AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  
Son Konular
Konu
Tarih
Yazan
Yabani Otlar
Bir Kulüp Mü Kuruluyormuş | Bir Tıkla Bakalım!
- Duyuru Panosu -
Işık Tapınağı
Model Değiştirme
Model Başvuruları
Debbie'nin Grafik Galerisi *yeni
' Cuteness s i g n a t u r e s.
La Révolte
Özel Model Başvuruları
Salı Mart 15, 2016 10:01 pm
Ptsi Şub. 22, 2016 12:43 am
C.tesi Ekim 02, 2010 11:08 am
Perş. Eyl. 30, 2010 11:07 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 10:04 pm
Perş. Eyl. 30, 2010 6:40 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:37 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 8:25 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 6:13 pm
Çarş. Eyl. 29, 2010 4:35 pm












Paylaş
 

 Duyduğu gibi...

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2, 3
YazarMesaj
Marius Cioran

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marius Cioran



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık.
Rp Sevgilisi : Brenda,
Kan Durumu : Muggle kökenli!
Patronus : Naja

Duyduğu gibi... - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Duyduğu gibi...   Duyduğu gibi... - Sayfa 3 EmptyCuma Mayıs 14, 2010 12:55 pm

Dizlerinin ucunda yavaşça Morrígan’ın yanında kendi için bir yer ayarlarken düşünceleri durmadan akıp gidiyordu. Verandanın pervazına dayandı ve başını hafifçe geriye doğru bırakıp ahşap çitlere dokundu. Saçlarının arasından ahşabın dokusunu kafa derisinde hissediyordu. Kendi kendi ile konuşmuşluğunu bir kenara bırakmak istiyordu. O an kadının varlığını duyumsamamaya başladı. Beynindeki sesleri susturmak istese de daha da kuvvetle söyleniyor gibiydiler. Gözlerini Morrígan’a çevirmekle bulduğu çare ile algıladıkları ince uzun parmaklarıydı. Zarif ama güçlü bir gücün simgesinden başka bir şey değildi o eller. Kadının parmakları yüzüne yaklaşırken Marius sessizce içine sindi. Nefes alışını bile zor duyuyordu. Bir an kalbinin teklediğini sanmıştı. Nedense tüm uzuvları donmuş, hareketsiz kalmıştı. Tek hareket halindeki yeri gözleriydi; kadını takip ediyordu. Yanaklarındaki o nokta onu oraya daha da kilitledi. Ne olacaksa olsun! İçinden geçirdiği sözler tereddüt taşıyordu. Neyin doğru olduğunu kavramakta zorlanıyordu. Sakince kadının dokunuşlarına izin verdi. Morrígan’ın sözleri onu yatıştırmaktan çok uzağa itti. Neyi görecekti? Ne kast ediyordu? Cevap bu temastan mı ibaretti? Birçok soru aklında dolaşırken göz kapakları kapandı beklenmedik bir anda ve ilk görüntüler gözlerinin yansımasında belirdi. Gördükleri düş müydü; yoksa gerçek mi? Tanıdık ormanın kokusu genizlerini yakarken büyükannesinin gülen yüzü ile karşılaştı. İşte yine verandanın merdivenlerinden inip koşarak ağaçların arasına dalıyordu. Berrak gün ışığı dalların arasından kendilerine yol alırken büyükannesi tüm bunları Marius’un gözlerine sunuyordu. Tarifsiz bir biçimde doğayı ona anlatırdı. Animagus oluşunu sağlayan da o değil miydi? Korkuları ile yüzleşmesi için daima ona olanak sağlardı. Büyükannesi onu elliyle çağırırken hayali bölen sesle uyanmak istedi. Sevginin değersiz olduğunu söyleyen biri onu hiç anlayabilmiş; merak ediyordu? Belki de anlamayan kendisiydi. Vaat ettiği hiçbir şey yokken sevmek ve bağlanmak en güzel duygular değil miydi? Onu yaşamak insana yaşama gücü, hayata tutunmayı sağlayanlardı. Göz kapaklarını kırpıştırdı ama açamadı ve yeni görüntü ile başbaşa kaldı. Karanlık bir alanda ışık ile aydınlatılmış mermer büste yaklaşırken buldu kendini. Gördüğü anılar Morrígan’a mı aitti? Yoksa onlar anıdan çok daha güçlü bir yaşam döngüsü müydü? Bunca sorunun cevabını nasıl bulacaktı; bilmiyordu. Mermerin parlaklığına yaklaştığında onu bir parça olsun silikleştiren üstündeki eski püskü kitaba baktı. Saman sarısı yaprakları ile sayfa uçları yıpranmış kitap pek ilgi çekici gözükmüyordu. İlginç olan mermerin üstündeki duruşuydu belki de… Ona dokunamk için elini uzattı ama yarıda kesti, sadece eğilip yazılara adapte oldu. Okuyor ama yazılanları algılayamıyordu. Anlamak içinden gelmiyor gibiydi. El yazısı ile doldurulmuş düzensiz bir biçimde sağa sola yazılmış yazılar okunmak istese de, anlaşılmazdı işte… Ve bir anda görüntü silindi. Marius bir süre göz kapaklarını açmadı. Derin bir nefesle hızla göz kapaklarını zorlayarak açtığında Morrígan’ın ince parmakları gözleri önünden çekilmişti. Kadının sorusuna baş hareketi yaparak onay verdi. O merdivenlere doğru kayarken yutkundu. Tüm sıkıntılarının cevabı sadece bir kitap mıydı? Yaslandığı yerde doğruldu ve ayağa kalktı. Merdivenlerden inerek toprak zemine ayaklarını bastı. Sanki içindeki tüm elektriği toprağa vermek ister gibi duruyordu. Ellerini cebine sokarak ayak ucu ile toprağı eşelemeye başladı; huzursuzdu. Morrígan’a hafif bir eğimle eğdi başını çevirdi. “ Kitap sende değil; yanılıyor muyum?” Onu nasıl bulacağını söyleyeceğini umut etmiyordu. O sadece bir başlangıç yaratmıştı. Şimdi sıra Marius’un onu kullanmasıydı. Yine de şansını denemek istiyordu. Morrígan’ın vereceği ipuçları kaçırmak istemezdi. Ayaklarını iyice zemine basarak merdivenlerde aynı sıraya ama ondan biraz uzağa oturarak onun gibi ay ışığına bakışlarını yöneltti.



Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/c-i-o-r-a-n-t637
Morrígan Belenus

GezginGezgin
Morrígan Belenus



Mücadele Tarafı : Spes Salutis
Patronus : Pantalaimon

Duyduğu gibi... - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Duyduğu gibi...   Duyduğu gibi... - Sayfa 3 EmptyPaz Mayıs 16, 2010 2:08 am

Esen rüzgara gülümsedi bir an, kapalı gözlerinin ardından, ıhlamur ağaçlarının kokusu doluyordu içine. Şimdi bu huzuru verenler az önce içinden canını sökmüşlerdi, şimdi gülümsemesini isteyenler az önce öldürmesini dileyenlerdi. Kollarının dayalı olduğu verandayı yarı aralık gözlerle süzdü, konuşmuyordu. Adamın aklında biriken sorularının can bulmasına ve aradığı cevabı kendisinin sağlamasına izin veriyordu. Tozlu zemin dirseklerinde pütürlü bir etki bırakmıştı, öne doğru çektigi kollarını silkeledi ve az doğrularak parmağı ile dolunayı işaret etti. “Benim huyumdur o, bölendir ve beni birleştirip koruyandır. Senin ki kaybolmuş değil, orada ama onu oradan getirmek istiyorsun. Huzurla yattığı, yatağından kaldırmak… Kitaba ben dokunamam, ben istemiyorum onu.”

