AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Arayış [1]

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyPerş. Şub. 26, 2009 2:51 am

Profesörün geçtiğini gören öğrencilerde zaman kaybetmeden aynı şeyi yaparak geçitten geçiyorlar. Herkes başka bir zemine bastığında geçit kayboluyor. Önlerine serilmiş uzun ve genişçe bir koridor var. Uzun yolun sağ ve solunda boş zindanlar var. Biraz önceki yere göre daha soğuk ve nemli olduğu açıkça belli. Işıklı asalar önlerde tutularak ilerlenmeye devam edildi. Birkaç dakika içerisinde duydukları bir çığlıkla herkes arkasına döndü. Yankılanan ses, gittikçe dehşet verici bir duruma geliyordu. Tiz çığlık, tekrar duyulacak mı diye bakılırken karanlığı delerek gelen siyah gece kıyafetini giymiş uzun ince bir kadın oldukça çekici bir şekilde beşliye yaklaşmaya başlıdı.

Önceki ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Luke Theodore Crawford

VII. SınıfVII. Sınıf
Luke Theodore Crawford



Rp Sevgilisi : Luvena.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Maymun.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyCuma Şub. 27, 2009 1:12 pm

Gümüşi ışının, canavara gidişini, büyük bir merakla izliyordu Luke. Sanki saniyeler, dakikalara dönmüş, zaman geçmek bilmez bir hâle gelmişti. Ve sonunda büyü, canavarın üzerine temas etti. Onun vereceği tepkiyi, dikkatle takip eden Luke, bir anda dehşete kapılmasına neden olan bir şeyi fark etti. Yolladığı büyü canavarı yere sermek yerine, geri dönerek Luke'ı hedef almıştı. Bunun canavarın gücü sayesinde mi olduğunu, yoksa kendi beceriksizliğinin sonucu olduğunu bilmiyordu. Tek bildiği ve gördüğü, gümüş ışının üzerine doğru gelmekte olduğuydu. Az öncekinin aksine, zaman öyle çabuk geçmişti ki, Luke kendini kenara atmaya fırsat bulamamıştı. Sanki görünmez bir el, onu var gücüyle itiyormuşcasına, geriye doğru savruldu. Kendini canavardan kurtarmak için sağ tafa attığı anda olduğu gibi, yine omzunun üstüne sert bir düşüş yaşadı. Büyük bir acı hissetmi bir an. Ama canavarın, ona yaklaşıyor olma ihtimali, bu acıyı bastıracak güçteydi.

Kafasını kaldırıp, gözlerini canavara dikti. Görünüşe göre, bir büyü yollayan sadece kendisi değildi. İki ışın daha canavarı vurdu; ve canavar bir toz bulutunun içinde kayboldu. Nasıl bir şeydi bu yaratık? Işığın içinden mi belirebiliyordu? Ölmüş müydü yoksa? Nasıl tozların içinde kaybolabiliyordu? İşte, Sihirli Yaratıkların Bakımı dersinde, bu tehlikeli yaratıkları öğrenmeleri gerekiyordu, Luke'a göre. Saygıdeğer Müdür'lerinin, az önceki ışığın belirdiği yere baktığını gördü. Kendiside kafasını o yöne çevirdi. Işık, bir geçite gönüşmüştü. *Bir canavar daha mı yoksa?* Ama beklediğinin aksine, canavar gelmemişti. Müdür'ün, geçitten geçmek üzere hareketlendiği gördü, sadece. Onu takip eden diğer öğrencileri görünce, Luke'da geçitten ilerledi.

Geçidin sonundaki yere ayak bastığında, arkasındaki geçit kayboldu. Luke ise, geldikleri yeri incelemeye koyuldu. Görünüşe göre, yine bir koridora girmişlerdi. Zindanlar'ı anımsatan, hatta Luke'ın zindanlar olduğundan neredeyse emin olduğu bir yerdi burası. Tüylerini diken diken eden ve üşümesine sebep olan soğuk hava, koridora hâkimdi. Ucunda 'Lumos' büyüsünün etkisiyle ışık bulunan asasını sıkıca kavramışken, koridoru incelemeye devam etti. Kafası çalışıyordu o an. Şapkayı gizleyen her kimse, tüm bunları planlamıştı. Canavarın, önlerine çıkmasını, o sağlamıştı. Ve yine o, onların bu koridora gelmesine neden olmuştu. Peki ya kimdi bu kişi? Eğer, Luke'ın eline geçerse, kolay kurtulamayacağı, kesin bir gerçekti.

