Yağmur

Gezgin

"Tanrım, Jack!" diye söyLendi AnjeLik .. Her zamanki gibi nefes aLmadan konuşuyordu. 'GüzeLmiş .. Peh! Ben mi?' diye geçirdi içinden.

Sonra ne oLduysa birden Jack^^n gözLeri büyüdü. Dakikasına kaLmadan Jack ayağa fırLadı ve Anj^^ı da ynında sürükLemeye başLadı. Anj sürükLenirken bir yandan da söyLeniyordu; "Zaten şekerLerimi bitirdin, şimdi nereye sürükLüyorsun beni?!"

Jack^^n cevap vermesine fırsat kaLmadan anLadı; o çocuk .. İçeri giren siyah dikik saçLı, ojeLi, makyajLı ve baL rengi gözLeri oLan çocuk. Japon kızın masasında oturan çocuk. MasaLarına oturmasına karşı çıktığı çocuk.

Daha Anj birşey diyemeden Jack konuşmaya başLamıştı biLe, "OturabiLir miyiz acaba?"

Misafir

Nae tam ağzını açıp konuşacakken yanlarına iki kız geldi.İkisininde oldukça havalı gibi bir şekiller vardı.Ağzına bir şeker daha atmıştı.Elleriyle masaya oturmaları için bir işaret yaptı.Bir konuşmalarına izin vermemişlerdi.Kısık bir sesle "Sanki başka masa yok!" diye homurdandı.Burada adını söylemeyi planlamıyordu.Ağzına bir kaç şekerleme daha attı.Gittikçe sinirleri bozuluyor..Bozuluyordu.Masa sanki ölüm sessizliğine bürünmüştü.Kimseden çıt çıkmıyordu.Zaten şu durumda Nae'nin konuşacağıda yoktu.ava yavaş yavaş kararıyor,Nae'nin canı da gitgide sıkılıyordu.Sanki karanlıkla beraber boğulacakmış gibi oluyordu.Gözleriyle hepsini teker teker süzdü.Yeşil gözlü olan kız.Çok güzel ve kibirli gibi duruyordu.Karşsındaki mavi gözlü kızında ondan geri kalır tarafı yoktu.Şimdi gözlerini karşısında oturan çocuğa dikmişti.Ela gözleri ve uzun siyah saçları vardı.Tırnağında ise siyah bir oje.Peki Nae'nin üstünde ne vardı.Siyah kısa bir elbise.Arasında kırmızı çizgileri olan güzel ve şık bir elbise.Saçları açık ama parça parça bölünmüş bir şekilde hafifçe beyaz kurdelelerle toplamıştı.Tırnaklarında siyah bir oje vardı.Gözü ise ela ve kahverengi karışımıydı.Büyük ihtimalle Nae'nin büyük gözleri bütün herkezin dikkatini çekmişti.Dükkandaki herkes Nae'ye dikkatli bir şekilde bakıyorlardı.Ne yani bunlar hiç hayatlarında cosplay yapan bir Japon görmemişlermiydi?Tabağında kalan son nane şekerinide ağzına attı.Şimdi ne ypacaktı.Şuan için masada olan bir dostu şekerler vardı onlarda bitmişti.normal bir şekilde "Ben birazdan geliyorum." diyip masadan kalktı.şimdi sıra kasadaydı.Kasaya doğru ilerledi ve yaşlı kadının önünde durdu.Hızlıca "Bir tane tabak verebilir misiniz?Ayrıca bütün kutulardaki şekerlemeler ve çikolatalar.Merak etmeyin sadecce bir şey yapacağım." dedi.Yaşlı kadın merakla Nae'nin önüne olabildiğince bütük bir tabak koydu ve bütün şekerlemeler.Gözlerini masaya çevirmişti.Masadaki herkes Nae'nin ne yaptığına bakıyordu.Nae tekrar önüne döndü ve kaşışıkla büyük tabağı değşik şekerlemelerle süslemeye başladı.Bir tarafa nane,hemen yanına büyük top top fındıklı çikolatalar,onun yanına limonlu şekerlemeler,onun yanında küçük çikolata parçaları,yanında çilekli şekerlemeler......Sonunda bitmişti.Son olarak bir avuç kadar küçük çubuk çubuk a.ık yeşil şekerlerden dökmüştü.Karşısındaki yaşlı kadın Nae'yi hayranlıkla izlemiş ve hayran kalmış gibi bir hali vardı.Nae gülümseyerek "Teşekkür ederim.Kusura bakmayın sizi yordum." diyip tabağı eline aldı ve masaya doğru ilerlemeye başladı.Masaya her adım atışında elindekini yemek için can atıyordu.Sandalyesinin yanına geldiğinde çekip oturdu.Bütün gözler nae'ye çevrilmişti.Ya hayranlık duyuyoarladı yada içlerinde kin besliyorlardı.Hızlıca tabağı masanın ortasına koydu ve "Tadakimasu." dedi ve onların ne yapacaklarını bekledi.

