AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3
YazarMesaj
Jasmine Mia Proswan

GezginGezgin
Jasmine Mia Proswan



Mücadele Tarafı : Karanlık bir ruh
Rp Sevgilisi : Martin'm.
Kan Durumu : Safkan

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptyPtsi Nis. 19, 2010 1:38 pm

Gecenin buruk havası… Karanlığın içinden, hiçbir sorumluluk omuzlarında olmadan, özgürce çıkageldi Amy. Yasak ormanın tehlikeli havasını çok seviyordu. Tek istediği sakince dergisinin yeni sayısı için bir yaratık türü seçmekti. Dergisinde ki küçük bilgi bölümü içindi bu yaratık. Pek duyulmamış bir şey istiyordu aslında. Ve bu tür bir sihirli hayvanı, bir tek yasak ormanda bulabileceği için, gecenin bu saatinde buradaydı. Ağaçların arasında, elinde bir not defteri ve kalemle dolanıyordu. Bir unicorn görene kadar çok umursamaz bir havadaydı. Fakat bu tek boynuzlu at muhteşem görünüyordu. Bembeyaz ve uysal, kararlı ve itaatkâr… Gözlerinde ki buğuyla bakıyordu Amy’e. Amy başıyla selam vererek yoluna devam etti. Elinde ki not defterine bir başlık attı, YASAK ORMANDA BİR GECE. Ve hemen gördüğü unicornu yazmaya başladı. Biliyor musunuz, şu ormanda onlarca canlının içinden ben, en uysalı, en güzeli ve en özeliyle karşılaştım. Tek boynuzlu at, evet yanlış okumadınız efendim. Bembeyaz tüylerinin ayla beraber parladığına şahit oldum. Muggle sosyetesinin, birçok at binicisinin, atlarının bu denli beyaz olması için servet harcadığını biliyorum. Evet, bazıları şanslı doğuyor…

Yazısını bitirdiğinde bir çığlık duyumsadı. Yepyeni bir haber kaynağının heyecanıyla kalemi sıkı sıkı tuttu ve çığlığın yönüne doğru ilerledi. Gördüğü manzara çok şaşırtıcıydı. İki tane hayalet ve gencecik bir cadı vardı. Cadı ağacın kökleri arasına çekilirken iki hayalet gülüyordu! Tek bir sonuç vardı, işin mimarı iki hayaletti. Görünen köy klavuz ister mi?
Ardından iki cadı daha gördü. Kaçıyorlardı, ama neyden? Sarışın kızın Dev Örümcekler diye bağırdığını duydu. Hemen not defterinde yeni bir sayfa açtı. DEV ÖRÜMCEKLER ardından gördüklerini bir bir kaydetmeye başladı. Hogwarts’a yollanan binlerce Sihir Tozu dergisinde bu haber çok konuşulacaktı! Ardından bir seherbaz görüş alanına girdi. Olan biteni not alıyordu, dergiye daha da abartıp güzel bir haber olarak koyacaktı. Heyecanlı bir haberin heyecanıyla izlemeye devam etti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudia O'Connell

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Claudia O'Connell



Mücadele Tarafı : Aydınlık.
Rp Sevgilisi : Nickholas.
Kan Durumu : Safkan.

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptyPtsi Nis. 19, 2010 11:15 pm

Arnaldo'nun kendisine dokunmasıyla omzuna bir kuvvet yüklendi. Sol omzu diğerine paralel gelecek şekilde aşağıya çöktü ama Claudia hemen toparlandı. Arnaldo bir şeyler sayıklıyordu, kız onu önemsemiyor gibi yapıp kıvrımlı yolu hemen bitirmek için acele ediyordu. Aslında Arnaldo'yu sempatik bulduğu kaçınılmaz bir gerçekti. Eğlenceli tavırlarını az biraz biliyordu ve bu şekli Claudia'yı andırıyordu. Saçmalamaya başlayan düşüncelerini bir köşeye bıraktı.


