AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Noel Balosu ~

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki
YazarMesaj
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptyPtsi Şub. 02, 2009 2:38 pm

Eleanora o gün çok heycanlıydı. O gün büyük salonda büyük bir noel balosu olacaktı. O ahenkli partiye çok güzel ve alımlı kıyafetiyle gitmeliydi. O kadar çok sabırsızlanıyordu ki. Hava çok serindi. Eleanora hemen yatakhane de saatler öncesinden hazırlanmaya başlamıştı bile. O an çok güzel olmalıydı. Dolabından en güzel elbisesini seçti ve üzerine giydi. Çok yakışmıştı. Hemen aynanın karşısına oturdu ve saçını ellerinin arasına alarak saçına güzel bir şekil vermeye çalıştı. Bir kaç dikaka sonra saçı ve makyajı ile birlikte hazır hale gelmişti. İçenden kendini över gibi söze başladı.

" Ohh çok güzel oldum. Balonun en güzel kızı ben olacağım. "

dedi ve yüzüne o ahaenkli gülümsemesini yerleştirdi. Yatakhanede bulunun arkadaşlarına nasıl olduğunu gülümseyen yüzüyle sordu. Onlarda çok beğendiklerini söylediler. O an rüyalar gibi olmalıydı. Herkezin gözünde birinci olmalıydı. Saatine bir göz attıktan sonra saatin balo zamanının yaklaştığını gördü. Eleanora'nin fazla heycanlanmasına gerek yoktu. Çünkü herşeyi hazırdı. Sadece çantasını alıp aşağıya inmesi kalmıştı. Bir kaç dikaka daha kendine baktıktan sonra yatakhaneden rüyalar gibi çıktı ve büyük salona doğru ilerlemeye başladı. Adımlarla yürürken etrafında ki kişilerin ona baktığını görünce biraz utanmıştı yanakları al al olmuş gibiydi. Bunu hissede biliyordu.

Bir kaç dikika sonra büyük salona ulaşmıştı. Kapıyı açtığında içerinin soğukluğu bir anda yüzüne esivermeşti. Etraf o kadar kalabalıktı ki. Herkez deliler gibi eğleniyordu. Eleanora büyük salona rüyalar gibi girivermişti. Herkez kafasını ona doğru çevirince utanmıştı. Yavaş adımlarla masasına doğru ilerledi. Hafif bir müzik işitiyordu. Çok rahatlatıcı bir müzikti. Herkezin yanında arkadaşları sevgilileri vardı. Eleanora ise yanında şianlık kimse yoktu. Aslında Cyborn gelecekti ama neden gelmediğini hiç bilmiyordu. Balonada göreceğini umuyordu. Eleanora eline vşne suyunu aldı. Bir kaç yudum almaya başladı. Herkez çok eğleniyordu. Çok mutlu görünüyordu. Eleanora Cyborn'un gelmesini çok istiyordu. Çünkü tek kalmıştı. Arkadaşlarıda daha gelmemişti. Kendini müziğin ritmine kaptırdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Cyborn Goodness

GezginGezgin
Cyborn Goodness



Mücadele Tarafı : Z.A.Y
Rp Sevgilisi : Eleanora Lizz Witherspoon-Bizim Sevgimiz Tarafsız
Kan Durumu : Melez
Patronus : Çift Başlı Ejder

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptySalı Şub. 03, 2009 4:27 pm

Balo onun için eğlenceli olucaktı. Eleanora ile beraber Rüya gibi bir akşam geçiriceklerdi. Herşey hazırdı. Gryffindor Ortak salonunu hem sevinç hem hüzün kaplamıştı. Partner bulamayıp burda kalacak olan çoktu. Kendisi Balo'ya çok sevdiği Eleanora ile buluşucaktı.
Bir kaç saat sonra Balo başladığı zaman hemen merdivenlerden indi. Çok heyecanlıydı ve bu heyecan onu rahatsız ediyordu. Cyborn yerinde duramıyordu. Büyük Salona girdi. Kalabalığın içinde kendini müziğe kaptırmış Eleanora'yı gördü. Yanına gitti ve


"Geç Kalmadım değil mi?"

dedi. Lizz arkasına dönünce Cyborn'u gördü. İkiside utanmıştı sonra beraber masalarına oturdular. Cyborn kendisine bir Balkabağısuyu aldı ve bir yudum aldı. İkiside bir birlerine bakıyordu. Cyborn kalktı ve

"Benimle dans eder misin?"

diye sordu ve elini uzattı. Bunu teklif edecek cesareti kendinde bulabildiğine inanamıyordu. Heyecandan eli ayağı birbirine dolanmıştı. Utanç'ında etkisi ile yüzü kızardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/cyborn-m
Cornelia Sofie Isis

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Cornelia Sofie Isis



Mücadele Tarafı : Golgi cisimciği.

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptySalı Şub. 03, 2009 5:24 pm

~ 1 Hafta Önce - Boş Sınıf / Prova ~

*Lütfen birisi beni öldürsün!* Yaklaşık 1 hafta sonraki Noel balosundaki müzik grubunda yer alacaktı Claire. Heyecandan ölmesine rağmen içindeki sıkıntıyı da bir kenara atamıyordu. Tam 1 hafta sonra ve Claire. Orada dans edebilmeyi becereceğinden bile şüpheci bir kız sahnenin ortasında nasıl enstürman çalış dans edebilirdi ki! Üstelik, üstelik 'keman' çalıyordu. Alay konusu olabilir miydi ki? Çok klasik ve eski kafalı bir kızdı. Evet bunu kendisi de itiraf ediyordu zaten. Saklamaya çalıştığı herhangi birşey yoktu ama itiraf etmeye gönüllü olduğu şeyler de yoktu, olamazdı! Grup küçük ama şeker bir gruptu. Gruptaki kızlardan hiçbiriyle sorun yaşamamasına rağmen çalışmalarda çoğunlukla Norah'ın yanında bulunduğundan en fazla Norah'la sohbet etme fırsatı yakalamıştı. Arisha ve Aislin ise Claire ve Norah'tan çok daha farklı davranışlar sergiliyorlardı. Zaten hepimizi bir yadnan saran telaş bir de rezil olma korkusuyla birleşip hepimizi ciddi anlamda cezbetmişti. Kızlar kendilerinden çok çalacakları şarkıya adadıkları son bir hafta üzerinde çok yoğunlaştılar. Yine boş odada yankı yapan bir ses vardı "Ah tamam, kesin kesin. Durun!" Claire Arisha'yı bu kadar sinirli gördüğü ilk anın keyfini çıkarmayı istiyordu fakat gönlü bazı şeylere onun da el vermiyordu. Düellodan değil rezillikten korkuyordu. Kısa süren sessizlik ve şaşkınlığın ardından boş sınıftaki mikrofonda yankılanan ikinci bir ses duyuldu "Aynı şarkıyı çalıştığımızdan emin misin, Aislin? İkimiz farklı şarkıları çalışıyormuşuz gibi geldi bana."
Demek ki gerçek anlamda bu görüşte Claire'i tek destekleyen kendisi değilmiş. Pek çok fikirden sonra Arisha'da olayları görmeye karar vermişti. Arisha destek beklercesine Norah ve Claire'e baktı. Kızların iki ayağı bir pabuca girmiş olduğundan Arisha'ya destek veremediler. Arisha ise bu anı gördüğünde sinirden köpürüp boş sınıfı terk etme gibi bir hamlede bulundu. Ancak bunu yapamayacağını gruptaki herkes bildiğinden Arisha farklı bir hamle denemeye koyuldu. Pes edermiş gibi ellerini havaya kaldırdı, başını eğdi ve omuz silkti. "Pekala bayanlar, zaman daralıyor. Bir daha deneyelim ve bu sefer en iyisini yapalım."