Kulak tırmalayıcı çığlıklar duyuldu. Git gide artan, dehşet çığlıklar... Çığlıklar bir anda kesilince, herkes sesin geldiğini düşündüğü yöne baktı; Luke'da öyle. Tam o anda, siyah kıyafetli bir kadın silueti belirmişti, koridorda. Luke, bu kadını tanımamıştı ve nedense, Şapka'yı gizleyenin, o olduğu şeklinde bir izlenime kapılmıştı. *Peki ama, kim bu?* Kadın, nolara doğru yaklaşmaya devam ederken, Luke sessizce beklemeye devam etti. Asasını, tüm macera boyunca kavradığından, çok daha sıkı bir biçimde kavrıyordu. Dört büyücüye karşı, bir büyücü -Müdür'ü saymıyordu- pek başarılı olamazdı. Yada, dört büyücüden de fazla bir güce sahip olabilirdi...


En son Luke Theodore Crawford tarafından C.tesi Şub. 28, 2009 5:33 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cornelia Sofie Isis

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cornelia Sofie Isis



Mücadele Tarafı : Golgi cisimciği.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyC.tesi Şub. 28, 2009 5:21 pm

Claire daha yeni savaşmaya başlamış olmanın verdiği büyük keyifle asasının ucundan çıkan parlak yeşil ışıklara doğru istemsizce ve ilginç bir bakış attı. Parlak ışığın artması, gözlerin de hassaslaşmasına neden olduğundan çoğu şey zar zor seçiliyordu. Claire'in asasından çıkan yeşil kıvılcımlar yaratığıı vurmaya fırsat bulmadan yaratığın içinden geçti, gitti. Hatta yaratık bir şekilde kıvılcımları yedi bile denebilirdi. Claire şaşkın şaşkın bakarken Gabriella'nın canavarın altından kurtulup Claire'in intikamnı alacak denli bir büyü yaptığını gördü. Canavarın işi bitmiş olsa bile ve de herkes ne denli sevinmiş olsa da kahraman yinede en azından sadece bir turluk Gabriella'nın olmuştu. Claire'in içindeki öfke onu yiyip bitirirken Bay O'Learnot ışığın yoğunlaştığı tarafa doğru yürümeye başladı.

Claire henüz ne yapacağını bilmese de sadece ışığın onun hassas gözlerini hassaslaştıracak kadar arttığını görebiliyordu. Kendini ölecek gibi hissediyordu Claire. Sadece Claire mi, neredeyse herkes parlak ışığın etkisindeydi. Adeta göz gözü görmüyordu. Claire eline asasını aldı, gözlerini kapadı ve ışığa doğru yürüdü. Bir an ne olduğunu anlayamacak kadar hızlı bir şekilde ayakları yere deydi ve gözlerini açtı. Sanki sonsuza kadar uzanan ve sağında, solunda boş zindanlar olan bir koridordaydı şimdi. Asasını aldı, sözsüz bir büyü fısıldamaya çalıştı ancak pek başarılı olamadığından ağzını açtı ve büyülü sözleri sessizce söyledikten sonra asasının ucunda bir ışık parıldamaya başladı. Ne yapacağını bilemez halde, sağındaki zindana bir göz atmak istedi. Zindana giremedi fakat asasını zindana yaklaştırdı ve zindanla ilgili en ufak ayrıntıyı dahi görüp zindanın boş olduğunu kanaat getirdi. Ardından duyduğu tiz ve bütün koridorda yankılanan kadın çığlığı ile kendine geldi. Diğerleri de onun gibi şaşırmış ve müdür de dahil herkes arkasını dönmüştü. Çığlık bir daha duyulacak mı diye beklemeye koyulurken karanlığı delen siyah bir elbise giymiş uzun ve ince bir kadın göründü. Bu çığlık ona mı aitti? Ne istiyordu? Seçmen şapkayla bir alakası var mıydı? Ne olacağını bilmediği için Bay O'Learnot'a doğru döndü ve birşeyler söylemesini bekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Gabriella Adeliné O'Brien

