AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Bir macera..

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
Melody Laurà Schatten

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ZAY diyomuşum hep birlikte kopuyomuşuzz :D Dark Side ^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Shark.

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Bir macera..   Bir macera.. EmptyÇarş. Ağus. 20, 2008 1:58 pm

Hava soğuktu. Hafif yağmur atıştırıyordu. MeLL, paltosuna sıkı sıkı yapışmış, yasak ormanın yakınlarında turluyordu. Kötü bir his vardı içinde. Sanki çok kötü birşey olacaktı.
MeLL, altıncı hissine aşırı derecede güvenirdi. Çoğu öğrencisi, birşeyi kaybolduğunda MeLL'e gelir, MeLL ise hemen aklından geçen ilk yeri söylerdi. Öğrencisi kaybettiği eşyasını ise, MeLL'in dediği yerde bulurdu. MeLL, bu özelliğinin ona özel olarak verildiğine inanırdı.

" Kahretsin! "
Önündeki koca çamur yığınını görmemişti. Botlarıyla çamurun içine batmıştı. Her yeri yapış yapış çamur olmuştu. Kirlenmekten nefret ederdi. Buna rağmen aşırı derecede de sakardı. Asla önleyemiyordu. Küçüklüğünden beri...
Ayağını hızla çamur yığınından çekerek kendine lanet okudu. Yağmur hızlanmıştı. Yerdeki kum ve çakıllar, yağmur damlalarıyla birleşerek çamur oluşturuyorlardı. Artık attığı her adımda sçrayan çamurlar üzerini batırıyordu. Aldırmadı. Yürümeye devam etti. Burda olması gerekiyordu. Bildiği ve hisettiği tek şey burda olması gerektiğiydi...
Karşısına çok değişik bir ağaç çıktı. Koltuk şeklindeydi.Daha önce bu ağacı hiç görmemişti. Adımlarını hızlandırıp ağaca yaklaştı. Eliyle ağaç kabuklarını okşadı. Ağaçarı çok severdi.
Hafif bir fısıltı çınladı kulaklarında. Sanki biri arkasından seslenmişti. Kulağında sıcak bir nefes hissetti. İrkilerek arkasına döndü. Görünürde kimse görünmüyordu. Ama bir kaç saniye sonra bir kez daha birinin " MeLL! " diye bağırdı. Ses bu sefer uzaktan geliyordu. Tanıdıktı. Ama korkusundan çıkaramadı. Bu havada ve yasak orman yakınlarında birinin ona seslenmesi ürkütmüştü. Yutkunarak cevap vermeye karar verdi. Pantolonun cebinden asasını çıkarıp hazırlandı. Yüksesk sesle " Sen Kimsin! " diye bağırdı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/laura-sc
Althea Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Althea Autumn



Mücadele Tarafı : amelie
Kan Durumu : safkan

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyÇarş. Ağus. 20, 2008 11:47 pm

"Belki de," ağzından bir türlü çekip gitmeyecekmiş gibi duran kusmuk tadından ötürü yüzünü buruşturdu, "Myra'ya mı haber verseydik? Biliyorsun, onun kardeşi. Evet, üvey ama kardeşler. Üstelik Myra'yı severiz. Myra'da José'yi. Ne dersin?"
Soğuk havanın şefkatli olmaktan uzak kolları arasında, iki kız kardeş yolculuklarını sürdürüyorlardı. Güneşin ayın yerini almak için verdiği savaşı, gökyüzünün yeni hakimleri; -İngiltere'deyseniz daimi hakimleri- kara bulutlar, ustalıkla saklıyor, tüm gece yağan yağmurun hırsı anca geçtiği için minik tanelerle hala ıslak olan çimleri başarıyla ödüllendiriyorlardı. Bununla beraber, iki kız kardeş bunların farkında değil gibi yürüyorlardı.

Simsiyah giyinmiş olanın adımları sanki her an biraz daha hızlanırken, yanındaki daha renkli fakat tıpa tıp ona benzeyen kız daha çok geri dönmek istiyor gibiydi. Desenli eldivenlerinin altında boğumları beyazlamış parmaklarıyla, koyu kahverengi asasını o denli sıkı kavramıştı ki, biri gelip elinden zorla alacak diye korkuyordu sanki. Çamura batan her sulu adımda, Hogwarts'dan, sıcak yatağından, güvenden uzaklaşıp, tüm bu kelimelerin zıt anlamlısı olan Yasak Orman'a yaklaştıkça içini inanılmaz bir kuruntu kaplıyordu. Yüzü bembeyaz kesilmişti. Yüzünde hala kanayan burnunun eseri olan kırmızı lekeler vardı. Gözlerinin altı sanki mora çalan bir renkle boyanmış gibiydi. Siyah beresinin altında parıldayan gözlerini bir iki saniyeliğine kapadı, ama yürümesini kesmek şöyle dursun, ikizinin adımlarına yetişmek için hızlandı. Babası hep: 'Önce kendinizi düşünün ve soyadınızı. Siz ne olursa olsun birer L'moné'siniz. Soyadınız, en az kanınızın saflığı kadar değerli!' derdi. Chi şu an kendini düşünmesi gerekirse uygun adım marş yatakhaneye dönüp, kızları uyandırmadan yatağa girmesini ve tüm her şeyi unutup ertesi sabaha soyadına yakışır davranışlarda bulunması gerektiğini düşünüyordu. Fakat ne oluyordu? Neredeyse koşturarak ormana gidiyorlardı. Karanlık, gizemli, ürkütücü. Üstelik acayip yaratıklarla dolu. 'Aman ne güzel!'