Bella ile ilk tanıştıkları yere yaklaşırken geçmişte bıraktığı sahneler tekrar oynamaya başladı beyninde. Kahramanlık gösterileriyle Claudia'yı koruyan kız şimdi aynı yerde birilerinin kahramanlık yapmasını bekliyordu. Neden alıkoyulduklarına karşın hala soru işaretleri kaybolmamıştı ama belki bu sefer kahramanını kendisi kurtarabilirdi. Beş parmağının birleşiminden oluşmuş yumruğu kadar olan kalbi yavaş yavaş aldığı her solukta kendisine eşlik ediyordu. Yasak Orman'ın girişine geldiklerine hem kendisine hem de yol boyunca yakınan Arnaldo'ya zaman tanıdı dinlenmesi için. Burun deliklerinden içine doldurduğu havayı çekti bir süre. İnsanı asla bunaltmazlardı, bahar çiçekleri. Hafifçe esen rüzgarla temiz kokuları etrafı sarmış, her noktaya izlerini bırakmışlardı. Yere eğilim mor renkli olanlarından bir tane kopartıp, parmaklarıyla kadife yapraklarına dokundu. Arnaldo'nun derin iç çekişiyle uçup gittiği hayal dünyasından geri dündü ruhu. Ayakları bir robot gibi mekanik olarak ilerlemeye devam etti.

Yasak Ormana girdiklerinde etrafını kolaçan etti Claudia. Buralarda bir yerlerde oldukları kesindi. Sersem hayaletler kim bilir kızlara neler yaşatıyorlardır. "Hepsinin canı cehenneme." diye homurdandı sessizce. Zaten cansız olan şeylere bu şekilde söylenmek kendisine de garip gelmişti. Nitekim insan üzgünken ancak bu kadar doğru düşünebiliyordu. Arnaldo sağa kendisi sola doğru yöneldi. Lanet olsun! Hiçbir yerde yoklardı işte. Rüzgarın uğultusuyla karışık kulağını dolduran keskin çığlıklar duyuyordu sanki. Biraz daha yaklaştı seslerin geldiği noktaya. Evet, kesinlikle birileri haykırıyordu ve bu Lizz olmalıydı. "Arnaldo bu taraf.." Sözlerini bitiremeden soluğu kesildi. Karşısında kırmızı, göze benzer şeylerle kendisine yaklaşan şey bir örümcekti. Dev örümcekler. Bunlarda nerden çıkmıştı? Daha da önemlisi şimdi ne yapacaktı? Adımları geri geri atıyor, geriye çekiliyordu Claudia. Zangır zangır titreyen vücuduyla heran bayılabilirdi kız. Şakaklarından ve sırtından soğuk terlerin aktığını anlayabiliyordu sadece. Kendisine yaklaşan şeyden uzaklaşmak için arkasını dönüp Arnaldo'nun yanına koşacaktı. Dikkat çekmemeye çalışarak yavaşça arkasına döndü, bu şeyi kıllandırmak istemiyordu. Adımını tamamlayamadan beklenmedik bir durumla karşı karşıya kaldı Claudia. Asası yanında değildi, odadan ayrılırken bu şekilde bir yere geleceği aklının uzundan bile geçmiyordu çünkü. Yerde acılar içinde kıvranırken dev örümcek ona yaklaşmaya başlamıştı bile. "ARNALDO!" Onu da tehlikeye atmak istemiyordu ama yapacak başka çaresi yoktu. Oğlanın fazla uzuklaşmamış olmasını ümit ederken kendisi de kanayan bacağını göz ardı ederek yerde sürünmeye çabalıyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Galadrîel Lûthien

TılsımTılsım
Galadrîel Lûthien



Mücadele Tarafı : Karanlık ve Gizemli
Rp Sevgilisi : En az onun kadar gizemli
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Sibirya Kaplanı (Mavi gözleri Ruh emiciler için yok oluşun simgesidir)

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptySalı Nis. 20, 2010 1:17 am