Bir an için suskunluk aralarında uzayıp giderek, ormanın çigirtkan seslerine yer etmişti. Bir kuşun kanat çirpinislarini kulaklarının içinde, bir geyiğin karanlıkta tedbirle açılmış gözlerini kalbinin ritminde hissediyordu. Sesi bir davulun en tok sesinden, arpın engin ezasına dönüşüyor, nüansı yalan bir suret düne kadar tanımadığı bir büyücüye yardım ediyordu. Bedeni yavaş yavaş doğrulurken üzerine sinen tozları tekrar silkeledi, bu sefer ayı arkasına alarak adamın önünde dikilmiş ve onu süzmeye başlamıştı. Marius’un dalgalı saçları küçük nispetlerle yana savruluyor, sade bir huy ile kasılmış yüz hatlarını, umut ile bürüyordu. “Değerli olmak kaybettiğini sonsuza kadar saklamak ise aradığın içerde.” Sesi rüzgara bürünüp, yıldızların aşk dolu serenadına süzülürken konuşması bir esrar bulutundan çikip, açık bir diyaloga dönmüştü. “Seçim senin Marius, eskiler diledi ben söyledim. Eskiler istedi ve onu bu eve getirdi. Lahitlerin gizeminin parçası olan o kitap, bir çok sır için de biçilmiş kaftan ama unutma her dileğin bir bedeli vardır. Bedeli ne olursa olsun, almak istiyorum diyorsan…” Hazan mevsimlerinin oynaştığı gözlerini karanlığın bürüdüğü eve çevirdi ve örümcek ağlarının kapladığı cama baktı. İçerde kıpırdayan ruhlar, getirdikleri karşilığın çevresinde dönüyorlardı. Marius istediği şeye giderse ve içindeki çigligi dinlerse dünyada elbet etkiye karşi tepki olacaktı ama kadın bununla ilgilenmiyordu. Sevimli bir peri gibi duran bedeni aslında aç bir kaplandan farksızdı ve saldırdığı her bedeni parçalamaya hazır bir görüntüydü. Uluyan bir kurt bu gecede onu çagiriyordu ama sabahtan aldığı ilaç dönüşümünü engelliyordu. Bir kez daha düşüncelerini ve bakışlarını adamda yoğunlaştırdı, içine düştüğü her şeyi yine kendi sonlandırabilirdi. Her ölüm er geç kapıyı çalacaktir ve adam kapıyı açıp açmayacağına karar verecekti. Morrìgan sadece refakatçi olarak seçilmiş bir bedendi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/vslm-t6767.htm#2
Marius Cioran

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marius Cioran



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık.
Rp Sevgilisi : Brenda,
Kan Durumu : Muggle kökenli!
Patronus : Naja

Duyduğu gibi... - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Duyduğu gibi...   Duyduğu gibi... - Sayfa 3 EmptyPerş. Mayıs 20, 2010 11:02 pm