"Ya da Black'e gitseydik. Bina başkanımız olan... O hallederdi. Biliyorsun, o bir görücü. Belki gördüklerimizin bir rüya olduğunu-"

Lafı birden kesildi, çünkü ikizinin pis bakışlarına maruz kalmıştı. Ne yapıyordu? Orada başı dertte olabilecek kişi gerçek bir dosttu. José... Gerçek dost! Onunla tanıştıkları zamanı dün gibi hatırlıyordu. Beş yaşlarında falandı herhalde ve o zamandan bu yana, bir şey değişmemişti. O zaman ki çoğu saf duygunun yerini daha beterleri alsa da, onlar hep beraberlerdi. Şimdi onu terk edemezdi. O da bir şekilde gelirdi mutlaka!

"Üzgünüm Gin... Sadece, senin kadar güçlü değilim."

Başını üzgünce salladı. İkizi bir kez daha soğukkanlılığının daha iyi olduğunu kanıtlamıştı işte ya da daha iyi bir oyuncu olduğunu. Göğüs kafesinde uçuşan kelebekleri, daha doğru bir deyimle fazla gelişmiş güveleri düşünmemeye çalıştı. Demek böyle oluyordu. Çenesi zangırdayarak yasak ormanın kenarına dek geldi. O an Gin'in sesiyle irkildi.

"Duydun mu?"

Başını olumsuz anlamda salladı. Asasını göz hizasında kaldırıp, dümdüz ileri tuttu. Soluğu sise karışıyor, aklından yapabileceği büyüleri geçiriyordu. Ne olursa. Ne olursa yapardı... Belki de José'ydi bu! Evet, neden olmasın?

"José olabilir mi?"

Gözünü karanlık noktaya dikip en kötüsüne hazırlandı. Dakika bir sayı bir! Bu kesinlikle koridorda birilerine omuz atmaya, Hufflepuff kıstırmaya benzemiyordu. Hayır efendim, alakası yoktu! Sonra onu gördü. Profesör Black'ti bu... Astronomici olan. Chi'nin suratına kocaman bir gülümseme yayıldı. Mell, uzaktan bir yerden akrabaları olurdu. Tam olarak ne olduklarını bilmezdi, ama iyi davranırdı işte Mell! Meditasyon derslerini hatırlayınca ister istemez sırıttı.

"Mell bu! Yardım edebilir bize! José'yi sever... Ona ne kadar iyi bir öğrenci olduğunu söylediğini hatırlıyor musun?"

Gin'in yüzünün aydınlandığını gördü. İkizinin bağrışına yanıt soruyla geldi. Chi ve Gin daların üstünden atlayarak koşuyorlardı.

"Biziz Mell! Chi ve Gin!"

Aralarındaki mesafeyi hızla kapatırken devam etti, "José! O kayıp! Yardıma ihtiyacı var... Onu gördük!"
Delirmiş gibi Mell'e bakıyordu. Her an kusabilirdi ve başının ağrısı da şu an azımsanamayacak boyuta ulaşmıştı. İnatla sinir bozucu yavaşlığından ödün vermeyen yağmur bu halini daha iyi kılmıyordu. Bir imge görüyordu ve az kalsın geberiyordu! Dehşete kapılmıştı, bir şekilde yardıma ihtiyaçları vardı ve bu gün şanslı günlerindeydiler. Yine de José'yi bulduklarında tüm bunları onun burnundan fitil fitil getirmeye kararlıydı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nyx Juaxiané

GezginGezgin
Nyx Juaxiané



Mücadele Tarafı : -
Rp Sevgilisi : Yok xD
Kan Durumu : Safkan xD

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyPerş. Ağus. 21, 2008 12:53 am

Karanlığın içinde iki adet ışık belirdi. Pek güçsüz, sadece kendini aydınlatan.. Bunlar ikizlerin asalarından çıkanlardı. Gin, elindeki Simsiyah düz asadan çıkan hafif mavimsi ışık olmasa, bu gece karanlığında görülmeyecekti. Üzerindeki kıyafetler tam anlamıyla havanın rengine uyuyordu. Onu adeta görünmez yapıyordu. Çekik kahve rengi gözleri ve beyaz teni dışında baştan aşağıya siyah giyinmişti... Hogwarts'ın kapasınından, karanlık ormana giden taraftan çıkmışlardı. Chi, korkuyordu .. Gin bunu hissedebiliyordu ama o, Chi'nin korktuğu kadar cesaretli davranıyordu. Her attığı adım git gide güçleniyor, içten içe sevdiği dostu José'yi kurtarmak için can atıyordu adeta ...

"Ah Chi! Saçmalama ! Gecenin bi' yarısında, kızı yatağından kaldırıp telaşlandıracak halimiz yok ya! Merak etme ona gerek yok .. biz halledebiliriz."

Kafasını olumsuz biçimde salladıktan sonra asasıyla yolunu bulmaya çalışıyordu. Gözlerinde bir gece görüş sistemi olmadığından, hala aydınlanmamış havada yolunu görmekte biraz olsun zorlanıyordu. Küçük çıtırtı ve şapırtılar çıkartarak ilerliyorlardı. Zaman zaman çelimsiz dal parçalarını eziyor, zaman zaman sa büyük su öbeklerinin tam ortasına basıyorlardı. Ayağındaki Siyah çizmenin hafiften kahverengileşmeye, çamurlanmaya başladığını gördü. Hava hala yağmurluydu. Bir aydır durmaksızın yağan yağmur, bu gece dinmişti. Aslında bu sessizliğin pek uzun sürmeyeceğinin simgesi tam tepelerinde dolaşıyordu: Kara bulutlar ... Belki de havanın aydınlanmasını, güneşin dağların arasından yavaş yavaş yüzünü göstermesini, ikizlerin yollarını rahatça bulmasını engelleyen yegane neden de buydu! Ah! Zaten onlar doğuştan uğursuzdu.. Ne zaman bir şey yapmaya kalksalar kesin bir aksilik çıkardı zaten! İçinden düşünmeye başladığı sırada Merlinden de laflarını esirgemiyordu hani!