Gecenin sesi ne kadarda huzurluydu. Bir dönemin daha sonuna gelmiş, ölümün soğuk nefesini enselerinde hissetmeden beyaz bir yıl geçirmişlerdi. Geçen yılın finalini içi acıyarak hatırladı; ölüme aç, akmaya hazır kara kan, topraktan kusan öfke, tek tek bedenleri kabuğundan ayırıp ruhları özgür bırakmıştı. Titredi. Açıkta kalan penceresinin kenarından tepede duran Tılsım’a baktı. Hala yerindeydi ve sabahın ilk ışıklarıyla son sınav yapılacak, ölümün kucağına yeni canlar atılacaktı. Galadrîel, endişeliydi. Ursula’nın kaybı öğrenciler üzerinde kötü etki yapmıştı. Yeni profesör ciddiyetinin altında acaba onlara karanlığı iyice anlatabilmiş miydi? Yoksa sokağa çıktıklarında karanlığın efendisine yalakalık eden bir kaç zavallı ölümlünün asasının ucunda, can mı vereceklerdi? Düşünmek gerçekleri değiştirmiyordu, pencereyi sihirli bir el hareketiyle kapatıp yatağına uzandı. Uyuması hiç de zor olmamıştı, aklına gelen o güzel suratın Acel olmasının da yararı yok değildi hani… Gülümseyerek uyudu, aşk insanı ne hale getiriyordu?