(bknz:avatar)

Gezgin

AnjeLik masaya otururken gözLerini japon kızdan kaçırdı. BöyLe oLmamaLıydı. TanımadıkLarı birinin masasına oturmamaLıLardı. Ama Jack, o çocuğun sevdasına kaLkıp nereLere sürükLemişti onu. "İstemezsen geLmeyebiLirsin" demişti. Sanki bu mümkünmüş gibi! Sanki Jack onu buLmuşken bırakacakmış gibi! SAnki onun kendisinden ayrıLmasına izin vercekmiş gibi ..

Japon kız öLdürecekmiş gibi bakıyordu. Anj iLk defa bir kızın bakışLarından bu kadar rahatsız oLmuştu. Kız, masasına oturmaLarından oLdukça rahatsızdı beLLi ki. Ama Jack çoktan çocukLa koyu bir sohbete daLmak için gereken sinyaLLeri veriyordu, bakışLar ..

Bir süre sonra Anj^^n canı sıkıLdı. GözLerini kapattı ve yağmurun sesini dinLemeye başLadı. Herşey uzakLaşmıştı artık, ne bir ses vardı yağmurun sesinden başka, ne de bir görüntü vardı yağmur damLaLarının hayaLinden başka ..

Bir damLa güneş ışığı hayaL etti AnjeLik, karanLığı aydınLatmaya yetecek kadar güçLü bir damLa. Jack babasını sorduğunda ansıL tuhaf oLmuştu. Babası yoktu ki! Çoktan çekip gitmişti! AnnesiyLe kavga etmiş ve BakanLık^^n onu atadığı göreve koşarak gitmişti! Kızına bir veda biLe etmeden! Bir sabah uyandığında bomboş buLmuştu baabsının odasını Anj. Her zamanki gibi büyük odanın köşesinde yanan bir şömine yoktu. KitapLıkLar kitapLarLa doLu değiLdi. ÇaLışma masasında kağıtLar ve kaLemLer yoktu. İçeriyi aydınLatan, o odaya "ev" sıcakLığını veren sarı ışık yerini karanLık bir soğuğa bırakmıştı. CamLardaki perdeLer çekiLiydi. KitapLıkLarın rafLarında tozLar birikmişti. Şöminenin içindeki yanıp küL oLmuş odunLar yeniLeriyLe değiştiriLmemişti ve canavarLr gibi görünüyorLardı. HaLının deseni biLe iç karartıcıydı. O aydınLık ve güzeL oda, bir işkence odası gibiydi şimdi.

Japon kızın sesiyLe kendine geLdi AnjeLik, "Tadakimasu." Kıza baktı. Masaya oturdukLarından beri iLk defa ağzını açıp birşeyLer söyLedi, "Tadakimasu derken?"

Misafir

Nae kıza gözlerini devirerek baktı.Hafif kısık bir sesle "Afiyet olsun." dedi.Sonrada iyice yüzünü buruşutırdu.Şu kızın yaptığına bak.O kadar tabak hazırlamış ama bir teşekkür bile almamıştı.Sonra diğerlerinin başlamısını beklemeden ağzına bir tane çikolatalı ve içinde fındık olan bir şeker attı.Sonra gözlerini kapattı.Nasılsa gerisi onu ilgilendirmiyordu.Pekde konuşası yoktu zaten.

out:ilk defa bu kadar kısa rp yaptım.Aklıma bişiy gelmedi.

Uluslararası Büyücüler Konfederasyonu Lideri

Rp Out: 6 satır Rp kuralına dikkat edelim lütfen..