" MeLody ! Aslında fena fikir değil Chi! .. fakat bu kadar yol gitmişken deri dönmek istemem .."

Doğru olanda buydu zaten! Yolu yarılamışken geri dönüp Mell'e haber vermek.. Büyük delilik diye düşündü. Bu saatte okula geri dönerlerse, büyük bir ihtimalle birine yakalanacaklardı. Bu gayet yüksek bir olasılıktı! Başladıkları işi bitirmeden, Joséyi sağ salim ellerine geçirmeden dönmemeliydiler.. Kim bilir zavallı José nerelerdeydi? Onlara ne kadar ihtiyacı vardı? ne kadar korkuyordu? .. Yine aklındaki sorulara hakim olamamıştı. Beyni, süper hızla çalışıyordu. Önüne gelen bir dal parçasını geriye iterek yoluna devam etti. Ağaçlar yavaş yavaş sıklaşmaya başlıyordu.. Bu, ormana yaklaştıklarının göstergesiydi.

" Chi " Bir an olduğu yerde durdu. " Duydun mu? "Az önce bir ses duyduğuna emindi. Belki biraz tizdi ama José'nin de kalın bir sese sahip olmadığını, Soyadının L'moné olduğunu bildiği gibi biliyordu. İkizi ile, belki bir iki salise kadar bakıştıktan sonra koşmaya başladılar. Yüzüne çarpan soğuk havaya aldırmadan koşuyordu. Yanaklarının ve burnunun soğuktan kıp kırmızı kesildiğinden gayet emindi ..

"Mell ! .."

O tiz sesin sahibinin Mell olduğu gerçeğinin farkına varırken içini bir hüzün kapladı.. Yinede aradıkları kişi ayaklarına gelmişti. Aslında sevinmelilerdi! Yanlarında bir büyük, hatta bir profesör olursa bu işi daha rahat bitirebilirlerdi.. Yavaşlayan adımlarını terar hızlandırdı. Bu sırada ikizinin konuşmasına izin veriyor, rüzgardan açılan hırkasını tutmaya çalışıyordu. Az sonra ağaçların arasında, Melody'nin kumral, dalgalı saçları göründü. Yüzüne bir gülümseme yayan gin, onun yanına vardığında ikizinin sözünün bittiğini gördü ve ekleme yaptı.

"Ve bizimde senin yardımına ihtiyacımız var !"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melody Laurà Schatten

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ZAY diyomuşum hep birlikte kopuyomuşuzz :D Dark Side ^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Shark.

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyPerş. Ağus. 21, 2008 12:23 pm

" Kim var orada? "
Gece karanlığı yasak ormana daha fazla yansıyordu. Ürkütücü bu ortamda iki tane ışık huzmesinin üzerine doğru geldiğini hissetti. Gittikce yaklaşıyordu, yaklaşıyordu... Korkusu da gittikce artıyordu. Gecenin bu saattinde MeLL'den başka hangi çılgının, yasak ormana gelme cesaretini gösterdiğini merak ediyordu. Bir yandan da korkuyordu. Her ne kadar karanlıklarla dolu olan bir hayatı olsa da, karanlık dolu hayvanlardan, kişi ve kişiliklerden korkardı. Cesaretini ortaya koymaya karar verdi. Asasını hâlâ sıkı sıkı tutuyordu. Koluyla hafif bir paralel çizerek kaldırdı. Işık hâlâ yaklaşıyordu. Artık yapabileceği birşey kalmamıştı. O tanıdık sesi çıkarmaya çalıştı. Ardından başka bir ses daha seslendi.

" MeLL! "
" Kahretsin ki seni duyuyorum! Kimsin!? "
Sesi yankılandı. Tekrar kendisine çarptı. Çok açık bir alandaydılar. Uzaktan gelen sadece bir kişi değildi. İki kişi MeLL'e yaklaştıkca yaklaşıyordu.
" Biziz Mell! Chi ve Gin!"
MeLL'in yüreğine su serpilmiş gibi oldu. Önünde siper ettiği asasını iç çekerek pantolonunun cebine sıkıştırdı. Alnında biriken ter damlacıkları, esen rüzgarda kuruyor, bu da MeLL'in içini gıdıklıyordu. Rüzgar çok şiddetlenmişti. Chi ve Gin'i görebilmek için, sağ elini alnına siper etti. Gözlerini rüzgardan koruyarak kocaman açtı. Evet. Artık yüzleri belli oluyordu.
Yüz ifadeleri çok kötüydü. Hem korkmuş hem de telaşlanmışa benziyorlardı. MeLL, Gin ve Chi'yi çok severdi. Birlikte meditasyon yaptıkları günden itibaren birbirlerine hiç kopmamacasına bağlanmışlardı. Onları çok seviyordu. Kız kardeşi kadar yakındı onlara.
" Chi? Gin? Kızlar... Ne işiniz var bu saatte. Saatti geçtim bu havada? Ya başınıza bişey gelse? Dur bir dakika. Sizin neyiniz var? "

Chi ve Gin, başından geçenleri bir solukta anlattılar. O kadar çok korkmuşa benziyorlardı ki. Yüzlerindeki o gerilim havası, MeLL'i de germişti. Alnını ovuşturdu. Düşünmeye başladı. Bu sadece bir rüya olabilirdi. Ya da Chi ve Gin'de MeLL gibi bir görücü olma yolundaydılar. İkisi de o kadar güçlüydü ki, şimdi sanki 8,2 dereceli bir depremde yıkılan binalara benziyorlardı. Çökmüşlerdi. Yüzlerindeki acı her halden belli oluyordu. José'i çok sevdiklerini biliyordu. MeLL, gözde öğrencilerinden olan José'nin başına bişey gelmesini asla istemezdi. Düşündü. Acaba bir rüya mı yoksa gerçek mi ?