Sarışın tene kadifeden kelimeler konuk olmuş tek tek her hücresini büyülü nota gibi öpüyordu. Yüzüne düşen perçemi eliyle itti, kulakları uğulduyordu. Göl kıyısının derin maviliğinde sandalın içinde, sevgilisinin başı kucağında, denizkızlarının aşk şarkısını dinliyordu. Bir tak sesi kulağına ilişti. Hayır, dedi daha gidecek çok yolumuz var, biraz daha kal kal ve… Bir tak sesi daha. Galadrîel gölün derinliklerine baktı, maviden yeşile yeşilden beyaza beyazdan odasının karanlığına bürünen görüntü, hiç de hoş değildi. Bir tıkırtı daha! Kapı da biri mi vardı? Geceliğini savurduğu gibi yataktan dışarı ayağını uzattı. Terlikleri komut almışçasına ayaklarına doğru hızla uçup ait oldukları yere girdiler. Elini uzattı ve sabahlık yatağın üzerinde uçarak omuzlarına kondu. Önce sağ kolu sonra sol kolu ve ardından narin bedeni sabahlıkla bütünleşti. Şimdi kapıyı açabilirdi. Bunca hazırlığın sadece iki saniye sürdüğünü odada uyuyan ve mahmur gözlerini ovuşturan tek boynuz ejderhası Krynn hariç hiçbir canlı görmemişti ve görebilecek canlı birinin sihir dünyasındaki varlığının ispatı da imkânsızdı. Kapının önüne birkaç adımda ulaştı, sabahın köründe kim olabilirdi ki? Açılan kapının ardındaki yüz tanıdıktı, sınıf başkanının yüz ifadesinde, onunla tanışıklığından doğan tiksinti ve korku okunuyordu. Önemsemedi, bir öğrencinin ondan tiksinmesi yalakalık edip tapınmasından iyiydi. “Ne var?” diye sordu. Soğuk bakışlarında tehdidi de eklemeden edememişti. Kızı sakince dinledi. Demek kızlar kaçırılmışlardı ve bunlardan bir tanesi sınıf başkanıydı. Claudia’ya dönerek: “Güzel, haber verdiğin iyi oldu. Şimdi, ceza almadan ve bu saatte ayakta ne işin olduğunu sana sormadan hemen yatağına dönüyorsun. Hemen!” diyerek, emir cümlelerini ardı ardına sıraladı. Elbette kız yatağına gitmeyecekti, hangi öğrenci yasak orman macerasına hayır diyebilirdi ki? Üstelik Gryffindor binasının cesaret denen saflığı aptallık derecesinde ruhlarında taşırlarken? Kapıyı kapatıp cam küresinin yanına gitti. Krynn uyanmış ve başını sahibesinin dizine dayamış ateş saçan gözlerle küreye bakıyordu. Galadrîel, ellerini kürenin üstünde birleştirerek kendisine özel yazılmış karanlık kelimelere özgürlüklerini verdi. Dilinden hayat bulan kelimeler önce yukarı doğru çıkıp altın sarısı parıltılar saçmaya başladı, sarıdan maviye dönen harfler kelimelerden ayrılıp yeni kelimeler oluştururken loş odanın için mavi mavi parlıyordu. Yeniden doğan kelimeler tek tek kürenin içine girdiler. Her yeni kelimenin kürenin içine damlasıyla yavaş yavaş imgeler oluşmaya başladı. Dumana benzeyen şekiller birkaç saniye içinde gerçeği yansıtan imgelere dönüşmüştü. Galadrîel, hafifçe oturduğu yerden başını kaldırarak koruyucu tılsıma baktı. Gülümsüyordu. O tılsım orada durduğu sürece kontrol onun elindeydi. Bakışlarını yeniden küreye çevirdi. Uçuşan iki hayalet vardı, bülbül gibi şakıyorlardı. Tepesinde dans ettikleri o çınar ağacı hiç de yabancı değildi. Bir kahkaha attı. O titrek Çınar değil miydi? Okul yıllarında o ve arkadaşları Hufflepuff binasından iki çocuğu orada tuzağa düşürmüşlerdi. Ondan bir öpücük almak için yasak ormanın içine kadar girecek kaç saf erkek vardı ki? Kahkaha atmamak için kendini zor tuttu. O iki çocuk ne kadar çok korkmuştu. Derin bir iç çekti, demek ki kadim çınar ağacı hala eskisi kadar esprili bir mizaca sahipti. Elini kürenin üzerinde gezdirdi, ağacın içinde nefes alan üç cadıyı gördü. Hala nefes alıyorlardı, şimdilik, diye geçirdi içinden. Gözlerini açtıklarında hiç açmamayı dileyeceklerdi. Kürenin üzerinde gezinen eli bu sefer başka bir görüntüye can verdi. Bu da bir hayaletti ve o peşinde bir adam ile yasak ormana süzülüyordu. Dev örümceklerin huzursuzluğunu hissetti. Yılanlar bağırıyordu. Bu hayalet Mai değil miydi? Başını yana sallayarak ona verilmesi gereken dersle ilgili bir şeyler mırıldandı. Sabahın köründe bunca canlının yasak ormanda ne işi vardı? Elinde bir kâğıt bir de tüy kalem bulunan güzel bir kadın daha gördü. “Bir bu eksikti!” Asadan çıkan büyülerin verdiği patlamayla Galadrîel kulaklarını tıkadı. Yılanlar yuvalarında rahatsız olmuş çığlık çığlığa zihnine hücum ediyorlardı. Dişlerini sıktı. Elleriyle başını mengeneye alarak birkaç saniye öylece kaldı. Küre havada hala mavi yeşil parlıyordu. Aklını toplamak için derin derin nefes aldı. Nefesini verirken sanki canından can çıkıyordu. Ruhu yanık etin cazibesiyle kavruluyor beyin hücreleri iflas ediyordu. “HAYIR!!!” diye bir çığlık attı. Gözlerini hafifçe aralayarak yere oturdu. Krynn bir ona bir küreye bakıyordu. Galadrîel, ellerini kavuşturarak zihnini kapadı. Yılanlara küçükten başlayan komutlar vererek onları tek tek sakinleştirdi. Orman onundu ve gürültücü misafirler ya yemek olurdu ya da Azkabanda bir gece ziyafet ama hayır, bu saygısızlığı asla affedemezdi. Soğukkanlılığını takınarak geri kazanarak oturduğu yerden kalktı. Ellerini yeniden kürenin etrafında birleştirdi, bu sefer daha temkinliydi. Gıcırtıyla açılan dolabının kapısından kıyafetleri usulca ona doğru süzüldü. Üstüne siyah takımını geçirip saçlarını geriden topladı. Bir yandan da küreyi gözlüyordu. Kurt adamların yeniden saldırısını gördü. Yüzündeki mimiklerde tek bir acıma çizgisi oluşmadan çizmelerini giydi, siyah pelerinini üzerine geçirip başını örterek asasını kaldırdı. Saniyeler içinde yasak ormana cisimlenmişti.