~ Noel Akşamı ~

Slytherin kızlar yatakhanesindeki telaş tüm hızıyla sürüp gidiyordu. Claire ise herkesin aksine diğer kızları izliyordu. Durgundu ve hazır olduğunu pek zannetmiyordu. Karşısındaki aynaya baktı. Bu kısa süreli bakış belki de anlamsızdı ama ona Kevin'i anımsattı. Acaba Kevin neler yapıyordu? Ya da Maglor? *Ahh acaba erkekler baloya nasıl hazırlanıyordu? Düşünsene bir yatakhane takım elbiseli orta boylu genç çocuklar birbirlerine yardım edip şık olmaya çalışıyorlar.* Düşünceler Claire'in bir anlık gülümsemesine sebebiyet vermişti. Claire düşünceleriyle boğuşurken Arisha ise ona elini uzattı ve gelsene anlamında bir bakış attı Claire. Claire ise isteksiz isteksiz Arisha'nın ellerinden tuttu ve dolaba yöneldi. Balo kıyafetini önceden hazırlayıp askıya asmıştı bile. Kıyafetini giydiğinde aynada kendine bakma ihtiyacı duymadı. Pencerenin kenarına oturdu ve uzunca bir süre dışarıyı izledi. Umarım kemanın yanında pek de görkemli durmazdı. Bembeyaz elbisesinin üzerinde Arisha'nın yaptığı ve oldukça güzel kat kat olan saçları bütün şehvetiyle yavaş yavaş süzülürken asasını arka cebine attı.

Geceden hazırladığı ve yatağının dibinde duran kemanını yanına aldı ve içinden adeta haykırdı. *Son bir güç Claire, son bir güç! Bütün haftaların acısını çıkarmak için* Arisha'ya baktı ve elleriyle tamam işareti yaptığında şimdi çoklaşan ve kalınlaşan merdivenlerden uzun yollardan geçti. Büyük Salona vardığında salonun her zamankinden geniş ve güzel olduğunu gördü. Tanıdığı birkaç kişinin gelmesiyle beraber Maglor henüz gelmemişti. Bu sürede Arisha'nın yatakhanede kaldığını da fark etti. Kıyafetinin fazla abartılmamış olduğunu umarak sahnenin arkasına geçti. Sahnenin arkasındaki Norah ve Arisha'yı gördüğünde ise sevinci ikiye katlandı. ''Arisha, sen yatakhanede değil miydin?'' Heyecandan ölmek üzereydi, gösteri az sonra başlayacaktı. Bugün ya tüm okul önünde rezil olacaktı? Ya da gerçek anlamda beğenilip takdir edilen kişilerden olacaktı. Heyecan ve sevinçle beklemeye koyuldu.


En son Claire Sunielle Garcia tarafından Cuma Şub. 13, 2009 11:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Eleanora Lizz Walker

VII. SınıfVII. Sınıf
Eleanora Lizz Walker



Mücadele Tarafı : Arspegus - "Güç Kalpten Gelir!"
Rp Sevgilisi : Arthur Bentley mi desem ne desem? Olur mu dersiniz?
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavşan

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptySalı Şub. 03, 2009 9:34 pm

Eleanora kendini müziği kaptırmış oyana buyana sallanıyordu. Ortam çok güzeldi. Hem eğlenceli hemde kalabalıktı. Eleanora kalabalık ve eğlenceli yerleri çok severdi. Bir an Cyborn'u merak etmeye başlamıştı. Gözü hep balo salonunun kapısındaydı. Gözü hep oraya kayıyordu. Onun neden geç kaldığını hiç anlamamıştı. Eleanora vişne suyundan bir yudum alarak kapıyı gözetlemeye devam etti. O gelmeyince eğlencenin tadı tuzu kalmıyordu. Eleanora kapıyı gözetlerken kapıdan uzun boylu, üzerinde siyah beyaz simokini olan şirin bir çocuk belirmişti. O Cyborn'du. Eleanora onu görünce bir an meyve suyunu masaya bıraktı ve kendine çeki düzen vermeye çalıştı. Cyborn kalabalığın içinde Eleanora'yı arıyor gibiydi. Gözüyle etrafı kontrol ediyordu. Cyborn, Eleanora'yı görmüş olsa gerek yanına doğru geliyordu. Eleanora ilk önce utanmasın diye onu görmezlikten geldi. Bir kaç dakika sonra Cyborn'nun sesini işitti.

" Geç kalmadım değil mi? "

dedi. Eleanora ilk önce kendini müziği kaptırdığı için onu duymamıştı. Sonradan irkildi ve ona bakarak onu süzdü. Gerçekten çok yakışıklı olmuştu. Eleanora gözünü ondan ayıramıyordu. Eleanora bir an Cyborn'a baktı ve söze başladı.

" Yok geç kalmadın ben de şimdi geldim. Otursana. "

dedi. Cyborn, Eleanora'nın yanına oturarak bal kabağı suyunu eline aldı ve içmeye başladı. Cyborn bal kabağı suyunu içerken çaktırmadan da Eleanora'ya bakmayı unutmuyordu. Eleanora onun baktığını görmezlikten geliyordu ama onun o bakışları çok hoşuna gidiyordu. Eleanora bir an gözünü ona çevirmişti. Bir kaç dakika bakıştılar. Bir an Cyborn ayağa kalktı ve elini uzatarak söze başladı.

" Benimle dans eder misin? "

dedi. Eleanora bir an çok utanmıştı. Ne diyeceğini bilmiyordu. Cyborn'da utanmış olmalı ki yanakları al al olmuştu. Eleanora ondan böle bir şey beklemiyordu. Çünkü hiç de alışık değildi. Eleanora da dans etmek istiyordu. Onunla dans etmek Eleanora'nın çok hoşuna giderdi. Zihninde ne söyleyeceğini canlandırdı ve derin bir nefes alarak söze başladı.

