AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Gecenin İçindeki Fısıltı...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki
YazarMesaj
Kevin Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kevin Garcia



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Yalnızlıksa kaderi kabullenmektir bunu fikri xD
Kan Durumu : Safkan

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyPerş. Ağus. 28, 2008 2:47 am

Ross tamamen sessizliğe büründürmüştü kendini. İlk kez uğraşmak kendine bu kadar zor ve ağır gelmişti. Her gece olduğu gibi acılarını dışa vuramamak içini yakıyordu. Artık saklayamaycağını da biliyordu. Kendini ufak bir an dahi olsa kontrol edememiş ve her şeyi ortaya dökmesini sağlayacak davranışları sergilemişti. Gözleri sessizce kendini anlatan kar tanelerine yönelmişti. Sabah herkes huzurlu uykusundan kalkınca dışarıya çıkma isteğiyle dolacaktı ve bazıları her sabah olduğu gibi dikkatli davranacaktı. Bazıları ise Ross'un şakaları kime denk gelecek diye bahise tutuşacaktı. Bunları düşünüce kendine acıdı. Kafasını duvardan ayırmadan bakışlarını Sintié'ye yönelti...

"Çoğu zaman kendimi bir vampir gibi hissediyorum. Sanki gündüzleri uyuyan biriyken geceleri uyanıyorum. Sabah gördüğüm rüyalar yokoluyor..."

Yüzüne tekrar acı bir gülümseme yayıldı. Sintié'nin artık yanında olduğunu farkındaydı. Artık her şeyi öğreneceğini biliyordu. Artık anılarının biraz olsun ortaya çıkacağını biliyordu.... Artık bunları bilen tek kişi olmayacağını biliyordu. Ama bilmediği bişi vardı. Bunlara nasıl başlayacağını bilmiyordu. Nasıl cesaret edebileceğini. Gözlerini bir süreliğine yumdu. Boşluğun içine düşer gibi hissetmişti kendini. Şimdi tarihe gömülmüş o günleri görebiliyordu. Sanki gözünün önünde biri oyun düzenliyordu.

"Sanırım haklısın Sintié... Sen her zaman beni dinledin ve senden böyle bir şeyi saklamam hata. Ama beni hayatı mutluluklar dolu biri olarak tanımanız hoşuma gidiyor. Böyle olabilmek daha güzel.... "

Gözü kapalı şekilde bunları söyledikten sonra tekrar sessizleşti. Gözlerini açması gerektiğini biliyordu. Ama bunu istemiyordu. Bu oyunu hep izlemek istiyordu. Bu oyunun da sonunu görmemesi gerektiğini bilerek gözlerini açtı. Artık dışarıya bakmıyordu. Tamamen Sintié'ye bakıyordu. Gözlerinin derinliklerine bakıyordu.

"Sana bu odaya girdiğinde kabuslarından kaçmamanı söylemiştim hatırladın mı. Ben de bunu uzun yıllar önce zar zor ögrenebilmiştim. Şimdi ise öğrendiğime mutluyum... Eğer ben bunu hala bilmiyor olsaydım. Mutsuz, gülmek nedir bilmeyen, durmadan somurtan, hiç kimse ile samimi olamayan, içine kapanık, dostuz biri olurdum. Her kesin kabusu vardır. Ama bazıları bunu rüyaya çeviririr. Ben bunu öğrendim. Öğrenememiş olsaydım Sintié.... Siz beni sadece....

Sözleri daha bitmemişti.Boğazına büyük bir taş gibi takılmış , çıkmıyordu. Nefes almak bile zor gelmişti. Açıklayacağını sanmıştı. Sessizce yere çömeldi. Ne diyeceğini bilmeden yere yıkılır gibi oturdu. Kafasını geriye atıp duvara yasladı gene. Derin derin nefes almaya başladı. Daha önce bunları yoğun yaşadığı tek bir zaman olmuştu. Sandalyesinde ruhsuzca duran annesini gördüğü zaman aklına geldi. Her şeyin güzel olduğunu sadece o ana kadar sanıyordu. Kendine yapılan bir oyun olmasını istemişti bunu. Annesinin orda bembeyaz kesilmiş bir şekilde durması.... Daha babasının yokluğuna anlam veremiyorken yaa annesin ölmesi. İnanması o kadar zor gelmişti ki. İlk önce annesini evin için de araması ona seslenmesi. Tatilden daha yeni dönmüştü... Elinde tuttuğu çiçekleri çok iyi hatırlıyordu Ross. Annesine vermek için özenle korumuştu onları. O çiçekler elindeyken tek hayali annesine sarılabilmek onu öpebilmekti. Yapmak istediği o kadar çok şey vardı ki... Hayatı yarım kalmış gibiydi.