Ayağının altında çıtırdayan her çalı kulağına ninni gibi geliyordu. Bu ormanın, karanlığı içine hapsedişi her zaman ilgisini çekmişti. Onca canlı cansız, ne adı ne de sanı belli olmayan yaratıkların evi olan bu orman ona kendi özünü hatırlatıyordu. Burası onun eviydi ve gürültücü misafirlere hak ettikleri güzelliği yaşatacaktı. Elini asasının üzerine sıkıca kilitledi. Karşısında bir adam duruyordu. Peki, bu acemi seherbaz ki öyle olduğunu umuyordu onu kimden koruyordu? Galadrîel, tepesinden uçuşa geçen dev örümceğe bakmaya tenezzül dahi etmedi. Seherbaz tüm bilmişliği ile asasını çıkarıp ölümcül büyüyü çoktan ortalığa salmış Dev örümceği affedilmez lanetle parçalamıştı.. Galadrîel kıpırdamadı. Asasını sıkı sıkı tutuyordu. Arkasındaki kalın ağacın gölgesinde saklanan kadını hissetti, önce hangisi, diye düşündü. Kukuletası yüzünü örtmese güldüğünü görülebilir beklide o affedilmez laneti seherbaz örümceğe değil Galadrîel’e yapardı, ama görmedi ve kibar bir erkek olmanın bedelini az sonra ödeyecekti. Galadrîel gölgelerin sakladığı asasını kaldırarak seherbaza doğru fısıldadı: “Obliviate” ve hiç zaman kaybetmeden arkasını dönüp gazeteciyi görebileceği bir açıklığa doğru yürüdü. Kadında korkudan eser yoktu, habire tüy kalemi kalın bir parşömene bir şeyler çiziktirip duruyordu. Açıklıkta kadınla karşı karşıya geldi, asasını kaldırıp ona da “Obliviate” diyerek iki yetişkinin hafızalarını silmiş oldu. Tek bir asa hareketiyle not kâğıdını ve tüy kalemi yakıp küle çevirdi. Küller ormanın derinliklerine doğru uçuşurken kadın sadece olduğu yerde olanları izliyordu. Galadrîel son bir hamle ile önce kadını sonra da seherbazı Black Pearl’e cisimledi. Oranın sahibi Darius Darkhorn onlarla seve seve ilgilenirdi. Başındaki kukuletayı geriye atarak solgun yüzünü ortaya çıkardı. Darius bu iki paketin nereden geldiğini kesin anlayacaktı, bu ilk değildi ve dostlukları gizemini koruduğu sürece de son olmayacaktı. Gülümsedi ve havada saklambaç oynayan hayalete yüksek olmayan lakin kılıç kadar keskin bir tonla seslendi : “Mai, o üç aptal kızı okulda görmek istiyorum. Kuşlar ötmeye başladığında sen dâhil hepiniz odamda olacaksınız.” İşte bu emirdi. Mai korktu, lakin edecek tek kelimesi yoktu. Galadrîel eline asasını alıp cisimleneceği sırasında Mai’ye döndü ve sinsice tebessüm etti. “Eğlencenin dozajını fazla kaçırmayın” Nede olsa o da eğlence nedir biliyordu. Mai kahkahalar atarak arkadaşlarının yanına doğru süzüldü. Mai dostlarının yanına varana kadar okul müdiresi çoktan odasına cisimlenmiş elinde kahve, küreden uçuşan hayaletleri izliyordu. Zihnindeki dinginlikle rahatladı. Ormana kaçak giren öğrenciler ve deli gibi bağırıp çağıran bir profesör… Bir kahkaha da o attı, güzel bir sabahtı…