" Tabi neden olmasın. "

dedi ve gülümseyerek ayağa kalktı ve elinden tuttu. Bir an pistin ortasına geldiler. Cyborn Eleanora'nın hala tutuyordu. Bir an Cyborn Eleanora'nın belinden kavradı. Eleanora bir an irkildi çok utanmıştı. Sonra Eleanora'nın diğer elinden tutarak onun elini omzuna koydu. Sağ ellerine el eleydi. Müziğin ritmine göre dans etmeye başladılar. Çok romantik bir ortamdı Eleanora için. Utanması bir anda gitmiş kendini Cyborn'nun kollarına atmıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/t8972-eleanora-lizz
Jason von Cjzech

BannedBanned



Mücadele Tarafı : Tarafsız.
Kan Durumu : Safkan.

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptyÇarş. Şub. 04, 2009 10:37 am

‘’-Tamam, halledeceğiz; endişelenme!’’

Parşömen kağıtları, her yerde gezinmeye devam ediyordu. Odadaki dağınıklık gözden kaçacak gibi değildi. Koltukların üzeri, yerler, masalar.. Hepsi parşömen kağıtlarıyla dolmuş, kitapların sayfalarıyla kaplanmıştı. Bakışlarındaki hâlsizlik geçecek gibi değildi. Üzerinde yoğunlaşmış bir ifadesi bedenini ele geçirme çabası içindeydi. Neden buna izin veriyordu ki? Sanki baloya kız arkadaşıyla gidecekti. Bu meseleyi aklına getirdiği zaman; fazlasıyla gergin ve çekilmez biri oluyordu. Bu yüzden kendiside anmamaya dikkat ederek yaşamını sürdürüyordu. Böyle devam edemeyeceğini oda biliyordu; fakat birisiyle ilişki yaşamaya hazır değildi. Aşk.. onun için fazla geniş bir kavramdı. Hayatını bir kadına bağlayacak kadar saplantılı biri olamıyordu. Sadece kendisini düşünen biri olduğu için; yanındakiyle fazla ilgilenemeyecekti. Maymun iştahlı biriydi tabiî birde. Bir kızdan sıkıldığı zaman mutlaka başka birini arayacaktı. Daha çok bunu düşünerek hareket etmeyi seviyordu, mantıklı düşünmenin en doğru yol olacağına karar veriyordu.

Taraf seçiminde de aynısını yapıyordu; karanlık tarafta olursa, sadece karanlık lord’a hizmet edecekti; fakat sadece kendisi için yaşamak, kendisi için bir şeyler yapmak istiyordu. Başkalarına boyun eğecek kadar bağlı olamamıştır kimseye. Tabiî aydınlığı seçecek kadar da iyi değildi. Neden bir taraf için çalışsın ki? Orta da kalıp olanları izleyip; bunu yazıya aktarmak daha hoşuna gidiyordu ki; bunu meslek olarak seçmişti. Eğer bunu yapmayı sevmemiş olsaydı, şimdi burada olmazdı ve düşüncelerini insanlarla paylaşıp olanları değerlendirmezdi.

Derin bir nefes aldı, bütün odayı düzeltmişlerdi hemen hemen. Sayfaları kopmuş kitaplar, raflarına yerleşmişti. Parşömen kağıtları, üst üste geçerek küçük sehpaların üzerinde birikmişti. Dosyalar ise çekmecelerdeki yerini çoktan almıştı. Yorgunluktan kendisini koltukların birine atan John, meyve suyunu bitirmesini beklerken oda masaya yaslanarak beklemeye başladı. Biraz dinlenmek iyi gelebilirdi. Bu sırada heyecanını yok etmek için derin derin nefes alıyor, kendini sakinleştirmeye çalışıyordu. John’nun bitirdiği meyve suyundan sonra masaya dayanmayı bırakarak elinde tuttuğu asasını ceketinin iç cebine koydu. Evet, haber zamanı.. Haber yakalarken biraz giyimine dikkat etmenin kime zararı var ki? Saçlarıyla uyumunu gösteren kızıl kravatın altına giydiği beyaz gömleğin üzerinde ki siyah ceketle gerçekten iyi durduğunu düşünüyordu. Hışımla binadan ayrılırken tek düşündüğü her zaman ki gibi; haberdi.

Karanlık, okulun bütün yolunu içine çekmiş, etkisinde bırakmıştı. Asalarından çıkan ışık, sadece bulundukları yeri aydınlattığı için pek güvenli bir yer olduğundan emin değildi. Bakışları, şatoyu süzmeye başlamıştı şimdiden. Mavi gözleri, asasından çıkan ışıklarla parlamaya devam ederken John’un konuşmasını dinledi. Konuşmasını hafiften tebessümle karşıladıktan sonra yüzünü biraz buruşturarak oda karşılık verdi; ‘’-Ah, merak etme; herkes sevgilisiyle gelecekti. Emin ol ki; birileri kendisini ele verecektir.’’ Konuşmasından sonra biraz kendisine laf soktuğunu fark etti. Kendisine zarar vermekten neden bu kadar hoşlanıyordu ki? Derin bir nefes alarak okula doğru adımlarını sıklaştırmaya başladılar.

Okulun, büyük kapısından içeriye adımlarını atarken; burayı ne kadar özlediğini fark etti. Ama bunu kısa bir anlık buruk özlem olarak değerlendirerek bir kenara fırlattı. Büyük Salon’a ulaştıklarında ise üzerinde bulunan bütün duygular, silinip gitmişti. Yerini sakin bir yapıya bırakmıştı. İçeriye girdiğinde ilk dikkatini çeken; her şeyi maviye kaçmasıydı. Güzel, gözlerinin rengini dışarıya vurmakta zorluk çekmeyecekti. Gökyüzünden inen kar taneleri ise gözlerinin parlamasına yardımcı oluyordu. Bakışları, öğrencilerin üzerine gittiğinde hepsinde bir heyecan ve telaş vardı. Oda çocuk gibi bunları yaşıyordu resmen. Arkadaşının uzattığı kaymak birasını eline alıp birkaç yudum alıp, arkadaşlarına çevirdi bakışlarını. Arkadaşının söylediklerinden sonra yüzünde beliren sinsi ifadenin ardından ince dudaklarının arasından kayıp giden cümleler kendini ifade etti;


‘’-Tamam, şu taraftan başlayalım.’’
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Maglor Silimaurë

GezginGezgin
Maglor Silimaurë



Mücadele Tarafı : Chlebos
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Pegasus.