Keşfe çıkmış yeni yetme gibi hissetti bir an. Umutsuz ışığın seyrine bakarken bulmak gibi bir şeydi bu haz; heyecan verdiği kadar sıkıntıya boğan… Morrígan’ın ne düşündüğünü bilmediği kadar kendi düşünceleri arasından olurunu da çekemiyordu. Neyi düşünüyordu? Birden kadının hareketini algıladığında bakışları onun ellerine kaydı. Beyaz ve bir o kadar duru duruyordu. Parmak ucu ayı gösterdiğinde yavaşça gözleri yolu takip etti. Ayın parlak yüzü geri dönmüş gibiydi; solgun gözüküyordu. Belki de şu an büyülü olan Morrígan’dı. Konuşmalarını dakikaya bölen bir durumda bakışlarını aydan çekmeden sesi tüm çıplaklığı ile duydu. Neden sorusu kim bilir kaç kez dolaşmıştı zihninde. Onun kitaba dokunamaması; onları buraya sürükleyen olay ile aynı mıydı? Marius’un bir şeylere, kötü bir şeylere neden olduğunu göstermek ister gibi konuşuyordu. Onun korkmasını istiyorsa başarmıştı. Devamını getirmek istemiyordu. Burada kesmeliydi; unutup gitmeliydi. Kabullenmek de erdemlilik sayılmaz mıydı? Yıprandığını hissediyordu. Bir daha birleştiremeyeceği kadar bölünmüştü huzuru. O sustuğunda Marius’da sustu. Konuşmaya cesaretin var mı ki? Beklemek en iyi yaptığın şey nasıl olsa… Gözleri ayın şafkından kayarken kadına dönüp baktı. Oldukları yerin gerisinde kalan hiçbir sesi işitmiyordu. Kendi nefesinden sonra duydukları çok sıradan ve boğuktu. Morrígan’ın önüne dikildiğini fark ettiğinde gözlerini bir cesaret onunkileri ile aynı hizaya kaldırdı. Ona söylediği söz tamda içindeki duygulara tarifti. Yapmak istediği, aradığı buydu. Kaybettiğini sonsuza kadar saklamak istiyordu. Değerli olmak ona göre olmasa da, değerli olana değerini vermek istiyordu. Tüm bunları kavradığında şiddetli bir rüzgarın yüzüne çarpması tokattan farksız değildi. Her şeyi yerine oturtturmuş, ona güç vermişti. Sonu ne olursa olsun, gideceğine söz vermemiş miydi? İki dakika öncesinin bir önemi yoktu şimdi. Olacaktı. Eninde sonunda bu işi halledecekti. Gözlerini bu sefer daha derinlerini görmek ister gibi bakarken bakışları ile kadını onayladı. Morrígan’ın gücü kitabı bu eve getirmiş ise büyünün sırrı hala dilden dile dolaşıyorsa Marius nasıl bir seçim yapmalıydı? Ödeyeceği bedelin sevdikleri ile alakalı olmamasını dilerdi. İçindeki kuvvetin düşünceleri ile doğru orantılı olarak kapısının önüne konulduğuna emindi. Gözlerini devamındaki evin kapısına çevirdi. Birkaç basamak yükselecek ardından kapının tokmağına elini atacaktı belki; Morrígan’a baktı. Kadının yüz ifadesinden buraya kadar yol arkadaşı olmasından başka bir şey göremedi. Onu cesaretlendirecek ya da aksini söyleyecek. Yavaşça yerinden doğruldu. Morrígan’ı arkasından bırakarak merdivenleri çıktı. Ağır adımlarını yere basarken sanki bir daha kaldıramayacak gibi çekiliyordu. İnce bir çizgideydi; biliyordu. Ahşap verandada çıkardığı sesi dinledi. Gözleri ağların bürüdüğü cama kaydı. İçeride yansıyan loş ışık dışarı izinsiz çıkarken Marius bir şeylerin hareket ettiğini sandı. Gözlerinin mi yoksa aklının bir oyunu muydu? Bilmek istediği ne çok şey vardı. Arkasını dönüp kadına birkez daha baktı. Merdivenlerin gerisinde toprak zemine iyice basmış, güçlü kadın portresi bir an bile bozulmadan Marius’a bakıyordu. Evet, kadının tavrı belli olmuştu. Müdahile etmeyecekti. Kapı tokmağına dokundu ve yavaşça çevirdi. Kapıyı araladı. Gıcırtı ürkütücü bir hava ile karşılamıştı Marius’u ve gördüğü mermer masa salonun içindeydi. Bildiği evden oldukça farklı göründü gözüne ve kitabın ışığını gölgeleyen Marius’un göremediği ama hissettiği bir şeyler vardı orada. Yavaş adımlarla kitaba yaklaştı. Her adımda aydınlanan bir güzelliği vardı. Onu iyice kendine çekiyordu. Yine de Marius’un içini kemiren bir şeyler vardı. Zamanı gelmemişti. Kitap halen ona ait değildi. Elini ona uzattı ve yakıcılığını hissetti. Elini hızla çekti. İstemiyordu. Yaşanmışlığına, yaşanacaklara daha vardı. Marius’un geçireceği sınavlardan biriydi belki de Morrígan ile tanışmak ve onun önderliği… Ardından gelen şey kitaba sahip olmak değildi. Onun kendine ulaşmasını sağlamaktı. Birden geri döndü. Morrígan kapı eşiğine kadar gelmiş ama içeri girmemişti. “ Yapmak istemiyorum, ona dokunmak istemiyorum Morrígan. Zamanı değil sanki; kalbinin sesini dinlemek nedir bilir misin; bilmiyorum ama ben bu sefer dinliyorum.” Derin bir nefesi içine çekti. Kadının gözlerine baktı. Ona minnettardı. Kararlarını bir düzene sokmuş, onu kitapla buluşturmuştu. Dehşet verici güzelliğinden ve korkutucuuğundan sakınmasını öğretmişti. Oldukça kısa zamandı ama yine de karşısındaki kadına minnettardı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/c-i-o-r-a-n-t637
Morrígan Belenus

GezginGezgin
Morrígan Belenus



Mücadele Tarafı : Spes Salutis
Patronus : Pantalaimon

Duyduğu gibi... - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Duyduğu gibi...   Duyduğu gibi... - Sayfa 3 EmptyPaz Mayıs 23, 2010 8:59 am