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
A.Ricco De Luca

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
A.Ricco De Luca



Mücadele Tarafı : Supercalifragilistic expialidocious
Rp Sevgilisi : İstemiyorum lan! Bu kadar laf olacaksa hiç olmasın daha iyi!
Kan Durumu : Muggle Doğumlu
Patronus : Alaska Kurdu

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptySalı Nis. 20, 2010 7:54 am

"Korkutucu. Bu ormanın neden yasak olduğu belli. İnsan burada delilir. Çok karmaşık." dedi ve eliyle suratına kadar gelen otları ite ite yürümeye çalıştı. Claudia'yı takip ediyordu. Eğer birşey olursa yardım etme adına. Evet, buraya o 3 öğrenci için değil Claudia için geldiği gerçeğini artık o da farkındaydı. Ne kadar inkar etmeye çalışsada ona karşı birşeyler hissediyordu. "Okul bitti ve bu çok yanlış. Yaz tatili boyunca ondan ayrı kalıp bütün yaz tatilinde onu düşünerek geçiremem. Yada..." aklına birşey gelmişti ve bu onun suratında ufak bir tebessüm oluşturmuştu.

Yürümeye devam ettiler. "Claudia biliyor musun bence çok iyi bir ekip olduk. Bence ödüllendirilmeliyiz. Tamam daha birşey yapmadık ama olsun." dedi ve ondan cevap bekledi. Cevap alamadığını farkedip sözünü daha yüksek sesle tekrar etti. Gene bir cevap alamadı. Endişelenmeye başladı. Durdu ve etrafı dinledi. Pek fazla birşey duyamıyordu. Rüzgarda oynaşan ağaç dallarından başka. Etrafında dönmeye başladı. Herhangi bir hareket varmı diye. "İşte orada." dedi ve çalıların hareket ettiği yere gitti. "Claudia sonunda seni bu... bul... buldum." diye kekeledi. Gördüğü şey karşısında şoka uğramıştı. Yutkundu ve önünde duran şeye baktı. Bu bir örümcekti. Normal boyutlarda olan ve büyütüçle anca görülen örümceklerden değil bu örümcek Arnaldonun iki katıydı resmen. Geri dönüp kaçmayı düşündü ama bu örümceğin ondan hızlı olduğu belliydi. Gözlerini örümcekten ayırmadan elini asasının bulunduğu yere uzattı. Yavaşça asasını cebinden çıkardı. Yavaş yapmalıydı çünkü örümceği korkutup ona saldırmasını istemiyordu. Tam asayı ona uzatıp büyüyü söyleyecekti birinin "Arnaldo!" diye bağırdığını duydu. "Bu ses... Claudia!" dedi içinden. Kötü durumda olduğunu hissetti. Onu yalnız bırakmamalıydı. Sesin geldiği yöne adım atar atmaz örümcek ona doğru koşmaya başladı. Arnaldo tehlikenin farkına vardı ve hemen asasını ona doğru salladı ve "Stupefy!" diyerek örümceğe saldırdı. Asadan çıkan güçlü ışık örümceğe çarparak onun geri savrulup ağaca çarpmasını sağladı. Zaman kaybetmeden sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladı. Ama bu büyük çalıların arasında onu bulmak zor olacaktı. Hiç zaman kaybetmeden büyüyü söyledi. "Ventus!" demesiyle küçük bir kasırga oluştu ve çalıları alıp götürdü. İşte oradaydı. Bir örümcek ona saldırıyordu. Hemen asasını örümceğe uzattı. "Onu bırak! Geber lanet olası geber!" dedi ve "Crucio!" dedi. Asadan çıkan kırbaç direkt örümceğe gitti ve örümcek büyünün etkisiyle yerde can çekişmeye başladı. Hemen Claudia'nın yanına gitti ve onu belinden tutup kaldırmaya çalıştı. Bu kadar güçlü olabilciğini tahmin edemiyordu. Normalde bir bavulu iki eliyle zor kalırdı ama şimdi Claudia kucağındaydı. Bayılmıştı. Şuan hiçbirşeyin önemi yoktu. Ne örümceklerin ne de o üç öğrencinin. Ne de olsa profesör gelip herşeyi düzeltebilirdi. Buradaki görevleri sona ermişti. Arnaldo kucağındaki baygın olan Claudia'ya baktı. "Burdan gitsek iyi olacak. Hem senin için hem de ikimiz için." dedi ve okula geri dönmek için yol aldılar. Claudia bir süre gözünü açıp Arnaldo'ya baktı. Arnaldo Claudia'nın uyandığını görüp ona gülümsedi. "Şimdi uyu. Görev tamamlandı." dedi ve Claudia'nın gözlerini kapatmasını bekledi ve kapatınca ileri baktı. "Görev neydi? Evet, görev buydu. Aramızda olacak şey. O üç harflik şey. Aşk."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/ricco-de-luca-t6
Claudia O'Connell