GezginGezgin
Gabriella Adeliné O'Brien



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Rp Sevgilisi : Alain Paul Dixie.^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Su Samuru.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyPaz Mart 01, 2009 5:57 pm

Gabriella korkusunu yenebildiğinde gözlerini hafifçe araladı ve kendi asasına ait zümrüt yeşili ışınların yaratığın kuyruğuna isabet ettiğini gördü. Yaratık Gaby'nin tüylerini -o durumda bile- diken diken eden bir acı çığlığı -çığlık?- kopardı. Aynı anda Gaby yine yaratığa doğru uçan gümüşi bir ışın demeti gördü. Bir kaç saniye içinde yaratıktan sadece parıldayan bir toz bulutu kalmıştı. Üzerinden kalkan ağırlığın etkisiyle rahatlayan Gaby rahatlamayla birlikte sol kolunda dayanılmaz bir acı hissetti. Doğrulmaya çalıştı fakat kolunun acısı dayanılmazdı- şüphesiz bu bir kırıktı. Kendini tekrar sırtüstü yere bıraktı ve bir an için soluklandı. Canı çok yanıyordu; ama o zor durumdan kurtulduktan sonra bunda pes edecek değildi ya. Önceki dönem hastane kanadında madamın yaptığı bir büyü geldi aklına. Madam kolu kırılmış bir Gryffindor'u tedavi ediyordu, Gaby bunu öğrenmenin faydalı olacağını düşünerek ondan kendine öğretmesini istemişti. Eh- haklıydı, oldukça faydalı olacağa benziyordu. Yine de bu aynı zamanda acı verici olacağı gerçeğini değiştirmiyordu. Hem çok fazla dikkat isteyen bir büyüydü, yanlış yapılırsa kemiklerin tamamen yok olmasına yol açabilirdi. Zira Gaby o anda dikkatini çok fazla toplayabileceğinden emin değildi; yine de denenmeye değerdi. Hem babası hep ne derdi; " Eğer tehlikeliyse, dene gitsin. " Evet, belki de insanın çocuğuna vereceği türden bir öğüt değildi, yine de Gaby o güne kadar babasını dinlediğine hiç pişman olmamıştı. Tekrar derin bir nefes aldı ve sağ kolunu rahat kullanabilmek için sol kolunun üzerinde doğruldu. Acı dayanılmazdı, ama Gaby çoktan zarif sayılabilecek bir kol hareketiyle asasını sallayıp sözleri mırıldanmıştı bile;

" Brachium Emmendo! "

Gaby kemiklerinin tekrar birbirine yapıştığını hissetti adeta, acı kaybolmuştu. Sağ eliyle sol kolunun bilelerine kadar tüm eklemlerini kontrol ettikten sonra doğru yapmış olduğunun bilincine vardı ve memnun olmuş, acısız bir halde onu pek de umursamayan diğerlerine katıldı. Oysa Gaby olsaydı yanında kolu kırılan biri varsa ona yardım ederdi. İç geçirdi ve koridoru -iğrenç, aptal, kahrolasıca koridoru- terkeden diğerlerine katıldı. Fakat- diğerleri koridoru terketmiyordu; bir çeşit ışığa doğru yürüyorlardı. Gaby ilk başta bunun akıl karı olduğunu düşünmese de -en son bir ışık gördüklerinde içinden dev bir yaratık çıkmış ve Gaby'nin üzerine çıkarak sol kolunun kırılmasına yol açmıştı- en önde profesörün oldukça rahat bir edayla yürüdüğünü görünce biraz rahatladı. Hem bu ışık onlara doğru gelmiyordu.

Yaklaştıkça ışığın bir tür geçit olduğunda karar kıldı Gab- ki haklıydı. İlk başta profesör olmak üzere herkes bu ışıklı geçitten geçerek önlerine açılan -ve hiç de iç açıcı olmayan- bir kordiora çıktılar. Oldukça loş, genel olarak karamsar birinin zevkiyle -zevksizliğiyle- dizayn edilmiş bir işkence salonunu çağrıştırıyordu Gab'e burası. Sağda ve solda olmak üzere adeta Gab'in teorisini destekleyen iki ısra haline zindanlar varı ve ilerledikçe Gab onların içinin boş olmadığını gördü, kafasının içinde paniğin beynini kemirdiğini hissedebiliyordu fakat bunu kontrol altında tutmayı başardı. Yanlarında müdür vardı. Ama... Ona güvenebilirler miydi?