Nefesini tutarak etrafına bakındı. Yasak orman yakınlarında, koltuk şeklinde bir ağacın yanında ve fırtınanın altındaydılar. Olgun ve sağlıklı düşünmek için iyi bir yer değildi tabii ki. Fakat düşünmesi gerekiyordu. Ağaca yaslandı. Ayaklarıyla destek olup oturdu. Dalgın ve düşünceli bir şekilde yere bakıyordu. Elektirik almaya çalışıyordu. Kızlar; José'i, rüyalarında yasak ormanda gördüklerini iddaa ediyorlardı. İkisinin de aynı rüyayı görmesi hiç de normal birşey değildi. Evet. José gerçekten de kaybolmuştu. MeLL, yavaş yavaş bi hisle doldu. Başı ağrımaya başladı. Hafiften bulanık görüntülerle doldu. Kendini yine başkasının yerinde hissediyordu. Başka bir bedende...
Birşeyden kaçıyordu. Kovalanıyordu. Bir yandan da birşey artıyor gibiydi. Kendini inceledi. José gibiydi. Evet evet. Artık bağlantıyı kurmuştu. José'nin yerine geçmiş, O'nun yaşadıklarını yaşıyordu. Nefesi zor yetiyordu. Ciğerleri adrenalinle dolmuştu. Nefes almakta zorlansa da o kadar hızlı koşuyodu ki...
Koltuk şeklindeki ağacın arkasına geçti. O şeyden saklanmaya çalışıyordu. Ağaca yaslanıp derin derin nefes almaya başladı. Birşeyler mırıldanıyordu. MeLL, kendini zorladı. José'nin ne demek istediğini duymaya gayret etti. O küçük fısıltı, birden kulağında çığlığa dönüştü.
" Coração ve Perdidãs ! Nerdesiniz? "
Üstü başı çamur olmuştu. Görünmemek için ağacın yanına kendini attığı için sert bir şeye kolunu çarpmıştı. Kolunu kaldırıp baktı. Oluk oluk kan akıyordu. Hızlıca saklandığı yerden çıkıp, koşmaya başladı. Koşarken " Coração! Perdidãs ! " diye bağırıyordu. İçinden de nasıl ikisi bir anda kaybolabilir diyordu. Onları yasak ormana doğru kaçarlarken görmüştü. Hogwarts'daki derslerinde, yasak ormadaki kötü ve çok zararlı hayvan ve yaratıkları işlemişlerdi. Coração ve Perdidãs 'ın başına bişey gelebilirdi. Güvenilir yer değildi orası. Bir an önce bulması gerekiyordu. Bir an önce...
..
" José !" diyerek çığlığı bastı. Elini hızla dayadığı ağaçtan çekti. José'in yaşadıklarını bir bir yaşamış gibiydi. Başı deli gibi ağrıyordu. Nefes alması zorlşmıştı. Gördüklerini toparladıktan sonra gözlerini açtı. Chi ve Gin'in şaşkın yüzleriyle karşılaştıktan sonra rahatladı. Genzini temizleyip gördüklerini aktarmaya çalıştı.

" Coração ve Perdidãs. José'in köpekleri. Onları yasak ormana doğru kaçarken gördü. Peşlerinden giderken, karanlık bir yaratık tarafından kovalandı ve bu ağacın arkasına saklandı. Kolu kanıyordu. Yaratığın gittiğini görünce..." duraksadı. Etrafına bakındı. Oturduğu yerden kalkıp iyice bakındı. " Gittiğini görünce... Şu tarafa doğru koştu. Evet evet. Şu tarafa! " diyerek ormanın derinliklerine doğru baktı. Uzun bir iç geçirmesinden sonra:
" Chi.. Gin.. José'in başı belada. O'nu bulmamız gerekiyor. " diyerek sustu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/laura-sc
Althea Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Althea Autumn



Mücadele Tarafı : amelie
Kan Durumu : safkan

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyPerş. Ağus. 21, 2008 4:51 pm

"Lumos Maxima.."

Tedirgin fısıltısı; kıpkırmızı olmuş titrek dudaklarından dökülürken, ne kadar istese bile daha yüksek sesle konuşamayacağını biliyordu. Işık az öncekine göre şiddetine artırırken, taşlaşmış yüzüne vurdu. Gözleri kamaşınca rahatsız olsa da kendinden geçmeye yüz tutan Mell'e yutkunarak baktı. 'Yine yapıyor...' düşünceleri dudaklarından yol bulupta çıkmasın diye alt dudağını dişledi. Bariz bir şekilde titreyen elini sabit tutmaya çalışırken Profesörünü inceledi.

Tek eli oturağa benzeyen ağacın yaşlı gövdesinde, başı öne yarım eğik durmuş halde derin ama zor nefesler alıyordu. Yan gözlerle ikizine baktı. O daha acele edilmesi kanısındaydı besbelli. Saman sarısı saçları önüne gelen kadına bakmamya çalıştı. Göz kapaklarının altında deli gibi oynayan gözlerini görebiliyordu.