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Claudia O'Connell



Mücadele Tarafı : Aydınlık.
Rp Sevgilisi : Nickholas.
Kan Durumu : Safkan.

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptySalı Nis. 20, 2010 5:52 pm

Nefes almayı unutmuş gibiydi; ağzı kenetlenmişti. Korku tüm bedenini kaplamıştı ve beynine ulaşmayan her hava kütlesi şuursuzluğa neden oluyordu. Savunmasızdı ve bedeni ürperme nöbetleri geçiriyordu. Düşmenin etkisiyle sıyrıklar oluşmuş bacağı kasılıyordu yavaş yavaş. Toprak zeminle temasa geçmiş avuçları her sürünüşte daha fazla yanıyordu. Claudia kaçmaya çabalarken ardından gelen ses kızı sanki bir anlık huzura kavuşturmuştu. İhtişamla söylediği büyülü sözcüklerle asasını dev yaratığa doğrultmuştu Arnaldo. Gözkapakları dayanmaktan vaz geçtiğinde tek görebildiği; örümcek geldiği yönün aksine savrulmuştu sonunda. "Teşekkür ederim." Kendinde değilken söylemeye çalıştığı şeyi umarım Arnaldo anlamıştır diye düşündü son kez.

Hafif sarsıntılar eşliğinde kendine gelebilmişti. Kollarını saran sıcak ellerin kime ait olduğunu biliyordu ve bundan korkuyordu. Direnen gözkapaklarını yavaşça araladı. Arnaldo da Claudia'ya bakıyordu. Oğlanın gözleriyle buluştuğunda gözleri içinde anlam veremediği bir şeyler oldu. Bir şeyler koptu. Sanki uzun süredir dizginlediği duygularını şimdi kontrol edemiyor adeta. Bella, Lizz ve Caprice güvendeydiler. Buraya bunun için gelmişlerdi ve başka bir ruh haliyle dönüyordu Claudia. Kolları arasında bir melekten farksız sanıyordu kendini. Uçuyormuşçasına özgür ve mutluydu. "Şimdi uyu. Görev tamamlandı." Kadifemsi sesiyle ağzından dökülen sözcükler bir tebessüm oluşturdu yüzünde kızın. Korkak hareketlerle başını Arnaldo'nun omzuna dayadı. Her soluğunu biraz daha hızlı ve yarım almaya başlamıştı Claudia. Ellerini Arnaldo'nun boynuna doğru götürdü ve bir süre saçlarına belli ettirmemeye çalışarak dokundu. Sonra geri çekildi parmakları, fark ederse bu çok büyük bir utanç olurdu kız için. Parmaklarının boynunun arkasında birbirine kenetleyerek derin bir nefes aldı. Göz kapakları narince kapansa da uykuya izin vermeyecek kadar düşünceler büyümüştü aklında. İtiraf etmekten çekiniyordu ama Arnaldo'ya bir sevgi beslemişti şu kısa zaman diliminde. Belki sadece bugünlük bir şeydi belki de bir daha yaşanılmayacaktı. Bunları düşünürken bile huzursuzlandı. Çünkü bu sefer mantık değil duygular konuşacaktı. Söylemeye korksa da Arnaldo'ya aşık olmuştu. Nasıl olduğunu anlayamasa bile kalbi her zamankinden farklı işliyordu. Aşk hormonu benliğine hapsolmayı başarabilmişti. Umutsuzluğa kapıldığın bir anda aşkın kapılarını açıp seni beklemesi böyle bir şey olsa gerek diye geçirdi içinden. Masum gülüşünü canlandırdı aklında Arnaldo'nun. O büyülü gülüşün sahibine gerçekten bağlanmıştı. Arnado'nun düşünceler ya da ne hissettiğini bilmiyordu ama hissediyordu sanki. Çok kıza zamanda çok da iyi anlaşmışlardı. Nitekim aşka yelken açacak kadar çok.