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptyÇarş. Şub. 04, 2009 11:25 pm

Kulede bulunan erkekler yatakhanesinde, dış yüzeyi ince bir buz tabakası ile kaplı olan, dışarıdaki büyüleyici kar manzarasını, loş bir şekilde gösteren camdan dışarıya; bağdaş kurmuş bir vaziyette, yüzünü elinin üzerine yaslayarak, dışarıyı hüzünlü bir şekilde izliyordu. Neredeyse bir yıl olmuştu onu kaybedeli ve ilk defa onsuz bir balo geçirecekti. Gözlerinin nemlendiğini hissetti ve anılardan sıyrılmaya çalıştı. Her ne kadar onu unutmayı başardığını zannetse de o, aslında bunun kendisini kandırmasından başka bir şey olmadığını biliyordu. Pencerenin iç kısmındaki mermer çıkıntıya elinden destek alarak doğruldu ve ayağa kalktı. Parti zamanı! Tam da Maglor'luk bir şey. Birkaç adım ileride, hazırlanmaya başlamış olanları görüyordu. Kendisi de başlamalıydı. Yaşadıklarını Claire'ye de yaşatmasının hiçbir anlamı yoktu. Hem de o, kendisini anılarından uzaklaştırma çabası içerisine girmişken. Ayrıca o, bugün müzik grubunda sahneye çıkacaktı. Onu bu heyecanlı gününde yalnız bırakması, onun açısından hiçte iyi bir durum olmazdı. Diğerleri tebrik edilirken onun yalnız kalma düşüncesi... Fedakarlık yapmalıydı. Uzun zamandır yapmadığı bu kavramı, bugün yerine getirmeliydi. Ayakta sabitçe duran bedenini harekete geçirdi. Hazırlanmaya başlamalıydı.

Yatağının yanına geldi, dolabını açtı. İçerisinden gri takımı çıkardı. Bunu en son ne zaman giydiğini hatılamıyordu. En son Sintié ile birlikte katılmış olduğu baloda giymiş olmalıydı. Ağır bir şekilde dolabından uzaklaştırdı ve yatağa yavaşça bıraktı. Ardından diğer çocukların hazırlanmış olduğunu görerek acele etmesi gerektiğinin farkına vardı. Claire'yi uzun süre bekletmiş olmalıydı. Fakat o an, olayları algılamakta güçlük çeken beyni, onun grupta çalacağını iletmişti. İstemsizce gülümsedi. Ona kapalı kapılar ardında şans dilemeliydi. Ki bu da balo başladıktan sonra dahi zamanının olduğunu işaret ediyordu. Üzerindeki Ravenclaw cüppesini çıkardı ve üzerine gri gömleğini, gri pantalonunu, kraliyet mavisi rengindeki kravatını ve gri gömleğini geçirdi. Dolabının üstündeki raftan, parfümünü aldı ve üzerine oldukça az bir biçimde sıktı. Parfüm etkisini bütün kıyafetine yayarken, saçlarını yapmak için ayna karşısına geçti. Uzun saçlarına şekil vermesi güç olduğu için tarak ile dağınık durmasını engelledi. Bir an için jöle kullanıp absürd şekiller yapmak aklından geçse de, bugünkü melankolik hâli buna izin vermiyordu. Gülümsedi, aynada kendisine bakarak. Kurtulmalıydı artık. Eğlenmesi, eğlendirmesi gereken bir balo vardı önünde.

Etrafı toparladı ve hazır olduğunu kanaat getirdi. Ellerini cebine atarak, yatakhanenin ortak salona inen merdivenlerini kullandı. Oradan da kata açılan heykelin yardımıyla, yola koyuldu. Aşağıya iniyordu. Yolda çiftler mutlu bir şekilde konuşuyor, bazıları ise memnun değilmiş gibi bir ifadeye bürünmüş bir hâlde daha çok portreler ile ilgileniyormuş gibi görünüyorlardı. Uzun zaman sonra sırıttı Maglor. İçinden kahkahalar ile gülmek geliyordu. Bir an için kafayı yediğini düşündü. 'Hah şöyle Silimaurë. Güldüğünü görelim." demişti oldukça tanıdık bir ses. Maglor başını sesin geldiği yere döndürdüğünde karşılaştığı yüz, hiç de olmasını beklemediği bir şahsa aitti. Saija. Gözlerini kısarak kıza baktı ve tekrar gülümsemeye başladı. "Sen de mi geç kaldın?" Kızın gülümseyen yüzünü ve kendisine yönelen adımlarını dikkatle izledi. Her ne kadar Claire ile çıkıyor olsa da, Saija'dan da etkilendiği aşikardı. Etkilenmekten de ötürü bir beğeniydi aslında. Ona her hâli ile Sintié'yi anımsatıyordu. "Etrafına bakın Silimaurë. Sence geç kalmış mıyım?" Gerçekten de insanlar hâla büyük salona gitmemişti. Hâline güldü. Fakat altında kalacak değildi. "Evet geç kalmışsın. Gördüğün herkes çift. Ve biz tekiz. Bu nedenle sonra görüşürüz."

Kızın arkasından söylediği laflar üzerine neşesi yerine gelmişti. İnsanlardaki pozitif havanın, kendisine iyi geldiğini gözlemliyordu. Kim bilir, belki de bu günleri çok arayacaklardı. Şurada didişen ikinci sınıf öğrenciler, orada utangaç bir şekilde duran birinci sınıflar. Çocuk kalmak ne kadar da güzel bir şeydi. Onlar büyüdükçe, dertler de eksik kalmıyordu. Düşüncelerin canını sıkmasına izin vermeden ilgilenecek bir şey bulmalıydı. Büyük salonun kapısından içeriye adımını attı ve merakla etrafı izledi. Büyü gerçekten sevilmesi gerek bir şeydi. Yukarıdan düşen karlar, içeriye tam anlamıyla doğal bir hava katıyordu. Çam ağaçları, geleneksel bir şekilde karşıda duruyordu. Maglor bir an, çam ağaçları hakkında okuduğu bir makalenin, onun bir muggle inancı ile alakalı olduğunu belirttiğini anımsadı
ve gülümsedi. Aslında onlardan farkları yoktu. Fakat farklı olmamalılardı. Maglor bu salakça fikirlerini şu an için kafasından atarak, gözleri ile Claire'yi aradı fakat bulamadı. Ardından sahnenin arkasında olabilme ihtimalini düşündü. Ağır adımlar ile, sahnenin arkasına doğru gitmeye başladı.