Daha olanları anlayamayıp annesinin kucağına atladığı anı hatırladı. Yanağına öpücük kondurmuştu. O garip soğukluk anlamsız gelmişti o zaman.


"Anne hadi uyan bak sana çicek getirdim..."

Bu sözleri tekrar mırıldandı Ross .Tekrar ve tekrar. Bir işe yarayacağını sanarak.... Ama olmuyordu annesinin uykusu ağır bir şekilde üstüne çökmüştü. İlk kez içine giren ürpertiyi gene hissetti. Birşeylerin yanlış gittiğini anlamıştı.

"Anne hadi uyan artık."

Ross gecenin karanlığında karşısında duran Sintié'yi tamamen unutmuştu. Kendini anılarının içine bırakmıştı. Her gece geçirdiği bu devirleri eskisinden yoğun yaşıyordu şimdi. Bedenini önce hafiften gelen sarsılmalar kapladı. Hıçkırmaya gücü yoktu. Ağlarken bile sesini çıkaramıyordu. Gözlerinin altından süzülüp farklı yönlere giden damlalar, bir yolunu bulup yere düşüyordu.

"Söylenen çeşitli bahaneler arasından gerçeği keşfetmem çok zor olmadı..."

Daha fazla konuşmaya gücü yoktu. Sadece sessizleşti. Kendini sarsılmaları ve göz yaşları arasında kaybetti....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyPaz Ağus. 31, 2008 2:14 am

Buz mavisi gözlerini umutsuz bir havayla aşağıya doğru indirdi. Ross'u ikna etmek için biraz uğraşmasının üzerinden uzun bir sessizlik geçmişti. Sintié gerçekten bir şey duyamayacağını düşünmeye başlamıştı artık. Söylemediği sırrı her neyse söylemesi bu kadar zor olmamalıydı. Sintié Ross'un daha önce kendisiyle konuşurken hiç bu kadar duraksadığını hatırlamıyordu. Belli ki bu gece susma nöbetleri arasında geçecek, şu önemli sırrı duyma onuruna erişemeyecekti. Ama o sırada Ross'un sesini tekrar duyduğunda bu tarz düşüncelerin hepsi uçup gitti aklından... Dikkatini Ross'un söylediklerine yoğunlaştırmış bir şekilde, çocuğun ağzından dökülen gerekli gereksiz tüm lafları dinliyordu. Uykusuz olmasından mı, zaten annesinin ölümünü hala atlatamamış olmasından mı yoksa Ross'un gerçekten saçmalamasından mı bilinmez, Sintié çocuğun söylediklerini birbirleriyle ilişkilendiremiyordu. Ara ara duraksamalar eşliğinde devam eden bir dinletinin son sözcüklerinde Ross birden sustu. *Biz seni sadece ne?* Sintié'nin anlamsız bakışlarına karşılık Ross, derin ve düşünceli bir ifadeye bürünmüştü.

Sintié giderek endişelenmeye başladı. Şimdi de bir anda yere çöküvermişti uzun süredir sessizliğini koruyan çocuk. Sanki artık aynı odada değiller gibiydi. En azından sadece cismen Aynalı Oda'daydı ancak düşünceleri, ruhu çok daha farklı bir yerlerde duruyorlardır. Sintié yavaşça sanki yere çakılmış gibi durduğu yerden birkaç adım attı. Ross'un yanına gelince artık tamamen başka bir olaya odaklanmış olduğuna emin oldu. Kendini kaybetmiş gibiydi. Gözleri ağlamaktan kızarmıştı, o kadar sessiz yapıyordu ki bunu Sintié çocuğun yanına gelip yanına oturmasa göz yaşlarını göremeyecek ve ağladığını anlayamayacaktı. Ross'un son sözlerini ise duymuş ama yine bir anlam veremediğinden üzerinde pek durmamıştı.