Gözlerini çamur olmuş ayakkabılarına dikti. Kocaman siyah botları -insanlara çelme takarken çok kullanışlı oluyordu- artık kahverengileşmişti. Yapraklar yapışmıştı. İyice hızlanıyordu nefesleri. Chi duymamak için büyük çaba sarf etti. Şimdi bir atadam falan gelse ve kendilerini tepse ne yapacaklardı? 'Hadi Mell! Uyan artık...'

Profesör Melody Yellow Black. Bir anda, Mell oluvermişti! Tabii bunun nedeni, tüm o meditasyon dersleriydi. Giydikleri sariler, saatlerce oturmaları. Herkese, 'Ek Astronomi' aldıklarını söylemişlerdi, ama Astronomi'de harikalar yarattıkları için onlara inanan yoktu. Yine de kimse sorgulamıyordu. Saatler boyu konuşuyorlardı. Abla gibi olmuştu. Onda bir profesörün soğukluğu yoktu. En azından ikizlere karşı.

Mell'in çığlığıyla dehşet içinde başını kaldırdı. Bir şey mi olmuştu José'ye? Kadının dağılmış saçlarına baktı. Merlin aşkına! Bu kadar korkak olmak zorunda mıydı, sanki? José, iki tane pire torbası uğruna ormana dalıyordu, Gin José'nin peşinden ormana dalıyordu. Şimdi de Mell kalkmış onu arayalım diyordu. 'Hayatımın en güzel günü!'

Gin'in heyecanlı olduğu kadar kararlı konuşmasına kulak verdi. 'Aman ne güzel! Dalalım hadi ormana! Zaten Mell karanlık bir yaratıktan bahsetmedi hiç! Hala burada olabilir... Anlamamanız ne kadar güzel! Neden okula dönüp müdürü falan uyandır mıyoruz ki?'

Kelimelerden oluşan bir anafor beyninde dalgalanırken, yorgun bedenini dikleştirdi. Burda işi biterse eğer, hastane kanadı oldukça huysuz bir hasta edinecekti. Sonunda konuşmaya başladı, fakat kelimeler başka bir şey anlatıyordu:

"Haklısın Mell. O tarafa gitmiş. Ayak izleri var- Bak! Orada, dolanıyor. Ağacın etrafında- Hayır karıştırmıyorum! BAK! Biraz sürünmüş..."

Asasını yere tutup, eliyle beresini düzeltti. Bir anda heyecanlanmıştı. Yağmur izleri silmeden önce hızlı olmalıydılar. Ellerinde bir şans vardı ve değerlendirmeliydiler! Sanki kendine ait olmayan düşünceler birden kafasına doluşuverdi. 'Güven Chi! Kendine güven... Bulabiliriz onu.' Koşmaya başladı birden bire. İzler o denli netti ki! Şanssızlıklarına yağmur birden bire bastırdı. Ekose pijaması dizlerine kadar çamur olmuştu. Önünde ki dalları itiyor, delirmiş gibi koşuyordu. Kesinlikle hızlı sayılmazdı, ama ayaklarının altında kırışıp iki üç parçaya ayrılan dallar, aksine inanmasını sağlıyordu. Tepelerinde gök gürledi. Yağmur yine başlamıştı. Koşuyordu. Arkasından geldiklerini biliyordu çünkü. 'Bu iş bir an önce bitsin!'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Nyx Juaxiané

GezginGezgin
Nyx Juaxiané



Mücadele Tarafı : -
Rp Sevgilisi : Yok xD
Kan Durumu : Safkan xD

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyPerş. Ağus. 21, 2008 5:55 pm

İçindeki heyecan, hırs ve José'yi bulma isteği bütün iç organlarını kemiriyordu. Akciğerlerinin orda duyduğu kıpırtı, istemsiz olarak hareket etmesine neden oluyordu. Ayakları bir ileri bir geri giderken kafasındaki berenin altından saçlarını kaşımaya başladı. Daha ne kadar bekleyeceklerdi ! Mell'in yaptıkları sadece zaman kaybıydı! Onu iz sürerek de gayet kolay bulabilirdiler. Görücülüğe ihtiyaçları yoktu!

"Anlamsız .."

Sadece kendinin duyabileceği bir ses tonuyla konuşmuştdu. Yaptıklar gerçekten anlamsızdı! Kafasındaki elini aldına doğru kaydırdı. Sol elinde tuttuğu asayı yere doğru indirmiş, ayaklarının orda dolaşan börtü böcek ne varsa hepsinin yaşamına ışık tutmuştu. Bir an için o böceklerden biri olmayı o kadar çok istedi ki! O zaman böyle sorunları da olmazdı. Sadece yuvasına yemek taşır, yemek yer ve uyurdu. Aslında böceklerin yaşamının bu sözlerden ibaret olmadığını kendisi de biliyordu.

" Chi! Korkmayı kesmelisin! Bunda korkacak hiç-bir-şey yok ... "

Yanında duran ikizinin kulağına eğilerek fısıldadı. Kız başını kaldırıp bir bakış attıktan sonra tekrar kendi haline geri dönmüştü. Chi'nin neden böyle olduğuna bir türlü anlam verememişti. Gerçekten korkudan titriyordu. Bunu, elindeki asadan çıkan ışığın titremesinden bile anlıyordu. Onun hakkında düşünmeyi bıraktıktan sonra kafasını yukarı kaldırdı. Tepesinde ağacın uzun dalları ve yem yeşil yaprakları, karanlık bulutlarla dolu göğe uzanıyordu.