Gaby bunları düşünürken oradaki herkesi en küçük hücresine kadar titreten bir çığlık duyuldu. Gaby açık saçlarını savuracak kadar şiddetli bir şekile kafasını çevirdi ve asasını önende dimdik karanlığa doğrulttu. Belki de Gaby haklıydı; burası bir işkence merkeziydi ve bu çığlık o anda işkence edilen birine aitti. ama bu acı çığlığı olamayacak kadar tüyler ürperticiydi. Gaby düşünmek istemiyordu, artık panik beyniyle değil bedeniyle uğraşıyor gibiydi; zira ellerinin hafif hafif titrediğinin farkındaydı. Ama ilk seferki kadar korkmuyordu artık, belki de insan bir gün için belli bir sınıra kadar korkabiliyordu. Ondan sonrasında içkiyi fazla kaçırmış bir ayyaşın cesaretiyle davranabiliyordu. Çığlığın yankısınun tekrarlanma sayısı o koridorun ne kadar uzun olduğunun habercisiydi adeta. Yani buradan kaçmaya kalkarlarsa bu işkencecilere yakalanmadan kaçabilecekleri tek çıkış yolu geldikleri geçitti. Gaby arkasındaki geçidin hala durup durmadığını kontrol etmek istedi. Fakat önünden gelebilecek olası bir saldırıya hazırlıksız yakalanmak istemiyordu ve panik içindeki birinin donmuş vücudu, titreyen elleriyle orada öylece durdu.

Neden sonra karanlığın içinden adeta gölgelerle birleşmiş, ya da zaten onlardan biriymiş gibi duran ince-uzun bir siluet belirdi. Siluet yaklaştıkça Gaby'nin karanlığa alışan gözleri bu siluetin sahibini daha net seçti; bu bir kadındı. Hem de oldukça çekici bir kadın. Gaby kadının yüzünü net olarak seçemese de onun sırıttığına yemin edebilirdi. Kadın onlara yaklaştıkça Gaby asasını daha da havaya kaldırdı; tam göğsüne. Fakat yine de kadın korkmuş görünmedi. Onun korkmaması Gabriella'nın panik duygusunun tekrar beynine yönelmesine neden oldu. Yine de hala korkmuyordu. Kadının yüzünü daha iyi görebilmek için gözlerini kıstı; sanki bir faydası olacakmış gibi- fakat oldu; kadın Gaby'ye son derece tanıdık geliyordu. Gaby ikinci bir panik dalgasıyla sarsıldı. Onu nereden tanıyor olabilirdi ki? Bu imkansızdı. Artık kadın beşliye oldukça yakındı, Gabriella o kordiora ayak bastıklarından beri ilk defa korktu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/gabriell
Edward Ryan Schwanhild

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Dark Side.
Rp Sevgilisi : Claire.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Ejderha.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyPtsi Mart 02, 2009 9:59 pm

Ryan’dan önce sadece Gabriella’nın büyüsü işe yaramıştı anlaşılan. Kızın, canavarın kuyruğunu parçalayan hırsı, gerçekten etkileyici düzeydeydi. Çocuğun, sol elinde tuttuğu asadan çıkan büyü, hızla canavara çarptı. Bu sırada canavardan çıkan ses, oldukça tatmin ediciydi. Kinli sözcüğünün büyük yardımı olmuştu büyünün işlemesinde belki de. Büyünün etkisiyle canavar, ayak bastığı zemini terk ederek koridorun tavanına çarptı. Canavar, hızla yere düştüğünde koridorda bir ses yankılanmıştı. Gözlerini diktiği canavar, adeta eriyerek gerisinde biraz mor toz bıraktı. Bakışları, canavarın yok olduğu yeri süzüyordu. Birkaç saniye bunu yaptıktan sonra derin bir nefes aldı.