"Hey. Buraya giremezsiniz!" Maglor kısa bir süre karşısında bulunan küçük çocuğa bakarak sırıttı. Ardından hiçbir şey demeden ilerlemeye devam etmek istedi. Fakat, çocuğun önüne zıplamasıyla birlikte yüzündeki gülümseme silindi. "Ne yapıp yapamayacağımı sana soracak değilim." dedi tüm soğukluğu ile ve çocuğun önünden çekilmesini izledi. Zaten tanımıyordu. Yakın arkadaşlarından herhangi birisinin kardeşi olamazdı. İçeriye açılan kapıdan geçti ve kendisini Norah'ın, adını bilmediği bir Slytherin'li kızın ve Claire'nin bulunduğu odada buldu. Grupta erkek de olacağını umuyordu fakat karşılaştığı manzara, yüzünün kızarmasına yol açtı. Ardından yüzüne tatlı bir gülümseme yerleştirerek, "Uhm. Şey. Biraz kabalık oldu sanırım. Fakat, Claire'ye başarı dilemek zorundaydım." dedi hafif tebessümünün ardından. Şaşkın bakışları üzerinde hissediyordu. O da onlara utangaç bir şekilde cevap veriyordu. Claire'nin kendisine yaklaştığını farketti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/maglor-s
Kevin Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kevin Garcia



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Yalnızlıksa kaderi kabullenmektir bunu fikri xD
Kan Durumu : Safkan

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptyPerş. Şub. 05, 2009 8:10 pm

İçleri ısıtan bir heyecan okulun tamamanını kontrolü altına almıştı. Haftalardır dedikoduları yapılmış ve birçok teori ortaya atılmış; beklentiler çoğalmıştı. Ancak kimse tam olarak ne olacağını bilmiyordu. Sadece ufak tefek garantisi olan eğlence ve düzenlemeler bilinmekteydi. Bunun dışında kalan tüm planlamalar profesörlerin sakladığı bir sır halini almıştı. Tabi Kevin ve Alain ikilisinin bilgi edinme yeteneği göz ardı edildiği sürece bu bilgiler bir sır halindeydi. Aldıkları büyük ceza yüzünden bir sessizliğe gömülmüşler ve eski ünlerinden büyük bir kayıp yaşamışlardı. Artık eskisi gibi baş belası olamayacakları konusunda tüm okul hemfikir olmuştu. Bu durumu ikiside farkındaydı ve büyük bir planın hazırlıklarına çoktan başlamışlardı. Uzun süreden beri görünüşte uysal olmayı başarmışlardı; oysaki saman altından su yürütmeye başlamışlardı bile. Noel balosu herkesten çok ilgilerini çekmiş ve güzel bir dönüş için uygun görünmüştü gözlerine. Bu yüzden eski dostları ile mektuplaşma günleri tekrar başlamıştı. Kevin ortak salona girerken bu mektuplardan biri bulunmaktaydı elinde. Gözleri hızlıca Alain'i aramaya başladı ve çok geçmeden aradığı kişiyi buldu. Yüzüne yerleşen kurnaz bir gülümseme ile kendini arkadaşının yanındaki boş koltuğa bıraktı.

Neşeli sohbetler burada da alevlenmişti. Şöminede yanan alevlerin sıcaklığı; rahat koltukların uyumlu dağılımı; mavi tonların yoğun kullanımıyla alışılmış olan salon, sanki biraz daha değişmişti. Soyutsal anlamda havaya karışmış olan heyecan bir şekilde etkilemeyi ve ufak bir değişim yaratmayı başarmıştı. Kevin bu gerçeği sadece kendisi farkındaymış gibi hissederken bakışları arkadaşının üstüne dikildi. Hala mektubu vermediğini ima eden bir ifade ile kendisine sırıtıyordu.
"Ah pardon.... Buyur." Elinde özenle katlanmış olan mektubu hızlıca ona uzattı. Çok önemli bilgiler içermekten çok şans dileyen sözcükler bulunmaktaydı. "Böyle zamanlarda onun iyi dileklerini almak biraz olsun rahatlamamı sağlıyor. Her şey hazır değil mi?" Mektubu okuduğunu belli eden sözler ağzından çıkarken mektubu yavaşça cebine koymuştu Alain. Kevin gülümseyen bakışlarını ilk onu üstüne yöneltmiş; sonrasında ise çevresine uzun uzun bakarak dinlenmediklerinden emin olmuştu. Tüm arkadaşları hazırlanma, sohbet etme gibi sıradan konulara dikkatlerini vermiş gibi görünüyordu. "Evet tüm hazırlıklar tamam. Şu kalabalığın azalmasını bekler ve sonra bizde harekete geçeriz." diye mırıldandı sadece dostunun duyabileceği bir şekilde. Sözlerinin ardından çevrelerini neşeli bir gürültü sardı. Onların aksine düzgün, takım halinde sayılacak kıyafetler giymişti herkes. Kızların güzelliklerini ortaya çıkaran renk renk elbiseler; erkeklerin ağırbaşlılığına yakışan koyu renk takımlar alışılmadık bir manzara oluşturmuştu. Bu gözleri alan ve dikkati dağıtan renk kalabalığı, beklenene saat yaklaşırken, yavaş yavaş ayrılmıştı ortak salonda ve sonundan sadece ikisi kalabilmişti. "Hadi artık gidelim dostum." Neşeli bir şekilde sözler ağzından çıktı bu sözleri Alain de onaylayınca portrenin kapadığı delikten çıktılar.

Büyük salonun önüne geldiklerinde içeriden neşeli sesler geliyordu. Kafasında aşağı yukarı sahneyi canlandırmaya çalışarak duraksadı. Çoğu kişinin çoktan eğlenceye kapıldığını düşünmek gülümsemesi sağlamıştı. Büyük salondaki davetkâr seslerin aksine aralık olan küçük bir kapıya doğru ilerlediler. Alain çoktan içeriye adımını atmıştı ama Kevin aklına bir durum gelmişçesine durmuştu.
"Ben bir küçük dostlarımızın yanına uğramalıyım. Hemen geri dönerim." Sözler ağzından çıktığı gibi merdivenlerin solundaki kapıya ilerlemişti. Alain'in arkasından gelen sesini duymuş ama ne söylediğini tam anlayamamıştı. Hogwarts'ın geri kalan bölümlerine göre daha karanlık ve farklı düzende yapılmış bir koridora girmişti. Hatta koridordan daha çok mahzeni andıran bir yer... Başta dar ve düzensiz bir yoldan ilerlemek zorunda kalmış ama sonunda geniç bir yer açılmıştı karşısına. Duvarlar çeşit çeşit resimlerle süslenmiş; karşılıklı olarak meşaleler dizilmişti. Genel olarak sessiz ve boş olan bu yer Kevin'in çoğu zaman uğradığı koridorlardan biriydi sadece. Çeşit çeşit ama daha çok yemek resimleriyle süslenmiş bu duvarın yanından hızlıca geçmiş ve içi dolu meyve tabağının resmi önünde durmuştu. Burada ayrıca hoş bir heykelde bulunmaktaydı. Önce adımlarını heykelin arkasına yöneltmiş ve dört büyük kutuyu kucaklamıştı. Görüşünü kapıyan bu kutular yüzünden zorlanarak resmin önüne geçti tekrardan ve işaret parmağı ile armudu gıdıkladı. Bu hareketi sonunda karşısında eski görünümlü bir kapı belirdi. Hızlı hareketler içeri süzüldü ve aniden çevresini saran küçük cinlere şaşırma gereği görmedi. Hizmet etmekten hoşlanan ve efendi sözünü her şekilde dinleyen cinler, genç büyücü gördükleri gibi hizmette bulunmak istemişlerdi. Ancak Kevin onları umursamyarak ilerledi ve aralarında kendine en tanıdık olanının yanına ilerledi. "Hey Flick." Bu ses üzerine kocaman, siyah gözleri; büyük kulakları olan bir ev cini ona bakmıştı. "Benim için bu paketin içindeki tatlıları da partinin bilindik tatlılarına katar mısın?" Sözler ağzından çıkarken bile gelecek cevabı biliyordu. "Tabiki efendim." Yeterince tatmin edici bu sözleri duyduğunda kutuları arka taraftaki daha küçük olan odaya bırakmış ve çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı. Tam eli kapı tokmağının üzerine geldiğinde aklına bir fikir gelmiş olacak ki duraksadı. "Haa.. Flick, ayrıca benim için profesörlere dağıtılan ateşviskisinden üç kasa ve altı kişinin karnını doyuracak kadar tatlıyı ormandaki yerimize götürür müsün?" Aynı tınıyla aynı cevabı vermişti ev cini. Kevin bunun üzerine son kez içeriye baktıktan sonra ayrıldı mutfaktan.