"Lütfen kendine gel. Sözlerinden hiçbir şey anlamıyorum, seni üzen şey her neyse doğrudan anlatabilir misin?" Ona güç vermek ve kendisini biraz daha güvende hissetmesine yardımcı olabileceğini düşündüğünden Ross'a sarıldı. Arkadaşını bu şekilde görmek kendi üzüntülerinin aklından çıkmasına, Ross için endişelenmesine neden olmuştu. Bu kadar sevdiği birinin ağlaması içinin parçalanmasına neden oluyordu. Zaten yanında ağlayan bir insan varsa sorun kendisini hiç ilgilendirmese bile ağlamaya başlayan biriydi Sintié. Ağlayanı sakinleştirmesi gerekirken ağlamaya başlaması nasıl bir etki yaratıyordu bilmiyordu ama buna engel olamıyordu. Aynı o anda, Ross o şekilde ağlarken, gözlerinden dökülen yaşlara engel olamadığı gibi...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kevin Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kevin Garcia



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Yalnızlıksa kaderi kabullenmektir bunu fikri xD
Kan Durumu : Safkan

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyPaz Ağus. 31, 2008 2:45 am

Artık her yer karanlık geliyordu kendisine. Soğuk, siyah, ürkütücü, acı verici ve tehlikeli.... Bunların hepsini aynı anda yaşayabileceğini asla düşünmemişti. Yarın sabah herkesin arasında tekrar nasıl dolaşacağını dahi bilemiyordu. Evet bunların hepsini durmaksızın yaşıyordu. Her yanlız kalışı bunlarla geçiyordu. Şimdi ise yanında biri vardı... Herşeyi açıklaması bunlara neden olmuştu berkide. Sonuç olarak geçmişte yaşadıklarını kabul etmekti bu.

Uzaktan gelir gibi duyabilmişti. Kendini anlatamadığı biliyordu. İster istemez içinde patlak varan bir volkanı durdurmak yormuştu onu. Kısaca yaşadıklarını anlatmak yerine tekrardan aynı olayları geçirmişti. Tüm mutluluklarını kaybetmişcesine ağlıyordu bir zavallı gibi. Bu lanet oda artık onun sıkıştırıyor, boğuyordu.

Kendini tamamen yanlızlığa itilmiş gibi hissederken omzunda bir el hissetmişti. Kendine karanlık gelen derslik biraz olsun aydınlatılmış gibiydi şimdi. Sanki biri ona elini uzatmışdı sevgiyle. Ross acısının dinmediğini biliyordu hala... Ama yanlız olmadığını hisseder gibiydi. Hala sarsılıyor, hala ağlıyordu. İçinde bir hala bir ateş yanıyordu acımasızca. Ama yanlız değildi. Bu acısını dindirmeye yardım etmiyordu berki, ama tek bırakılma hissenden kurtarıyordu.


"Sintié, annem... Küçük yaşlarımda kaybettim onu. İntihar etmişti."

Gözleri kırmızılaşmıştı. Kasılmaktan her yerine ağrılar giriyor, canı yanıyordu. Sesi titrek çıkmıştı hiç olmadığı kadar ama söyleyebilmişti. Etkisini tahmnin etmeden söyleyebilmişti. Bu sözlerinin Sintié'yi etkileyeceğini düşünmemişti. Onların daha yakın zamanda yaşadıklarını bilsede düşünmek aklına gelmemişti hüzünü yüzünden. Evet zorlanmıştı ama başkaydı nedeni.

Ross bunları söyledikten sonra hala ağlıyordu. Sintiénin kendisine sarılması berki ona güven vermişti. Onlar öylece dururken dışarda kar hızını artırmıştı. Hafife esen rüzgarda savruluyorlardı. Özgürlüklerinin tanıdını çıkarırken huzurlarını da her bir yana yayıyorlardı. Ross'un düşünceleri gerçekti berkide. Doğa onu anlıyor ve onu yansıtıyordu. İçinde hissettiği rüzgar canını yaksada özgürlüğünü geri veriyordu ona....
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyPerş. Eyl. 04, 2008 12:57 am

Sintié çocuğu avutacak ya da bu bir türlü söylemediği sırrı üzerine daha fazla gitmeyi deneyecek hiçbir şey söylemiyordu. Zaten daha neyin Ross'un bu alışılmadık hareketlerinin sorumlusu olduğunu bilmezken, boş tesellileri, niyeti iyi bile olsa karşısında o sırada oldukça hassas bir durumda olan biri varken onu daha fazla üzebilir, Sintié'nin amacının tam tersi yönde etki edebilirdi. Sintié yeterince denediğini hissediyordu, daha fazla üsteleme yanlısı falan değildi, Ross bunu gizli tutmak istiyorsa kendisi bilirdi. *Senin yeterince sorunun yok mu? Neden bu kadar dert edinmeye meraklısın ki!?* Sintié gözlerini kollarındaki tırnak izlerine yöneltti. Daha bir hafta olmuştu henüz, ama ne Alain ne de Ilsa da bir değişim sezemiyordu Sintié. Bir tek kendisi miydi, bu yıkımın hayatları boyunca, her gözlerini kapattıklarında her düşüncelere daldıklarında her eski bir fotoğraf albümü açışlarında tekrar ve tekrar yaşanacağını bilen? Gerçekten hiçbir zaman bu boşlğun yok olmayacağını kestirebilen?