" José !"

Melody'nin çığlığı bütün sessizliği bozmuştu. Sonunda dünyaya, daha doğrusu kızların yanına dönmüş olması Gin'i mutlu etmişti. Hatta içindeki heyecanı da üçe-dörde katlamıştı. Kafasını indirip Mell'in yanına koştu. Aceleci bir hali vardı. Mell'in ellerini sıkıca kavrayarak nefes alış-verişlerinin yavaşlamasını bekliyordu.

"Söyle Mell! ne gördün ! nereye gitmiş ? ne yapıyor !"

Ses tonu gayet ciddi ve soğuktu. Acelesi olduğu halde gayet tane tane ve rahat konuşuyordu. Dudağından çıkan kelimeler adeta bir boşlukta yayılıyordu. Mell'in ellerini bıraktığında, kız bir şeyler konuşmaya başladı. Josénin nerede olacağını bulmaya çalışıyordu. O sırada ikizinden de ses çıkınca bir dakika kadar Chi'ye baktı. Yüzündeki soğuk ifadeyi değiştirmişti. Kıpkırmızı dudakları, soğuktan kızarmış küçük burnunun altından gülümsüyordu. Sanki işte benim ikizim diyordu ...

"Tamam! Madem o taraftan gitti ! bizde peşinden gideriz!"

İkizinin yanına geri dönerken onun koşmaya başladığını gördü. Aynı anda yağmurun da bastırması, yerdeki hafif nemli toprakları çamur haline dönüştürüyordu. Doğal olarak koşarken çamura bulanacakları kesindi. Hızla ilerleyen ikizinin arkasından bakarken Mell'e 'hadi' der bir bakış attı. İşte şimdi asıl zaman gelmişti. Artık José'yi bulmalıydılar.

"Chi' bizide bekle!"

Asasını elinde tutmaya çalışarak koşmaya başladı. Hem rüzgar hemde yağmurum etkisiyle önünü göremez olmuştu. Fakat buna aldıran yoktu. Şu an için aklında sadece bir şey vardı: José'yi bulmak ve sağ salim hogwarts'a dönmek. Bunu yapmaları da pek zor değildi hani! José'yi bulduklarında işleri kolaylaşacaktı. Adımlarını hızlandırırken çamura daha hızlı bastığından ayağındaki çizmeler baştan aşağıya kahverengine dönüşüyorlardı. Neyse ki ikizine yetiştiği sırada onunda durduğunu farketti.

"Ne var? Neden durdun ?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Melody Laurà Schatten

GezginGezgin



Mücadele Tarafı : ZAY diyomuşum hep birlikte kopuyomuşuzz :D Dark Side ^^
Kan Durumu : Safkan.
Patronus : Shark.

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyPerş. Ağus. 21, 2008 11:26 pm