Büyük salonun yanında bulunan süpürge odasına girdiğinde üç kişi -Gabriella, Alain ve Paula- kendisini bekliyordu. Gabriella'nın yardımıyla Alain de iki kız gibi soytarı kılığına dönmüştü. Sadece Kevin kalmış gibi görünüyordu. Onunda yardımına heemen koştu zaten Paula; elindeki asayı büyük beceri ile kullanarak kısa bir süre içinde soytarıya benzemesini sağladı. Dördü için çok büyük olmayan bu oda içinde bir süre birbirlerine bakıp kahkaha atmaktan kendilerini alamamışlardı. Sonunda saatin geldiğine karar veren Alain eline süpürgesini alarak konuşmaya başladı.
"Eğlence zamanı." Bu kısa ve net söz hepsini harekete geçirmişti. Önde Kevin ve Alain olmak üzere süpürge dolabının içinden çıktılar ve kapısı açık olan büyük salonun önünde durdular. İçeriden gelen şamata sesleri onlara kadar erişiyordu. Kevin bakışlarını hızlıca Alain'e çevirdi ve bir eliyle onun elini sıkıca kavradı. "Hazır mısın?" Bu kısa sözü üzerine sadece başıyla onayladı Alain. Alain ve Kevin hızlıca süpürgelerine atmlamış ve ayaklarını yere vurmuşlardı. Havaya doğru yükselirken ikiside omuzlarından geçirmiş oldukları çantadan havai fişek çıkarmıştı.

Noelin vazgeçilmezi olan çam ağaçları; büyük bir şekilde düzenlenmiş dans pisti; eski bina masaları yerine koyulmuş masalar; havada süzülen balonlar; gökyüzünü andıran kar taneleri. Büyük salon alışılmadık ve çok güzel bir düzenlemeyle sunulmuştu herkese. İnsanların neşeli ifadelerle bir huzura kavuşmasını sağlayacak kadar rahatlatıcı bir şekli vardı. Bu güzelliklerin tadını çıkarmaya başlayan kişilerin hepsi, en büyük süprizin yaklaştığından haberdarsızdı. Süpürge üzerindeki iki soytarı çabuk dikkat çekmişti. Bunda patlayan iki havai fişeğin de katkısı çok büyüktü. Başta gördükleri bu manzara yüzünden şok yaşayan kişiler, yavaş yavaş kahkahalara tutulmuştu. Kevin içinde bulundukları durumun ne kadar komik olduğunu farkındaydı ama bunun üstüne düşünecek zamanı yoktu. Hızla masaların arasında süzülmeye başladı ve arada renk renk havai fişekler atmayı ihmal etmedi. Tekrar yükseldiğinde dostu da başka taraftan süzülerek yanına gelmişti. İkisi de hızlıca süpürgelerinin üstünde ayağa kalktılar. Bunu daha önce çalışmış oldukları kolaylıkla anlaşılıyordu. Ufak bir zorlanmanın ardından dengelerini buldular ve bir elleriyle süpürgeyi tutarak süzülmeye başladılar. Islık sesleri ve kahkahlar salonun içinde çınlıyordu. *Daha eğlence yeni başlıyor.* diye düşünürken sırıttı ve ani bir takla atarak Profesör O'Learnot'un önünde durdu. Boyalı yüzüyle kendisini asla tanıyamayacağını farkındaydı. Yüzünde eğlendiğini belli eden bir sırıtışla çantadan bir havai fişek çıkardı ve biraz yükseğe atmasının ardından tekrar yükseldi. Büyük salon tam bir renk cümbüşüne dönmüştü. Herkesin gözleri Kevin ve Alain'in üstündeydi ve bu ikisininde işine geliyordu; böylece şarlatanların diğer dörtlüsü patlayan hediye paketlerini -paketler açılmaya çalışıldığında patlar ve hemen ardından iğren tiz bir ses noel şarkısı söylemeye başlar- rahatlıkla dağıtma şansı elde etmiş oluyorlardı. Artık gösterinin sonu geldiğini ikisi de farkındaydı bu yüzden hafiflemiş çantalarından, diğerlerine göre farklı olan havai fişekleri çıkardılar ve havaya attılar. Büyük bir sis bulutu ortalığı sarmıştı. Çevreyi görmek mümkün değildi. Belki bu başkalarının gözünde kaçışları için bir yöntem olabilirdi ama tamamen yanılacakları bir düşünceydi bu. Çünkü en büyük süprizleri için yaratılmış bir ortamdı bu sadece. Tüm salon sis içinde kalırken havada süzülen balonlar patlamıştı; böylece uzun süreden beri üstünde çalıştıkları, herkesi soytarıya dönüştürmeye yarayan iksirleri, herkesin üstüne dökülmüştü. Flick'in yardımları ile yerleştirmeyi başardıkları bu iksir büyük bir şok yaratacaktı. İki baş belası büyük salondan ayrılmadan önce imzalarını atmayı unutmamıştı. Çantada kalan son havai fişekleri havaya fırlattılar ve büyük bir patlama eşliğinde gökkuşağı gibi her rengin karışımından oluşan bir "Ş" harfi oluştu.