Bir anda zihninin her yerinden hücuma başlayan kendi sorunlarına o kadar dalmıştı ki Sintié, hala sağ elinin omzunda olduğu çocuğun uzun süredir istikrarlı bir şekilde sürdürdüğü sükuneti fark edememişti. Belki de bu çok daha kolaydı ikisi için de... Ama Ross o sırada Aynalı Oda'da olan duygu ve düşünce karışıklığına bir yenisini daha ekleyen ve bu sefer Sintié'nin anlamama gibi bir bahane uyduramayacağı kadar açık ve net söylediği kelimeler sarışın kızın kulaklarında yankılandı. Demek o mutlu, haylaz kişiliğin arkasında yaralı bir çocuk vardı, annesiz büyümenin verdiği tüm acılara rağmen bu kadar güçlü kalabilmişti. Ve tabi ki sonunda herkesin kırılacağı bir nokta olurdu, artık içinde taşıdığı boşluğu kapatmak için verdiği çabanın kendisini zayıflatmasına yenik düştüğü nokta... Karşısındaki çocuk kendisinin çektiği acıyı yıllardır yaşıyor ve en yakınındakilere bile bir şey belli etmiyordu. Ama neden bunu söylemek için böyle bir zamanı seçmişti ki? Neden henüz üzeri kapanmayan bir yarayı deşmek istercesine Sintié'ye bundan sonra asla "anne" diyemeyeceği gerçeğini, her ne kadar hiç aklından çıkmasa da, sesli olarak duyunca bu gerçeğe olan inancınının çok daha etkili hale gelmesine neden olmuştu ki? Pekala küçük kızın, arkadaşına sahip olduğu onca güzelliği ve bu durum karşısında güçlü kalabilecek kadar sağlam bir ruha sahip olduğunu söyleyebileceği bir zaman diliminde bunu açıklayabilirdi. Her şey çok daha toz pembe olurdu işte, ama o sırada Sintié soğukkanlılığını ya da düşünceli davranışlarını kontrol edemeyecek kadar zayıftı. Sanki Ross kendi annesinden bahsetmemiş de Sintié'ye bir hafta önce gelen o berbat mektubu yüksek sesle tekrar okumuştu.

Tamamen yaşlara boğulmuş gözleri artık donuk ifadeden tamamen yoksun durumdaydı, içinde yaşadığı travmaların izleri ise o ifadenin eksikliğini fazlasıyla kapatıyordu. Kafasını hafifçe yana doğru çevirerek Ross'a baktı, asıl onun rahatlatılmaya ihtiyacı varken bir anda kendisi yanındaki çocuktan çok daha beter hale gelmişti. Yine de suskun kalamazdı, sessizik şiddetini arttırdıkça hıçkırıkları daha net duyuluyor, bu sessizlik nefrete dönüşüyordu. İçinden hiç çıkamayacaklarmış gibi gelmeye başlıyor, sanki ağızlarını açsalar bile hiçbir şey söyleyemeyeceklermiş gibi bir his uyandırıyordu Sintié'de.

"Şu anda sadece seni teselli etmek amacıyla, seni anlıyorum demeyi o kadar isterdim ki. Ama çektiğin her acıyı, ruhunda esir kalmış her güzel duyguyu, o kadının artık dünya üzerinde olmadığını öğrendiğin anda yaşadıklarını, ne yazık ki gayet iyi biliyorum." Ağır bir hüzün perdesi gibi üzerine çekilen duygu yoğunluğu fazla geliyordu Sintié'ye. Henüz ne buna alışabilecek ne de dayanabilecek gücü bulabiliyordu kendisinde, bunu denenemişti bile, bu kadar yüce olamayacağı düşüncesi, zihnini saran tüm umutsuzluklarla beraber çoktan yerini almıştı zaten.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kevin Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kevin Garcia



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Yalnızlıksa kaderi kabullenmektir bunu fikri xD
Kan Durumu : Safkan

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyC.tesi Eyl. 06, 2008 12:25 am