Esen rüzgâr ile dalgalanan ruhlara baktı ve son kez birleşti Marius ile gözleri. Adamın içindeki kaos dilinin ucunda tuttuğu yağmur damlaları gibiydi. Her an akmaya hazır ve kayıp gidecek olan saklı arzular gibi. Sözleri bittiğinde adamın tepkisini inceledi, aradığı gerçeğe giden ayakları ile ruhu ters düşüyor gibiydi ama ona yardım etmesi yasaktı. Yardım! Neler düşünüyordu böyle, zehir yetisini kaybederek bedenine ilaç mı oluyordu? Karanlık gözleri doğacak güne uykusuzluğu yüzünden mi habis oluyordu. Vücundaki derin yaraların yanmaya başlaması ile kafasında buğulanan sözlerden kendini sıyırdı ve adamın hareketlerini takip etti. Bitkin ve yorgundu, tıpkı Morrìgan'nın solmuş bedeni ile eşitsizlenmiş gibi... Sarhoş ayaklar ile adamın arkasından bilinçsizce gitme isteğini bastırıyordu, bu onun işi değildi. O sadece kaderinin küskün yüzünde, parlayan adama bir seçenek sunmuştu ve eskiler istediği için sunmuştu ama eskiler onun kontrolünü yine ona bırakmıştı. Boğazından kayan tükürüğü, ellerinin uyuşuk hareketi ile bütün olmuştu. Yavaşça tırmandığı merdivenlerden, elinin altında trabzanı kaydırarak haz almıştı. Pürüzlü el oyması tahtayı sevmişti, adımları tamamlandığında ise ona yasak olan kitabı görmüş, gözlerini yavaşça adamın kararsız bedenine dikmişti. Ne kadar, masum... Kendisi olsa düşünmeden kitaba giderdi ama o tepesinde uçuşan ruhlarla orada öylece durmuş karar vermeye çalışıyordu. Bu hayatta ya herşeysindir ya hiçsindir ama bazıları ne olduğunu bilmez, Morrìgan gibi... Sükunettin kaplı olduğu gözleri, uykunun yükü ile yanıyordu. Boş yatağını hayal ederek öylece duruyordu, içinde uzanan bedenini örten yumuşak çarşaflar. İçinden her an bir çığlık yükselebilirdi ama çığlık vuku bulmadan, Marius konuşmuştu, kız adamın sesini öylece dinlemiş ve izlemişti. Derin bir nefes daha koyuvermişti ve avucunu adama doğru uzatarak içini açmıştı. İçinde küçük saf bir damla vardı; "Bu sana ait, su gibi kendini gör, suyun içinde kendini gör... Kalbim yoktur benim ama bir zamanlar vardı o yüzden suya bak. Su sana kendini gösterecektir, elbet. Kalbini görmek istersen tabi..." Her zaman bir seçenek bırakırdı geriye, asla kesin tahütlerde bulunmaz ve başkasının yönüne etki etmezdi. Zaman aceleler için hızlı işliyordu, ruhların kıpırdanışlarında ki huysuzluk midesini bulandırmaya yetipte artıyordu bile. Gözleri ile adama gelmesini söylemek istesede beklemeyi seçiyordu çünkü böyle varlıkları kızdırmanın ne kadar tehlikeli olduğunu bilecek kadar haşır neşir olmuştu. Nefesi ürpertileri ile bütün olurken; "Burayı terk etsek iyi olacak." Temkin ile söylediği sözleri ile bakmaya devam ediyordu ama ruhların sinirli hareketleri çok geç kaldın der gibiydi, asasının bileğinin hemen altında olması iyiydi ama çok fazla olduklarını hissediyordu. İki kişi olarak böyle bir güce nasıl karşı çıkacaklardı ve daha doğrusu o deliriyor muydu ki birine yardım ediyordu. Dişleri ikinci kez beyninde yankılanan kelime sayesinde sıkıldı. Ateşler gecenin içinde değil korkularında dans ederdi bazen ve geçen zaman kanatabilirdi her an onları. "Marius, tam arkandalar..." Yutkunmuştu, az cesaret az da temkin ile "Tepkilerini almadan çıkmalıyız..."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/vslm-t6767.htm#2
Marius Cioran

Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.Şu an Muggle'sınız. Lütfen bir rütbe edinin.
Marius Cioran