Sis dağılmadan süpürgeleri ile çıkmışlardı salondan. Sis yavaş yavaş dağılırken, şok nidalarını duyabiliyorlardı. Bu manzarayı izlemek eğlenceli olabilirdi ama onlar süpürgeleri ile birlikte soğuk araziye doğru süzüldüler. Heo olduğu gibi şakalarını tamamlamanın gururunu yaşıyor ve katıla katıla gülüyorlardı. Ormanın kıyısına doğru süzüldükleri bir sırada Alain sonunda kendini kontrol edebilmişti.
"En çok neye üzülüyorum biliyor musun? Flick sayesinde her masada bulunacak olan tatlılarımın etkisini göremeeyceğiz." Alain'in sözleri ile aklına gelmişti o tatlılar. Uzun süren uğraşları sonunda belki de en büyük eserleri o olmuştu. "Büyük kayıp. Yaşlandırma iksirinden sonraki en eğlenceli şaka. Sonuçta birinin çocukluğuna dönüşünü izlemek; yaşlanışını izlemekten daha zevkli." Bu sözleri ile tekrar kahkahalar atmaya başlamışlardı. Şarlatanlar grubuna ait olan tatlı, içindeki malzemeler sonucu, yiyen kişinin çocukluğuna fiziksel olarak dönmesini sağlıyordu. İki dost uzun bir sessizliğin ardından yaptıkları bu büyük şakadan sonra cezalarının öcünü çok iyi almışlardı. Bunun bilmenin neşesiyle gülerken yasak ormanın içine süzülerek gözden kayboldular.


P.s Şarlatanlardan size eğlenceli bir Noel Rp si... Yapıcağınız rplerde bunun keyfini çıkarmanız dileğiyle.


En son Kevin Garcia tarafından Cuma Şub. 06, 2009 3:40 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Alain Paul Dixie

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Alain Paul Dixie



Mücadele Tarafı : Fıratizm ~
Rp Sevgilisi : Mia ^^.

Noel Balosu ~ - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Noel Balosu ~   Noel Balosu ~ - Sayfa 3 EmptyPerş. Şub. 05, 2009 11:01 pm

Beklemek ölüm gibi gelse de; en sonunda büyük gün gelmiş, tüm o aldıkları cezaların intikamını alma zamanı gelmişti. Cila kokuları, yaptıkları amelelikler... Hepsinin acısını tam da bugün, büyücü ve cadıların eğlencelerinin doruk noktasındayken daha çok coşmalarını sağlayacakları bir gösteri ile çıkaracaklardı. Aklından geçen düşünceler sayesinde yüzüne sinsi bir gülümseme yerleşmişti. Gözleri şömineye sabitlenmiş, kulakları ise dostunun sesindeki o neşeli tınıyı ararcasına dikilmişti. Şömineden ya da içerisinin kalabalık olmasından kaynaklanan sıcak hava dalgası kulaklarını kızartmaya yetmişti. Dışarıdan bakılacak olursa, şöminenin önündeki kanepede öyle uslu uslu oturuyor, önceki zamanlarda yaptığı şakaları arkasında, neşeli güzel günler olarak bırakmış, ağırbaşlı bir Alain olarak görülebilirdi. Fakat durum hiç de öyle göründüğü gibi değildi. Dışarıdan ağırbaşlı gibi görünse de içindeki uslanmaz, yaramaz çocuk hareketliliğinden hiçbir şey kaybetmeden Alain'in tüm bedenini sarmıştı. Sağ kolunu uzattığı koltuğun kol kısmını eliyle sıkıca kavradı. Noel balosu için düşündükleri gösteri öncesinde gösteriyi yapacağı partneri, yani Kevin hâlâ ortalarda yoktu. *Neredesin Kevin?* Gözlerini portre deliğine yönlendirdiğinde Kevin'ın içeriye girdiğini anladı. Onun suratında gördüğü katıksız mutluluk, eski dostlarından gelmiş olan mektubun habercisiydi. Kevin, şöminenin önündeki koltuğa gelip de yanına kurulduğunda gözlerini Alain'in gözlerine dikmişti. Alain ise bakışlarıyla Kevin'ın elindeki mektubu göstererek "Dostum, onun turşunu kurmayacaksın, değil mi?" demişti, hafif alaylı bir tını ile. Mektubu vermeyi unuttuğunu söylediği sözlerinden anlayan Alain, mektubu alınca gözleriyle taradı. Önemli bilgiler vermek yerine bol şans dileyen bir mektuptu ve bu durum, büyük planların gerçekleşmesinden önce Alain'i büyük ölçüde rahatlatan durumlardan biriydi. "Böyle zamanlarda onun iyi dileklerini almak biraz olsun rahatlamamı sağlıyor. Her şey hazır, değil mi?" Mektubu düzgün bir şekilde katlayıp yavaşça cebine koyarken bakışları, meraklı bir tavırla, Kevin'dan gelecek olan onayı bekliyordu. Ondan gelen onay sözcüklerinden sonra; koyu tonlarındaki takım elbiseleriyle bekleyen büyücüler, renkli elbiseleri ve elbiselerini tamamlayan uyumlu makyajlarıyla ortak salona dolan cadılarla birlikte çift hâlinde çıkmaya başladıklarında gösteri zamanının yaklaştığını anlıyor, her gösteri öncesi olduğu gibi bunda da meydana gelen hafif mide bulantısı kendisini baş gösteriyordu. Git gide ortak salon boşalırken gözleri Kevin'a kayıyordu. Belli ki o, gösteriyi kafasında tekrar tekrar canlandırıyordu. Gözlerini kapadığında ise onunda zihnindeki gösteri canlanmıştı. Kendisini süpürgesinin üstünde uçarken ve üstlerinden kaydığı Hogwarts sakinlerinin şaşkın ama eğlenmiş görüntüsü görebiliyordu. İşte istedikleri tam da böyle bir görüntüydü. Yüzüne yerleşen çarpık gülümsemeyle Kevin'ın vaktin geldiğini belirten sesini duyması aynı an içerisinde gerçekleşmişti. Onu onayladığında, neşeli yüzlerin sahipleri portrenin kapadığı delikten dışarıya çıkıyorlardı.