Mavi gözleri, koridorun sonuna kaydığında, biraz önceki parlak, beyaz ışığın yerini geçite bıraktığını fark etti. Oldukça etkileyiciydi. Müdür’ün hızla geçite doğru ilerlediğini gördüğünde ne kadar umursamaz birisi olduğunu bir kez daha kafasında belirledi. Kendisine benzettiği adama, sert bir bakış attı. Kafasında sorularının cevabını bekleyen sert bakışlar, bütün bu olaylar olurken adamın neden her şeye seyirci kaldığını öğrenmek istiyordu; fakat buna fırsat kalmadan diğerleriyle beraber geçitten geçmişlerdi bile. Arkada kalmamak için, hızla onları takip ederek koridorun ortasındaki geçitten geçti.

Biraz önceki zemine göre daha soğuk bir yere gelmişlerdi anlaşılan. Uzun, karanlık bir koridor vardı önlerinde. Sağ ve sol taraflarında ise zindanlara benzer yerler vardı. Aslında zindan olduğuna emindi; fakat şu durumda onlarla ilgilenmiyordu. Karanlığı delerek kulaklarına ulaşan tiz çığlık, hepsini ürkütmüş gibiydi. Sesin sahibini ararken karanlığın içerisinden adeta süzülerek onlara doğru gelen siyah elbiseli kadının çekici bir hâli vardı. Gözlerini alamadığı kadın, onlara iyice yaklaşmaya başlamıştı. Gözlerini diktiği kadına garipseyerek bakmaya başladı. Kadının kim olduğunu çıkaramamıştı. Karanlıktan değil, normalde hiç görmediği birisiydi. Diğerleriyle aynı fikirde olduğunu fark ettiğinde yalnız olmadığına sevindi. Biraz öncekinden daha sıkı tuttuğu asası, direk olarak kadına gidiyordu. Yanlarında bulunan Müdür’den bir şey beklemiyordu artık. Sanki bunların hepsini kendisi yapıyordu veya hiç biri tehlikeli değilmiş gibi, sanalmış gibi onları oynatıyordu. Yada bunlar sadece Ryan’ın düşüncelerinden ibaretti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/edward-r
Eragon James O'Learnot

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Δαρκ ψιΔε ~
Rp Sevgilisi : Touch Me Marjoline.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Aslan.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptySalı Mart 10, 2009 10:14 pm

Beşliye yaklaşan gizemli kadın, yüzünü göstermeyecek şekilde karanlıkta duruyordu. Diğer öğrencileri arkasına alan müdür, birkaç adım yaklaşarak asasını, kadının göğsüne kaldırdı. Müdürün asasından çıkan ışık demeleri bile yemiyordu kadının yüzünü göstermeye. Karanlığın içerisinden bir anlık görünen ince dudaklardan hafif tonda bir şeyler çıktı. ‘’-Ich danke für den herzlichen empfang!’’ kadının alaylı konuşmasına karşı bakışlarını sertleştiren genç adam, aynı sertlikle konuşmaya başladı; ‘’-Treten sie nâher!’’ Adam, ne kadar sert konuşsa da kadının yüzünde daha da belirgin hâle gelen bir sırıtış vardı. Biraz önceki ses tonu gibi alayla konuştu yine; ‘’Ich komme sehr gern.’’ Karanlığı delerek onlara birkaç adım daha yaklaşan kadın, kendisini belli etti. Uzun, ince bir beden vardı karşısında. Beline kadar inen sarı saçları ise, oldukça parlak görünüyordu. Beyaz yeni, vampirlere özenilmiş bir şekildeydi. Asalardan çıkan ışık kadar parlaktı neredeyse. Çekiciliğin her damlası vardı, bu kadında. Acaba niyeti de bu kadar aydınlık mıydı? İnce parmaklarının iki yana açarak, iki eliyle de birer kere şaklattı. O anda zifiri karanlığın içinde dört parlak ışık oluştu. Parlayan şeyler ise, dört tane hayvandı. Yeşil renkte bir yılan, kırmızı renkte bir aslan, turuncu ve sarı karışımı bir renkte porsuk ve son olarak mavi renkte bir kartal. Devasa hayvanların her biri büyük zindanların parmaklıklarını parçalayarak öğrencilere doğru koşmaya başladı. Sanki binalarını tanıyan hayvanlar, sembolü olduğu binadaki öğrencilere doğru koşuyorlardı. Bu sırada kadın tekrar konuşmaya başladı; ‘’Guten abend, herr professor. Ich muß jetzt leider gehen. Ah, bu arada sevgili minikler, sizinle ilgilenmelerini istedim. ’’ Kadın, karanlığa doğru bir adım geri atar atmaz genç adam bağırdı. ‘’Nein, gitmiyorsun! Sectumsempra!’’