Gecenin sessizliği içinde oda daha bir sessizdi artık. Karın o hoş görüntüsü buradan belli edemiyordu kendini. O güzellik sadece mutlu olan kişilere adanmıştı berkide. Geri kalanlara ise yanında getirmiş olduğu soğukluktu. Ancak Ross içindeki ürpertinin nedenin bu olmadığını biliyordu. Kendini tamamen güçsüz bir şekilde Sintié'nin yardımına bırakırken bu ufak serinlikten kurtulmuş olduğunu biliyordu ama onu rahatsız eden ürpertiden kurtulamamıştı. Çünkü o tam kalbinin derinliklerinden çıkarak geliyordu. Sanki parçalara bölmek istercesine vücudunu donduruyor ve kaskatı kesilmesini sağlıyordu. Bunun nedeni o anda bir çok duyguyu bir anda yaşıyor olmasıydı. Kendini böyle salmanın verdiği rahatsızlık, duyduğu acı.... O kadar çok duygu ayrımına girmişti ki beyninde ufak sancılanma bile hissedebiliyordu. Kimsenin bu kadar ağrı acılar yaşamamış olduğuna inanıyordu. Bu kadar büyük bir kararsızlık yaşamak. Hem kendine kızarken hemde kendi haline acımak kadar berbat bir durum yoktu. Fiziksel yaşadığı ağrılar bile bu durum yanında hiç kalıyordu. Vücut kasılmalarının acısı kısa süreli kalırken ruhen yaşadığı o ayrımlar ömür boyu yanında kalıyordu. Öyle olmasa her gece geçmişini sorgulamak zorunda kalmazdı, her seferinde geçmişi tekrarlamasına da gerek kalmazdı. Herkes gibi bütün günün mutlu geçirirdi. O sırada duyduğu sözler onun başka bir duygu bölünmesi daha yaşamasına neden olmuştu. Pişmanlık ve utanç....

Kendi acılarına o kadar çok gömülmüştü ki Sintié'nin daha taze acısı aklına bile gelememişti. Onun annesine olanları elbette biliyordu. Sonuçta en yakın arkadaşıydı ama bir salak gibi onu teselli bile etmeye uğraşmamıştı. Neşeli haliyle herkesin arasında dolanmıştı. Şimdi gecenin bu saatinde kendisi acı çekerken Sintié yanındaydı ve kendisi gene bir hata yapmıştı. Hiç düşünmeden geçmişte yaşadıklarını söyleyerek onun taze acısını gene ortaya çıkarmıştı. Ne diyeceğini bilemeden sarsılmaya devam etti Ross. Artık gözünden yaş gelmiyordu ama sarsılmalarını da önleyemiyordu. Bu kısa devirlik yaşadığı acısının sonlarına gelmişti her gece olduğu gibi.. Kan kırmızısı gibi gözleriyle Sintié'ye baktı. Kendi acısını bir yana bırakmalıydı. O bunları çoğu kez yaşamıştı ama yanındaki o kız...


"Sintié"

Sesi cılız çıkmıştı ama o bunu umursamıyordu bile. Karşısındaki kıza acı dolu gözlerle bakıyordu. Onun o masum yüzüne ve göz yaşlarının yakışmadığı gözüne. O güzel yüzü böyle görmek hiç içinden gelen bir duygu değildi. Kendine duyduğu pişmanlık her saniyesinde artıyordu. Bu anı her hatırladığında kendine lanetler yadıracağını da biliyordu. İçinden akıp giden pişmanlıkla kıza baktı tekrar. Asıl onun teselli edilmesi gerektiğini biliyordu. Bir eli ile onu sarmışken yavaşça saçlarını okşadı. Ondan bu şekilde özür dileyebilirdi anca. Ona güven verebilmek, acısını dindirmek ve onu teselli etmek istiyordu.

"Her şey düzelicek. Merak etme sen.."