Onu düşünmek bir ninni etkisi yaratmıştı. Tekrar uykuya dalmaya hazırlanırken Yasak Orman'ın çıkışına yaklaşmışlardı. Filizlenen aşkları elbet bir gün yeşerecekti de. İşte bunu düşünmek huzurun ta kendisiydi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Galadrîel Lûthien

TılsımTılsım
Galadrîel Lûthien



Mücadele Tarafı : Karanlık ve Gizemli
Rp Sevgilisi : En az onun kadar gizemli
Kan Durumu : Safkan
Patronus : Sibirya Kaplanı (Mavi gözleri Ruh emiciler için yok oluşun simgesidir)

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!   Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte! - Sayfa 3 EmptyÇarş. Nis. 28, 2010 10:10 am



Yaramaz hayaletlerin üç kız öğrenciyi odasına getirmesini bekledi. İksir profesörüne bir hademe göndererek odasına gönderdi. İki kaçak öğrenciye ceza vermemek için kendini zor tuttu. Gene de orman girip çıkmayı başarmışlardı, değil mi? On dakika sonra üç öğrenci karşısındaydı. Hayaletler geldikleri gibi kayboldular. Sevimli ejderhasının boynunu okşayarak karşısında duran üç öğrenciye baktı. Hepsinin öfke ve korku dolu sessiz çığlıklarını duyabiliyordu. Dinledi.

“Üç öğrenci, üç yedinci sınıf öğrencisi! Şimdi benim karşıma gelip üç hayaletin oyununa geldiğini mi söylüyorsunuz?” İtiraz etmeye çalışan kızları eliyle susturdu. “Yeter!” Hızlıca ayağa kalkarak Bella’nın burnunun dibine kadar girdi. “Siz, henüz bu okuldan mezun olmaya hazır değilsiniz. Bir sene daha benimle yaşamaya ne dersiniz?” derdemez eline asasını aldı: “Mrss. Zosia, size üç öğrenci gönderiyorum, sınıf tekrarı yapacaklar. Ayrıntılarla siz ilgilenirsiniz.” Kızlar şaşkınlıktan dona kalmışlardı. Bekledikleri cezanın bu olmadığı kesindi. Galadrîel, elinin tersiyle odasından çıkmalarını işaret etti. Üstlerine kapanan kapının ardından itiraz sesleri geliyordu. Aldırmadı, güzel bir sabahtı tıpkı daha önce düşündüğü gibi ve güzel bir gün olmaması için hiç bir engel yoktu. "Krynn, ne dersin bu gün yasak ormanda kahvaltı yapalım mı?" Tiz kahkahası odasında çınladı. Gerindi ve gülümsedi, açıkmıştı.





***SON***



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 

Hufflepuff Öğrencilerinin Başı Dertte!

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3

 Similar topics

-
» Kutlama~Hufflepuff Stars

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-