeşiymiş gibi sevinen kızın kendisine sarılması üzerine ince dudakları aralanmıştı şaşkınlıktan. Paula'nın bu kadar doğal ve içten bir tepki vermesi, hem şaşırtmıştı Mia'yı hem de gerçekten mutlu etmişti. Arkadaşlarını doğru kişiler arasından seçtiğinin bir kanıtıydı bu tablo. Kendisiyle sevinecek, kendisiyle üzülebilecek bir kızdı Paula. Eşi benzeri bulunmaz insanlar arasındaydı. Parlayan mavi gözlerini resimdeki bembeyaz tenli bebeğe dikti tekrar. Gerçekten kendisine mi benziyordu? Ten renginin benzediği savunulabilirdi, evet. Henüz kendisini göstermeyen saçlarından ve yumulmuş gözlerinden diğer ayrıntıları pek belli olmuyordu; ama kendisine benzeme düşüncesi Mia'ya çok hoş gelmişti bir an. Ve aynı anda kendi çocukluğunu merak eden bir ifade beynine girmişti. Hey, bir dakika?

Mia hiç kendi küçüklüğüne ait resimler görmemişti ki. En küçük olduğu resim üç yaşından başlıyordu ve karşısındaki resimde bulunan bebeğe benzer halini görmemişti. İşin tuhaf tarafı sarışın cadı bunu daha yeni fark ediyordu. Yutkundu. Kalbinin atış hızı hipodromdaki bir atın koşuşunu andırıyordu. Bu durumu nedenleri aklında sıralanmaya başladı. Çok doğal bir durumdur belki? Bilmediğim bir yangında tüm bebeklik resimlerin gitti mi yoksa? Yoksa aptal bir hizmetçinin küçük bir sakarlığına denk geldi? Ah, o kadar çok olasılık vardı ki.. Bunları bir araya getirip, en mantıklısını bulmak gerçekten çok zordu. Tedirgin olmaya başlamıştı, merakını gidermeden duramayan bir cadı için bu durum fazlasıyla kötüydü. Kendisinden cevap bekleyen birisi olduğunu fark etmesi zaman almıştı. Paula yüzündeki garip ifadeyi anlamış olmalıydı ki, kaşlarını çatmış kendisinden bir açıklama bekliyordu. Ne düşüneceğini bilemeyen bakışlarını, güneşten çok güzel hale gelen arkadaşının gözlerine dikti.

"Fazla ilginç ama benim bu kadar küçük olduğum bir resim yok Paula. Belki bir talihsizliğe denk gelmiştir, ama içimdeki ses yanılmıyorsa çok daha başka bir şey var. Sence ne olmuş olabilir?" Somurtkan bir ifadeyle söylediği sözlerde az önceki heyecanından eser yoktu. Arkadaşından gelecek cevabı beklerken, zihni geçen senenin ilk Kehanet Dersine çoktan gitmişti. Yüzük falı ve sarışın cadının derslikte en iyi performansı sergilemesi. Ardından ise gördüğü tuhaf şeyler. Dev malikanelerinin alışılmış görüntüsü beyninin içindeydi. Ağır renklerin hakim olduğu, çocukken rahat rahat saklambaç oynayabildiği kocaman salonlarının ortasındaydı. Anne babasına hayal kırıklığına uğramış mavi gözleriyle bakıyordu. "Nerde peki şimdi o?" Ağzından güçlükle dökülebilen sözcüklerdi bunlar. Kısa bir anda gördüğü tuhaf görüntülerdi; ama Mia'nın içine kurt düşürmeye yetmişti. O zamanlar bunu önemsememişti. Ama lanet olası sezileri bu durumla bir alakası olduğunu söylüyordu. Bazen içindeki sesin tamamen susmasını ve hayatını karıştırmamasını istiyordu genç kız.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/karyn-mia-t7423.
James Simon Lorgoff

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
James Simon Lorgoff



Mücadele Tarafı : SD

Kördüğüm. Empty
MesajKonu: Geri: Kördüğüm.   Kördüğüm. EmptyPaz Haz. 21, 2009 7:13 pm