Büyük salonun önüne geldiklerinde soyutsal anlamdaki sevinç dalgası tüm giriş katını etkisi altına almıştı ama onlar, büyük salon yerine kapısı hafif aralık bırakılmış bir odaya yöneldiler ve Alain, ilk adımını attığında Kevin biraz durmuş, unuttukları bir ayrıntıyı hatırlamıştı. Kevin'ın sözlerini onaylayan sözleri Büyük Salon'dan gelen seslerin arasında kaybolmuştu fakat Alain, sesini Kevin'a duyurmak için uğraşacak vaktinin olmadığını biliyordu. Hiç düşünmeden Süpürge Odası'ndan içeriye adımını atmıştı. Kendisini bekleyen iki kıza gülümseyerek
"Hey, şu kızlara da bakın. Tam bir soytarı." demişti, neşeli bir tınıyla. "Az sonra sizi de göreceğiz, Bay Dixie." Konuşan kişi sevgilisi Gaby'den başka biri değildi. Gülümseyerek ona döndüğünde Paula'nın sorusuyla karşılaştı. "Kevin nerelerde?" Gülümsemesini silmeden odadaki diğer kıza, Paula'ya, döndüğünde neşesinden bir şey kaybetmemiş bir tınıyla yanıtladı onu. "Bizi kurtarıyor. Pastaları unutup unutmadığımıza bakıyordur." Yüzüne iyice yayılan gülümsemede biraz olsun gerginlik hissediliyordu. Sonuçta Kevin, elinde pastalarla yakalanırsa planları için hiç iyi olmazdı. Kevin'ın yakalanma düşüncesi aklından geçerken Gaby, çoktan Alain'e soytarı maskesini yapıyordu. Gaby'nin asasından çıkan renkli ışık huzmelerinin bitimiyle Alain, tam bir soytarıya dönmüştü. Artık odadaki kızlardan farksızdı ve tanınması imkânsızlaşmıştı. "İşte şimdi kendiniz oldunuz, Bay Dixie." demişti Gaby, tek kaşını havaya kaldırırken. "Yaa, öyle mi, Bayan O'Brien?" Ellerini Gaby'nin beline dolamış, onu kendisine çekmiş ve dudaklarına kısa bir öpücük kondurup kendisini geri çekmişti. Alain ile Gaby konuşmaya dalmışken odaya Kevin girmiş ve Paula'da hemen onun makyajına başlamıştı. Hazırlıklarının son aşaması olan soytarı kıyafetlerini de giydikten sonra eline süpürgesini alan Alain, Kevin'a neşeli bir bakış atarak "Eğlence zamanı." demişti. Kısa, net ve en sonunda uysal olmadıklarını belirten bu sözcüklerle odadan hep birlikte çıktılar. Büyük Salon'un kapısına geldiklerinde sırtına aldığı çantanın içinde bir sürü havai fişek vardı. Eh, biraz patlamanın kimseye zararı olmazdı, değil mi? Kevin'ın sözlerini başıyla onayladıktan sonra, süpürgelerinin üzerine atlamışlar ve ellerine çantalarından çıkardıkları havai fişekleri almışlardı. Ayaklarını sertçe yere vurduktan kısa bir süre sonra ellerindeki havai fişekleri patlatarak, soytarı kılığında Büyük Salon'daki Noel Balosu eğlencesine resmen katkıda bulunmuşlardı.

Salonun çevresine, iyi bir şekilde dekore edilmiş birkaç çam ağacı yerleştirilmiş, bina masalarının bulunduğu yere oldukça geniş bir dans pisti kondurulmuştu. Dans pistini çevrelemesi için süslü, en fazla on-on beş kişinin oturacak yer bulmasını sağlayan masalardan konulmuştu. Birtakım çiftler dans pistinde dans ediyor, bir diğerleri ise masalarda oturup hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Huzurun ve eğlencenin böylesine buluştuğu bir mekana patırtılı bir şekilde giren iki soytarının dikkatleri çekmesi çok kolay olmuştu. Bu durum ise diğer Şarlatan üyelerinin şakalı hediye paketlerini koymasını kolaylaştırıyordu. Onlar bir uçtan hediye paketlerini koyuyorlar iken, Kevin ile Alain'de diğerlerinin dikkatini daha çok üstlerine çekiyorlardı. Birkaç tane havai fişeği masaların arasında süzülürken attıktan sonra tekrar yükselmeye başlamıştı. Kevin'da salonun diğer ucundan yükselmeye başlamıştı ve tam yukarda birbirlerinin hizasına geldiklerinde süpürgelerinde ayağa kalkmışlardı. Tüm büyük planlardaki olabilecek kusur, bu planda da meydana tam da bu kısımda gelmişti. Ayağa kalkar iken dengelerinin ufak bir kısmını kaybetmişlerdi fakat daha sonra bu problem kendisini yok etmişti. Bir eliyle süpürgesinin kontrolünü sağlarken diğeriyle de Hogwarts sakinlerinin alkışlarıyla tempo tutmasını sağlıyordu. En sonunda herkes onun dediğini yapıp da alkışlarıyla tempo tuttuğunda birkaç tane daha havai fişek patlatmıştı. Dikkatlerin tamamen üstünde olduğunu bilen Alain, gözleriyle diğer dörtlüye bakıyordu. İşlerinin bitmeye yakın olduğunu görünce yüzüne yerleşen muazzam derecedeki gülümsemeyle tekrar süpürgesine oturdu ve birkaç tane daha havai fişek patlattı. Çantasının hafiflemesinden özel gösterilerine geldiğini anlayan Alain, Kevin ile kısa bir bakışmadan sonra özel havai fişekleri patlattı ve salonu sise boğdu. Balonların içine Flick'in yardımlarıyla yerleştirdikleri özel iksiri serbest bırakmanın zamanı gelmişti. Soytarı kılığına girmeyi sağlayan bu iksirin ten ile temas etmesi yetiyordu. Biraz daha yükseldikten sonra asasının ve Kevin'ın yardımıyla bütün balonları patlatmışlardı. Kevin ile Alain birbirlerinin seviyesinde iken ikisinin gözlerindeki zafer pırıltısı hiç bu kadar belirgin değildi. Şarlatanlar olarak bu işinde altından büyük bir ustalıkla kalkmışlardı ve sıra imzalarını atmaya gelmişti. Ellerindeki son havai fişekleri de havaya atıp kocaman bir 'Ş' harfi oluşturduktan sonra; sis dağılmadan Büyük Salon'dan çıkmayı başarmışlardı.



Büyük Salon'dan uzaklaşırken arkalarından gelen şok nidalarıyla sisin dağıldığını ve herkesin soytarı kıyafetlerini fark ettiklerini anlamışlardı. Kahkaha atmaktan kendilerini alamadıklarından geri dönüp bu eğlenceği izleyemiyorlardı. Zaten geri dönerler ise büyük ihtimal ile yakalanacak ve alacakları cezalara bir yenileri daha eklenecekti. En sonunda giriş kapısından çıktıklarında yüzlerini yalayan rüzgâr, dışarısının soğuk olduğunu onlara fısıldıyordu. Ormana doğru giderler iken Alain, en sonunda kendisini kontrol altına almayı başarmıştı ve üzüldüğü bir şeyi Kevin'a içi buruk bir neşeyle söylemeye başlamıştı.
"En çok neye üzülüyorum biliyor musun? Flick sayesinde her masada bulunacak olan tatlılarımın etkisini göremeyeceğiz." Belki de en büyük eserleri olan o tatlıların içindeki gençleştirme iksiri etkisini gösterirken ortalıkta gezinen bir grup beş-altı yaşındaki veleti izleyememeleri oldukça üzücüydü. Ancak her şeye rağmen iki oyunbozan aldıkları cezaların intikamını fazlasıyla çıkarmışlardı ve tüm Hogwarts sakinlerine uslanmayacaklarını kanıtlamışlardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/alain-pa
 

Noel Balosu ~

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 4 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3, 4  Sonraki

 Similar topics

-
» Noel Balosu
» Noel Balosu
» Mezuniyet Balosu

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-