Yağmura,fırtınaya ve keskin ağaç dallarına karşı büyük mücadele vererek, yasak ormanın içinde deli gibi geziniyorlardı. Yerde bulunan ayak izlerini takip etmeleri çok çılgıncaydı. Her an ayak izleri yağmur tarafından kaybolabilirdi. Tabii onlar kaybolursa MeLL ve ikizler de kaybolacaklardı. Bu da artık onların sonları olurdu...
Üzerindeki sarı t-shirtü ıpıslak olmuştu. Üşütmekten korkuyordu. Bir de hasta olmak feci bir duruma neden olcaktı. José'i bir an önce bulmak için dua etmeye başladı.MeLL, eğer böyleyse kim bilir José nasıl bir durumdaydı ? Ya başına birşey geldiyse? Ya bir yaratık tarafından şiddete maaruz kaldıysa.
Gözlerini sıkı sıkı karşısına siper etmiş yürüyordu. Önüne neredeyse hiç ama hiç bakmıyordu. Ayağının dibindeki ağaç kökünü görmedi ve sert bir şekilde yere düştü. Ağaç kökü... O'na garip bişey hissettirdi. Arkasından birinin seslendiini hissetti. O'nun adını söylüyordu! " José! "
Arkasını döndü. Çok tatlı bir kız koşarak yanına geliyordu. Yardım etmek istiyordu galiba. Yüzünü seçemedi. Elini tutup yerden kaldırdı.
Gözlerini devirmişti. Göz bebekleri bembeyazdı uyandığında. İrkildi. Yerdem kalkıp alnında biriken kum taneciklerini sildi. Derin b,r nefes alıp " Yalnız değil..." diye fısıldadı. Etrafına bakındı. Kızlar öne geçmişlerdi. Son hızla koşuyorlardı. Birden ikisinin de durduklarını gördü. Koşarak yanlarına gitti.Elleri buz gibi oldu! Nefesi kesilmişti! Yerde Xena baygın bir şekilde yatıyordu. Kendinden geçeli uzun süre olmuş olmalı ki, kucakladığında Xena'nın yattığı bölge kupkuruydu. Yere oturup,Xena'ı kucağına aldı. Alnında toplanmış olan saçları bir kenara çekip yüzünü inceledi. Kafasını göğüsüne yaslayıp kalp atışlarını dinledi. Kulağa iyi geliyordu. Evet sadece bayılmıştı. Ya korkudan, ya da bir yere başını çarpmış olmalıydı.
Kucağındaki bedeni yere indirdi. Biraz etrafı kolaçan etmek istiyordu. Bir iz en azından küçük bir iz olmalıydı. O küçük izle bile daha ilerisini öğrenebilirdi. Sağ elinin tersiyle sinirli bir şekilde alnını sildi. Sert bir şekilde kolunu indirdi. Sıkıntı basmıştı. Xena'yı gördükten sonra daha da sıkıntı basmıştı. Yarı yolda birbirlerinden ayrılmışlardı. Kim bilir José nerelerdeydi? Telaşından ne yapacağını bilemez halde uzaklaşmak istedi. " Kızlar. Siz Xena ile ilgilenin ben... Ben geleceğim." diyerek yürümeye başladı. Çok uzaklaşmamıştı. Büyük bir taşın yanından geçerken birden gözüne bir şey takıldı. Önce bunu bir halisülasyon zanneti. Fakat emin olmadan asla karar vermemeliydi. Bunu babası çok söylerdi. "Hiç birşeyden emin olmadan bir şey yapmayı asla düşünme MeLL. Bu senin olgunluğunu ve cesaretini gösterir.Biri bin kelime söyler, sen bir kelime söyleyip onu halt edersin."
Babasını düşünerek gülümsedi. Büyük taşa doğru yaklaştı. Asasını çıkarıp " Lumos Maxima. " diyerek mırıldandı. Asadan çıkan ışık huzmesi, büyük taşın aralarını deldi geçti. İyice inceledi. Emin oldukdan sonra taşın üzerine çıktı. Eğilip yan tarafında gördüğü şeye gitti. Evet! Bu bir atkıydı. Yemyeşil bir atkı. Hemen atkıyı kaptı üstünde " José Valdez " yazıyordu. Hemen atkıyı iki eliyle sıkı sıkı kavradı. Düşüncelerinde ve beynine dolan görüntülerde bir değişiklik yoktu! Şaşkınlıktan neredeyse bağıracaktı! Olmuyordu. Göremiyordu. Daha fazla hissederek yapması gerektiini anladı. Atkıyı biraz daha sıktı. Uzun ve sivri tırnakları atkıdan geçip eti ile buluştu. O kadar çok sıkmıştı ki, tırnakları derisinin içine yerleşmişti bile. Çok feci acıyordu. Acıyı silmeye çalıştı. Önemli olan kahrolası tırnak yaraları değil , José'in hayatıydı.
" Xena! Hadi! "
" José! Önüne bak orda işte orda! Ahh!"
" Xena! "
Xena, yere düşmüştü. Alnından kan akıyordu. Yanına koştu. Yardım etmeye çalışıyordu. Tam arkasındaki o karanlık şey neredeyse ona yaklaşıyordu. Büyük bir refleksle arkasına döndü ve bataklığa doğru koşmaya başladı [ MeLL, de görürken bataklığa doğru gidiyordu.] Bataklığı görmedi. Sadece çamur birikintisi sanıp içine daldı. Yürümesi zorlaşıyordu. Boynundaki atkısını çıkarıp bir ağaca doğru fırlattı. Ordan destek alacaktı. Ama ağacın yanındaki taşa takılmıştı işte kahrolası atkı. Küfrederek çırpınmaya başladı. Ardından o kadarnlık şey gelmiş, José'in yakasından tutup havaya kaldırmıştı. Uçarak yasak ormanın en ürkütücü bölümlerine kaçırmıştı...
...

" Ahh kahretsin! Boğuluyorum galiba! Chi!!! Gin!! Yardım edin! " bataklığın içinde, azkabana hapsolmuş bir mahkum gibi duruyordu. Çırpındıkca çırpınıyordu. Gözleri bulanmıştı. Başı dönüyordu ve aşırı derecede ağrıyordu. Transın etkisiyle uyuşuktu da. Eli ayağı tutmuyordu. Ne yapacağını şaşırmıştı. Çağresiz bir halde kendini saldı. Artık ne olacaksa olacaktı...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/karakter-karty-f86/laura-sc
Althea Autumn

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Althea Autumn



Mücadele Tarafı : amelie
Kan Durumu : safkan

Bir macera.. Empty
MesajKonu: Geri: Bir macera..   Bir macera.. EmptyCuma Ağus. 22, 2008 4:09 pm

Yavaş yavaş koşmanın bir şeyi değiştirmeyeceği izlenimine kapılıyordu. Gökyüzünden firar eden her yağmur damlası daha hain, daha can yakıcı hale geliyordu. Ayak izleri siliniyordu. Bir süre sonra hiç bir şey görünmeyecekti. Bir an için dehşete kapıldığını hissetti. Görüş alanının daralması, asasından yayılan ışığı bile bulanıklaştırıyordu. Bildiği bir şey varsa, oramanın bu kadar içindeyken yağmur dursa, güneş kendini gösterse bile, karanlıktan kurtulamayacaklarıydı.

Tamamen suyu çıkmış bir halde koşmaya devam ediyordu. Eğer bir şeyden kaçıyor olsa böyle yapardı. Bir dal yanağını çizerken kanın sızdığını hissetti, ama yağmur bu sıcaklığı alıp götürdü. Kendini göstermeye geç başlayan soğukkanlılığını kaybetmeyecekti. Buna o kadar kararlıydı ki! Baskı altında soğukkanlı davranması gereken varsa kendisi olmalıydı! Mell sürekli bir şeyler görüp duruyor, bu süre zarfında oldukça savunmasız kalıyordu. Sonra Gin! Onun José'yi bulmak adına, arada sırada patlak veren aptal cesaretinin ortaya çıkmasından korkuyordu.