Mücadele Tarafı : Yoldaşlık.
Rp Sevgilisi : Brenda,
Kan Durumu : Muggle kökenli!
Patronus : Naja

Duyduğu gibi... - Sayfa 3 Empty
MesajKonu: Geri: Duyduğu gibi...   Duyduğu gibi... - Sayfa 3 EmptyCuma Mayıs 28, 2010 4:38 pm

Sırtını saran soğukluk ve kadına bakarken ki sıcaklık onu bir geri, bir ileri çeker gibiydi. Kadının zayıf yüzü, sırtından vuran ay ışığını gölgede bırakacak kadar net bir şekilde yayılan manevi ışığı Marius’a güç veriyordu. Onu öyle tanımıştı ve belki başka koşullarda bu şerefe nail olsaydı yanına yaklaşmaya tereddüt ederdi. Korkusundan değildi, sadece onun bakışlarının yaydığı gizemi sevmezdi. Gizemli şeyler ne kadar çekici gelirse gelsin, uzak durulması gerekilirdi. Karşısındaki gizemin her ayrıntısı üzerine işlenmiş kadına has duygularını törpülerken, arkasında dönüp duran kötülüğü de kalbinin derinliklerinde hissediyordu. Nasıl bir eylemin içinde olduğunu fark edemeyen gözleri, duygularının görüşü ile ancak canlanabilirdi. İçindeki seslerin gürültüsü artmıştı. Basit hayatında bu zamana kadar hiç böyle bir şeye bulaşmamıştı. Daima sıradan olan, kalıplaşmış bir geçmişin izinden yürüyen için çok fazlaydı. Gözlerini Morrígan’dan ayırmadan ondan bir tepki gelmesini bekledi. Kadının sözlerini algılamış ona elini uzattığında onu tutmak tek seçenekti. Gözleri uzanan ele kaydı ama Morrígan’ın amacı onu kendine çekmek değildi. Avucunun içinde ben buradayım der gibi parlayan su damlacığı gözlerinin derinliklerinden beynine nüfus ediyordu. Derin bir soluk alıp, yutkunurken kadının boş evde yankılanan sesini duydu. Söyledikleri oldukça mantıklı gelmişti. Suyun saflığı ona kendi saflığını gösterecekse kabul ederdi. Ona bakarken seçimlerin seçimini yapacak gibi hissetmesi bu yüzden miydi? Bakışları yavaşça elin sahibine kaydı. Kalbim yok mı demişti? Nasıl olurdu da yok olduğunu varsayardı veya kabullenirdi. Emindi, bir yerlerde hala çarpan kalbin duyguları onu kemiriyordu. Kemiriyordu çünkü duygularının varlığını Morrígan’ın istemediğine emindi. En basitinden hala insan suretinde bulunuyordu. Kadını düşünürken ortamdan soyutlandığını biliyordu. Bakışları yansıyan parlaklıkla tekrar dikkatini çekerken elini kadına uzattı. Morrígan ise bu anı ertelemek ister gibi elini yummuştu. Buradan ayrılma cümlesi Marius’u hızla kendine getirdi. Odanın yakıcılığını hissediyordu. Üstelik kitabı ele geçirme arzusu yavaş yavaş kabarmaya başlamıştı. Elinden kayıp gideceği düşüncesi onu çileden çıkarmaya yetiyordu. Ne olacaksa olsun diye kendine içerledi. Ümitsiz bir vukua ancak el çabukluğu gerekirdi. Morrígan’ın güçlü sesinde ince bir titreme hissettiğinde donaakaldı. Arkasında olan her ne ise onu alıp göterecek gibi hissediyordu. Olabilir miydi? Her şey son bulabilir miydi? Belki de bitmeliydi. Kafasını hafifçe geriye çevirme isteğine karşı koyamamıştı. Gözleri her karede biraz daha kitaba dönerken üzerinde uçuşan gölgeleri ilk kez net fark ediyordu. Kızıl gözlerini hayal ediyor muydu, yoksa gördükleri gerçek miydi? Aklının oyununa yenik düşmeye hiç niyeti yoktu. O an ona güç veren sadece Morrígan değildi. Geride bıraktığı bir ailesi vardı. En önemlisi de hayatının geri kazanmaya söz verdiği bir kadının ruhu onu bekliyordu. “ Haklısın Morrígan, buradan oldukça uzağa gitmeliyiz. Ama önce buraya getidriğin kitabı istediği yere göndermeliyiz.” Kendine