*Samimi karşılamanız için teşekkür ederim.
Daha yakına gelin.
Memnuniyetle gelirim.
-
İyi akşamlar, sayın profesör. Maalesef şimdi gitmem gerek.
Hayır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/eragon-j
Luke Theodore Crawford

VII. SınıfVII. Sınıf
Luke Theodore Crawford



Rp Sevgilisi : Luvena.
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Maymun.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyPerş. Mart 19, 2009 5:23 pm

Omzundaki acının arttığını hissedebiliyordu. Sol eli ile az önce üzerine düştüğü sağ omzunu tutarken, bir yandan da koridorda yavaş yavaş beliren kadını takip ediyordu. Koridorun karanlığı, kadının yüzünü gizlemesine yardımcı oluyordu. San ki, tüm bu koşullar onun tarafından sağlanmış gibiydi. Acı, tüm bedenini ele geçirmeye başlamıştı. Asa tutan kolunun biraz zayıfladığı hissedebiliyordu. Belki de bir kırık vardı omzunda. Bilmiyordu. Bildiği tek şey, bu kadının onlara zarar vereceğiydi. O sırada kadın, Luke’ın anlamadığı dilde bir şeyler söyledi. Müdür de beklemeden karşılık verdi. Ne konuştuklarına dair büyük bir merak oluşmuştu içinde. Ne yazıktı ki bunu gideremiyordu.

Kadın, bir şey daha söyleyerek ağır ağır yaklaşmaya başlamıştı. Karanlığın içinde yüzü ve bedeni, seçilebiliyordu artık. Uzun boyluydu ve uzun, sarı saçlara sahipti. Güzel olduğu da inkâr edilemezdi. Ama onun bu çekiciliğinin hiçbir önemi olmadığını biliyordu, Luke. Kadın, birden parmaklarını iki yana açmıştı ve şaklatmıştı. Hemen ardından karanlığı büyük ölçüde gideren, büyük bir ışık patlaması oldu; gözlerinin kamaşmasına sebep oldu. Ortalığı net bir şekilde görmeye başladığında ise, onu esir alan korku olmuştu bu kez; yeşil bir yılan, kırmızı aslan, turuncu ve sarı renklerinin karışımı bir porsuk ve mavi renkte bir kartal, karşılarında duruyordu. Ellerinin hafifçe titrediğini hissedebiliyordu.

Beyninin içinde hiçbir düşünceye yer kalmamıştı sanki. Düşünemiyordu. Aklına hiçbir şey gelmiyordu. Gözleri, karşıda duran aslana dikilmişti; aslan ona doğru geliyordu. *Sonumuz geldi* Evet, beyninin her kıvrımında yankılanan düşünce buydu. Yapabileceği bir şey kalmamıştı. Gözleri, hâlâ aslanın üzerindeyken uzaklardan bir ses yankılandı. Bu ses, onun kendine gelmesini sağladı. Kadın, bir kere daha bilmediği bir dilde konuşmuş, Müdür’de ona karşılık vermişti ve büyü ismi söylemişti. Bunun neticesini öğrenmek için, tek bir hamle dahi yapmadan aslana bakmayı sürdürüyordu.

Bir büyü ismi hatırlamaya çalışıyordu. Ne olursa olsun, ne işe yararsa yarasın… Ona doğru gelen kırmızı aslanı durdurması yeterdi. Bunun, bir dördüncü sınıf öğrencisini aşan bir konu olduğunu düşünüyor olsa da, bu durumdan onu kurtarabilecek kimse yoktu. Aslanın ona doğru gelmekte olduğunu görünce, diğer hayvanlarında kendi binalarının öğrencilerine saldırdığını kestirmek zor değildi. Bu sırada Luke, sonunda bir büyü ismi getirmişti aklına. İşe yarayıp yaramayacağı konusunda en ufak bir fikre sahip değildi; ama denemeye değerdi. Başka çaresi yoktu.