Bu sözün o an Sintié için çok saçma olduğunu biliyordu. Kendisi de yaşamıştı bunları onu çok iyi anlıyordu. Ancak kızın kendisini her konuda anlayamayacağını biliyordu onun hayatı boyunca duyacağı şey özlem ve acı olacaktı ama kendisi kırgın, kızgın ve acı duyan biri olacaktı. Kendi annesi sadece intihar etmişti. Bir sorumlusu yoktu, olamazdı da... Kendisi herhangi bir konu yüzünden küçük yaşta bırakmasını affettirecek hiç bir gerçek yoktu... Ross şu an bunlara aldırış etmemesi gerektiğini ve karşısında duran o acılı yüzü sakinleştirmesi gerektiğini biliyordu ama elinden gelmiyordu bu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyC.tesi Eyl. 06, 2008 12:58 am

Omzunda ve saçında hissettiği sıcaklık, yapmacık olduğu çok belli olsa da yüzüne tatlı bir gülümseme yerleşmesine neden oldu. Yaşadıklarını unutmasını sağlamıyordu belki ama en azından ruhunu bu karanlık çukurdan çıkarmaya çalışan insanların olduğunu anlaması hoşuna gitmişti. Başını Ross'un omzuna yavaşça yasladı ve tavana bakmaya başladı. Bembeyaz olması gereken düz alanda, annesiyle beraber yaşadığı anılardan kareler görüyordu, hepsinde de gülen suratlar, eğlenceli anılar saklıydı. *Beni bu halde görse kim bilir ne kadar üzülür?* Aklından geçen düşünceleri mantıklı bularak uymaya çalıştığı birkaç dakika içerisinde, kendini toplama ve ağlamayı kesme çabaları, göz yaşlarının daha da hızlanmasına neden olmuştu. Beceremiyordu işte, o kadar kolay değildi bunu atlatıp, hayatının geri kalanına yöneltmek ilgisini.

"Lütfen..." Boğuk çıkan sesiyle Ross'a susmasını anlatmaya çalıştı. Hiçbir şey düzelmeyecekti işte, böyle bir şeyi bekleyemezlerdi de. Ölümün çaresi yoktu ki, hayata geri mi döndürecekleri onu, böyle bir büyü ya da iksir bulunamamıştı ki henüz. Tabi ki merak edecekti, annesiydi ölen kişi, tüm hayatını kendisine adayan, en ufak sorununda hemen baş ucunda bulunan, bir insanın başka birine verebileceği değerin sınırlarını zorlayan insandı ölen kişi... "Sen de biliyorsun zamanın hiçbir şeyi düzeltmediğini." dedi omzuna başını dayadığı arkadaşına hafifçe bakarak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Kevin Garcia

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Kevin Garcia



Mücadele Tarafı : Tarafsız
Rp Sevgilisi : Yalnızlıksa kaderi kabullenmektir bunu fikri xD
Kan Durumu : Safkan

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyC.tesi Eyl. 06, 2008 1:26 am

Herhangi bir sözünün onu yumuşatmadığını biliyordu. İçinde yaşadığı iki hüzünle kıza destek olmaya çalıştı. Onu böyle gördüğünü pek anımsamıyordu. Genelde hep neşesi yerinde olabilmişti ama herkesin patlak verdiği bir konu oluyordu. Onu çok iyi anlıyordu. Böyle zamanlarda insan birisinin kendisini anlaması dilerdi. Bunu da çok iyi biliyordu. Bu yüzden olsa gerek onun saçlarını okşayan elini geri çekmemişti. Yavaş bir şekilde okşuyordu saçlarını... Sadece güvenebileceği birisi olduğunu belli etmek istiyordu. Elini omzunda tutup onu sıkı sıkı kavrarken bile bir güven verme çabası güdüyordu. Kızın bu gdaha önce görmediği rahattsız edici hali kendi canını yakıyordu beklemediği bir derecede. Ancak bunu da belli etmek istemiyordu. Onun herhangi bir konudan ddolayı daha da çok üzülmesini istemiyordu. Sadece sessizce durdu. Kendi düşüncelerini bir yana bırakmaya çalışırken onun acı dolu sessizliğine katıldı onun biraz önce yaptığı gibi. Arkadaşlık görevi olarak düşündüğü bu hareketi bu gecenin sonuna kadar devam ettirmeye kararlıydı. Hatta bu geceden sonrasında bile. Hep onun yanında olup onu anlayabilecek çok az insandan biri olduğunu biliyordu.

"Peki.."

Onun kısa sözü altında yatan istediğine kendiside kısa bir şekilde cevap vermişti. O başta söylediği sözlerin işe yaramadığını biliyordu. Zaten yaramasınıda beklemiyordu. Çünkü sadece yalandan ibaretti bu sözler. Kendisine çok söylenmesine rağmen uzun süre boyunca kavrayamadığı bir çok gerçeğin acısıyla bir ruh gibi dolanmıştı. Sintié'nin ağzından çıkan sözleri duyunca bir kez daha haklı olduğunu anlamıştı. Onun bu konuyu atlatması asla kolay olmayacaktı. Kendisi de atlatamaştı kolay kolay ama aralarında bir fark vardı. Kendisi bunları yaşarken küçük ve tek başınaydı. Ne bir kardeşi ne de bir babası vardı. Kendisinib cevaplayamadığı bir çok soru vardı. Bunlardan en önemlisi ise annesinin neden kendini öldürmesiydi. Ellerini saçından çekti ve yüzünün iki tarafına koyarak gözlerine sabit bir şekilde bakmaya başladı...