hayret eden Marius kurduğu cümlenin verdiği cesaretle asasını kitabı sabitleyen mermer bloğa çevirdi. Onu yok ederse, onunda gideceğe yere varmak isteyeceğini düşünmüştü. Dudakları büyülü sözlerle buluştu. Mermer gözlerden yok oldu. Yok olmayan sayfaları hızla açılıp kapanan kitap kızgın bir halde hareket etmeye başlamıştı. Morrígan’ın onu uyarmak istediği ruhlar harekete geçmişti. Marius birkaç adım gerilerken Morrígan’ın çabuk ol diyen sesini işitti. Elinden geldiğince kararlı bir şekilde gözlerini kitaba dikse de geri geri kendini atmayı ihmal etmedi. Yutkundu ve yalvarıcasına kitaba doğru konuştu. “ Yok ol, sana şimdi sahip olmasamda biliyorum. Kaderimde seninle yine karşılaşmak var. Bir kere yaşamışım bunu, şimdi yaşadığım ikinci karşılaşma gibi, üçüncüye de erişeceğim.” İşte o an Marius olarak konuşmadığını biliyordu. Onun hayata getiren başka bir ruhun çığlıklarıydı içindeki. Kim bilir belki gerçek Marius oydu. Kitap sesin büyüsüne kapılmış gibi ilk önce sert biçimde kapandı; ardından havada boşluk bırakarak yok oldu. Ruhların hakimiyeti hala odayı sarmışken arkasını dönüp hızla kapıya koştu. İki adımla ulaştığı Morrgan’ı büyük bir tereddüt ile bileğinden kavradı. Ona dokunmak içindeki ürpertiyi bir kez daha ikiye katlamıştı. Kadının gözlerine ilk kez yakından bakarak konuştu. “ Dediğin gibi buradan gidiyoruz.” Buluştukları yerde yine onlar ayrılacaktı. Bu yüzden düşündüğü yer Knockturn yolundaki o aralıktı. Kadının bileğini sımsıkı kavrarken derin derin soluyordu. Ayakları zemine tutunduğunda başını hafifçe sallayarak bitti der gibi Morrígan’a baktı. Kadının bileğini bıraktı. Bu teması hiç unutmayacaktı. Gözlerine bakarak ince bir dudak bükmesi ile kadına gülümsedi. “ Sanırım burada yollarımız ayrılıyor. Umarım karşıma beni öldürmek için çıkmazsın.” Bu aralıkta olanları hatırlayınca öldürdüğü adam aklına gelmişti. Söylediği bir espri değildi. Sadece bunun böyle olmasını istiyordu. Morrígan’ı sırf bu günde bırakmak istemese de öyle olacak gibi geliyordu. Marius buraya ait değildi, buraya başka ne zaman adımını atardı bilmiyordu. Kadına sarıldı. “ Sana minnet borçluyum. Öldürmek istesen bile ses çıkarmam.” Kadının kolları arasında hareketsiz kalmasına şaşırdı. Buna izin vermesine de. Kokusunu içine çekti, ne kadar da melankolik bir duygu taşıyordu içinde. Derin derin soludu ve ayrıldı. Elveda der gibi kadına gülümsedi. Başka kelime etmeyecekti. Düşünceleri saatler önce ayrıldığı eve gitti. Artık büyükannesinin ölümünü kabullenmişti. Birkaç adım aralığın başına doğru adımını attı. Başını geriye doğru çevirip ona bakan kadına gülümsedi. Sağol, Morrígan bu anları hayatımın erdiği zamana kadar içimde taşıyacağım. Cisimlenen bedeni havaya karıştığında Morrígan kendi dünyasının içine geri dönmüş olmalıydı.

+ Kurgumuzun ilk aşamasında eski kitabın varlığını öğrenme ve onu elde etme girişimi anlatılmıştır. Devamının olacağını ümit ediyoruz. (: Rp burada bitmiştir. Lütfen geçmişe şimdilik bu başlığı atmayın.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://sihirdunyasi.roleplaylife.net/lejant-f86/c-i-o-r-a-n-t637
 

Duyduğu gibi...

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
3 sayfadaki 3 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2, 3

 Similar topics

-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Kurgular Sayfası-