“Confundus!” Büyünün başarılı olmasını diliyordu. Bu sırada korkuyu, hiçbir zaman hissetmediği kadar derinden yaşıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cornelia Sofie Isis

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cornelia Sofie Isis



Mücadele Tarafı : Golgi cisimciği.

Arayış [1] Empty
MesajKonu: Geri: Arayış [1]   Arayış [1] EmptyPtsi Mart 30, 2009 6:35 pm

Asasını tutmaktan yorgun düşmüş elini hafifçe indirdi Claire. Elini indirmesiyle o gümüşi ışık saçan asasının ışığı da sönmüştü. Beşliye yaklaşan gizemli kadın ısrarla karanlıkta kalmayı sürdürürken, gözün gözü görmediği bir halde olan öğrenciler asalarının ışığını içlerinde hissetmeye çalışıyorlardı. Kimisinin karanlıkta gözleri parlıyor kiminin ki ise daha da görünmez bir hal alıyordu. Claire ve diğerlerini arkasına alan müdür asasını kadının göğüs hizasında tutarken öğrenciler asalarına daha sıkı tutma çabaları içindeydiler. Müdürün asasından çıkan ışık demeti bile kadının yüzünü göstermeye yetecek kadar parlak değildi, oysa ki kadını görmek ve ona bir büyü yollamak için neler vermezdi Claire? Claire düşüncelerle boğuşurken kadının incecik dudaklarından kimsenin anlayamayacağı dilde kelimeler dökülüverdi, üstüne üstelik müdür de buna karşılık veriyordu. Kimsenin anlamadığı konuşmalarla geçen birkaç dakika derslikte geçireceğimiz birkaç dakikadan çok daha sıkıcı ve uzun geçmişti.

Kadın son sözlerini söylerken veda eder gibiydi, oysaki artık yüzü ve vücudu karanlıkta seçiliyordu. Uzun boyluydu ve oldukça bakımlı parlak sarı saçları vardı. İnkar edilemez bir şekilde çekiciydi ancak insanları öldürmek ve aptal bir şapkayı kaçırmak isteyen bir kadının aklından neler geçiyor olabilirdi. Zamanında halalarını dinleseydi Claire, kadının düşüncelerini çok daha net okuyabilirdi, Claire için zihin okumak bulanık bir şey görmek gibiydi, kısaca gördüğünden de bir şey anlamıyordu, anlayacaksa da... Gözlerini devirdi, boşluğa bakıyordu artık. Kadının parmaklarını şaklatmasıyla beraber Claire direk kadına baktı ve gözlerini kamaştıracak kadar büyük ve parlak bir ışık patlaması meydana geldi, tahmin ettiği gibi patlamayla beraber gözleri de kamaşıverdi. Gözleri net bir şekilde görmeye başladığında ise yeşil bir yılan, kırmızı aslan, turuncu ve sarı renklerinin karışımı bir porsuk ve mavi renkte bir kartal, karşılarında duruyordu.

Gözleri birden küçüldü, asasını elleriyle sıkıca sardı ve bir adım ileriye gitti. Beyni olayları gerçek anlamıyla yorumlamıyorsa bile kalbine yenik düşmüştü, ileri gitmek istiyordu o kadını öldürmeyi ve yılanı elleriyle boğmanın arzusunu yaşıyordu. Ağrıları ve korkuları artmış olmasına rağmen herşeyden iğrenerek bir kez yutkundu ve asasını ona yaklaşmakta olan yılana doğrulttu. Bir büyü öğrenmeyi, bir büyüyü çabucak düşünmeyi istiyordu. Yılan ona sürüne sürüne yaklaşırken vaktinin azaldığının ayırdığına varıyordu. Birden Eileen'i hatırladı, onun bir el kitabı vardı. Oldukça eski olmasına rağmen içinde değişik büyüler olan bir kitaptı, o kitabı bir gece karıştırmıştı ve içinden ilginç büyüler bulmuştu. Birden o anı hatırlayıverdi Claire ve düşünmeden aklına gelen ilk büyüyü söyledi.

“Bombarda Maxima!” Büyünün işe yarayıp yaramayacağını bilmiyordu sadece işe yaramasını diliyor ve yılanı öldürmek istiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Arayış [1]

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-