"Biliyorum kolay değil... Asla kolay olmaz bu konuda yalan söyleyecek değilim. Seni kimsenin sakinleştiremeyeceğini de çok iyi biliyorum... Ama beni iyi dinle... Ben bunu asla erken çözemedim ama sen çözmelisin... Evet annen asla geri gelemicek biliyorum. Peki ağladığında o yere döktüğün her damlada annem gerimi geliyor hayır Sintié. Tam tersine senden uzaklaşıyor kendini kederine her kaptırdığında o kalbinden ve anılarından siliniyor. Çünkü annenle yaşadığın herşey güzel anılardı. Keder onları yavaşça yok ediyor. Ben bunu anlayamadığımdan kaybettim... Sadece onu ölü gördüğüm günün anısı kaldı annemden geriye.."

Sesleri fısıldar gibi çıkmıştı ama anlamalrı kendisi için güçlüydü. Ne kadar doğru olduklarını düşündükçe içi yandı. Evet annesini asıl kaybettiği an kendini kederden kurtaramadığı andı. Onun güzelliği, şen sesi güven veren öpücü ve kendine sevgiyle bakan gözleri. Hepsi uçup gitmişti. Hayallerinde yaşatabilme şansı varken bunu da değerlendirememişti. Şimdi bunu tekrar düşündüğünde ufak bir acı hissetti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Audrey Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Audrey Autumn



Mücadele Tarafı : Beyim bilir.
Rp Sevgilisi : Castor.
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Tavus kuşu.

Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Gecenin İçindeki Fısıltı...   Gecenin İçindeki Fısıltı... - Sayfa 2 EmptyPerş. Ekim 09, 2008 10:38 pm

Kızaran gözlerini saklayamayacağını bilse de sarı saçlarını tutturmak için kullandığı ince tokayı çıkarıp, yüzünün bir kısmını kapattı. İnsanlara bu kadar aciz bir biçimde gözükmek iğrenç bir duyguydu ama karşısında duran kişi yıllardır kendisini gerçekten anlayabilen ve her konuda desteğini hissedebileceği biri olduğundan içindeki tüm hisleri rahatça dışarıya vuruyordu. Ama ne olursa olsun, onu üzmeye hakkı var mıydı? Bu kadar bencil davranmaya... Ayrıca kendini bu kadar aşağılık bir konuma sürüklerken, tüm sorumluklarını ve arkadaşlıklarını da beraberinde çekiyordu. Bir kişinin ölümünün hayatını bu denli etkileyeceğini söyleseler, Sintié dahil buna kimse inanmazdı.

Ama şu durumda, genç cadı yapabileceği tek şeyin hayattan ve kaderden şikayet etmek, sürekli acısını dışarı vurmak olduğuna inanmıştı tüm kalbiyle. Yanıldığını anlayamayacak kadar güçsüzlüğe şartlamıştı kendisini, hiçbir ışık kaynağını kabul etmeyen sert ifadesinin, karanlıkta belli olmadığını henüz anlayamamıştı. Ravenclaw gibi bir binada olup da bu kadar duyguların sürüklemesine kapılmak, dersleri ve diğer tüm okulla ilgili şeyleri umursamamak, mantıklı cevaplar verebilmek ve bu durumu kabullenebilmek yerine sayısız göz yaşı dökmek hiç de sıradan değildi. Sintié o haliyle binasına yakışmadığını Ross'un sözleriyle fark ediyordu yavaş yavaş. Aslında buraya gelmesinin tek nedeni biraz rahatlamak düşüncelerinden arınmakken, bir arkadaşının derdine ortak olmak haline gelmiş; bunu bile becerememişti. Dudaklarını tiksindiğini belli edermişcesine büktü, gözlerini karşısındaki aynaya dikti. Sıkmaktan kızaran, yer yer yara olan o narin bembeyaz eline baktı. Ne hale getiriyordu kendini... O tek bildiği sızlanmak olan, her şeyi kendi dertlerine bağlayacak kadar bencillikleri hat safhada, çoğunlukla çevresindekilerin duygularıyla ilgilenmeyi unutan sessizce ölüm gününü bekleyen yaşlı cadılara benziyordu. Bu beden, bu zihin, bu hayat, sahip oldukları; hepsi o kadar ince bir bağ ile bağlanmışlardılar ki yaşama, en ufak bir boşlanmışlık kısa sürede kurutuyordu hepsini. Sintié'nin annesi gerçekten güçlü bir kadındı, her zaman ailesi için fedakarlık yapmaktan vazgeçmeyen, gerçekten güçlü bir kadın... Peki idol olarak kabul ettiği cadıya yakın mıydı o sırada, uzaktan yakından bir alakası var mıydı? Hayır...