Mavi gözlerini resme çevirmiş olan cadının nefesindeki değişiklik, hafifçe kızaran yanaklarından sonra en çok dikkat çeken şeydi. Paula sevincini arkadaşıyla birlikte sonuna kadar dalga geçerek ve eğlenerek kutlamak isterken, Mia’nın kafasındaki düşüncelerin belirsizliği neredeyse görünür hale gelecek kadar hissedilirdi. Bir an için bulundukları kulenin bol güneş alan tepesi, ince bir bulut tabakasının güneşim önüne gelmesiyle karardı. Yeniden düzelip de, güneş üzerilerindeki renklerin ışıldamasını sağlayana dek te, kimse konuşmadı. Paula, sessizliğin çoğu zaman görünmez bir boyutu yavaş yavaş yırtan keskin bir bıçak olduğunu düşünürdü. İnsanlar sessiz kaldıkça zaman ait olan bu boyut yırtılır ve oluşturduğu koca yarıktan ne var ne yok içine alırdı. Hiçlşiğe gömülmek üzere yola çıkan pek çok duygu, düşünce, özgür kaldıklarını zannederlerken, aslında ebedi tutsaklığın başında bulurlardı kendilerini. Belki de mezarlıkların bu kadar sessiz olması bundandı.

Geciken cevap karşısında alnında tek bir kırışıklık oluşturacak şekilde çattı kaşlarını Paula. Güneşin yüzüne vuruşundan ziyade, duymak isteyip de duyamadığı coşkudandı tavrı. Mia’nın endişelenmesi normaldi. Küçük bir kardeşi olduğunda, anne babasını yeterince seven her çocuk endişelenirdi. Ancak artık ikisi de bunun için endişelenecek küçük şımarık kızlar değillerdi. Yetişkin olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyorlar ve büyüdüklerini kendileri de aynaya baktıklarında, fizyolojik anlamda rahatça görebiliyorlardı. Bundan sebep Paula biraz sıkıntıyla gelmek üzere olduğundan emin hissettiği itirafı bekledi. Ancak sandığından daha fazla bekleyen Mia, sonunda ağzını açtığında, beklemediği bir şeyler söylemişti.

Küçüklük resimleri hakkında kendisi bile emin değilken, Paula dalga geçmek ya da şakalaşmakla ilgili düşüncelerini hemen aklındaki kapıdan iteleyerek uzaklaştırdı ve sıkıca kapıyı kapadı. Şimdi içeride volta atarak sebebin ne olduğunu düşünmeye başlamıştı. Özellikle de sarışın cadının bir beklentiyle sorduğu sorudan sonra. Ne olabilirdi ki, ya kaybolmuştu ya da çalınmış. Belki de unutulmuştu. ‘’ Yok artık. ‘’ Saçmalamaya başladığını anladığında, daha fazla düşünmek yerine sadece konuşup, düşündüğü mantıklı ihtimalleri sıralamayı yeğledi. ‘’ Tatlım bilmiyorum. Ancak olsa olsa kayıptır. Belki de ufak bir kaza. Sana söyleyemeyecekleri kadar talihsiz ve sinir bozucu gerçekleşmiş bir kaza olabilir. Ne de olsa önemli bir konu bu. ‘’

Son cümlesinden yüzünde antika bir vazoyu dikkatsizlikten kırmış gibi bir ifade oluştu. Ne vardı ki şimdi konunun önemli olduğunu söylemişti. Zaten yeterince bilincindeydi bunun sarışın cadı. Gözlerindeki mavi rengin yavaş yavaş koyulaşmasını izlerken, düşünceler yeniden kapattığı kapıyı yumrukluyorlardı. Paula direnmeden yavaşça kapıyı açıp, onları içeri aldı. Hep bir ağızdan konuşurlarken dehşete düştüğünü belli eden yüz ifadesini fark etmemişti. Saçma ihtimaller üzerinde duruyordu. Ancak hiçbiri üzerine yorum yapmak istemiyordu. Aksi halde, en sevdiği dostlarından birinin, küçüklüğüne dair hiç öğrenmek istemedikleri pek çok gerçek öğrenebilir ve akabinde kızın yaşayacağı travmalar yüzünden kendisini çok suçlu hissederdi. Ne de olsa resimlerinden bahseden oydu. Meraklı haline içinden küfrettikten sonra, zamanı geriye almanın imkansız olduğunu bilerek çaresizce sordu. ‘’ Sen, ne düşünüyorsun Mia? Bu, bir kazadan başka ne olabilir? Eminim mantıklı bir açıklaması vardır. ‘’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Kördüğüm.

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-