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.

José yavaşça çektiği sandalyeye oturdu. Tanımadığı bir kızın yanında oturuyordu ve içeriye bakınıyordu. Masalardan birinin boşalmasını diliyordu. Az sonra, içeriye girdiğinde masalardan birinde oturan kız, José ve yanındaki kızın masasına doğru geldiler. José'nin şaşkın bakışları belirginleşiyordu. Masaya doğru ilgisini çeken kız gelerek konuşmaya başladı : " oturabiLir miyiz acaba? " dedi kız mutlu bakış sergileyerek. Karşısında oturan kız eliyle oturmalarını rica etti. Iki kızda sandalye çekerek oturdu. Geliş amaçlarının ne olduğu henüz belli değildi; masaları mı kötüydü ya da tanışmak için mi geldikleri tartışılırdı. José sessizliğe son vermek üzre konuşmaya başladı.

" Buénos dîas, " dedi José, hâlâ aksanı Ispanolcaydı. Lafı toparlayarak devam etti : " yani "merhaba" demek istedim, Ispanya'dan yeni geldiğin için aksanım zayıf. Ben de José Javier del Valdez. " dedi José ve herbirine baktı. Çarpıldığı kızın adını bilmek istiyordu.

Gezgin

" Buénos dîas, "

Bu ses Jack^in uyanmasını sağLadı. Masaya oturduğundan beri birşeyLer düşünüyordu. neden konuşmadığını o da anLamamıştı. NormaLde hemen oLaya atLar ve oLabiLdiğince çok konuşurdu .. Çaprazındaki çocuk kendini tanıtınca jack 'ispanyoL demek' diye düşündü ve o da kendini tanıtma gereği duydu.

" memnun oLdum José bende JacquaLine BeLLatrix L'moné .. Jack diyebiLirsin "

Yüzüne tatLı bir güLümseme yerLeştirerek baktı çocuğa. Çocukta güLümsüyordu. Yanında oturan Anj^n tuhaf bakışLarına aLdırmadan az önce japon kızın getirdiği tabak^a eLini uzattı ve bir şekerLeme aLıp ağzına attı.

"Danke .. yani .. teşekkürLer"

Japon kızın tuhaf bakışLarı aLtında kendini biraz istenmiyormuş gibi hissetmeey başLamıştı. Anj de öyLe .. Jack bunu onun bakış ve tavırLarından gayet iyi anLayabiLiyordu. BeLkide kızLa tanışmak ortamı biraz yumuşatır fikriyLe kıza döndü.

"ee japon ? senin adın ne?"

Bu sefer yüzüne nasıL bir ifade yerLeştirmesi gerektiğini biLmiyordu. İçindeki ses fazLa güLme dese de güLümsemeyi tercih etti.

Misafir

Nae tam nerden geldiklerini soracaktı ki yanında oturan kızdan "Japon" kelimesi çıkmıştı.Eğer Japon olması onları dertliyorsa gidebilirlerdi.Yüzüne alaycı bir ifade alarak "Eğer Japon olmam seni dertliyorsan masadan kalkıp gidebilirsin.Nasılsa seninde masan var.Hatta cam kenarında.Ayrıca adımdan sana ne?Adımı öğrenip ne yapacaksın?Dalga mı geçeceksin?Sinir." diyip sustu.Artık bu Japon lafı bardağı taşıran son damlaydı.Şuan karşısındakine "Seni aptal bulanık!" diye bağırmak geçiyordu ama bunu yapmazdı.Çünkü burdakilerin huzurunu bozmak istemiyordu.Hızlıca ağzına böğürtlenli bir şeker attı.Sinirinden şeker yemeye başlamıştı.Ama fazla şeker yerse kilo alacağını biliyordu.Büyük gözlerini iyice büyültmüş bir şekilde karşsındaki ne yanındakilere bakıyordu.Zaten attığı bakışta sinirli bir bakıştı.Artık şeker yemekten midesi bulanmıştı ve heran kusa bilirdi.Ellerini birleştirip başının arkasına koydu ve sandalyenin dibine kadar dayandı.Artık bu masada bunlarla beraber oturmak istemiyordu.

Yağmur

Yağmur

Similar topics

Similar topics