Kendi iç hesaplaşmaları arasında boğulan minik bedeni içerisine hapsolmuş derin ruhu, karşısındaki çocuğun arkadaşını sakinleştirmek ya da en azından bazı şeyleri fark edip bu durumdan çıkmasını sağlamak için son kozlarından birini kullanıyordu tereddütlü bir şekilde. Sintié'nin inatçılığı; sorunları ya da mantıksızlığı ile birleşince o kadar rahatsız edici olurdu ki, o anda Ross kendi anılarına kafa yoramayacak kadar meşgul olmalıydı sarışın cadıyla. Çocuğun o bitkin halini tamamlayan kısık sesine rağmen net ve kesin çıkan cümlelerini her işitişinde kalbi biraz daha köreliyor, içindeki sevgi biraz daha ortaya çıkıyordu. Biraz önce kendi kendine ağlamamak adına verdiği sözü bozarak kendisini yalancı çıkaran birkaç damla yaş, yaşların etkisiyle çok daha açık bir hal alarak griye dönen mavi gözlerinden akarken, yüzünü tutmakta olan ellere gitti kendi elleri. Ancak bu kez, acı nedir bilmeyen birini yaralayabileceği ölçüde yaralayan ölüm haberi yüzünden değil, neredeyse her zaman gözünün önünde adı söylendiğinde gülen bir profil oluşan Ross'un ağzından bu kadar ciddiyet dolu ve bir o kadar da duygu yüklü cümleler çıkabilmesiydi. Ve bunları kendisini avutmak için falan değil, tamamen kendi hüznünü hiçe sayan bir ifadeyle, göz yaşlarını nazik bir ifadeyle silen genç kıza kabullendirmeye uğraşıyordu.

"Ross... Çok çok teşekkürler, ben seni, sizi bu kadar etkilediğimi bilmiyordum. Özür dilerim ve sanırım bir daha benim için ağlaman ya da bu kadar ciddi cümleler kurman gerekmeyecek. Merak etme." Belki de tüm gece yüzünde ilk defa hüzünlü ifadeden eser yoktu. Yani hala neşeli kahkahalar atacak kadar toparlanmış hissetmiyordu ancak birileri kendisini bu kadar korumak ve üzmemek adına uğraşırken yaptığı bencilliğin ve şımarıklığın yeterli olduğuna inanıyordu. Yine geceleri gözlerini bir türlü kapatamayacağını, eve dönünce o malikaneye adımını atamayacağını, her gördüğü şifacıya hüzünle bakacağını, sarı saçlarından ve mavi gözlerinden; annesini hatırlatan yüzünden bir süre korkacağını biliyordu. Ama ağlayarak ya da kendisine zarar vererek mantıksızlık sınırını doldurduğuna inanıyordu. Annesini kaybetmenin bir çocuk için değerini anlayamamıştı o güne kadar belki ama bunu asla öğrenmek isteyeceği şeyler arasına koymamıştı da, şimdi birden aldığı bu darbenin izlerini silemeyeceğini bilse ve bu durumda istediği kadar hüznünü çevresine yansıtmak hakkı olsa da, bir yerden devam etmesi lazımdı. Bu gerekliliği, bilincine iyice yerleştirmek için sarf ettiği çaba yerini bulurken, oturup kaldığı yerden uzaklaşmak istemişti. Ross'un kendisini tutan kolundan kibarca sıyrıldı ve ayağa kalkarak, pencerenin yanına gitti. Hava almak istiyordu, biraz serinlemek; rüzgarın göz yaşlarının sılattığı ıslak yüzüne değdiği her saniye biraz daha canlandığını hissediyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Gecenin İçindeki Fısıltı...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3  Sonraki

 Similar topics

-
» Gecenin Gizi
» Sessiz gecenin esintisi ~

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-