Sırılsıklam beresi o kadar rahatsız etmeye başlamıştı ki! Asası hala önde koşmaya devam etti. Bir kütüğün üstünden atladı, bu arada kafasındaki bereyi çıkardı. Özgür kalan saçları havada daha fazla dalgalanmaya başladı. Sanki bir şey kovalıyor gibi koşuyordu. Yağmurun yağması işlerine gelmeliydi belki? O kadar yaratık kendini korumak için bir yerlere sığınmış- Olduğu yerde kaldı. Ani duruşun sonunda başı biraz dönse dahi, önünde boylu boyunca yatan şey...

"Xena?"

Ağzını açtı, kapadı. O muydu bu? Gözlerini kırpıştırıp duruyordu. Yağmur işkencesine ve ya takdir göremediği korumasına devam ederken, Arkasından yaklaşan ayak sesleri, çamur ve kan karışımı Chi'yi kendine getirdi. Vücudu aşırı adrenalin salgılıyordu, kalbi sanki kulaklarında atıyor, kalbinin olduğu yerden tüm vücuduna sıcaklık yayılıyordu. Titremiyordu, korkmuyordu, endişeli değildi. Olmayacaktı! Çünkü Xena iyiydi!

"Gin, bu Xena mı?"

Tüm bu olaylar an denilen zaman döngüsünün içinde gerçekleşirken iki kardeş Xena'nın yanına çöktü. Oydu, solgun yüzünü, açık kahverengi saçları başka birini işaret etmiyordu. İşte yine olmaya başlıyordu, ne yapacağını bilmiyordu! Eli ayağına dolaşmadan önce bir şeyler yapmalıydı! Gin çoktan ir şeyler yapmaya başlamıştı. Onun da endişelendiğine emindi. Küçük bir fare kalbini kemiriyor olmalıydı.

Birden bire vücut bulan Mll'e baktı. Nereden gelmiş, ne zaman gelmiş, ne ara onlara yetişmiş? Kucaklanan arkadaşına baktı. Xena... Bir dost, bir ortak... Kalbini dinleyen Mell'e baktı. O kelimeyi sormak gibi bir lüksü olmadığını biliyordu.

" Kızlar. Siz Xena ile ilgilenin ben... Ben geleceğim."

'Yaşıyor..' diye düşündü! Ayağa kalkıp yalpalayarak giden Mell'e baktı. Neden gidiyordu? Xena ne olacaktı? Peki ya kendileri? Ya da o? Kesinlikle tekin bir yer değildi... Buraya öyle elini kolunu sallayarak girmeni yasaklıyorlarsa bir nedeni vardı.

"Her şeyin bir nedeni vardır." kendi kendine mırıldanırken, ikizine yardım edip, Xena'yı ağacın gövdesine yasladırlar. Sırıl sıklam olmuştu ve çamura bulanmıştı. Kesinlikle Chi ve Marla'dan farkı varmış gibi durmuyordu. Ama daha çok korkmuştu heralde. 'Karanlık yaratık...' Üstünde ki poları çıkarmak için ışık büyüsünü kesti. Etraf daha çok karardı. Boğazı yavaş yavaş acımaya başlamıştı. Polarını yumak haline getirip Xena'nın başının altına koydu. Anında kuru kalan her yeri çamur ve su ile doldu. 'Tamam, korku yok, üşümek yok... Soğukkanlu ol! Bir şey olmuyor... Büyük ihtimalle Mell şimdi biraz ötede José'yi baygın bulacak! Sonra onları büyüyle yükselteceğiz, okula götüreceğiz. Belki anahtar olarak kullanabileceğimiz bir şeyler de bulabiliriz. Belki profesörler ödevlerden de affederler... Sonra bir sürü şekerleme..." İçini çekerken bu rahatlatıcı düşünceleri bir yana bırakması gerektiğinin farkına vardı.

Bu farkındalık bir çığlıkla gelmişti. Gin ile bakıştılar. Bu Mell olamalıydı. Ya yine bir sakarlık söz konusuydu, ya da o şey?

" Gin, onu uyandır. Be- ben. Gidiyorum. Bir şey olursa, kırmızı kıvılcımlar... Mutlaka gelirim."

Gözlerinin dolduğunun, sesinin titrediğini hissediyor ama bunun korkudan olmadığını biliyordu. Sadece o şey Mell'e saldırdıysa ve onu aldıysa, Chi'yi de alabilirdi. Sonra Gin'e verdiği sözü nasıl tutacaktı?

"Eğer gelmezsem- Boşversene!"

Çamurda yalpalayarak ayağa kalktı, az kalsın düşüyordu. Koşmak ve koşmak... Akciğerleri yanana dek koşmak. Sonra çığlıkları takip etmek... Yaratıkları üstüne çekmek... Olduğu yerde durdu. Sessizlik. Sonu olmayan bir boşluğun içerisindeydi. Sadece yağmur ve yıdırımlatın gümbürtsü.. Onun haricende yalnızdı.

"LUMOS SOLEM!"

Bir anda güneş ışığını andıran ışık yaklaşık yirmi metreyi aydınlattı. Ağaçların arasındaki bir açıklıktaydı. Her yer aşırı çamur olmuş gibiydi. Sonra onu gördü. Beline dek batmıştı çamura...

"Mell!"

Asası hala havada öylece duruyordu. Ayaklarına baktı bir an için. Git gide batıyordu. Panikle bir kaç adım geriye çıktı. Sert toprağın güvenirliğinde daha rahat düşünüyordu.

"Hareket etme! Yardım edeceğim!"

Sesini duyurmak için olanca gücüyle bağırdı. İşine yarayacak bir şeyler yok muydu? Daha önce kimseyi kurtarmadığı, özellikle de bataklıktan kurtarmadığı için ne yapacağını bilemiyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Bir macera..

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki

 Similar topics

-
» Tehlikeli Macera

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-